18.05.2020
18.05.2020
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezinde yapılan Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı'nın (MYK) ardından basın açıklaması gerçekleştirdi.
Türkiye’nin ciddi bir ekonomik buhranla karşı karşıya olduğunu kaydeden Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “İktidar programımız saklı kalmak kaydıyla, mevcut iktidar koşullarında buhrandan çıkış için önerilerimizi paylaşmayı siyasal ve tarihsel bir görev olarak görüyoruz ve kabul ediyoruz.” dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, 16 maddeden oluşan Buhrandan Çıkış Çağrısı’nı açıkladığı konuşmasında şunları söyledi:
Televizyonları başında bizi izleyen saygıdeğer vatandaşlarım, hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.
Covid-19 salgınından bu yana 4 bin 140 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Acı hepimizin ortak acısı. Özellikle günün 24 saati çalışarak gerçekten de hastanede çocuklarını, ailesini ihmal ederek çalışan bütün sağlık çalışanlarına hepimizin yürekten teşekkür borcu var, bu borcumuzu da yerine getirmek isteriz.
Yine bu süreçte şehit olan güvenlik görevlilerimiz, askerlerimiz var. Onlara da Allah’tan rahmet diliyoruz. Terörün ülkemiz için, insanımız için nasıl bir felaket olduğunu hepimiz biliyoruz. 40 yıldır devam eden terörün sonlanması, güvenlik güçlerimizin bu konudaki başarıları gerçekten de takdire şayandır, başarısı hepimizin ortak dileğidir.
Türkan Saylan’ın 11. ölüm yıldönümü; hayatını sağlığa, bilime, öğrenci yetiştirmeye, aydınlığa veren bu değerli hocamızı da saygıyla anmak isterim.
Değerli basın mensupları, saygıdeğer vatandaşlarım, Türkiye ciddi bir ekonomik krizle değil ciddi bir ekonomik buhranla karşı karşıyadır. Özellikle 2018’den bu yana hükümetin öngördüğü döviz kuru, enflasyon, büyüme, işsizlik gibi hiçbir hedef tutmamıştır. 2020 başında dış borçlar rekor kırarken döviz rezervlerimiz kurumuştur. Salgından sonra daha da artan işsizlik, yoksulluk, üretim kapasitesindeki daralma Türkiye ekonomisi için ciddi tehlike sinyalleri vermektedir.
Sevgili vatandaşlarım, bir ekonomik buhranın yükünü en fazla işçi, çiftçi, esnaf, emekli, öğrenci, işsiz, yoksul yani özetle geniş halk kitleleri çeker. Ayrıca reel sektörde faaliyet gösteren tüm namuslu iş insanları da ekonomik buhrandan payını alır. Bu nedenle ekonomik buhrana karşı mücadele spekülatif kazanç peşinde koşmayan herkesin ortak sorunudur. Buhrandan çıkış reçetelerinin başarısı her şeyden önce en geniş mutabakatın sağlanmasına, kısa vadeli siyasal hesaplar yerine cesaretli yapısal reformlar için adım atılabilmesine bağlıdır. Kuşkusuz her siyasi partinin bir ekonomik programı vardır ve iktidara geldiğinde bunu uygulamak ister. Ancak buhrandan çıkış programları asgari müştereklerde azami mutabakatların sağlandığı programdır. Bir defa daha ifade etmek isterim; buhrandan çıkış programları asgari müşterekler de azami mutabakatların sağlanacağı programlardır.
Bu çerçevede; iktidar programımız saklı kalmak kaydıyla, mevcut iktidar koşullarında buhrandan çıkış için önerilerimizi paylaşmayı siyasal ve tarihsel bir görev olarak görüyoruz ve kabul ediyoruz.
Sevgili vatandaşlarım, ekonomi güven ister. Hükümetçe güven verecek adımların kararlılık ve geniş bir destekle atılacağının ve gerekli yapısal reformların yapılacağının kamuoyuna açıklanması hayati derecede öneme sahiptir.
Bu bağlamda, önümüzdeki süreçte mevcut ekonomik buhranın aşılması için iktidarın yapısal reformlar konusunda adım atması gereken alanları ve konuları kamuoyunun takdirine sunuyoruz. Hükümet hem güven vermek, hem de kamuoyu desteği sağlamak için ivedilik ve öncelikle iki alanda kararlı tavır takınmak zorundadır.
1. Kamuda israfa son vereceğini millete taahhüt etmelidir.
Değerli vatandaşlarım, kamuda israfın ve savurganlığın faturasını milletin ödediği bir gerçektir. Hükümet israfı önlemeli ayrıca tasarrufa hangi alanlardan başlayacağını da somut olarak kamuoyuna açıklamalıdır. Örneğin, kamu özel işbirliği çerçevesinde yapılan tüm döviz garantili taahhütlerin Türk Lirasına dönüştürüleceğini, gerekirse kamulaştırılacağını, kamuda merkezi idare ve yerel yönetimlerde makam aracı saltanatına son vereceğini taahhüt etmelidir.
2. Yeni bir “Bütçe” ve yeni bir “Orta Vadeli Programı” TBMM’ye getireceğini kamuoyuna açıklamalıdır.
Değerli basın mensupları, saygıdeğer vatandaşlarım, TBMM’de kabul edilen “2020 Yılı Bütçesi” ve daha önce açıklanan “2020-2022 Orta Vadeli Program” artık milletin derdine derman olma vasfını yitirmiştir.
Hükümet, yaşanan ekonomik buhranı aşmak için, salgın nedeniyle kapanan işyerlerinin, bu işyerlerinde çalışanların, ürünleri tarlada kalan çiftçilerin, üretim faaliyetleri duran KOBİ’lerin yitirdikleri gelirlerin telafisine çözüm getiren yeni bir Bütçe ve yeni bir Planı Meclise getirmelidir. Gerçekçi ve güven veren yeni bir bütçe ve yeni bir plan ekonomide normalleşmenin ilk adımı olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, hükümet, yeni bir bütçe ve yeni bir planla birlikte, Türkiye’nin içerde ve dışarıda saygınlığını artırmak, güvenirliğini pekiştirmek için ayrıca bir dizi reform sürecini de başlatmak zorundadır.
3. Yeni bir merkez-yerel dengesi kurulmalıdır:
Sevgili vatandaşlarım, ekonomik buhrandan çıkış sürecinde devletin tüm kapasitesini en verimli şekilde kullanması çok önemlidir. Bu nedenle yeni bir “merkez-yerel” dengesi kurmak zorunlu hale gelmiştir. Hükümet, merkezi yönetimin kapasitesi ile yerel yönetimlerin halka doğrudan ulaşabilme kapasitesini birleştirerek, hizmetin milletimize daha etkin bir şekilde ulaşmasını sağlamalıdır.
Bu çerçevede;
a) Yerel yönetimlerin gelirleri artırılmalıdır.
b) Merkezi yönetimin denetimi, belediyelerin çalışmalarını engelleme amaçlı olmamalıdır.
c) Seçimle gelen belediye başkanlarının, ancak seçimle gidecekleri güvence altına alınmalıdır.
Bu maddeyi bir kez daha vatandaşlarımın takdirine sunmak istiyorum. Çünkü demokrasiden söz ediyorsak, seçimle gelen belediye başkanlarının ancak seçimle gidecekleri güvence altına alınmalıdır.
4. Devlet yönetiminde liyakat sistemi hâkim kılınmalıdır:
Hükümet, kamusal alandaki bütün atama ve işlemlerde liyakati esas alacağını, sadakate dayalı verimsiz kamu yönetimi anlayışını terk edeceğini taahhüt etmelidir. Yani işi ehline vermeyi kabul etmelidir.
5. Sayıştay gerçek işlevine kavuşturulmalıdır.
Değerli basın mensupları, hükümet, TBMM adına denetim yapan Sayıştay’ın denetim alanını uluslararası normlara uygun olarak genişletmeli ve bu konuda gerekli yasal düzenlemeleri derhal parlamentoya sunacağını açıklamalıdır. Böylece hesap verebilirliğin kapısı açılacaktır.
6. Özerk kurulların güvencesi sağlanmalıdır.
Hükümet, ekonominin önemli aktörleri olan Merkez Bankası başta olmak üzere, BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu), SPK (Sermaye Piyasası Kurulu), KİK (Kamu İhale Kurumu), EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) gibi kurumların bağımsızlığını yeniden sağlayacağını ve bu kurumların araçlarına siyasi müdahale etmeyeceğini kamuoyuna açıklamalıdır.
7. Kamu İhale Yasası rekabet ve şeffaflığı sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Hükümet, kamuda israf ve kayırmacılığı engellemek amacıyla Kamu İhale Yasasının ivedilikle değiştirileceğini, tüm kamu ihalelerinin saydam, kamuya açık, kayırmacılıktan uzak bir anlayışla yapılacağını taahhüt etmeli ve bunun garantisini millete vermelidir.
8. TBMM’de “Kesin Hesap Komisyonu” kurulmalıdır.
Hükümet, kesinleşen bütçe harcamalarını gösteren “Kesin Hesap Kanunu”nun sağlıklı bir zeminde tartışılmasını sağlamak için TBMM’nde bir “Kesin Hesap Komisyonu” kurulacağını ve bu Komisyonun Başkanlığının da muhalefet partisine verileceğini kamuoyuna açıklamalıdır.
İktidarın yani gücün denetlendiği ortamda demokrasinin büyüyeceğini hepimizin görmesi lazım.
9. Ulusal Vergi Konseyi Kurulmalıdır.
Sevgili vatandaşlarım, halktan toplanan vergilerin yani sizlerden toplanan vergilerin nerelere harcandığının hesabının verilmesi demokrasinin olmazsa olmazıdır. Hükümet, vergi politikalarındaki çarpıklıkları gidermek ve adaletli bir vergi politikası uygulamak amacıyla “Ulusal Vergi Konseyi” kurulacağını ve bu Konsey’in her yıl düzenleyeceği raporları Resmi Gazetede yayınlayacağını taahhüt etmelidir.
10. Ekonomik ve Sosyal Konsey çalıştırılmalıdır.
Sevgili vatandaşlarım, akıl akıldan üstündür diye bir atasözümüz var. Hükümet, sorunlara birlikte çözüm üretmek için bir Anayasal kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konsey’i belli aralıklarla toplayacağını, ilgili tarafların görüşünü almadan dar bir kadroyla ya da tek başına karar alınmayacağını kamuoyuna taahhüt edilmelidir.
11. Yargı bağımsızlığı kesin olarak sağlanmalıdır.
Sevgili vatandaşlarım, tarih bize göstermiştir ki adaletin olmadığı yerde devlet yoktur. Adalet devletin yani mülkün temelidir. Bu bağlamda hükümet, kuvvetler ayrılığını sağlayacak, denge ve denetim mekanizmalarını kuracak adımların atılacağını taahhüt etmelidir. Bu bağlamda iktidarın yargı üzerindeki tahakkümüne derhal son verilmeli, adalete erişimin önündeki bütün engellerin kaldıracağı açıklanmalıdır. Ayrıca orta vadede yargı bağımsızlığını sağlayacak kurumsal (anayasal) değişiklilere gidileceği de millete taahhüt edilmelidir.
12. Düşünceyi ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğü koşulsuz güvence altına alınmalıdır.
Hükümet, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütleri üzerindeki her türlü baskıya son vereceğini ve evrensel ölçülerde medya özgürlüğüne uyulacağını kamuoyuna açıklamalıdır. Bu bağlamda tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması hükümetin samimiyetini ortaya koyacaktır.
13. Seçim barajı kaldırılmalıdır.
Sevgili vatandaşlarım, demokrasilerde asıl olan milletin iradesinin olduğu gibi parlamentoya yansımasıdır. Hükümet, 12 Eylül darbecilerinin eseri olan “Siyasi Partiler Kanunu”nun değiştirileceğini taahhüt etmelidir. Darbeye karşıysak, darbecilere karşıysak onların getirdikleri yasalara da karşı olmak zorundayız. Darbecilerin yasalaştırdığı seçim barajının, seçime değil, demokrasiye yani millet iradesine darbe olduğu unutulmamalıdır.
14. Siyasi Ahlak Yasası çıkarılmalıdır.
Sevgili vatandaşlarım, siyasetin kirlilikten arınmasının hepimizin ortak arzusu olması gerekir. Siyaset kirlilikten arınmalı, siyaset duru, temiz olmalı. Hükümet, vatandaşla siyasetçi arasındaki güveni sağlamak, siyasetin ve siyasetçinin itibarını tesis etmek için TBMM’ne derhal “Siyasi Ahlak Yasası” teklifinin getirileceğini taahhüt etmelidir.
15. Güçlü bir “Stratejik Planlama Teşkilatı” kurulmalıdır.
Değerli basın mensupları hep söylerim, üreten ülke güçlü ülkedir. Çalışan ülke güçlü ülkedir.
Ekonomide, ihracat odaklı ve katma değeri yüksek üretime öncelik veren bir planlama ve teşvik politikasının yaşama geçirileceği, bunun için de güçlü bir “Stratejik Planlama Teşkilatı” kurulacağı kamuoyuna açıklanmalıdır.
16. IMF ile yeni düzen netleştirilmelidir.
IMF ile ilişkiler kesilecekse, ortaklıktan çekilmeli ve IMF’deki sermaye payının Türkiye’ye getirileceği kamuoyuna açıklanmalıdır.
Sevgili vatandaşlarım, değerli basın mensupları, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak önerilerimizi önce halkımıza, devleti yönetenlere, iktidar ve muhalefet partilerine, bürokrasiye, sivil toplum ve meslek kuruluşlarına, üniversitelere yani bilim dünyasına sunuyoruz…
Bunu, tarihin bize yüklediği bir sorumluluk olarak görüyor ve düşünüyoruz.
Önerilerimiz, Türkiye’nin içine sokulduğu girdaptan sağlıklı bir çıkış yakalayabilmenin reçetesidir.
Kamuoyunun takdirine saygıyla sunuyorum.
Teşekkür ederim değerli basın mensupları.
24.11.2024
24.11.2024
24.11.2024
24.11.2024