06.01.2022
06.01.2022
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tüm İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği Başkanı Satılmış Çalışkan’ı dernek merkezinde ziyaret etti. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Genel Başkan Yardımcıları Faik Öztrak, Veli Ağbaba ve Fethi Açıkel eşlik etti.
Ziyaretin ardından CHP lideri Kılıçdaroğlu ile TÜMEMEKDER Başkanı Çalışkan yaptıkları ortak basın açıklamasında şöyle konuştular:
Satılmış ÇALIŞKAN- Sayın Genel Başkanım ve değerli katılımcılar, değerli basın mensupları, teşkilatım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Emeklinin bu üzgün gününde yanımızda olan Sayın Genel Başkanıma ve ekibine teşekkür ederim.
Bugün maalesef işçi emeklisi ve Bağ-Kur emeklisine verilen artışlar, yapılan haksızlıklar hep gördünüz, bilmektesiniz. 2020 yılında işçi emeklisi ve Bağ-Kur emeklisinin taban maaşı asgari ücretin üzerindeydi. Bugün ise asgari ücretin yüzde 45’ine düşmüştür. Çünkü 20 yıldır maalesef işçi ve Bağ-Kur emeklisine milli gelirden pay verilmemekte. Bunu defalarca talep ettiğimiz halde, en son bir hafta önce Sayın Cumhurbaşkanımıza, saraya yazı yazdığımız halde yine verilmemiştir. Çünkü 2000 yılından önce işçi emeklileri gösterge sisteminden katsayıyla artışlar alınıyordu. 2000’den sonra işçi emeklisi katsayıdan çıkarıldıktan sonra maalesef sadece güdümlü olan TÜFE’yle zam verilmekte. Bu da görüyorsunuz hepimizin bildiği gibi doğru ve yanlışı büyük tartışmalardır. Bugün yıllık TÜFE 36 çıktığı halde işçi emeklisine bu verilmemiştir ve ayrımcılık yapılmıştır. Sosyal güvenlik tek çatı altında birleştiğinde biz dedik ki, “bu haksızlıklar ortadan kalkar, hepimiz tek çatı olduk.” Maalesef hala bu haksızlıklar devam etmektedir. Bugün memura yüzde 36 verilirken işçi emeklisine maalesef yüzde 32’de kalmıştır yıllığı. 6 aylık dönemi de yüzde 25,47 olarak verilmiştir. Biz 20 yıldır milli gelirden pay alamıyoruz. Bugün toplumda bütün kesimlerin hakları görüşülürken masada muhakkak ki temsilcileri var, ama işçi emeklisinin maalesef görüşülürken, zammı verilirken, hakları görüşülürken maalesef kendisi masada yoktur, başkası bizim hakkımızı değerlendirmektedir. Bu da her gün bizim geri gitmemize neden olmaktadır. Bugün aldığımız maaş; temel ihtiyacımız olan kira giderimiz, doğalgaz giderimiz ve elektrik giderimizi karşılamıyor. 2 bin 500 liranın getirdiği budur.
Değerli arkadaşlar, 9 milyon emeklinin - dul ve yetimlerle toplam 13 milyon 400 bin kişi- maalesef bunların yüzde 90’ı açlık sınırının altında maaş almaktalar. Dul ve yetimlerimizin durumu daha kötü. Dul ve yetimlerimiz, bize emanet olan çocuklarımız ve dullar maalesef 600, 700 lirayla geçim yapmak üzereler.
Onun için bugün sağlık sorunlarımız her gün artmakta. Devlet hastanelerinden ve üniversite hastanelerinden randevu almak büyük bir eziyet olmuştur. Alamıyoruz randevu. Randevu aldığımızda gidiyoruz muayene oluyoruz ama biz tabi oraya rahatsız olarak gidiyoruz yoksa ilacımızı aile doktorumuza yazdırıyorduk. Ama tedavi olmamız için, teşhis konması için görüntüleme, laboratuvar testleri lazım ama görüntülemeyi atıyorlar bir ay, laboratuvar testleri 15 gün, 20 gün, bir ay. Ben hastayım oraya ağrıyla gitmişim tedavi olmam lazım, bir ay sonra görüntülemen gelince tedavin başlayacak. O zaman istemeyerek de olsa özel hastaneye gitmek mecburiyetindeyiz. Özel hastanelerde bugün SUT’un açıklamış olduğu fiyatlarla yüzde 200’e kadar fark alabilirsiniz yazısı vardır, nedir biliyoruz, neyin yüzdesi onu da anlamıyoruz ama gidiyoruz oraya, bizden bugüne kadar 160, 170 liraydı ama bugünden sonra herhalde 200, 250 liraya çıkacağını duydum... Bizden 160 lira alınıyor, 170 lira fark alınıyor. Ama Sağlık Bakanlığına biliyorsunuz sağlık tamamen tek olsun diye Sağlık Bakanlığına aktarıldı oradan idare ediliyor. Maalesef benden 160 lira alınırken oraya 38, 40 lira yazılıyor Sağlık Bakanlığına. Ben sigortalı olurken kimse bana demedi ki, senin sağlığına biz bakmıyoruz diye. Bize dediler, şu primi, şu maaşın gelirini ödeyeceksin, sağlığın sonuna kadar bizden dediler. Ama şimdi her gün değişiyor. Biz 30 sene, 25 sene prim ödedik. Bugün bu şekilde olurken özel hastaneye özelleştirme gibi bir şey oldu bunlar. Çünkü ben devlet hastanesine gidemiyorum. Niye gidemiyorum? Yaşlıyım bir, randevu alamıyorum. Oraya gidiyorum tekrar ikinci bir sıra. Burada öyle bir şeyler oluyor ki gidiyoruz orada ayakta duramayacak kişi varken ama başka kişilerden önden sıra veriliyor ve bize verilmiyor. Bunların ele alınması lazım, sağlığın düzeltilmesi lazım. Biz emekliler olarak çok bir zam istemiyoruz, çok bir artış istemiyoruz. Bizim maaşımız bizi geçindirecek şekilde olsun. Bize geçinebileceğimiz, temel gıda, temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak bir aylık verilsin, ona göre düzenleme yapılsın. Bizim bundan sonra çok bir şey yapmaya şeyimiz yok. TÜFE değil; biz eski sistemimize çok memnun olduğumuz katsayı ve gösterge sistemine geçmek istiyoruz. Mademki tek çatı altındayız; çalışana, memura, memur emeklisine verilen işçi emeklisine de aynen katsayı uygulansın istiyoruz.
Teşekkür ederim arkadaşlar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Değerli basın mensupları, kim hak arıyorsa, kim hukuk arıyorsa, kim adalet arıyorsa onların yanında olmaya söz verdim. Asgari ücretlilerin aylıklarını artırdılar. Hazine ve Maliye Bakanı dedi ki, “asgari ücretin aylığı arttı, yüzde 50 zam yaptık, şimdi sıra emeklilere geldi…” Ve bütün emekliler, onlar da doğal olarak yüzde 50’lik bir zam bekliyorlardı. Ama bu olmadı. Hangi gerekçeyle olmadı bilmiyorum. Sayın Başkan az önce dedi ki, “bir yasal düzenleme yapıldı, reform diye bir yasal düzenleme yapıldı. Biz eskiden milli gelirden pay alırdık şimdi milli gelirden bize pay vermiyorlar…” Milli gelirden Sayın Başkan size pay vermiyorlar ama size zamdan pay veriyorlar. Her türlü zammın sıkıntısını siz çekiyorsunuz. Ekmeğinden tutun, iğnesinden ipliğine kadar yapılan bütün zamlar sizin düşük maaşlarınızla bir şekliyle karşılanıyor. Ne olacak ve nereye kadar gidecek?
Şimdi ben buradan yaklaşık 10 milyon emekliye seslenmek isterim. Size neden beklediğiniz zam verilmedi? Nedeni şu; biz emekliye zam vermesek de nasıl olsa emekli bize oy verecek, temel mantıkları bu, temel düşünceleri bu. Çünkü ben, “emeklilere iki maaş ikramiye verilsin” dediğim zaman bir grup emekli postaneden bana telgraf çekti, bizim maaşımız yetiyor iki maaşa ihtiyacımız yok diye. O telgraf ve o düşünce bunların belleklerinde yer etmiş. Nasıl olsa hiç para vermesek de emekli bize oyunu verir.
Şimdi Başkan, sizden ricam, bütün emeklilerden ricam, geçinemiyorsanız, şikâyet ediyorsanız, torununuza harçlık veremiyorsanız, kahveye oturup çay içemiyorsanız, lokantada yemek yiyemiyorsanız, bir tatil yapamıyorsanız hesabını demokratik yollarla sormak sizin göreviniz zaten. Eğer sosyal bir devlette yaşıyorsanız ve bu devletin “demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir” diye bir tanımı anayasada yer almışsa sizin kendi hakkınızı ve hukukunuzu demokratik yollarla aramanız gerekiyor. Bütün emeklilerin bir araya gelmesi lazım. Bütün emeklilerin ortak hareket etmesi lazım. Bütün emeklilerin, eğer sen bana hak ettiğim aylığı vermiyorsan kusura bakma bende sana oyumu vermeyeceğim demesi lazım. Bunu dediğiniz zaman, siyasi iktidar kim olursa olsun bütün siyasal iktidarlar veya bütün siyasal partiler sizin sözünüzü dinlemek zorunda kalırlar.
Bakın biz emekli aylıklarından söz ediyoruz, Sayın Başkan da ifade etti bir de dul, yetimler var. Yani emekli vefat ettiğinde eşine ve çocuklarına intikal eden aylıkları var. Son yapılan zamlardan sonra 627 lira aylık, dul ve yetime verilen 627 lira, 690 lira, 748 lira.
Şimdi ben saraydaki zata ve şürekâsına seslenmek isterim. Ayda 627 lirayla bir dul kadın nasıl yaşayacak? Bunlarda vicdan var mı, bunlarda merhamet var mı, bunlarda sağlıklı ve tutarlı bir devlet yönetimi anlayışı var mı? 627 lira veriyorsun, 627 lirayla otur krallar gibi yaşa diyorsun.
Milli gelirden pay verilmedi. Milli gelirden pay niye versinler. Çünkü milli gelirden sağladıkları payı başkalarına veriyorlar, size vermiyorlar. Onların çeteleri var, onlara veriyorlar. 5 maaş alana veriyorlar, 7 maaş alana veriyorlar. Bunlara veriyorlar. Size niye versinler, sizin sesiniz çıkmıyor ki yeteri kadar. Siz birlik olmuyorsunuz ki. 10 milyon kitle birlik olursa siz istediğiniz partiyi iktidara taşırsınız. O nedenle sizin birlik olma zamanınızdır. Eğer hak arıyorsanız, hukukunuzu arıyorsanız birlik olmak zamanıdır. Bir araya geleceksiniz, bölünmeyeceksiniz, parçalanmayacaksınız; diyeceksiniz ki, bizim hedefimiz şu kardeşim, bunu verirsen biz o zaman sana oy veririz. Vermezsen vermeyiz. Açlık sınırı, TÜRK-İŞ’in açıkladığı rakam 4 bin 13 lira. Açlık sınırı, yoksulluk değil açlık sınırı. 2 bin 500 liraya çıkardık en düşük emeklilik aylığını diye neredeyse davul zurna çalacaklar. 2 bin 500 lirayla kim nasıl geçinecek? Sizler bu ülkenin büyümesine ve kalkınmasına katkıda bulundunuz, günün 8 saati çalıştınız, yeri geldi tatillerde çalıştınız, alın teri döktünüz, milli geliri büyüttünüz, evlerimizde huzuru sağladınız. Emekli oldunuz, size insanca yaşayabileceğiniz bir aylığın bağlanması gerekiyor, tatil yapmanız gerekiyor ama bu imkan size verilmedi. Bu imkan size verilsin diye ben ve arkadaşlarım buradayız. Sizin hakkınızı ve hukukunuzu savunmak için ben ve arkadaşlarım buradayız. Ben ve arkadaşlarım burada olduğu için birilerinin rahatsız olduğunu da gayet iyi biliyorum. Ama onlar rahatsız olsunlar diye zaten ben buradayım. Siz hakkınızı ve hukukunuzu savunduğunuz sürece biz devamlı sizin yanınızda olacağız. Bundan emin olmanızı isterim.
Hepinize teşekkür ederim değerli basın mensupları.
Emekli- Sayın Başkan, bir konuyu arz edebilir miyim, emeklinin hali.
Kemal Kılıçdaroğlu- Emeklinin hali. Buyur.
Emekli- Zam almak için çabalar başkan,
halden anlamıyor bakan
geçim sıkıntısı ciğer yakar,
ciğer pare pare sinem ağlıyor
cenazesi olsa köyüne gidemez,
torunlarına harçlık veremez,
aldığı maaşla aybaşını getiremez,
ciğer pare pare sinem ağlıyor
deh deyince yürümüyor artık
hastadır mutlaka avradı
iştedir evladı
ciğer pare pare sinem ağlıyor.
Bunları yerine getirirseniz sizden başka bir şey istemiyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Teşekkür ederiz sağ olun, ağzınıza sağlık.
24.11.2024
24.11.2024
24.11.2024
24.11.2024