20.10.2022

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Tokat'ta: "Meydan Okuyorsan Karşıma Çık!"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: "Bütün demokrasilerde iktidar ve muhalefet partilerinin Genel Başkanları beraber televizyonlara çıkarlar. Eskiden de böyleydi. Rahmetli Ecevit, Turgut Özal, Süleyman Demirel çıkarlardı beraber, uygar insanlar gibi oturur, gazeteciler soru sorar, bunlar da cevap verirlerdi. Şimdi benden kaçıyor, çıkmıyor karşıma. Dün Osmaniye’den meydan okudum; şimdi Tokat’tan, esnafın arasından, vatandaşların huzurunda yeniden Erdoğan'a meydan okuyorum: Yüreğin varsa, cesaretin varsa, hesap verecek hiçbir şeyin yoksa gelirsin karşıma. Devletin bütün imkanları elinde. Sen istersen tek başına, istiyorsan bakanlarını al, istiyorsan danışmanlarını al, arzu edersen prompterını da al. Vallahi de billahi de tek başıma çıkacağım, tek başıma. Dün söyledim, akşam bekliyorum, hangi televizyonda istiyorsan. Senin dünya kadar yandaş televizyonun var, o televizyonlara çıkalım. Ama karşıma çıkmaya cesaret edemiyor. Bulmuş AK Parti milletvekillerini, bana oradan meydan okuyor. Sen kim, meydan okumak kim? Meydan okuyorsan karşıma çık!"

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tokat programı kapsamında esnaf ziyaretinde bulundu. Tokat esnafının sorun ve taleplerini dinleyerek çözüm önerilerini anlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, vatandaşların yoğun ilgisi dolayısıyla esnaf ziyaretini yarım bırakmak zorunda kaldı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Yeniyol Meydanında toplanan Tokatlılara hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Tokat’tayım, kadim bir şehirdeyim. Teşekkür ederim. Benim umudum da sizlersiniz, bu ülkenin gençleri, bu ülkenin insanları.

Türkiye'nin içinde bulunduğu durum hoş değil. Herkes kafasında ciddi bir sorun taşıyor. Ne olacak diye bekliyor. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmasını istemem. Sağımızda, solumuzda esnaf kardeşlerim var. Onların kazanması lazım, onların huzur içinde görev yapması, vatandaşıyla ilişki kurması, alışverişini huzur içinde yapması lazım, Ahi Evran geleneğini sürdürmesi lazım. Herkesin kazandığı, herkesin ürettiği, herkesin alın teri döktüğü bir Türkiye güzel Türkiye’dir. O Türkiye’de ancak huzur olabilir. Ama esnafa vermiyorlar, çiftçiye vermiyorlar, emekliye vermiyorlar, işçiye vermiyorlar; 5'li çeteye veriyorlar. Onlardan, o 5’li çetelerden hak etmedikleri paraların tamamını alacağım, esnafa vereceğim.

Diğer yerlerde söylüyorum, burada da söylüyorum. Ben esnafın, çiftçinin, emeklinin, işçinin, tarlada çalışanın, ev kadınının herkesin ama herkesin alın terine değer veren birisiyim. Beni şöyle tanımlayın. Ey Kılıçdaroğlu sen kimin adamısın? Ben de diyorum ki ben ezilenlerin, ben garibanların, ben işsizlerin, ben esnafın, ben çiftçinin, ben emeklinin, ben sanayicinin adamıyım. Ben 5'li çetelere hizmet eden birisi değilim. Bunu herkesin bilmesini isterim.

Ayrıca bunlar kendilerine biz milliyetçiyiz diyorlar. Bizim milliyetçilik anlayışımızla, bunların milliyetçilik anlayışı arasında siyahla beyaz kadar fark var. Bizim milliyetçiliğimiz vatanseverliktir, bizim milliyetçiliğimiz bayrağımızı sevmektir, bizim milliyetçiliğimiz herkesin kimliğine, herkesin inancına, herkesin yaşam tarzına saygı göstermektir. Bizim milliyetçiliğimiz Türkiye’nin itibarını ve çıkarlarını korumaktır. Onlar İdlib'te 33 askerimiz şehit olduğunda o şehitlerin hakkını soramadılar, koşa koşa Putin'in ayağına gittiler, ben ettim sen etme dediler. Biz bunu yapmayız. Biz Türkiye'nin itibarını koruruz.

Gittiler askeri hastanelerin tamamını kapattılar. Dünyada hastanesi olmayan tek ordu Türk Silahlı Kuvvetleri. O hastanelerin GATA dahil tamamını alacağız, Allah nasip eder iktidar olduğumuzda bir hafta içinde şanlı ordumuza teslim edeceğiz. Yetmedi, şanlı ordumuzun elinden Tank Palet Fabrikasını aldılar, götürdüler Katarlılara verdiler, yandaşlara verdiler. Kendi ordusundan Tank Palet Fabrikasını alıp yabancılara teslim edenlerden hem hesabını soracağız, hem de o fabrikayı alacağız, yine ordumuza teslim edeceğiz. Bir hafta içinde yapacağız bunu, hiç kimse endişe etmesin.

Milliyetçilik vatanseverliktir dedim. Milliyetçilik toprağına sahip çıkmaktır dedim. Süleyman Şah Türbesi… Kendi toprağımızdan yani vatanımızdan bayrağımızı indirdik, Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdık. Kendi toprağından kaçtılar, kendi bayraklarını indirdiler. Geleceğim. Allah nasip ederse Millet İttifakı olarak geleceğiz. Süleyman Şah Türbesi'ni yine toprağımıza götüreceğiz. Bayrağımız orada yeniden dalgalanacak. Bunu şunun için anlatıyorum. Hep CHP’yi suçluyorlar. Açık ve net söylüyorum, burada söylüyorum, onların yüzüne de söylüyorum ama onlar bunu anlamıyorlar. Gidip başka anlatıyorlar. Başka yerlerde başka şeyler ifade ediyorlar. Milliyetçilik vatanseverliktir, milliyetçilik bayrağına sahip çıkmak demektir. Milliyetçilik ordusuna sahip çıkmak demektir, güvenlik güçlerine sahip çıkmak demektir. Milliyetçilik Türkiye’nin itibarına sahip çıkmak demektir. Tokat’ta güçlü bir milliyetçilik damarının olduğunu biliyorum. Onun için bunu açıklıyorum, onun için söylüyorum.

Siz kim, milliyetçilik kim? Aldılar Türk Telekom’u Hariri ailesine verdiler. Türk Telekom Hariri ailesine gitti. Nasıl gitti? Bizim bankalardan krediyi çektiler, aldılar götürdüler yatırdılar, Türk Telekom’u aldılar, binalarını sattılar, bakır kablolarını sattılar, inşaatlarını sattılar. Arkasından borç ödemeye gelince, alın sizin olsun dediler, borçlar da sizin olsun dediler. Ve biz şu anda Avrupa’nın en yavaş ve en pahalı internetini kullanıyoruz. Maliyeti bu oldu. Zararı bizim sırtımıza, yine milletin sırtına yıktılar. Bay Kemal buna karşı sessiz mi kalacak? Kalır mıyım? Bu milletin hakkını ve hukukunu sormak zorundayım. Alın terinin hakkını ve hukukunu sormak zorundayım.

Esnaf kardeşlerim beni dinleyin. Allah nasip eder Millet İttifakı olarak iktidara geldiğimizde ilk bir hafta içinde esnafın ve çiftçilerin ister bankalardan, ister Esnaf Kefalet Kooperatifinden, ister Tarım Kredi Kooperatifinden aldıkları kredilerin faizlerini bir hafta içinde sileceğiz. Yeter ya perişan ettiniz esnafı, çiftçiyi perişan ettiniz, çiftçiyi toprağa küstürdünüz! Yeniden ama yeniden; güzel, ahlaklı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz, yeniden.

Siyasette ahlakı getireceğiz; siyaset cep doldurma sanatı değildir, siyaset köşeyi dönme sanatı değildir. Bakın bütün Tokatlı kardeşlerim dinlesin. Siyasete girdiğim gün kendi mal varlığımı kendi internet siteme koydum. Mal varlığım budur, alacağım borcum budur dedim. Ama ben defalarca sordum 'Sizin mal varlığınız nedir?' diye. Buradan oğlun para gönderecek, milyon dolarları Amerika’ya gönderecek, senin kızın da oradan o paraları alacak, gökdelen yapacak ve Bay Kemal bunu seyredecek öyle mi? Hayır, yemezler! O paraların tamamını Türkiye'ye getireceğim, esnafa ve çiftçiye vereceğim, herkes bunu böyle bilsin, herkes!

Hiç endişe etmeyin. Hakkı, hukuku ve adaleti getireceğiz. Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Devlet çürür. Devlet liyakatle yönetilir, devlet ahlakla yönetilir, devlet erdemle yönetilir, devlet bilgiyle yönetilir. Devlet sosyal devlet olmak zorundadır. Fakirin, fukaranın yanındaki devlet, sosyal devlettir. Bunu yapmazsanız devleti büyütemezsiniz. Devlete güven duyamazsınız. Dolayısıyla adalet devletin dinidir ve adaleti sağlamak zorundadır. Adaleti sağlayacağım, hiç kimse bundan en ufak endişe etmesin.

Liyakati de sağlayacağız. İşi ehline vereceğiz. Bizim inancımızda da vardır zaten bu, işi ehline vermek, işi ehline teslim etmek. Siz Türk bayrağını temsil etsin diye rüşvet alan adamı nasıl büyükelçi tayin edersiniz? O rüşvetçi büyükelçilerin tamamını geri çağıracağız, tamamını alacağız. Rüşvetçi birisi Türkiye Cumhuriyeti bayrağını temsil edemez.

Bir şey daha söyleyeyim. Bakınız, bütün demokrasilerde iktidar ve muhalefet partilerinin Genel Başkanları beraber televizyonlara çıkarlar. Eskiden de böyleydi. Rahmetli Ecevit, Turgut Özal, Süleyman Demirel çıkarlardı beraber, uygar insanlar gibi oturur, gazeteciler soru sorar, bunlar da cevap verirlerdi. Şimdi benden kaçıyor, çıkmıyor karşıma. Dün Osmaniye’den meydan okudum; şimdi Tokat’tan, esnafın arasından, vatandaşların huzurunda yeniden Erdoğan'a meydan okuyorum: Yüreğin varsa, cesaretin varsa, hesap verecek hiçbir şeyin yoksa gelirsin karşıma. Devletin bütün imkanları elinde. Sen istersen tek başına, istiyorsan bakanlarını al, istiyorsan danışmanlarını al, arzu edersen prompterını da al. Vallahi de billahi de tek başıma çıkacağım, tek başıma. Dün söyledim akşam bekliyorum, hangi televizyonda istiyorsan. Senin dünya kadar yandaş televizyonun var, o televizyonlara çıkalım. Ama karşıma çıkmaya cesaret edemiyor. Bulmuş AK Parti milletvekillerini, bana oradan meydan okuyor. Sen kim, meydan okumak kim? Meydan okuyorsan karşıma çık! Yiğitler gibi, aslanlar gibi çıkacağım diyeceksin. O zaman ben diyeceğim ki, helal olsun, demek ki karşıma çıkabiliyor. Gelsin. Sen orduyla gel orduyla, senin bir sürü adamın var böyle, bir sürü beslemen var senin, bir sürü oligarkın var senin, onlarla da gel, hiç korkmam. Hiç korkmam, verilmeyecek hesabımız yoktur. Eğer bir hesap verilecekse ben hesabı milletime veririm, o kadar!

Bir şey daha. Hiçbir zaman hiçbir egemen gücün karşısında biz eğilmeyiz. Kuvayı Milliyeciyiz biz. Ama onlar 3-5 kuruş para için Türkiye’deki adaleti sattılar. Kaşıkçı cinayetinin dosyasını götürüp katile teslim ettiler, 3-5 kuruş para için. Ve Türkiye’nin itibarını satıyorlar. Dedim ya bunların milliyetçiliğin ‘m’siyle bile ilgisi yok.

Bir şey daha. Suriye tezkeresine ret verdik. Bağırdılar sağda solda, vay efendim bunlar terör örgütüne destek veriyorlar, o nedenle Suriye tezkeresine hayır dediler diye. Şimdi ben buradan hepinize soruyorum, Tokatlı kardeşlerim sizlere soruyorum. Siz, Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yabancı asker postallarını istiyor musunuz, istemiyor musunuz? İsteyen el kaldırsın Allah aşkına! E biz de öyle yaptık. Kendi ülkemizde yabancı asker postalı istemiyoruz dedik. Kendi ülkemizde yabancı asker istemiyoruz dedik. O nedenle tezkereye hayır oyu verdik. Beni üzen ne biliyor musunuz? Milliyetçiyim diye afra tafra atıyorlar etrafta, geziyorlar etrafta. Bir partinin adı da 'Milliyetçi'. Ne milliyetçiliği kardeşim? Bu ülkede terörle mücadeleyi bizim askerimiz, bizim polisimiz yapıyor. 35 – 40 yıldır yapıyor bu mücadeleyi. 35 – 40 yıldır bizim askerimiz, güvenlik güçlerimiz terörle mücadele edecek, sen gideceksin yabancı askerleri Türkiye'ye davet edeceksin ve buna da Bay Kemal 'evet' diyecek öyle mi? O zaman olmaz, o zaman adımız Bay Kemal olmaz. Biz Kuvayı Milliyeciyiz.

Teşekkür ederim gençler.

Dolayısıyla hiç kimse endişe etmesin. Ülkemize barışı getireceğiz, ülkemize huzuru getireceğiz, kamplaşmayı bitireceğiz, kavgayı bitireceğiz. Kimlik üzerinden siyaseti bitireceğiz, inanç üzerinden siyaseti bitireceğiz, yaşam tarzı üzerinden siyaseti bitireceğiz. Siyasetin konusu adamın kimliği mi Allah aşkına? Kim anne babasını seçme hakkına sahip? O zaman kimlik siyaset konusu olmaz. Sen bak esnaf kazanıyor mu, çiftçi kazanıyor mu? Kişinin oğlu; anne, baba kızını, evladını göndermiş üniversiteyi bitirmiş aylardır işsiz geziyor. Siyasetin konusu bu, buradan çıkardık; kamplaşma, kavga, siyaseti bunun üzerine inşa ediyorlar. Buradan Türkiye’yi çıkarmak zorundayız.

O nedenle size çağrım. Eğer Türkiye’de temiz siyaset istiyorsanız, ahlaklı siyaset istiyorsanız, siyasete girenlerin devleti hortumlamasını istemiyorsanız o zaman bize katılın. Açık ve net söylüyorum bize katılın Türkiye’yi çağdaş uygarlığa yeniden ulaştıralım. Bize katılın esnaf kazansın, bize katılın çiftçi kazansın, bize katılın emekli kazansın, bize katılın işçi kazansın, bize katılın sanayici kazansın. Bize katılın, 5’li çetelerin başına ne gelecek bütün dünya görsün. Bize katılın.

Hepinize teşekkür ederim. Hepiniz sağ olun, var olun. Teşekkür ederim. İnşallah esnaf kardeşlerimize bir rahatsızlık vermemişizdir. Onlar eğer rahatsız oldularsa onlardan da özür dilerim. Bakın hiç kimseyi rahatsız etmek istemem. Hiç kimsenin hakkına tecavüz etmek istemem. Herkesin huzur içinde evine dönmesini, herkesin kazanmasını isterim. Her evde huzurun, her evde bereketin olmasını isterim. Her evde güzellik olsun isterim. Komşular birbirlerine gitsinler, gelsinler isterim. Komşu komşunun külüne muhtaçtır, bu felsefeyi de gayet iyi bilirim. O nedenle yeni bir anlayışı siyasete getireceğiz Allah’ın izniyle, yeni bir anlayışı. Bakın, altı siyasi parti kavga etmeden bir aradayız. Türkiye güzelleşsin diye bir aradayız. Her birimiz ayrı partiyiz evet, ama her birimiz demokrasi istiyoruz, her birimiz güzellik istiyoruz, her birimiz ekonomide büyüme istiyoruz, her birimiz enflasyon belasından kurtulmak istiyoruz ve Türkiye’ye her birimiz huzur getirmek istiyoruz. Daha ne olsun? Diyorlar ki altı parti bir arada. Evet, altı parti bir arada hep beraber, birlikte Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız.

Teşekkür ederim, çok sağ olun, var olun.

Program sonrasında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun aracını durduran çiftçiler, mazot fiyatlarından şikayet ederek çiftçilere destek verilmesini talep etti.

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU TOKAT’TA

Gündem'den Öne Çıkan Haberler