CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN İZMİR’DE GERÇEKLEŞEN BELEDİYE BAŞKANLARI TOPLANTISI SONRASINDA YAPTIĞI AÇIKLAMA: YARGININ ’AYAK BAĞI’ OLARAK TELAFFUZ EDİLDİĞİ BİR ÜLKEDE YARGI BAĞIMSIZLIĞI YOKTUR (5 KASIM 2016)
-YARGININ ’AYAK BAĞI’ OLARAK TELAFFUZ EDİLDİĞİ BİR ÜLKEDE YARGI BAĞIMSIZLIĞI YOKTUR
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un koordinasyonunda 4-5 Kasım 2016 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilen Belediye Başkanları Toplantısının kapanış konuşmasını yaptı.
Toplantı çıkışında basın açıklaması yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu," Herkes düşüncesini özgürce dile getirmek zorundadır, böyle olmazsa demokrasi olmaz zaten. “Benim dediğimi yazacaksın, benim dediğim gibi düşüneceksin, benim dediğim gibi konuşacaksın, benim dediğim gibi davranacaksın.” Böyle bir anlayış demokrasilerde yoktur, o dikta yönetimlerinde vardır. Darbeyi de istemiyoruz, dikta yönetimini de istemiyoruz, diktatörü de istemiyoruz." dedi.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
MYK VE PM’Yİ TOPLAYACAĞIZ
Değerli basın mensupları, belediye başkanlarımızla yaptığımız toplantıyı sonlandırdık. Yarın Bandırma’ya gidecektim ama Türkiye’nin olağanüstü koşulları nedeniyle programımızı iptal ettik. Bugün akşam Merkez Yönetim Kurulumuzu toplayacağız, yarın da Parti Meclisini. Parti Meclisi durumu değerlendirecek ve sonunda bir bildiri ile kamuoyuna düşüncelerimizi aktaracağız.
YARGI, SİYASİ OTORİTEDEN TALİMAT ALARAK KARAR VERMEKTEDİR
Değerli basın mensupları, 9 gazeteci arkadaşın tutuklanması asla kabul edilecek bir eylem değildir. Hiç kimse başka bir gerekçe aramasın. Yargı bağımsızlığıymış, yargıya müdahale edemiyormuşuz gibi gerekçelerin arkasına sığınmaya kimsenin hakkı yoktur. Çünkü bilinmektedir ki, yargı siyasi otoriteden talimat alarak karar vermektedir. Daha önce incelenmiş, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün görüşü ortaya çıkmış, denetim elemanının görüşü ortaya çıkmışken, olayı yeniden kaşıyarak 9 kişiyi önce gözaltına, sonra hapse atmak bizim kabul edeceğimiz bir uygulama değildir. Türkiye’nin itibarı büyük ölçüde zedelenmiştir. Şu anda dünya ayaktadır ‘ne oluyor Türkiye’de?’ diye. Milletvekilini hapse atarsın, gazeteciyi hapse atarsın, öğretmeni hapse atarsın, üniversite hocasını hapse atarsın, ne olacak peki bu ülkenin hali? Herkesin hapiste olduğu bir Türkiye mi daha saygındır, herkesin özgür olduğu bir Türkiye mi daha saygındır? Sayın Binali Yıldırım’a çok açık ve net bir çağrı yapıyorum: Demokrasiye sahip çıkınız, insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkınız, medya özgürlüğüne sahip çıkınız!
DARBEYİ DE, DİKTAYI DA, DİKTATÖRÜ DE İSTEMİYORUZ
Cumhuriyet Gazetesi ne yaptı? Cumhuriyet Gazetesi bir yerlere bomba mı yerleştirdi? Cumhuriyet Gazetesinin yöneticileri, vakıf yöneticileri FETÖ’yle işbirliği mi yaptılar? Yıllarını bu alanda mücadeleyle geçiren yazarları, gazetecileri hapse atmak ne zamandan beri yargı bağımsızlığının arkasına sığınılarak anlatılmaya çalışılıyor? Yargının ’ayak bağı’ olarak telaffuz edildiği bir ülkede yargı bağımsızlığı yoktur. Medyası özgür olmayan bir toplumun kendisinin özgür olması mümkün değildir. Son derece rahatsızız. Görüşü ne olursa olsun bütün gazetecilerin özgür olması lazım. Herkes düşüncesini özgürce dile getirmek zorundadır, böyle olmazsa demokrasi olmaz zaten. “Benim dediğimi yazacaksın, benim dediğim gibi düşüneceksin, benim dediğim gibi konuşacaksın, benim dediğim gibi davranacaksın.” Böyle bir anlayış demokrasilerde yoktur, o dikta yönetimlerinde vardır. O nedenle darbeden sonra dedim ki, “Ne darbe, ne dikta, tam demokrasiyi istiyoruz biz!” Darbeyi de istemiyoruz, dikta yönetimini de istemiyoruz, diktatörü de istemiyoruz. Biz kendi ülkemizde barış içinde kardeşçe huzur içinde yaşamak istiyoruz.
Çekin elinizi vatandaşın yakasından; gazetecilerin, öğretmenlerin, sanatçıların yakasından çekin! Bu ülkenin huzura ihtiyacı var.