28.11.2020

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN ÇUKUROVA BELEDİYESİ TOPLU AÇILIŞ VE TEMEL ATMA TÖRENİ’NDE YAPTIĞI KONUŞMA (28 KASIM 2020)

CHP lideri Kılıçdaroğlu: “Türkiye’nin yönetilmediğini, Türkiye’nin savrulduğunu biliyoruz. Kaynakların birilerine peşkeş çekildiğini ve talan edildiğini biliyoruz. Ama umutsuz değiliz. Ben bu ülkenin saygıdeğer insanlarının ferasetine güveniyorum. Beraber, birlikte yürüyeceğiz. Gün birlikte yürüme günüdür, gün demokrasiyi isteme günüdür, gün siyaseti ahlaklı zemine çekme günüdür. Gün bugündür ve biz bu anlayışla yola çıkacağız.”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana’da, Çukurova Belediyesi Toplu Açılış Ve Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada şunları söyledi:


Efendim iki Belediye Başkanımızı büyük bir dikkatle ben de dinledim, umarım sizler de dinlemişsinizdir. Ana konuya girmeden önce siyasi partilerimizin değerli temsilcilerini saygıyla selamlıyorum. Çok teşekkür ederim, sizler de hoş geldiniz deyim.
İki Belediye Başkanımızın yaptığı çalışmanın özü şu; bir, yaptıkları harcamanın karşılığı sizden toplanan vergiler. Dolayısıyla yapılan her harcamanın hesabını millete vermek, halka vermek onların temel görevi. Bizim 7 ilkemizden birisi bu. O nedenle bizim Belediye Başkanlarımızın olduğu bütün yerlerde ihaleler kamuya açık yapılır, ihaleler doğru yapılır. Ve biz bu ilkeyi her yerde her zaman, her ortamda sağlıyoruz. Bizim için çok önemli.
Sevgili Adanalılar, yeni bir siyaset anlayışını Türkiye’ye getirmek istiyoruz, Millet İttifakıyla birlikte yeni bir siyaset anlayışını, ahlaklı bir siyaset anlayışını getirmek istiyoruz. Hesap veren bir siyaset anlayışını getirmek istiyoruz, yapılan harcamanın hesabını veren bir siyaset anlayışını getirmek istiyoruz. Kavgalı bir Türkiye değil herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye anlayışını egemen kılmak istiyoruz. Belediye Başkanlarımız bu çerçevede çalışıyorlar. 7 temel ilkemiz var, her ilkeye Belediye Başkanımız uyacak. Yerel yönetimlerde sağlanan her başarıyı alkışlayacağız. Ben de alkışlayacağım, sizler de alkışlayacaksınız. Ben belki Adana’ya çok az geleceğim ama sizler burada yaşıyorsunuz. Eğer çocuklarınız için yeşil alanlar yaratılmışsa, engelli çocuklarınız için özel okullar, özel birimler oluşturulmuşsa ve anne baba engelli çocuğunu güven içinde getirip bırakıp pazara, alışverişe, taziyeye, hatta tatile gidebiliyorsa bu Belediye Başkanının size sağladığı bir olanaktır. Peki bu Çukurova’da sağlanıyor, hadi Adana’da sağlanıyor, bizim gönlümüzden geçen bütün Türkiye’de sağlanmasıdır.
Buradan sadece Adanalılara değil bütün Türkiye’ye seslenmek isterim, bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim. Bizim Belediye Başkanlarımızın başarısını Türkiye genelinde yaşamak istiyorsanız önümüzde seçim var sandığa gideceğiz, sandıkta haktan yana, hukuktan yana ve adaletten yana olanlara oy veriniz. Bunu istiyorum sizden. Siyaset halka hizmet etmek demektir. Siyaset bana ne verir değil, ben halkıma ne verebilirim; siyaset budur. Siyaset bir özveri alanıdır, siyaset köşeyi dönme alanı değildir. Belediye Başkanlarımız neden bütün ihaleleri açık yapıyorlar? Çünkü belde halkına saygı duyuyorlar, yardım yapıyoruz diyorlar. Yaptığımız yardımları kimse görmüyor diyorlar. Neden? İnancımızda da var sağ elin verdiğini, sol el görmemeli. 7 ilkemizden birisi nedir? Yoksula yardım yapacaksanız onun onurunu korumak zorundasınız, onun kimliğini teşhir etmeyeceksiniz diyoruz. İnsan en değerli varlıktır. Onun onurunu korumak her yöneticinin temel görevidir bunu yapacağız.
Dolayısıyla Türkiye genelinde pek çok sorun var aşılamıyor. Eminim hepinizin kafasında kaygılar var ne olacak bu memleketin hali diye. Aynı kaygıyı siz de yaşıyorsunuz, aynı kaygıyı ben de yaşıyorum. Aynı kaygıyı manav da yaşıyor, kahveci de yaşıyor, bakkal da yaşıyor, sanayici de yaşıyor, üniversitedeki hoca da yaşıyor, işsiz olan, işi olan insan da yaşıyor. Ama size bir sözümüz var. Önümüzdeki seçimler salt bir siyasi parti seçimi değil, önümüzdeki seçimler demokrasiden yana olanlarla demokrasiye karşı olanların seçimidir. Dolayısıyla Millet İttifakının çizdiği çizgi, ana eksen; demokrasiden yana olanların, halka hesap vermekten yana olanların, harcanan her kuruşun hesabını millete verenlerle hayır ben milleti hiç takmam, millete hiç hesap vermem, siz sadece bana oy vereceksiniz, vermezseniz size ceza yazarım diyen anlayışla diğer anlayışı kıyaslayacağız ve sandığa öyle gideceğiz ve öyle oy kullanacağız. Benim istediğim odur. Demokrasi sadece benim için bir kavram değil, bir yaşam biçimidir. Ben neden oy istiyorum? Beni sevdiği için insanlar oy vermesin, bana kızdığı için de oy vermesin. Ama bana şu gerekçeyle oy vermek zorunda her vatandaş. Ben yanlış yaptığım zaman, beni özgürce çıkıp her alanda eleştirebilirsiniz, size eleştiri hakkını getirdiğim için ben sizden oy istiyorum. Belediyelerimiz bunun göstergesidir.
Bütün engellemelere rağmen Belediye Başkanı arkadaşlarıma söyledim, hiç şikayet etmeyeceksiniz; elim bağlandı, kolum bağlandı, ayağım bağlandı, param kesildi, şikayet etmek yasak. Ne olursa olsun bütün engelleri aşıp halka hizmeti götüreceksiniz. Böylece halk, böylece vatandaşlarımız, böylece milletimiz şunu görecek, Cumhuriyet Halk Partisi önüne getirilen bütün engelleri aşıp halka hizmet etme konusunda kararlılıkla görevini yapıyor. Aynı görevi iktidarda da yapacağız, aynı azim ve kararlılığı iktidarda da göstereceğiz. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. Bir daha söylüyorum, efendim ne olacak, eyvah mahvolduk, kötü yönetiyorlar. Hepsini biliyoruz. Her kuruşu biliyoruz, yapılan her yanlışı da biliyoruz. Birilerine sağlanan olağanüstü büyük avantajları biliyoruz. Türkiye’nin yönetilmediğini, Türkiye’nin savrulduğunu biliyoruz. Kaynakların birilerine peşkeş çekildiğini ve talan edildiğini biliyoruz. Ama umutsuz değiliz. Ben bu ülkenin saygıdeğer insanlarının ferasetine güveniyorum. Beraber, birlikte yürüyeceğiz. Gün birlikte yürüme günüdür, gün demokrasiyi isteme günüdür, gün siyaseti ahlaklı zemine çekme günüdür. Gün bugündür ve biz bu anlayışla yola çıkacağız.
Belediye Başkanlarımız şu anda bunun yerel yönetimlerde öncüleri. Yapıyorlar mı? Yapıyorlar. Bütün engellemelere rağmen tarih yazıyorlar mı? Evet, gururlanarak söylüyorum, Belediye Başkanlarımız tarih yazıyorlar. 11 Büyükşehir Belediye Başkanımız var, 11’i de tarih yazıyor. Bir Belediye Başkanımız Covid nedeniyle uzun süredir hastanedeydi, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız. Az önce onunla telefonla konuştum ve teşekkür ettim. İnşallah kısa süre içinde görevine gelecek, işinin başına gelecek ve çalışacaktır. Bizim bütün Belediye Başkanlarımız kendisini bulundukları yerde halka adamış kişilerdir. Bizim gecemiz gündüzümüz olmaz. Biz siyaseti halk için yaparız, biz siyaseti ahlak için yaparız, biz siyaseti bize oy versin vermesin herkesin mutlu olacağı bir Türkiye için yaparız. Biz insanları etnik kimlikleri nedeniyle ayırmayız, biz insanları inançları dolayısıyla ayırmayız, biz insanları yaşam tarzları dolayısıyla ayırmayız, biz insanları kucaklarız ve bütün insanlara oy versin vermesin eşit hizmet götürmek için çalışırız.
Belediye Başkanlarıma şunu söyledim yalnız; “oy versin vermesin herkese eşit hizmet götüreceksiniz ama bir şey var, yoksul mahalleler varsa, bugüne kadar o mahallelere hizmet gitmemişse o mahalleler için pozitif ayrımcılık yapacaksınız. Onlar da sizin belde de yaşıyorlarsa, bulunduğunuz ilde yaşıyorlarsa, ilçede yaşıyorlarsa onların da belediye hizmetlerinden yararlanmaları gerekiyor. Onların çocuklarının parkı yoksa oraya park yapacaksınız” dedim.
Bakın ne güzel öğrenci yurdu var değil mi, Belediye Başkanımız yaptı, biraz sonra açılışını yapacağız. Küçük bir film göstermişlerdi bize, benim 4 yıl önce yaptığım bir konuşmadan bir bölüm o, çünkü diyorum ki, “14 yıldır yapamadılar…” Bir yılda yapılacak işi 18 yıldır yapamıyorlar. Türkiye’de öğrenci yurdu sorunu mu olur Allah aşkına? 18 yıl ya, bir yılda yapılması gereken iş 18 yıldır yapılmıyor. Ama kalkarlar ordunun gözbebeği olan tank palet fabrikasını Katar ordusuna peşkeş çekerler. Ben susacak mıyım, ben duracak mıyım, ben itiraz etmeyecek miyim? Ben peşkeş çektiler derken, sattılar demiyorum bakın dikkatinizi çekerim çünkü satmaları için para almaları lazım, örneğin 1 dolar veya 1 cent veya 1 kuruş veya 10 kuruş veya 10 lira. 1 kuruş dahi almadılar, 1 cent dahi almadılar. Kim yurtsever? Biz miyiz yurtsever, onlar mı yurtsever? Biz miyiz milliyetçi, onlar mı milliyetçi? Herkesin önümüzdeki seçimlerde düşünmesi lazım, sandığa giderken düşünerek sandığa gideceğiz. Siyahı göreceğiz, beyazı göreceğiz, eğriyi göreceğiz, doğruyu göreceğiz ve vicdanımızda tartmak zorundayız. Eğer bu ülkeyi aydınlığa kavuşturacaksak, eğer bu ülkede siyaset doğru zeminde büyüyecekse ve bu ülkede demokrasi gerçek anlamda demokrasi olarak yaşama geçecekse hepimizin düşünmesi lazım, önyargılardan arınmamız lazım. Eğer 21.yüzyılın Türkiye’sinde hala 10 binler, 20 binler çöp konteynırlarından geçiniyorlarsa neyin edebiyatını yapıyorlar bunlar. O insanlar bizim insanımız mı? Evet bizim insanımız. Dünyanın vergisini topladınız, satmadığınız fabrika kalmadı, peşkeş çekmediğiniz hiçbir alan kalmadı. Londra’daki bir avuç tefeciye yüz milyarlarca lira faiz ödediniz. Ne oldu? Bir Karakaya Barajı mı yaptılar, bir Keban Barajı mı yaptılar, ne yaptılar Allah aşkına? Ve 83 milyonu büyük bir borç yükünün altına soktular. Biz aşacağız ama.
Az önce Zeydan Başkan ne diyordu? “Şu kadar borçla devraldım, bütçeyi artıya getirdim.” Evet, her kuruşu doğru harcarsanız, her kuruşu yerinde harcarsanız, her kuruşu hakkıyla, hukukuyla, adaletiyle harcarsanız Türkiye’de para var. 83 milyon vergi ödüyor. Doğduğunuz andan itibaren vergi ödersiniz Türkiye’de. Çocuk doğar altına bez alırsınız vergi ödersiniz, emzik alırsınız vergi ödersiniz, minibüse binersiniz vergi ödersiniz, ekmek alırsınız vergi ödersiniz, süt içersiniz vergi ödersiniz. Vergi ödemediğimiz tek şey var, teneffüs ettiğimiz hava. O zaman şu soruyu soracağız, mademki ben vergi veriyorum o zaman bu paralar nereye gidiyor? Nereye gidiyor paralar? Bakın, Borsa İstanbul’un yüzde 10’unu sattılar. Kime? Katarlılara. Kaça sattılar bilen var mı? Bilmiyorsunuz. Ben de bilmiyorum, 600 milletvekili de bilmiyor. Türkiye Cumhuriyetinin en seçkin kurumlarından birisinin yüzde 10’unu satıyorlar, kimse bilmiyor kaça satıldığını. Peki ihale mi yaptılar? Hayır ihale de yapmadılar. Belki birisi çok daha fazla para verecekti. Bu soruları kafanızda tutun, sandığa giderken hatırlayın. Bu ülke birilerine peşkeş çekilecek bir ülke değildir. Bu ülkenin tarihinde, bu ülkenin köklerinde Kuvayı Milliyeciler ve onların çocukları, onların dedeleri vardır. Ve bizler güzel Türkiye’mizi yeniden demokratik ve bağımsız bir ülke yapacağız yeniden, yeniden inşa edeceğiz. Bizim hedeflerimizden birisi de budur. Biz bu hedef uğruna çalışacağız, birlikte yapacağız, birlikte mücadele edeceğiz. Kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.
Efendim ben hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Belediye Başkanımız güzel hizmetler yaptı, kendisine de yürekten teşekkür ediyorum. Bu yıl yeni göreve başlayan Zeydan Karalar da burada, “Zeydan da Adana gibi adam” diyorsunuz zaten. Doğru. Adana deyince de artık aklıma Zeydan Karalar geliyor. Size de teşekkür ediyoruz Sayın Başkan. Efendim hepinize tekrar yürekten teşekkür ederim.