22.10.2022
22.10.2022
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
-"Zonguldak'ta 41 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Bir ihmaller zinciri var öyle görülüyor. Hiç kimsenin görevden alınmadığı, olayın üstünün kapatılmaya çalışıldığını biliyoruz. Her ne kadar açıklama yapıyorlarsa da bütün ihmalleri araştırın diyorlarsa da bugün için bunu söylüyorlar. Ama yarın bunun üstünün kapatılacağını biliyoruz. 301 kişinin hayatını kaybettiği Soma faciasının sonuçlarını hep beraber gördük."
-"Ekim 2022, Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisinin yayınladığı rapor; iş güvenliği ve sağlığı konusunda ciddi sorunlara değiniyor, Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği konusunda ciddi sorunlar var diyor. Biz 2015 yılında 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık konulu ILO sözleşmesini imzalamışız. Ama bu sözleşmenin gerektirdiği hiçbir şeyi yapmamışız. Şimdi Uluslararası Çalışma Örgütünün Komitesi diyor ki ‘Bana ne için bilgi vermiyorsun?’ diyor. Bilgi verilmemiş. ‘Altına imza attın diyor bunun gereğini neden yerine getirmiyorsun?’ diyor. Gereğini yerine getirmemiş. ‘Ölümcül kazalar dışında kazalar olunca bana bilgi vereceksin’ diyor. ‘Neden bugüne kadar bilgi vermedin diyor, bana bilgi vermeyi tekrar sana hatırlatıyorum’ diyor. Rapor yazıyor. Bunlar rapor yazmasalar biz de bilmeyeceğiz. Biz de sanacağız ki Uluslararası Çalışma Örgütü’nün öngördüğü, bizim de imzaladığımız sözleşmelere uygun olarak her türlü bilgi veriliyor. Hadi bize verilmesin, bari bizi dışarıya karşı ayıp duruma düşürmeyin. Oraya da verilmiyor."
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sivas’ta düzenlenen Belediye Başkanları Çalıştayı’na katıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Teşekkür ederim arkadaşlar. Değerli arkadaşlarım, güzel bir sabah ve Sivas’tayız. Kadim bir kentteyiz. Anadolu’nun göbeğinde, tarihin acılarına, sevinçlerine bir anlamda ortak olan bir kentteyiz. 8 bin yıllık bir tarihi var Sivas’ın. 8 bin yıl kadim bir kentte toplantı yapmak güzel bir şey. İnsanları güzel, sağlıklı, tutarlı, diyalog kurabiliyorsunuz, konuşabiliyorsunuz. Sakin bir kent aynı zamanda burası. Acılar yaşamış, sevinçler yaşamış dolayısıyla böyle bir kentte hep birlikte hem Türkiye'nin sorunlarını çözmek, sorunların çözümüne ilişkin düşüncelerimizi aktarmak ve aynı zamanda sizleri dinlemek içinde güzel bir ortam. Bu ortamı bize hazırlayan değerli arkadaşlarıma ve katılımcı olan siz değerli yol arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim.
Evet buranın Gök Medresesi var, Çifte Minareli Medresesi var, Şifaiye Medresesi var, Ulu Cami var, Buruciye Medresesi var olağanüstü. Bir internete girip acaba Sivas'ın tarihi nedir baktığınızda neredeyse bir ansiklopedi yazabileceğiniz kadar veriye ulaşabiliyorsunuz.
Elbette ki, Sivas'ın aşıkları da Aşık Veysel’den onu da rahmetle analım. Başladığımız zaman farklı bir kültürü, Anadolu kültürünü sadece Anadolu’ya değil bütün dünyaya tanıtan bir geleneği de yine Sivas'ta görüyoruz.
Evet yine Sivas, Milli Kurtuluş Savaşı'nın önemli merkezlerinden birisiydi. Gazi Mustafa Kemal 27 Haziran 1919'da Sivas'a geldiğinde Nutuk'ta Sivas'a gelişini şöyle anlatır; "Sivas şehrine girerken caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören düzenini almış bulunuyordu. Otomobilden indik, yürüyerek askeri ve halkı selamladım. Bu manzara Sivas'ın saygı değer halkının ve Sivas'ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgiyle dolu olduğunu gösteren canlı bir tanık idi" diyor.
Dolayısıyla daha sonra Erzurum Kongresinden sonra tekrar Sivas'a gelir 4 ve 11 Eylül 1919’da Sivas Kongresi bizim Milli Kurtuluş Hareketinin temel felsefesinin belirlendiği bir kenttir aynı zamanda. Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür felsefesi, parçalanamaz diye kayda geçirilir. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topyekun kendisini savunacak ve direnecektir ilkesi kayda alınır. Kuvayı Milliye’yi tek kuvvet olarak tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak temel esastır diye kayda alınır. Manda ve himaye kabul edilemez.
Evet, Sivas böylesine güzel bir kentimiz ve bu kentte bir toplantı yapmakta bizim için son derece önemli ve değerli. İlk Sivas Kongresi'nin de CHP'nin İl Kongresi olduğunu da Gazi Mustafa Kemal Atatürk yaptığı birden fazla konuşmada da bunu ifade etmiştir.
Bu kadar güzel, bu kadar değerli bir kadim kentin içinde bulunduğu tablo nedir? 21. yüzyıldayız. Milli Kurtuluş Savaşı’na tanıklık yapmış, ilkelerini belirlemiş olan bir kent bugün hangi pozisyondadır? Nasıl Türkiye büyük sorunlar yaşıyorsa o sorunlardan bir kat fazlasını Sivas ve Sivaslılar yaşıyor. Acıdır ama gerçektir. Sivas'ta oyumuzun düşük olduğunu biliyorum. Bir milletvekili çıkardığımızı da biliyorum. İki Belediye Başkanımız vardı, bir Belediye Başkanımız İmranlı Allah rahmet eylesin elim bir trafik kazasında kaybettik. Bir Belediye Başkanımız var. Sivaslı kardeşlerimin düşünmesini isterim. Bugün içinde bulunduğunuz olumsuz koşullar sizin kaderiniz mi acaba? Oy verdiniz, destek verdiniz. O zaman şu soruya her Sivaslı kardeşimin cevap vermesi lazım. Ey iktidar sana oy verdik, çok sayıda milletvekili verdik. Ya bu Sivaslı neden Sivas'ta kalmak istemiyor, neden büyük kentlerin varoşlarına gidip tutunmaya çalışıyor? En çok köye sahip olan tek il Sivas. Ama bu Sivas ne hikmetse bir türlü Büyükşehir Belediye Başkanı olamıyor çünkü nüfusunu tutamıyor.
O zaman buradan bütün Sivaslılara seslenmek benim boynumun borcudur. Sevgili Sivaslılar, oy verdiniz eyvallah başımın üstüne. Niye oy verdiniz diye eleştirmiyorum ama sandığa giderken düşünün, evlatlarınızı düşünün, çocuklarınızı düşünün, Türkiye’yi düşünün, köylerinizi düşünün. Bir insan doğduğu, yaşadığı kentte mutlu olmak ister. Doğduğu kentte mutlu olmayıp da, iş bulamayıp da büyük kentlerin varoşlarına eğer kent sizi itiyorsa bir sorun var demektir. Bir derdimiz var demektir. Ben bu sitemimi dile getirmek zorundayım. Çünkü bu çözülemez bir sorun değildir. Israrla söylüyorum, Anadolu’nun içi boşalıyor diye. Fabrikalar kapanıyor diye. Çiftçi üretemez hale getirildi, köylüyü toprağına küstürdüler, arazisine küstürdüler, hayvanına küstürdüler. Kendisi aç, beslediği hayvanda aç. Böyle bir ortam varken her birimizin oturup düşünmesi lazım her birimizin. Sıradan vatandaşında düşünmesi lazım, Belediye Başkanının da düşünmesi lazım. Muhtarın da düşünmesi lazım, kanaat önderlerinin de, ticaret odası, esnaf odası başkanlarının da düşünmesi lazım. Esnaf kardeşlerimin de düşünmesi lazım. Kendi kaderimizi belirleyeceksek, daha huzurlu bir Türkiye’de yaşayacaksak yeni bir anlayışın egemen olması lazım. Siyaset zenginleşme aracı değildir Sivaslı kardeşim sana söylüyorum. Türkiye'de yaşayan bütün vatandaşlarım sizlere söylüyorum, siyaset zenginleşme aracı değildir. Halkın oylarıyla milletvekili olan, bakan olan, başbakan olan veya cumhurbaşkanı olan kim olursa olsun halkın oylarıyla bir makama gelmişse halka hizmet için gelir, zenginleşmek için gelmez oraya. Bu anlayışı değiştirmek zorundayız. Bir yüzyılı devirdik. İkinci yüzyıla giriyoruz. Bir yüzyılın bize bıraktığı miras nedir? Komşularımıza bakalım hepsiyle kavgalıyız. Yeni bir anlayış, yeni bir ufuk. Ahlaki temelde yükselen bir anlayışı kast ediyorum ben. Erdemden, irfandan bahsediyorum ben, bilgiden, birikimden bahsediyorum ben. Üniversiteleri bilgi üretmeyen bir ülkenin büyüme şansı yoktur. Teknolojinin gelişmediği bir ülkede siz dünyayla rekabet edemezsiniz.
Ve dolayısıyla her birimizin oturup düşünmesi lazım. Eğer bir siyasetçi söz veriyorsa verdiği sözü yerine getirmesi lazım. İşin kuralı budur. Yerine getirmiyorsa halkın önüne çıktığı zaman hangi gerekçeyle yerine getirmediğini oturup anlatması lazım. Evet şu sözü verdim ama şu gerekçeyle bunu yapamıyorum demesi lazım. Yapamadım demesi lazım.
Bakınız, Karadeniz'in Sivas üzerinden Anadolu'ya bağlayacak olan iki tünel Geminbeli Tüneli ve Yağdonduran Tünelleri. Söz verdiler, aradan yıllar geçti hala açılmadı. Niye açılmadı? Bunların Sivas'ı sevdiği falan yok. Sivas'ı çantada keklik görüyorlar. Hiç hizmet götürmesek de nasıl olsa Sivaslı bize oy verecek diyorlar. Ben adım gibi eminim, Sivaslı çantada keklik değildir. Madem hizmet vermiyorsun kardeşim kusura bakmayın demesini de bilir Sivaslı. Bunu bekliyorum.
Bakın bu tünellerin 2016'da yapımına başlanmış, açılacağı söylenmiş 2021'de hala açılmıyor. Okul. Az önce söyledim, Türkiye'de en çok köye sahip il Sivas. 1233 köyü var. Sivas Merkez'de, Divriği'de, Yıldızeli'nde ve Hafik’te 22 okulu yıkıyorlar yeni okul yapacağız diye. Ya arkadaşlar, 2020 – 2022 bir okulun temeli bile atılmamış. İhalesini yapacağız diyorlar. Buradan Sivaslı kardeşlerime sesleniyorum, önünüze bir AK Partili veya MHP'li vekil gelirse şunu söyleyeyin, 'Kardeşim, Kemal Kılıçdaroğlu dedi ki, yapamadığınız 22 okulun temelini de biz atacağız, okulu da yapacağız. 6 ay içinde bu köy okullarının tamamını halka teslim edeceğiz' bunu söylüyoruz. İki yıldır yapamıyorlar. Niye yapamıyorsun, okul ya bu okul okul. Bir iktidar okul yapmaktan vazgeçmişse, Türkiye'yi orta çağ karanlığına ben sürükleyeceğim demektir. Her birimiz, her anne baba çocuğumuzun iyi bir eğitim almasını ister, okumasını ister. Halkın deyimiyle büyük insan olmasını ister. Okulu yapmıyorsunuz.
Yine Ankara’da bir grup toplantısında bir okul vardı yapılmıyordu. Dedim k, bize izin verin, Milli Eğitim Bakanlığı izin versin okulu derhal yapacağız. Belediye Başkanlarımız bunların tamamını yapabilirler. En kısa sürede yapabilirler. Ahlaki temellerde yapabilirler. Bunlar herhalde rüşvet alacak müteahhit bulamadıkları için temel atamıyorlar.
Değerli arkadaşlarım, bir Demir Çelik Fabrikası var burada. Tam bir yılan hikayesine dönmüş. Bir çalışıyor, bir çalışmıyor. Verdiler, sattılar, ettiler. Burada binlerce insan buradan geçinirdi. Hala ölü gibi yatıyor orada. Allah aşkına ya bir kentte bir fabrika çalışmaz mı? Bir kentte o fabrika çalışınca o kente hayat gelmez mi? Herkesin ailesiyle beraber, çalışan işçilerin aileleriyle beraber huzurlu bir hayat sürmesi gerekmez mi? Fabrika çalışmıyor. Sivaslı kardeşlerime söz veriyorum. Allah nasip ederse Millet İttifakı olarak iktidar olacağız, göreceksiniz o fabrikayı alacağız, kamuya alacağız. 6183 sayılı amme alacakları tahsil usulü hakkındaki kanuna göre alacağız. Kamu kurumu haline getireceğiz. Orada Sivaslılar çalışacak, alın terlerinin karşılığını alacak, orada yaratılan katma değer Sivas’ın katma değeri olacak. Bunu yapacağız.
Bakın değerli milletvekili arkadaşlarım. Akıl var mantık var. Bir kentte teşvik olursa teşvikin eşit olması lazım. Sanayi bölgesi yapıyorsunuz farklı teşvik, öbürünü yapıyorsunuz farklı teşvik. Rekabete aykırı, akla aykırı, mantığa aykırı. Ama yapıyorlar. Böyle bir rezalet görülmüş değil. Ama bunlar yapıyorlar.
Hızlı Tren. Geldiler sözü verdiler 2019'da gelecek diye. 2019, 2020, 2021, 2022. Nerede bu? Açık ve net söylüyorum Sivaslı kardeşlerime. Bunlar açık ve net sizden oy almak için gelip mikrofonların önüne çıkıyorlar ve size açık ve net söylüyorum yalan söylüyorlar, yalan. Yalan, yalan söylüyorlar. Yeter be kardeşim bu kadar yalanın da arkasından gitmeyin. Yapıyorlarsa yapsınlar. Niye yaptılar diye ellerinden tutan mı var, engel olan mı var? Sivaslı kardeşimin sorması lazım 2019’da söz verdin kardeşim nerede pek bu? Bir de benden oy istemeye geliyorsun demesi lazım. Bunu bekliyoruz.
Değerli arkadaşlarım, az önce Seyit Bey Belediye Başkanlarımızla ilgili açıklamalarda bulundu. Yani size çıkarılan engellerle ilgili açıklamalarda bulundu. Adım gibi eminim zaten. Var olan iktidar sizi ayrı bir yere koyuyor. Ayrı bir yere derken sizi düşman gibi görüyor, nasıl bunları engellerim diyor. Bunlar nasıl vatandaşa hizmet edilemez hale getirilebilir bunun arayışı içinde. Ama sağ olsun, sizler sağ olun, bütün Belediye Başkanı arkadaşlarım bütün engelleri aşarak halka hizmet ediyorsunuz. Hepinize yürekten teşekkür ederim. Gerçekten yürekten teşekkür ederim.
Daha önce söylemiştim, bütün engelleri aşıp, halka hizmet etme konusunda olağanüstü çaba harcayan Belediye Başkanlarımız Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yerel yönetimlerde bir tarih yazıyorlar. Tarihiniz hayırlı uğurlu olsun diyorum ben.
11 Büyükşehir Belediyemiz dahil toplam 248 belediyemiz var. Türkiye nüfusunun yüzde 51.7’sine hizmet ediyoruz. Yani yarısından fazlasına CHP’li belediyeler hizmet ediyor. Sosyal yardımlardan söz edeyim. Belediyelerimiz, 4 milyon 800 bin haneye sosyal yardım götürdüler 3 yıl 7 aylık süre içinde. 3 yıl 7 aylık süre içinde 4 milyon 800 bin haneye sosyal yardım götürdüler. Götürdükleri sosyal yardım miktarı 25 milyar 700 milyon lira. 25 milyar 700 milyon liralık sosyal yardımı 4 milyon 800 bin haneye ulaştırdılar. Ne demektir bu biliyor musunuz? Türkiye’yi bir felaketten, bir açlıktan, bir kırımdan Türkiye’yi çıkarmak demektir. Ekmeği olmayana ekmek, sütü olmayana süt, parası olmayana para, kirasını ödeyemeyene kira, her türlü yardım yapıldı. Aslında iktidarın oturup CHP'li belediyelere teşekkür etmesi lazım. Sizin sayenizde bu ülkede derin bir yoksulluk çok fazla hissedilmiyor demesi lazım. Büyük fedakarlıklarla görev yapıyorsunuz demesi lazım. Ama engelliyorlar. İstedikleri kadar engellesinler her engeli, her CHP’li Belediye Başkanı aşacaktır ve halkına hizmet edecektir bundan kesinlikle eminim.
840 bin haneye ısınma yardımı, 3 milyon 100 bin haneye gıda yardımı, 745 bin haneye nakdi yardım, 3 milyon 200 bin kişiye 492 milyon tutarında ulaşım yardımı yapıldı. Sosyal yardımların özü sınıfladığımız zaman bu. Ayrıca maske, dezenfektan falan bunları da saymıyorum. Bunlarda ayrıca çok sayıda yapıldı.
Bakın değerli arkadaşlarım, zaman zaman dillendiririm. 20 yılda bu ülkede yurt sorununu çözemediler. Bundan daha büyük bir ayıp olabilir mi? 20 yılda yurt sorununu çözemediler. Belediye Başkanlarımızda bu konuya el attı. 2019 yerel seçimlerinde Belediye Başkanlarımız seçildiklerinde 22 öğrenci yurdu vardı bunu 83’e çıkardılar. Yurt kapasitesini öğrenci sayısı olarak yüzde 392 artırdılar. Ki bu devam edecek. Kreş hizmetleri Belediye Başkanı arkadaşlarıma söylüyorum, yoksul mahallelerden başlayarak bol miktarda kreş yapın. O yoksul kadın evladını getirip, oğlunu, kızını güven içinde sizin kreşinize bıraksın. Çocuk orada sosyalleşsin, arkadaşları olsun, uyusun, beslensin. Anne güven içinde akşam çocuğunu alıp evine götürsün. Bu aynı zamanda kadının çocuğunu bıraktığı için pazara gitmesi, alışverişe gitmesi, komşuya gitmesi, taziyeye gitmesi, düğüne gitmesi içinde önemli bir fırsat. Annede böylece daha rahat bir ortamda ve güven içerisinde diğer işlerini, diğer ziyaretlerini de yapabiliyor. Belediye Başkanlarımız 162 olan kreş sayısını 380’e çıkardılar. Çocuk sayısı da 12 binden 32 bine çıktı. Buda bizim açımızdan başlangıç olarak çok önemli. Eğitim destekleri var yine ayrıca. 575 bin ihtiyaç sahibi öğrenciye kırtasiye yardımı yapıldı. 65 bin öğrenciye kıyafet yardımı yapıldı. 1 milyon 284 bin öğrenciye beslenme yardımı, 115 bin öğrenciye sınavlara hazırlık kursu ve okula yardım eğitim programları. Bütün bunların tamamı yapıldı. Ayrıca kentlerde yaşamanın bir başka önemli noktası. Kentte yaşayanlar park görmek isterler, ağaç görmek isterler, yeşil alan görmek isterler. O yeşil alanlarda oturmak isterler, sohbet etmek isterler, çocuklarının, torunlarının oynamasını isterler. Dolayısıyla kenti doğadan ayıran değil, doğayla kentin iç içe olduğu bir tablo isterler. Yeşil alan hizmetleri konusunda da Belediye Başkanlarımız gerçekten çok önemli adımlar attılar. 2019’dan sonra 3 bin 478 parkı hizmete açtılar. 22 milyon 820 metrekare bu. Yani 3 bin 196 futbol sahası büyüklüğünde yeşil alan kazandırdılar bulundukları kentlerde. Yani beton ormanından çıkarıp kenti yaşanabilir bir kent haline dönüştürmeye çalıştılar.
Yenilebilir enerji konusunda da 57 belediyemiz bu projeyi hayata geçirdi ve enerji elde ediyor. 19 belediyemiz de atıklardan enerji üreterek olabildiğince kendi maliyetlerini düşürmeye çalıyor. Personel konusunda da kadın yöneticide ciddi bir artış var onu da ifade edeyim. 1317 olan kadın yönetici sayısı 2 bin 10'a çıktı. Yani yüzde 52 oranında artış var kadın yöneticilerde. Bu da güzel bir çalışma. Raylı sistemler konusunda da bütün engellemelere rağmen 11 raylı sistem hayata geçirildi. Toplam uzunluğu 79.9 yani 80 kilometre. İnşaatı devam eden 23 hat var ayrıca. Bunlarda bittiği zaman 211 kilometrelik bir raylı sistem hayata geçirilecek. Ayrıca tarım hizmetleri. Kentliyle kırsalda yaşayanın da buluşması lazım, beraber olması lazım. Kentten kırsala kaynak aktırılması, kırsalda yaşayan insanın da mutlu olması, ürününü satabileceği bir alan olması lazım. Belediyelerimiz tarafından 39 bin 572 üreticiye 4 bin 100 ton katı ve sıvı gübre desteğinde bulunuldu. İktidarın yapamadığını yapıyoruz bakın değerli arkadaşlarım. İktidarın beceremediğini beceriyoruz. Çiftçiyi perişan ettiler, çiftçiyi perişan etmekten kurtarıyoruz. Ama bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde. 21 bin 130 üreticiye 30 bin ton hayvan yemi verildi. Ama bizim belediyelerimizin olmadığı yerlerde insanlar perişan vaziyette. Hayvanlarını kesime gönderdiler. Kooperatiflerle de işbirliği yapılıyor. Kooperatiflere 2 bin 200 tarım aracı hibe edildi. Traktör, pulluk, süt tankı, budama makinası gibi. 97 milyon adet fidan ve meyve, sebze fidesi ücretsiz olarak dağıtıldı. 93 bin 800 çiftçiye tohum desteği verildi. İktidarın yapamadıklarını yapıyoruz. O nedenle bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde insanlar çok mutsuz değiller. En azından bir şeylerin yapıldığını görüyorlar. Esnafı da, çiftçisi de, üreticisi de memnun. 17 bin 700 üreticiye 22 bin 450 küçük, büyük baş hayvan hibe edildi. 101 bin kümes hayvanı, 410 arı kovanı yine ücretsiz olarak dağıtıldı. Kooperatiflerle işbirliği yapıldı ve güzel sonuçlar elde edildi değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, Belediye Başkanlarımız çalışıyorlar evet, büyük başarılara imza atıyorlar evet, yeniden bir tarih yazıyorlar evet ama bazen acı olaylarla da karşılaşıyoruz. Zonguldak'ta 41 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Bir ihmaller zinciri var öyle görülüyor. Hiç kimsenin görevden alınmadığı, olayın üstünün kapatılmaya çalışıldığını biliyoruz. Her ne kadar açıklama yapıyorlarsa da bütün ihmalleri araştırın diyorlarsa da bugün için bunu söylüyorlar. Ama yarın bunun üstünün kapatılacağını biliyoruz. 301 kişinin hayatını kaybettiği Soma faciasının sonuçlarını hep beraber gördük.
Değerli arkadaşlarım, Uluslararası Çalışma Örgütü bizde bunun üyesiyiz. Bu örgütün Ankara’da bir temsilciliği var, uzmanlar komitesi var. Madenle ilgili, madenlerle ilgili bir rapor yayınladılar. Ekim 2022 Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisinin yayınladığı rapor. İş güvenliği ve sağlığı konusunda ciddi sorunlara değiniyor. Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği konusunda ciddi sorunlar var diyor. Biz 2015 yılında 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık konulu ILO sözleşmesini imzalamışız. Ama bu sözleşmenin gerektirdiği hiçbir şeyi yapmamışız. Şimdi Uluslararası Çalışma Örgütünün Komitesi diyor ki ‘Bana ne için bilgi vermiyorsun?’ diyor. Bilgi verilmemiş. ‘Altına imza attın diyor bunun gereğini neden yerine getirmiyorsun?’ diyor. Gereğini yerine getirmemiş. ‘Ölümcül kazalar dışında kazalar olunca bana bilgi vereceksin’ diyor. ‘Neden bugüne kadar bilgi vermedin diyor, bana bilgi vermeyi tekrar sana hatırlatıyorum’ diyor. Rapor yazıyor. Bunlar rapor yazmasalar biz de bilmeyeceğiz. Biz de sanacağız ki Uluslararası Çalışma Örgütü’nün öngördüğü, bizim de imzaladığımız sözleşmelere uygun olarak her türlü bilgi veriliyor. Hadi bize verilmesin, bari bizi dışarıya karşı ayıp duruma düşürmeyin. Oraya da verilmiyor.
Değerli arkadaşlarım, işçi ve işveren örgütleriyle toplantı yapın, sürekli toplantılar yapın. Bu toplantılarda ortaya çıkan verileri bize bildirin. Bugüne kadar hiç verilmedi diyor. Daha buna benzer bir sürü şey var. Dolayısıyla Türkiye’nin içerde ve dışarıda ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtmek isterim.
Değerli Belediye Başkanı arkadaşlarım, sevgili yol arkadaşlarım, Anadolu’yu geziyorum. Tokat’taydım, bugün buradayız Sivas’tayız. Nereye dokunsanız acı hissediyorsunuz. İnsanlar geliyor açız diyorlar. Ürettik karşılığını alamıyoruz diyorlar, bizi toprağa küstürdüler diyorlar. Dün Tokat’ta söyledim, bugün de Sivas’ta söyleyeyim. 85 milyon yurttaşımız var, 85 milyona sesleniyorum. Allah aşkına son 20 yılda AK Parti hükümetinin yaptığı bir tek fabrika söylesinler. Bir tek fabrika. İster şeker fabrikası, ister çimento fabrikası, ister lastik fabrikası, ister su fabrikası. Ne istiyorlarsa. AK Parti iktidarının yani devlet aracılığıyla yapılmış bir tek fabrika göstersinler. Bir fabrika bile yok. Peki nasıl olacak, Türkiye’yi nasıl büyüteceğiz? Yapamıyorlar, beceremiyorlar. Türkiye’yi tam bir çıkmaza soktular. Tam bir borç batağına soktular Türkiye’yi. Tam bir borç batağı. Cumhuriyet tarihinde bu kadar ağır bir borç yükü altına Türkiye sokulmamıştı. Bu kadar ağır borç yükünün getirdiği sorun nedir? Siyasal iradenin her an dışarıya ipotek edilebilir konuma gelmiş olmasıdır. Egemen güçlerin talimatını koşulsuz yerine getiren bir siyasi iradenin ortaya çıkması demektir. Bunu özellikle Sivas’ta söylüyorum. Milli Kurtuluş hareketinin olduğu, kararlarının alındığı yerde söylüyorum. Borç alan, emir alır arkadaşlar. Şimdi siyasal iktidar emir alan konuma gelmiştir. Türkiye için en büyük tehlike budur.
Bakın bütçelerimiz de öyledir. İktidar harcamaları karşılamak için o da borç alıyor. 2017’den 2023’e kadar borçlar ne kadar arttı, bütçede. Yüzde 100, yüzde 300, yüzde 500, yüzde 1000. Hayır efendim. Tamı tamına yüzde 1292 kat arttı arkadaşlar. Bu borç yükünü, bu millet ne kadar çekecek? Açım diyor kadın, niye açım diyor. Çiftçi hayvanımı besleyemiyorum diyor, niye besleyemiyor? 85 milyon vergi veriyor, nereye gitti bu vergiler, nereye harcadınız bu vergileri? Ve insanlar perişan vaziyette.
Açık ve net söylüyorum, Sivaslı kardeşlerim de duysunlar. Senin ödediğin vergilerin büyük bir kısmı içerideki ve dışarıdaki tefecilere gidiyor. Bakmayın öyle faize karşıyız diye. Bunlar faizcilerin ağababası. Faizcilere çalışıyorlar. Bu kadar borcun karşılığında ne olacak? Faiz ödeyeceksiniz. Yüzde 1200’leri aşan borç.
Bakın, her ay bütçeden 2 milyar 222 milyon 873 bin dolar faiz ödüyoruz her ay. Saate bölersek, saat başına ödediğimiz faiz 3 milyon 45 bin 348 bin dolar. Allah aşkına bu yük çekilir mi? Türkiye’yi bu batağa kim soktu? Utanmasalar Bay Kemal yaptı diyecekler. Emin olun. İftira atacaklar. Akıl alacak şey değil. Cumhuriyet tarihi bu kadar ağır bir yükün altına girmedi. Türkiye Cumhuriyet tarihinde bu kadar ağır bir yükün altına girmedi. Bunlar yetmedi, aşmak için kur korumalı mevduat getirdiler şimdi. Mart ayından Eylül ayına kadar 85 milyar lira ödediler. Bir avuç insana 85 milyar lira ödediler. Bunların döviz garantisi var, bunların faiz garantisi var, bunların vergi ödememe garantisi var. Vatandaş ekmek alırken vergi ödeyecek ama kur korumalı mevduatın sahibi milyarları yatıracak, gelir elde edecek yüksek faiz. Ama beş kuruş vergi ödemeyecek.
Benim de şimdi Sivaslı kardeşime sorma hakkım var. Esnafına, çiftçisine, üreticisine sorma hakkım var. Sen vergi ödüyorsun, ödemediğin zaman ceza, ödemediğin zaman faiz geliyor. Dükkânı kapat, aldığın hava parasını götür kur korumalı mevduata yatır. Hem gelir elde ediyorsun, hem döviz garantin var, hem vergi vermiyorsun, hem üretmiyorsun, hem alın teri dökmüyorsun. Haram değil mi bu Allah aşkına ya? Haramzadelerin iktidarı dedim diye kızıyorlar. Evet onların iktidarı, onlara hizmet ediyorlar. Bankaların karı değerli arkadaşlarım, ilk 8 ayda yüzde 420. Bankaların karı yüzde 420 artıyor. Bana sorsunlar ya da ben sorayım Sivaslı kardeşlerime. Esnafın arttı mı, emeklinin arttı mı, işçinin arttı mı, çiftçinin arttı mı? Sanayicinin karı 8 ayda yüzde 420 arttı mı? Kimin karı arttı? Bankaların. Bankalar ne yapar? Parayı faizle verirler. Bitti o kadar.
Şimdi diyorlar ki dijital altyapımız yetersiz, fiber optik kablolar yetersiz. Bu Türk Telekom’u Hariri ailesine kim peşkeş çekti? Sivaslı kardeşlerime söyleyeyim. Köylerde internet yok. Bu çocuklar ne olacak? Nasıl yetişecek bu çocuklar? Daha buna benzer çok sorunlarımız var.
Değerli arkadaşlarım, bütün bunlara rağmen asla umutsuzluğa kapılmayacağız. Bir iktidarın karabasan gibi çöktüğünü de biliyorum, vatandaşın büyük ölçüde bunaldığını da biliyorum. Ama biz bunları aşacağız. Millet İttifakı olarak bir aradayız. Altı lider olarak bir aradayız. Altı lider de Türkiye’nin gerçeklerini biliyor. Altı lider de işbirliği yaparak Türkiye’yi bu karabasandan çıkaracağız. Halka hizmet etmenin Hakk’a hizmet etmek kadar iyi bir vaka olduğunu da biliyorum. İyi bir olay olduğunu da biliyorum. İyi bir inanç, iyi bir gelenek olduğunu da biliyorum.
Dolayısıyla bizlerin halka umut vermesi gerekiyor. Sizler yaptığınız hizmetlerle bu umudu büyütüyorsunuz, aç insanları doyuruyorsunuz. Çantası, kalemi, defteri olmayan çocuklara çanta, kalem, defter alıyorsunuz. Torunuyla parka çıkmak isteyen babaya, dedeye, nineye park yapıyorsunuz. Evladı iyi yetişsin diye çocuğunu kreşe göndermek isteyen ama imkansızlıklar nedeniyle gönderemeyen aileye kreş yapıyorsunuz, çocuğunu oraya gönderiyor. Çiftçiye yardım yapıyorsunuz fidesinden gübresine kadar. Her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz. Ve dolayısıyla sizin yaptıklarınız Türkiye genelinde bizim yapacaklarımızı gösteriyor. O nedenle biz Türkiye’nin yönetimine talibiz. O nedenle Türkiye’yi bu bataktan çıkarmak istiyoruz. O nedenle Türkiye’ye huzuru, Türkiye’ye barışı, Türkiye’ye bolluğu ve bereketi getirmek istiyoruz. O nedenle Türkiye’ye eğer teknolojiyi büyütemezseniz, üniversiteler bilgi üretemezse Türkiye’yi 21.yüzyılın yıldızı haline getiremezsiniz. Amaç Türkiye’yi bölgesinde de, dünyada da dünyanın yıldızı haline getirmektir. Burayı yaptığınız zaman, bu amacı gerçekleştirdiğiniz zaman pek çok şeyi başarmış olacağız.
Geldiniz, hoş geldiniz, şeref verdiniz, onur verdiniz. Hepinize yürekten teşekkür ederim. Sağ olun, var olun.
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024
29.11.2024