14.07.2018
14.07.2018
CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN 15 TEMMUZ HAİN DARBE GİRİŞİMİ’NİN 2. YILDÖNÜMÜ MESAJI
“15 Temmuz 2016’da, Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik darbe girişimi, halkımızın, parlamenterlerimizin ve tüm siyasi partilerin demokrasiye bağlılıkları doğrultusunda kullandıkları, “Direnme Hakkı” sayesinde başarısızlığa uğratıldı.
Bu nedenledir ki 15 Temmuz, Yüce Meclis'in tek vücut olarak hain namlulara direndiği, vatandaşlarımızın teröristlere geçit vermediği bir destandır. Sokaklarda şehit olma pahasına, teröristlere direnen, tanklara karşı koyan vatandaşlarımız, Yüce Meclis’in çatısı altında toplanarak parlamenter sisteme ve demokrasimize sahip çıkan parlamenterlerimiz, demokrasi kahramanıdırlar.
Şurası asla unutulmamalıdır ki FETÖ Darbe Girişimi, sadece 15 Temmuz gecesinden ibaret bir demokrasi karşıtı saldırı da değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçirmek isteyen FETÖ, bu doğrultudaki faaliyetleri sırasında dönemin AK Parti hükümetlerinden yıllarca açık destek görmüş, kamu kurumlarına, güvenlik bürokrasisine ve hukuk sistemine yönelik kumpaslar kurmuştur. Ergenekon ve Balyoz vb. kumpas davaları yoluyla, çoğunluğu Atatürkçü binlerce yurtsever tutuklanmış, sahte delillerle haklarında hüküm tesis edilmiştir. FETÖ üyesi şahısların Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere birçok kurumda yükselmesine zemin hazırlamış, kozmik odaya girilmesine göz yumulmuş, 15 Temmuz darbe girişiminin temelleri atılmıştır. Bu bağlamda Recep Tayyip Erdoğan’ın, FETÖ ile yapılan işbirliğinin itirafı niteliğindeki “Ne istediniz de vermedik” sözü, kumpas döneminin karakterini en doğru şekilde betimlemesi bakımından tarihseldir.
Erdoğan’ın “Aynı menzile giden farklı yollardan biri” olarak gördüğü FETÖ ile arasındaki kavga, “Daha Demokratik, Özgür ve Adil Bir Türkiye” konusundaki görüş farklılıkları nedeniyle başlamamıştır. Aksine, demokrasinin geriletilmesi, özgürlüklerin kısıtlanması konusunda birbirleriyle yarışan iki yapı olarak karşımıza çıkmışlardır. Bu iki yapı arasındaki çıkar çatışması ülkemizi 15 Temmuz karanlığına sürüklemiştir. Demokrasi karşıtlığında birleşen yapılardan biri 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunmuş, diğeri ise 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL yoluyla Türkiye’yi bir diktatörlük rejimine dönüştürmüştür.
Adil yargılanma hakkı yok edilmiş, işkence ve kötü muamele rutinleşmiş, on binlerce kamu çalışanı KHK’larla işten çıkartılmış, işçi hakları yok edilmiş, adil ve serbest seçimler ilkesi ihlal edilmiş durumdadır. FETÖ ile mücadele adı altında Erdoğan’a muhalif tüm seslere karşı “sürek avı” sürdürülmektedir. 16 Nisan Referandumu ve 24 Haziran Seçimleri OHAL şartlarında yapılmıştır. Bu seçimlerde toplum üzerinde her türlü baskı kurulmuş, devlet kaynakları hukuka ve ahlaka aykırı bir şekilde bir parti lehine kullanılmıştır. Meşru olmayan bir süreç yaşadığımız da asla unutulmamalıdır.
Öte yandan diktatörlük rejimi 15 Temmuz 2016’ya dair kararlılıkla sorulan pek çok sorunun yanıt bulmasını, o gecenin üzerindeki sis perdesinin aralanmasını da engellemeyi sürdürmektedir. Ancak biliyoruz ki tüm gerçekler er ya da geç ortaya çıkacak, FETÖ’yü başımıza musallat eden siyasi sorumlular yargı önünde hesap vereceklerdir.
Bu duygularla 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi'nin ikinci yıldönümünde demokrasi şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Darbeye göğüs geren Yüce Meclis'in bir üyesi, bu dirayetli ulusun ferdi olmaktan gurur duyduğumu bir kez daha dile getirmek istiyorum.”
21.12.2024
21.12.2024
20.12.2024
20.12.2024