17.08.2020
17.08.2020
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde Çilehane mevkisindeki Kemal Kılıçdaroğlu Kültür Merkezi'nde düzenlenen 57'nci Ulusal, 31'inci Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri'ne katıldı.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Sayın Vali Yardımcım, değerli milletvekilleri, saygıdeğer Kaymakamımız, Hacı Bektaş Belediye Başkanımız, İstanbul Büyükşehir’e ve Hacı Bektaş’a büyük hizmetleri olan değerli dostum Ekrem İmamoğlu ve diğer arkadaşlarım.
Efendim bugün hep birlikte Hacı Bektaş Veli'yi anıyoruz. Bir Anadolu erenini anıyoruz, bir bilgeyi; insanı sevmenin, doğayı sevmenin erdemini bize anlatan bir Anadolu bilgesini anıyoruz. O, bu topraklarda yaşayıp anlayana çok şey söyledi. Bazılarını benden önce konuşan arkadaşlar dile getirdiler. O, bu topraklarda dedi ki, “Kimsenin ayıbını arama kendi ayıbını gör.” O dedi ki, “Adalet her işte hakkı bilmektir.” O dedi ki, “En yüce servet ilimdir.” O dedi ki, “Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu.” Ali Şeriati şöyle söyler: “Düşünme itaat et diyenlere değil, düşün, sorgula, sor diyenlere kulak ver.” Ali Şeriati’yle Hacı Bektaşi Veli arasında bu düşünce birliği çok ama çok değerlidir. O dedi ki, “Çalışmadan geçinenler bizden değildir.” O dedi ki, 'Alimin uykusu cahilin ibadetinden üstündür.” O dedi ki, “Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.” O dedi ki, “Kibrin aslı şeytan, tevazunun aslı rahmandır.” O dedi ki, ‘En büyük keramet çalışmaktır.” O dedi ki, “Dili, dini, rengi ne olursa iyiler iyidir, iyiler her an iyidir.” Özetle adaleti söyledi, tevazuyu öğütledi. Çalışmanın, alın teri dökmenin önemini anlattı. Bilime, alime önem vermemiz gerektiğini söyledi. “Başkasının ayıbını arayacağına önce kendi ayıbını gör” dedi. O bize insanlığı öğretti ve öğütledi.
Sevgili dostlarım, Hacı Bektaşi Veli bunları 21. yüzyılda değil, yani içinde bulunduğumuz çağda değil, 13. yüzyılda bu topraklarda söyledi. Yani bundan tam 800 yıl önce söyledi. O nedenle Hacı Bektaşi Veli sadece bizim değil düşünceleriyle dünyanın ortak değeridir.
Sevgili dostlarım, tarih sancılanmadan Hacı Bektaşlar doğmaz. Dünyanın 13. yüzyılda çektiği sancı anlaşılmadan ne Hacı Bektaşi Veli’yi, ne Mevlana’yı, ne Derviş Yunus’u, ne Ahi Evran’ı, ne Hacı Bektaşi Veli’yi anlayabiliriz. 11. ve 12. yüzyıllarda haçlı saldırılarıyla uğraşmak zorunda olan Türk İslam coğrafyası, 13. yüzyıla gelindiğinde Moğol istilasıyla tarumar edilmişti. Ne hak vardı, ne adalet; ne barış vardı, ne alime saygı. Ölümün, baskının kol gezdiği bu coğrafyada inançlar üzerinden düşmanlıklar ve talan vardı. Hacı Bektaş bu coğrafyaya yani Anadolu ve Balkan coğrafyasına az önce ifade etmeye çalıştığım değerleri getirdi. Kadın erkek arasında ayrım yapmadı. 13. yüzyılda dergahını kadınlara açtı. O kadar ki, bir arkadaşımın da ifade ettiği gibi Bacıyan-ı Rum adı altında tarihin ilk kadın örgütlenmelerinden birini gerçekleştirdi. Bu vesile ile Kadıncık Ana'yı da saygıyla, rahmetle anmamız gerekiyor.
Sevgili dostlarım, Hacı Bektaşi Veli bir Horasan ereniydi. Ahmet Yesevi dergahında yetişmiş, olgunlaşmış ve pişmişti. Horasan erenleri 13. yüzyılda Anadolu Selçukları döneminde kendisinden en çok söz edilen topluluktur. Rum erenleri ya da Seyyidler olarak da adlandırılırlar. Toplumu irşat etmek, aydınlatmak onların göreviydi. Anadolu ve Balkanlarda çalıştılar, toplumu aydınlattılar. Pir Ahmet Yesevi’nin düşüncelerini Anadolu ve Balkanlara yaydılar. Merzifon’da Pir Dede, Bursa’da Geyiklibaba, Antalya’da Abdal Musa, İstanbul’da Karaca Ahmet, Konya’da Seyyid Mahmud-ı Hayrani, Bigadiç’te Barak Emre, Karaman’da Yunus Emre, Kırşehir’de Ahi Evran, Arnavutluk’ta Abbas-ı Ali, Macaristan’da Gül Baba, Balkanlarda birden fazla bölgede Sarı Saltuk örnek gösterilebilir.
Sevgili dostlarım, Horasan erenlerinin menkıbelere göre dört özelliği vardır. Menkıbelere göre Horasan erenlerinin birinci özelliği perendeliktir; perende uçan demektir, keramet göstermek anlamına gelir. Nitekim, Hacı Bektaşi Veli’nin Suluca Karahöyük’e güvercin donunda indiği de rivayet edilir. Hacı Bektaşi Veli’ye hünkar denilmesi onun keramet ehli olmasından kaynaklanmaktadır.
Horasan erenlerinin ikinci özelliği Alp Gazi olmalarıdır. Taç, kılıç, tuğ ve alemleri vardır. Fütuhat ehlidirler. Anadolu'nun ve Balkanların Müslümanlaştırılması ve Türklüğün yayılmasında öncülük görevi üstlenmişlerdir.
Bu erenlerin, yani Horasan erenlerinin üçüncü özelliği; Horasan erenlerinin gerektiğinde şahin, doğan, güvercin, aslan donuna girmelerinin kabulüdür. Keramet ehli kabul edilirler. Çünkü onlar duvarı yürüten, aslanla ceylanı bir arada tutanlardır.
Sevgili canlar, Horasan erenlerinin dördüncü özelliği de mürebbilik yani öğretme konusunda görevli olmalarıdır. Çünkü onlar dergahlarında iyi eğitim almış topluma örnek olan kişilerdir. Onlar aldıkları eğitimi tamamlayıp irşat için pirlerinden icazet aldıklarında artık insani kamil olarak adlandırılırlar.
Sevgili dostlarım, Anadolu’yu bize yurt yapan, çağlar öncesinden hakkı, hukuku, adaleti, sevgiyi, barışı ve huzuru öğreten, coğrafyamızı bir ilim irfan coğrafyasına dönüştürmek için çaba harcayan bütün erenlerimizi, velilerimizi, mürşitlerimizi, pirlerimizi, dervişlerimizi huzurlarınızda bir kez daha rahmetle ve şükranla anıyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımıza, şehitlerimize ve gazilerimize de Allah’tan rahmet diliyor, hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Tüm Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024