09.11.2020

CHP GENEL BAŞKANI KILIÇDAROĞLU İLE SP GENEL BAŞKANI KARAMOLLAOĞLU’NUN ORTAK BASIN TOPLANTISI (09 KASIM 2020)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Merkezindeki görüşme sonrası düzenledikleri ortak basın toplantısında şunları söyledi:


Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim Sayın Genel Başkanla güzel bir sohbetimiz oldu. Malum Türkiye’nin sorunları çok fazla. Her sorunu olabildiğince irdelemeye ve karşılıklı düşüncelerimizi birbirimize aktarmaya çalıştık. İç politikayı, dış politikayı, Covid-19 sürecini, İzmir’de yaşanan depremi, son istifa olayını, bir şekliyle Türkiye’nin gündeminde olan konuları görüştük, karşılıklı düşüncelerimizi aktardık. Sayın Genel Başkan lütfedip geldiler kurultayımız sonrasında, kendilerine de ayrıca hepinizin huzurunda yürekten teşekkür ederim.
Temel KARAMOLLAOĞLU- Sağ olun. Efendim ben de Sayın Kılıçdaroğlu’na, Genel Başkana teşekkür ediyorum. Bizim aslında gecikmiş bir ziyaretimiz, kongreden sonra daha erken gelmeyi ve tebrik etmeyi arzu etmiştik ama bizim de gerek mekanla ilgili olan bazı meselelerimiz, yerleşmemiz biraz geciktirdi. Ama hiç olmamasından geç olması daha uygundur diye bugün ziyaret etme imkanını bulduk. Kendisine teşekkür ediyorum, yeni dönemde başarılar diliyorum. Ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. Bunu hepimiz yaşayarak görüyoruz, hissediyoruz. Elbette bu problemlerin hepsinin üstesinden gelmeye ihtiyacımız var. Bunun için de diyaloğa ihtiyacımız var. Problemler karşısında farklı politikalarımız, düşüncelerimiz olabilir ama siyasi partiler olarak bu düşünceleri paylaşmak bizim bir zenginliğimiz olarak kabul edilmeli ve elbette farklı düşünceler karşısında biz de kendi fikir ve düşüncelerimizi yeniden tarif etmeye zaman zaman ihtiyaç duyabiliriz.
Bundan dolayı ben gösterdikleri kadirşinaslıktan dolayı, ev sahipliğinden dolayı da Sayın Kılıçdaroğlu’na teşekkürü bir görev biliyorum. İnşallah memleketin, biraz önce kendisinin de ifade ettiği gibi değişen şartlarda alacağı şekil çok önemli. Bir bütçe hazırlığı da var şuanda. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki günler hem iktidar partisi yönünden hem de muhalefette bulunan partiler yönünden bir diyalog ortamının oluşmasına vesile olur. Bütün dünya değişiyor. Sadece bizde değil. Garip bir dönemden geçiyoruz. Amerika’da yeni seçimler yapıldı, netice kesinleşmiş gibi gözükmesine rağmen hala orada da problemler var. Avrupa yeniden şekilleniyor, İngiltere’nin ayrılmasıyla ayrı bir hava doğdu. Bizim tabi en önemli konumuz şu sıralarda bir zamanlar Libya öne çıkmıştı, Mavi Vatan öne çıkmıştı ama şu anda Azerbaycan’da meydana gelen hadiseler, işgal edilen toprakların yeniden kazanılması büyük bir önem taşıyor. Türkiye’nin bu coğrafyada daha etkili olma mecburiyeti var aslında. Bunu da mutlaka bihakkın yerine getirecek politikaları oluşturması gerekiyor.
Ben şimdilik bu kadarla yetineyim. Sayın Genel Başkana tekrar başarılar diliyorum çalışmalarında. İnşallah farklı zamanlarda, farklı ortamlarda bir araya gelmeyi de tekrar Cenab-ı Hak nasip eder. Teşekkür ediyorum, sorularınız olursa cevaplamaya çalışalım.
Soru- Efendim sorum her ikinize de olacak. Öncelikle Bakan Berat Albayrak’ın istifası alışılagelmişin dışında oldu, Instagram hesabı üzerinden yaptı. Hem istifa ediş şeklini soracağım, hem de henüz resmi kaynaklardan evet istifa etti diye bir açıklama gelmedi. Bir yandan da iktidar kanadı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sesleniyor. İstifanın kabul edilmemesini temenni ediyoruz mesajları paylaşılıyor. Dün geceden beri yaşanan bu süreci nasıl değerlendirirsiniz?
Temel KARAMOLLAOĞLU- İnşallah hayra vesile olur. Böyle bir inisiyatifin kullanılmış olması Sayın Berat Albayrak tarafından, bence müspet bir gelişmedir. Ancak biraz garip bir gelişme onu da hemen ifade edelim. Herkesin, özellikle Sayın Cumhurbaşkanının bu konuda hiçbir değerlendirmede bulunmaması dikkat çekiyor. İnşallah hayırlı olur. Belki de bu ekonomide yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. Bunun da ülkemiz için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle ifade edeyim, öncelikle üzgün olduğumu ifade edeyim. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları hepimiz çok iyi biliyoruz yediden yetmişe. Ekonomik olarak sıkıntılarımız herkesin evinde görülebiliyor. İster fakir, ister varlıklı olsun herkesin evinde bir şekliyle görülebiliyor. Şu çok önemli, böyle bir tabloda ekonomiden, hazineden, merkez bankasından sorumlu olan, bütçesi parlamentoda görüşülen bir bakanın bu şekliyle istifası galiba bizim cumhuriyetimizde bir ilk. Bir devlet kriziyle karşı karşıyayız aslında. Açıklama yapılmıyor. Neden? Toplum bilgilendirilmiyor. Neden? İstifa kabul edildi mi, edilmedi o da belli değil. Bir grup, aman istifası kabul edilmesin tekrar görevinin başına dönsün diyor. İyi de istifa eden çıkıp neden kendi düşüncelerini ifade etmiyor, hangi gerekçeyle istifa ettiğini veya görevden ayrıldığını ifade etmiyor?
Değerli basın mensupları, 2018’in Mayıs ayında İstanbul’da Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin eşiğini anlattım 2018 Mayıs ayında ve Türkiye’nin bunu aşması için yani krizin derinleşmemesi için neler yapılması gerektiğini 13 madde halinde saydım. Hiçbir zaman iktidarı da eleştirmedim. Bakın kriz geliyor, bu kriz büyüyecek şu önlemleri alırsanız Türkiye rahatlayabilir, bu krizi aşabilir dedim. Olmadı, tam tersine eleştiri aldık. 2020’nin Mayıs ayında artık olay kriz olmaktan çıktı, olay bir ekonomik buhran, ekonomik buhrandan nasıl çıkabiliriz diye bunu da anlattık, madde madde saydık. İktidar kanadı bize şunu söyleyebilir, efendim saydığınız maddeler eksik, olabilir. Yanlış, o da olabilir. Ama hiçbir eleştiri almadan bugünkü noktaya geldik. Tam tersine bize önerileri neden yaptığımız soruldu. Biz ülkemizi seviyoruz, ülkemizde herkesin barış içinde yaşamasını istiyoruz. Başka bir gerçeğimiz daha var onu da ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir aile şirketi midir, bir ticari işletme midir? Belki diyeceksiniz ki, bu istifayla bunun ne ilgisi var? İlgisi şu efendim, bakınız 2015’te Erdoğan şunu söylüyor; “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye’de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı yürü  yürüyebilirsen, bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Bana söyler misiniz, ben vatandaşlarıma sormak istiyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir anonim şirket midir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir aile şirketi midir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir aile şirketi tarafından mı yönetiliyor? Ben bu soruyu sormak zorundayım. Berat Bey istifa etmiş. Niye istifa etti? Sorumluluğu var mı Berat Bey’in? Hayır efendim. Neden sorumluluğu yok, onu da ben söylemiyorum, onu da Sayın Erdoğan söylüyor: “Türkiye’nin ekonominin sorumlusu benim ben”. Şu anda devletin başında kim var? Tayyip Erdoğan var. Doğru, şu anda da var ekonominin sorumlusu o. Eğer bir sorun varsa, bir kriz varsa bu krizi yönetmesi gerekenler krizi yönetemiyorlar ama işin garip tarafı basit bir krizi yönetemeyenler devleti yönetiyorlar. Akıl alacak şey değil. Bir akıl tutulması var. Öteden beri söylüyorum, “Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor” diye. Savruluyor Türkiye gerçekten. Üzülüyorum; siyaset adına üzülüyorum, ekonomi açısından üzülüyorum, insanlar açısından üzülüyorum, geleceğimiz açısından üzülüyorum. Türkiye böyle bir yönetimi hak etmiyor. Ama aşacak bunları Türkiye, aşmak zorundayız, birlikte aşacağız. Bu ülkeye huzur gelinceye kadar, bu ülkeye demokrasi gelinceye kadar elbette ki mücadelemizi demokratik kurallar içinde yapacağız.
Soru- Efendim Sayın Bakanın istifasını ve öncesinde Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasını sistemle ilişkilendirerek tartışan… Tartışmanın bir tarafı da bununla ilgili. Keza bugün Gelecek Partisinin güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili bir toplantısı vardı. Bu konu gündeme geldi mi acaba görüşmelerinizde?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Diğer partilerle ilgili görüşler ayrıntılı olarak gündeme gelmedi. Yani Gelecek Partisinin güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemle ilgili olarak ayrıntıları bende yoktu. Bilmiyorum Sayın Genel Başkanda var mıydı, onu bilmiyorum. Gündeme gelmedi ama bu talep değişik şekillerde en azından Cumhuriyet Halk Partisi tarafından dillendirildi.
Merkez Bankası evet düşünüldü Merkez Bankası Başkanının görevden alınması. Zaten Merkez Bankası bağımsız bir kurum değil ki arkadaşlar. Yani bir aile şirketinde istediğiniz kişiyi istediğiniz yerde görevlendirirsiniz; liyakatine bakmadan, emeğine bakmadan sen şunu yap dersiniz, gider onu yapar. Niçin biz ısrarla ısrarla ısrarla “devlet yönetiminde liyakat esastır, devlet yönetiminde bilgi esastır, devlet yönetiminde birikim esastır, devlet yönetiminde adalet esastır” diyoruz? Bunun için söylüyoruz. Siz Merkez Bankasının başına bir politikacıyı getirirseniz dünyada bu Merkez Bankasının itibarı olmaz. Yani bu bilinen bir gerçektir. Yeni Başkan bankacılık konusunda ne yapmış ben bilmiyorum. Benim bildiğim kadarıyla ATM’den para çeker, havale gönderir, bankacılıkla ilişkisi budur yani veya tasarrufu varsa bankaya yatırır. Gerçek mi? Evet bu hayatın bir gerçeği. Şimdi siz Merkez Bankası gibi bir banka, uluslararası saygınlığı olan bir kuruma mutlaka o işi iyi bilen, bilinen, dünyada da, Türkiye’de de bilinen, bu işten anlayan birisini getirmeniz gerekiyor. Liyakat budur. Benim bildiğim liyakat budur. İşi ehline teslim etmektir. Bu yapılmadığı sürece Türkiye maalesef bizim arzu ettiğimiz şekilde hızla düzelmez.
Soru- Efendim Berat Albayrak’ın istifasına ilişkin uzunca bir süredir açıklama yapılmadı hala hükümet tarafından. Fakat açıklamasında dikkat çeken ifadeler var, siz nasıl yorumladınız? Özellikle “at izinin it izine karıştığı, hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı bir dönem” ifadesi var. Neyi kastetmiş olabilir, siz nasıl okuyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bunu Sayın Erdoğan’a soracaksınız. “At izi it izine karıştı” çok sert bir eleştiri. Görevi bırakan bir bakan için çok sert bir eleştiri. Bundan Sayın Bakanın neyi kastettiğini de Sayın Bakan bilir. Yani benim özel bir yorum yapmam doğru olmaz bu aşamada.
Soru- Efendim benim de her ikinize birden sorum olacaktı. Şimdi aslında biraz önce arkadaşımız da sordu ama şöyle bir tartışmayı da başlattı Sayın Berat Albayrak istifası sonrasında. Herhangi bir makam tarafından açıklama yapılmaması acaba Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden kaynaklı bir sorun mu, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Bir de siz de temas kurdunuz Sayın Davutoğlu’nun da sizden önceki açıklamalarına göre partileri gezmeye başlayacağız demişti. Bu bir erken seçim alameti olarak yorumlandı. Onun istifasını da keza öyle yorumlayanlar oldu.
Temel KARAMOLLAOĞLU- Ben orada çok detaya girmeyi, şahsen şu anda konuşmayı düşünmedim. Ancak bu istifanın hükümet politikalarında ciddi bir değişime vesile olma ihtimali yüksek, şöyle veya böyle. Bundan sonra ancak bunu göreceğiz zaman içinde. Artık politikaların oluşmasında Sayın Berat Albayrak’ın bir etkisi olmayacak. Bundan önce ne kadar vardı onu bilmem. Bu ben sırf bu değişiklikten dolayı biraz ümitvar bir tavır ortaya koyuyorum, çünkü hakikaten bugüne kadar uygulanan ekonomik politikalar Türkiye’yi perişan bir hale getirdi. Bunda Sayın Berat Albayrak’ın etkisi, katkısı ne kadardı onu bilmiyorum. Yeni bir dönem başlıyor gibi. Ben bunu bir erken seçim vesilesi diye düşünmem ama politikalarda çok ciddi değişiklik meydana gelecek, gelebilir diye bir ümidim var, onu da açıkça ifade edeyim. Çünkü Türkiye’nin hem içerde, hem dışarıda güvene ihtiyacı var. Güven olmadan Türkiye’de yatırımların artması, yeni istihdam alanlarının oluşturulması, bozulan ekonomik dengelerin düzelmesi kesinlikle mümkün değil. Bunu sağlarsa bu istifa faydalı bir girişim olarak nitelendirilebilir.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sorunların büyük olduğunu ifade etmiştim ben. Sorumluluğun da kimde olduğunu da ifade etmiştim bizzat sorumlu olan kişinin kendi ifadeleriyle. Söylenecek tek cümle var, veziri vererek şahı kurtaramazsınız.
Soru- Efendim sorum size olacak. ABD, Joe Biden’ı tebrik konusunda aceleci davrandığınız yönünde gelen eleştiriler var. AK Parti Grup Başkanvekili ve Cumhurbaşkan vekilinden bu yönde eleştiriler geldi. Yanıtınız ne olacak efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Her eleştiriye saygım var. Diğer Devlet Başkanları seçimi kazandıklarında onlara da aynı süre içerisinde kutlama mesajı göndermiştim. Yani özel bir ayrıcalık kimseye yapılmış değil.
Soru- Efendim bir de dün geceden bugüne KRT gibi birkaç kanal haricinde Türk medyası büyük oranda bu istifayı görmedi. Bugün saatler sonra görmeye başladılar. Ama bu arada geçmişte “uzantılar” olarak nitelendirilen yabancı medyaya çalışan Türk gazeteciler bunu haberleştirdi. Medyanın ahvali konusunda bir demeciniz olur mu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Medyanın ahvali, onu konuştuk Sayın Genel Başkanla; demokrasisi gelişmiş ülkelerde medya özgürdür, medya bağımsızdır, medya haber olması gereken her şeyi haber yapar. Ama Türkiye’de medya maalesef bizim havuz medyası olarak tanımladığımız medya saraydan talimat geldiği zaman haberi haber yapar. Eğer talimat gelmezse haber yapmaz. Bu da işin bir başka gerçeği. Bir bakanın, hazine ve maliyeden sorumlu olan bir bakanın istifasının uzun süre görülmemesi, duyulmaması, işitilmemesi gerçekten medya açısından kabul edilecek bir tablo değil. Ama bu tabloyu kim yarattı ona bakmak lazım. Tablonun sorumlusu kim ona bakmak lazım. Türkiye’yi bu hale getiren kim ona bakmak lazım. Dolayısıyla hani medya mensupları zaten biliyor, izliyorlar da onlar. Ama onların tepelerinde saraydan talimat alan kişiler var, onların yaptığı haberleri kesiyorlar, “bu haber kullanılamaz…” Niçin? Saraydan talimat geldiği zaman kullanılır diyorlar. Dolayısıyla doğrudan gazetecileri değil ama gazetecilerin yazdığı haberleri makaslayıp onları haber yapmayanları, haber yapmayacaksınız diyenleri eleştirmek gerekir. Benim düşüncem bu.
Temel KARAMOLLAOĞLU- Benim de bu konudaki kanaatim, Türkiye’de medyanın hali her kesimde bulunan medyada bulunan arkadaşların tarafından bizden daha iyi biliniyor. Ben bunları üzülerek ifade ediyorum ve garipsemiyorum. Memleketimizin hali böyle olduğu için bir hastaya sen hastasın ayrıca demenin çok da önemli olduğu kanaatinde değilim. Yani maalesef bizim memleketimizde birçok konuda özellikle de fikir, düşünce hürriyeti, basın hürriyeti, basının kendisinin bizatihi tavrı konusunda ciddi sorunlarımız var. Bunu da herkes biliyor. Sayın Kılıçdaroğlu da çok net olarak ifade etti. İnşallah bir gün bunlar düzelir, değişir öyle ümit ederim.
Sağ olun.