Referandum Mitingleri - 10.07.2010 Balıkesir-Edremit
Şurada bir pankart var. Diyor ki, yan gelip yatmayacağız. Söz mü yan gelip yatmayacağız. Hep beraber çalışacağız, hep beraber emek harcayacağız, alın teri dökeceğiz, 12 Eylül’de AKP’ye bir şamar indireceğiz.
Merhaba Edremitliler, sizinle dertleşmeye geldim. Şimdi size bir şey sormak istiyorum. Bu ülkenin zeytin üreticisi hayatından memnun mu? Bu ülkenin emeklisi hayatından memnun mu? Bu ülkenin çalışanı hayatından memnun mu? Bu ülkenin üniversiteye hazırlanan öğrencisi hayatından memnun mu? Peki son bir soru. O zaman bu düzenden kim memnun? Bu düzenden kimin memnun olduğunu biliyorsunuz. Recep beyi biliyorsunuz, tanıyorsunuz. Ne yaptığını da biliyorsunuz.
Şimdi sizin önünüze bir anayasa değişikliği getirecekler. Biliyorsunuz bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Bunları iyi tanıyacağız. Bunlar yolsuzlukların hesabını vermemek için, yargıyı ele geçirmek ve kendi yandaşlarını da oraya hakem olarak tayin etmek istiyorlar. Bunun için mücadele edeceğiz ve buna izin vermeyeceğiz. Söz mü?
Evet gün gelecek, gün gelecek 12 Eylül. Devran dönecek, seçim sandığı ve AKP halka halkın iradesiyle hesap verecek.
Başbakan olmak için sizin oyunuza ihtiyacım var. Sizin iradenize ihtiyacım var. Halkın oyuna ihtiyacım var. Biz birilerinin uzaktan kumandalı iktidar olmayacağız, biz halkın iktidarı olacağız. Bunun için buradayım ben.
Bunlar mağdurları oynadılar. Biz mağdur olduk dediler. Sonra mağrur oldular, sonra şimdi anayasa getiriyorlar, halka hükmetmeye çalışıyorlar. Tersyüz edelim, halkın iktidarını getirelim, halka hükmeden değil, halka hizmet eden bir partiyi iktidar yapalım.
Size hizmet etmek istiyoruz. Sizin sorunlarınızı çözmek istiyoruz. Çiftçinin sorununu çözmek istiyoruz. Çalışanın sorununu çözmek istiyoruz. Sanayicinin sorununu çözmek istiyoruz. Üniversite öğrencisinin sorununu çözmek istiyoruz. Üniversitedeki bilim adamının sorununu çözmek istiyoruz. Çocuklarımızı sınava mahkum eden düzeni sorgulamak istiyoruz. Bunun için buradayız.
Bakın, bir genç kardeşimiz diyor ki, YÖK kaldırılsın özgürlükler artsın diyor. YÖK’ü kaldıracağız, özgürlükleri de artıracağız.
Size bir soru daha soracağım. Allah aşkına bu anayasa değişikliğinde dokunulmazlıkların kaldırılması diye bir madde var mı? Niye yok? Size bir soru daha soracağım. Siz parlamentoda naylon faturacı maliye bakanı görmek ister misiniz? Bir parlamentoda ihaleye fesat karıştıran bir milletvekili görmek ister misiniz? Siz parlamentoda bir hayali ihracatçı milletvekili ister misiniz? Peki siz parlamentoda bir kalpazan ister misiniz? Niye dokunulmazlıkların kaldırılmadığını öğrendik değil mi? O zaman şunu söyleyeceğiz. Anayasa için referanduma Sayın Başbakan meydanlara çıkacaksa halkın şu sorusuna yanıt vermeli. Dokunulmazlıkları niçin kaldırmıyorsun arkadaş sen? 2002’de Sayın Başbakan söz verdi, dokunulmazlıkları kaldıracağım dedi. 2002, şimdi hangi yıldayız? 2010, kalktı mı? Peki hangi çağdaş ülkede, hangi uygar ülkede bir Başbakan söz verirde verdiği sözün arkasında durmaz? Bu Başbakana ne denir? Sözünü tutmayan, verdiği sözün arkasında durmayan insana samimi, düzgün, halkın çıkarlarını koruyan bir politikacıdır diyebilir miyiz? Onun için o anayasaya ne diyeceğiz?
Evet bunların getirdiği anayasa bir zulüm anayasasıdır. Bunların getirdiği anayasa 12 Eylül uzantısının bir anayasasıdır. Bunlar yargıyı ele geçirmek istiyorlar. Peki ben size bir soru daha sorayım. Bu anayasa çıktığı zaman sizin yıllardır devam eden yargı süreciniz erken mi bitecek? Avukata daha az mı para ödeyeceksiniz? Peki bu değişiklik nedir o zaman? Ben merak ediyorum. Recep bey halkın karşısına çıkacak, diyecek ki vatandaşa bu anayasaya evet de. Bu vatandaş sormayacak mı arkadaş sen Başbakansın, 8 yıldır görev yaptın, çiftçiyi perişan ettin, emekliyi perişan ettin, memuru perişan ettin, işçiyi perişan ettin. Peki şimdi sen hangi yüzle gelip bize bu anayasaya evet oyu ver diyorsun diye sormayacak mıyız?
Edremit meydanından bütün vatandaşlarıma söz veriyorum. CHP iktidarında daha çağdaş bir anayasa, dokunulmazlıkların olmadığı bir anayasa, bakanların yargılanmasına imkan sağlayan bir anayasa, saydam bir devlet, YÖK’ün olmadığı bir anayasaya söz veriyoruz.
Biliyorsunuz Recep beyin çiftçilerle arası hiç iyi değil. Recep bey ne demişti? Orada bir vatandaşımız diyor ki, annemi de getirdim buraya diyor.
Şimdi bakın önce 12 Eylül’de, daha sonrada seçim sandığı konduğunda gideceğiz sandığa. Ama yalnız gitmeyeceğiz. Anamızı alacağız, babamızı alacağız, kardeşimizi alacağız, amcamızı alacağız, komşumuzu alacağız ve AKP’ye ders vereceğiz sandıkta. Bu memleket ve sizler yolsuzluklardan çok çektiniz. Siz vergi verdiniz, alın teri döktünüz, birileri cebini doldurdu. Biz size söz veriyoruz. Temiz siyaset istiyor musunuz siz? Düzgün siyaset istiyor musunuz siz? Halka hesap vermeyi namuslu bir görev kabul eden bir siyaset istiyor musunuz? Siz kul hakkı yiyenlerden hesap sorulmasını istiyor musunuz? O zaman adres belli. Doğuda da söyledim, batıda da söyleyeceğim. Helal süt emmiş bütün yurttaşlarımı Cumhuriyet Halk Partisinin çatısı altında bekliyorum.
Biz insanımızı seviyoruz. İnsanımıza saygılıyız, onun inançlarına saygılıyız, onun kimliğine saygılıyız. Biz insanımızın sorunlarıyla ilgilenmek istiyoruz. İnsanlarımızın sorunlarını çözeceğiz. Biz siyasette zenginleşmeyeceğiz. Bunun sözünü veriyoruz size. ………… köy üreticileri pankart açmışlar. Zeytin üreten borç batağında, umut Kemal Kılıçdaroğlu’nda diye. Sadece zeytin üreticileri değil, bu ülkede pancar üreticileri, tütün üreticileri, tarımda kim neyi üretiyorsa alın terinin karşılığını almalı. Buğday üreticisi de aynı şekilde.
Bakın bunlar bir yasa çıkardılar. Dediler ki, gayrisafi milli hasılatın %1’ini her yıl çiftçiye vereceğiz. Şuana kadar bunun yarısını bile vermediler. Yasa çıkarıyorsun kanuna uymuyorsun. Demek ki bunlar kanuna uymamayı da zaten gelenek haline getirmişler. O nedenle bunlara bir hesap daha soracağız.
Bu meydanın en görkemli güzelliği gençlerin ve kadınların ağırlıklı olmasıdır. Öyle anlaşılıyor ki, artık kadınlar siyasete el attı. Madem kadınlar el attı artık Türkiye’de demokrasi rayına girecek demektir.
Gençlikte burada. Gençliğimizde burada. Onları da kutluyorum. Onlarda ülkenin sorunlarına sahip çıkmaya başladılar. Gençler umudumuzdur, gençler geleceğimizdir. Onları her ortamda destekleyeceğiz.
Bunlar dokunulmazlıkları niye kaldırmadılar biliyor musunuz? Korktukları için. Korkunun ecele faydası var mı? Yok değil mi? O zaman meraklanmayın. Seçim sandığı geliyor, dokunulmazlıkları onlar değil biz kaldıracağız. Ve güzel bir pankart daha var. Adaletten kaçanlar partisi AKP. Evet bunlar adaletten kaçıyorlar. Ama nereye kaçarlarsa kaçsınlar, nereye giderlerse gitsinler tüyü bitmemiş yetimin hakkı için onları yakalayıp hesabını soracağız.
Sizi unuttuğumuzu sanmayın. Hayatın her alanında beraber olacağız. Hayatın her alanını sorgulayacağız. Güzellikleri yaratacağız bu ülkede. Türkiye dünyanın en güzel ülkesi, havası güzel, toprağı güzel, insanı güzel, tarımı güzel, her şeyi güzel. Denizi güzel. Nasıl olurda bu kadar güzellikler içinde bu kadar umutsuz bir halk yaratılır. Biz umut olacağız, umut vereceğiz biz.
İşsizlik en temel sorun. Nereye gitseniz işsiz var. Doğuya gitseniz var, batıya gitseniz var. Güneye gitseniz var, kuzeye gitseniz var. Ve Sayın Başbakan ne diyor? Diyor ki her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kural yoktur. Şu soruyu soracağız Sayın Başbakana. Sayın Başbakan senin çocuğunla Edremit’te yaşayan garibanın çocuğu aynımı? Senin çocuğunun gemileri olabilir. E herkesin anası, babası, çocuğuna gemi alacak kadar zengin mi? Bunun hesabını nereden soracağız? Sandıkta soracağız. Birinci ulusal kurtuluş savaşını meydanlarda verdik. Emperyalizme karşı mücadele ettik. İkinci ulusal kurtuluş savaşını demokraside sandıklarda vereceğiz. Hazır mıyız? Hazır mıyız? Hazır mıyız? Hazır mıyız?
Biliyorum Edremit meydanından sesiniz Ankara’ya ulaştı ve Recep beyin ezberi bozuldu. Ezberini bozacağız onun. Sadece ezberini değil, Recep beyin düzenini de bozacağız.
Şimdi düşünün Türkiye Cumhuriyeti kendi kendine yeten, bereketli topraklarıyla kendi kendine yeten dünyadaki sayılı ülkelerden birisidir. Şimdi bakın Allah aşkına bu bereketli topraklarda pamuk üretemiyoruz. Pamuğu nereden alıyoruz? Yunanistan’dan. Mısırı nereden alıyoruz? Dışarıdan. Arpayı, buğdayı dışarıdan, kırmızı eti de dışarıdan. Hayvancılığı da mahvettiler. Şimdi bu beyefendi çıkıp milletin önüne diyecek ki biz anayasa getirdik buna evet oyu verin. Bu milletle dalga geçmektir. Buna izin verecek misiniz? Artık halk uyandı. Halkın iktidarını kuracağız. Beraber iktidara koşacağız ve haramilerden hesap soracağız.
Biliyorum halka hesap vermenin yolu sizden geçiyor. Süleyman siz olacaksınız, mühür sizin elinizde olacak. O mührü adaletten yana kullandığınız zaman, o mührü yolsuzluklara karşı mücadele edenlerden yana kullandığınız zaman, o mührü yetim hakkı yiyenlerden hesap sorulması gerekir diyenlerden yana kullandığınız zaman Türkiye karanlıklardan aydınlığa çıkacaktır.
Bizi bekleyen başka yerlerde var. Malum Anadolu’yu adım adım geziyoruz. Mücadele ediyoruz. Halkımızla birleşiyoruz, dertleşiyoruz, sohbet ediyoruz. Sadece bana düşen bir görev yok. Bu ülkede her yurtsevere görev düşüyor, her bireye görev düşüyor. Hepimiz durumdan vazife çıkaracağız ve AKP’yi sandığa mahkum edeceğiz. Ne için yapacağız biz bunu? Koca Nazım’ın söylediği gibi bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşamak için yapacağız.
Hepinize en içten saygılarımı sunuyorum, sevgilerimi sunuyorum. Yüreğiniz insan sevgisiyle dolu olsun diyorum. Sağolun, var olun diyorum.