CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU:
-BU TOPLANTI TAM BİR YÜZ KARASIDIR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben anayasaya sadakat konusunda TBMM’de yemin ettim. Yasama, yargı, yürütme organı, güçler ayrılığı ilkesine saygı duyacağıma dair yemin ettim. Yeminimize bağlıyız, namusumuza bağlı olduğumuz gibi. Herkesin de yeminine bağlı olmasını isteriz. Aksi bir tabloyu çizerseniz, yargıyı siyasallaştırırsanız. Bu yargı nasıl adaletle karar verecek?" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Sekreter Kamil Okyay Sındır, Genel Başkan Yardımcıları Yasemin Öney Cankurtaran ve Seyit Torun’la birlikte Genel Merkezin fuaye alanında ’Cumhuriyet Halk Partisi Çalışıyor, Türkiye Kazanıyor’ projesi kapsamında Bodrum Belediyesi’nin çalışmalarının tanıtımının yapıldığı sergiyi gezdi. Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’dan çalışmalarla ilgili bilgi alan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, basın mensuplarına da gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri şöyle:
Soru- Efkan Ala’nın İçişleri Bakanlığı’ndan alındığına yönelik iddialar var. Bunu nasıl yorumladınız siz? Daha önce siyasi sorumlulardan hesap vermesini istemiştiniz. Bu kapsamda nasıl değerlendirirsiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Daha ayrıntıları bilmiyoruz. Ama bir partinin iç işi gibi görünüyor. Dolayısıyla ayrıntıları öğrendikten sonra size daha geniş bir açıklama yapabiliriz bu konuda.
Soru- Efendim Cumhurbaşkanlığı sarayında adli yıl açılış töreni düzenlendi. Cumhurbaşkanının da bir konuşması oldu ve bu konuşmanın adli yıl açılışında Cumhurbaşkanının konuşma yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir de sözleri arasında Yenikapı ruhu vardı. Çatışmacı, ayrışmacı sözlerden uzak durulması yönünde de muhalefete üstü kapalı bir çağrısı oldu. Yenikapı ruhu yaşatılmalı dedi. Bu sözleri nasıl değerlendirirsiniz?
BUGÜN AÇIKÇA ADLİYE’YE SİYASETİN SOKULDUĞUNA TANIK OLDUK
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sayın Cumhurbaşkanının şu sözüne yürekten katılıyorum. Yenikapı ruhu yaşatılmalı. Ben Yenikapı’da 12 maddelik bir konuşma yaptım. Konuşmanın birinci maddesi şuydu; camiye, kışlaya, adliyeye siyaseti sokmayın. Eğer siz buralara siyaseti sokarsanız o zaman bu Türkiye’nin başı beladan kurtulmaz. Bugün açıkça adliyeye siyasetin sokulduğuna hep beraber tanık olduk. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki, burası milletin mekanıdır, milletin mekanında yargının gelip adli yıl açılışı yapması da doğaldır. Şimdi milletin mekanı Türkiye’nin tamamı milletin mekanıdır. Burası da millete ait bir mekandır. Bana ait değil ki. Cumhurbaşkanlığı Sarayı da millete aittir. TBMM de millete aittir. Ama devletlerin gelenekleri vardır, töreleri vardır. Siz Cumhurbaşkanlığı köşkü haline TBMM’yi getiremezsiniz. Adli yıl açılışını TBMM’de yapamazsınız. Orası da milletin mekanı. Her yer kendine göre özelliği olan ve devletin kurumları oralarda otururlar. Milletin mekanı diye şimdi siz kalkıp da Cumhurbaşkanı gidip adliyede konuşma yapabilir mi, adliyede toplantı yapabilir mi? Bakanlar kurulu gelip TBMM’de toplanabilir mi? Her yerin kendine ait özelliği vardır, devleti devlet yapan budur. Sonra milletin mekanı diyorsunuz ama millet kaça mal oldu o mekan onu bilmiyor. Kaça mal olduğunu bilmiyor ama orada adliyeyi topluyorsunuz.
BEN ANAYASAYA SADAKAT KONUSUNDA YEMİN ETTİM
Kaldı ki bakın, yargının bağımsızlığı dediğimiz bir kurul vardır. Amerika’da Amerikan Devlet Başkanı bir salona girdiği zaman orada hakimler varsa hiç kimse ayağa kalkmaz, hiç kimse alkışlamaz. Bizde hep beraber ayağa kalkıp hep beraber alkışlıyorlar. Ne demektir bu? Yargı yürütmenin emrine girdi demektir. Yargı siyasete bulaştı demektir. Dünyanın her tarafında, bütün demokrasilerinde hakim salona girdiği zaman herkes ayağa kalkar. Bakın, hakim salona girdiği zaman herkes ayağa kalkar. Kural budur. Cumhurbaşkanı salona girdiği zaman herkes ayağa kalkmaz. Herkesin bir yeri vardır, ağırlığı vardır. Ben ayağa kalkarım, bürokratlar da ayağa kalkar. Ama hakimler bürokrat değildir. Bu çerçevede bakmak gerekiyor, bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
Siz adli yılı açtınız güzel. Bir de kalkıp konuşma yapıyorsunuz. Nasıl bir konuşma? Siyasi bir konuşma yapıyorsunuz. Açıkça belli alanları suç kapsamında değerlendiriyorsunuz. Ne demektir bu? Sevgili hakimler bakın ben size söylüyorum kararı böyle vereceksiniz, buna uyacaksınız demektir bu. Tam bir yüz karası toplantıdır bu.
Niye katılmadım? Ben anayasaya sadakat konusunda TBMM’de yemin ettim. Yasama, yargı, yürütme organı, güçler ayrılığı ilkesine saygı duyacağıma dair yemin ettim. Yeminimize bağlıyız, namusumuza bağlı olduğumuz gibi. Herkesin de yeminine bağlı olmasını isteriz. Aksi bir tabloyu çizerseniz, yargıyı siyasallaştırırsanız. Bu yargı nasıl adaletle karar verecek? “Davaları hızlandırın” diyor. Yani yargıya talimat veriliyor. Şimdi bir de diyorlar ki, “Biz demokratik bir ülkeyiz.” Bunun neresinde demokrasi var? Herkesin Yenikapı ruhuna saygı göstermesi lazım. Birliğe ihtiyacımız var mı? Var. Beraber olmaya ihtiyacımız var mı? Var. Birlikte yaşamaya ihtiyacımız var mı? Var. Kardeşçe yaşamaya ihtiyacımız var mı? Var. Ama devletin kurumlarını hiç kimse kendi arka bahçesi haline getirmemeli. Devletin kurumlarını kendi arka bahçeniz haline dönüştürürseniz; Türkiye’de birliği, beraberliği ve huzuru sağlayamazsınız. Sağlanamaz zaten bu.
BU ANAYASANIN VE HUKUKUN AÇIKÇA AYAKLAR ALTINA ALINMASI DEMEKTİR
O açıdan başta yargıya, kendi görevinizi biliniz, adaleti başkalarına teslim etmeyiniz, adalet çok soylu bir kavramdır, adalet mülkün yani devletin temelidir. Adaleti bir bilgin şöyle tanımlar; adalet bir kutup yıldızı gibidir, sabit yerinde durur, bütün kainat onun etrafında döner. Yani bütün Cumhurbaşkanları, yani bütün Genel Başkanlar, yani bütün vatandaşlar, yani bütün sivil toplumlar. Yani kainat o adaletin etrafında döner. Adalet bu kadar kutsal bir şeydir. Adalete gölge düşürdüğünüz andan itibaren devleti devlet olmaktan çıkarırsınız. Anayasada da bu korunmuştur. Hiç kimse emir, talimat veremez diyor yargıya. Emir ve talimat veremez. Siz kalkıyorsunuz toplantı yapıyorsunuz, giriyorsunuz salona herkes ayağa kalkıyor, onlara talimat veriyorsunuz sonra solandan çıkıyorsunuz. Bu anayasanın ve hukukun açıkça ayaklar altına alınması demektir. Biz devletimizi seviyoruz, vatandaşlarımızı seviyoruz, onlara saygı duyuyoruz, ne gerekiyorsa yapıyoruz. Bu ülkenin birliği ve bütünlüğü için hiç kimse şunu söyleyemez. CHP Genel Başkanı bu ülkenin birliği ve bütünlüğü için elinden gelen çabayı göstermedi. Yeri geldi bağrımıza taş bastık sesimizi çıkarmadık bu ülkenin birliği ve bütünlüğü için. Ama biz bunu yaparken birileri darbe fırsatçılığı yapıp bütün yargıyı toplayacağım, bunlar benim emrimde olacak, gelecekler sarayda toplanacaklar, ben içeri gireceğim, beni ayakta alkışlayacaklar. Bu adaleti aşağılamak demektir, yargıyı aşağılamak demektir. Böyle bir şey olamaz.
İLK KEZ BÜTÜN GELENEKLER BİR TARAFA ATILDI
Adli yılın açılışında bir; savunma makamı konuşur, yani Türkiye Barolar Birliği Başkanı konuşur. İki; yargıyı temsilen de Yargıtay Başkanı konuşur. Devletin geleneği budur. Cumhuriyet kurulduğu tarihten itibaren neredeyse hep öyle olmuştur. İlk kez bütün gelenekleri bir tarafa attık. Böyle bir anlayış olamaz. Milletin yeriymiş. Elbette milletin yeri. Kimse itiraz etmiyor ki ona. Milletin yeriyse o zaman gitsinler herhangi bir yerde meydanda toplansınlar. Meydanlar da milletin meydanı. Hep beraber gidelim oraya yargının önünde saygı duruşunda bulunalım, yargıya saygı gösterelim.
Bu kadar arkadaşlar teşekkür ederim, sağ olun.