18.07.2010

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN BURSA’NIN KESTEL İLÇESİNDE YAPTIĞI KONUŞMA (18 TEMMUZ 2010)

Referandum Mitingleri - 18.07.2010 Bursa-Kestel

Yalanın, talanın sonu görüldü. Nerede? Kestel meydanında. Sizler destek verdiğiniz sürece unutmayın yalanı da, talanı da, Recep Tayyip Erdoğan’ı da sandığa gömeceğiz. Çünkü biz halkız, çünkü biz güçlüyüz, çünkü biz doğruların peşinde koşuyoruz. Çünkü biz kul hakkı yemeyeniz. Çünkü biz kendi çıkarlarımızı halkımızın çıkarlarının önüne çıkarmıyoruz. Çünkü biz diyoruz ki, önce halk zenginleşecek siyaset değil.

Ve bir mutluluğumu da ifade edeyim. Benim gördüğüm kadarıyla burada kadın sayısı oldukça fazla. Onlar bu meydana geldiler çok teşekkür ederim. Öyle görünüyor ki, kadınlar artık siyasete el attı. Ülkenin geleceğini onlar çizecek. Artık siyasette temizliği, dürüstlüğün, namuslu olmanın, halka hesap vermenin gerekliliğini kadınlar hatırlatacaklar.

Ve bu meydanda beni mutlu kılan bir şey daha var. O bir Kenan Paşa vardı hatırlar mısınız 12 Eylül’de? Fidanlarımızı asan Kenan Paşa vardı. Onun bir anayasası uzantılı olarak geliyor önünüze. O anayasanın, önünüze gelecek olan anayasanın, referandumda gelecek olan değişikliğin Kenan Paşanın anayasasından farkı yok. Ellerinizdeki hakları alıyorlar. Dışı şekerli, içi zehirli bir hap haline getirdiler. Ben söylemiyorum Recep bey diyor bir hap haline getirdik. Bu hapı bu halk yutmamalı.

Önümüzdeki günlerde gelecek 12 Eylül. 12 Eylül’e de hayır, 12 Eylül referandumunda AKP’nin anayasasına da hayır diyeceğiz. Anlaşıyoruz değil mi? Ama bu hayırı sadece biz söylemeyeceğiz, komşumuzda söyleyecek, arkadaşımızda söyleyecek, tarlada çalışan çiftçimizde söyleyecek, siftah yapamayan esnafımızda söyleyecek, işsiz kardeşimizde söyleyecek. Söyleyecek ki artık bu ülkenin üstüne karabasan gibi inen AKP’den bu toplum kurtulsun diye söyleyecek.

Şimdi siz vur vur inlesin AKP dinlesin derken sesinizin Ankara’ya gittiğinin farkındasınız değil mi? Sesiniz Ankara’ya gidecek ama Recep beyin ezberi bozulacak. Recep beyin ezberini bozacağız, daha sonrada Recep beyin düzenini bozacağız.

Şunu da söyleyeyim; bunlar hap şekline getirdiler anayasayı ama içinde dokunulmazlıklar yok. Hani dedik ya yalana, talana son. Onlar diyorlar ki bu anayasa değişikliğiyle yalanı talanı artık devletin gündemine getirelim. Yalan talan devam etsin, düzen aynı düzen olsun, ezilen vatandaş olsun. Bu tabloyu tersyüz edeceğiz. Onlar ezilecek, biz ezilenlerden yana olacağız.

Biz neden halkın iktidarını istiyoruz? Size bir soru; bu ülkede çiftçiler hayatından memnun mu? Emekliler hayatından memnun mu? Esnaf hayatından memnun mu? Bu memlekette yolsuzluklar bittimi? Devam ediyor değil mi? O zaman sandık gelecek bizim oyumuzda inşallah hayırlı olacak. Ve sonucunu getireceğiz.

Arkadaşlar dediler ki, Kestel’in şu sorunu var, Kestel’in şu sorunu var, bu sorunu var. Dedim ki ben o sorunların hiçbirisine girmeyeceğim. O sorunları biz biliyoruz zaten. Nasıl çözüleceğini de biz biliyoruz. Ama önce bizim halktan yetki almamız lazım. Buraya sizden yetki istemek için geldim. Bize yetki verin. Yetki verin ki bu ülkede temiz siyaset nasıl olurmuş, bu ülkede halka hesap vermek nasıl olurmuş, yetki verin ki esnaf nasıl kazanırmış, alın terinin değeri nasıl ödenirmiş, örgütlenme nasıl olurmuş, örgütlü bir toplum ne demekmiş, aileler geleceğe nasıl güvenle bakarlarmış bunun iktidarını yaratalım diye sizden yetki bekliyorum.

Bakın burada güzel bir afiş var. Borçlu doğuyor her doğan, haberin var mı Erdoğan? Ben size şunu söyleyeyim. Erdoğan’ın kesinlikle haberi yok. O çünkü köşeyi döndü, siyasette zenginleşti, Üsküdar’da havuzlu villa yaptı çıkıp beyefendi orada oturacak. Orada artık hayatını sürdürecek. Onun derdi başka. Vatandaşın derdi de başka. Anayasa değişikliğinin sebebi ne? Halkın ayak seslerini duydu. CHP’nin ayak seslerini duydu, bunlar iktidar olup bize hesap soracaklar diyor. Şimdiden gücümüz varken bizi ilerde beraat ettirecek hakimleri tayin edelim gelsin anayasa mahkemesini de değiştirelim. CHP bizi yüce divana gönderirse bizi beraat ettirsinler.

Sevgili Recep, orası senin beraat ettirse bile bu millet seni aklamayacaktır.

Mücadelemiz bunun üzerine. Biz insanımızı seviyoruz. Biz herkesin iş bulmasını istiyoruz. Biz esnaf sabahın köründe dükkanını açar, akşama kadar siftah yapmazsa üzülürüz. Biz bu ülkede bir tek çocuğun bile yatağa aç girmesini istemeyiz. Biz isteriz ki huzurlu bir toplum olsun. Bizim inançlarımızla ve etnik kimliklerimizle oynamasınlar. Herkesin inancı ve etnik kimliği başımızın üstünde. Ama insanlarımızın sorunları var. Biz Türkiye’nin rantına talip değiliz. Biz cebimizi doldurmayacağız. Biz Türkiye’nin sorunlarına talibiz. Bu sorunları çözeceğiz diyoruz biz.

Emekliler var içinizde. Emeklilerin durumu çok iyi değil mi? Emeklilerin durumu iyi değil mi? Ama Recep bey diyor ki bizim emekliler yaz tatillerini kanarya adalarında geçiriyorlar öylemi? Emeklileri ikinci sınıf yurttaş haline getirdi Recep bey. Emeklilere milli gelir artışından pay verilmez diye kanun çıkardı Recep bey. İntibak yasasını çıkarmadı Recep bey. Recep beyi bütün emeklilere şikayet ediyorum. Ve size söz veriyorum. Onun yapmadıklarının tamamını yapacağız. Emekliyi birinci sınıf vatandaş yapacağız. Çünkü biz cebimizi değil, biz halkı düşünüyoruz. Halkı düşündüğümüz için yola çıktık. Onun mücadelesini veriyoruz, onun için size geldik. Sizin yeriniz ferah değil, ağacın altındasınız, gölgelik bir yer ama bizi bekleyen yerlerde vatandaşlarımız var. Onlar sizin kadar şanslı olmayabilirler, güneşte bekliyor olabilirler. Onları bekletmemek lazım. Birbirimizi anlıyoruz. Ben sizden birisiyim, sizin gibi düşünüyorum. Sizin çıkarlarınızı savunuyorum. Yeter diyorum artık bu millete. Milleti soya soya perişan ettiler. İnançlarıyla oynaya oynaya perişan ettiler. Geldiler dünyanın palavrasını attılar siyasette halkın arasında güvensizlik doğdu. Ben size bir şey söylüyorsam mutlaka yapacağım. Yapamazsam gelir sizden özür dilerim. Özür dilemenin de bir erdem olduğunu biliyorum ben. Hatamız olursa affedin derim. Ama her şeyi iyi niyetle, her şeyi samimiyetle yapacağız. Düzgün yapacağız, halka hesap vereceğiz.

Koca Nazım’ın dediği gibi tek bir amacımız var. Her yurttaşımız bir ağaç gibi tek ve hür olsun böyle çınar gibi ve bir orman gibi kardeşçe yaşayalım. Bizim amacımız bu. Bu amaçla geldik size. Güzel Türkiye’yi kurmak için, onurlu Türkiye’yi kurmak için, gelecek kaygısı olmayan bir Türkiye’yi kurmak için sizin desteğinizle bunu yapacağız ve yolumuza devam edeceğiz. Sağolun, var olun.