10.07.2010

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN BALIKESİR’İN HAVRAN İLÇESİNDE YAPTIĞI KONUŞMA (10 TEMMUZ 2010)

Referandum Mitingleri - 11.07.2010 Balıkesir-Havran

Havranlı kardeşlerime bir şey sormak istiyorum. Siz zeytin konusunda bu hükümetin izlediği politikadan memnun musunuz? Gerçekten memnun değil misiniz? O zaman önünüze sandık gelecek ve lütfen bizi değil, kendinizi düşünün, kendi alın terinizi düşünün. Sizi zeytincilikte alın terinizin karşılığını alamaz noktaya getiren bu siyasi iktidara ders vermemiz lazım. Eğer siz ders vermezseniz kendi alın terinizi birinin cebine koyuyorsunuz demektir.

Bakın bu hükümet bir yasa çıkardı. Dedi ki, adı tarım kanunu. 21. maddesi 1 yılda Türkiye’deki milli gelirin %1’i oranında çiftçiye destek vereceğim dedim. %1’ini bıraktık % yarımını dahi vermedi. Size şikayet ediyoruz bu hükümeti. Siz kendi çıkarınızı savunacaksınız. Kendi çıkarınızı koruyacaksınız. Kendi çıkarınızı savunacaksınız ki daha sonra Türkiye’nin çıkarını savunacaksınız.

Bu hükümetin bir marifeti var. Hükümet insanlarımızın en temiz duygusuyla, inançlarıyla oynuyor. Biz herkesin inancına saygılıyız. Herkesin inancı başımızın üstüne. Gittiğim her yerde söylüyorum. Bir kişi, bir Allah’ın kulu ben inançlarım dolayısıyla ibadetimi yerine getiremiyorum diyorsa gelsin beni bulsun. Ben onun önüne düşeceğim ve onun ibadetini özgürce yerine getirmek için çaba harcayacağım. Ama ben siyasette bir söz verdim. O sözün arkasında durmak istiyorum. Ama o sözün arkasında durmam size bağlı. Biz siyasette zenginleşmeyeceğiz diyoruz. Siyaset zenginleşme aracı değildir diyoruz. Siyasette düzgün olmak lazım. Namuslu olmak lazım, siyasette kul hakkı yememek lazım. Bunu söylüyoruz biz.

Şimdi Havranlı kardeşlerime seslenmek istiyorum. Allah aşkına siyasete yırtık ayakkabıyla başlayıp 8 – 9 yıl içinde çift havuzlu villalarda kimler oturuyor. Siz sormayacak mısınız bunu? Böyle şey olur mu? Şunun için söylüyorum ben. Bal tutan parmağını yalar diyorlar. O bal onun alnının teriyle kazanılmış balsa parmağını da yalasın, ne yaparsa yapsın. Ama o bal milletinse, milletin alın teriyle elde edilmişse onu kimse yememeli. O bal milletin balıdır, millet için harcanmalıdır diyoruz biz.

Şimdi bakın, önünüze bir anayasa değişikliği, dolayısıyla referandum gelecek. Allah aşkına bu referandumda bu anayasa maddelerinde nelerin olduğunu kaç kişi biliyor? Peki sizin önünüze konacak, evet mi diyorsun, hayır mı diyorsun? Ben bilmediğim konuda nasıl evet diyeceğim. Önce birisinin bana bunu anlatması lazım. Benim çoluk çocuğum var diyeceksiniz. Benim ülkem var diyeceksiniz. Benim çoluk çocuğumun geleceği var diyeceksiniz. Anayasa bu kadar önemli. Bir partinin mutfağında anayasa hazırlanmaz. Anayasayı gelip anlatacaklar, vatandaş bilgilenecek ve vicdanına göre karar verecek. Evet veya hayır. O kararda bizim başımızın üstüne zaten. Ama bilmediğimiz, ne olduğunu anlamadığımız, yeteri kadar tartışamadığımız bir anayasa değişikliğini koyuyorlar önünüze evet veya hayır de. Demokrasilerde bu reddedilir. Böyle şey olmaz denir. Sen anlattın mı bunu bana denir. O açıdan size bir soru sormak istiyorum. Buraya gelen siyasilere lütfen sizde sorun. Bu anayasa değişikliği sizin işsizlik sorununuzu çözdü mü? Yoksulluk sorununuzu çözdü mü? Zeytin sorununuzu çözdü mü? Emeklinin sorununu çözdü mü? O zaman bir şey var. Dedik hayırda hayır var diye. Eğer bu anayasa değişikliğiyle daha önceki uygulamalarla işsizlik varsa, yoksulluk varsa, emeklinin derdi çözülmemişse, adalet yeteri kadar yerine gelmişse o zaman ben bu hükümete niye evet diyeceğim. Eğer bu hükümete her şeyde evet diyorsak…

Bakın, benim isteğim şu; sizler temiz siyaset istiyor musunuz bu ülkede? Düzgün siyaset istiyor musunuz bu ülkede? Siyasette zenginleşme olmasın, kul hakkı yiyenler meclise gitmesin diye istiyor musunuz? O zaman bu siyasetin yolu sizden geçiyor. Temiz siyasete siz yine evet veya hayır diyeceksiniz. Eğer siz bunlara evet derseniz bunların hepsi köşeyi döndü. Bunlar köşeyi döndü, zeytin üreticisi perişan oldu.

Bakın, son 8 yılda ne oldu, ne değişti? Bu 8 yılda sizin geliriniz ikiye mi katlandı? İyi ama Sayın başbakan diyor ki iktidar geldik kişi başına gelir 2500 dolardı, şimdi oldu 10 bin dolar. Kimin geliri arttı? Onun için söylüyorum, Havranlı kardeşlerime söylüyorum. Biz siyasi felsefe olarak, inanç olarak, düşünce olarak bizim için önce halk gelir. Halkın zenginleşmesi lazım. Halkın yoksullaştığı bir düzende sağlıklı demokrasi olmaz. Halkın yoksullaştığı bir yerde yarattığımız katma değeri hakça bölüşmeyiz. Hakça bölüşeceğiz, adalet içinde bölüşeceğiz. Çoluk çocuğumuz geleceğe güvenle bakacak. Şu toprağa bakın verimli toprağımız var. Güneşimiz var, denizimiz var, insanımız var, mühendisimiz var, fabrikalarımız var. Ama Allah aşkına dönüp bir görün bakalım kim memnun bu düzenden? İşçisi memnun değil, çiftçisi memnun değil, emeklisi memnun değil. O zaman bu düzeni değiştirmemiz lazım. Halk için bir düzen kurmamız lazım. Halkın çıkarlarını savunmamız lazım. Halkla beraber yürümemiz lazım. Sizin çok iyi düşünmeniz lazım. Biz size doğruları söylüyoruz. Doğruları söylemeye de devam edeceğiz. Ve diyoruz halkın çıkarlarını korumak bizim temel felsefemizdir. Bu ülkede herkes vergi veriyor. E bu ülkenin bir bütçesi var. Nereye gidiyor bu paralar? Hiç sorduk mu bu paralar nereye gidiyor diye? Sormamız lazım. Birilerinin oğlu zengin oldu, birilerinin yeğeni zengin oldu, birileri köşeyi döndü. Yeter demeyecek miyiz bu yalan düzenine, talan düzenine? Artık yeter dememiz lazım. Milletin iliklerine kadar soymaya başladılar bunlar.

Sandıkta demokratik yollarla bu işin hesabını soracağız. Başka çaremiz yok. En büyük güvencemiz halktır. Ve halkımıza şunu söylüyorum. Onların inançlarıyla ve etnik kimliğiyle kim oynuyorsa onlara güvenmesinler. Onlar yalancıdır ve onlar talancıdır. Bunu unutmayın sakın.

Evet AKP’de halka hesap verecek. Daha şunu söyleyelim. Yetim hakkı yiyen herkes bu halka hesap vermek zorundadır. Öyle kürsüye çıkıp atmak yok. Oturacaksınız, adam gibi söz vereceksiniz, adam gibi sözünüzün arkasında duracaksınız. Bakın ben size bir şey söyleyeyim. 2002’de Sayın Başbakan çıktı televizyona dedi ki dokunulmazlıkları kaldıracağız. Kaldırdı mı? Peki ben size bir soru soruyum Allah aşkına. Siz TBMM’de hayali ihracatçı milletvekili görmek istiyor musunuz? Siz TBMM’de ihaleye fesat karıştıran milletvekili istiyor musunuz? O zaman bu anayasada dokunulmazlıklar var mı? Dokunulmazlıklar yoksa ben bu anayasaya niye evet diyorum? Önce dokunulmazlığı kaldırın. Milletvekili düşünmek için meclise gidiyor, kendini düşünmek için değil. Milleti düşünmeyip kendi cebini düşünen milletvekili olur mu? Adı üstünde milletin vekili. Bunların yaptığı ceplerini doldurmak. Onun için diyoruz bunlara karşı çıkın diye.

Bundan sonra bizi bekleyen diğer ilçelerimizde var. Oraya da gideceğiz. Orada da yurttaşlarımızla konuşacağız.

Okyanusa gitseler değil, dünyanın hangi köşesine kaçarlarsa bulacağız ve hesabını soracağız. Neden bulacağız biliyor musunuz? Bakın bu anayasa değişikliğini niye yapıyorlar biliyor musunuz? Şu yapma nedenleri. CHP’nin iktidara geldiğini görüyorlar. Diyorlar ki, gelmeden biz bu hakimleri değiştirelim, bizim hakimleri tayin edelim, yüce divana gidersek bizi beraat ettirsinler. Eğer hesap sormamızı istiyorsanız bu anayasa değişikliğine hayır diyin. Bir tarafsız hakim istiyoruz. Biz bağımsız hakim istiyoruz. Biz kamu vicdanını temsil eden hakim istiyoruz. Biz yanlı hakim hiçbir şekilde istemiyoruz. Bizim istediğimiz budur.

Emekliyi AKP çok seviyor. Onun içinde emekliyi perişan ediyor. AKP çiftçiyi de çok seviyor. Onun için çiftçiyi de perişan ediyor. Havranlı kardeşlerime söylüyorum bu düzen böyle devam ederse siz daha fazla yoksullaşacaksınız. Bu düzen böyle devam ederse zeytininizi satamayacaksınız. Bu düzen böyle devam ederse alnınızın terinin karşılığını alamayacaksınız. Onun için Recep’in düzenini değiştireceğiz, elbirliğiyle değiştireceğiz.

- Emeklilerin yasal hakkı olan tüfe paralarını siz gelince verecek misiniz?

Efendim biz emeklilerin sadece tüfe değil, biz intibak yasasını çıkaracağız, milli gelir artışından pay vereceğiz. Buraya bir afiş gönderdik. İlçe başkanından da rica ediyorum o afişi bütün kahvelere assın, bütün emeklilerimiz görsün. Bunlar emekliyi ikinci sınıf yurttaş yaptılar. Size söz veriyoruz emekliyi bu ülkede birinci sınıf yurttaş yapacağız. Ne demek katma değerden emekli pay alamaz diye kanun çıkardılar bunlar. Yani emekli bu ülkede yaşamıyor mu? Emekli bu ülkenin insanı değil mi? Onun için biz bu ülkede ister emekli, ister çiftçi, ister sanayici, ister memur, ister işçi, ister esnaf, ister sanatkar. Herkes birinci yurttaştır ve böyle yapmaya da devam edeceğiz.

Bizi bekleyen yerlerimiz oralara da gideceğiz. Sağolun, var olun diyorum. Yüreğiniz insan sevgisiyle dolu olsun. Kardeşliğimizi, dostluğumuzu, barışımızı bozmayalım. Gücümüzü bozmayalım. Güç birliği yapalım. Yalana karşı güç birliği, talana karşı güç birliği, yolsuzluğa karşı güç birliği, inançlarımızı sömürenlere karşı güç birliği yapalım ve halkın iktidarını kuralım. Bir de halk iktidar olsun artık bu ülkede. Sağolun var olun.