12.05.2017

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, SP GENEL BAŞKANI TEMEL KARAMOLLAOĞLU’NU ZİYARET ETTİ

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, SP GENEL BAŞKANI TEMEL KARAMOLLAOĞLU’NU ZİYARET ETTİ

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu Saadet Partisi Genel Merkezi’nde
ziyaret etti.

Görüşmeye Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç ve İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu da katıldı.

Görüşme sonrası basına açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu şunları söyledi:



Temel KARAMOLLAOĞLU- Teşekkür ediyoruz kıymetli basın mensupları. Sayın Kılıçdaroğlu referandumdan sonra, aynı zamanda tabi bir bakıma bizim Genel Kongremizden sonra ilk ziyaretini partimize yapıyor. Biz teşekkür ediyoruz. O zaman da tebriklerini iletmişti. Referandum sonrasında makul bir tavır sergilendi, biz bundan dolayı da kendisine ben telefon ettiğim zamanda teşekkürlerimi arz etmiştim.

Bu memleket hepimizin, biz bu memleketin içinde farklı kanaat ve düşüncelere sahip olsak da barış ve huzur içinde yaşamak mecburiyetindeyiz. Güvencemiz adaletin kamil manada tecelli etmesi. Farklı düşüncelerimiz kavgaya değil aslında dostlukların pekişmesine vesile olması gerekir diye düşünüyorum. Bu ziyareti de bu manada değerlendiriyoruz. Elbette genel meseleler hakkında da fikirlerimiz var. Bunları da Sayın Kılıçdaroğlu da ifade etti, biz de düşüncelerimizi ifade ettik.

Bundan dolayı ben Sayın Kılıçdaroğlu’na, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına, arkadaşlarına bu ziyaretlerinden dolayı teşekkür ediyorum. İnşallah ülkemizin geleceği daha mutlu sahnelere vesile olur diyorum, söz kendisinin buyurun.

Kemal KILIÇDAROĞLU- Değerli basın mensupları, son derece güzel, sıcak bir sohbet gerçekleştirdik. Hem Türkiye’yi, Ortadoğu’yu, dünyayı görüştük, düşüncelerimizi karşılıklı paylaştık ve şu konu çok önemli Sayın Genel Başkan ifade etti. Bu memleketin huzura ihtiyacı var, birlikte yaşamaya ihtiyacımız var. Kavgasız bir Türkiye istiyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz ama huzur içinde yaşamak istiyoruz. Siyasi anlayışımızı bunun üzerine kurarsak, demokratik parlamenter sistemi bu çerçevede güçlendirirsek Türkiye büyük ölçüde huzura kavuşacaktır. İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade edebilmeliler, insanlar özgürce yazabilmeliler, konuşabilmeliler. Bu konuda büyük bir görüş birliğimiz var. Ben daha önce Sayın Genel Başkanı kurultay sonrası telefonla kutlamıştım. Şimdi yüz yüze arkadaşlarımla birlikte Sayın Genel Başkanı ve arkadaşlarını kutladık.

Pek çok konuda görüşlerimizi karşılıklı olarak birbirimize ifade ettik. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte de umarım bu karşılıklı görüş alışverişi devam etmiş olur. Ben Sayın Genel Başkana gösterdiği sıcak misafirperverlik için tekrar yürekten teşekkür ederim.

Temel KARAMOLLAOĞLU- Sağ olun, ben de teşekkür ederim.

Soru- Efendim 2019 öncesinde de bu diyaloğun sürmesi ve bir ortak aday noktasında da hareket etmeyi bekleyebilir miyiz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Bu konular hiç konuşulmadı arkadaşlar. Biz sadece bakın değerli arkadaşlarım, bir nezaket ziyaretidir ama Türkiye’nin geleceği konusundaki karşılıklı endişelerimizi paylaştık, düşüncelerimizi birbirimize ifade ettik. Sayın Genel Başkan bir şeyden söz etti o çok önemlidir adalet. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Adalet vurgusu çok önemlidir, hepimiz için adalet kavramı önemlidir ve geçerlidir. Dolayısıyla Türkiye’nin huzura ve adalete ihtiyacı var. 2019 şöyle, şu şöyle, şu işte bilmem başkan olacak. Bu konular hiç görüşülmedi. Bilmiyorum Sayın Genel Başkan bir şeyler ifade etmek isterse.

Temel KARAMOLLAOĞLU- Yani bu konulara girmedik. Şu anda biraz da erken, biraz değil bayağı erken. Onun için daha sonra inşallah bu konudaki fikirlerimizi kamuoyuna duyururuz.

Soru- Efendim, hayır diyen Anavatan Partisi gibi diğer partileri de ziyaret etme gibi bir fikriniz var mı?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette bütün siyasi partilere gitmek isteriz, konuşmak isteriz. Yani bakın bir kamplaşma, bir bloklaşma asla doğru değil. Siyasetin tevazu içinde, nezaket kuralları içinde, karşılıklı birbirimizin düşüncelerini birbirimize aktararak, konuşarak, dinleyerek, gerekirse de tartışarak. Bunları yapabildiğimiz zaman demokrasimiz güçlenmiş olacak. Diğer siyasi partileri de ziyaret edeceğiz, onlarında görüşlerini alacağız. Biz kendi görüşlerimizi kendilerine aktaracağız. Sonuçta dediğimiz gibi yani bu ülke hepimizin ülkesi. Bu ülkede beraber yaşamak istiyoruz ve huzur içinde yaşamak istiyoruz. Dolayısıyla bir baskı yönetimi değil, özgürlükçü bir yönetimden yanayız. Tavrımızı bu çerçevede koyacağız.

Soru- Sayın Cumhurbaşkanı Amerika’ya giderken partinizi sert bir şekilde eleştirdi sert sözlerle izlemişsinizdir. Özellikle siz Amerika gezisinin ertelenmesini önermiştiniz partiniz tarafından. Aklınıza ihtiyacımız yok gibi sert söylemleri var Sayın Cumhurbaşkanının. Neler söylersiniz?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Kendi aklı yetiyorsa bir sorun yok arkadaşlar.

Soru- Efendim akademisyenlerle ilgili Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevi sürecini Sayın Başbakanla paylaştınız bunu. Sonrasında bugün sabah bir müdahalesi vardı ama yine açlık grevi noktalanmış değil. Bu konuya ilişkin yeni girişimler olacak mı ya da Başbakan size bir şey yapılacağından söz etti mi?

Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın biz haksız yere görevine son verilen, kapının önüne konulan bilim insanlarına yapılan muameleyi doğru bulmuyoruz. Yani Barış Bildirisini imzaladı diye katılırsınız veya katılmazsınız bir üniversite hocasının kapının önüne konması kadar yanlış bir şey yoktur. Hani bakın, “Alimin ölümü alemin ölümü gibidir” der Sevgili Peygamberimiz. Alime verdiğimiz değer, bilgine verdiğimiz değer, bilim insanına verdiğimiz değer bizim inancımızda da var, ahlakımızda da var. Eğer siz üniversitelerde binlerce kişiyi okutmuş, yetiştirmiş hocaları düşüncelerini beğenmediniz diye kapının önüne koyarsanız bunlar doğru değildir. Bunları açlığa mahkum ederseniz doğru değildir. Kendisinin işine son veriyorsunuz, eşinin işine son veriyorsunuz, banka hesaplarına el koyuyorsunuz, yurtdışına çıkacak pasaportuna el koyuyorsunuz. Ne demektir bu? Kişiyi hayattayken ölüme mahkum ediyorsunuz. Bu doğru değil. Oturulup konuşulması lazım. Yargı olmadan, adalet olmadan siyasi otoritenin talebiyle bir kişiyi mahkum etmek doğru değildir. Mahkum edecekse adil yargılanır, hakim kararını verir toplumda hiç kimse itiraz etmez buna. Ama bir kişi kalkıp da ben seni açlığa mahkum edeceğim, yokluğa mahkum edeceğim, çoluk çocukla beraber kolektif suç işlediniz siz, sizi bu çerçevede cezalandıracağım derseniz bunlar doğru değil arkadaşlar.

Teşekkürler arkadaşlar.