GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU OLAY TV “ÖZEL YAYIN”
29 OCAK 2015
Sunucu- Merhaba sevgili Olay TV izleyenleri, özel canlı yayın kuşağında karşınızdayız. Değerli izleyenler çok özel bir konuğumuz var bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Nitekim Sayın Kılıçdaroğlu bugün Bursa’da ve ayağının tozuyla olay medyayı ziyarete geldi ve kendisiyle söyleşeceğiz bu zaman dilimi içerisinde. Ben daha fazla vakit kaybetmeden Sayın Genel Başkana hoşgeldiniz diyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Teşekkür ederim, sağolun.
Sunucu- Dünden itibaren programınız belli oldu ancak biraz sürpriz bir ziyaretti. Sabah bir esnaf ziyareti yaptınız ve Olay medyaya geldiniz. Bu sürpriz ziyaretin şifrelerini önce öğrenmek isterim. Hem sabahki esnaf ziyaretiyle ilgili izleniminiz, hem Olay medyaya geldiniz buradaki izleniminiz ve biraz program sanki sürprizdi. Bunun nedeni neydi partililer çok merak ediyor. Bundan başlayalım efendim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Genel Başkan olarak doğrudan vatandaşlarla beraber olmak istedim, yüz yüze olmak istedim. Bursa aynı zamanda bir sanayi kenti, insanlar sabah 6’dan itibaren işyerlerine gidiyorlar. Bende o saatte vatandaşlarla karşılaşmak, buluşmak, onları dinlemek, onlarla beraber bir çay içmek istedim. Tamamen siyasetin dışında ama siyasetinde aynı zamanda içinde. Partililere o nedenle haber vermedik. Fazla bir kalabalık olmasın, doğrudan doğruya ben vatandaşlarla temas edeyim diye. Ama tabi bu örgütün dışlandığı anlamında değil, il başkanımız zaten yanımızdaydı. Sabah 6 – 6,5’da vatandaşlar sabahçı kahvesi diyeceğimiz kahvelerde çayları içtiler, oturduk bir iki yerde çay içtik, çorbalarını içen vatandaşlarımız vardı. Onlarla biraz sohbet ettik. Dolayısıyla onların yaşadığı sorunları da onların ağzından dinleme imkanımız oldu.
Daha sonra kamyon şoförlerine gittik. Onlarda biliyorsunuz Bursa’da önemli bir aktörler. Ekonomik anlamda söylüyorum. Yük alıyorlar, Anadolu’ya taşıyorlar, onların sorunları vardı, onların sorunlarını dinledik. Gerçekten de çok ciddi sorunları var kamyon şoförlerinin.
Bir eve sabah kahvaltısı için uğradık, bir aileyle sabah kahvaltısı yaptık. Sonra tabi buraya geldik.
Sunucu- İzlenimleriniz neydi efendim? Halk neler söyledi size?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi siyasetçi olarak benim Bursa’ya ilk gelişim değil. Ama bu kez karşılaştığım mekanlarda, yerlerde sorunların giderek ağırlaştığını gördüm. Özellikle vatandaşlar borçtan şikayet ediyorlar, cezalardan şikayet ediyorlar, pahalılıktan şikayet ediyorlar, iş alamamaktan şikayet ediyorlar. İşi olanlarda en azından bir işleri olduğu için şikayet etmekle beraber yine de memnunlar. Yani sonunda bizim bir işimiz var diyorlar.
Bursa aynı zamanda bir sanayi kenti dedim, aynı zamanda bir kültür kenti, bir eğitim kenti, üniversite kenti Bursa. Daha güzeli hak ediyor Bursa onu da ifade edeyim. Hava kirliliğinin yoğunlaştığı bir kent.
Sunucu- Türkiye’nin birinci kenti hava kirliliği açısından.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yani yeşil Bursa diye biliriz. Ben Bursa’ya ilk 1970’li yıllarda gelmiştim. O zaman Bursa gerçekten de yeşil bir Bursa’ydı. Bugün tabi biraz betonlaşmayı görüyoruz. Beni hayrete düşüren olaylardan birisi tabi TOKİ’nin yaptığı binalar. Yani Bursa’nın güzelliğine bir hançer gibi saplanmış. Eski Sovyet tipi yapılar, nasıl olur bu kadar yüksek binalar Bursa’nın içinde yapılır gerçekten anlamak mümkün değil.
Sunucu- Sayın Genel Başkan, gündemde malum dünden itibaren başkanlık sistemi vardı. Sayın Cumhurbaşkanı dün yasama, yürütme ve yargının başkanlarıyla bir araya geldi. Bugünkü gazetelerde de başkanlık sistemine geçileceğine dair bir takım ipuçları içeren haberler vardı. Türkiye başkanlık sistemine mi gidiyor? Bu konudaki değerlendirmeniz nedir efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Önce şu soruyu soralım. Türkiye rejim değişikliğine hazır mı, değil mi? Biz cumhuriyeti nasıl kurduk, parlamenter sistemi nasıl kurduk, bunun tarihini biliyor muyuz? 150 yıllık parlamenter sistem deneyimimiz var. 150 yıl. Şimdi 150 yıllık defteri kapatacağız yeni bir sayfa açacağız. Kimin için? Halk için mi? Hayır. Halk parlamenter sistemden şikayet ediyor mu? Parlamenter sistemin artısı, eksisi nedir oturup masaya tartıştık mı? Eksileri varsa eksilerini gidermek için oturup çalıştık mı? Hayır. Şuanda Türk siyasetinin en temel sorunu nedir? En temel sorunu Türk siyasetinin kirlenmişliktir. Siz hırsızları siyasetten arındırdınız mı? Onları parlamentodan attınız mı? Sistemin dışına çıkardınız mı? Halkı soymaktan kurtardınız mı? Kurtarmadınız. Adına ne derseniz deyin olmaz. Önce bunu yapacaksınız. Bunu yapmak için yola çıktınız mı? Hayır. Ne demek başkanlık sistemi? Mesela ben merak ediyorum ne demek? İlla Erdoğan’a göre bir rejim mi oluşturacağız biz? Parlamenter sistem var, 150 yıllık deneyimimiz var. Aksayan yönleri var mı? Elbette var bende biliyorum. Giderebilir miyiz? Elbette giderebiliriz. 150 yıllık bir deneyimi çöpe atacaksınız hiç bilmediğimiz bir sisteme geçeceğiz birisinin keyfi olacak diye.
Bu doğru değil. Toplum rejimi değiştirmeye hazır mı, değil mi önce bir buna bakmamız lazım. Bu rejimi biz kanla, gözyaşıyla kurduk. Yazık günahtır bu ülkeye. Birisinin keyfine göre ülke yönetilmez. Otoriter bir sistemi kabul etmiyoruz. Otoriter sistem diktatörlüğü getirir. Otoriter sistem yolsuzluğu getirir. Otoriter sistem insanlara düşünmemeyi öğretir. Otoriter sistem tek merkezden talimat alın onun dışına çıkmayın algısını ve uygulamasını yaratır. Toplum buna hazır mı, toplum bunu istiyor mu? Hayır. Biz buna şiddetle itiraz ederiz. Biz demokrasiyi savunuyoruz, insan haklarını savunuyoruz. Temel sorun nedir? Başkanlık mıdır? Allah aşkına buyurun Bursa’ya gidelim, sabah gittim. Başkanlık sisteminden söz eden yok. Ama açtan, işten, ekmekten, işsizlikten bahseden dünya kadar insan var. Bunların derdiyle ilgilenen var mı? Hayır yok. Ben başkan olacağım. Otur oturduğun yerde sana sarayda yaptık orada. Bu milletin boğazından kesip vergi diye ödediği beş kuruşları topladık sana sarayda yaptık. Kaçak sarayında oturuyorsun. Otur oturduğun yerde. Hala doymuyorum diyor ben. Rejimimi meşrulaştıracağım diyor. Kaçak bir şey meşrulaşmaz. Yolsuzluk üzerine inşa edilen bir düşünce, bir felsefe, bir inanç, bir kültür, bir bina meşrulaşmaz.
Sunucu- Yunanistan’a geçelim isterseniz. Türkiye’nin gündeminde, Avrupa’nın gündeminde hatta dünyanın da gündeminde diyebiliriz. Bazılarına göre sürpriz, bazılarına göre beklenen bir sonuç Çipras’ın iktidar olması. Bugünde hükümet toplandı. Cumhuriyet Halk Partisinde bu sonuç nasıl yankı buldu? Bir umut depoladı mı partilileriniz arasında?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi derin yarılmaları yaşayan bir toplum tabi doğal olarak tepki veriyor. Bizde Ecevit hükümeti bir krizden Türkiye’yi çıkarmak için ağır bedeller ödedi. Düşünün DSP %20 – 21’lik oyunu %1’e düşürdü. Ama yapılması gerekiyor muydu? Yapılması gerekiyordu. Düşünün o dönemde Türkiye Cumhuriyetinin bankalar yasası yoktu. Bankacılık düzenleme denetleme kurumu gibi bir kurum yoktu. Kamu ihale kurumu gibi bir kurum yoktu. Yani siyaseti daha güçlü kılmak için, toplumu daha güçlü kılmak için bağımsız kurullar oluşturuldu. Bunun karşılığında bedel ödendi. Yunanistan’da benzer olayları yaşadı. Kişi başına gelir 25 – 30 bin dolarken bunlar düştü. Doğrudan emeklilerin aylığı, çalışanların aylıklarından kısıtlama yapıldı ve bu aylıklar düşürüldü. Dolayısıyla böyle bir tepki verildi. Almanya’nın AB üzerindeki egemenliği ve Yunanistan’a yönelik suçlamaları farklı bir tablonun ortaya çıkmasına yol açtı. Bizde böyle bir tablo var mı? Hayır böyle bir tablomuz yok bizim.
Dolayısıyla hani Türkiye’yle Yunanistan’ı kıyaslamak gibi bir düşünceyi pek doğru bulmam. Ama orayı dikkatle izlemememiz anlamına gelmemeli bu. Yunanistan’ı dikkatle izlemeliyiz. Ekonomik kriz vardı ama ona rağmen kişi başına gelir 25 – 30 bin dolar arasında değişiyor.
Sunucu- Refah seviyesi Türkiye’den daha fazla ekonomik kriz olmasına rağmen.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Daha fazla. Bize baktığımız zaman tabi işsizlik bizde daha fazla baktığımız zaman pek çok sorunumuz var. Ama yoğunlaşan sorunlar Türkiye’de de bir iktidar değişiminin habercisi olmak zorunda. Şikayet mi ediyorsun vatandaşa soruyorum. Şikayet mi ediyorsun? Evet şikayet ediyorum, geçinemiyorum, borcum var, gırtlağıma kadar borç altındayım. Kamyoncu şoförüyüm yük alamıyorum. Ekonomide çekler ödenmiyor, bonolar ödenmiyor. Ekonomide durgunluk var. 5,5 milyon insan işsiz. Bunun demokrasilerde bir yolu vardır. Bu tabloyu yaratan kimdir? Siyasi iktidar. O zaman sen bu tablodan memnun değilsen demokrasilerde yolu siyasi iktidarı değiştirmektir. Her yerde şunu söylüyorum. Siyaset zenginleşme aracı değildir. Siyasetin temel felsefesi halka hizmettir. Ama ben yırtık ayakkabıyla siyasete girdim şimdi hanlarda, hamamlarda, yalılarda, villalarda, saraylarda oturuyorum diyorsa birisi ve sende gözünle görüyorsan ve halinden şikayet ediyorsan dönüp bakacaksın bu tabloyu ben değiştirmek zorundayım diyeceksin. Nasıl yapacağız? Sandığa gideceğiz kusura bakma arkadaş 12 yıl ben sana yetki verdim, üstelik tek başına yetki verdim. Senin şikayet etme hakkın yok. Bir iktidar neden şikayet eder? AKP neden şikayet eder? Tek başına iktidar mı? İktidar. İstediği yasayı çıkarıyor mu? Çıkarıyor. Yolsuzluk dosyalarını kapatıyor mu? Kapatıyor. İşsizliği yaratıyor mu? Yaratıyor. Muhalefeti suçluyorlar. Muhalefet ne yaptı size? Sizin yanlışlarınızı halka söylüyor o kadar. Bizim zaten yapacağımız başka bir şey yok.
O halde yapacağımız bir şey var. Bütün yurttaşlarıma söylüyorum. Özelliklede Bursalılara söylüyorum. İktidarı değiştirmek zorundayız. Türkiye’nin dünyadaki itibarı sıfırlanmış durumda. Bakın bunu açık, net söylüyorum. Türkiye’nin dünyadaki itibarı sıfırlanmış durumda. Neden sıfırlanmış biliyor musunuz? Dış politikadan ötürü bir şey söylemiyorum. Yolsuzluk dosyalarını parlamento kapattı. Bir ülkenin itibarı yolsuzluğun üzerine gitmekle olur. Yolsuzluk dosyasını kapatırsanız bütün uygar ülkeler size kaygıyla bakarlar. Bunlar nasıl bir ülke.
Sunucu- Sayın Genel Başkan, iktidar olmanın şifrelerini sizden isteyeceğim. Nitekim 2011 seçim beyannamenizde halka dokunan, dar gelirliye ve yoksulluğa hitap eden ciddi projeleriniz vardı ama o süre içerisinde partinize ve size yönelik bir eleştiri vardı. İktidarın gündemine çok takılıp gitti. 2015 genel seçimlerinde iktidar olmak için yine bu politikaları devam ettirecek misiniz? Seçim vadi olarak Cumhuriyet Halk Partisi olarak topluma ne sunacaksınız? Çünkü Cumhuriyet Halk Partisinin ve genel olarak muhalefetinde Türkiye’yi yönetemeyebilir şeklinde bir soru işareti var toplumda. Bu noktada bu kilidi nasıl açmayı düşünüyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sorunun son bölümünden başlayım. Türkiye’yi yönetir mi zaman zaman soruyorlar. Bir ülkeyi yönetmek kadar kolay bir şey yoktur. Neden diyeceksiniz. Her kurumun yasalarla tanımlanmış görevleri vardır. Merkez bankası, açın 3. maddeyi merkez bankasının görevleri yazar. Maliye bakanlığı, açın 3. maddeyi kanunun görevlerini yazar. Kamu ihale kurumu, açın görevlerini yazar. Herkes kendi görevini yaparsa ne olur? Hiçbir şey olmaz. En başarılı yönetici nedir biliyor musunuz? En başarılı yönetici kendisine en az ihtiyaç hissettirilen kişidir. Çünkü herkes görevini yapar. Olay televizyonunu alalım. Burada da yöneticiler var. Herkes görevini yapıyorsa, kameraman görevini yapıyorsa, ışıkçı görevini yapıyorsa, sesçi görevini yapıyorsa, gazetede haber görevini yapıyorsa, önemli haber öne çıkarılıyorsa, herkes görevini yapıyorsa yönetmek çok kolaydır. Ne zaman zorlaşır yönetmek biliyor musunuz? Kamu ihale kurumuna müdahale edip benim yandaşıma ihaleyi ver dediğiniz andan itibaren yasadışı bir talimat verdiğiniz için yönetimde zıtlıklar başlar. 27,5 yıl devlette çalıştım. Devletin ne olduğunu bilirim. Rahmetli Özal’dan tutun Çiller’den Süleyman beye kadar pek çok Başbakanla çalıştım. Pek çok bütçeyi yaptım. Vergi toplamasının nasıl olacağını gayet iyi bilirim. Denetimin nasıl olacağını gayet iyi bilirim. Niye ülkeyi yönetemeyeceğiz? Ama şunu söylüyorlarsa haklılar. Bunlar gibi ülkeyi yönetemezler. Evet vallahi biz bunlar gibi yönetemeyiz. Çalmasını bilmeyiz, çırpmasını bilmeyiz, yasadışı iş yapmasını bilmeyiz, yandaşlarımızı zengin etmesini bilmeyiz. Biz bunları yapmayız zaten. Bizim genlerimizde böyle bir şey yoktur. Ahlakımızda da böyle bir şey yoktur. Ama Türkiye bunları hak etmiyor. Türkiye niye yönetilmesin? Türkiye’nin itibarı sıfırlandı. Dış politikayı eleştiriyorum, yanlış yaptınız diyorum. Ne demektir bu? Siz yanlış yapıyorsanız yanlış yönetiyorsunuz demektir. Benim doğruluğum çıktımı ortaya? Doğrulum çıktı. Demek ki ben ülkeyi daha iyi yönetirdim. İşsizlik var. 5,5 milyon insan işsiz. Davutoğlu gidip İsviçre’de ne diyor Avrupalılara? Avrupa’da işsizlik varsa gelsinler Türkiye’ye iş veririz. Bu ne demektir biliyor musunuz? Ben ülkemde herkesin çalıştığını sanıyorum diyor. Türkiye’de işsizlik sıfır oradan gelenlere ben iş vereceğim. 5,5 milyon insan işsiz. Sen Başbakan olarak daha bunun farkında değilsin dönüp bana diyorsun ki sen bu ülkeyi yönetemezsin. Ben 5,5 milyon insanın derdine çare üretmek istiyorum. Onlar bunun farkında bile değiller.
Bir şey daha söyleyeyim size. Bizi zaman zaman suçluyorlar. Efendim CHP cemaatle işbirliği yapıyor. Şimdi Allah aşkına biz nerede ne zaman cemaatle işbirliği yaptık? Paralel devlet diyorsun. Bir; en önemli yerlere bunları kim getirdi? Başbakan olarak sen getirdin. Yurtdışına ziyarete kim gitti? Sen gittin. Bakanlarını gönderdin, emirleri var mı yok mudur diye kendin sordun. Ondan sonra döndün 17 Aralık’tan sonra vay efendim bize darbe yapacaktı. Demek ki sen bu ülkeyi yönetemiyormuşsun başkaları yönetiyormuş bu ülkeyi. Sen farkında bile değilsin. Şimdi dönüp bana diyorsun ki sen onlarla işbirliği yaptın. Ben onları tayin etmedim, onları atamadım. Ben zamanında seni uyardım. Bak ha dikkatli ol diye söyledim. Ama sen bunların hiçbirisini dikkate almadın. Demek ki sen bu ülkeyi yönetemedin, başkalarına yönettirdin. Şimdi kalkıp bana diyorsun ki bunlar ülkeyi yönetemezler. Bu ülkenin temel sorunu nedir biliyor musunuz? Üretememek. Sanayiciye destek verildi mi? Ne desteği verildi sanayiciye? Türkiye bilgi toplumu olmak zorunda. 21.yüzyıl bütün dünya artık bilgi toplumu çağına geçtik. Bilgi toplumundan söz eden bir bakan duydunuz mu siz? Üniversiteleri baskı altında olan bir ülkenin üniversiteleri bilgi üretebilir mi? Medya üzerinde baskılar var en son gördük. Bir kişiyi düşünebiliyor musunuz kendisine bağlı bir havuz medyası oluşturmuş. Nereden oluşturuyor? İşadamlarından aldığı paralarla oluşturuyor. Ahlak nerede, namus nerede? Bunlar yok.
Sunucu- Bunun karşısında siz hangi politikaları üretebilirsiniz? Halkın önüne ne gibi somut projeler koyacaksınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çok açık, çok net politikalar üreteceğiz. Bize hep şu suçlamayı yapıyorlardı. Efendim CHP hep eleştirir hiç proje üretemez. Geçen seçimlerde 41 projemiz vardı. Bunlardan 5’ini AKP iktidar olduktan sonra siz yapamazsınız, sizin yaptığınızın kaynağı yoktur diye bizi suçluyorlardı 5 projemizi hayata geçirdiler, yaptılar. Ama bizim istediğimiz tonda ve renkte değil. Daha farklı yaptılar bunlar. Yani eksik yaptılar.
Biz bakın, söz verdim halkıma ilk 3 ayda çıkaracağımız ilk kanun siyasi ahlak yasası olacak. Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Temiz insanlar siyasete girecek. Halka hesap veren insanlar siyasete girecek. Hesap vermeyi de namuslu görev olarak kabul edenler siyasete girecek. Bunu yapacağız.
İki; vatandaş borç batağında. Vatandaşı borç batağından kurtarmamız lazım.
Üç; yoksulluk var. Yoksulluğu bu ülkeden silip bitireceğiz. AKP’nin politikası şu; yoksulu sürekli yoksul kılmak. Sürekli yoksul kalsın, vatandaş bana muhtaç olsun. Bizim politikamız ne? Yoksulluğu bitireceğiz. Herkes onurlu bir yurttaş olarak ülkesinde iş bulacak, aş bulacak ve çalışacak. Varsa bir yerde yoksul sosyal devlet onun yardımcısı olacak. Öyle uç kuruş, beş kuruş değil. Adam gibi vereceksin. Bugün verilen sosyal yardımlar çok yetersiz. Biz bunu en az iki katına çıkaracağız ve bunu da kalkıp da bir politika malzemesi olarak da kullanmayacağız.
Sunucu- Propagandasını yapmayacaksınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yapmayacağız. Çünkü sosyal devlette vatandaş kendi yoksulluğunu gidermesini devletten isteyebilir bu bir haktır. İşsizliğini gidermesini isteyebilir bu bir haktır. Çünkü anayasamız yazıyor demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir diyor. Yani sosyal devletiz biz. Vatandaşın bütün sorunlarını çözmek zorundasın. Biz bunu yapacağız.
Artı bakın bu ülkede yargı bağımsızlığı yok. Bunun düzeltilmesi lazım. Adaletin olmadığı bir yerde hiçbir şey olmaz. Hani bir bilge der ya adalet kutup yıldızı gibidir yerinde sabit durur bütün kainat onun etrafında döner. Ülkede adalet var mı? Buyurun çıkalım sokağa soralım. Emin olun %100’ü, bakın %99’u bile demiyorum. %100’ü adalet yoktur der. Kimin zamanında oldu bu? CHP iktidarında olmadı herhalde. Bunların iktidarında oldu. Adalet niye bu hale geldi?
O nedenle bizim çok güzel projelerimiz olacak, halka dokunan projelerimiz olacak, onların sorunlarını çözen projelerimiz olacak. Hedefimiz şu; katma değeri yüksek ürün üretmek, sanayiciyi desteklemek, işsizlik belasından bu ülkeyi kurtarmak. Çünkü şuna kesinlikle inanıyorum işsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsizliğin olduğu yerde uyuşturucu olur, işsizliğin olduğu yerde hırsızlık olur, işsizliğin olduğu yerde yoksulluk olur, işsizliğin olduğu yerde yolsuzluk olur. İşsizliğin olduğu yerde adalet olmaz. İşsizliğin olduğu yerde toplum derin travmalar yaşar. Siz işsizlik sorununu çözemezseniz bir ülkede hiçbir sorunu çözemezsiniz.
Sunucu- İşsizlik %10 seviyesinde. Sizin tasarladığınız programda işsizliği % kaça düşürmek var?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Biz 4 yıl içinde işsizliği %1’lere düşürmek istiyoruz. Üretirseniz yaparsınız. İstihdam yaratacaksınız. Bakın, Türkiye’nin bu potansiyeli var. Çok tipik bir örnek vereceğim size. Biz Güney Kore’den önce otomobil üreten ülkeyiz. Bugün bizim otomobilimiz yok. Güney Kore’nin dünya çapında 3 markası var. Neyimiz eksik? Tarım konusundan örnek vereceğim size. Hollanda Konya’dan küçük. Hollanda’nın yıllık tarım ürünü ihracatı, Konya’dan küçük bir devlet. 100 milyar doların üzerinde. Bizim? 12 milyar dolar. Neyimiz eksik? Toprak mı var, güneş mi var, su mu var. üstelik Hollanda’dan daha fazla var. insan mı? O da var. neyimiz eksik? Siyasetimiz eksik. Halkı düşünen siyaset eksik. Siyaseti halk için yaparsanız, ülke için yaparsanız bütün bu sorunları aşarsınız. Aşılmayacak sorun yoktur, çözülmeyecek sorunda yoktur.
Bütün mesele şu; siz kimin çıkarına hizmet ediyorsunuz ve kimin çıkarı için siyaset yapıyorsunuz? Yandaşınız için mi, halk için mi? Ben hep şunu söyledim. Benim için yandaş yok, benim için vatandaş var. bütün vatandaşların sorunlarını çözmek zorundayız.
Sunucu- Sayın Genel Başkan, seçim yaklaşıyor Bursa’ya da elbette geçeceğim ama genel konularla ilgili bir iki sorum daha var. 2015 seçimlere aylar kala bu seçime ne anlam veriyorsunuz? Özellikle sizin siyasi geleceğinizle ilgili bir anlam yüklüyor musunuz? Bu seçimde Cumhuriyet Halk Partisi iktidar ortağı olacak bir oy oranına kavuşamadığı, ulaşamadığı takdirde siyasi geleceğinizle ilgili bir planlama yapıyor musunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle söyleyeyim, eğer kişiler bireysel kaygılarla siyasete giriyorlarsa sakın girmesinler. Siyaset kişi eksenli yapılmaz. Siyaset ülke için yapılır. Ülke için siyaseti yapacaksınız. Vatandaş için siyaseti yapacaksınız. Sorunları çözmek için siyaseti yapacaksınız. Efendim ben kalır mıyım, kalmaz mıyım anlayışıyla siyaset yaparsanız hiç girmeyeceksiniz siyasete o doğru bir siyaset değildir. Siyaset kişi endeksli olduğu için zaten Türkiye bu hale geldi. Bana göre siyaset, bana göre başkanlık, bana göre yargı, bana göre medya. Bunları asla kabul etmiyorum. Evrensel değerleri, evrensel kuralları Türkiye içselleştirmek ve uygulamaya koymak zorundadır. Siyasette de aynı kural geçerlidir. Siyasette de uğraşırsınız, çalışırsınız edersiniz, başarılı olursunuz veya başarısız olursunuz. Yeri geldiğinde çalışırsınız, yeri geldiğinde Ziya Paşa’nın dediği gibi çekildik izzeti ikbal ile babı hükümetten dersiniz ve ayrılırsınız. Siyaseti böyle yaparsınız. Siyaseti işi endeksli, odaklı yaparsanız bu doğru değil.
Ama biz 2015 seçimlerini başarıyla tamamlayacağız. Ben kendi halkıma güveniyorum, insanıma da güveniyorum ve onlara şunu söylüyorum. Hayatından şikayet mi ediyorsun? Demokrasilerde bunun yolu vardır iktidarı değiştirirsin. AKP hükümetlerine verilen yetki hemen hemen hiçbir toplum tarafından verilmemiştir. 12 yıl tek başına yönettiler 12 yıl. Eğer sorun çözülmemişse artık dur demek lazım. Artık dur, kusura bakma. 12 yıldır sen iktidarsın, sen zengin oldun, yakınların zengin oldu, bütün akrabaların zengin oldu, herkes köşeyi döndü. Ben vatandaş olarak hala ortalıkta aç sefil geziyorum o zaman yeter demesi lazım. Din, iman üzerinden siyaset yapıyorlar ona da dur demesi lazım. Kusura bakma din iman dedin malı sen götürdün. Biz gene baş başa kaldık. Niye bu tablo böyle? Vatandaşın artık bu gerçekleri görmesi lazım. Bu gerçekleri görmesinin yolu da tabi CHP olarak bizim çalışmamız lazım. Medyanın doğru haber yapması lazım. O nedenle hani doğrudan kalkıp vatandaşı suçlamak doğru değil. Eksiği kendimizde görmeliyiz. Yani önce iğneyi, çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Eksiğimiz nedir, gediğimiz nedir, yanlışımız nedir, söylemlerdeki eksikliklerimiz nedir bunları gidermeliyiz. Bu konuda CHP olarak çok önemli adımlar attık. Gerçekten çok önemli adımlar attık, önemli başarılarda elde ettik. Onu da söylüyorum açık yüreklilikle ifade ediyorum. Ama daha yolun başındayız ve alacağımız çok mesafe var.
Sunucu- Anket yaptırıyor musunuz Sayın Genel Başkan? Cumhuriyet Halk Partisinin şuan ki oy oranı nedir?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Oylarımız yükseliyor. AKP’nin oyları ilk kez 40’ların altına düştü. Bu da toplumun en azından yaşanan tabloyu hazmedemediğini gösteriyor. 17 – 25 Aralık olaylarından sonra ortaya çıkan tablo son parlamentoda yapılan oylama, 40’a yakın AKP milletvekilinin de en azından bizim gibi düşündüğünü gösteriyor. Bu demokrasi açısından güzel bir gelişme.
Sunucu- Az önce sözünü ettiniz Sayın Genel Başkan cemaatle işbirliği yaptığınıza yönelik eleştirilere yanıt verdiniz kısaca. Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisinin ve Genel Başkanının sizin cemaate yönelik eleştiri yapmamanızın bir katkısı olabilir mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Cemaate yönelik eleştiri biz bir değil, iki değil, yüzlerce, binlerce kez yaptık.
Bakın ben şunu söyleyeyim, kişilerin inançlarıyla biz uğraşmayız. Yaşam tarzlarıyla da biz uğraşmayız. Kimlikleriyle de biz uğraşmayız. İnsana insan olarak bakarız. İnancı neyse saygı gösteririz. Eğer inancını siyasete taşıyorsa biz ona bir dakika deriz. İnanç siyasetin konusu değildir. Bunun güvencesi de herkesin istediği şekilde inanmasının güvencesi de laikliktir. Senin inandığın değerlere toplumun saygı göstermesi lazım. Burada bir tereddüdümüz yok. Eğer inancı siz siyasete taşıyıp onu sömürü aracı haline getiriyorsanız biz ona karşıyız. Her zaman söyledik. Biz farklı düşünen, farklı dünya görüşü olan, farklı inançları olan, farklı yaşam tarzları olan, farklı kimlikleri olan bir toplumuz. Biz bunları zenginlik olarak kabul ederiz. Ama bunları siyasete taşımak doğru değil.
Etnik kimlik üzerinden siyaset. Asla doğru bulmayız. İnanç üzerinden siyaset. Asla doğru bulmayız. Siyasetin konusu nedir? 5,5 milyon işsize iş bulmaktır. Siyasetin konusu nedir? Ayda 150 lirayla geçinen 1 milyonun üstünde insanımız var. Bunun gelirini en azından hani kişi başına gelir 10 bin dolara çıktı diyorlar ya en azından ona taşımaktır. Siyasetin konusu nedir? Yoksulluğu sıfırlamaktır. Siyasetin konusu nedir? Bizim çocuklarımızın nitelikli eğitim görmesini sağlamaktır. Siyasetin konusu nedir? Üniversitelerin özgür ve özerk olmasıdır. Bilim yaratmasıdır üniversitelerin. Siyasetin konusu nedir? Dış politikayı ülkelerin çıkarları üzerine inşa etmektir. Siyasetin konusu budur. Bizde bunu yapmaya çalışıyoruz.
Sunucu- Çözüm süreci malum devam ediyor. Biraz kamuoyunun önünde cereyan ediyor hadiseler, açıklamalar ama kamuoyunun çok da fazla tatmin olduğu söylenemez çözüm süreciyle ilgili görüşmelerle ilgili. Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi çözüm sürecinde biraz oyun dışı mı kaldı acaba?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın, çözüm süreci konusunda biz hükümete bir teklif götürdük. Dedik ki, bakın bu sorunu çözecekseniz adres parlamentodur. Parlamento dışında bir arayışa girmeyin. Girerseniz yanlış yaparsınız ve 4 tane koşul saydık. Bu sorunun çözümü için 4 şartın yerine gelmesi lazım. Bir; dedik dürüst ve samimi olacaksınız. Ben bu sorunu çözerim diyeceksiniz. İki; kişisel bir ajandanız olmayacak. Yani kişisel çıkar üzerine inşa etmeyeceksiniz. Üç; halka hesabını veremeyeceğiniz bir angajmana girmeyeceksiniz. Dört; ana muhalefet partisine ve siyasi partilere bilgi vereceksiniz. Bu dördünü yerine getirirseniz bu sorunu çözersiniz. Bu dördünden hiçbirisi yerine gelmedi. Doğu, güneydoğuda bizim büyük endişelerimiz var onu söyleyeyim. Doğu güneydoğuda PKK’nın bir üstünlüğü var şuanda. Trafik kontrolü yapıyorlar mı? Yapıyorlar. Mahkemeleri var mı? Var. Vergi daireleri var mı? Var. Askere alma daireleri var mı? Var. paralel devlet diyorlar. Paralel devlet diyorlar, paralel devlet orada var. Niye sesini çıkarmıyorlar, niye konuşmuyorlar? Caddenin ortasında trafik kontrolü yapıyorlar ellerinde kalaşnikof silahlarla. Nerede bu hükümet? Ne yapıyor bu hükümet? 6 – 7 – 8 Ekim olaylarında 50 kişi hayatını kaybetti değil mi? Hükümet ne yaptı? Koşa koşa İmralı’ya gitti Apo’ya yalvardı aman ne olursun söyle olaylar dursun. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu konuma sokulur mu? Böyle bir tablo yaşanır mı? Biz akıl verdik, bak böyle yap dedik. Böyle yaparsan bu sorunu çözersin dedik. Ben niye diyorum bunlar hükümeti yönetemiyorlar, bunlar devleti yönetemiyor. Bunlar devleti perişan ettiler. Türkiye Cumhuriyetini dünyada alay konusu haline getirdiler. Yazık günah değil mi bu ülkeye?
Her vatandaşımın elini vicdanına koyması ve düşünmesi lazım. Böyle bir tablo mu vardı? Rahmetli Ecevit hükümeti verirken terör sıfırdı. Sıfır terör. Buyurun doğu, güneydoğuya bakın. Ne dediler PKK silahlarıyla dışarı çıkacak. Ne açıklama yaptılar? Hayır silah bırakmayacağız dediler. Bitti. Başbakan olarak siz söylüyorsunuz o diyor ki bir dakika sen sus diyor. Benim kuralım geçerlidir senin kuralın geçerli değildir diyor. Hangi devlet Allah aşkına, hangi hükümet? Bunlara hükümet mi denir? Abdullah Öcalan’ın esir aldığı bir hükümet vardır. Diyor ki, bak benim dediğimi yapmazsan darbe olur diyor. Şantaja teslim olan bir hükümet olur mu? Biz bunu kabul etmiyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak. Biz ülkenin birliğini ve bütünlüğünü savunuyoruz. Kürt kökenli kardeşlerimizin de güvencesi biziz diyoruz. Terörü temizleyeceğiz bu ülkeden. Terörü temizlemek için oturup böyle görüşmeler mi yapılır Allah aşkına? Niye biz parlamentoyu adres gösteriyoruz? Bir ülkenin sorunları nerede çözülür? Allah aşkına bir ülkenin sorunları…
Sunucu- Parlamentodaki siyasi partileri kapsayan bir çözüm sürecinden mi söz ediyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette. Uzlaşma komisyonu önerdik.
Sunucu- Yani diğer tüm unsurları kapsam dışı bırakacak bir çözüm önerisi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Biz dedik ki, parlamentoda bütün siyasi partiler eşit sayıda milletvekili versinler, nasıl anayasa uzlaşma komisyonu kurduysak bunun içinde bir uzlaşma komisyonu kuralım. Bizim çözümümüz neydi? Akla ve mantığa uygun çözümdü.
Bakın, biz bu çözümü önermek için…
Sunucu- İmralı ve Kandil yok sizin çözüm sürecinizde?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yok efendim tabi. Bakın, bunu niye önerdik biliyor musunuz? İngiltere nasıl çözdü sorununu? Diğer ülkeler nasıl çözdü? Bunu en iyi araştıran biziz. Biz bir öneri getirirken dünyadaki örneklerine bakarız, uygulamalara bakarız, sorun nasıl çözülür bakarız ona göre oturur kararımızı veririz. Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Biz akşam yatıp sabah farklı şeyler söyleyen bir parti değiliz. Bu ülkenin çıkarlarını savunuruz. Dış politikada bu hükümeti eleştirdim, Suriye’de yanlış yapıyorsun dedim. Buyurun gidin Gaziantep’e bakın, Şanlıurfa’ya bakın, Hatay’a bakın. Esnaf perişan, sanayici perişan. Niye bu tablodayız? Bir milyonun üstünde Suriyeli Türkiye’de. Yazık günah değil mi o insanlara? Niye tırlarla silah gönderdiniz? Kardeşi kardeşe öldürttünüz? Mezhep endeksli dış politika olur mu? Bütün bunları yaptınız. Türkiye’nin başına felaket ördünüz. Şimdi IŞİD belası var korkudan IŞİD terör örgütüdür diyemiyorlar. Çünkü IŞİD’ın Türkiye’de uyuyan hücreleri var, terör yaparlar diye korkuyorlar. Teröre teslim olan bir Türkiye Cumhuriyeti olabilir mi? Böyle bir anlayış olabilir mi?
Sunucu- Sayın Genel Başkan siz sık sık bunu ya vurguluyorsunuz ya izah ediyorsunuz. Türkiye’deki sadece sosyal demokratların, solcuların oylarıyla Cumhuriyet Halk Partisinin iktidara taşınamayacağına yönelik sinyaller veriyorsunuz. Bu noktada merkez sağ açılımı veya sanayi açılımı, adına ne denilirse denilsin bir açılım süreci başlattınız. Bu politika önümüzdeki genel seçimlerde de devam edecek mi? Bu politikanın somut adımları ne olacak?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi Türkiye ciddi bir sorunla karşı karşıya. Sorunun temelinde demokrasi yatıyor. Demokrasi ayaklarımızın altından kayıyor. Parlamenter sistem ayaklarımızın altından kayıyor. Yeni bir süreçteyiz. Biz ulusal kurtuluş savaşını verirken sağ sol ayrımı asla yapmadık. Sözkonusu vatansa gerisi teferruattır dedik biz. Hala bunu söylüyoruz. O zamanda söyledik babalarımız, dedelerimiz söyledi, şimdi de aynı şeyi söylüyoruz. Türkiye şuanda ciddi bir sorunla karşı karşıya. Bir rejim sorunuyla karşı karşıya. Demokrasiden yana sorunu olmayan, cumhuriyetten yana sorunu olmayan, laiklikten yana sorunu olmayan, yaşam tarzı nedeniyle kaygı duyan, ülkenin geleceği ne olacak diye kaygı duyan bütün yurttaşlarımızı Cumhuriyet Halk Partisinin çatısı altında bekliyoruz. Biz ülkemizi düşünüyoruz, geleceğimizi düşünüyoruz, çocuklarımızı düşünüyoruz.
Bakın, bu kaygı sadece sanmayın ki CHP’lilerde veya bazı vatandaşlarda var. Bütün uygar dünyada bu kaygı var. Gidin Almanya’ya, Fransa’ya, İngiltere’ye, Amerika’ya, Rusya’ya, Japonya’ya, İran’a aynı kaygı Türkiye nereye gidiyor diye. Büyük bir kaygı var. Biz yeniden bir ulusal kurtuluş hareketi felsefesiyle hareket etmek zorundayız. Ülkemizin geleceği için, demokrasiyi derinleştirmek için, özgürlükleri güçlü kılmak için biz bunu yeniden yapmak zorundayız. Medyayı özgür kılmak için yeni bir süreci başlatmak zorundayız. Bunun için sağ – sol ayrımı yapmıyorum. 77 milyon yurttaşıma da sesleniyorum. Geleceğinden kaygı duyuyorsan çocukların için, bu güzel vatan için gel arkadaş Cumhuriyet Halk Partisine bunu düzeltelim. Ahmet Davutoğlu Başbakan olduğu tarihten buyana Türk bayrağı lafını etmemiştir. Edemiyor da, etmiyor da. Niye etmiyor? Hangi gerekçeyle söylemiyor? Başbakanlık koltuğu boş. Türkiye’nin en temel sorunlarından birisi. Başbakanlık koltuğunda geçen Salı günü söylemiştim 23 Nisan çocuğu gibi bir başkası oturuyor. Vesayet altında bir Başbakanlık makamı olamaz. Vesayet altında olamaz. Kendi yetkilerini başkasına devreden bir kişi Başbakanlık koltuğunda oturamaz. Kendi yetkilerine müdahale eden bir kişiye bir dakika arkadaş sen benim yetkilerime müdahale edemezsin diyemeyecek bir insan Başbakanlık koltuğunda oturamaz.
Sunucu- Bursalıların merakla beklediği listelerin nasıl şekilleneceği yönünde. Son tüzük kurultayında bir değişiklik yapmıştınız %15 merkez yoklaması, %5 Genel Başkanın kontenjanından oluşan bir hakla listelerin şekilleneceği. %80’ninde önseçimle belirleneceğine yönelik bir tüzük değişikliği yapmıştınız. Bunu nasıl işleteceksiniz? Bursa’da ve Türkiye genelinde listeler nasıl şekillenecek? Bu %20’lik kontenjanı nasıl uygulayacaksınız? Şekli ne olacak?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Biz şimdi bu %5 siyasi partiler yasasından kaynaklanıyor. %15 bizim tüzük değişikliğinden kurultayın kabul ettiği tüzük değişikliğinden kaynaklanıyor. Biz Yüksek Seçim Kuruluna bir dilekçeyle başvurduk. Dedik ki, biz bu %15’i nasıl kullanabiliriz diye. Son verdikleri karar bize henüz ulaşmadı yazılı metin ulaşmadı. Ama aldığımız duyumlara göre fermuar sistemini uygulama konusunda bir yetkimizin olabileceği ifade edildi. Böyle bir uygulama olursa bu çerçevede düşünebiliriz. Yani her yerde uygulanacak anlamında değil. Yani %85 önseçim yapacağız ama nerede kontenjan kullanacağımız konusunda Parti Meclisi karar verecek. 14’ünde Parti Meclisini topluyoruz dünkü MYK’da karar çıktı. 14’ünde topluyoruz. Nerede önseçim yapacağız, nerelerde kontenjan kullanacağız? Bununla ilgili Parti Meclisine bir öneri götüreceğiz. Parti Meclisi nasıl bir karar alırsa o kararı uygulamaya geçireceğiz.
Sunucu- Peki sizin Genel Başkan olarak mesela Bursa’da yerel seçimler öncesi yaptığınız programda Bursa’da mutlaka halkın görüşünün ve parti örgütünün görüşünün önemli olacağını söylemiştiniz. Genel Başkan olarak yine aynı şeyi söylüyor musunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi aynı görüşteyim. Önseçim yapacağımız yerlerde de üyelerle önseçim yapacağız. Delegelerle değil üyelerle yapacağız. Bütün üyeler gelecekler sandıklara kendi milletvekili adaylarını seçecekler.
Buradan bütün üyelerimize şu çağrıyı yapıyorum. Bir; partiyi lütfen gençleştirin. İki; kadınların siyasete girmesine imkan verin. Yani oy kullanırken gençlere ve kadınlara gerekli özeni ve önemi verin. Bu çağrıyı da yapmak istiyorum. Bizim tüzüğümüzde bir değişiklik yapıldı %33 cinsiyet kotamız var, %10 gençlik kotamız var. Bu çerçevede toplumun yarısı gençlerden oluşuyor. Dolayısıyla bizim bu çerçevede bir uygulama yapmamız gerekiyor oy kullanırken.
Sunucu- Bursa için anladığım kadarıyla ayın 14’ünde Parti Meclisinde kontenjan veya önseçim uygulamasının yapılıp yapılmayacağı belli olacak.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet netleşecek. Yani önseçim mutlaka olacak, ama kontenjan kullanılıp kullanılmayacağına Parti Meclisi karar verecek.
Sunucu- Sayın Genel Başkan son sorum, bu konuda ciddi spekülasyonlar yapılıyor. Şişli’deki kriz şuan gündemden düşmüş gibi gözükse de Hayri İnönü’nün iddiaları ve Mustafa Sarıgül’ün Cumhuriyet Halk Partisindeki siyasi geleceğiyle ilgili bu noktada değerlendirmeniz nedir efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şişli olayı kişisel bir olay. Bir taraf tehdit edildim diyor, öbür taraf tehdit etmedim diyor. Olay savcılığa yansımış vaziyette. Yani Şişli halkına hizmet götürmede herhangi bir sorun, herhangi bir aksaklık sözkonusu değil. Dolayısıyla savcılığın alacağı karara göre bizde tabloya bakacağız. Şuanda alınmış herhangi bir karar yok. Dava açılacak mı, açılmayacak mı veya takipsizlik verilecek mi, verilmeyecek mi o çerçevede göreceğiz.
AKP iktidarı sanki Şişli’de çok devasa sorunlar varmış, sanki yolsuzluklar varmış, sanki Şişli halkı cezalandırıyormuş gibi…
Sunucu- Sayın Belediye Başkanının iddiaları çok ciddiydi ama.
Kemal KILIÇDAROĞLU- İddiaları tehdit edildim şeklinde iddia. Yani iddia buydu. Öbür tarafta hayır böyle bir tehdit sözkonusu değil diyor. Tabi bunu kim izleyecek, kim bakacak buna? Savcılık bakacak. Dolayısıyla bizde olay savcılığa intikal etti bakacağız nasıl bir sonuç çıktı onu göreceğiz.
Sunucu- Sayın Genel Başkan çok teşekkür ederiz Olay TV stüdyolarında sizi ağırladık.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tarım işçileri vefat etmiş mevsimlik işçiler. Onlara da buradan Allah’tan rahmet dileyelim. Yaralananlar var onlara da şifalar dileyelim.
Sunucu- Peki çok teşekkür ediyoruz Sayın Genel Başkan. Bugün Bursa’dan ayrılıyorsunuz bildiğimiz kadarıyla. Bundan sonraki programlarınızdan sonra Bursa’dan ayrılacaksınız. Teşekkür ederiz efendim programımıza katıldığınız için.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bende teşekkür ediyorum, sağolun.