25.06.2010

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN ANTALYA’NIN ALANYA İLÇESİ’NDE YAPTIĞI KONUŞMA - BİZ MAĞRUR OLMAYACAĞIZ, HİZMETİ HALK İÇİN YAPACAĞIZ (25 HAZİRAN 2010)

Merhaba Alanya. Adım adım yurdu dolaşıyoruz. İktidara doğru koşuyoruz. Hep beraber koşacağız. Türkiye’yi içinde bulunduğu karanlık noktadan alıp çağdaş uygarlığa taşıyacağız. Her yerde söylüyorum bir daha söyleyeyim. Halkın iktidarını rantiye için değil, halk için kuracağız. Rantiye iktidarı değil, halkın iktidarı olacak.

Alanya’yı siz benden çok daha biliyorsunuz. Turizme %10 net katkı Alanya’dan. Alanya turizm açısından Türkiye’nin gözbebeği. Ama bu kadar önemli bir yer, bu kadar önemli bir merkez niçin Gazipaşa’daki havaalanını açmazda Antalya’ya mahkum edilir? Başbakanlık bölümüne geleceğim. Ama Gazipaşa’da havaalanının açılmamasının ayıbı Recep Tayyip Erdoğan ve onun yandaşlarınındır. Bu konuda kararı sadece bu mu? Hayır. Gazipaşa’dan başlayıp Antalya’dan ulusal sisteme entegre olacak raylı sistemi de CHP iktidarında kuracağız. Çünkü biz, bizim siyaset anlayışımız halka hesap verme üzerine kuruludur. Halka hesap veren bir siyaset düzgün bir siyasettir. Halka hesap vermeyi namuslu bir görev kabul eden düzgün bir siyasettir. Halka yalan söyleyip iktidar olduktan sonra zenginleşen bir siyaseti biz reddediyoruz.

Onlar dinleyecek. Ama ben önce size bir soru sorayım. Birden fazla soru sorayım. Siz parlamentoda hayali ihracatçı milletvekili görmek istiyor musunuz? Siz parlamentoda ihaleye fesat karıştıran bir milletvekili istiyor musunuz? Siz parlamentoda bir kalpazan istiyor musunuz? O zaman sandık önünüze gelecek. Sandığın mührü, sandık, elinizde mühür olacak. O mührü adaletten ve halktan yana kullanma sözü veriyor musunuz? Söz veriyor musunuz? Ağır geldi biraz. Söz veriyor musunuz? Bakın bunu şunun için söyledim. Ankara’da Recep bey duysun onunda ezberi bozulsun diye söylüyorum zaten. Halkın iktidarı yaklaştıkça Recep beyin ezberi bozuldu. Sizin sesiniz Ankara’ya ulaşacak, onun kimyası bozulacak. Ama şimdi sıra geldi Recep beylerin düzenini bozmaya geldi. Böyle fakir fukara edebiyatı yapacaksın, ben fakir fukara, garip guraba dostuyum diyeceksin. Efendim ben okula giderken ayağımda yırtık ayakkabı vardı, siyasete atılırken yoksulduk diyeceksin. Ondan sonra iktidarda palazlanıp Kısıklı’da 5 yıldızlı villanda oturacaksın. Ondan sonrada dönüp diyeceksin ki, efendim benim aldığım aylık bana yetmiyor. Ne kadar aylık alıyor? Ayda 10 bin lira. 10 bin beyefendi için yetmiyormuş o yüzden şirket kuruyormuş.

Şimdi size soruyorum. Aranızda herhalde çok sayıda emekli vardır. Recep beye şu soruyu sormanızı istiyorum. E sevgili Recep, gözünüzü sevdiğimin Recep’i, sen ayda 10 bin lirayla geçinemiyorsun. Dolmuş parası versin, taksi parası vermezsin, uçak parası vermezsin, okul masrafın yok. 10 bin lirayla geçinemiyorsun. Peki bu emekli ayda 500 – 600 lirayla nasıl geçinecek? Bunu sormayacak mıyız? Onun için sandık önümüze geliyor. Seçerken dikkatli davranacağız.

Geçmişte ayrılık, gayrılık vardı. Geçmişte CHP’ye oy vermeyenler olabilir. CHP’ye kızgın olanlar olabilir. Efendim ben bu sistemden memnun değilim, sandık başına gitmeyeceğim diyenler olabilir. Ama artık Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle önümüzdeki seçimlerde herkes sandığa gidecek. Sandığa gitmenin sözünü veriyor musunuz? İkinci söz; bizim sadece sandığa gitmemiz yetmiyor. Komşumuzu da almalıyız, yakınımızı da almalıyız. Onları da ikna etmeliyiz. Her birimize düşen bir görev var. Her yurt sever önümüzde halkın iktidarını kurmak için mücadele edecektir ve etmeye söz vermelidir.

Artık bu güzel coğrafyada terörü bitirmeliyiz. Yatağa aç giren çocuk bırakmamalıyız. Her ailede tencere mutlaka kaynamalı. Yoksulluğu tarihe gömeceğiz. Çünkü biz halkın iktidarını kurmaya kararlıyız.

Bakın terör dedim, terör hala gündemimizde ve çok ciddi bir sorun olarak duruyor. Geçen gün İstanbul’da bir patlama oldu 17 yaşında Buse’yi kaybettik. Dün Elazığ’da bir olay oldu 70 yaşındaki Şerife teyzemizi kaybettik. Terörü tümümüz ama tümümüz baştan sona lanetlemeliyiz. Teröre karşı çıkmalıyız. 17 yaşındaki Buse’nin günahı neydi, 70 yaşındaki Şerife teyzenin günahı nedir? Hiçbir inanç, hiçbir din, hiçbir etik değer bu insanların ölümüne gerekçe oluşturamaz. O nedenle terörü lanetleyeceğiz ve teröre destek veren tüm unsurları da karşımıza alacağız. Biz siyasette etnik kimliği ve inancı siyasette esas almıyoruz. Bizim için esas olan insandır. İnsanı baş tacı edeceğiz. Onun etnik kimliği de başımızın üstüne, onun inançları da başımızın üstüne. Tek bir gerçek vardır. O da insan inançlarıyla, etnik kimliğiyle Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır ve başımızın üstünde yeri vardır.

Siyasetin konusu işsizliktir. Siyasetin konusu yoksulluktur. Siyasetin konusu onurlu bir Türkiye yaratmaktır. Siyasetin konusu gelir dağılımını düzetmektir. Siyasetin konusu ülkeye fabrikalar yapmak, teknoloji getirmektir. Siyasetin konusu eğitimdir. Siyasetin konusu sağlıktır. Siyasetin konusu etnik kimlik değildir. Siyasetin konusu inanç değildir. Allah’la kul arasına kimse giremez. Hiç kimsede kendi anne ve babasını seçme özgürlüğüne sahip değil. O zaman insanın etnik kimliği siyaset konusu değil. O açıdan söylüyorum, o açıdan istirham ediyoruz, o açıdan diliyoruz artık bu ülkede, bu coğrafyada ulusal beraberlik, ulusal bütünlük içinde hepimizin karnının doyabileceği, aynı havayı teneffüs ediyoruz, aynı güneşimiz var, aynı toprağımız var. Biz sadece Türkiye’yi değil, dünyayı doyurmaya talip olan bir iddiayla işe talibimiz.

Bir şey daha söyleyeyim. Emekliler için söyledim. Aramızda çok sayıda kadın ve genç var. Önce kadın ve gençlerimizi bir alkışlayalım Allah aşkına. Türkiye’de artık siyasetin yapısı değişiyor. Siyaset gençleşiyor. Eğer bu ülkenin nüfusunun yarısından fazlası gençse bu gençlik siyasete de yansımalı. Ülkenin nüfusunun kadınsa bu da siyasete yansımalı. O nedenle gençliği ve kadını siyasetin odak noktasına getirmeye de kararlıyız.

Türkiye’de işsizlik konusu vardır. İşsizlik konusu herkesin yüreğini yakıyor. Düşünün şimdi bir aileyi düşünün. Çocuğu alıyor, büyütüyor, yetiştiriyor, üniversiteye gönderiyor, üniversiteden mezun oluyor iş yok. Ama ne diyor Recep bey? Diyor ki her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kural yok diyor.

Bakınız; işsizlikle mücadelenin yolu Türkiye’yi üreten noktaya getirmektir. Çiftçi üretiyor mu? Üretiyor. Sanayici üretiyor mu? Üretiyor. Ama izlenen politikalarla çiftçiyi üretemez noktaya getirdiler. Sanayiciyi üretemez noktaya getirdiler. Şimdi işsizlik var. Ve Recep bey diyor ki, işsizliği nasıl önleyeceksiniz bana reçete verin. 8 yıldır bu ülkeyi yöneten, 8 yıldır işsizliğe çare bulamayan bir insan bu saatten sonra işsizliğe çare bulabilir mi? Çare bulabilir mi? Tek çare var. Recep inecek, halkın iktidarı kurulacak. Göreceksiniz işsizlik nasıl çözülür.

Bu yapı içinde çiftçiyi düşünelim. Dünyanın en pahalı mazotunu alıyor. Dünyanın en pahalı gübresini alıyor. Dünyanın en pahalı ilacını alıyor. Ürettiği ürünün bedelini alamıyor. E ne olacak bu çiftçinin hali? Gelirken Serik’e uğradık. Serik’te pamuk vardı bir dönem, pamuk tarlaları vardı. Şimdi Serikli pamuk ekmiyor. Niçin? Yunanistan’dan pamuk alıyoruz. Allah aşkına bu ülkenin toprağı var, güneşi var, çiftçisi var, traktörü var, her şeyi var ama Yunanistan’dan pamuk alıyorsunuz. Niçin? Biz birileri para kazansın diye politika oluşturursak olmaz. Siyasette şunu söyledim dedik ki biz siyasette bulunduğumuz süre içinde hiçbir zaman zenginleşmeyeceğiz ve havuzlu villalarda oturmayacağız dedik. Çünkü biz siyaseti kendimize hizmet etmek için değil, yakınımıza hizmet etmek için değil, başkalarına, yandaşlarına hizmet etmek için değil, biz siyaseti halka hizmet etmek için yapıyoruz. Onun için diyoruz ki, önce halk zenginleşecek, ondan sonra siyasetçi eğer parası varsa, pulu varsa oturacak, çalışacak, üretecek, siyasetten çekilecek. Ama halkın zenginleşmediği, ama sadece siyasetin zenginleştiği bir ortamda hiçbir zaman Türkiye aydınlığa ulaşamaz. Hiçbir zaman Türkiye politikası halka hesap veremez. Hiçbir zaman sağlıklı bir demokrasi gelişemez. Halka hizmet çok önemlidir. Halka hizmeti başlattığınız andan itibaren karşılığını bulursunuz. İşsizlik sorununu çözersiniz, yoksulluk sorununu çözersiniz, sağlık sorununu çözersiniz, eğitim sorununu çözersiniz. Çünkü kendiniz için değil, parayı halk için harcayacaksınız. Temel ideoloji budur, temel hedefte bu olmalıdır.

Bakınız bugün Kütahya’da bir sınav yapıldı. 80 kişi alınacak. Başvuru kaç biliyor musunuz? 7 bin kişi. İşsizliği gösteriyor aslında bu. Recep bey bu rakamları duyunca duymamazlıktan geliyor. Ama hepimiz duyuracağız. İşsizliği duyuracağız. Türkiye’nin her tarafında var işsizlik. Bir ailede bir işsiz olduğu zaman o ailede huzur yoktur. Ailenin annesi rahatsızdır, babası rahatsızdır, komşuları rahatsızdır, akrabaları rahatsızdır. Bu çocuk ne zaman iş bulacak diye. Kızım ne zaman iş bulacak diye. Onun için işsizlik temel bir sorundur. Onun için işsizlikle mücadelede bizim boynumuzun borcudur. Bunun için mücadele edeceğiz. Ama sizin desteğinizle.

Size az önce söyledim inançların kutsal olduğunu, Allah’la kulun arasına kimsenin girmemesi gerektiğini. Böyle bir yetkininde aslında kimsede olmadığını. O nedenle inançların zaman zaman siyasette sömürü alanı haline getirildiğini. Ama halkın iktidarında buna da son vereceğimizi, her inanca saygı göstereceğimizi, insanı değer olarak alacağımızı ve insanı baş tacı yapacağımızı, insanın yaşadığı sorunları çözmek için yola çıkacağımızı söyledik. Ve bunun içinde Alanya’da sizlere bir kez daha söz veriyoruz.

Bir şey daha söyleyeyim size. Alanya’da bir politikacı gelip yerel seçimler sırasında şunu söyledi. Sayın Mehmet Ali Şahin. Efendim bize oy vermezseniz buraya hizmet gelmez diye. Önce şunu söyleyeyim. Yolun yapılmaması, havaalanının açılmaması, baraj yaptık, suyu doldurduk şimdi denize su akıtıyoruz. Allah aşkına o su zaten denize gidiyordu. Baraj yaptın bari elektrik üret, bari tarlaları sula. Onu yapmıyorlar. Çünkü akıllarına gelmiyor. Çünkü halkı cezalandırmak istiyorlar. Biz bunu yıkacağız bu anlayışı. Ve Alanya’dan şu sözü veriyoruz. Bize oy versin, vermesin, bizi sevsin, sevmesin, ben CHP’liyim desin demesin bu ülkede herkese hizmet götürmek CHP’nin boynunun borcudur.

Biz hizmeti halk için yapacağız. Biz mağrur olmayacağız. Biz halka hükmetmeyeceğiz. Halka hükmetmek onların işi. Biz halka hizmet edeceğiz. Hizmet etmek için geleceğiz. Onlar mağrur oldular ama halk yoksullaştı. Biz bu tabloyu tersine çevireceğiz. Önce halk zenginleşecek, önce halk birlik olacak. Halk birlik olacak, halkın karnı doyacak, halk alnının teriyle kazanacak, evine helal ekmek götürecek. Temel hedefimiz budur.

Ve gittiğim her yerde şunu söyledim bir daha söylüyorum. Önümüze sandık gelecek. Sizler bağırıyorsunuz Başbakan Kemal diye. Başbakanlık benim elimde değil, sizin elinizde. Başbakanlığı sağlayacak olan sizsiniz. O nedenle şunu yapacağız. Bakın Recep beyle çiftçinin arası iyi değil, esnafın arası iyi değil, memurun arası iyi değil. Hiç kimsenin arası iyi değil Recep beyle. Recep beyin rantiyerlerle arası çok iyi yalnız. Köşeyi dönenlerle arası çok iyi onu ben biliyorum. Recep bey Mersinli bir çiftçiye ne demişti? Al ananı da git demişti. Şimdi Alanya meydanından Recep için biz söz verelim. Önümüzdeki seçimlerde anamızı alacağız, babamızı alacağız, bacımızı alacağız, kardeşimizi alacağız, komşumuzu alacağız ve sandığa gideceğiz ve Recep beye ders vereceğiz. Ve sandık önünüze geldiğinde adaletten yana, hukuktan yana, demokrasiden yana oy kullanırsanız, kul hakkı yiyenden hesap sorulmasını isterseniz adres bellidir, 6 oktur ve CHP’dir. Ve şunu söylüyorum. Bütün yurttaşlarıma söylüyorum. Önümüzdeki seçimlerde helal süt emmiş bütün yurttaşlarımı CHP’nin çatısı altına bekliyorum.

Bizi başka yerde bekleyen yurttaşlarımızda var. Oraya da gideceğiz, yolumuz uzun, koşuyoruz. Beraber koşacağız, beraber yürüyeceğiz. İktidarı beraber yakalayacağız. İnşallah halkın iktidarı kurulduğunda da Türkiye’de kalkınma nasıl oluyormuş herkes görecek bunu. Bütün dünyaya göstereceğiz.

Hiç endişe etmenin Türkiye Alanya’yla gurur duyacak. Alanya’da da halkın iktidarını kuracaksınız, Türkiye’de de halkın iktidarını kuracağız.

Son olarak hemen hemen her toplantıda kullandığım Nazım babanın iki dizesiyle bitiriyorum. Bir ağaç gibi tek ve hür olalım ve bir orman gibi kardeşçe yaşayalım. Bu davet hepimizin daveti. Bu davetle çağıralım, bu davetin altına bütün yurttaşlarımızı toplayalım ve saygın bir Türkiye için, güzel bir Türkiye için, gelecek kaygısı olmayan bir Türkiye için, sömürünün olmadığı bir Türkiye için, yoksulluğun tarihe gömüldüğü bir Türkiye için hep beraber koşalım. Koşmaya hazır mıyız? Hazır mıyız? O zaman Recep beyin ezberi bir daha bozulacak. Varsın bozulsun. Biz halkın iktidarını kurmaya ve bu ülkeyi onurlu bir ülke yapmaya kararlıyız. Sizlerle beraber gideceğiz. Sağolun var olun.