11.07.2010

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN BALIKESİR’DE YAPTIĞI KONUŞMA (11 TEMMUZ 2010)

Referandum Mitingleri - 11.07.2010 Balıkesir

Size AKP’yi şikayet etmek için geldim buraya. Yani adaletten kaçanların partisini şikayet etmeye geldim buraya. 8 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. 8 yıldır bir karabasan gibi oldular. 8 yıldır. İşçisi memnun mu? Köylüsü memnun mu? Emeklisi memnun mu? Sanayicisi memnun mu? Memuru memnun mu?

Allah aşkına bu düzenden kim memnun? Bu düzenden Recep Bey memnun. Bakın siz hayır dedikçe sesiniz Ankara’ya gitti. Hayır sesini Recep Bey duydu ve Recep Beyin ezberi bozuldu. Şimdi Balıkesir Meydanında bir söz daha vereceğiz. Recep Beyin ezberini, Recep Beylerin düzenini de bozacağız.

Bu düzen rantiye düzenidir. Bu düzen rant düzenidir. Rant düzenini yıkacağız yerine halkı iktidarını kuracağız. 8 yılda Balıkesir çok şey kaybetti. Balıkesir’in fabrikaları kapandı. İcra dairelerindeki dosyalar kabardı. Borcu borçla kapatmaya çalışan bir Balıkesirli çıktı. Bu tablo Balıkesir’in hak ettiği bir tablo mudur? O zaman hayır oylarınızı, hayır sesimizi daha güçlü, her seferinde daha güçlü dile getireceğiz. Söz mü?

Bakın şimdi, bunlar emekliyi perişan ettiler. Aramızda çok sayıda emekli var biliyorum. Her gittiğim yerde diyorlar ki, emekliler içinde bir şeyler söyleyin diyorlar. Emeklilere şu sözü veriyorum; Adalet ve Kalkınma Partisi yani adaletsiz ve kalkınmasız olan bu parti emekliyi ikinci sınıf yurttaş durumuna getirdi. Emekliye milli gelir artışından pay verilmez dedi.

Size söz ilk yapacağımız icraat emekliye milli gelir artışından pay vermek olacaktır. Mademki alın terine önem vereceğiz, mademki siyasette zenginleşmeyeceğiz, mademki ürettiğimizi hakça bölüşeceğiz o haktan, o bölünmeden emeklide payını alacak, emekliyi de bu ülkenin birinci sınıf yurttaşı yapacağız.

Şimdi bunlar önümüzdeki günlerde az kaldı, bir Anayasa değişikliğini getiriyorlar referandum için. Niye getiriyorlar biliyor musunuz? Aslında hakkı, demokrasiyi, özgürlükleri savundukları için değil, bunların hak ve özgürlük ve demokrasi kavramlarının içini nasıl boşalttıklarını siz bende daha iyi biliyorsunuz. Bundan 10 sene önce insanlar telefonlarıyla rahat konuşurlardı. Şimdi korkuyorlar acaba telefonda konuşurken birisi dinliyor mu diye?

İşte bunların demokrasi anlayışı bu. Bu demokrasi anlayışını sandığa gömeceğiz. Hazır mıyız? Neden bunu söylüyoruz? Bunlar diyorlar ki, efendim biz Anayasa değişikliği yapıyoruz, 12 Eylül Anayasasının ortadan kaldıracağız. Peki, şimdi buradan soruyoruz; siz 12 Eylül Anayasasını getirdiği dokunulmazlığı kaldırıyor musunuz? Dokunulmazlığı kaldırmıyorlar. Niye kaldırmıyorsunuz? Korkuyorlar. Korkunun ecele faydası yoktur. Halkın iktidarında dokunulmazlıklar kaldırılacaktır.

Bir milletvekili hayali ihracat yapan bir milletvekili, ihaleye fesat karıştıran bir milletvekili, kalpazanlık yapan bir milletvekili dokunulmazlık dosyalarının sığınır mı? Sığınmaz mı? Onun sizin vicdanınıza teslim ediyorum ve bunları düşünerek 12 Eylülde sandığa gitmeyi ve 12 Eylül zihniyetini ve AKP’yi sandığa gömmenizi istiyorum.

Bu Anayasa memurun sorununu çözüyor mu? Bu Anayasa değişikliği işçinin sorununu çözüyor mu? Bu Anayasa değişikliği emeklinin sorununu çözüyor mu? Bu Anayasa değişikliği yolsuzlukları engelliyor mu? Bu Anayasa değişikliği yoksulluk olmasın, geliri hakça bölüşelim, sosyal devleti güçlendirelim diyor mu?

O zaman hayırda hayır var diyoruz. O zaman diyoruz ki, oylarınız hayırlı olsun diyoruz. Şimdi sizden mademki hayır dediniz bir söz istiyorum. 12 Eylülde sandığa gidip AKP’yi ve onun Anayasa değişikliğini sandığa gömmeye söz veriyor musunuz?

Recep Beyin kimyası bir daha bozulacak. Ama vardın bozulsun. Çünkü haktan yanayız. Biz özgürlükten yanayız. Biz adaletten yanayız. Bir ülkemizi ve insanımızı seviyoruz.

Sizin yaşadığınız bir gerçeği daha anlatayım size. Burada Balıkesir Seka diye bir fabrikamız vardı. Binin üstünde çalışanımız vardı. Ne yaptılar bunu? Birileri peşkeş çektiler. Yandaşlarına peşkeş çektiler. Balıkesirli bunun altında kalacak mı?

Bakın 1 milyon 100 bin dolara sattılar. Sadece hurdası 4,5 milyon dolar. Bu düzen haktan yana bir düzen midir? Bu düzeni biz savunacak mıyız? Bu düzeni yıkmak ve halkın iktidarını kurmak sizin elinizdedir. Güç birliği yapacağız, beraber yola çıkacağız. Var mısınız? Söz mü?

Sizler söz verdikçe bizde size şu sözü veriyoruz; CHP iktidar olduğunda ilk yapacağı şey siyasi ahlak yasası çıkarmaktır. Önce siyasi ahlak yasası çıkaracağız. Artık siyaseti zenginleşme aracı olmaktan çıkaracağız.

Bir pankartımız var. Diyor ki, Türkiye’yi sen kurtaracaksın. Türkiye’yi beraber kurtaracağız. Beraber yürüyeceğiz, güç birliği yapacağız.

Bakın, Türkiye sizinle ve Balıkesir Sporla gurur duyacaktır. Onlar bir tarih yazdılar ve yükseldiler. Şimdi bir tarihide Balıkesir meydanında ve seçin sandığında sizler yazacaksınız. Söz mü? Halkın iktidarını beraber kuracağız. Neden beraber kuracağız? Artık bu millet çalınmaktan bıktı. Bu millet yolunmaktan bıktı. Bu millet perişan. İşçisi, memur, emeklisi herkes perişan. Beraber Türkiye’nin kaderini değiştireceğiz. Söz veriyor musunuz?

Neden söylüyorum bunu? Mustafa Kemal Amasya’da bir Tamim yayınladı. Dedi ki, Türkiye’nin makus talihini milletin azim ve iradesi kurtaracaktır. Şimdi biz 2.Ulusal Kurtuluş Savaşını başlattık. Birincisi meydanlarda verdik. 2.Ulusal Kurtuluş Savaşını sandıklarda vereceğiz ve demokrasi yoluyla kazanacağız bunu.

Şimdi size Sayın Başbakanın 27.10.2002 tarihinde burada yapılan bir mitinge telekonferans yoluyla katılıyor ve ardından şu lafları ediyor, şimdi onu okuyorum size; mazot fiyatlarımızı, endirekt vergileri, akaryakıt tüketim vergisi gibi bunları kaldırmak suretiyle ucuzlatacağız. Ucuzlattı mı? ÖTV’yi kaldırdı mı? Çiftçi ucuz mazot aldı mı?

Peki, şimdi sizin vicdanınıza sesleniyorum; Allah aşkına söz veren bir kişi, bir Başbakan verdiği sözü tutmazsa ne denir? Demokrasilerde verilmeyen sözün cezası sandıkta sorulur. Bu sözü tutmayan bir Başbakana da sandıkta Balıkesirliler hesap verecektir, hazır mıyız? Söz veriyor muyuz?

Bunların yapmadığını, söz verip yapamadığını biz yapacağız. Biz hesap kitap adamıyız. Neyin ne olduğunu biliriz. Yaptığımız şeyin sözün vermeyiz. Ama bir şey yapılacaksa onu mutlaka yaparız. Çünkü yapacağımız her şey halkın çıkarları için olacaktır.

Recep Beyin sözü bununla bitmiyor. Recep Bey bir şey daha söylüyor. Diyor ki, çiftçinin üzerinde faiz yükünü azaltacağız ve sadece anaparayı sizlerden tahsil edeceğiz. Yani faizi sileceğiz. Böyle bir şey oldu mu? Emin misiniz olmadı mı? Ah Recep ah. Nasıl söz verirsinde yerine getirmezsin. Şimdi bunu sormayacak mıyız?

Bakınız, çok güzel bir ülkemiz var. Güneşimiz var. Denizlerimiz var. Tarlalarımız var bereketli. İnsanımız var yetenekli. Mühendisimiz var, çiftçimiz var, işçimiz var, emeklimiz var, memurumuz var. Kendisine yeten dünyadaki 7 ülkeden birisiydik. Şimdi ne yaptık? Yunanistan’dan pamuk getiriyoruz. Dışarıdan et getiriyoruz. Allah aşkına 2009 yılında sadece 2009 yılında yurtdışından tarım ürünü için 10 milyar dolar para ödedik. Bizim işçimiz perişan, çiftçi perişan, üretmiyor, ürettiği salçayı satacak yer bulamıyor ama biz dışarıdan 10 milyar dolarlık tarım ürünü getiriyoruz.

Bu ayıp bu hükümete yeter mi? Bu ayıbı ortan kaldırmak sizin elinizdedir. Çiftçini altın teri alınacak ve hakkı ödenecek. O zaman ancak biz bu ülkede güneşinde, toprağında, çiftçinin de, memurunda hakkını verebiliriz ve hakkı vermek için yola çıktık zaten.

Yine Recep Beyin Balıkesir’le ilgili sabıkası fazla. Burada bir şey daha söyledi. Dedi ki, askerlik yan gelip yatma yeri değildir. Öyle değil mi? Şimdi Balıkesirlilere bir görev daha düşüyor. Recep Beyin bu sözünü sandıkta hatırlatmak ve ona dersini vermek. Ders vermeye hazır mıyız? Recep Beye bundan ötürüde bir ders vereceğiz ve şunu söylüyoruz, biz yani CHP biz insanlarımızı seviyoruz. İnsanlarımızın inançlarına saygılıyız. İnsanımızın etnik kimliğine saygılıyız. Bu güzel coğrafyada kardeşçe, barış içinde yaşamayı arzu ediyoruz ve bütün hedefimizde bu. Bu hedefi ancak yakalayacak olan CHP’dir. Terörü de biz bitireceğiz inşallah. Göreceksiniz.

Bunlar Türkiye’yi böldüler. Biz Türkiye’yi birleştireceğiz. Bunlar kendilerince zenginleştiler, halk yoksullaştı. Biz onları fakirleştirip halkı zengin edeceğiz. Bunlar yoksulluğu arttırdılar. Biz yoksulluğu arttırmayacağız. Refahı tabana yayacağız. Halk zenginleşecek diyoruz. Onun için söylüyoruz; her şeyden önce halk var, halkın çıkarlarını sonuna kadar savunmakta bizi görevimizdir, bunun için yola çıktık diyoruz.

Bir hedefimiz var. Bu güzel coğrafyada gelecek kaygısı olmayan çocuklarımızın da gelecek kaygısı yaşamadığı güzel bir Türkiye’yi yaşatmak. Bakın şurada bir afiş vardı. KPSS’den şikayet ediyor. Dershanelerden şikayet ediyor. Dershanelere ne kadar para ödüyoruz biliyor musunuz? Türkiye genelinde 16 milyar lira para ödüyoruz. Yazık günah değil mi? Çocuklarımız okulda eğitim almıyor mu? Bu sınav sistemi nedir? Çocuklarımız oyunu bile unuttu. Bu yapıyı, Milli Eğitimi tepen tırnağa halkın iktidarında değiştireceğiz.

Atanamayan öğretmenler var. İşsizlik var. Balıkesir’de de işsizlik var mı? Emin misiniz? Ama Recep Beyin bir kabahati daha var. Recep Bey dedi ki, her üniversiteyi bitiren çocuk iş bulacak bir kural yok ki. Balıkesir meydanından Recep Beye bir çağrıda bulunalım ve bir hatırlatma yapalım. Sevgili Recep, herkesin çocuğu senin çocukların kadar şanslı değil. Millet boğazından kesiyor. Yemiyor, içmiyor, çocuğunu dershaneye gönderiyor. Yurt zaten başlı başına bir dert. Çocuğu üniversiteyi bitiriyor daha iyi bir iş bulsun diye. Daha iyi okusun diye. Daha iyi bir evlilik yapsın diye. Daha iyi gelir elde etsin diye. Üniversiteyi bitiriyor, işsiz kalıyor ve Recep Beyde diyor ki, her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kural yoktur.

Buradan söylüyoruz, eğer bunu demokrasisi gelişmiş bir ülkede bir Başbakan söyleseydi, o Başbakan koltuğunda 3 gün bile oturamazdı. Şimdi oturuyor. Onu indireceğiz o koltuktan inşallah.

Recep Beyin hangi kabahatini anlatayım size. Recep Bey çiftçileri de azarlıyor. Ne diyordu çiftçiye? Ananı da al git diyordu. Şimdi bakın önünüze seçim geliyor, referandum geliyor. Bir, anamızı alacağız. İki,

Babamızı alacağız. Üç, kardeşimizi alacağız. Dört, komşumuzu alacağız. Beş, kahvedeki arkadaşımızı alacağız. Hep beraber sandığa gideceğiz ve AKP’ye dersini vereceğiz.

Burada genç bir arkadaşımız yazmış, evet diyor. Ben anamı aldım da geldim. Sen ceketini de al git diyor. Ceketini giydireceğiz ona. Recep dinleyecek meraklanmayın. Dinleyecek. Dinlemek zorunda. Ya dut yemiş bülbüle dönecek yada dinleyecek.

Buraya biraz gecikerek geldik. O nedenle sizlerden özür diliyoruz geciktiğimiz için. Bağışlayacağınızı umuyoruz. Ama şunu söyleyeyim; biz insanımızı seviyoruz. İnsanımız bütün güzellikleri hak ediyor. İnsanımızın yüreği sevgi ve barışla doludur. Biz sevgiden, hoşgörüden yanayız. İstiyoruz ki, bu coğrafyada herkes huzur içinde yaşasın. Tıpkı Nazım’ın dediği gibi, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşamak istiyoruz bu güzel coğrafyada.

Size en içten saygılarımı sunuyorum. En içten sevgilerimi sunuyorum. İnşallah Balıkesir’e tekrar Başbakan olarak geleceğiz. Hepimize bir görev daha düşüyor. Sadece benim çalışmam, sadece arkadaşlarımın çalışması yetmiyor. Her yurttaşımız, her yurtseverimiz özgürce, özveriyle çalışmak zorundadır. Çalışacağız, halkın iktidarını kuracağız. Halkın iktidarın buluşmak üzere sağ olun, var olun diyorum.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler