11.07.2021

CHP GENEL BAŞKANI KILIÇDAROĞLU, EDİRNE MUHTARLAR BULUŞMASI”NDA KONUŞTU (11 TEMMUZ 2021)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer siz demokrasinizi güçlendirmek istiyorsanız ve bu topraklarda gerçek anlamda bir demokrasi olsun istiyorsanız, yapacağınız ilk şeylerden birisi muhtarlık kurumunu güçlendirmektir." dedi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Edirne Muhtarlar Buluşması'nın açılışında konuştu. Açılış ve ziyaretlerde bulunmak üzere gittiği Edirne'de ilk olarak muhtarlarla bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de muhtarlık kurumunun güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'nin tüm coğrafyasına yayılmış muhtarlarla ilgili temel bir kanunun olmadığına dikkati çeken CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Madem demokrasiden başladık, eğer siz demokrasinizi güçlendirmek istiyorsanız ve bu topraklarda gerçek anlamda bir demokrasi olsun istiyorsanız, yapacağınız ilk şeylerden birisi muhtarlık kurumunu güçlendirmektir. Diyeceksiniz ki ya muhtarlığı aldın, öyle bir yere getirdin ki sanki muhtarlık olmasa demokrasi olmaz. Evet, eğer gerçek anlamda muhtarlık olmazsa, demokrasi olmaz. Peki neden muhtarlar için temel bir kanun yoktur. Türkiye'nin bütün coğrafyasına yayılmış mı, yayılmış. Köyün de var mı var, mahallesinde var mı var. Metropolünde var mı var. Her yerde var muhtar. Peki muhtarlık için neden temel bir Muhtarlık Kanunu çıkmaz. Muhtar, alacak bakacak kendi kanununa, görevi var, yetkisi var, sorumlulukları var, hepsini orada görecek. Ama böyle bir kanun yok. Böyle bir kanun teklifini hazırladık. Muhtarların oluşturduğu bütün kuruluşlara gönderdik. Dedik ki 'bizim atladığımız bir şey olabilir, yazdığımız bir şey yanlış olabilir, bunu bize bildirin ve biz bunu düzeltelim'." Kılıçdaroğlu, muhtarların yetkilerinin artması gerektiğini vurgulayarak, onların da belediye başkanı ve milletvekilleri gibi seçimle göreve geldiğini anımsattı. Seçimlerde oy pusulalarında muhtarların da fotoğrafının olması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Mecliste bir mahalle ile ilgili bir karar alınıyorsa, o mahalle muhtarının da mutlaka Meclise gelip görüşlerini aktarması gerektiğini belirtti. Muhtarın, seçildiği mahallenin bütün ayrıntılarını bildiğini ve bütün sorunlarına sahip en önemli kişi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Eğer mahalleyle ilgili bir karar alınıyorsa o karar alınırken muhtarla görüşülüp alınması zorunludur. Bu ne demektir, aynı zamanda güçlü bir demokrasi kültürü demektir. Mahallenin sakini, belediye başkanına kolayca ulaşamaz. Ama muhtarın kapısı açıktır, her zaman gider, muhtarın kapısını dövmeye bile gerek yok, 'muhtarım geldim, bu ne rezalettir'. Muhtar da 'hiç haberim yok, belediye meclisinin aldığı bir karar'. O zaman vatandaşın kafasında şu soru çıkar, 'ya biz muhtarı boşuna mı seçiyoruz'. Muhtarı boşuna seçmemek ve mahallesinde bütün sorunlara çözüm üreten, bu sorunları ilgili makamlara yazdıran kişi olarak görmesi lazım vatandaşın. O zaman ne olur? Demokrasi güçlenir, başka bir şey değil." Her muhtarlığın ayrı bütçesinin olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, vatandaşların her türlü sorunda ilk ulaştığı yerin muhtarlıklar olduğunu hatırlattı. Fiziki olarak yetersiz olan veya eski olan tüm muhtarlık binalarının da yenilenmesi gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, İstanbul'da birçok bölgede bunu yaptıklarını dile getirdi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz yapıyoruz mesela. İstanbul'da pek çok belediye başkanımız, muhtarlar için tek tip bina yaptı. Belediyeden bir görevli var. Muhtarın oturacağı bir makamı var. Vatandaş görevliyle, muhtarla muhatap oluyor. Bunun bir belediye tarafından değil, devlet politikası olarak yapılması lazım. Muhtarlık için de belli bir yer, makam olmalı. O muhtar kazanır gider, bir başkası gelir, dolayısıyla kişinin bir makamı olur. Herkes bilir ki burası muhtarlara ait bir yerdir. Muhtarlara mutlaka bir kişi tahsis edilmeli. Önce Sayın Bahçeli, sonra Erdoğan. Sen muhtarlara özel kalem müdürü mü tahsis edeceksin? Evet edeceğim. Bürokratik işlerini yapsın. 10 milyon işsiz var. Siz dükkanı kapadınız mı orada kimse yok. Oranın açık olması lazım. Bir de size aylık değil, ödenek veriyorlar. İzne ayrıldınız mı ödenek kesiliyor. Milletvekiline, belediye başkanına maaş veriyorlar. İzne ayrıldığı zaman kesilmiyor. Peki aynı yerden, sandıktan seçilen muhtara niye maaş değil de ödenek veriyorlar? Muhtar ikinci sınıf vatandaş mı? Bu çifte standart nedir? Millet İttifakı iktidarında bunu da kaldıracağız." Son günlerde cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasının yapıldığını anımsatarak, "Efendim Ali mi Veli mi olsun, anketler, şunlar, bunlar geziyor ortalıkta." diyen Kılıçdaroğlu, ülkesini seven her vatandaşın elini vicdanına koyup, "Bu memlekete nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı" sorusunu sorması gerektiğini ifade etti. Seçilecek cumhurbaşkanının, 83 milyonu kucaklaması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Efendim sen doğuda sen batıda yaşadın, sen şöylesin sen böylesin, hayır efendim, bu memlekette yaşıyorsa, bayrağıyla vatanıyla hiçbir sorunu yoksa, 83 milyonu kucaklamalı. Ne olmalı, cumhurun başkanı olmalı. Yani tarafsız olmalı. Yani bir partinin genel başkanı değil, bütün vatandaşları kucaklamalı. Bütün vatandaşlarına cumhurbaşkanı olarak düşüncelerini, yeri zamanı geldiği zaman açıklamalı. Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin, günün 24 saati konuşma yapması doğru değil. Cumhurbaşkanı çok önemli günlerde, çok önemli zamanlarda açıklamalar yapar ve bütün vatandaşlar da cumhurbaşkanını 'bakalım ne söylüyor' diye dikkatle dinlerler. Yani klasik deyimle cumhurbaşkanı her şeye maydanoz olmaz. Önemli işlerde konuşur." Seçilecek cumhurbaşkanının, kendisi ve ailesiyle topluma örnek olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Yaşayışı örnek olmalı. Herkes bilmeli ki seçtiğimiz cumhurbaşkanı mütevazı, dürüst adamdır, mal varlığı dolayısıyla birilerinin tehdidine maruz kalamaz. Ahlaklıdır, vatandaşıyla muhatap olurken alçak gönüllüdür. Cumhurbaşkanının böyle olması lazım." diye konuştu. Kılıçdaroğlu, seçilecek cumhurbaşkanının sevecen bir insan olması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanı aynı zamanda adaletli olmak zorundadır. Adaletin yanında durmak zorundadır. O zaman diyeceğiz ki 'Evet bizim seçtiğimiz cumhurbaşkanı adaletli, ahlaklı, kendisi, ailesi ile topluma örnek, yaşayışıyla örnek olan bir cumhurbaşkanıdır'. Seçtiğimiz cumhurbaşkanı aynı zamanda onurlu ve başı dik gezen bir cumhurbaşkanı olmak zorundadır. Yani birilerinin önünde eğilmeyen, birileri tarafından tehdit edilmeyen, tehdit edildiği zaman da gerekirse meydan okuyan, 'araştırmazsanız namertsiniz' diyebilecek niteliklere sahip bir cumhurbaşkanı olması lazım. Cumhurbaşkanının, vatandaşın kimliği, inancı ve yaşam tarzına müdahale etmemesi, her vatandaşı kucaklaması lazım." Kimlik üzerinden siyaset yapılamayacağını anlatan Kılıçdaroğlu, "Çünkü kimse anne ve babasını seçme hakkına sahip değil. İnanç üzerinden siyaset yapılmaz. Çünkü Allah ile kulun arasına girmeye kimsenin hakkı da yetkisi de yoktur. Kimsenin yaşam tarzı üzerinden siyaset yapılmaz. 'Herkesin başımızın üzerinde yeri vardır' diyebilecek bir cumhurbaşkanına ihtiyaç var." görüşünü paylaştı. CHP'nin sosyal kimlikler üzerinden siyaset yaptığını, muhtarlığın, esnaflığın, sanayiciliğin, çiftçiliğin birer sosyal kimlik olduğunu ve kişinin hangi partiden olduğuyla ilgilenmediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Toplumun her kesimine dokunmaya çalışıyoruz. Önce onların sorunlarını kendilerinden dinliyoruz, sonra sorunlarına çözüm üretiyoruz. Bize oy verir, vermez o ayrı bir şey, ama en azından bütün vatandaşlara eşit mesafede oluyoruz." ifadesini kullandı. "Cumhurbaşkanının yargı üzerindeki sivil vesayeti kaldırması lazım" diyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Cumhurbaşkanının, aynı zamanda var olan hukuk sistemimizdeki darbe hukukunun kalıntılarını temizlemeye söz vermesi lazım bu millete. Eğer bunlar olmazsa Türkiye demokrasisinde ciddi yaralar var ve o kapanmaz. Bunu kapatmamız lazım. Şu örneği vereyim size, Japonya'da demokrasi var değil mi, evet. Kanada'da, Güney Kore'de evet, Avrupa Birliği evet. Peki bizde neden demokrasi yok? Demokrasinin kuralları bizde neden işlemiyor. Biz, birinci sınıf demokrasiyi mi üçüncü sınıf demokrasiyi mi hak ediyoruz? Cumhurbaşkanının, birinci sınıf demokrasiyi hedeflemesi lazım. 'Benim insanım, benim vatandaşım, birinci sınıf demokrasiyi hak ediyor' demesi lazım. Bunun mücadelesini yapması lazım. Parlamentonun üzerindeki vesayeti sonlandırması lazım." Kılıçdaroğlu, "Avrupa'dan, ne kadar plastik varsa, tamamen Türkiye'ye çöpler ithal ediliyor. Bir süre önce 'yasak' dediler. Aradan daha attıkları imzanın mürekkebi kurumadan şimdi 'serbest' diyorlar. Devlet böyle yönetilir mi Allah aşkına? Böyle bir devlet yönetimi olur mu?" sorularını yöneltti. Mecliste ahlaklı ve düzgün insanların olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Şöyle bir tabloyla hiç karşılaştınız mı cumhuriyet tarihinde? İçişleri Bakanı çıkıp diyecek ki 'Efendim bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para veriyorlar'. Kim bu siyasetçi? Bunu söyleyen kim? Bu devletin İçişleri Bakanı, emniyet istihbarat ona bağlı, jandarma istihbarat ona bağlı. Ve diyor ki 'Bir siyasetçi her ay 10 bin dolar para alıyor', yani rüşvet alıyor Türkçe'si. Saraydan cevap var mı? Tık yok. Meclis'te tık yok, kim bunu bilecek? İçişleri Bakanı. Ondan da tık yok. Kim bu adam, siyasetçi, ahlaksız bir siyasetçi, her ay 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi? Bunların Mecliste yeri var mı? Ne olması lazım, siyasi ahlak kanununun çıkması lazım. Ahlaklı insanların meclise gelmesi lazım, düzgün insanların gelmesi lazım ki milletin hakkını ve hukukunu savunabilsin. Bunlar olmadığı takdirde yürümez." CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin her türlü imkanı bulunan zengin bir ülke olduğunu, ancak ülkedeki kaynakların doğru ve yerinde kullanılmadığını savundu. Kılıçdaroğlu, "Hepsini çözeceğiz. Bundan kesinlikle emin olmanızı isterim. Öyle '20 yılda çözeriz' falan filan değil, 6 ayda bu memlekette herkes rahat bir nefes alacak, 6 ayda. 5 yıl içinde Türkiye, bölgesinin yıldızı olacak. Doğu Akdeniz'de çıkan karbon yatakları, Türkiye üzerinden Avrupa'ya gidecek ve bizim üniversitelerimiz gerçek anlamda üniversite olacak. İşsizlikle mücadele etmek, en büyük temel sorunumuz olacak." dedi.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler