15.07.2016

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN 15 TEMMUZ 2016 TARİHLİ PARTİ MECLİSİ TOPLANTISI ÖNCESİ YAPTIĞI AÇIKLAMA (15 TEMMUZ 2016)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN 15 TEMMUZ 2016 TARİHLİ PARTİ MECLİSİ TOPLANTISI ÖNCESİ YAPTIĞI AÇIKLAMA

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU: AKP HÜKÜMETİNİN OTURUP CİDDİ VE SAMİMİ BİR ÖZELEŞTİRİ YAPMASI GEREKİYOR.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: “Başka ülkelerin içişlerine müdahale etme, dünyanın değişik ülkelerinden büyük kısmını Türkiye üzerinden Ortadoğu’ya transfer etme gibi bir politikanın sadece Türkiye için değil, dünya için felaket getirdiğini de artık herhalde hepimiz görüyoruz. Bu bağlamda AKP hükümetinin oturup ciddi ve samimi bir özeleştiri yapması gerekiyor. Bunu yapmadığı takdirde terörle mücadelede başarılı olamaz” dedi.

CHP’DEN ÖZÜR DİLİYORUZ, DEMELERİNİ BEKLİYORUM

Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin bir yönetim sorunu var arkadaşlar, bir yönetim sorunu var. Dünyayı iyi okumayan, dengeleri iyi okumayan, olayları sağlıklı, objektif gözetlemeyen bir yönetim anlayışı var. Bu yönetim anlayışı, Türkiye’yi adım adım terör bataklığına sürükledi. Terörü engelleme konusunda “Özeleştiri yapmaları gerekiyor” dedim. Çıkıp açık yüreklilikle şunu söylemelerini istiyorum: Ortadoğu politikası konusunda onların sözlerini dinlemedik, terör konusunda onların sözlerini dinlemedik, onların önerilerine kulaklarımızı tıkadık, önerilerini ellerimizin tersiyle ittik ve bugünkü noktaya geldik. CHP’den özür diliyoruz, demelerini bekliyorum” diye konuştu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Parti Meclisi toplantısı öncesinde yaptığı konuşma şöyle:

Parti Meclisimizin değerli üyeleri, değerli basın mensupları, aslında bugün farklı bir konuşma yapacaktım. Sayın Binali Yıldırım’ın daha önce yönelttiği sorular vardı, benim yönelttiğim sorular vardı. Bunlara cevap verecektik, ama Fransa’daki olay gündemi tamamen değiştirdi.

Tabi bu sadece Türkiye’de değil, bütün dünyadaki gündemi değiştiriyor. Fransa’daki olay terörün hangi boyuta geldiğini, teröristlerin ne kadar acımasız olduğunu gösteren tipik bir örnektir. Düşünün, bomba kullanmanıza gerek yok, elinizle uzun namlulu silahlarla insanları taramanıza gerek yok. Eğer niyetiniz varsa, bir kamyonu ele geçiriyorsunuz ve kalabalığın içine dalıyorsunuz. Aklın alacağı şey değil. Yüzlerce masum insanı hedef seçiyorsunuz çoluk çocuk, genç yaşlı demeden. Terörün hangi boyutlara geldiğini artık bütün dünyanın görmesi lazım ve bütün dünyanın terör konusunda ortak çaba harcaması gerekiyor. Olayı sadece güvenlik boyutuyla ele almak yeterli değil. Olayın sosyolojik boyutlarına, psikolojik boyutlarına, ekonomik boyutlarına girmemiz gerekiyor. Bütün dünyanın girmesi gerekiyor. Dünyanın terör belasından şu veya bu şekilde kurtulması gerekiyor.

TERÖR ORTAMINDA DOĞAN ÇOCUKLAR BUGÜN 30 YAŞINI AŞTI

Türkiye tam 32 yıldır, 30 yılı aşkın süredir terörle mücadele ediyor. Binlerce insanımız hayatını kaybetti. Terör ortamında doğan çocuklar bugün 30 yaşını aştı. O çocukların yaşadığı travmalar, yaşadığı sorunlar, onları nasıl topluma saygın birer birey olarak kazandırabiliriz. Aslında bütün bunlar hepimizin ortak sorunu. Defalarca söyledim, terörle mücadele tek başına bir siyasal partinin veya bir iktidarın görevinin olmasının ötesinde, toplumun ortak sorunu ve ortak görevidir. Hiçbir ayrım yapmadan, kişileri ötekileştirmeden, herkesin düşüncesini özgürce söyleyebileceği bir ortamda bizim oturup, terörle mücadele konusunda strateji geliştirmemiz gerekiyor, çaba harcamamız gerekiyor. Bunu yapmadığınız takdirde terörle mücadele edemezsiniz. Benim teröristim, onun teröristi diye bir ayrım yapamazsınız. Benim teröristime göz yumayım, onun üstüne daha şiddetli gideyim diye bir politika izleyemezsiniz. Bu bağlamda dış politikanın terörle mücadele konusunda ne kadar önemli olduğunu, sanıyorum Türkiye’deki yetkililer artık görmüştür. Başka ülkelerin içişlerine müdahale etme, dünyanın değişik ülkelerinden büyük kısmını Türkiye üzerinden Ortadoğu’ya transfer etme gibi bir politikanın sadece Türkiye için değil, dünya için felaket getirdiğini de artık herhalde hepimiz görüyoruz.

AKP HÜKÜMETİNİN OTURUP CİDDİ VE SAMİMİ BİR ÖZELEŞTİRİ YAPMASI GEREKİYOR

Bu bağlamda AKP hükümetinin oturup ciddi ve samimi bir özeleştiri yapması gerekiyor. Ciddi ve samimi bir özeleştiri yapması gerekiyor. Bunu yapmadığı takdirde terörle mücadelede başarılı olamaz.

Bakınız değerli milletvekilleri, değerli Parti Meclisi üyesi arkadaşlarım, değerli basın mensupları, parlamentoda görüşülen ve dün geçici ikinci maddesi geri çekilen “Varlık Barışı” düzenlemesi. Düşünebiliyor musunuz uyuşturucu paraları, rüşvet paraları, kara paralar, insan ticareti paraları bir şekliyle Türkiye’ye gelecek ve Türkiye’de aklanacak. Yarın ne diyecekler size? Kara parayı aklayan bir ülkeye, teröre destek veren bir ülke etiketi yapıştırmayacaklar mı? Bu parayı siz nereden getiriyorsunuz demeyecekler mi? Terör örgütleri meşru para kullanmazlar arkadaşlar. Terör örgütlerinin mali kaynakları kara paradır, uyuşturucudur, insan ticaretidir. Siz bunları yasalaştırıyorsunuz. Biz de yapmayın diye direniyoruz. Yapmayın diye derken birden fazla nedenimiz var.

İNSANIN ONURU OLDUĞU GİBİ, ÜLKELERİN DE ONURU VARDIR

Bir; bunu yaparsanız dünyanın önüne çıkıp “Biz terörle mücadele ediyoruz” diyemezsiniz. Size derler ki, “Siz terörle mücadele ediyorsanız bu kara parayı niye aklıyorsunuz?” Ne diyeceğiz? Söyleyecek bir şeyimiz yok. Siz bunu yapıyorsanız neden bu kara paralar gelip Türkiye’deki sistem içinde aklanacak, hangi gerekçeyle aklanacak? Biz uluslararası anlaşmaların altına imza atmışız. Uluslararası anlaşmalar iç hukukumuzdan da üstün. Anayasayı değiştirdik bunun için. “Ben o uluslararası anlaşmalara uymuyorum” diyorsunuz dünya kamuoyuna. Onlar da dönüp size demeyecekler mi, “Siz uluslararası anlaşmalara uymayacaksanız peki siz terörle mücadeleyi nasıl yapacaksınız?” Arkadaşlarımızın direnmesi sonucu dün geri çekildi. Bu açıdan grubumuza gerçekten yürekten teşekkür ediyorum.

Bakın biz hem Türkiye’nin saygınlığını korumak istiyoruz, hem de Türkiye hukuka, evrensel hukuka uygun hareket eden bir ülkedir algısını bütün dünyaya yerleştirmek istiyoruz. Para her şey demek değildir arkadaşlar. İnsanın onuru olduğu gibi, ülkelerin de onuru vardır. Eğer siz para gelsin de nereden gelirse gelsin. Arkadaşlar olmaz. Böyle bir anlayış olamaz. O açıdan umarım bütün dünya terör konusunda ortak çaba harcar. Bizlerde ortak çaba harcamış oluruz.

Değerli arkadaşlar, size çok tipik bir örnek vereyim. İran – Irak savaşı tam 8 yıl sürdü. Bölgede savaş, üstelik bizim sınırlarımızda. Biz top atışlarını bile duyuyorduk. 8 yıl boyunca, Türkiye asla ve asla taraflardan birisinden yana bir politika gütmedi. Güttüğü tek politika vardı, savaşı biran önce sonlandırın. Bu iki ülkeye de, Ortadoğu’ya da zarar veriyor. Ve Türkiye’nin saygınlığı asla ne Ortadoğu’da, ne dünyada tartışma konusu olmadı. Ve Türkiye Ortadoğu’dan terör ithal etmedi. Bugün geldiğimiz noktaya bakın. Ortadoğu’da savaşı biz çıkarıyoruz, biz taraf oluyoruz. Üstelik, bir ülkenin içindeki bir siyasal partiden yana taraf oluyoruz. IŞİD terör belası geldi. Her gün yeni bir eylemle karşı karşıyayız. Şimdi yarın El Nusra terör örgütü “bende Türkiye’yi hedef alacağım derse”, buyurun bakalım ne yapacaksınız?

“CUMHURİYET HALK PARTİSİNDEN ÖZÜR DİLİYORUZ” DEMELERİNİ BEKLİYORUM


Bütün yurttaşlarıma çok samimi olarak sesleniyorum. Türkiye’nin bir yönetim sorunu var arkadaşlar, bir yönetim sorunu var. Dünyayı iyi okumayan, dengeleri iyi okumayan, olayları sağlıklı, objektif gözetlemeyen bir yönetim anlayışı var. Bu yönetim anlayışı, Türkiye’yi adım adım terör bataklığına sürükledi. Buradan kurtulmamız lazım. Terörü engelleme konusunda “Özeleştiri yapmaları gerekiyor” dedim. Çıkıp açık yüreklilikle şunu söylemelerini istiyorum. “Cumhuriyet Halk Partisinden özür diliyoruz” demelerini bekliyorum. “Ortadoğu politikası konusunda onların sözlerini dinlemedik, terör konusunda onların sözlerini dinlemedik, onların önerilerine kulaklarımızı tıkadık, önerilerini ellerimizin tersiyle ittik ve bugünkü noktaya geldik. Cumhuriyet Halk Partisinden özür diliyoruz” demelerini bekliyorum.

Çünkü biz hem uyardık, hem önerdik. Sadece uyardık deseydik, eksik olurdu. “Bize uyardınız da, ne önerdiniz” diye soracaklardı. Hem uyardık, hem de önerdik. “Yanlış yapıyorsunuz, böyle yapmanız gerekir” dedik. Suriye politikasında, PKK konusunda, IŞİD konusunda, cihatçı örgütler konusunda, Ortadoğu konusunda, Mısır konusunda, Irak politikası konusunda hepsini tek tek hem eleştirdik, hem uyardık, hem önerdik böyle yapın diye. Bugün geldiğimiz noktada üzülerek söylüyorum, haklı çıktık, ama keşke haklı çıkmasaydık. Keşke sorunların tamamı çözülmüş olsaydı. Ortadoğu bataklığı artık sadece Türkiye’yi değil, dünyayı tehdit eder noktaya geldi. O açıdan diyorum, ülkeyi yönetenlerin oturup ciddi, samimi bir özeleştiri yapmaları gerekiyor. Bize diyebilirler sizde özeleştiri yapın. Açılarını versinler, görüşlerini versinler samimi olarak biz özeleştiri yaparız. Varsa bir hatamız özeleştiri yaparız. Desinler ki, şurada hatanız oldu. Gerçi her şeyin sorumluluğunu bize yükleme gibi bir alışkanlıkları var. Sanki ülkeyi onlar değil de biz yönetiyormuşuz gibi.

Ama yine bütün vatandaşlarıma samimi olarak seslenmek istiyorum. Bir işin sorumlusu, o işi yönetendir arkadaşlar. Ve yine bir konuya daha kısaca değineyim. Suriyelilere kızıyoruz, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, Suriyelilere niye kızıyorsunuz? Onlar savaştan kaçtılar. Çoluk çocuk bütün servetlerini bıraktılar, evlerini, bahçelerini, dedelerinin, babalarının mezarlarını bırakarak kaçtılar. Anılarını bırakarak kaçtılar, sığındılar Türkiye’ye. Eğer kızacaksan Suriyelilere değil, Suriye’yi Türkiye’nin başına musallat edenlere kızacaksın. O politikayı güdenlere kızacaksın. Yani yanlış adrese gidiyorsun. Seni yanlış adrese sürüklüyorlar. O adresten de özenle kaçınacaksın.

Hepinize teşekkür ediyorum değerli basın mensupları.