26.11.2023

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: Cumhuriyetimizin 100’üncü Yılında Üye Kampanyası Başlatıyoruz

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, il başkanlarıyla bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, “Ben il başkanlarımdan iki hususta gayret göstermelerini istiyorum. Bunlardan bir tanesi önümüzdeki hafta başlatacağımız üye kampanyası. Geçtiğimiz hafta çok sayıda üye kaydı oldu, sevindik. Ama esas sevindiğimiz şudur: Yeni gelen üyelerin yüzde 73’ü 30 yaş altı kadın ve erkekler. 100’üncü yılımızda üye kampanyası başlatıyoruz. Gönlünde Atatürk olanların gözündeki ışıkları görün, onları baba evine getirin, Atatürk’ün partisine kaydedin” ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul’da düzenlenen İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

FATİH SULTAN MEHMET’TEN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E KADAR, BU ŞEHRİ BİZİM YAPANLARA VE BU ŞEHRE HİZMET EDENLERE SAYGILARIMI SUNUYORUM

Değerli il başkanlarım, kıymetli büyükşehir belediye başkanım, Merkez Yönetim Kurulumuzun değerli üyeleri, Parti Meclisimizin değerli üyeleri, kıymetli milletvekillerim, sayın basın mensupları; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Bu yağışlı ama güzel İstanbul sabahında, erken saatlerde bir Pazar günü, iki gündür sürdürdüğünüz yoğun çalışmanın raporunun sunulduğu bu güzel toplantıya hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün Saraybosna’daydım. İçinden nehir geçen çok kadim bir medeniyet, çok güzel bir şehir. Düşündüm; dünyada içinden nehir geçen şehirler, hep çok prestijli şehirler, kentler. Herkesin gitmek istediği, orada olmak istediği, orada yaşamak istediği kentler. Sonra oradan, bugün sabahki toplantı için İstanbul’a geldim, içinden deniz geçen bir şehre geldim. Bu güzel şehrin Türkiye Cumhuriyetinde olmasına katkı sağlayan, daha doğrusu bu şehirde olmamıza katkı sağlayan ta Fatih Sultan Mehmet’ten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar, bu şehri bizim yapanlara ve bu şehre hizmet edenlere saygılarımızı, sevgilerimizi, minnetlerimizi, aramızda olmayanlara da rahmetlerimizi sunuyorum. Allah rahmet eylesin.

ÜÇ HAFTADA ÜÇÜNCÜ İL BAŞKANLARI TOPLANTISINI YAPIYORUZ

Değerli il başkanlarım, Cuma gününden beri buradasınız. İl başkanları buluşmalarında ‘İstanbul Buluşması’ndayız. Kongremizi gerçekleştirdiğimizden beri üçüncü kez bir aradayız. Üç haftada üçüncü il başkanları toplantısını yapıyoruz. Bugünkü toplantının basına kapalı kısmında, değerli ev sahibi İl Başkanımız Özgür Çelik, bir sunum gerçekleştirdi. Yapılan oturumlar ve onların bir sonuç bildirgesi ve Genel Merkez’den taleplerin ortaklaştırıldığı bir kısa ama özlü ve etkili bir özetti. Bir dijital anketle başlandı, anketin Türkiye’nin sorunları nasıl görünüyor, örgütümüz nerede duruyor, yerel seçimlere nasıl bakıyoruz ve burada hangi güçlü söylemlere ihtiyaç var ve nerelere dikkat etmeliyiz konusunda aslında gündemi yakalayan, sorunu ve çözüm önerilerini doğru yerden tarif eden güçlü bir sunumla başladı. Merkez Yönetim Kurulu, Parti Meclisi ile örgütümüzün ilişkileri açısından ortaya konan talepler, öneriler son derece kıymetliydi. Yaklaşan yerel seçimle ilişkili olarak da ortaya konan vizyonu sahiplendiğimi, çok değerli bulduğumu ifade etmeliyim. Tabi ki, yarım saatlik bir özetti ama İl Başkanımızın ifade ettiği gibi, yapılan toplantıyı ve ortaya çıkan raporu bütün ayrıntılarıyla hem ben, hem ilgili Genel Başkan Yardımcılarım, önümüzdeki hafta içinde dikkatle inceleyeceğiz. Önerilerinizi teker teker değerlendirip, o konuda gerekli çalışmaları, görevlendirmeleri ve gereken alanlarda size geri dönüşleri sağlayacağız.

BİLGE KRAL ALİYA IZZETBEGOVİÇ’İN EBEDİ İSTİRAHATGAHINI ZİYARET ETTİK VE ORADA ŞU CÜMLEYİ BÜTÜN DÜNYAYA HATIRLATMA GEREĞİ DUYDUK: ‘UNUTULAN KATLİAMLAR TEKRARLANIR’

Biraz önce söyledim, Bosna’dan buraya geldim. Kurultayda ifade etmiştim; delegelerimizden, sizlerden destek görmüştü. Göreve geldiğimizde ilk ziyaretimizi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gerçekleştirdim. Gönlümüzde Azerbaycan’a gitmek, ikinci ziyareti oraya gerçekleştirmek var. Ancak bu sırada 25 Kasım geldi. 25 Kasım Bosna’nın Devlet Günü, milli günü, bayramı. Bosna Hersek’e gittik. Başta Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız, Gölge Kabinemizin Dışişleri Bakanı ve Adalet Bakanı yanımızda olmak üzere milletvekillerimizle, o bölgede etkili olan milletvekillerimizle, Genel Başkan Yardımcılarımızla birlikte oradaydık. Tabi resmi temaslarda bulunduk. İlk ziyareti Sayın Büyükelçimize gerçekleştirdik. Sosyal Demokrat Parti’nin de Genel Başkanı olan Başbakanımızla görüştük. Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleriyle, dönüşümcü cumhurbaşkanlığı yapan ve Boşnak Cumhurbaşkanı Yardımcımızla bir araya geldik. Ardından dün, gün boyunca hem çok duygulandığımız hem de hatırlamamız ve hatırlatmamız gereken bir ziyaretler zincirini gerçekleştirdik. En sonunda, cumhurbaşkanlığı resepsiyonuyla bitti ama sabah erken saatlerden itibaren örneğin; 1600 tane bebeğin mezarının olduğu bir yere gittik, şehitliklere gittik. Sonra Bilge Kral Aliya Izzetbegoviç’in ebedi istirahatgâhını ziyaret ettik ve orada şu cümleyi hatırladık ve bütün dünyaya hatırlatma gereği duyduk: ‘Unutulan katliamlar tekrarlanır.’

KATLİAMA ENGEL OLMAK İÇİN BÜTÜN DÜNYANIN HAREKETE GEÇMESİ GEREKİYOR

1992-1995 arası, Bosna Hersek’te CHP doğru yerde duruyordu, Türkiye Cumhuriyeti doğru yerde duruyordu. Ama gelişmiş dünya, uluslararası örgütler durmaları gereken yerde durmuyorlardı. Onlar sonradan yas tutarken yanımızdaydı. Ama “Katliam olmasın, bu iş bir soykırıma dönüşüyor, dönüşmesin” diye bütün dünyaya biz seslenirken dünya ağırdan alıyordu. O yüzden Bosna Hersek’te yan yana 1600 tane bebek mezarı var, çocuk mezarı var. Kızını çağırıp “Gel, burası güvenli” diye seslenen babanın gözünün önünde, başından vurulmuş kızının anıtı var. Çok sayıda şehit mezarlığı var ve bugünlerde de Filistin’de yaşananlar var. O yüzden, “Katliamlar unutulursa tekrarlanır” ve tekrarlanıyor. Bosna’dan seslendik, buradan bir kez daha seslenelim. 1992-1995 arası Bosna’nın sesini duymayanlara, Türkiye’nin sesini duymayanlara, o dönemin Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in yaptığı diplomasiye yeterli reaksiyonu zamanında vermeyenlere, o günlerde orayı görünür kılmak için Bosna’ya giden Genel Başkanımız Deniz Baykal’ın çağrılarını dinlemeyenlere bir kez daha sesleniyoruz: Sonradan bunu bir insanlık suçu ilan etmek, soykırım kabul etmek, gidip oralarda nutuklar atmak değil; katliama engel olmak için bütün dünyanın, başta Avrupa’nın derhal harekete geçmesi, Birleşmiş Milletler ’in çok daha net pozisyon alması ve bu mezalime ‘dur’ denmesi gerekiyor.

FİLİSTİN HALKIYLA DAYANIŞMA DUYGULARIMIZI İFADE EDİYORUZ

Ben CHP Genel Başkanı olarak 120 siyasi akrabamıza, bir metin kaleme alarak bir mektup yolladım. Bunlardan 12 tanesi hükümet başkanı, aralarında cumhurbaşkanları var, başbakanlar var, çok sayıda bakan var. Ana muhalefette olanlar var, ülkelerinin muhalefet partileri olanlar var. Onları, Bosna’dan seslendiğimiz söylemi tekrarlayarak Filistin’in sesini duymaya davet ettik. Onlara diyoruz ki; ülkenizde bu meseleyi anlatın, birlikte üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlarda bu meseleyi anlatalım. Solculara, sosyal demokratlara, sosyalistlere; savaşa, kana, gözyaşına susmak değil, engel olmak yaraşır diyorum. Ve CHP olarak başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırlarında, 2000 yılına kadar 23 yıl, 2000 yılından sonra bir daha 23 yıl geçmiş, 46 yıl öncesindeki bütün dünyanın ortaya koyduğu ve bizim sahiplendiğimiz bu kabule sahip çıkmaya ve Filistin’de akan kanı durdurmaya, İsrail’in sivillere karşı ayrım gözetmeksizin ortaya koyduğu şiddete ‘dur’ demeye davet ediyoruz. Ve CHP olarak bir kez daha, Filistin halkıyla dayanışma duygularımızı bu salondan da ifade ediyoruz.

“EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞI, ASGARİ ÜCRET DÜZEYİNDE OLMALI”

Sayın il başkanlarım, kendi gündemimize gelmeden biz burada yokken ama hep gündemde tuttuğumuz, sizin hep gündemde tuttuğunuz bir hususa dikkat çekmek isterim. Sonuç aldık. Mesele şudur; aslında enflasyon, emekli maaşlarını kuşa çevirdi. Bizim bütün kanun tekliflerimize, mücadelelerimize rağmen en düşük emekli maaşı 7 bin 500 lira gibi komik bir noktada. Emeklileri açıklıkla sınayan bir noktada. Bunun en az asgari ücret seviyesine çıkarılması gerekiyor. Seçim döneminde en düşük emekli maaşında iyileştirme yapacağını söyleyenler, seçimden sonra bu işi sanki Cumhuriyet Bayramı ikramiyesine çevirdiler ve ancak Kasım ayında ödemeleri yapılan, bir kereye mahsus, 5 bin lira gibi hiçbir yaraya merhem olmayacak bir düzenleme yaptılar. Bunda da çalışan emeklileri dışarıda bıraktılar. Oysaki bir emekli niye çalışır diye oturup düşünmediler. İşsiz bir çocuk yerine torunlara bakmak için, üniversitedeki bir evladın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, artan kiralardan dolayı boğazından geçecek lokma için çalıştıklarını hesap etmeyenler 5 bin liradan önce emekli olup da çalışanları, sonra da tarım Bağ-Kur’lulardan Çiftçi Kayıt Sisteminde olanları dışarıda bıraktılar. İtiraz ettik, ses yükselttik, biz konuştuk, siz konuştunuz, ilgili Genel Başkan Yardımcımız konuştu. Sizler illerinizde açıklamalar yaptınız. Nihayet bu yanlıştan dönüldü. Tabi dönülen iş, 5 bin lirayı bütün emeklilere vermek. Oysa bunun derhal maaşlara yansıtılması, en düşük emekli maaşının asgari ücret düzeyinde olması, asgari ücretin de insanca yaşanacak sınırlarda olması gerekiyor.

Bu konuda bir kez daha hükümetin, bir kez daha çoğunluğu oluşturan ittifakın dikkatlerini çekiyoruz ve vatandaşlara şunu hatırlatıyoruz: Sizden oy isterken bunu söylememişlerdi. “Bir kerelik size 5 bin lira vereceğiz. Sonra sizi açlığa terk edeceğiz” dememişlerdi.

CUMHURBAŞKANINA HATIRLATIYORUZ:’ KANUNA UYMAYANLARA ŞAŞIRMAK VE KIZMAK İÇİN ÖNCE SENİN ANAYASA’YA UYMAN LAZIM’

Tabi bu noktada biraz önce söyledim. Hem emeklilerin hem çalışanların, evlenmeyi düşünenlerin, devlet memurlarının en önemli sorunu artan kiralar, kiralardaki fahiş artışlar, ev sahibiyle kiracının karşı karşıya gelmesi. Cumhurbaşkanı, Cuma günü, fiyat artışlarından dolayı kira artışlarına şaşırmış ve kızmış; “2 bin 500 liradan kirayı 7 bin 500 liraya çıkartıyorlarmış” diyor. Şaşırdığı şey… Kendi çıkarttıkları, bizim ‘Bu çözüm olmayacak. Etkili, doğru tedbirler alınmazsa kiracı-ev sahibi kavgaları olur’ dediğimiz ve maalesef kavgaların çok daha vahim sonuçlar doğurarak bizi doğruladığı bir süreçteyiz. Dönüyor, diyor ki “Bu konuda kanun var.” Yani itiraf ediyor, çıkardığı kanuna uyan yok. Bundan daha normal bir şey yok, bunu hep söyledik. Çünkü devletin elini taşın altına koymadığı ve gerçekten iki tarafı da düşünmeden yapılacak hiçbir düzenleme doğru değildir. Burada yapılan iş, ev sahibiyle kiracıyı karşı karşıya getirmektir. Biz bu kira artışlarının altında ezilen insanlara mutlaka sosyal devletin doğru yerden bir müdahale, bir destekte bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Ve Cumhurbaşkanına da şunu hatırlatıyoruz: Kanuna uymayanlara şaşırmak ve kızmak için önce senin Anayasa’ya uyman lazım. Anayasa’ya uymayan birisinin çıkarılmış bir kanuna vatandaşın uymadığına şaşırması, burayı kanun devleti olmaktan, yasa devleti olmaktan, anayasal bir devlet olmaktan çıkarmanın en basit sonuçlarına bile katlanmanın bu kadar zor olduğu bir yerde, bundan sonra ortaya çıkacak vahim sonuçların tekrar göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade ediyorum.

“YENİDEN DEĞERLEME ORANINI YÜZDE 50 ORANINDA AZALTILMALI”

Ve burada yeni bir süreç var, yeni bir tartışma ve baştan bir uyarı yapmamız gerekiyor. Yeniden değerleme oranıyla bütün vatandaşları yoksul diye ayırmadan, işsiz diye ayırmadan etkileyecek bir artışla karşı karşıyayız; o da vergi ve harçlardaki yüzde 58,5’lik yeniden değerleme oranındaki artış. Şimdi burada cumhurbaşkanının bir yetkisi var, bunu yüzde 50 oranında artırmaya, yüzde 50 oranında azaltmaya yetkili kendisi. Ve 2024 enflasyon hedefi, yüzde 36. Yani siz, koyduğunuz bu enflasyon hedefine inanıyorsanız ve herkesin enflasyon hedefi doğrultusunda doğru fiyatlamalar yapmasını istiyorsanız önce samimiyeti kendiniz göstereceksiniz. Ve bu harçların yüzde 58 buçuk değil, yetkiniz oranında yüzde 50’ye kadar düşürülerek yüzde 29-30 sınırlarına çekilerek bundan sonraki süreçte vatandaşın ödeyeceği verginin, harcın bu yüzde 60 sınırında olmamasını sağlamanız gerekiyor. Bunu dikkatle takip ediyoruz ve bütün vatandaşlara söylüyoruz. 2024 yılında enflasyon yüzde 36 olacak diyenler samimiyse sizin ödeyeceğiniz harcı yüzde 50 oranında, sizin ödeyeceğiniz vergiyi yüzde 50 oranında azaltmak durumundadır. Bunu talep ediyoruz ve takip edeceğiz, söz veriyoruz.

TÜRKİYE'NİN SİVİL BİR ANAYASA SORUNU VARDIR

Bir yandan yeni anayasa tartışmalarını sürdürmek istiyorlar. Oradaki tavrımız net. Türkiye’nin bir anayasa sorunu vardır. Türkiye’nin sivil bir anayasa sorunu vardır. Türkiye’nin yoksulu gören, kadını gören, dezavantajlıyı gören, çevreyi gören ve bütün bunlar için çok doğru yerden bütün toplumun desteğini alacak, halkoyuna sunulduğunda yüzde 95’in üzerinde bir destekle yürürlüğe girecek bir anayasa sorunu vardır. Ama Türkiye’nin bir anayasa yapma iradesi sorunu da vardır. Anayasalar aşkın zamanlı metinler olabilmesi için her gelene göre değil, her gelene uygun metinler olabilmesi için, kuşaktan kuşağa güçlenerek aktarılabilmesi için her doğan için yapılması gerekir. Erdoğan için yapılan bir anayasanın birkaç yıl içinde nasıl Erdoğan için de yetersiz, Erdoğan’ın kendi taleplerine, kendi niyetlerine ve gözü dönmüş yetki taleplerine yetersiz kaldığı ortadadır. Birinin üzerine dikilen kıyafetin herkese uymadığı gibi, bir süre sonra kendisine de uymayacağı görülmüştür.

Bu yüzden biz; bütün toplumu kapsayan, herkesi kucaklayan, bu Türkiye’deki Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan herkesi eşit yurttaşlıkla kucaklayan, temel hak ve özgürlükleri genişleten, Türkiye’yi bir anayasal devlet, bir hukuk devleti, Anayasa Mahkemesini anayasanın bugünkü halinde de yazdığı gibi kararları tüm kuvvetler açısından bağlayıcı bir anayasal devlet haline getiren, kadını, engelliyi, yoksulu, güvencesizi, çevreyi koruyan ve bunu anayasal güvencelerini net yazan, evrensel ölçütlerde özgürlükçü bir anayasa için biz her zaman var olduk, var olmaya devam edeceğiz.

Ancak Erdoğan’ın yeni yetki taleplerini, anayasayı hiçe sayan, Türkiye’yi anayasasızlaştıran, onun uymadığı anayasaya bir kere daha uyum yapmaya çalışan, Cumhur İttifakının mutfağında hazırlanmış, milletin burnuna dayatılan bir çabanın içinde hiçbir zaman olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Kadınları endişelendiren, gençleri endişelendiren, hukuk devletini askıya almayı niyet edinmiş bir değişiklikte CHP hiçbir zaman olmadı, bundan sonra da olmayacak.

PARTİMİZİ İKTİDAR YAPMAYA KARARLIYIZ

Sayın il başkanlarım, yaptığımız toplantı kurultaydan sonraki üçüncü il başkanları toplantısıdır. 38. Olağan Kurultayımızda üç hafta önce hepimiz, o gün de ifade ettiğim gibi bir görev aldık. Çünkü CHP’nin kurultayları görev alan değil, görev veren kurultaylardır. Bazı siyasi partiler kurultaylara giderler, orada liderler kurultaya katılanlara, ilçe başkanlarına, il başkanlarına görevler verirler, talimatlar verirler. Bizim kurultayımız öyle değildir. Biz kurultaydan görev alırız. Atatürk’ün kabullenişi ve hepimize mirasıyla partimizin ilk kurultayı Sivas Kongresiydi. Oradan; önce kurtuluş, sonra kuruluş görevi alınmıştı. Görev layığıyla yerine getirildi. Beşinci olağanüstü kurultayımız, Cumhuriyet Halk Partisini dünyayı doğru okuma ve Türkiye’de partiyi doğru konumlama ve iktidar olma sorumluluğu veren kurultaydı. O kurultaydan sonra sosyal demokrasi, ortanın solu, emek ve dayanışma doğru tariflendi. 1970’lerde yapılan ikisi yerel, ikisi genel dört seçimden birinci parti çıkıldı, iktidar olundu.

Cumhuriyet Halk Partisinin 38. Kurultayı hepimize yeniden Cumhuriyet Halk Partisini, bizim partimizi, Türkiye’nin partisini, Atatürk’ün partisini iktidar yapma görevi verdi. O görevi hep beraber kurultayımızdan aldık. O günden sonra da, o kurultayda verdiğimiz bütün sözleri tutarak bu partiyi iktidar yapmak için var gücümüzle çalışmaya, hep birlikte çalışmaya ve bundan sonra durmadan, yorulmadan, birlik içinde, beraberlik içinde, kardeşlik hukukumuzu koruyarak ve ortaya koyduğumuz kapsayıcı, birleştirici, kucaklayıcı anlayışla partimizi iktidar yapmaya kararlıyız.

O günkü kurultayda il başkanlarıma son seslenişimde şu sözü vermiştim. İlk sözüm Parti Meclisi seçiminden önce bir araya gelme sözüydü. Gece yarısı 4’te yapmadık, sabah 9’da bir aradaydık. Orada verdiğim sözlerden bir tanesi şuydu; siz Parti Meclisi listelerine baktığınızda üç şey göreceksiniz, bütün Türkiye üç şey görecek; kadınları görecek, gençleri görecek ve örgütümüzü görecek. Parti Meclisimiz oluştu, Parti Meclisimizin yaş ortalaması 43. Merkez Yönetim Kurulu oluşturduk, yaş ortalaması 46. Tüzükte verdiğimiz bütün sözleri tutacağız. Tutacağımızı söyledik, tutmaya başladık ve hep birlikte sizin önerileriniz doğrultusunda gerçekleştireceğiz. Ama tüzükte olmamasına rağmen, Merkez Yönetim Kuruluna Parti Meclisinden güvenoyu aldık. Ve o Merkez Yönetim Kurulunun içinde 18 arkadaşımızı Merkez Yönetim Kurulunda Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinin yanında, Gölge Kabinede Gölge Bakanlar olarak görevlendirdik. 18 arkadaşımızın 9’u kadın, 9’u erkek. Tayyip Erdoğan bu 18 görevlendirmede bir tek kadın tercih etti, o da Aileden Sorumlu. Kafadaki adresleme yeri belli, kadın aileden sorumlu. Geriye kalan 16 bakanlık ve cumhurbaşkanı yardımcılığı, kadınların yapabileceği işler değil, kadınlar o işlere bakmaz, aileden sorumlu. Bu mesaj, örgütümüze verdiğimiz sözü yerine getirmek, daha çok kadın, daha çok genci göreve getirmenin ötesinde Türkiye’ye önemli bir mesajdır. Bütün dünyadan önce Atatürk’ün yüksek vizyonuyla Türk kadınına, seçme-seçilme hakkı veren CHP’nin, Türk kadının seçme-seçilme hakkını elde etmesini sağlayacak uygun ortamı yaratan CHP’nin, Atatürk’ün ortaya koyduğu vizyonu ikinci yüzyılda, kabinede sadece 1 kadın bakan yapanların elinden bu kabineyi alıp bu gölge kabineler, gelecek kabine cumhuriyet hükümetine dönüştüğünde yine yarısı kadın, yarısı erkek olacak. Bu ülkenin yüzde 50’si kadın olan seçmenlerine, vatandaşlarına ve genç seçmenlerine CHP’nin eşit temsil, kadın-erkek eşitliği ve bu güzel coğrafyada şiddetsiz, haksızlıklar olmadan, eşitsizlikler ortadan kalkarak bu güzel ülkeyi yeniden dünyanın en gelişmiş ülkelerini yakalayıp geçecek vizyonu hep birlikte kazandıracağımıza olan inancı bir kez daha buradan tekrar ediyoruz.

78 ERKEK İL BAŞKANIMDAN TALEBİMDİR, ÖRGÜTÜNÜZDEKİ GÜÇLÜ KADINLARA YANINIZDA MUTLAKA GÖREV VERİN

Tabi CHP’nin 81 il başkanından sadece 3 il başkanının kadın olması, bizim buradaki en önemli eksikliklerimizden bir tanesi. O yüzden şu anda, gelecekte buna çok net bir şekilde örgütümüzle birlikte müdahale edeceğiz, sizlerle birlikte. Sizler bu görevleri teslim ettiğinizde, hep çok daha fazla kadının bu görevlere gelmesini sağlayacağız. Bu kararlılığı, bu inancı, bu birlikte yol yürüyüşü sizlerin de de sahiplendiğinizi görüyorum. Ancak 78 erkek il başkanımdan talebimdir; lütfen örgütünüzdeki güçlü kadınlara yanınızda mutlaka görev verin, onları yanınızda sizin en baş yardımcınız olarak çalıştırın. Gelecekte bu görevi yapmaya hazır aday kadınlara mutlaka resmi ve gayri resmi olarak mentörlük yapın, yanınızda bulundurun, onların emeklerinden, enerjilerinden, deneyimlerinden ve yönetimdeki o güzel kalplerinden yararlanın. Bu eksiği de bundan sonraki süreçte fiilen giderene kadar hep birlikte bu şekilde halletmemiz gerekiyor.

Biz kurultayımızı yaptık. Biraz önce söylediğim düzenlemeleri yaptık. Ben kurultayımızı kaybedenin olmadığı bir kurultay olarak nitelendiriyorum. Kurultayın kaybedeni yok ama kazananı önce bu parti. Kısa ve orta vade gösterecek ki, bizim kurultayımızın esas kazananı Türkiye olacak. Bunu bütün Türkiye görecek.

İl başkanlarımın taleplerini, sunumlarını, yaklaşımlarını gördüm, sahiplendim, benimsiyorum, üzerine çalışacağız. Ben de il başkanlarımdan iki hususta çalışmalarını, gayret göstermelerini ve üzerine çok titizlenmelerini istiyorum. Bunlardan bir tanesi, önümüzdeki hafta başlatacağımız üye kampanyası. Şu anda bizim kurultayımızdan sonra her biriniz biliyorsunuz ve her birinizden gelen geri bildirim; bütün illerde büyük bir heyecan, büyük bir umut, partiye yönelim, geçmişte istifa edenlerin mümkünse istifayı geri almayı istemeleri. Yeniden kayıtlar var.

100’ÜNCÜ YILIMIZDA ÜYE KAMPANYASI BAŞLATIYORUZ

Geçtiğimiz hafta, Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Sayın Ensar Aytekin, MYK sunumunda, 14 Mayıs’tan sonra üye kaybının durduğunu bir hafta önce müjdelemişti, “Artıdayız” demişti. Geçtiğimiz hafta çok sayıda üye kaydı oldu. Sevindik ama esas sevindiğimiz şudur. Yeni gelen üyelerin yüzde 73’ü, 30 yaş altı kadın ve erkekler. Hoş geldiniz gençler. Bu büyük bir umut. Örneğin Aydın Efeler’de Efeler İlçe Başkanlığından gece 11.30, Twitter’dan bir paylaşım hala duruyor, beğenilenler içinde en üstte benimkinde, beğendiklerim içinde. “Baba evinde vizeye çalışıyoruzdur” diyor üç genç ve beni etiketlemişler. Baba evine gelmişler, vizeye çalışan Adnan Menderes üniversitesinden üç genç öğrenci. Erzurum İl Başkanı Pazar sabahı erken saatlerde aradı, “150 arkadaş partiye katılıyor, canlı bağlantı istiyorlar…” 150 genç partiye katılıyor, 10 tanesi Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden 4. sınıf öğrencisi 10 genç kadın. El sallıyorlar, “Baba evine geldik başkanım” diyorlar. Bu enerjiyi görmek lazım.

CHP olarak 100’üncü yılda üye kampanyası başlatıyoruz. Öyle Genel Merkez’den hedefler belirlemeyeceğiz. Kendi gerçekçi hedeflerinizi belirleyin. Ama sınırlarınızı biliyorsunuz, kendinizi zorlayın. Sakın ha sakın ne ben sizi, ne siz ilçe başkanlarını, ne ilçe başkanları görev verdiği üyelerimizi ‘Aman ha ne olursa olsun üye yapın’ deyip AK Parti’nin düştüğü ve bu ülkenin insanlarını düşürdüğü duruma düşürmeyin. Gönlünde Atatürk olan, gönlünde güçlü bir Türkiye olan, güçlü bir Türkiye için güçlü bir Cumhuriyet Halk Partisinde olmak isteyenlerin gözündeki ışığı görün, onları baba evine getirin, Atatürk’ün partisine kaydedin. Sizden bunu istiyorum.

BABA EVİ SİZİNDİR; TAPUSU BİR KİŞİDEDİR, O DA GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TÜR

Ve tüm gençlere, her yaştan gençlere diyoruz ki, Cumhuriyet Halk Partisi baba evidir. Cumhuriyet Halk Partisinde çoğalmak, CHP’yi güçlendirmek önce muhalefeti güçlendirmektir. Ama hattı zatında gençlere önem vermektir. Kadınları güçlendirmektir. Güçlü bir Türkiye umuduyla bir araya gelmektir. Bütün vatandaşlarımıza Türkiye’nin 81 ilinde, 973 ilçesinde Cumhuriyet Halk Partisinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin kapıları ardına kadar açıktır. O evin içinde yeriniz başköşedir. O eve geldiğinizde göreceğiniz; yıllardır iktidar olmamasına rağmen çıkar ilişkileri içinde olmayan, vatan, millet, bayrak sevgisine sahip, bu ülkedeki herkesi eşit gören, her eşitsizliğe müdahale etmek için bir araya gelmiş güzel insanların birlikteliğidir. Baba evi sizindir. Tapusu ne bendedir, ne kimsededir; hep söylüyoruz, tapusu bir kişidedir, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Buyurunuz baba evine. 

MEMNUNİYET ANKETLERİMİZİ PAZARTESİ GÜNÜNDEN İTİBAREN ANKETÖRLER SAHADA OLACAK ŞEKİLDE BAŞLATIYORUZ

Değerli il başkanlarımdan ikinci beklentim, bugün çalıştayınızda ikinci sunumda olan yerel yönetimler seçimine yönelik. Bu süreci hep beraber, bulunduğumuz makamın gereğini yaparak, barış içinde, dostluk içinde, hiç kırgın yaratmadan yürüteceğiz. Sadece ve sadece bir şeye hedeflenerek, yerel seçim başarısına hedeflenerek. Doğru adayların belirlenmesi, bunun için doğru yöntemlerin belirlenmesi ve sürecin kırgını, küskünü olmadan, geride kimseyi bırakmadan, 2019’daki başarıyı tekrar eden değil, aşan bir noktadan hep birlikte başarmaya mecbur olduğumuz bir süreci yöneteceğiz. Bunun için ben Genel Başkan olarak şu kürsüde olduğum anda söylüyorum. Önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilan ettiği, bizim de sahiplendiğimiz üç büyükşehir adayımız dışında kimseye verilmiş herhangi bir sözüm yok. Verilmiş bir tek sözüm var kendime, verilmiş bir tek sözüm var partime: Yerel seçimlerde başarılı olmak için ne gerekiyorsa onu yapacağım, ne gerekiyorsa onu yapacağız. Bu sürece hep birlikte katkı vereceğiz. Bu süreçte memnuniyet anketlerimizi, Pazartesi gününden itibaren anketörler sahada olacak şekilde başlatıyoruz. 7 farklı birim, 7 farklı oluşum, 7 farklı yapı anket yapacak. Orada anketi iki firma mı yapıyor, üç firma mı yapıyor, tek firma mı yapıyor; o firmaları da bilmeden. Ürettikleri sonuçlar hem elektronik ortamda yapay zeka marifetiyle, hem istatistik biliminin en ileri teknikleriyle farklı bir alanda denetlenerek en doğru ölçme-değerlendirmelerle bizde olan belediyelerde memnuniyet anketlerini yapacağız.

ÖRGÜT GÖZETİMİNDE ÖN SEÇİMDEN BİRADIM GERİ ATMADIK

Vatandaşın gönlünde olan, partisini ileri taşımış olan, seçildiğinden itibaren yaptığı işlerle ilerde olan bütün belediye başkanlarımız bizim de gönlümüzde. Bundan sonraki süreçte o ölçme değerlendirmeyi, sizin de haklı olarak talep ettiğiniz gibi elbette örgütümüzle de şeffaf bir şekilde paylaşacağız, sizlerin görüşlerini alacağız. Daha sonra adaylarımızla ilgili hem bizim olan belediyelerde, hem de kazanma umudumuzun yüksek olduğu belediyelerde yapacağız. Anketten sonra eğer bir aday çok iyi bir noktadaysa, zaten seçimi kazanacak aday oysa ve diğerleri gerilerdeyse o adayda hep birlikte ortaklaşacağız. Eğer kazanacaklar içinde kadınlar varsa tavrımızı kadından yana koyacağız. Eğer birden çok aday kazanıyorsa o kararı verirken özel şartlar ve sizin özel vereceğiniz bilgiler ışığında bir gereklilik yoksa kararı mutlaka örgütümüzle birlikte vereceğiz.

Bazı yerlerde “efendim önseçimden vazgeçiyorlar...” Önseçimden vazgeçmek diye bir şey yok, net söylüyoruz. Vazgeçtiğimiz ya da olmaz dediğimiz şey, hakim gözetiminde… Seçime 48 gün kalmışken sonuçlara itiraz bittiğinde 44 gün, fotoğraf çektiresiye 40 gün, araç giydiresiye 35 gün, son bir aya kampanyayı sıkıştırmamak için. Ancak aday teke indirilirken bir irade kullanılacaksa, sizinle. Aday belirlenirken doğru yöntem önseçim diyorsanız, sizinle. Örgütümüzün gözetiminde, sonuçlarına uyacağımız örgüt gözetiminde önseçimden bir adım geri atmadık, atmayacağız. Bunu da buradan ifade ediyorum.

HALKIN PARTİSİ, HALKIN İKTİDARINI KURACAKSA KENDİ İÇİNDEKİ BARIŞI, KARDEŞLİĞİ, DAYANIŞMAYI SONUNA KADAR GÖSTERECEK

Biraz önce ifade ettim. Bizi dünyanın en güzel kentinde coğrafi ev sahibimiz Ekrem İmamoğlu, Ekrem Başkanımız, örgütsel ev sahibimiz Özgür Başkanımız; hepimizi bu güzel toplantıda ağırladılar. Biraz önce Ekrem Başkanın kullandığı ifadeleri bütün belediye başkanlarımdan bütün örgüte yönlendirilmiş ifadeler olarak memnuniyetle duyuyoruz, kabul ediyoruz. Ve biz de Cumhuriyet Halk Partisi örgütü olarak, örgütün başındaki kişi olarak şunu ifade ediyorum. Belediye başkanlarımızın yapmış olduğu iyi çalışmaları anlatmak, görünürlüğünü artırmak, belediye başkanımıza yapacağımız iltifatın Atatürk’ün partisine, hepimizin partisine yapılmış iltifat olduğunu bilmek, onların arkasında durmanın CHP’nin bugün yerel iktidarının arkasında dururken yarınki genel iktidarının temelini en sağlam şekilde atmak olduğunun bilincinde olmak hepimizin görevidir. Örgüt-belediye başkanı çatışması, çekişmesi CHP’de asla kabul edemeyeceğimiz işlerdir. Herkes bir diğerinin görev, yetki ve sorumluluğuna saygı duyarak karşılıklı bir kardeşlik hukuku içinde olacağız. Çünkü birilerinin tek umudu var: “Cumhuriyet Halk Partililer kavga etsin. Cumhuriyet Halk Partililer kavga etsin ki; bunlardan bir şey olmaz deyip millet aç da olsa, işsiz de olsa, yoksul da olsa bizim iktidarımıza katlansın, biz de oyu bunlardan alalım ama hizmeti başkalarına, zenginlere, seçkinlere yapalım.” Halkın partisi, halkın iktidarını kuracaksa kendi içindeki barışı, kardeşliği, dayanışmayı sonuna kadar gösterecek.

İLİNİZDE EN UFAK KÜSKÜNLÜĞE, KÜSKÜNLÜĞÜN SÜRDÜRÜLMESİNE ASLA VE ASLA İZİN VERMEYİN

Şunu bir kez daha ifade edelim. Önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, partimizin bundan sonraki başarısı için çaba sarf edeceğini ifade ediyor. Ben başta, bütün örgüt, kendisine vefayı, en iyi dilekleri, en iyi yaklaşımları ve kendisinin arzu ettiği her boyutta katkıyı, kendisinden almaya devam edeceğiz. Bundan önceki dönemde kurultaydan dışarıya tek bir kırgınlık, kendi kalbimde bir küskünlük çıkarmayacağım demiştim. Aynı histeyim. Öyle olduğumu, öyle davrandığımı görüyorsunuz, biliyorsunuz. Bundan sonra ilinizde en ufak küskünlüğe, küskünlüğün sürdürülmesine asla ve asla izin vermeyin. Tarafı sizseniz en birinci talimatımdır, Pazartesi günü o küskünlüğü ortadan kaldırın. Yok şahidi sizseniz kalkması için ev sahipliğini, iki tarafa el vermeyi siz yapın. El sıkıştırın, sarmaştırın, örgütünüzü kucaklayın, birbirini kucaklamasını sağlayın ki büyük bir zaferi elde edelim.

Önümüzdeki günlerde, Cumhuriyet Halk Partisinin hem aday belirleme sürecini, hem kampanya sürecini, hem seçim gecesini, hem de ondan sonrasını doğru yöneteceği; önce yereli kazanıp sonra genel iktidarı teslim almak için hep birlikte geri sayacağımız bir süreci birlikte yaşayacağız.

Size güveniyorum, size inanıyorum. Sizin şahsınızda tüm örgütümüzü kucaklıyorum. Tüm vatandaşlarımıza; Cumhuriyet Halk Partisi değişti, şimdi Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı değiştirecek, CHP’ye sahip çıkın, baba ocağınıza, Atatürk’ün partisine sahip çıkın diyorum. Sevgiler, saygılar sunuyorum.

Sağ olun, var olun.


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA

Gündem'den Öne Çıkan Haberler