17.07.2010

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN BURSA’NIN KARACABEY İLÇESİNDE YAPTIĞI KONUŞMA (17 TEMMUZ 2010)

Referandum Mitingleri - 17.07.2010 Bursa-Karacabey

Çok teşekkür ediyorum. Karacabey tarımın başkentiydi. Karacabey’de tarım en ileri teknolojiyle hayata geçirilirdi. Şimdi uygulanan tarım politikasından memnun musunuz? Köylümüzün durumu nasıl, memnun mu köylümüz? Emeklimizin durumu nasıl? Buraya sizinle sohbet etmeye geldim. Seçim yok, bir şey yok, sizden oy istemiyorum. Sizden sadece sandığa giderken 8 yılda bu hükümet bu memleketi ne hale getirdi onu görmenizi istiyorum sadece.

Orada gayet güzel bir pankartımız var. Diyor ki, ürün tarlada, çiftçi icrada, Recep bey havuzlu villada. Dedim ki acaba Karacabey’de çiftçinin durumu olur ya bu sene iyi olmayabilir. Dediler ki her yıl böyle ve icrada. İcrada dosyası olmayan hemen hemen çiftçi yok dediler. Bakın şimdi mazotu en yüksek fiyata alırsınız, gübreyi en yüksek fiyata alırsınız, elektriği en yüksek fiyata alırsınız. Bu ne demektir? Üretmeyin demektir. Ne demektir? Alın teri dökmeyin demektir. Bu tabloyu tersyüz etmek için iktidar koşusunu başlattık. Bu tabloyu tersyüz etmeye var mısınız? Yani şunu söylüyorum. Üreten, alın teri döken, sabah kalkıp tarlaya giden, çalışan, çoluk çocuğuyla mücadele eden ve elde ettiği ürününde hakkını almayan, alamayan, ona vermeyen, fazla gören AKP iktidarından hesap sormaya var mısınız? Eğer sizler hesap soracaksanız biz o zaman sizlerin oylarınıza talibiz. O zaman diyoruz Türkiye’de önce siyaseti temizleyeceğiz. Kirlilikten arındıracağız siyaseti. Doğru siyaset getireceğiz. Alın terine değer vereceğiz, kim üretiyorsa, çalışıyorsa mutlaka emeğinin karşılığını alacaktır. Bu mücadeleyle yola çıkıyoruz.

Bizim insanımızın gerçekten yaratıcılığına hayranım. Bir tane güzel pankartımız var. Tarlada kaldı hasat, şimdi soracağım hesap. Ne kadar güzel. Hesap sormak için fazla zaman kalmadı. Az zamanımız kaldı. Önce 12 Eylül geliyor. Anayasayı getirecekler önümüze. Biliyor musunuz anayasada ne değişikler yapıldığını? Bilmiyorsunuz. Ben size söyleyeyim. Bunlar biliyorsunuz yolsuzluk yaptılar, köşeyi döndüler. Sadece kendileri değil yakınları da köşeyi döndü. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisinin, yani halkın ayak sesleri geliyor. Yeni bir iktidar gelecek, halkın iktidarı gelecek ve hesap soracağız. Şimdi diyorlar ki, hazır çoğunluk bizdeyken hesap sorulacaksa önce şu Anayasa Mahkemesini hakimleri ele geçirelim, oraya adamlarımızı tayin edelim. Eğer hesap sorarlarsa onlarda bizi affetmiş olsunlar. Buradan söylüyorum. Kul hakkı yiyenden hesap soracağız. Kul hakkı yiyenin bu toplumda, siyasette de yeri yoktur. Onları mutlaka ama mutlaka siyasetten alaşağı etmek durumundayız. Siz çalışacaksınız, alın teri dökeceksiniz, emeğinizin karşılığını almayacaksınız, vergide vereceksiniz, beyler gidecekler, oturacaklar. Sizin ürününüzü değerlendirmeyecekler.

Bakın burada bir şey daha oldu sizden benden daha iyi bilirsiniz. Tarıma dayalı sanayide çöktü. Eskiden fabrikalar vardı sizin ürününüzü alırlardı, işlerlerdi. Şimdi kaldı mı doğru dürüst o fabrikadan? Nasıl oldu kaldı? Eğer halktan yana politika izlemezseniz, halkı kucaklamazsanız, halkın derdini bilmezseniz, halkı düşünmezseniz, sadece cebinizi düşünürseniz, siyaseti zenginleşme aracı olarak kabul ederseniz halk yoksullaşır, onlar zenginleşirler. Bu tabloyu yine tersine çevireceğiz. Sizin izlinizle tersine çevireceğiz.

Ben şimdi size bir soru daha sorayım. Nasıl olsa siz sandıkta soracaksınız ama önce ben size sorayım. Siz bu ülkede temiz siyaset istiyor musunuz? Bu konuda uzlaşıyoruz. Temiz siyaset istiyorsanız size başka sorular soracağım. Bu memlekette çiftçi hayatından memnun mu? Emekli hayatından memnun mu? Memur hayatından memnun mu? Esnaf hayatından memnun mu? O zaman 12 Eylül’de sandık geliyor oylarınız hayırlı olsun diyeceğiz. Anlaştık mı? Eğer bunu yaparsak ilk dersi vermiş olacağız. Ondan sonra seçim gelecek ikinci dersi vereceğiz ve bunun mücadelesini mutlaka yapacağız. Sizlerle beraber yapacağız, yürüyeceğiz, koşacağız. Adalet için koşacağız, fakir fukaranın hakkı için koşacağız.

Burada sadece tarım üreticisi değil, bu ilçe bir dönem demokrasinin de başkentiydi. Şimdi biz istiyoruz burada da yerelde de halkın iktidarı kurulsun diyoruz. Belediye başkanı da halktan birisi olsun diyoruz. Belediye başkanı da halka hizmet etsin diyoruz. Köylüye de hizmet etsin, işçiye de hizmet etsin, çiftçiye de hizmet etsin, herkese hizmet etsin diyoruz. Önce burada yerelin iktidarını oluşturacağız, sonra Türkiye’de halkın iktidarını oluşturacağız. Halktan yana bir politika oluşturacağız, önce halk zenginleşecek, halk kazanacak diyoruz.

Evet bir arkadaşımız diyor ki, başkanım diyor anamı da aldım geldim diyor. Biliyorsunuz Recep beyin çiftçilerle arası iyi değil. Çiftçileri sevmez Recep bey. Ama sandık geliyor. Herhalde çiftçileri de sevecektir. Sandık geliyor. Her çiftçi arkadaşıma şunu söylüyorum. Sandığa giderken anasını alacak, babasını alacak, kardeşini alacak, akrabalarını alacak ve AKP’ye ders verecek. Ders vermeye hazır mıyız?

Emeklilerin durumu da iyi değil. Çok sayıda emekli arkadaşım var öyle tahmin ediyorum. Emekliler bir el kaldırabilirler mi? Maşallah. Emekliler hayatından memnun mu? Gerçekten memnun değil misiniz? Ama Recep bey diyor ki bizim emekliler tatillerini yurtdışında geçiriyor. Öyle mi? Bakın bunlar bir yasa çıkardılar. 5510 sayılı yasa. Dediler ki emekliye milli gelir artışından pay verilemez. Niçin? Emekli bu ülkenin ikinci sınıf yurttaşıdır diye. Eğer siz ikinci sınıf yurttaş olmayı kabul ediyorsanız sandık gelecek, AKP’ye oy vermeye devam edin. Ama birinci sınıf yurttaş olmak istiyorsanız, bu ülkede yaratılan katma değerden pay sahibi olmak istiyorsanız sandıkta halkın iktidarını kurmaya verin. Sizin desteğinizi istiyoruz biz. Emekliyi kurtaracağız, yaşadığı çileden de kurtaracağız. Hak ettiği aylığı alacak. İntibak yasasını çıkaracağız. Bu konuda da emin olmanızı istiyoruz. Unutmayın söz verirsek mutlaka sözümüzü yerine getiririz.

Hayvancılıkta bu bölgede iyiydi. Düşünün ne kadar güzel bir toprağımız var. Bereketli tarlalarımız var. İnsanımız çalışkan. Taşı sıksa suyu çıkarır. Ama şurada düşünün Allah aşkına yurtdışından et ithal ediyoruz. Siz hayvancılık yapamaz mısınız? Üretim yapamaz mısınız? Destek alamaz mısınız? Her şey var, her şeyi yapabilirsiniz. Ama körelttiler. Ama tarımı körelttiler, çiftçiyi körelttiler, sistemi iyi çalıştırmadılar. Biz bu ülkede barışı sağlamak istiyoruz, kardeşliği sağlamak istiyoruz. Birilerinin açılımına inanmayın. Onların bu ülkeyi ne hale getirdiklerini gördünüz. Biz size söz veriyoruz terörü de biz bitireceğiz, barışı da biz sağlayacağız. Bu ülkede, bu coğrafyada yatağa aç giren insan bırakmayacağız.

Söyledim biz düzgün siyaset istiyoruz. Biz temiz siyaset istiyoruz. Biz halka hesap vermeyi namuslu görev kabul eden siyaset istiyoruz. Biz istiyoruz ki bu ülkede herkes kazansın, herkes üretsin. Bu ülkede barış ve huzur olsun. Onun için barışı ve huzuru bu topluma egemen kılmak istiyoruz. Onun için diyoruz ki kamyoncusu da, taksicisi de, çiftçisi de, işçisi de, emeklisi de mücadele ortak olsunlar demokrasiyi kursunlar, halkı, halkın iktidarını mutlaka iktidara getirsinler diyoruz.

Hava sıcak biliyorum. Bizi de bekleyen başka yerlerde var, oraya da gideceğiz. Size son olarak şunu söylüyorum. Biz siyasette hesap vermeyi önerirken sizden topladığımız vergileri sizin için harcamayı temel ilke edinmiş bir partiyiz. Biz yola çıkarken dedik ki siyasette asla yalan söylemeyeceğiz, doğruları söyleyeceğiz. Artık bu milletle siyasetçi arasındaki güven bağını güçlendirmek zorundayız. Siyasetçiye güven olsun ki vatandaşta oyunu huzur içinde verebilsin. Bu amaçla yola çıktık ve bu amaçla yoldayız. Ve şunu söyledik. Biz siyasette asla zenginleşmeyeceğiz. Siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanmayacağız. Namuslu bir şekilde yola çıkacağız, düzgün bir şekilde yola çıkacağız. Halka hesap vereceğiz. Yapamadığımızı da çıkıp yüreklilikle diyeceğiz ki, ben şu nedenle bunu da yapamadım. Bir şeyi söz verirken ölçüyoruz, tartıyoruz. Diyoruz ki acaba ileride yapamazsak vatandaş bize şunu sorar, bunu sorar diye. O açıdan dikkatli konuşuyoruz, o açıdan düzgün konuşmaya özen gösteriyoruz. O açıdan diyoruz ki vatandaşımız bize güvensin, bizde vatandaşımıza güvenelim. Bu amaçla yola çıktık. Size olan güvencimiz sonsuzdur. Demokrasinin yolu sizden geçiyor. Sizler ancak Başbakanı tayin ediyorsunuz. Sizler bu ülkeyi yönetecek insanlar tayin ediyorsunuz. Siz bu ülkenin yönetiminden, 8 yıllık yönetiminden memnun musunuz? Memnun değilseniz bu yönetimi değiştirmek sizin elinizde. Biz bu amaçla yola çıktık. Diyoruz ki, bunlar bu ülkeyi kötü yönettiler, bu ülkeyi perişan ettiler. İnsanını perişan ettiler. Oysa bizim ülkemizde her şey var. Bizim ülkemiz zengin, bizim ülkemiz güçlü, bizim ülkemiz dirayetli, insanımız çalışkan. O halde eksik olan ne? Eksik olan temiz siyaset. Temiz siyaseti getirmekte sizin elinizde. Bu yolda, bu kararlılıkta yolumuza devam ediyoruz. Sizden destek istiyoruz, desteğinize ihtiyacımız var diyoruz.

Seçim geliyor. Başbakanlık sizin elinizde. Seçim geliyor, mühür elinizde olacak. O mührü temiz siyasetten yana kullanmaya var mısınız? O mührü kul hakkı yemeyenlerden yana kullanmaya var mısınız? O mührü halkı aldatmayacak, halkın çıkarlarını savunacak, işçinin, köylünün, çiftçinin hakkını savunacak bir siyasetten yana kullanmaya var mısınız? Varsanız biz sizin oylarınıza talibiz. Sizin oylarınıza talibiz. Çünkü biz sizin çıkarlarınızı savunacağız.

Oylarımıza sahip çıkacağız. Bir arkadaşım diyor ki, oylarımızı çalıyorlar. Oylara ve sandığa sahip çıkacağız. Gençler burada. Gençler gittikçe güçleniyor. Siyasete ağırlığını daha fazla koyuyor, inşallah burada da halkın iktidarını kuracağız. Türkiye’de de kuracağız.

Ben hepinize hoşçakalın derken yüreğiniz insan sevgisiyle dolsun. İnsanımızı seviyoruz. Hayata umutla bakıyoruz, hayata güzellikle bakıyoruz, karamsar bir tablo çizmek istemiyoruz. Bizim umudumuz var gelecekten yana. İnsanımızdan yana umudumuz var. İstiyoruz ki bu ülkede hiç kimsenin ama hiç kimsenin gelecek kaygısı olmasın. Çocuklarımız huzurlu bir ülkede okusunlar. Akşam çocuğumuz gelecek mi? Askerdeki oğlumuz gelecek mi? Birisi bir coğrafyada bir köyde, bir yerde aç mı kaldı diye düşünmeyelim. Umudumuz güçlü olsun, umudumuz güçlü Türkiye olsun, umudumuz halk olsun, umudumuz siz olun. Sağolun, var olun diyorum.