05.05.2021

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, YENİÇAĞ TV CANLI YAYININA KONUK OLDU (4 MAYIS 2021)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yeniçağ TV canlı yayınında, Gazeteci Orhan Uğuroğlu’nun sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Orhan UĞUROĞLU- Bugün önemli bir konuğumuzla birlikteyiz. CHP Genel Merkezinde Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu bizi misafir ediyor. Çok teşekkür ederiz efendim ev sahipliğiniz için.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sağ olun efendim.
Orhan UĞUROĞLU- Ülkemizin sorunlarını bir saat boyunca size soracağım, sizden de hızlı ve net yanıtlar rica edeceğim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Peki.
Orhan UĞUROĞLU- Şimdi ülkenin en önemli sorunlarının başında kuşku yok ki milletin geçim sıkıntısı geliyor. Maalesef işsizlik zirvede, enflasyon durdurulamıyor. TÜİK’in resmi enflasyonuyla piyasanın enflasyonu birbirinden çok farklı. İnsanlar geçim sıkıntısı çekiyorlar ve üzerine bir Covid var ve de başka bir virüs 128 dolar nerede kampanyanız var. Bunları peş peşe sizden rica edeyim nasıl değerlendireceksiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi önce birinci soru, şimdi Türkiye öyle bir sürecin içinden geçiyor ki, burada en büyük tahribat nerede oldu? Devletin yapısında oldu. Devletin kurumlarına vatandaş güvenmemeye başladı. Türkiye İstatistik Kurumu enflasyon rakamını açıklıyor, vatandaş pazara gidiyor. Açıklanan rakamla pazar farklı. Sonuçta parayı veren vatandaş, ürünü alanda vatandaş, mutfağa getirende vatandaş, hayatın acımasızlığıyla karşılaşan vatandaş ama TÜİK diyor ki hayır diyor sen onu görme diyor öyle bir şey yok diyor çok daha düşük bir enflasyon var diyor. Buna rağmen bakın 5.4. Memura kaç verdiler? 3 verdiler enflasyon. Şuanda enflasyonun altında aldığı zam.
Orhan UĞUROĞLU- Emekli aynı şekilde.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi, 1500 lira verilmesi gerekirdi emekliye. Efendim 80 lira vereceklermiş de, işte Erdoğan lütfetmişte bunu 100’e çıkarmış. 20 lira lütuf parası olarak kabul edilir mi Allah aşkına? Emekliyle dalga geçmek demektir bu. 2018’de 1000 lira yapacaksın, gelecek 2021 yılına 1100 lira yapacaksın. Ne oldu enflasyon? Emekliye göre yani sarayın bakışından emeklinin hiç enflasyonu yok. Emekli tam tersine durumu çok iyi, parlak. Çünkü bir ara şunu söylemişti Erdoğan. Emekli en iyi dönemini yaşıyor bizim iktidarımızda en iyi dönemini yaşıyor diye. Hangi dönemi yaşıyor, nasıl yaşıyor gidip bir…
Orhan UĞUROĞLU- Kendisini baz alıyor herhalde kendisi de emekli.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kendisi de emekli aynı zamanda.
Orhan UĞUROĞLU- Ama yüzde 27 sarayın bütçesinde sadece 2021 bütçesinde yüzde 27 artış yaptı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Aynen öyle. Şimdi bakın, devletin kurumları güvenilmez hale geldi en büyük tahribat orada. Yargıya güveniyor musunuz? Yargıya kimse güvenmiyor. Çünkü adalet dağıtmıyor diyor. TÜİK’e güveniyor musunuz? Hayır diyoruz ki bu enflasyon rakamları doğru değil, mümkün değil böyle olmaz. Parlamentoya güveniyor musunuz? Parlamentoda milletin iradesi gerekten yansıyor mu parlamentoya? Yansımıyor. Ne yapılıyor parlamentoda? Saraydan bir talimat geliyor AK Parti ve MHP milletvekilleri el kaldırıp indiriyorlar o kadar. O kadar yanlışlar yaptılar, devleti tahrip ettiler ki kanun çıkarmasını dahi unuttular. Çek kanunu. Bir gecede oturdular çek kanunu getirdiler verdiler milletvekilinin eline şunu imzalayın. Burada yanlışlık var dedik hayır efendim tek satırını değiştiremeyiz neden? Talimat gelmiş. Sonra ne oldu? Bir baktılar ki kanun yanlış çıktı. Hayat duruyor. Nasıl düzelteceğiz? Yeni bir kanun gelmesi lazım, yeniden görüşülmesi lazım. Resmi gazetede o hayatı, ekonomiyi kilitleyen kanun yayınlandı. Genelgeyle olayı düzeltmeye çalıştılar. Yasayı genelgeyle düzeltiyorlar.
Orhan UĞUROĞLU- Zaten İstanbul Sözleşmesinde yasayı Cumhurbaşkanlığı kararıyla kaldırdılar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Devlet kanunla değil, yasalarla değil, hukukun üstünlüğüne göre değil genelgelerle yönetilmeye başlandı. Böyle bir yapı. Yargı tahrip edildi. Düşünebiliyor musunuz Orhan Bey, en üst yargı dediğimiz Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesine siz hülleyle hakim tayin ederseniz bir tek Yargıtay kararının altında dahi imzası olmayan bir kişiyi yıldırım hızıyla Yargıtay’dan geçirip Anayasa Mahkemesine üye yaparsanız oraya kimse güvenmez. Çünkü o yıldırım hızıyla oraya giden kişi vicdanına ve hukukun üstünlüğüne göre değil, kime göre karar verecek? Saraydan gelen talimata göre verecek.
Orhan UĞUROĞLU- Yani siyasi karar vermek zorunda kalacak hukuki değil.
Kemal KILIÇDAROĞLU-  Yok efendim hukuki değil, vicdani değil hiçbir şey değil ama diyecek ki, Erdoğan bunu istiyor o zaman bende o çerçevede karar veriyim diyecek. Yani iradesi olmayan kişinin hukukun üstünlüğü kavramını özümsemeyen kişinin Anayasa Mahkemesine üye olarak atanması yargıya olan güveni temelden sarsıyor.
Orhan UĞUROĞLU- Tabi bugün önemli bir açıklama var MHP lideri Devlet Bahçeli. 100. yılda 100 maddelik anayasa diye bir metin hazırlandığını ve büyük ortağı ya da Eş Başkanı Erdoğan’a takdim edeceğini söyledi. Bu konuda görüşünüzü alacağım ama Anayasa Mahkemesi dediğiniz için ben merak ediyorum çünkü Sayın Bahçeli Anayasa Mahkemesi kapatılsın dedi o halde anayasada yer almayacak Anayasa Mahkemesi muhtemelen. Belli değil ama herhalde Anayasa Mahkemesi de kaldıracak.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Metni görmedik ama herhalde Anayasa Mahkemesini yani belki Yargıtay’ı falanda kaldırır yani bilmiyoruz.
Orhan UĞUROĞLU- Zaten gerekte yok.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Gerek yok. Zaten kararı saray veriyor, diğeri usulen onaylıyor zaten. Dolayısıyla böyle bir yapı oluştu. Anayasa Mahkemesi belki yaptığı o 100 maddelik anayasa değişikliğinde belki kaldırmış olabilir bilmiyoruz.
Orhan UĞUROĞLU- Olabilir. Koyarsa da çelişki olur.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Orhan Bey, bunların hiçbir anlamı yok. Ne diyor Sayın Bahçeli, efendim diyor işte bu tek kişilik hükümet yönetimini o kavram Mehmet Uçum’a aittir Cumhurbaşkanının danışmanı. Tek kişilik hükümet yönetimini tahkim etmemiz lazım diyor. Zaten daha ne kadar tahkim edeceksin. Hakim tayin ediyorsunuz, istediğiniz genelgeyle istediğiniz kanunu değiştirebiliyorsunuz, istediğiniz uluslararası sözleşmeyi bir tek imzayla yürürlükten kaldırabiliyorsunuz. Bütün memurların sicil amirliğini zaten verdiniz oraya. Vermediğiniz ne kaldı ben merak ediyorum. Belki şöyle herhalde, parti kapatma ve parti kurma yetkisi de Erdoğan’a verilmiştir herhalde öyle bir düzenleme var bu 100 maddenin içinde. Böylece tahkim edecekler orayı. Tamamen gündem değiştirmeye yönelik tamamen. Türkiye’nin gündemi mutfaktır. Türkiye’nin gündemi ekonomidir. Eğer insanlar intihar ediyorsa, çay ocağında tuttu tezgahı adam sokağa attı daha ne yapsın bu adamcağız. Şöyle bir tablo yaşıyoruz, derin bir yoksulluk var, sıradan bir yoksulluk değil derin bir yoksulluk var. Yüzbinlerce çocuk yatağa aç giriyor, milyonlarca aile geçinemiyor ve bu perişanlık devam ediyor tam tersine birde artıyor. Bunu ben söylemiyorum, hayata gidip baktığınız zaman, alanı gözlemlediğiniz zaman zaten görüyorsunuz. Artı sadece biz görmüyoruz dünyada görüyor bunu. En son dünya bankasının yanlış hatırlamıyorsam bir raporu çıktı Türkiye’de yoksulluğun giderek arttığını zaten ifade etti. Esnaf perişan vaziyette, esnafı perişan ettiler bunlar. Rahmetli Özal ne derdi esnaf için orta direk derdi, devletin direğidir derdi esnaf. Esnaf kanaatkardır, esnaf çalışkandır, esnaf devlete yük olmaz, esnaf vergisini öder. Şimdi esnafı tamamen bitirdiler ve ondan sonrada yoksulluğa mahkum ettiler. Dükkanı kapat dediler iyi de nasıl geçinecek bunun cevabını veremediler.
Orhan UĞUROĞLU- Efendim yani dünyada örneği herhalde yoktur yani benim gerçekten içim cız etti. Ekmek teknesi denir hani ufacık bir çay ocağı ekmek teknesinin içinde intihar etti vatandaş. Yani gerçekten insanın elinden bir şey gelmiyor ama önlem alın, destek verin dediğimiz zamanda para yok 128 milyar dolar nerede deniyor sonra 140’a çıktı, 165’e çıktı hani rakam giderek arttı. Kendi ifadeleriyle arttı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Orhan Bey, para yoku kabul etmiyorum para var ama adamına göre var. Esnafa gelince yok, emekliye gelince yok, memura gelince yok, esnafa gelince yok bunlara yok zaten. Para yok diyorlar. Peki ben merak ediyorum İstanbul Havaalanı işletmecilerine bu pandemi döneminde sağlanan kıyak ne kadar? 21 milyar lira. Dönüyorum otoyol işletmelerine garanti ödemeleri 10 milyar lira. Dönüyorum şehir hastanelerine 17 milyar 600 milyon lira. Dönüyorum bazı elektrik şirketlerine 3 milyar lira. Yandaş elektrik dağıtım şirketlerine 2 milyar lira. Digitürk Katarlı vatandaşa sağlanan imkan 900 milyon lira. Hepsini topla 54 milyar lira. Bakın 54 milyar lira kime verildi, kaç kişiye verildi? 50’yi geçmez. 83 milyondan 50 kişiye sağlanan avantaj 54 milyar 600 milyon lira. Peki milyonlarca esnaf ne verildi? Para var adamına göre para var, yandaşa göre para var. Sarayın beslemesiyseniz gak dediğinizde veriyor, guk deyince veriyor. Her şeyi veriyor.
Orhan UĞUROĞLU- Vergi indirimleri var, onlarda var galiba listenizde. Vergi indirimleri sağlanıyor 5 müteahhit için 50 küsur kere vergi indirimi çıkartıldı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ticaret Bakanı var ya onun şirketine sağlanan gümrük ayrıcalığı.
Orhan UĞUROĞLU- Yani Ticaret Bakanı da ticareti yanlış anlamış. Bakan olunca kendi şirketiyle ticaret yapacağını…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Öyle zaten. Bakın daha bakan olmadan önce bu kişinin Sayın Emine Erdoğan’ın adını kullanarak bazı çıkar sağladığına dair duyumlar iletiliyor zaten. Bürokrasiye iletiliyor, bürokrasi bunu söylüyor. Ama siz onu getiriyorsunuz bakan yapıyorsunuz. Normalde onu bakan yapanın o görevde oturmaması lazım. Çünkü onu bakan yaptığınız andan itibaren onun sizin eşinizin adını kullanarak, istismar ederek kendisine çıkar sağladığını kabul ediyorsunuz, yap diyorsunuz, devam et diyorsunuz. O da devam etti. Önce şirketine avantaj sağladı, sonra tuttu kendi şirketinden kendi bakanlığına dezenfektan aldı. Üstelik açıklama yaptı efendim çok ucuza aldık. Bir baktık ki çok daha pahalıya almış. Sonra bakan olarak bir yer tuttular bunlar bilmem kaç bin liralık evini tamir etti onu da devlet ödedi.
Orhan UĞUROĞLU- Yalnız tüccar bakanlar çıktı efendim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Devlet yönetilmiyor. Bir daha söyleyeyim Orhan Bey, devlet bizim anladığımız anlamda yönetilmiyor. Devlet aklını iflas ettirdiler. Devlet aklı denen bir şey vardır. Ülkenin bekası için devlet aklı dediğimiz bir kavram vardır. Liyakatli insanlar otururlar ülkenin çıkarlarını düşünürler, ahlakı düşünürler, erdemi düşünürler, bilgiyi düşünürler, dünyayı gözlerler ona göre karar verirler. Biz buna devlet aklı deriz. Devlet aklını iflas ettirdiler yok öyle bir şey. Bir kişinin aklı var Erdoğan ne varsa onda.
Orhan UĞUROĞLU- Evet ama işte tek adam rejimi deyince de kızıyorlar. Hoş Mehmet Uçum kendisi de benzer bir cümleyle ifade etti aynısını.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tek kişilik hükümet diyor. Bakanlar zaten bizim anladığımız anlamda bakan değil. Siz kaç yıllık gazetecisiniz, eskiden bakan dediğiniz kişiler farklıydı. Bunlar teknisyen pozisyonunda. Gitmiş aramış bulmuş yani. Demiş ki, okul işinden kim anlar bir okul sahibini buluyum getirip Milli Eğitim Bakanı yapıyım. Ticaret işinden kim anlar malı götürür, oradan da bir tane adam bulup getiriyim böyle devşirme yoluyla. Sağlık Bakanı nerde işte hastanesi var onu da getirip Sağlık Bakanı yapıyım. Dolayısıyla devleti bir aile şirketi gibi yönetmeye kalktılar. O nedenle devlet aklı yok oldu, o nedenle zaten sorun çıkmaya başladı. Devleti şirket gibi yönetemezsiniz, devlet ayrı şeydir şirket ayrı şeydir. Kaldı ki öyle bir noktaya getirdiler ki şirket bile basiretli iş adamı gibi davranmak zorundadır şirketin sahibi. Türk Ticaret Kanunu yazar basiretli işadamı gibi davranmak zorundadır diye. Bunlarda basirette bitti. O nedenle devlet aklını sıfırladılar diyorum. Bakın öyle bir noktaya geldik ki, kim Dışişleri Bakanı? Çavuşoğlu mu, Milli Savunma Bakanı mı veya Fahrettin Altun mu veya İbrahim Kalın mı? Dış politikayı kim belirliyor kim, kim söylüyor?
Orhan UĞUROĞLU- Vallahi Recep Tayyip Erdoğan söylüyor. Mesela Mısır konusu madem dış politika dediniz Mısır konusu var. Sisi diye biliyorsunuz darbeci Sisi diye hatta bir cümle var hazırlamıştım ben bunu Mısır’la yeniden görüşmeler başlayınca. Mevlut Çavuşoğlu’nun bir açıklaması var sosyal medyada diyor ki, “Türkiye’deki darbelerin destekçisi Esad’ın yakın dostu CHP’nin şimdi de Mısır’da Sisi ve darbecilere koşmasına şaşırmıyoruz”.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hangi tarihte o Çavuşoğlu’nun tweeti galiba.
Orhan UĞUROĞLU- Evet, 3 Eylül 2013.
Kemal KILIÇDAROĞLU- 2013’te. Bakın, öngörüye bakın, 2013’te diyorum ki Mısır’la kavga etmeyin, Suriye’nin içişlerine girmeyin, Arap dünyasıyla barışık olun. Türkiye’nin çıkarları bütün komşularımızla barışık olmamıza bağlıdır. Türkiye çünkü güçlü bir ülkedir, Türkiye bütün komşuları bize imrenerek baktığı bir ülkedir dolayısıyla biz bu pozisyonumuzu koruyalım içişlerine karışmayalım. Ne yaptılar? Ben o dönem bunu söylediğimde beni darbeci olarak suçladılar, işte Sisi’ye yardım ediyor galiba değil mi o tür suçlamalar yapıldı.
Orhan UĞUROĞLU- Darbeci destekçisi ilan ettiler sizi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi ne yapıyorlar?
Orhan UĞUROĞLU- Şimdi Mevlut Çavuşoğlu görüşüyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi, gidiyorlar, yalvarıyorlar aman bizimle barışın diyorlar. Peki kardeşim ben söylediğim zaman beni niye suçluyordunuz?
Orhan UĞUROĞLU- 8 sene önce niye yapmadınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- 27,5 yılını devlete veren bir kişi olarak devletin ne olduğunu biliyorum. Devlette insanların nasıl davranması gerektiğini biliyorum. Siz devlette liyakati yok ederseniz rüşvet alan adamı büyükelçi tayin ederseniz devlet aklını yok edersiniz. Rüşvet alandan büyükelçi bana dünyada bir örnek gösterin bir örnek yani. Otoriter rejimlerle yönetilen ülkede dahil olmak üzere Hitler döneminin Almanya’sını da düşünün rüşvet alandan büyükelçi atanır mı? Atadılar. Bir değil iki kişi atadılar. Büyükelçi olmak kolay mı? Zordur büyükelçi olmak. Bir sefer büyük sınavlar, zor sınavları vereceksiniz, kazanacaksınız, iyi yabancı dil bileceksiniz, dünyanın değişik ülkelerinde çalışacaksınız, siyaseti bileceksiniz, her şeyi bileceksiniz ki büyükelçi o da her büyükelçide belli yerlere atanmaz. Ne yaptılar bunlar? Nerede eski milletvekili varsa, tapan mallar diyorum ben onlara hepsini büyükelçi tayin ettiler. Eski milletvekili aman DEVA’ya gitmesin, aman Gelecek Partisine gitmesin, aman bunlara bir taht verelim, bir post verelim, maaş alıyorlar yetmiyor ikinci maaş, üçüncü maaş verelim. Bütün harcamaları da zaten devlet karşılıyor bunlar orada otururlar. Türkiye’nin itibarı? Ne itibarı. Saray itibar diye ne görüyor? Ne kadar çok israf yaparsam itibarım o kadar artar diyor. Halbuki ne kadar çok israf yaptığında dünya ona gülüyor.
Orhan UĞUROĞLU- Şimdi sıkıntılar o kadar büyük, gerçekten vatandaşında bir beklentisi var yani erken seçim mi olur, zamanında seçim mi olur, yeni bir yönetim beklentisi var. Bu sorunları çözebilecek, bugün Türkiye’nin ikinci büyük partisi CHP. Yapılan anketler İYİ Partinin yükseldiğini gösteriyor ve ortada az önce çok detaylı anlattınız bir rejim sıkıntısı var yani tek adam rejimi Türkiye’nin sıkıntılarını 2018’den buyana çözmek bir yana ağırlaştırmaya başladı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ve devam ediyor.
Orhan UĞUROĞLU- Devam ediyor ağırlaştırmaya ve 2023’e kadar da bir sürpriz olmazsa Sayın Bahçeli bir çıkış yapmazsa zamanında seçim olacak. CHP iktidara hazır mı? Gençler için, emekliler için, az önce saydınız esnaf için, tüccar için neler hedefliyorsunuz ve özellikle bu yeni anayasa çerçevesinde siz güçlendirilmiş demokratik parlamenter rejimi savunuyorsunuz ve sizin gibi düşünen birçok muhalefet partisi var. Siz onlara dostlarım diyorsunuz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Öyle. Millet ittifakının içinde ve dışında.
Orhan UĞUROĞLU- Dışında olanlar var. Dolayısıyla nasıl adım atacaksınız herkes bunu merak ediyor. Tabi bunun arkasından Cumhurbaşkanlığını soracağım. Çünkü orada önemli bir yarış sahnelenecek. Ne düşünüyorsunuz, nasıl bir iktidar vaat ediyorsunuz vatandaşlara?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi önce şunu vaat ediyoruz. Parlamentoya sevk edeceğimiz bir numaralı kanun, ilk kanun siyasi ahlak kanunu olacak. Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Öyle ihale takipçisi, rüşvetçisi, bilmem nesini falan milletin vekili olur mu? İhale takipçisi milletin vekili. Nasıl milletin vekili? Cebini dolduruyor vatandaşın cebi boş. Bunu temizleyeceğiz. İki, çok süratle yaraların sarılması lazım süratli bir şekilde. İlk bir haftada çiftçilerin tarım krediden veya bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız ana parayı takside bağlayacağız. Çiftçi bir sefer rahatlayacak.
Orhan UĞUROĞLU- Ödenebilir bir takvim mi olacak bu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi oturup konuşacağız onlarla ne kadar sürede ödersin bunu yapacağız onu. Esnafın gerek esnaf kefaret kooperatiflerinden gerek bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız esnafa da çağıracağız diyeceğiz ki kardeşim kaç taksitte ödersin bunu makul bir süre içinde onu da yapacağız. Sonra? Fakir ailelerin çocukları kredi alıp üniversiteyi okuyorlardı, yani borç alıyordu devlet sana borç vereceğim oku diyordu. Üniversiteden mezun oldu iş yok şimdi haciz uyguluyorsunuz. Onları da telafi edeceğiz tamamen öyle haciz maciz falan. İşi vereceksin ondan sonra parayı istersin ve faizsiz olacak bu da. Bunu da yapacağız.
Orhan UĞUROĞLU- Öğrenci kredilerinde de faiz olmayacak?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Faiz olmayacak bunu da faizsiz yapacağız iş olduktan sonra ancak parayı belli taksitler içinde ödeyecek. İş yoksa nereden alacaksın. Gidip babasının malvarlığına haciz uyguluyorlar. Bu kadar vicdansızlık olur mu? Buna benzer Süleyman Şah Türbesini götüreceğiz gene Süleyman Şah Türbesini kendi vatan toprağımıza bayrağımızı dikeceğiz oraya Süleyman Şah kendi toprağında ve bayrağımızın altında orada yatacak.
Orhan UĞUROĞLU- Geçmediğimiz köprüler, kullanmadığımız havaalanları var.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Onları tamamen kamulaştıracağız.
Orhan UĞUROĞLU- Nedir bundan amacınız kamulaştırmadan?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Amacımız şu, benim torunumu, sizin torununuzu, vatandaşın torununu hatta daha doğmamış olanların sırtına yük bindi bunlar. Sırtına yük olarak binecek daha doğrusu. Gelecek kuşakları biz borçlandırabilir miyiz? Bizim onlara daha yaşanabilir bir Türkiye bırakmamız lazım. Dolayısıyla bunları kamulaştıracağız ama nasıl? Böyle intikam duygusuyla falan değil yani önce maliyetlerini çıkaracağız kardeşim kaça mal ettin üstüne makul bir kar koyacağız al paranı kardeşim bundan sonra bu devlete aittir. Güle güle bana da güle güle bu işi bitireceğiz.
Orhan UĞUROĞLU- Bugüne kadar olduğu gibi devlet kendisi işletecek otoyolları, gelirleri de devlete gelecek?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Her şey devlete ait olacak. Böylece devlet cebinden parayı götürüp onlara tüyü bitmemiş yetimin hakkını vermeyecek. Kütahya havaalanı diyelim ki 50 milyon dolara yapılması gereken 200 milyon dolar para ödüyorsunuz. Yazıktır, günahtır. Bunlarda vicdan yok mu, ahlak yok mu? Gerçekten akıl alacak şey değil. Bunların hepsini düzelteceğiz. Başka neler yapacağız?
Orhan UĞUROĞLU- Gençler ve işsizlik efendim özellikle onları duymak istiyorlar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- İşsizlikle ilgili bakın şimdi Orhan Bey, ben doğruları konuşmayı ilke edinen bir siyasetçiyim. Ben desem ki biz iktidara geldiğimizde, az önce faizleri nasıl sileceğimizi falan anlattım. Bir hafta içinde, işsizliği de üç günde, beş günde, bir yılda çözeriz dersem doğruyu söylememiş olurum. İşsizlik sorununu çözmek ayrı bir şey. Onun için ekonomiyi yeniden yapılandırmanız ve bütün var olan kaynakları üretime yönlendirmeniz lazım yani Türkiye’nin üretmesi lazım, istihdam yaratması lazım. Bu çerçevede yeri geldiğinde önemli projelerimiz var onu hayata geçireceğiz. Şimdi söylemeyim ama bizim Merkez Türkiye projesini çok daha mükemmel hale getiriyoruz. Ayrıca Merkez Türkiye projesinin uygulanabilir olduğuna dair uluslararası kuruluşlardan da referans alacağız. Yani böyle kafadan atılan bir proje değil yani. O proje çok sayıda kişinin…
Orhan UĞUROĞLU- İstihdam içinde çok önemli bir proje.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi çok sayıda kişiye istihdam. Sadece o proje 2 milyonun üstünde istihdam sağlayacak. Artı şuanda devletin boş olan kadroları var onları süratle dolduracağız. Sağlık, korona var, hemşireye ihtiyaç var, hemşire kadroları boş almıyorlar. Öğretmen, sadece Sayıştay 138 bin öğretmen kadrosu ihtiyacı var diyor. Dışarıda da atama bekleyen öğretmen var yap kardeşim hemen bunları. Buna benzer boş kadrolar var, engelli kadroları var. Devlet söz vermiş engelliye diyor ki, devlet kadrolarının şu kadar yüzde 3’ü engelli olması lazım. Binlerce, onbinlerce engelli kadrosu şuanda boş. Bunların hepsini dolduracağız. Rahatlatacağız toplumu.
Orhan UĞUROĞLU- Efendim şöyle bir baktım teşvikler uygulanmıyor. Bir ara biliyorsunuz devlet verdiği teşviklerle özel sektör yatırımlarını yönlendiriyordu özellikle doğuya, güneydoğuya, son yıllarda teşvikin T’si kalmadı. Yatırımcılara önünü açmak için neler düşünüyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Orhan Bey, şuanda istediğiniz teşviki verin gene yatırım gitmez niçin? Çünkü kimsenin can ve mal güvenliği yok. Hangi sanayici yarın doların kaç lira olacağını biliyor? Kimin can ve mal güvenliği var? Her an gelip birisi sizin malvarlığınıza el koyabilir bir kişinin kararına bağlı. Mahkemeye başvursanız mahkemede oraya bağlı. Adalet yok. Eğer siz demokrasiyi tam şekillendirmezseniz, demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla uygulamaya koymazsanız can ve mal güvenliği yok demektir ne yerli sermaye, ne yapancı sermaye gelip yatırım yapmaz. Nitekim Türkiye’de bakın yatırımlar duruyor hepsi. Bizim işadamları nereye yatırım yapıyor? Romanya’ya, Bulgaristan’a, Bosna Hersek’e herkes oraya gidiyor. Organize sanayi bölgesi bile…
Orhan UĞUROĞLU- Sayın Bülent Kuşoğlu’nun bir açıklaması vardı 200 milyar dolar yurtdışına giden yatırımlar.  
Kemal KILIÇDAROĞLU- Öyle, herkes oraya gidiyor. 128 milyar dolar ne oldu? Bu soruyu sormak Cumhurbaşkanına hakaret sayıldı. Akıl alacak şey değil yani. Neden? Hesabını veremiyorlar. Nereye gitti bu para, kim aldı bu parayı, hangi kur üzerinden verdiniz? Eskiden Merkez Bankası ihale yapardı kuruluşlar girerdi ihaleye Merkez Bankası satardı. Merkez Bankası dövizi sabit tutmak, dövizi yükseltmek, düşürmek gibi bir politikası yoktur zaten. Ana politikası enflasyondur, enflasyonla mücadeledir. Siz Merkez Bankasının yapacağı bir işi kanuna göre Merkez Bankasının yetkisinde olan bir işi bir protokolle Hazine ve Maliye Bakanına veriyorsunuz. Genelgeyle kanunu değiştiriyorlar bir protokolle de Merkez Bankası kanununu işlemez hale getiriyorlar. Bu hukuk devleti midir? Nasıl bir hukuk devletidir bu?
Orhan UĞUROĞLU- Yani çok eleştirilen konu ama birde şöyle boyutuyla bakmak lazım. Şimdi güçlendirilmiş parlamenter rejim istiyorsunuz. AKP yeni anayasa dedi Recep Tayyip Erdoğan, MHP yeni anayasayı açıkladı. Şimdi Devlet Bahçeli’nin okumuşsunuzdur açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yani 100 madde diyor ve özellikle şu vurgu var, milliyetçilik ve Türklük vurgusu var. AKP onlara biliyorsunuz vaktiyle çok karşı çıkan açıklamaları var.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Öyle. Her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım diye söylüyordu. Şimdi söyleyemez ama çünkü Bahçeli’ye mahkum durumda. O zaman atıp tutuyordu. Şimdi öyle bir lafın M’sini bile söyleyemez. Bakın, devlet yönetiminde tutarlılık esastır, ilkeleriniz vardır sizin. Hukuka dayanan ilkeleriniz vardır. Eğer siz ilkelerinizi kaybetmişseniz zaten topluma güven veremezsiniz. Dün söylediğinizin bugün 180 derece tersini söylüyorsanız yanlıştır. Ben eskiden de Mısır’la gidin kardeşim barışın diyordum bugünde söylüyorum. Suriye’yle de söylüyordum bugünde söylüyorum. Dün karşı çıkıyorlardı, eleştiriyorlardı Esad’a Eset dediler şimdi efendim aşağıdan görüşüyoruz, görüşmeler sürüyor. Yakında göreceksiniz gene Esad olacak. Bunlar devleti yönetemiyorlar, devleti bilmiyorlar, devleti tanımıyorlar. Devleti kendi şahsi malvarlıklarını, kendi şahsi çıkarlarını koruyan bir organ olarak görüyorlar. Ben devletim diyor. Ne demek devlet? Benim devlet diyor.
Orhan UĞUROĞLU- Sayın Bahçeli’nin teklifine yanıt vermediniz yani anayasa önerisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bilmediğim anayasa önerisi için ne söyleyeceğim. Zaten diyor ki, tek adam rejimini tahkim etmemiz lazım. Neyle tahkim edecek? Bende merak ediyorum neyle tahkim edecek yani. Herhalde diyecek ki Anayasa Mahkemesini de kaldırıyoruz böylece Sayın Erdoğan çok rahat edecek, bir daha Anayasa Mahkemesi diye bir şey olmayacak. Belki büyük bir ihtimalle şunu da yapabilir. AİHM’den de Türkiye’nin çıkması gerektiğini önerebilir. Çünkü sonuçta Anayasa Mahkemesi olmayınca AİHM’ye gidilecek. Oradan da vazgeçelim diyecekler.
Orhan UĞUROĞLU- O da sözleşme onu da kaldırabilir bir kararla.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Belki diyecek Avrupa parlamentosundan da çıkalım, komisyonlarından da çıkalım. Bunları da herhalde büyük bir ihtimalle teklif edecek. Ne olacak peki sonunda? Bahçeli kendi ülkesinde yalnız kalacak. Değerli yalnızlık. Dünyadan kopmuş yalnız bir insan. Bunlar tamamen gündem değiştirmeye yönelik, bunların hiçbirisine itibar etmemek gerekiyor.
Orhan UĞUROĞLU- Yani açlığı, fakirliği, işsizliği, enflasyonu unutturmak için gündem değişikliği diyorsunuz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Aynen. Bunların hiçbirisine itibar etmemek lazım, Türkiye’nin sorunlarına bizim odaklanmamız lazım. Bizim ve millet ittifakını oluşturan partilerin artı kurulan iki yeni parti daha var DEVA Partisi, Gelecek Partisi hep beraber güçlendirilmiş parlamenter sistemden söz ediyoruz, Türkiye’nin çıkarlarından söz ediyoruz, Türkiye’nin hızla büyümesi, hızla sorunlarını aşmasından öz ediyoruz. Biz bu alana kilitlenmiş vaziyetteyiz, onlar başka bir alana, onlar kendi alemlerinde, kendi dünyaları var onların. Saray ayrı, Türkiye Cumhuriyeti devleti ayrı bakın. Sarayın hukuku ayrı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuku ayrı, sarayın kuralları ayrı, vatandaşın kuralı ayrı, sarayın bir eli yağda, bir eli balda ve beslemeleriyle beraber milyarları kazanıyorlar, milyar dolarları kazanıyorlar buyurun aşağıya bakın yoksulluk dizboyu. Daha acı olanı ne biliyor musunuz? Daha acı olanı şu, bir devleti yöneten en tepedeki kişi bir egemen devletin lideri tarafından bak beni kızdırma senin malvarlığını araştırırım dediği andan itibaren eğer o kişi sesini çıkarmıyorsa, ağzını fermuarla kapatıyorsa onun bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur ve o kişi Türkiye Cumhuriyeti devleti için bir milli güvenlik sorunu olmaya başlamıştır artık.
Orhan UĞUROĞLU- Sayın Erdoğan’dan bahsediyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Başka kim olabilir? Benim malvarlığımı araştırsınlar. Ben bu soruya muhatap olsaydım şunu söylerdim, araştırmazsanız namertsiniz. Verilmeyecek tek kuruş hesabım bile yoktur. Her şeyin hesabını veririm. Diyemedi, söyleyemedi, konuşamadı.
Orhan UĞUROĞLU- Şimdi Amerika’nın yeni başkanı Biden’de sözde Ermeni soykırımını tanıyan açıklamalar yaptı ve ben Haziran ayında NATO’ya gittiğimde ikisi görüştüler telefonla orada herhalde yüzüne de söylemiş gelen bilgiler öyle. Ben bunun kulisini de yazdım ve Haziran ayında sunum yapacağım diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Tabi atı alan Üsküdar’ı geçti.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kime sunum yapacak?
Orhan UĞUROĞLU- 31. ülke olarak Amerika kabul etti. Şimdi bu konuda Türkiye’nin atması gereken adım nedir? Yani Biden şuanda Erdoğan’la Trump döneminde olduğu gibi iyi bir diyalog kurmuyor. Hoş iyi diyalogdan kasıtta…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Trump döneminde araları çok iyiydi.
Orhan UĞUROĞLU- Dostum Trump diyordu ama işte o aptal olma ifadelerini kullanan mektuba da onu da götürüp cevabını takdim ederek diye kendisine verdi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Cevap yok. Sözde mektubu verdi, iade etti. Orada da kocaman bir soru işareti var. Çünkü o mektup artık dışişlerinin arşivine girdi. Siz arşivden bir mektubu alıp götüremezsiniz. Kaldı ki, sadece bizim arşive değil dünyadaki bütün devletlerin Dışişleri Bakanlıklarının bilgisine ve arşivine girdi.
Orhan UĞUROĞLU- Diplomatik açıdan büyük bir skandal tabi bu. Şimdi bu açıdan Türkiye’nin dış politikasına bakıldığında AB üyeliği neredeyse AK Parti döneminde hayal oldu vaatti. AK Partinin üç Y hedefi vardı yolsuzluk, yoksulluk bunların hepsi hayal oldu.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Orhan Bey, şuanda AK Parti diye bir parti yok aslında. Bir kişi var Erdoğan gittiği andan itibaren partide bitiyor zaten ikinci adamı var mı partinin, üçüncü adamı var mı partinin? Kim kalkıp konuşabilir? Zaten demokrasiye yapılan en büyük ihanet bir partinin her şey bana bağlıdır, ben yaparım, ben gidersem partide biter öyle oluyor.
Orhan UĞUROĞLU- Bekir Bozdağ öyle demişti Tayyip’in partisi demişti biliyorsunuz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Öyle, doğruyu söylüyor yani. O giderse her şey bitiyor zaten. Öyle bir noktaya geldi ki, partinin içinde düşünen insan kalmadı.
Orhan UĞUROĞLU- Yani sarayda bir danışmanlık ordusu olduğu ve milletvekillerinin de bundan bir rahatsızlık duyduğunu biliyoruz kulislerde anlatılıyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- AK Partinin içinde ciddi bir rahatsızlık var. Orada çok saygıdeğer insanlarda var bakın bunu da ifade edeyim saygıdeğer insanlarda var. Fakat bir parti disiplini dolayısıyla seslerini pek çıkarmıyorlar. Ama kapalı kapılar ardında en sert eleştirilerini yapıyorlar bunlar. Bunlar en büyük sorunu gelen her şeyi sorgulamadan el kaldırıp indirmeleridir. Yanlışlıkta buradan başlıyor zaten. Şahver Kobal vardı Başbakanlık Kanun Kararlar Genel Müdürüydü. Bir kanun bakanlar kuruluna girmeden önce son olarak orada bütün ayrıntılarıyla ekibiyle beraber çek edilirdi. Yanlışlık var mı, diğer kanunlarla uyuşma var mı yok mu, zıtlıklar var mı yok mu oradan onay aldıktan sonra bakanlar kuruluna giderdi ve hata yapılmazdı kanunlarda. Şimdi kanun gönderiyorlar ne olduğu belli değil. Kanun çıktıktan sonra yanlış yaptıklarını görüyorlar nasıl düzelteceğiz genelgeyle. Devleti yok ettiler.
Orhan UĞUROĞLU- Zaten müsteşarlar vardı onlarda devlet aklıydı az önce söylediğiniz. Müsteşarları kaldırdılar eski milletvekillerini bakan yardımcısı yaptılar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kayyum, kayyum onlar. Her bakanlıkta parti komiseri aslında yani her bakanlıkta bakan getirdiler ama bakanın yanına da birer tane de bakan yardımcısı olarak parti komiseri veriyorlar şimdi. Parti komiserleri yani kayyumlar aslında yönetiyorlar. Yani Milli Eğitim Bakanı ne derse desin alttaki kayyum ne diyorsa o olacaktır. Çünkü saraya doğrudan bilgiyi veren odur. Bakanlar bile çoğu zaman Erdoğan’la zaten görüşemiyorlar.
Orhan UĞUROĞLU- Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimine gelelim. Ben ısrarla ve sıklıkla yazıyorum anayasanın 101.maddesine göre Erdoğan iki kez aday olabilir veya siz kimse yani bir kişi anayasanın hükmü en fazla iki kere aday olabilir. 2014 ve 2018’de iki kere seçildi ve 2023’te yapılacağını varsayalım Cumhurbaşkanı adayı olamıyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Size göre.
Orhan UĞUROĞLU- Bana göre ve birçok hukukçuya göre.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hukukçulara göre de öyle doğru. Pek buna kararı kim verecek?
Orhan UĞUROĞLU- Buna kararı YSK verecek herhalde.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yüksek Seçim Kurulu’nun bağımsız bir iradesi var mı? Yok.
Orhan UĞUROĞLU- İstanbul seçiminde görüldü.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Aynı zarfı aynı kişi tarafından aynı zarfa konan 4 tane pusuladan birisini geçersiz saydı, üçünü geçerli saydı. Bunu yapan bir seçim kurulu bağımsız karar verebilir mi, hukuktan yana karar verebilir mi? 51. sefer seçime girse, Yüksek Seçim Kurulu 52. seferde girebilir diye karar alır. Adım gibi eminim bundan. Orası tamamen sarayın kontrolünde olan bir yer. Erdoğan ne derse onu yapacaktır. Bir iki vicdanlı var orada, onun dışındakilerin tamamı iradesi yoktur sıfırdır iradeleri.
 
Orhan UĞUROĞLU- Peki Erdoğan başvurdu adım adım gidelim ve yandaş seçim kurulu kabul etti diyelim. Peşinden Anayasa Mahkemesine başvuru hakkı diğer adaylar açısından doğuyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Başvuramıyorsunuz. Yüksek Seçim Kurulu kararlarına Anayasa Mahkemesi bakmıyor.
Orhan UĞUROĞLU- Ama örneğin ben aday oldum diyelim ben kişilik haklarım ihlal oluyor, hakkı olmayan biri adayım desem hukukçular o konuda olumlu görüş veriyor anayasa profesörleri Anayasa Mahkemesi kişilik başvuru hakkı…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Oraya da onun için hülle yoluyla adam tayin ediyor.
Orhan UĞUROĞLU- Orayı da kitlemek istiyorlar?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kitledi zaten. Oraya da gene kendi arkadaşlarını, yandaşlarını, seçtikleri kişileri önce çağırıyor saraya, saraydan bunlardan söz alıyor, bana bağlı kalacaksın diyor, Allah bilir el öpüp bağlılık yemini de ediyorlar, sonra usulen Anayasa Mahkemesine atanıyor tabi.
Orhan UĞUROĞLU- Efendim tabi şöyle, bu anayasa ihlali olacak üçüncü kere aday oldu dediğiniz gibi YSK ve Anayasa Mahkemesi de bunu…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Orhan Bey, anayasa askıda zaten hangi anayasa?
Orhan UĞUROĞLU- Nasıl bir tavır alacaksınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi ben size şunu söyleyeyim, güvenlik güçleri şiddet uyguluyor, siz gazeteci olarak fotoğraf çekiyorsunuz, fotoğraf çekemezsin diyor. Hukukun, anayasanın, yasaların size verdiği yetkiyi, bir genelgeyle diyor ki, bir dakika diyor yapamazsın diyor. Anayasaya aykırı. Hangi anayasa?
Orhan UĞUROĞLU- Anayasanın rafa kaldırıldığını söylüyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi anayasa şu an rafa kaldırılmış vaziyette zaten.
Orhan UĞUROĞLU- Ama bu demokrasimiz için korkunç kötü bir şey.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Maalesef. Zaten o tabloyu yaşıyoruz. Neden diyorum ben 20 Temmuz sivil darbesi yaşıyoruz diye? Bunun için diyorum. Askeri dönemlerde ne varsa daha fazlası bu dönemde var. Gazeteciler dövülüyor değil mi? Dövenler belli aslında, talimatı verenlerde belli. Ama dokunulmuyor onlara.
Orhan UĞUROĞLU- Size de saldırı oldu.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet saldırı oldu, linç girişimi, üstelik devletin önünde. Bakanlar orada, polisi orada, jandarması orada, hepsi orada. Hepsi oradaydı ne oldu? Bir kişi gözaltına mı alındı, tutuklandı mı? Yok. Hukuk diyoruz, kanun diyoruz, adalet diyoruz, anayasa diyoruz, yasalar diyoruz, TBMM diyoruz. Nerede bunlar? Adalet Bakanlığı diyoruz, savcılar diyoruz, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ya da kurulu diyoruz nerede bunlar? Bu kurullar tamamen iradeleri ipotek altında. Dolayısıyla şuanda o nedenle diyorum kimsenin can ve mal güvenliği yoktur diye. O nedenle işadamı gelip yatırım yapmıyor niye yatırım yapsın, nasıl yapacak yatırımı? Bunların hiçbirisi yok. Ama düzelteceğiz. Bakın Orhan Bey, bütün bunları anlatıyorum bunları düzelteceğiz. Yani millet ittifakının iradesi Türkiye’yi gerçekten de çağdaş uygarlığa taşımaktır. Bireylerin çıkarların çok ötesinde her birimizin Türkiye Cumhuriyeti devletine ve bu devlette yaşayan insanlara ve onların gelecek olan nesillerine güzel bir Türkiye’yi bırakmak bir yükümlülüğümüz vardır. Biz bunu yapacağız.
Orhan UĞUROĞLU- Gazeteci olarak bizimde var bu yükümlülük. Doğruları yazmak, özgürce yazmak. Ama medyada büyük baskı altında hadi saldırılar bir tarafa. Fakat yani hukuk ceza vermese de efendim insan kendi vicdanında affedemiyor. Yani size kalkıyor bir kendini bilmez yumruk atıyor. Bu demokrasiye atılmış bir yumruk. Ben 50 yıllık gazeteciyim, üç kişi gelmiş arkamdan saldırıyor. Torunum yaşındalar belki ben 70 yaşındayım. Hiç utanma, sıkılma yok, örf, adalet, gelenek tanıma yok ve buna rağmen benden sonrada devam etti saldırılar biliyorsunuz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sorun saldıranlarda değil, saldırma talimatını verenlerde. Sorun orada.
Orhan UĞUROĞLU- Yargının da yakalarına yapışmamasından kaynaklı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi, yargı yapışmaz mümkün değil. Çünkü yargı baskı altında. Hakim iradesini ortaya koyamıyor o da baskı altında. Dediğim gibi yani adı konmamış bizim sivil darbe olarak tanımladığımız bir darbe sürecini yaşıyoruz yani. Her alanda bu yaşanıyor zaten.
Orhan UĞUROĞLU- Darbe liderlerine de ne denir onlar değişik tanımlanıyor zaten bütün dünyada tek adam rejimi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Diktatör denir, tek adam rejimi, diktatör pek çok şey söylenir. Zaten bakın şimdi şöyle bir tablo var Orhan Bey, bir cumhur ittifakı var, birde millet ittifakı var. Cumhur ittifakında her şey tek otoriteye bağlı, her şey tek otoritenin aldığı kararla yürüyor. Orada demokrasinin D’si bile yok. Millet ittifakında oturup konuşma, tartışma, istişare yapma gibi bir demokratik altyapı var, güçlü bir altyapı var. Zaten bizi ayrıştıran temel noktada bu.
Orhan UĞUROĞLU- Efendim bizler aşı olduk, sizde oldunuz değil mi ikisini?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet, evet.
Orhan UĞUROĞLU- Fakat Mart ayında 50 milyon, Nisan ayında 50 milyon daha aşı gelecek diye Sayın Sağlık Bakanı açıkladı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Defalarca söylediler.
Orhan UĞUROĞLU- Evet söylediler 100 milyon aşı gelmedi ve işte bu yasaklar var. Bu yasaklar dolayısıyla yapılan test sayısında azalma var. Tabi hasta sayısı ve vefat sayısında da azalma var. Bu aşının gelmemesi için şöyle bir şey yaşandı, Çin’den gelecekti aşı siz 1 milyon aşının Türkiye’ye bedava gönderildiğini, bağış olarak gönderildiğini ve bunun maalesef satıldığını ilan edince acaba Çin hükümeti kızdı da onun için mi göndermiyor?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır efendim.
Orhan UĞUROĞLU- Neden gelmiyor 100 milyon doz aşı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yapılan sözleşme 50 milyon doz, o da gelmedi. Niye gelmiyor? Ya parasını ödemiyorsunuz ya aracı firmanın sorunu çıktı gelmiyor. Hadi oradan gelmedi Biontec gelecekti ne oldu o niye gelmedi.
Orhan UĞUROĞLU- Haziran sonu diyorlar onun için.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Orhan Bey, az önce devlet yönetilmiyor, devleti yönetemiyorlar, yönetme güçleri, yönetme kapasiteleri, yönetme birikimleri, yönetme bilgileri yok bunların. Bunlar günübirlik yaşıyorlar. Günübirlik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönettiklerini sanıyorlar. Siz 3 gün sonrasını, 5 gün sonrasını, 50 gün, 100 gün sonrasını bilmezseniz, 5 yıl sonrasını bilmezseniz, planlamazsanız devleti yönetemezsiniz. Elin oğlu 50 yıl sonra ne olacak, 100 yıl sonra ne olacak onu planlıyor. Biz ne yaptık? Devlet Planlama Teşkilatını kapattık. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor.
Orhan UĞUROĞLU- Aşı üreten hıfzıssıhhayı kapattık.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hıfzıssıhhayı kapattık aşı üreten.
Orhan UĞUROĞLU- Yani AKP kapattı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet, evet kapattılar bunların hepsini. Çünkü dediğim gibi birilerinden talimat alıp gereğini yapıyorlar. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin çıkarlarını, bu ülkenin insanlarının çıkarlarını asla düşünmüyorlar. Kendileri ve ailelerinin çıkarları esastır bunlar için. Dar bir alan ve birde onların biraz daha çemberin ikinci halkasında da beslemeleri var. Bunların en bilinen aktörleri de bizim beşli çete olarak tanımladığımız kişiler. Az önce söyledim, 54 milyar lirayı veriyorsunuz sayısı 50’yi geçmeyen kişiye. Müthiş bir para. Peki diğerleri. Birde dönüp diğerlerinden de diyorsunuz ki vatandaşa bankaya hesap açtım bana biraz para verirseniz ben yoksullara yardım edeceğim. Dünyada böyle bir örnek yok bakın. Şuanda Türkiye Cumhuriyeti devleti savaşa girse mülkiyeti kendisine ait tek bir doları bile yok. 1 doları bile yok. Merkez Bankasının rezervi ne kadar? Eksi 60.4 milyar dolar. Başkalarından borç almışız. Yani daha doğrusu başkalarına demişiz ki ya bunu ödünç ver bize almışız, koymuşuz oraya duruyor orada. Ama para bizim değil. Ya Katar’ın ya da başka…
Orhan UĞUROĞLU- Çok vahim bir tablo.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Savaşa girsek 1 dolarımız yok. Niye Yunanistan Dışişleri Bakanı gelip Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti devletine bakanın önünde meydan okuyor düşünebiliyor musunuz? Bu asla olmazdı. Çünkü devletin bir gücü vardı, bir saygınlığı vardı.
Orhan UĞUROĞLU- Haddine mi gelecek Yunan bakan burada.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi, o da biliyor ki bunların 1 doları bile yok. O da biliyor ki bunların dünyayla ilişkileri kesilmiş herkes düşman bunlara. O zaman bende bindireyim diyor. Nerede? Kendi ülkesinde değil Türkiye Cumhuriyeti devletinde gelip bu meydan okumayı yapıyor. Türkiye’yi bu hale kim düşürdü? Bakın bunu herkesin düşünmesi lazım. Bu hale Türkiye’yi kim düşürdü? Devleti yönetenler, bunlar.
Orhan UĞUROĞLU- Efendim 19 yılda 19 Türk adası Ege’de işgal edildi. 12 ada olarak tanımlanan ve silahsızlanma şartı olan…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Lozan anlaşmasına göre oralarda silahlanma olmayacak.
Orhan UĞUROĞLU- Olmayacaktı. Havaalanı yapıldı silahlandırıldı askeri birlik. Yunan Cumhurbaşkanı geliyor Türk toprağında İran Cumhurbaşkanı mangal yakıyor ziyaret ediyor Türk toprağını.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Seslerimi çıktı? Çıkamaz efendim. Ben bunu gündeme getirdiğimde Erdoğan şöyle bir açıklama yapmıştı talimat verdim o konuyla ilgili bir araştırma yapacak Dışişleri Bakanlığı ben çıkıp söyleyeceğim. Yıllar geçti hiçbir şey yok. Ne söyleyeceksin Lozan’a göre onlar silahsız olması lazım Ege adalarının. Geldi adam silahlandırdı, askeri birlik koydu, Yunan Cumhurbaşkanı geldi, Genelkurmay Başkanı geldi hepsi baktılar. Bizimkiler sadece nal topladı.
Orhan UĞUROĞLU- Türk topraklarında Yunan vali var, Yunan kaymakamı var, Yunan Silahlı Kuvvetleri var. Ondan sonra vatanın tek bir taşını vermeyiz düşmana diye şehitler veriyoruz güneydoğuda ama Ege’de de işgal var.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Orhan Bey, cumhuriyet tarihinde kendi toprağını terk eden tek hükümet bunlar. Kendi toprağı. Burası bizim bize ait bir yer yani. Bize ait yeri hani bir düşmanla çarpışırsın da dersin geri çekildik. Terör örgütüne teslim ettiler. IŞİD terör örgütüne teslim edildi.
Orhan UĞUROĞLU- Maalesef. Efendim süremizi dolduruyoruz sohbette güzel oluyor ama şu Cumhurbaşkanlığı adaylığınıza gelelim. Burada ilk defa mı açıklarsınız bilmiyorum. Cumhurbaşkanı adayı mısınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, bizim malum az öncede söyledim bir Millet İttifakı’mız var. İttifakla istişare yapmadan doğru olmaz bu. Ama ittifak derse ki ‘olacaksın’ oluruz o zaman. Dediğim gibi bu tamamen ittifakın kendi içinde oturacağı, konuşacağı bir olay. Bugünden zaten cumhurbaşkanlığı tartışması yapmayı da çok doğru bulmam. Bu belli bir zaman dilimi içinde taşlar yerine oturur, ondan sonra oturur bunu konuşuruz. Her partinin mutlaka saygıdeğer liderlerinde, ittifakı oluşturan liderlerinde mutlaka kafasında bazı sorular vardır, yanıtlar vardır, adaylar vardır. Bu belli bir zaman dilimi içinde bir araya… Önce biz şu güçlendirilmiş parlamenter sistemden neyi anlıyoruz onu önce bir kamuoyuyla paylaşmak…
Orhan UĞUROĞLU- Onun metni ilerliyor mu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- İlerliyor. Her partiden bir Genel Başkan Yardımcısı bu konuyla ilgileniyor. O Genel Başkan Yardımcıları zaman zaman bir araya geliyorlar. Yanlış hatırlamıyorsam bugünde çevrimiçi görüşecekler kendileri bir araya gelip görüşecekler.  Ortaya bir metin çıkar, bu metin hepimizin uzlaştığı bir metin olur, bunu kamuoyuyla paylaşırız. Böylece ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı, hangi gerekçeyle yapacağımızı da liderlerin her birisi o metne bağlı kalarak çıkarlar kamuoyuyla paylaşırlar bunu. Buradaki amaç ne? Yaşanabilir bir Türkiye aslında. Beraber yaşayacağımız, bizim gibi düşünmeyen insanda pekala bu ülkede huzur içinde yaşayabilmeli. Ben hep şunu söylerim, yani bize oy verin bizi rahatlıkla eleştirmek için bize oy verin. Ve bizi eleştirdiğiniz zamanda acaba başım belaya girer mi diye düşünmeyeceğiniz için bize oy verin diyorum ben. Öyle olması lazım.
Orhan UĞUROĞLU- Mesela Cumhurbaşkanına hakaret maddesi onu kaldırmayı mı düşünüyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim Cumhurbaşkanı tarafsız. Şimdi bize her şeyi söylüyor, biz söylediğimizde hakaret. Sen bize söylediğinde? Cumhurbaşkanı söyledi o hakaret edemez. Olmaz Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım.
Orhan UĞUROĞLU- Partili olmayacak?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Partili olmayacak zaten. Partili olduktan sonra Cumhurbaşkanı devletin sigortası olacak bakın. Devletin sigortası Cumhurbaşkanıdır. Sigorta gevşediği zaman elektrikler söner veya bozulduğunda. Devletin sigortası olacak o zaman ne olacak? Liderler arasında sorun çıktığı zaman çağıracak beyler gelin bakalım ne oluyor, niye anlaşamıyorsunuz.
Orhan UĞUROĞLU- Beyler, Bayanlar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi Beyler, Bayanlar diyecek. Şimdi öyle bir daveti yapacak pozisyonda değil çünkü Cumhurbaşkanı değil. Bir partinin Genel Başkanı.
Orhan UĞUROĞLU- Peki şöyle bir şey sorsam, şimdi Türkiye’nin ikinci büyük partisi CHP dolayısıyla Erdoğan’ın da seçime girdiğini farz ederek ilk turda da seçilemezse ikinci tura büyük ihtimalle CHP’nin veya ittifakın adayı kalacak. CHP’nin diğer partilerden bir isme adaylığına nasıl bakarsınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- İttifaka bakacağız. İttifak uzlaştığı andan itibaren hiçbir sorunumuz yok.
Orhan UĞUROĞLU- Peki ittifak partileri olarak, şuanda tabi böyle bir ittifak yok aslında yerel seçimde bitti ittifak ama son ittifak diyelim millet ittifakı İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve CHP’ydi. Dolayısıyla bu ittifakı genişletmek, güçlendirilmiş parlamenter rejimi isteyenlerle Gelecek Partisi ve DEVA Partisiyle veya Doğru Parti var, Genç Parti var birçok parti var artık. Güçlendirmeyi hedefliyor musunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ben şahsen isterim ama dediğim gibi ona karar verecek olan yine ittifakın ana aktörleri. Ben tek başıma karar veremem. Ben isterim ittifakımız güçlü olsun, daha yeni aktörler gelsinler, aynı şeyleri paylaşıyorsak, aynı konuda mücadele ediyorsak, Türkiye’nin huzuru için, birliği için, beraberliği için eğer bir mücadele verilecekse biz bunu yapabiliriz.
Orhan UĞUROĞLU- Yani fedakarlık ederiz başka bir partiden Cumhurbaşkanı adayı da olabilir demek istiyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Her zaman. Yani konu bir kişi değildir, konu Türkiye’dir, Türkiye’nin çıkarlarıdır konu. Ali olur, Veli olur o ayrı bir şey ama konu üzerinde titrediğimiz, ittifakı oluşturduğumuz temel mesele Türkiye’nin refahı ve Türkiye’nin huzurudur. O çerçevede oturup anlaşırız, o çerçevede kararlarımızı alırız, o çerçevede uygulamaya koyarız ve hepimiz arkasında da aslanlar gibi dururuz yani.
Orhan UĞUROĞLU- Efendim şöyle bir durum olsa, şimdi anketler gösteriyor ki, AKP ve MHP’de oy kaybı devam ediyor. 2023’e kadar devam edebilir. Sayın Erdoğan siyaseti bilen bir insan, siyasetin içinde genç yaştan beri olan bir insan. Şöyle bir öneriyle size gelse, peki güçlendirilmiş parlamenter rejim olsun gelelim artık cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi seçimi yapmayalım milletvekili seçimi parlamenter rejim yapıp anayasayı değiştirip yapalım. Çünkü bir yıl kala olamıyor ama bu sene yapılsa yani 2021’de böyle bir öneriyle gelse bir anayasa değişikliğiyle o zaman nasıl bakarsınız yani?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Erdoğan öyle bir öneriyle gelmez, gelemez. Çünkü Erdoğan esir alınmış vaziyette siyaseten. Öyle bir öneriyle gelme şansı yok.
Orhan UĞUROĞLU- Kimler esir almış?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bahçeli asla ona izin vermez.
Orhan UĞUROĞLU- Öyle mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette yani. Koydu yazdı 100 maddelik anayasayı, onu da gönderecek AK Parti’ye gönderecek, buna göre yap diyor biz bunun arkasındayız. Yapmasa ne olacak onu bilmiyoruz. Ama bugün gayet açıklamasını yaptı, kendisine göre ilkeleri koymuş durumda, 100. yılında 100 tane maddeyi yapıyorum diye yazdım diyor, biz bunu hazırladık diyor, şimdi tebliğ edeceğim diyor. Tebligatı da herhalde bugün yarın yapmış olacaktır yani.
Orhan UĞUROĞLU- Gençlere, Z kuşağına, emeklilere, işsizlere, ev hanımlarına, sanayiciye, esnafa, tüccara nasıl bir Türkiye, ne vaat ediyorsunuz bunları bir anlatalım.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Öncelikle herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye. Herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği bir Türkiye. Parası olanın, yatırım yapmak isteyenin rahatlıkla huzur içinde yatırım yapabileceği bir Türkiye. Sağlıklı bir planlama, bir çiftçi neyi ekecek, kaçtan satacak, eğer satamazsa o malı devlet satın alacak, bilecek ki ben bir şeyi planlı çerçevede ekersem asla zarar etmeyeceğim ve kazanacağım. Yani üretenin zarar etmeyeceği bir sağlıklı ve tutarlı planlama. Üniversitelerin gerçek anlamda bilgi üretmesi lazım, bilgi üreten üniversiteler çok değerlidir. Bilgi üreten üniversiteler katma değeri yüksek ürün üretmemizin ana anahtarıdır. Bunu da yazalım ve bir köşeye koyalım. Gençler aslında en büyük zenginlik kaynağımızdır. 2035’ten sonra Türkiye yaşlanmaya başlıyor. Dolayısıyla gençlerin bütün dinamizminden, bilgisinden, becerisinden Türkiye Cumhuriyeti devletinin yararlanması lazım. Onları küstürmemesi, onları umutsuzluğa sevk etmemesi gerekiyor. Tam tersine onlara umut vermesi Türkiye’nin büyümesi ve kalkınması içinde yönetim kadrosunun elinden gelen bütün çabayı göstermesi gerekiyor. Ben şuna inanıyorum, önümüzdeki seçimlerde ister bugün, ister yarın, ister 2023’te ne zaman yaparlarsa yapsınlar Türkiye’nin kaderini belirleyecek olan bu ülkenin gençleridir. 6 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidecek ve oy kullanacak. 6 milyon 300 bin genç özgür bir Türkiye istiyor, konuşan bir Türkiye istiyor. Rahmetli Demirel’in dediği konuşan bir Türkiye istiyor, kavgasız bir Türkiye istiyor, sorunlarını çözen, komşularına örnek olan bir Türkiye istiyor. Dolayısıyla 6 milyon 300 bin genç bu ülkeye demokrasiyi getirecek. Dünya siyaset tarihine otoriter bir rejimi nasıl ben sandıkta seçimle yendim bunun mesajını bütün dünyaya verecek. Bu çok değerli bir mesaj aslında.
Dolayısıyla gençler, onlara büyük umudum var, gençlerden çok büyük beklentim var bunları yapacaklar.
Orhan UĞUROĞLU- Türkiye’yi seçilirseniz saraylardan mı yöneteceksiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Asla. Halktan kopuk olan bir lider kendi halkını yönetemez.
Orhan UĞUROĞLU- Çok teşekkür ederim konuk ettiğiniz için. Gayet açık ve net yanıtlar verdiniz.