22.12.2025
22.12.2025
“BİZİM İÇİN MUHALEFET DÖNEMİ RUHEN DE FİKREN DE KAPANMIŞTIR; FİİLEN KAPANMASI, SANDIĞIN GÜNÜNE BAĞLIDIR”
“TÜRKİYE’NİN BİR KEZ DAHA CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN ÜLKEYİ KURTARAN VE KURAN İRADESİNE İHTİYACI VAR”
“DEĞİŞİM UMUDU CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NDE VE EKREM İMAMOĞLU’NDA GÖRÜLÜYOR”
“MİLLET, EKREM İMAMOĞLU’NA YAPILANLARIN, ‘GELECEKTEKİ CUMHURBAŞKANINA DARBE’ OLDUĞUNU GÖRDÜ”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi Yürütme Kurulu Toplantısına başkanlık etti. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, toplantının ardından yaptığı açıklamada, “Değerli basın mensupları hepiniz Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisimize hoş geldiniz. 2025’in son günlerinde yeni bir başlangıcı yapmak üzere Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisimizde oluşturulan politika kurullarına başkanlık edecek olan gölge bakanlarımızla ilgili ilk toplantımızı gerçekleştirdik ve ilk basın toplantımızla karşınızdayız” dedi. Özel, şunları söyledi:
“VATANDAŞIN GÖZÜNDE GELECEK İKTİDAR UMUDUYUZ”
“Yeni parti programımızı kurultayımızda oybirliği ile kabul etmiştik. Bu parti programı 81 ilde hem başta, hem sonda yapılan ikişer il danışma kuruluyla, 923 ilçede yapılan ilçe danışma kuruluyla, yereldeki örgütlü tüm meslek örgütlerinin varsa sendikaların, kanaat önderlerinin fikirleri alınarak, daha sonra bu il düzeyinde birleştirilerek, Genel Merkez düzeyinde bizim akademisyenlerle, parti dışından gençlerle, kadınlarla, dünyada başarıya ulaşmış sosyal demokrat kalkınma programlarını takip eden ekiplerimizin raporlarıyla ve en nihayetinde hepinizin de yakından takip ettiği 4-9 Eylül tarihlerindeki kuruluş haftamızda Genel Merkezimizde süren yoğun, verimli, başarılı bir çalışmayla ilerledi. En son kurultayımızda delegelerimizin tamamının oybirliğiyle, alkışlarla parti programımız 2008 yılından sonra değişti. 21’inci yüzyılın ikinci çeyreğini karşılamaya, o ikinci çeyrekte görev almaya, Türkiye’yi yönetmeye hazır; 100 yıl öncesinde olduğu gibi birikmiş, kronikleşmiş, aşılamaz sanılan ve umutsuzluk üreten bir ruh haline karşı ‘Biz buradayız. Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıracağız’ diyen; kalkınmayı önceleyen, hep birlikte çalışan ve hep birlikte kazanan ve daha sonra da adil bölüşmeyi planlayan parti programımızı hayata geçirmiştik. Partimiz son yapılan yerel seçimlerde aldığı oyla 47 yıl sonra birinci parti olmuş, Adalet ve Kalkınma Partisi de yapılan seçimlerde ilk kez ikinci parti durumuna düşmüştü. O günden bugüne yapılan tüm kamuoyu araştırmaları ve kamuoyu araştırmalarının ortalaması Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim sürecinde elde ettiği desteği kalıcılaştırdığı, kendisine bir görev olarak verilen oyların Cumhuriyet Halk Partisi’nin yerel yönetimlerdeki başarısının, yerel yönetimlerin memnuniyetiyle partiye devam eden bir desteğe dönüştüğü ve ülkeyi yönetmek için de Cumhuriyet Halk Partisi’nin vatandaşın gözünde ve nazarında önemli bir alternatif, bir gelecek iktidar umudu olarak şekillendiğini gösteriyor.”
“VATANDAŞLARIMIZA ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZİ ANLATACAKLAR”
“Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nde Yürütme Kurulu’nu topladık. Bu Yürütme Kurulu da şu anda Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşılık gelen tüm bakanlıklar ve ilave olarak da bakanlık olarak temsil edilmeyen ve doğrudan Cumhurbaşkanı’na bağlı olan tüm kurumların sorumluları olan ve bu konuda oluşturulacak politika kurullarına başkanlık edecek gölge bakanlarımızdan oluşuyor. Politika kurullarımız beş ila yedi kişilik heyetlerle birlikte çalışacaklar ve onlar da kendi altlarında sahadan kendi deneyimleriyle, kendi ilişkileriyle ve partinin insan kaynakları havuzuyla tam bir koordinasyon içinde adeta iktidara yürüyen bir yönetim ordusu olarak faaliyet gösterecekler. Bundan sonra Parti Meclisimizin, Merkez Yönetim Kurulumuzun ve Meclis Grubumuzun yanında Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’ndeki Yürütme Kurulumuz, bu üç kurulumuzla eş güdümlü, uyumlu bir şekilde vatandaşlarımıza kronikleşmiş ve çok iyi bildiğimiz, onların da yaşayarak bildikleri sorunlarını söylemenin ötesinde çözüm önerilerini söyleyecekler.”
“NASIL HAKSIZ VE DÜZEYSİZ BİR DİL TERCİH ETTİKLERİ GÖRÜLDÜ”
“Tabii bu konuda bir muhataplık açısından şaşkınlıkla karşı karşıyayız. Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisi, yeni yıldan 75 gün önce verilmesi hukuken zorunlu olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 2026 yılı bütçe teklifini önce komisyonda, ardından da 14 gün süren müzakerelerle Genel Kurul’da ele aldı. Komisyonda da öyleydi. Ki Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görevli değerli üyelerimiz bugün de burada görev yapıyorlar. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda geçtiğimiz yıllardan farklı olarak elbette sorunları ama mümkün olduğu kadar kısa, eleştirileri mümkün olduğu kadar net, çözüm önerilerini ise büyük bir özgüvenle anlattık. Sizler de bunları haberleştirdiniz. 14 gün sürecek bütçe maratonunun ilk gününde liderler konuştu. Ben Cumhuriyet Halk Partisi adına 80 dakika boyunca sorunun altını çizip, uzun uzun çözüm önerilerimizi anlattım. Tabii buradaki temel belge, artık 2 milyon üyemiz adına görev yapan delegelerimizin oybirliği ile kabul ettiği parti programımızdı. Sorunları nasıl çözeceğimizi anlattık. 80 dakika polemik yapmadan, sorunu görerek, çözümü söyledik. Dün de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bütçedeki son kapanış konuşmalarını, hem grup olarak, hem Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın kapanış konuşmalarını, hem de muhalefetteki partilerin değerli konuşmacılarını dinlemek üzere oradaydık. Ben değerlendirmeyeceğim, milletimiz değerlendiriyor. O kadar yapıcı eleştiriye, o kadar soruna değil çözüme odaklanan söylemlere karşı dün iktidar partisinin nasıl bir polemik dilini tercih ettiğini, kendilerine yöneltilen eleştiriler yerine muhalefet partilerine, bilhassa ana muhalefet partisine, partimize nasıl haksız, nasıl düzeysiz, nasıl o polemikle kendi eleştirildikleri alanları örtmek isteyen bir dil tercih ettiklerini siz gördünüz. Geçmişte bakanlık görevinde bulunan ve şimdi komisyona hapsoldu diye kendisiyle, partisiyle sorunları olan birisinin söylemeye dilim varmıyor; edepsizlik boyutunda, bu parlamentoya yakışmayan ve kendi partisinin yöneticileri tarafından da ardından eleştirilen, bize üzüntülerin iletildiği en sonunda da Meclis’i karıştırıp, milletvekillerini birbirine düşürünce huzur bulan halini gördünüz.”
“İKTİDAR İLE MUHALEFET YER DEĞİŞTİRMİŞTİR”
“Ben bütün arkadaşlarıma şu değerlendirmede bulundum; ben 14 yıldır parlamentoda görev yapan birisiyim. 23 Nisan 1920’den bugüne parlamentonun hangi dönemlerde neler yapıp neler yaşadığını, hangi değişim ve dönüşümlerin neye denk geldiğini bilen, bildiğini düşünen birisiyim. Dün şu tescil olmuştur ki Türkiye’de fikren ve zikren iktidar ile muhalefet yer değiştirmiştir. Türkiye’de iktidar ve muhalefet psikolojik olarak yeri değişmiştir. Fiilen yer değiştirmeleri sandığı bekleme meselesidir. O yüzden artık Cumhuriyet Halk Partisi’ne iktidarın dili, Cumhuriyet Halk Partisi’nin sözcülerine, Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekillerine iktidar dili ve yaklaşımı, iktidarda olan herkes gibi her türlü sert eleştiriye sabırlı bir şekilde yanıt vermek düşüyor. Bundan sonra da arkadaşlarımız bu şekilde devam edecekler. Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi Yürütme Kurulumuzun temel gündemi, 2018 yılından bu yana kronikleşmiş olan ekonomik ve sosyal kriz olacaktır, hiç şüphe yok. Elbette adalet kriziyle, elbette Türkiye’de milli eğitimdeki, Türkiye’de iç işlerindeki, dış politikadaki krizlerde mücadele edeceğiz. Ama bu konularda çok yetkin isimler, çok önemli hazırlıklarını kamuoyuyla, sizlerle paylaşacaklar. Ama vatandaşın ‘Benim barınma sorunum ne olacak, benim geçinme sorunum ne olacak, benim ısınma sorunum ne olacak, evladımın okulu ne olacak, okula aç gidip aç gelen evladım ne olacak?’ sorularına Cumhuriyet Halk Partisi’nin bundan sonra tamamen hedefe kilitlenmiş bir şekilde getireceği çözüm önerilerini bizlerden dinleyeceksiniz. Israrla, özenle üstünde durmak isterim ki; attığımız her adamın tek bir amacı var. Güven bekleyen, sarılacak bir dost bekleyen milletimizin, bize göstermek istediği güvene layık olmak. Son yerel seçimlerde gösterdiği güveni, önümüzdeki genel seçimlerde de almak. Biz hepinizin takdir ettiği liyakatli kadrolarımızla, Türkiye’yi AK Parti’den çok daha iyi yöneteceğimizi biz biliyoruz. Milletimizin de bunu gördüğünü görüyoruz. Cumhuriyet’in kazanımları ile birlikte bu ülkenin muhafazakarlarının, dindarlarının, kadınlarının, Alevilerin, Kürtlerin, gençlerin, kendisini öteki hisseden, mutsuz hisseden herkesin onurlu bir yaşam hayalinin ve tüm kazanımlarının teminatı olacağız. Haksızlıkları dile getireceğiz, anlatacağız elbette. Ama tüm kazanımların teminatı olduğumuz gibi, yarınlar için güven veren, güvence olan bir iktidarın namzeti olduğumuzu, bu iktidarın hazırlığı içinde olduğumuzu, bu iktidara hazır olduğumuzu anlatacağız.”
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ İKTİDARINDAN SADECE ZALİMLER KORKSUN”
“Asla ve asla rövanşist bir tutum içerisinde olmayacağız. Yaptığımız mitinglerde ifade ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarından zalimler korksun. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarından zulmedenler, hırsızlık yapanlar, kendi iktidarlarının devamı için bu ülkenin yarınlarını çalmak isteyenler, o yüzden Cumhuriyet’in armağan ettiği sandıkla bile artık bir meselesi olanlar, artık demokrasiye husumet duyanlar, ‘İktidara gelene kadar lazımdı, bundan sonra demokrasi lazım değil’ diyenlerle, onların hukuk dışı, anayasaya aykırı emirlerine, talimatlarına uyup, adeta kendilerine verilen cübbeleri bir darbeci postalı gibi, darbeci kamuflajı, tankı kullanan, muhalefetin üstünden geçmeye çalışan, bu ülkenin bir sonraki Cumhurbaşkanı’nı hapse atan, bu ülkenin müstakbel iktidar partisini şimdiki ana muhalefet partisini haksız saldırılarla siyasetin dışına itmeye çalışan, parti kapatmaya, Gazi’nin kurduğu partiyi kapatmaya tenezzül edenler, aklından geçirenler korksun. Ama bu iktidara oy verenler, geçmişte vermiş olanlar, son seçimde dahi vermiş olanlar, bu iktidarın üyesi olanlar, ittifak ortağının üyesi olanlar iktidarımızdan sadece umut duysunlar, iktidarımızla ilgili en iyi duygularda olsunlar. Çünkü biz CHP olarak rövanş almaya, kavga yapmaya, bu iktidarı seçenlerden hesap falan sormaya gelmiyoruz. Bir kusur varsa bizdeydi. Biz kendimizi iyi anlatamadık, biz doğru kadrolarımızı, doğru programımızı, doğru önerilerimizi milletimize doğru arz edemedik. Bugüne kadar yetkiyi alamadık. Ama girdiğimiz değişim kurultayından sonra, girdiğimiz ilk yerel seçimde kadınlarıyla, gençleriyle, ölçme değerlendirmeyle, en doğru adaylarıyla, en doğru projeleriyle milletimizin karşısına çıkınca bu millet bizi hemen dört ay sonra birinci parti yaptı ve görev verdi. O günden beri de arı gibi gayretimizle, namusumuzla, emeğimizle çalışıyoruz.”
“MİLLET GÖRÜYOR”
“Millet çalışanı da silkeleyeni de görüyor. Millet hak edeni de haksızlık yapanı da görüyor. Millet mağduru da zulmedeni de görüyor. Millet dünün mağdurunun bugünün zalimi olduğunu, kendisine yapılanı yapılmayanı, misliyle fazlasını millet görüyor takdir ediyor. O açıdan umudumuz yüksek, moralimiz yerindedir. Psikolojik üstünlüğümüz ahlaki üstünlüğümüzden ve meydanlardaki çoğunluk enerjimiz iktidar yürüyüşümüzdeki kararlılığımızdan kaynaklanmaktadır. 19 Mart’tan bu yana yaşadığımız tüm haksızlıklara rağmen, barıştan yana, kardeşlikten yana, demokrasiden yana bir tutum alıyoruz. Ve gücümüzü sadece ve sadece milletimizden alıyoruz. Türkiye’nin barışı, kardeşliği, bununla beraber huzuru ve refahı için; disiplinle, ciddiyetle, ne yaptığımızı bilerek baskılar karşısında asla geri adım atmayarak yürümeye devam edeceğiz. Enerjimiz de var. Liyakatli kadrolarımız da var. Planımız, stratejimiz ve en önemlisi çok güçlü bir irademiz var. Bizi 47 yıl sonra birinci parti yapan milletimize karşı da seçim gecesi verdiğimiz bir sözümüz var. Bizim verdiğimiz söz, bu başarıyı kendine mal etmemek, şımarmamak, kimseyi rahatsız etmemek, verilen anahtarı belediyenin kapısı, kasasının anahtarı ya da şehrin altın anahtarı değil; mecbur olduğumuz bir sonraki yapılacak seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının anahtarı olduğunu ve verilen kredilerin tüketilmek üzere bir tüketici kredisi değil, insanların yarınlara ilişkin umutlarına yönelik bir yatırımcı kredisi olduğunu, insanların adil, zengin, barış içinde yaşayan, mutlu insanların Türkiye’sinin geleceğine Cumhuriyet Halk Partisi ile yatırım yaptıklarını hatırlamak ve hatırlatmak durumundayız.”
“BİR EKSİK VAR”
“Burada bu toplantıda elbette 17 gölge bakanımızla, koordinatörlerimizle birlikte ve Genel Sekreterimizle birlikte güçlü bir kadroyla buradaydık. Ama bir eksiklik. Eksik olan, benim Cumhurbaşkanı adayım değildi. Eksik olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı değildi. Eksik olan 19 Mart’ta bundan önce, birisi iptal edilen seçimde olmak üzere, üç kez üst üste İstanbul’u kazanan, Sayın Erdoğan’ın gösterdiği Meclis Başkanı’nı yenen, Başbakan’ı yenen, en güvendiği bakanını yenen, farkı 13 binlerden, 806 bine, beş yıllık icraatın sonunda 1 milyon 100 bine çıkaran, İstanbul’un neredeyse tüm ilçelerinde kendi oylarıyla birinci olan Ekrem İmamoğlu’na yapılan darbeden sonra, millet 19 Mart’ta gördü ki ‘Bu yapılan iş benim seçtiğim belediye başkanından ziyade, gelecekte ülkeyi yönetecek Cumhurbaşkanına darbedir’ deyip, 23 Mart Pazar günü sandıklara koşan ve oy veren 15,5 milyon insanın, ardından seçtikleri aday belki o ön seçim gününde 15,5 milyon insan dayanışma sandıklarına koşarken, köyden beldeden koşamayan, ıraktan yetişemeyen, gönlü orada olup sandığa varamayanların bu sefer dünyanın en büyük imza kampanyasıyla, dünya siyasi tarihinin en büyük imza kampanyasına verdikleri 25,1 milyon imzayla, ‘Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde görmek istiyorum’ diyen insanların adayı yok bugün burada.”
“EKREM İMAMOĞLU’NUN VARLIĞI MEVCUTTUR”
“Ekrem İmamoğlu 25,1 milyon kişinin sandığa aday olarak çağırdığı, 15,5 milyon kişinin bizzat sandığa gidip oy kullandığı adaydır. Ve 278 gündür tutuklu haldedir. Hiç şüphe yok ki kendisiyle çok sağlıklı bir iletişimimiz, kendisinin küçük hücresinde de olsa, o plastik masanın üstünde olsa Türkiye’nin gelecek umuduna, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarına ve Türkiye’yi kalkındırmaya yönelik ortak irademize dair söyleyeceği çok sözü, yazdığı - çizdiği, verdiği önerileri, aklıyla yüreğiyle Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nde kendisinin bizatihi varlığı mevcuttur. Biz, o özgürlüğüne kavuşana kadar, millet onu vereceği oylarıyla Cumhurbaşkanı yapana kadar bu görevi burada bakan arkadaşlarımızla birlikte yapmaya ve ona vekâlet etmeye, ama ben, bakanlarımız, milletvekillerimiz, PM üyelerimiz değil. En az 2 milyon Cumhuriyet Halk Partisi üyemiz. Bunların 600 bini bu zulüm başladığında, koşa koşa gelip çağırdığımızda bu partiye son bir yılda, son dokuz ayda yeni üye olmuş ve Türkiye’nin değişim umudunu Cumhuriyet Halk Partisi’nde ve Ekrem İmamoğlu’nda gören kimselerdir. 2 milyon üyemizin, o her biri Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayına, Ekrem İmamoğlu’na vekalet etmek için görev beklemektedir. Buradaki politika kurullarında oluşacak zaten çalışılmış ve bundan sonra da bir hükümet programına hızla dönüşecek, somut vaatler, en az 2 milyon kişilik ama gönüllülerle 10 milyonları geçecek, dünyanın en büyük siyasi kampanyasının ordusuyla milletimize arz edilecektir. Çalınmadık kapı, gidilmedik köy bırakmadan, işçileri sabahleyin servise uğurlayıp, akşamleyin karşılayarak, fabrikaları örgütleyerek, meydanlardan uzak kalmadan cesareti hep yukarıda ama yönetime ilişkin, yönetmeye ilişkin iradeyi de hep masada ve gündemde tutarak hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz.”
“ANAYASAYI TANIMAYANI TANIMAYAN BİR DÜZEN KURACAĞIZ”
“Cumhuriyet Halk Partisi programını yenilerken hep birlikte izlediniz. Aslında programlar anayasalar gibi geleceğe doğru yazıldığı için aşkın zamanlı metinlerdir. Aslında pek de somut bir şey ondan beklemezsiniz. Ama milletimiz o kadar yılmış, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına, Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidar umuduna o kadar inanmış ama bir yandan da ‘Bu sorunlarım nasıl çözülecek?’ diye o kadar çok somut şey duymak istedi ki Cumhuriyet Halk Partisi programını bir programa göre çok somut vaatlere dönüştürdü ve bugün ilk toplantının gündeminde de bu iddialı, bu enerjik, bu liyakatli ve bu cesaretli binanın duvarlarında hep yankılanan, bugün toplantının ana gündemi olan hususlara kısa kısa değinmek isterim. Öncelikle Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi sadece kendisine iktidar yolunu değil, bu milletin iktidarı en kolay şekilde değiştirebilme hakkına olan saygısından seçim barajını yüzde 3’e düşürmeyi taahhüt ederek yani sadece bize değil, temsilde adalet meselesini ülkenin anayasasında öğütlendiği gibi temsilde istikrara kurban etmeden, yüzde 3 oy alan her partinin parlamentoda temsil edilmesini; bu yüzde 3 oy alan partilerin de değil, yüzde 1’i geçen her partinin hem örgütlenmek, hem de seçimlere girebilmek için hazine yardımı almasını taahhüt ederek yola çıkıyor. Seçilmişlere inandığımız için atanmışlara yönetim alanında belediyelerde verilen kayyım yetkilerinin tamamının son bulmasını ve yarından tezi yok istiyor ve savunuyor. Demokrasinin bir tepki ve protesto hakkı rejimi olduğunu görerek, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin önünde ve mülkiyeti de belediyelerimize ait olan alanın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne devredilerek, Meclis Parkı’nın bir demokrasi parkı, oraya kurulacak bir kürsünün de demokrasi kürsüsü olmasını ve içerideki kürsü kadar çok dinlenilmesi gereken bir kürsünün Meclis’in hemen girişindeki Demokrasi Parkı’na kurmayı taahhüt ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tartışanın, anayasal düzeni tartışmak ve anayasal suç işlemek olduğunu altını çiziyor. Bunun adı; birinci kademe mahkemesi de olsa, istinaf mahkemesi de olsa, ülkenin başındaki Cumhurbaşkanı da olsa anayasayı tanımayanı, tanımayacak bir düzen inşa edeceğimizi ve bunların bütün müeyyidelerini hayata geçireceğimizi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına harfiyen uyacağımızı; Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısını değiştireceğimizi, ilk iş oradan bakanı çekeceğimizi ve liyakate, mesleki başarıya göre terfi ve tayin sistemini getireceğimizi taahhüt ederek başlıyoruz. Yargıdaki vesayete de çeteleşmeye de son vermek en önemli görevimiz. Her vatandaşın yolu mahkemeye düştüğünde bir endişe değil, adalete ulaşacağına olan bir inancı yüreğinde hissetmesini taahhüt ediyoruz.”
“BİRİLERİNİN DAHA AZ EŞİT OLDUĞU DÜZEN SON BULACAK”
“Eşit yurttaşlığı, ‘vazgeçilmezimiz’ olarak tarif ediyor; Cem Evlerinin ibadethane olmasını; bu ülkede birilerinin eşit, birilerinin daha az eşit sayıldığı düzenin son bulmasını; son Kürt ‘Sorunum kalmadı’ diyene kadar Kürt sorununu tanımayı, son Alevi ‘Eşit hissetmiyorum’ demeyene kadar Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerini görmeyi ve yerine getirmeyi taahhüt ediyoruz. Kadınların arkasından devletin güvencesini çeken bir gece yarısı haksız operasyonuna karşı İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar hayata geçirmeyi taahhüt ediyoruz. Demokrasi, adalet ve barış bize refahı getirecek. TÜİK veri setleri tüm detaylarıyla açıklanacak. Enflasyon sepetini herkes bilecek. TÜİK, Tayyip Bey’i Üzmeyen İstatistik Kurumu değil; Türkiye’nin gerçek istatistik kurumuna dönüşecek. Vergi adaletsizliğinin son bulduğu; ev aletlerinden, tırnak makasından değil elmastan, pırlantadan ÖTV alındığı; zengin - fakir ayırt etmeyen herkesten alınan yüzde 63’lük dolaylı vergilerin, OECD ortalaması olan yüzde 30’a çekilmesinin ilk hedef olduğu; Türkiye’de dolaylı verginin yüzde 63-65-68, Kurumlar Vergisi’nin yüzde 11 olduğu bu düzeni tersyüz edeceğimizin taahhüdünü veriyoruz. Kazanmayanın vergi vermeyeceği, az kazananın az, çok kazananın da çok; vermesi gerektiği kadar çok vergi vermesini taahhüt ediyoruz. Gelir Vergisi’yle çalışanların 12 aylık maaşının üçünün devlet tarafından vergi diye alındığı bu adaletsiz düzen son bulacak. Dün Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı sordu; ‘Kendi Genel Merkezinizde yapıyor musunuz?’ Ayıptır söylemesi yapıyoruz. Kendi Genel Merkezimizde TİS, toplu iş sözleşmesi imzalanacaktı. Müzakereci heyet gitmeden, sendika ile oturmadan önce aşağıda, geldiler ve bana sordular; ‘Bir talebiniz, bir sınırınız?’ Dedim ki ‘Örgütlenmiş arkadaşlar, haklarını arayacak. Bütün müzakereler bitsin. Sakın bunu müzakere konusu yapmayın. Bittikten sonra bu ‘brüt maaş verme, her ay bir üst vergi dilimine geçerek, ilk ay aldığından iki, son ay 12-20-25 bin lira eksik maaş alma’ gibi bu işlerin son bulması için TİS bağıtlandıktan sonra altına Genel Başkan’dan yazın: ‘Artan vergi dilimleri Cumhuriyet Halk Partisi tarafından karşılanacak.’ Vatandaşa da taahhüdümüz budur. Açlık sınırının altındaki bir vergi dilimi olmayacak. Yani açlık sınırı 98 bin liraysa, 12 ile çarpılacak ve ilk vergi dilimi oradan sonra başlayacak.”
“İLK ELDEN 100 BİN ÖĞRETMEN ATANACAK”
“Sendika ve grev hakkının önündeki tüm engellerin kaldırılması, memurların toplu sözleşmeyle ve grev haklarıyla birlikte güçlendikleri, polisin de sendikasının olabildiği, kamuda mülakatın kaldırıldığı, ilk elden 100 bin öğretmenin atamasıyla sözleşmeli öğretmenlik sisteminin bitirildiği bir milli eğitim politikasını taahhüt ediyoruz. Asgari ücretin istisna olduğu, komisyonun yapısının işçi lehine değiştirildiği, asgari ücretin açlık sınırının altında asla kalmadığı, ilk bir yıl alınan ve kıdemle hızla uzaklaşılan bir ücret olduğu, asla temel ücrete evrilmediği bir düzeni öneriyor ve emekli maaşlarının da asgari ücret seviyesine çıkarılmasını taahhüt ediyoruz. Bu sene için asgari ücret önerimiz 39 bin lira, en düşük emekli maaşı önerimiz de 39 bin liradır. Çiftçi ÖTV ve KDV’siz mazotla 55 liraya değil, 33 liraya tarımda mazot kullanacak. Ayrıca milli gelirin yüzde 1’i olarak tarif edilmiş olan tarım desteklerinin beşte bir noktasında, binde iki noktasında yapıldığını hatırlatıp, bunu ilk bütçemizde düzeltmeyi taahhüt ediyoruz. Gençleri okutup işsiz bırakan sisteme son vermeyi, Avrupa’nın hatta dünyanın okuyanların, bir üniversiteden mezun olanların olmayanlara göre daha zor iş bulduğu bir kabus ülke olmaktan ülkeyi çıkaracağız. Gençler sınav peşinde koşmaktan yorulmayacaklar. YÖK kalkacak, üniversiteler bağımsız olacak.
“SORUNLARI NASIL ÇÖZECEĞİMİZİ DUYACAKSINIZ”
“TOKİ, bir yılda Cumhuriyet Yurtları’nı tamamlayacak. Avrupa’nın en pahalı, en yavaş internetini değil; 10 yıl sonunda Avrupa’nın en hızlı ve en ucuz internetini ama ilk iki yılın sonunda Avrupa’nın hızlı ve ucuz bir internetini gençlerimize vadediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı, yasaksız bir Türkiye, vizesiz bir Avrupa vadediyor. Konut sorununun çözüldüğü, gelire göre ev ve kira uygulamasının başladığı, TOKİ’nin zenginlere değil; yoksullara konut ürettiği, göstermelik olarak sosyal konutların yüzde 5’inin kiralık değil; ihtiyaca göre yüzde 40’ının - 45’inin kiralık olduğu bir öneriyi olgunlaştırdık. AK Parti tarafından da kötü bir taklidi ile karşı karşıyayız. Bunların hepsini ve daha fazlasını hayata geçirmek için Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi kuruldu, Gölge Kabine oluştu, Politika Kurulu Başkanlıkları oluştu, kendi altlarındaki heyetler hızla oluşturuluyor. Bu binayı Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Merkezi gibi tüm basın mensuplarının ziyaretlerini bekliyoruz. Genel Merkez’de parti içi kulis arayanlara, buraya geldiklerinde Türkiye’nin geleceğinin kulis haberlerini değil, umut haberlerini anlatmayı, her bir Gölge Kabinedeki bakanımızın sizleri ağırlarken tüm sorularınıza, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında gelecekte bu sorunlar nasıl çözülecek, bunu da duyacağınızın, ele geçirilecek bir adalet sisteminin, bir yargı sisteminin peşinde değil; bir daha kim gelirse gelsin ele geçiremeyeceği bir yargı sisteminin, yandaşlaştıracağımız bir basının, bizden yana yazacak basının değil; bundan sonra kim gelirse kalsın ele geçiremeyeceği bağımsız, özgür basının teşkil edileceğini bu binada arkadaşlarımızla birlikte sizler müzakere edeceksiniz.”
“MUHALEFET DÖNEMİ KAPANDI”
“Uzun lafın kısası, bizim için muhalefet dönemi ruhen de fikren de kapanmıştır. Fiilen kapanması, gelecek sandığın gününe bağlıdır. O güne kadar milletimiz müsterih olsun, pusulamız doğrudur, rotamız nettir. Hem hazırız hem kendimizden eminiz. Biz bu ülkeyi çok daha iyi yöneteceğimizi biliyoruz. Artık AK Parti krizlerin ve kaosların partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi ise huzurun ve refahın müjdecisidir. Artık AK Parti yazın serin, kışın sıcak salonların partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi meydan meydan büyüyen, sokakta yürüyen, vatandaşı görünce iki tarafın da yüzü gülen partidir. Türkiye’nin bu kadar derdi varken AK Parti’nin tek derdi maalesef taht kavgalarıdır. Bir mahdum, bir damat, bir bakan birbirini yemektedir. ‘Partinin başına sen geçeceksin, ben geçeceğim’ kavgasında trol orduları, sosyal medya çalışmaları, TikTok numaraları, milleti ‘Benim derdim ne, bunların derdi ne?’ sorusunu AK Parti’ye yönelttiği bir noktaya gelmiştir. O yüzden bundan önce Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendi ümit ettikleri, yargı eliyle uğraştıkları, bir takım şekilde ümit ettikleri parti içi karışıklık haberlerinin gündeme gelmesiyle iktidarda kalacağını sananlara, biz o işleri çoktan aştık. Sizdeki kavgadan, kargaşadan medet ummuyoruz. Ama millet tahammül etmiyor. O yüzden de ya bu ülkeyi dünkü bütçedeki gibi muhalefete saldırarak, muhalefet yönelik kötü dille, en sonunda yani bütçeden bir iktidar en son neyi ümit eder? Bütçe oylamasından önce yumruklaşmayı ümit eder. Bunu yapacak kadar küçülen, bunu yapacak kadar tenezzül eden bir anlayıştansa, -önümüzdeki bahara herhalde artık, kış şartlarında olmaz- gelecek sandık bizim hazır olduğumuz, talep ettiğimiz, vatandaşın da ümit ettiği bir sandıktır. Kendine güvenen varsa, zaman zaman duyuyoruz. ‘Bir şirket bizi önde gösterdi’ diyorlar. O şirkete inanıyorsanız ne ala. Hadi ben de o şirkete inanayım. Kuralım mart-nisan ayında sandığı, beş yıl daha görev alın. Biz sandığı kurmaktan niye kaçtığınızı biliyoruz. Millet de niye kaçtığınızı biliyor. O yüzden büyük bir cesaretle, büyük bir umutla milletimizle birlikte o erken seçim sandığını talep etmeye ve o erken seçim sandığı gelene kadar, her an görevlendirileceğimiz iktidarı talep etmeye ve hazır olmaya bu Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nde fiziken bina olarak ama 81 ilde Türkiye’nin her yerinde, hem ilgili gölge bakanlarımızla hem de yardımcılarıyla birlikte çalıştıklarıyla hem de dünyanın en büyük propaganda örgütünü oluşturabileceğimiz 2 milyon Cumhuriyet Halk Partili ve talep eden tüm vatandaşlarımızla birlikte çalışmaya başlıyoruz.”
“BUGÜNDEN İTİBAREN BAŞLIYORUZ”
“Bugün önemli bir başlangıcın günüdür. Ümit ediyoruz dün geçen bütçe Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarda yaptığı son bütçedir. Gelecek bütçeyi biraz önce anlattığım esaslara ve çok daha fazlasına uygun olarak, bunlara uygun kalemlerle yapmaya talibiz. Eğer gelecek yıl bir kez daha bütçe yapacak olurlarsa 25’nci bütçeyi yapacaklar. O da bugünkü gibi yoksulluğu ortadan kaldırmayan, işsizliğe çare üretmeyen, Türkiye’ye iyi bir gelecek vadetmeyen bütçe olacak. Ama emin olun ki son bütçe olacak. Güçlü kadrolarımızla, liyakatli kadrolarımızla Türkiye’nin ilk 100 yılında yaptığımız her bütçeyle Türkiye’yi nasıl ayağa kaldırdıysak, salgın hastalıkları nasıl bitirdiysek, nasıl Anadolu’ya refahı yaydıysak, nasıl 10 yılda 15 milyon genç yaratırken Türkiye’yi demir ağlarla sardıysak, 100 yıl sonra görev yine bizdedir. 100 yıl sonra Türkiye’nin bir kez daha Cumhuriyet Halk Partisi’ne, ülkeyi kurtaran ve kuran iradenin bir kez daha görev almasına ihtiyacı vardır. Sorumluluğun farkındayız. Yeni başlıyoruz. Bugünden itibaren başlıyoruz. Yolumuz açık olsun. Türkiye’de herkes şunu bilsin: Yarınlar asla bugünler gibi olmayacak. Çünkü yarınlarda bir zümrenin değil; milletin, halkın partisi olacak. Hepinize teşekkür ediyorum arkadaşlar.”
22.12.2025
22.12.2025
22.12.2025
22.12.2025