16.12.2023
16.12.2023
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Gençlik Kolları İl Başkanları Toplantısına katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, memleketi Manisa'daki buluşmada, gençlerin sorunlarına değindi, gündemdeki konular hakkında değerlendirmelerde bulundu. Genel Başkan Özgür Özel, "Gençlik kolları, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılındaki iktidarımızı kuracak ve yönetecek olanlardır" dedi. Özel, "Türkiye önümüzdeki günlerde, 'Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verip Avrupa Birliği’ne mi girecek yoksa Recep Tayyip Erdoğan’ın hayallerine teslim olup, 4 bin 500 dolar ile Şangay İşbirliği Örgütü’nde mi sürünecek?' Buna karar verecek" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gençlik Kolları İl Başkanları Toplantısında şunları söyledi:
“Hepiniz Fatih Sultan Mehmet’in, 17 şehzadenin yetiştiği, tahta geçtiği topraklardasınız. Kanuni Sultan Süleyman’ı yetiştiren şehirdesiniz. İkinci Selim’i, Üçüncü Murat’ı, Üçüncü Mehmet’i, Birinci Mustafa’yı yetiştirip tahta yollayan memlekettesiniz. Dünyanın en eski festivallerinden bir tanesi olan Mesir Festivalinin yapıldığı bir kenttesiniz. Spil Dağı’nda endemik yetişen bitkiler ve baharatlardan, 41 çeşidi ile 500 yıl önce yapılan dünyanın en eski halk ilaçlarından bir tanesi mesir macununun yapıldığı, üretildiği, 500 yıldır Sultan Camii’nin kubbelerinden saçıldığı güzel bir kenttesiniz. Mimar Sinan’ın Muradiye Camii’ni çizip yaptırdıktan sonra artık ustalık dönemine geçtiği kenttesiniz. Adana ile birlikte pamuğun lif uzunluğu en uzun ve dünyanın en iyi pamuğunun üretildiği, Çukurova ile birlikte, dünyadaki çekirdeksiz üzümün yüzde 90’ının üretildiği, Türkiye’nin en çok zeytin ağacı olan ilçesi Akhisar’a sahip olan ve en çok zeytin ağacı olan illerinden bir tanesi olan, verimli tarımın doğru ve iyi yapıldığı yüz güldürdüğü, bölgenin karnını doyuran muhteşem toprakların olduğu bir şehirdesiniz. Fatih Sultan Mehmet’in tahta çıkmak üzere babasının vefatını öğrendiğinde ellerini açıp, diz çöküp, duasını yapıp, atın üstüne atlayıp ‘Beni seven arkamdan gelsin’ diye 19 yaşında, 1451’de İstanbul’a doğru yola çıktığı, 2 sene sonra çağ açıp, çağ kapattığı bir kenttesiniz. Osmanlı’yı kendilerince sahiplenenlerin, bir büyük mirası kendilerince tapulamaya çalışanların bütün kibrine rağmen iyisiyle, kötüsüyle ama Cumhuriyet ilan edilene kadar yükselme döneminde dünyaya kattıkları, tarih olarak bize bıraktıklarıyla ve sonra 1808’de Sened-i İttifak’la, önce Birinci Meşrutiyet’le, 33 yıl kapatılan parlamentosuyla, yürüdüğü demokrasi yürüyüşü ile çok önemli topraklardayız. Mimar Sinan sadece İstanbul’da yaptığı bir sarnıç için dünyanın en önemli mimarları ve sanat tarihçileri, ‘Bir tek bunu yapsaydı, tarihe geçmeye yeterdi’ diyor ama o Mimar Sinan bizim övüneceğimiz, bu toprakların yetiştirdiği en önemli değerlerden bir tanesi. Hesabı, kitabı, bilimi önemseyen ve çağlar ötesine neler neler bırakan çok önemli değerimizdir."
"CUMHURİYETİ EN İYİ BİLENLERİZ"
"Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak tarihi ile barışık, tek adam yönetiminin, denetimsiz bir tek adamın koca bir imparatorluğu önce hasta adam ve sonra işgale uğramış bir ülke yaptığını, ondan bir Kurtuluş Savaşı’nın nasıl örgütlendiğini, önce kurtuluşun, sonra kuruluşun nasıl gerçekleştiğini ve bunun sonucunda Cumhuriyeti en iyi bilenleriz. Biz Hezarfen Ahmet Çelebi’yiz. Galata Kulesi’nden uçmayı hayal edebilen, hesabı kitabı yapan, Hezarfen Ahmet Çelebi’ye sahip çıkıyoruz biz. Birileri ‘Uçarsa ne olur’ diye aşağıdan ona ok attıranları destekliyor olabilirler. Biz Mimar Sinan’ı destekliyoruz. Biz bu topraklardaki bilime sahip çıkan, bu toprakların gelişimi için taş üstüne taş koyan herkesi destekliyoruz. Ama biz en çok bu toprakların yetiştirdiği en büyük devrimci Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü destekliyoruz."
"HEDEFLERİNİN GERİSİNDELER"
"81 ilden gençlik kolları başkanlarımız ile birlikteyiz. Gençlik demek umut, heyecan, yeni fikirlere açık olmak, geleceğe dair bir hedef koyabilmek, geleceğe umutla bakabilmek demek. Bugün ülkeyi yönetenler ‘Hedef 2023’ dediler, hedeflerine belki kendilerini iktidarda tutmaya, bizim yaptıklarımız ile yapamadıklarımız ile çok başarmışken Cumhuriyet’in 100’üncü yılında iktidarı yine Cumhuriyet Halk Partisi’ne, yani kurucunun kurduğu partiye almayı çok ufak bir farkla kaybettik. Bizim bundan sonra bütün hedefimiz bu görevi, Atatürk’ün bize vermiş olduğu en önemli görevi, gelişmiş ülkeleri yakalama ve geçme görevini, yani onun mirasını ve vasiyetini, onun mirasına uygun davranmak ve sahip çıkmak ve vasiyetini yerine getirmektir. 2023’ü hedefleyenler kendi hedeflerine ulaştılar belki ancak milli gelir hedefleri 25 bin dolardı, 10 bin 660 dolarda bıraktılar. İhracat hedefi yarısını bile tutturamadı. Ülkenin ekonomi büyüklüğünde 2023 hedefinin yarısındayız. İstihdamda yarısındayız, enflasyonda kat kat ilerisindeyiz. Bütün hedeflerin tutabilmesi için bu ülkeyi Osmanlı’yı da felakete sürükleyen bir tek adam anlayışının değil bu demokrasinin yönetiyor olması lazım. Bu ülkede kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğünün olması lazım. Güçlü bir parlamento, bağımsız yasama ve güçlü denetim yapabilen milletvekillerinin olması lazım. Parlamentonun denetimine tabi bir yürütme organının olması lazım. Bunların olduğu ve olmadığı yerler var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, batıyı işaret ederken yön söylemedi. Gelişmişliği, bilimi, hukuku gösterdi. Onun gösterdiği yerde bugün 45 bin dolar milli gelir var, Avrupa Birliği’nde. 70 bin dolar milli gelir var, İskandinav ülkelerinde. Bizde 10 bin dolar ama geminin rotasını ilk kaptanın aksine batıdan doğuya çeviren ve 'Şangay İşbirliği Örgütü’ne girmek istiyoruz' diyenin gösterdiği yerde 4 bin 500 dolar milli gelir var. Bir tarafta 45 bin dolar, bir tarafta 4 bin 500 dolar."
"TÜRKİYE KARAR VERECEK"
"Türkiye önümüzdeki günlerde, 'Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verip Avrupa Birliği’ne mi girecek yoksa Tayyip Erdoğan’ın hayallerine teslim olup, 4 bin 500 dolar ile Şangay İşbirliği Örgütü’nde mi sürünecek?' Buna karar verecek. Bu tarafta mütevazı yöneticiler, zengin bir halk. Bu tarafta kocaman saraylar, en pahalı makam arabaları, yüzen saraylar, uçan saraylar, itibardan tasarruf etmeyen otoriter liderler ama sürünen bir halk var. Biz, vatandaşlarımıza en çok bu konunun üzerinde düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyoruz. Biz hedefi tutturacaksak, vasiyeti yerine getireceksek, 100 yıl önce yapanlar nasıl yaptıysa öyle yapacağız. 100 yıl önce yapanlar, bu işi 42 yaşında bir Cumhurbaşkanı ile yaptılar. 100 yıl önce bunu yapanlar, örneğin Reşit Galip, eğitim ve üniversite reformunu yaparken 39 yaşındaydı. Köy enstitülerini kuran Hasan Ali Yücel’i dilimizden düşürmüyoruz, çok önemli ama Hasan Ali Yücel’i 70 yaşında öğretmenler anıyor evlerinde. Oysa Hasan Ali Yücel’in o gün 40 yaşında olduğunu unutmamak lazım. Hıfzıssıhhayı kuran, dünyanın bütün mazlum milletlerine kızamık ve kuduz aşısı yollayan Refik Saydam 39 yaşında Sağlık Bakanıydı. Bülent Ecevit, 1961’de 36 yaşında Çalışma Bakanıydı. Deniz Baykal, Bülent Ecevit’in ilk kabinesinde 35 yaşındaydı ve Maliye Bakanıydı. Önder Sav, herkes Önder Sav’ın siyasete olan yeteneğini, ilgisini ve becerisini, şimdiki tecrübesini konuşuyor ama Önder Sav, Çalışma Bakanı olduğunda 36 yaşındaydı. Erol Çevikçe 36 yaşında Bayındırlık Bakanıydı. 38 yaşında Ahmet Taner Kışlalı, Kültür ve Turizm Bakanıydı. Hem bu isimlerle övünüp sonra biz siyaseti belli yaş gruplarında yapıp, gençlik kollarını bayrak asacak, afiş asacak, bildiri dağıtacak, kalabalık toplayacak, düzeni sağlayacak, alkış yapacak bir gençlik kolları olarak göremeyiz. Gençlik kolları, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılındaki iktidarımızı kuracak ve yönetecek olanlardır. Bu bilinçte olmalıyız.
Genç arkadaşlarımızın burada olması, motive olması önemli bir şey ama listelerde olmaları lazım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Gençlik Kolları Genel Başkanı, listelerin yapıldığı güne kadar o makama seçildi, o görevi yapıyorsa, PM’nin ve MYK’nın doğal üyesiyse, o salonda her hafta partinin yönetimine katkı sağlayacak noktaya layık görülüyorsa, onu ilinde listenin başına layık göreceğiz arkadaşlar. 973 ilçede binamız var ve örgütlüyüz. Gençlik kolları ilçe başkanları, siz çalışıp kriteri belirleyeceksiniz. Kaç tanesi ve hangi kriterle? Gençlik kolları il başkanlarından başarı kriteri belirleyeceksiniz, objektif kriterleri belirleyeceksiniz. 4-9 Eylül arasında yapacağımız büyük kurultayımızda, Sivas’ta başlayacağız ve Ankara’da devam edeceğiz. Tüzük ve programın başlangıç kurultayı. Tüzüğün de kesinleşme kurultayı. O tüzüğe yazacağız. En başarılı örneğin, 5 ilçe başkanını, en başarılı gençlik kolları il başkanını, ön seçime sokmadan, görevini iyi yaptı ve örnek oldu diye, başardı diye tüzüğe yazacağız ve listenin başına koyacağız. Böyle bir hazırlık yapmaya, böyle il başkanlığı, MYK üyeliği yapmaya hazırsanız, Türkiye’yi yönetmeye de hazırsınızdır. Hazır mısınız?"
"İKTİDARIMIZDA BAKANLARIN YARISI KADIN YARISI ERKEK OLACAK"
"Parti Meclisinde söz verdim, 'Yaş ortalaması 43, kadın ve erkek eşit olacak' dedim, 9 kadın ve 9 erkek gölge kabine. Hepsi MYK üyesi. Tayyip Erdoğan 18’de 1 kadın koydu. O da Aile Bakanlığı. Önemli bakanlık ama 'Senin yerin aile' diyor, 'Kadın bir tek o işten anlar' diyor. 'Dış politika, iç politika, ekonomi, çalışma, turizm olmaz. Aile' diyor. 'Gerisi erkek işi, karışma' diyor 'Elinin hamuru ile.' Bizim iktidarımızda bakanların yarısı kadın, yarısı erkek olacak arkadaşlar. Söz veriyoruz. Bunları yapmazsak, hani deniyordu ya, 'Değişim değişim, ne değişecek?' İşte PM değişti, işte MYK değişti. Anlayış değişecek. Bundan sonra hepimiz birden CHP’yi ve Türkiye’yi değiştirmeye kendimizi nefer kılacağız. Biz başarırsak, Türkiye başaracak. Bu salondakiler başarırsa, bu salondakilerin yerini bıraktıkları genç arkadaşlar başarırsa, hep birlikte başaracağız. Ben gençlik kollarını partinin bir kolu olarak değil partinin iktidara hazırladığı kadrolar olarak görüyorum. Öyle görmek durumundayım. En büyük yatırımı size yapacağız. Eğitim alacaksınız. Çalışacağız, hep birlikte. Deneyimleri paylaşacağız. Doğruları tekrar edecek, yanlışları terk edeceğiz ama biz bundan sonraki seçimde iktidara geldiğimizde, bu salondan bakanları çıkarabiliyorsak, gençlik kollarından bakanları çıkarabiliyorsak, 34-35-38 yaşında bakanları olmuş bir Cumhuriyet’in 100 yıl sonra bu yaşlarda bakanlarını çıkarabiliyorsak o zaman başardık demektir. Yoksa 75 yaşında karşınıza biri geliyor, ‘Ben 1960’ların gençlik kolları başkanıyım’ diye övünüyor. Biz artık geçmişte gençlik kolları başkanı olmakla değil gençlik kollarından çıkmış bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanı olmakla övünmeliyiz."
"BÜYÜK BİR BEKA SORUNU VAR"
"Ülkenin çok önemli bir sorunu var. Ben büyük bir beka sorunu olduğuna katılıyorum. Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan gibi. Memleketin önünde büyük bir beka sorunu var. O sorun şudur. Dünyanın en güzel ülkesi ve bu güzel ülke üzerinde bütün dünya hesap yapıyor ve hayal kuruyor. Onlara bakarsan sorun bu. Yarın gelebilirler, işgal edebilirler... Bu tarafı kolay. 100 yıl önce nasıl izin vermediysek, biz ne o işgale izin veririz, biz bütün dünya hayal kursa da burada kimsenin gelip de emellerine ulaşmasına izin vermeyiz. Ama sorun ne biliyor musunuz? Bütün dünya bu güzel ülke üzerinde hayal kurarken, bu ülkenin gençleri, dünyanın başka ülkelerinde hayal kuruyor. 4 gençten 3 tanesi yurt dışına gitme hayali kuruyor. Türkiye’de gençlerin yüzde 75’i gençlerin deyimiyle ‘bavulları kafada toplamış.’ Fiilen toplaması an meselesi. Buradan sesleniyorum, eyy Recep Tayyip Erdoğan. Bu ülkenin beka sorunu, dünyanın bu ülkede hayal kurması değil bu ülkenin gençlerinin sizin yüzünüzden yurt dışında hayal kurmasıdır. Sorun burada. Rakamları en mütevazı olan. Son yayınlanan araştırma. Konrad Adennauer Vakfı’nın yaptığı Z kuşağı araştırması. Bütün dünyada itibar gören, Almanya kökenli, Almanya’da Anayasa Mahkemesi denetiminde faaliyetleri olanların yayınladığı rapor. Gençlerin Türkiye’de yüzde 62’si öğrenimini sürdürürken ekonomik zorluk çekiyor. Yüzde 79’u telefon ve internet, 43’ü ulaşım, 56’sı beslenme giderlerinde, 38’i barınma giderlerinde güçlük çekiyor. Bunların rakamına göre 100 gençten 63’ü imkan bulduğunda farklı ülkede yaşamak istiyor. Bu bugüne kadar okuduğum en düşük rakam, son 1 yılda. Bu rakam yüzde 25’lerden son 5 yılda yüzde 75’lere çıktı. Habitat Derneği'ne göre 18-29 yaş arası gençlerin yüzde 54’ü yaşamlarından memnun değil. Aynı dernek 2017’de, bundan 5 yıl önce anket yapıldığında, 5 yıl önce bu oranı yüzde 30 olarak ölçmüş. Bu yüzden Türkiye’de büyük bir umutsuzluk, büyük bir hayal kırıklığı var. Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki örgütlü gençler ile bütün gençleri örgütleyip, yeniden kurtuluşun mümkün olduğunu, demokrasinin yeniden kuruluşunun mümkün olduğunu, bu ülkede konserlerin ve festivallerin iptal olduğu değil bütün özgürlüklerin yaşanabileceğini, kimsenin yaşam biçimine müdahale edilmeyecek ve gerçek bir demokratik Cumhuriyet’e kavuşacağımızı, bu ülkenin ekonomisinin, kaynaklarının hepimize yeteceğini, bu ülkenin bizim için gerçekten yaşanılacak bir ülke haline gelmesi için bu ülkeye hep beraber inanmamız gerektiğini onlara sizin anlatmanız ve hep beraber buna inanmamız gerekiyor."
“BİRLİKTE ÇALIŞMAYA BAŞLIYORUZ”
“38 yaşında Yunus Emre Göçer isimli kardeşimiz hayatını kaybetti. Onu Somali Cumhurbaşkanın oğlu sıkıştırdı, öldürdü ve kaçtı. Bu meselenin üzerinde çok durduk ve durmaya da devam edeceğiz. Ben, Yunus Emre’nin yalnız bıraktığı eşine ve çocuklarına gittim. Bir tanesi özel eğitme muhtaç bir çocuk. Ekrem Başkan o sorunu çözüyor. Barınma sorunlarını Maltepe Belediyemiz çözmeye çalışıyor, çözecek birkaç gün içinde. Elbette sahip çıkıyoruz ama sorunu gündemde tutmaya devam edeceğiz. Nihayet, hatırlıyor musunuz? Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a mikrofon uzattılar, ‘Kurye öldü’ dediler. ‘Gündem Filistin’ dedi ve itti mikrofonları. O Yılmaz Tunç şimdi çıktı, sizin sayenizde, sizin bu konuyu gündemde tutmanız sayesinde. Bizim bu meselenin üstünde durmamız sayesinde. Şimdi diyor ki ‘Somalili sanık Türkiye’ye gelecek, biz vatandaşımızın savunmasını CHP ve Özgür Özel’e bırakmayız’. Bugüne kadar aklınız neredeydi? Yılmaz Tunç bundan sonra böyle sorumsuzluk yaparsanız, biz CHP Gençlik Kolları ile birlikte bir daha sizin yakanızı bırakmayız. Bunu böyle bilin. Geçen hafta bu zamanlarda SPD’nin kongresindeydim. Oradan güzel haberler var. Hem Friedrich Ebert Vakfı’nın, SPD’nin eğitimlerini sağlayan vakfın başkanı Martin Schulz ile bir araya geldik. Daha sonra SPD’nin Eş Genel Başkanı Klingbeil ile bir araya geldik, sonra da Olaf Scholz ile bir araya geldik ve o da Alman Şansölyesi, Almanya devletini yöneten, bizdeki başbakana karşılık gelen kişi. Hepsi ile birlikte vardığımız sonuç şu; Türkiye Cumhuriyet’i Avrupa Birliği’ne layık bir ülkedir. Bu Avrupa Birliği yürüyüşünü, ancak ve ancak kendisine Avrupa’yı, Avrupa’nın gelişmişlik, hukuk düzeyini, Avrupa’nın standartlarını hedef alan sosyal demokrat bir parti hayata geçirebilir. Biz bu hedefi önümüze koyuyoruz ve birlikte çalışmaya başlıyoruz. Karşılıklı iki genel başkan vardığımız mutabakatla, önümüzdeki yıldan itibaren milletvekilleri, Parti Meclis üyeleri ve gençlik kollarından temsilcileri, 6 ayda biz gideceğiz ve 6 ay sonra onlar gelecek. 10’ar kişilik çalışma ve değerlendirme toplantıları yapacağız. Bu toplantılar ışığında sayısız projeyi birlikte yapacağız. Gençlik kollarımız ve yöneticilerimiz başta olmak üzere SPD ile birlikte iklimin müsait olduğu 7-8 aylık süreçte, aynı öğrenci değişimi gibi yönetici değişimi, gençlik kolları değişimi ya da yaz kamplarına katılım, orada sizin aldığınız eğitimler gibi eğitimleri Almanya Sosyal Demokrat Partisi ile birlikte ve Friedrich Ebert Vakfı’nın katkılarıyla, Türkiye’de Sosyal Demokrasi Derneği’nin katkılarıyla, Türkiye’de sosyal demokrasiye katkı sağlayacak tüm dernek ve vakıfların katkılarıyla, benim de üyesi olduğum SODEV’in katkılarıyla, çözüm ortağı zaten FES ile birlikte, insana ve gence yatırım yapacağız. Gideceksiniz, öğreneceksiniz. Gelecekler, birlikte çalışacaksınız, sizin kişisel gelişiminize hizmet yapacağız. Sizin siyasi gelişiminize katkı sağlayacağız. Sizin yönetici yeteneklerinizin gelişimine katkı sağlayacağız.”
“NASIL BİR MYK YAPACAĞIMI BİLİYORDUM”
“Gençlik kollarındaki yöneticilerin kişisel yetenek ve eğilimlerini tespit edeceğiz, hangi kası güçlendirilmeye müsaitse o kasınıza çalışacağız, orayı güçlendireceğiz. Kiminizin dilini geliştireceğiz, kiminizin eğitimini, kiminizi yüksek lisansa eğitime yollayacağız. Bir şekilde bu genç insan kaynağını ülkeyi yönetmeye namzet kişiler haline getireceğiz. Siyaset, insan biriktirme işidir. Ben bir gün böyle kaldım kendi kendime. 4,5 saat düşündüm ve karar verdim. Genel Başkan adayı olacağım. Sonra her şey yolunda aktı gitti, bir yola girdi. Çok güçlükler oldu ve aktı gitti ama en az zorlandığım yer şuydu; 4,5 saat kendimi düşündüm ama 4,5 dakika içinde nasıl bir MYK yapacağımı biliyordum. Neyim eksik biliyordum. Bizim güvenlik politikamız eksik, ekonomi politikalarımız güçlendirilmeli, ekonomistimiz sözcü olduğu için sözcülük ekonomiyi baskılıyor. Öbür taraftan araştırma ve geliştirmede bir şey eksik, kültür- sanat politikalarında bir eksiğimiz var. Diğer taraftan maliye politikalarında maliyecimiz yok.”
“ÇOK BAŞKA BİR YOLU ÇOK BAŞKA BİR MOTİVASYONLA YÜRÜYECEĞİZ”
“Partideki eksiği, kimlere gideceğimi yıllardır insan biriktirerek biliyordum zaten. Arayıp da kabul etmeyenler oldu, yerine başkasını çağırdım. Ama şimdi görüyorsunuz, Türkiye’nin makro ekonomide mülkiyenin en önemli dekanı bizimle. O verginin tabana değil tavana yayılmasını söyledi, bütün Türkiye onu konuşuyor, bütçe konuşmamızda. Galatasaray Üniversitesi’nin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı bizimle beraber. Dünyanın çeşitli ülkelerinde askeri ataşelik yapmış, savunma uzmanı, emekli tümamiralimiz Yankı Paşa bizimle beraber. Arkadaşlar, insan biriktireceğiz. Kin biriktirmeyeceğiz birileri gibi. İçimizde haset biriktirmeyeceğiz birileri gibi. Biz bu ülkeyi Atatürk’ün, kurucu kadroların yönettiği gibi yönetmek istiyoruz. Bu partide gözümüzün değdiği, tuttuğu herkesi yanımıza alacağız. Hiç bizim karşımızda kimse yok. Benim karşımda AK Parti, MHP var, benim karşımda bu ülkenin yarınları iyi olmasın isteyenler var. Bizim en kötümüz onların en iyisinden bin kat iyidir. Çünkü bizim 40 yıldır iktidar olmadığımız halde pırıl pırıl 81 il başkanımız var. Bu partide diye iş verdiğimiz, tayin yaptığımız, babasına ihale verdiğimiz kim var? Bizim tutkalımız menfaat ilişkisi değil. Vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi. Bu iyi niyette olanlara her türlü yatırımı yapmaya, hepsini yanımıza almaya, hepsi ile yol yürümeye dünden hazırız. Almanya ile birlikte bundan sonra gideceğim her ülkenin sosyal demokrat partisini size kardeş parti, gençlik örgütünü size kardeş örgütler yapacağım. Göreceksiniz hep birlikte çok başka bir yolu, çok başka bir motivasyon ile yürüyeceğiz.”
“ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLÜRKEN SUSAMAZSINIZ”
“SPD Kongresinde hem de 8 yerinde alkış ile kesile kesile dedim ki ‘Almanya’nın sorunlarını biliyoruz. Yahudilerle geçmişte yaşadıklarından dolayı İsrail yaklaşımını, o konudaki tereddütlerini biliyoruz. Bir mahcubiyet üzerinden sessizliğini görüyoruz ama çocuklar öldürülürken susamazsınız. Siviller öldürülürken susamazsınız. Asla ve asla bir ülkenin güvenlik kaygıları bir başka ülkedeki masumların hayatına mal olamaz.’ Sadece orada söylemedim, dünyadaki 120 siyasi akrabamıza, bunların 14’ü o ülkede hükümetin başında Cumhurbaşkanı ya da başbakan yönetim sistemi gereğince. İçlerinde onlarca bakan, çok sayıda ana muhalefet lideri var. Hepsine mektup yazdık ve Gazze ile Filistin meselesi konusunda duyarlı olmaya davet ettim.”
“FİLİSTİN DEVRİMCİ GENÇLERİN MESELESİDİR”
“Bugün Tayyip Erdoğan halen bizi Netanyahu ağzıyla konuşmakla suçluyor. Biz Netanyahu’yu kınıyoruz. Onun ağzını açamadığı yerlerde biz bunları savunuyoruz. Bu konunun en hararetli savunucularına mektuplar yazıyoruz ama halen daha İsrail’deki Filistin meselesini, Türkiye’de kendisi için iç politik bir alan olarak gördüğü için, bizim meselede Yaser Arafat ve Ecevit çizgisinden geldiğimiz, bizim Deniz Gezmişlerin Filistin Kurtuluş Örgütü dayanışmasından geldiğimizi görüyor ama görmezden gelmeye çalışıyor. Tayyip Erdoğan, Filistin meselesi siz kulağınızın üstüne yatarken CHP’nin meselesiydi, devrimci gençlerin meselesiydi. Yine bizim meselemizdir, yine bizim meselemizdir.
“CESARETİN VARSA BEN HAZIRIM”
“Kendisine bir çağrıda bulundum, tekrar ediyorum. Memleketimden, gençlik kolları toplantısından tekrar ediyorum. Eğer cesaretin varsa ben hazırım. Benim valizim hazır, kapının yanında. Ben zaten izin bekliyorum ve haber bekliyorum. Gazze’ye gideceğim. Gel. Devlet Bahçeli’yi çağır. Bütün partilerin başkanlarını çağır. Hep beraber Refah Sınır Kapısı’na dayanalım, Filistin meselesini bütün dünyaya anlatalım. Var mısın, yok musun?”
“ATATÜRK NASIL CESARET ETTİYSE BİZ DE CESARET EDECEĞİZ”
“Yerel seçimlere gidiyoruz. 226 aday duyurduk. Hepsi bölgesinde tek adaydı. Şu an duyurulmayan belediye başkanlarının hiçbirisi durumu riskte mi diye düşünmesin kimse. Birden çok adayın olduğu yerlerde aday duyurmadık. Belediyenin bizde olduğu ve memnuniyet anketi yaptığımız yerlerde duyurmadık. Önümüzdeki dönem peyderpey adaylar duyurulacak. 4 büyükşehir açıkladık. Ekrem Başkanı, Mansur Başkanı, Ahmet Akın ve Mustafa Bozbey’i Balıkesir ve Bursa’da açıkladık. Biz belediye başkanı açıklarken, örneğin Halk Ekmek’i kuran Ahmet İsvanları açıklıyoruz. Biz suyun 10 tonunu bedava veren Osman Özgüvenleri açıklıyoruz. Biz Türkiye’nin ilk metrosunu yapanları açıklıyoruz. Biz sosyal belediyecilikle Türkiye’yi tanıştıranları açıklıyoruz. Tabi ki bu listelerde çok istememize rağmen görünen o ki arzu ettiğimiz kadar genç ve kadın olmayacak. Bu biz tercih ettiğimiz için değil. Bir öğrenilmiş çaresizlikten, cam tavandan dolayı oldu. O yüzden başvuruları uzattık. Eğer belediye bizdeyse, başkandan memnunsa halk, başkan devam ediyor. Değilse, birden çok aday varsa ankete sokuyoruz. Ankette kazanamayanlar ve kazanacaklar çıkıyor. Kazanacaklar içinde kadın varsa kadını atıyoruz. Kazananlar içinde kadın yoksa sandığı koyuyoruz, eğer il ve ilçe örgütü başka bir şey demiyorsa, örgütümüze soruyoruz. Ama kazanmaya en yakın, kazanabilecek isimlerle yol yürüyoruz. Ama kadın varsa, genç varsa onları tercih ediyoruz. Belediye meclis listelerinde kadın ve gençlik kotası uygulanacak. Yüzde 33 ve yüzde 20. Sandıkta çıkacak ilk 3 kişiden birisi kadın olacak. İkinci 3 kişiden birisi kadın olacak. İlk 5 kişiden biri genç olacak. İkinci 5’ten biri genç olacak. Üçüncü 5’ten biri genç olacak. Genç ya da kadın sonda çıktı, kutuda hak ettiği yere kaydırılacak. Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye meclisine örgütün seçtiği isimlerin, 3’te 1’i gerçekten genç, yüzde 20’si gerçekten kadın olacak. Ben şunu biliyorum. 1200 delegenin önemli çoğunluğunun erkek olduğunu biliyorum, yaşlı olduğunu biliyorum, bu işlerin çok kişinin hoşuna gitmeyeceğini biliyorum. Ama şunu da biliyorum. Bu koltuğa kimse sefa sürmek için gelmiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin oklarının arasında sefacılık yok, devrimcilik var. Atatürk nasıl cesaret ettiyse biz de cesaret edeceğiz. Gençlere ve kadınlara alan açan işler neye mal olacak olursa, kim bozulacak olursa, kim karşımıza geçecek olursa olsun biz bu işi usulüne uygun, olması gerektiği gibi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin değerlerine uygun ve bir sosyal demokrat partide nasıl olması gerekiyorsa o şekilde yapacağız.”
“BÜTÜN GENÇLERİ KUCAKLAYIN”
“Önümüzdeki seçime giderken, seçmen baktığında 'Bu CHP, bu ülkeyi yönetir kardeşim. Bak yüzde 50'si kadın ülkenin, CHP'de de öyle. Kadrolarında, gölge kabinesinde de öyle. Bizim oy verdiğimize bak bir tane kadın koymuş. Şunlara bak pırıl pırıl gençler var' diyecek. Kimin nasıl inandığı, nasıl yaşadığı değil bizim için önemli olan kafanın içindeki. Başının üzerine sardığınla kimse ilgilenmiyor, çok da saygı duyuyoruz. Herkesin kafasının içine bakıyoruz. Dürüst, ahlaklı, çalışkan, bu ülkeyi seviyor, bu partiyi seviyor mu? O yüzden coğrafyanızdaki herkesi kucaklayın. Sizde daha önceki kuşaklarda olan birtakım bariyerler yok biliyorum. Ama tamamını kaldırın. Bütün gençleri kucaklayın. Ailesi hangi görüşte olursa olsun, kendisi hangi görüşte olursa olsun kucaklayın. Çünkü siz gençleri kucaklarsanız, biz Türkiye'yi kucaklayacağız. Hep birlikte Türkiye'yi kucaklar ve sonra başaracağımıza önce kendimiz inanır, Türkiye'yi inandırırsak Türkiye'yi kurtaracağız. Ben bu partiye güveniyorum, bu partinin en çok da gençlik kollarına güveniyorum. Sizin sorumluluğunuz benden ağır, size inanıyorum. Sizin sorumluluğunuz benden ağır çünkü Atatürk, Cumhuriyet'i CHP Genel Başkanına emanet etmedi arkadaşlar. Atatürk Cumhuriyeti size emanet etti. Sizin sorumluluğunuz çok ağır. Sorumluluğunuzun gereğini yerine getirin, bu Cumhuriyeti kurtarın. Size inanıyor ve güveniyorum.”
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024