09.03.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU MUĞLA'NIN MARMARİS İLÇESİNDE... (09 MART 2019)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU MUĞLA'NIN MARMARİS İLÇESİNDE...
(09 MART 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: "Bay Kemal hırsızlık yapmaz, Bay Kemal yolsuzluk yapmaz, Bay Kemal Beyt-ül mala el uzatmaz. Bay Kemal oğluna telefon edip “oğlum paraları sıfırladın mı” demez. Bay Kemal’in bir saray merakı yok, çok şükür evimizde mütevazı oturuyoruz. Bay Kemal siyasete girdiği gün bütün malvarlığını açıkladı. Onun için Bay Kemal olmak kolay değildir. " dedi.
Marmaris 19 Mayıs Gençlik Meydanı'nda halka seslenen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: Teşekkür ederim, çok sağ olun, var olun. Siz zaten baharı getirmişsiniz. Bahar güzel, ağaçlar çiçek açar, bütün tabiat canlanır, dolayısıyla biz baharı sadece Marmaris’te değil, bütün Türkiye’de getirmek istiyoruz. Bütün Türkiye’de huzur olmalı, bütün Türkiye’de insanlar birbirlerini tanımasalar bile caddede, sokakta, parkta birbirlerine selam vermeli ve birbirlerini kucaklamalılar. Güzel bir ülkede yaşıyoruz, dünyanın en güzel ülkelerinden birisi ve siz biraz daha şanslısınız dünyanın en güzel ilçelerinden birisinde yaşıyorsunuz, Marmaris’te yaşıyorsunuz ve Marmaris gerçekten de herkesin gelip yaşamak istediği bir belde.


Ve burada belediye başkanımız, yeni belediye başkanımız, ben ona aday demiyorum artık. Yeni belediye başkanımız genç bir belediye başkanımız. Başkan şöyle bir öne gel bakalım. Ayrıca laf aramızda yakışıklı bir belediye başkanı, çalışkan bir belediye başkanı, heyecanlı bir belediye başkanı. Kendisini seviyor musunuz, seçecek misiniz? Teşekkür ederim, kendisi sizlere hizmet edecek, çok teşekkürler.
Belediye başkanı arkadaşlarımdan iki şey bekliyorum. Bir, seçildiğiniz andan itibaren hiçbir ayrım yapmadan size oy versin, vermesin bütün vatandaşları kucaklamak. Dolayısıyla bu mahalle bana oy vermedi, şu mahalle bana oy vermedi oraya hizmet götürmeyeyim diye bir ayrıcalığın içine asla girmeyin. Herkese eşit hizmet götürün. Ayrıcalığı sadece bir yerde arıyorum. Eğer bir mahallede yoksulluk varsa, fakirlik varsa oraya pozitif ayrımcılık yapacaksın. Oradaki insanlar daha rahat edecekler, huzur içinde yaşayacaklar.
İkincisi, belediye başkanlarımız para harcar. Kimin parasını harcar? Sizlerin parasını harcar. Dolayısıyla yaptığı her yatırımın hesabını belde halkına verecekler. Şu yolu, şu parkı, şu caddeyi, şu mahalleyi şöyle inşa ettim, park yaptım, yol yaptım, şunu yaptım, bunu yaptım. Ne yaparsa yapsın yaptığı her şeyin hesabını belde halkına versin. Dolayısıyla kul hakkı yemeyen bir anlayış istiyorum.
Belediye Başkanımız Sayın Osman Gürün, gerçekten de önemli hizmetler yaptı, önemli başarıları var. Çevrenin korunması konusunda önemli duyarlıkları var. Buraya bir zatı muhterem geldi, doğrudan büyükşehir belediye başkanımızı hedef alarak “efendim hastane yaptık, yol yapmıyorlar…” Yolu vurur geçeriz, sen hele 15 yıldır devam eden bu hastanenin asansörünü yap, vallahi de yolu yaparız billahi de yolu yaparız sen hiç meraklanma. Yol yapmak kadar kolay bir şey olur mu? Yol da yaparız, park da yaparız, yeşil alanları koruruz, sosyal hizmetleri götürürüz, her şeyi yaparız. Niye yapmayalım?
Yol da yapılır, köprü de yapılır, tünel de yapılır. Ama parayla geçilen tünel değil. İnşallah bizi iktidara getirdiğinizde o tüneli bedava yapacağız, öyle parayla marayla falan değil. Vatandaştan vergi alacaksın, vatandaştan para alacaksın, vatandaşın vergisiyle yapılan fabrikaları özelleştireceksin, bir de dışarıdan borç alacaksın, sonra diyeceksin ki, yol yaptık, köprü yaptık, tünel yaptık para öde. Ben vergiyi niye ödedim? Vergiyi ödedim ki yol yap, tünel yap, köprü yap. Sen bunları yapıyorsun, bir de benim paramla yapıyorsun. Sonra bir de ben geçerken ayrıca para alıyorsun. Buna izin vermeyeceğiz, demokrasilerde böyle gariplikler olmaz buna izin vermeyeceğiz.
Geliyorum bir başka konuya, özellikle AK Partiye ve MHP’ye geçmişte oy veren saygıdeğer vatandaşlarıma seslenmek isterim. 17 yıldır sevgili vatandaşlarımız oy verdiler ve bir siyasal iktidarı 17 yıldır tek başına getirdiler işbaşına. 17 yıl… 17 yıldır iktidardalar; istedikleri kanunu çıkardılar, istedikleri kararnameyi çıkardılar, istedikleri genelgeyi çıkardılar, istedikleri kişiyi vali tayin ettiler, müsteşarı, bakanları, genel müdürleri her şeyi yaptılar istedikleri, rektörleri atadılar. Soru şu, AK Partili kardeşlerime, AK Partiye geçmişte oy veren kardeşlerime şu soruyu sormak isterim: 17 yıldır oy verdin, 17 yılın sonunda bu ülkenin insanlarını getirdiler soğan kuyruğuna mahkum ettiler. Sebebi ne? Eğer sandığa gidip, vicdanının sesini dinleyip oy kullanmak istiyorsan bu soruyu kendi vicdanına sor. 17 yıldır tek başına iktidarsın, 17 yıldır hiç kimse sana şunu yaptın, bunu yapmadın diye bir şey söylemedi; ama sen kalktın bu ülkenin insanlarını soğan kuyruğuna, domates kuyruğuna, biber kuyruğuna, patates kuyruğuna soktun. Neden? Ne oldu? Vergi istedin vatandaş verdi. Özelleştirme yaptın dünyanın parasını aldın. Ne oldu da ülke bu hale geldi? Ne oldu da canlı hayvanı dışarıdan, samanı dışarıdan getirdin ne oldu? Ne oldu da iki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor? Ne oldu da Yozgat’ın dünya çapında ünlü kokulu mercimeği ne oldu? Ne oldu bu ülkenin nohudu, ne oldu bu ülkenin fasulyesi ne oldu, niçin dışarıdan geliyor, hangi gerekçeyle dışarıdan geliyor?
“Beka sorunumuz var” diyorlar; üretmezseniz beka sorununuz vardır, çalışmazsanız beka sorununuz vardır. Trump telefon etti diye papazı ertesi gün bırakırsanız sizin beka sorununuz var demektir zaten. Niye bırakıyorsun papazı?
Ülkücü kardeşlerime de seslenmek isterim. Sevgili ülkücü kardeşlerim, ülkücü olduğunuzu söylüyorsunuz, eyvallah. Vatanımızı sevdiğimizi söylüyorsunuz, eyvallah. Bayrağımızı sevdiğinizi söylüyorsunuz, eyvallah. Bu ülkenin çakıl taşı için canımı veririm diyen ülkücü kardeşim, eyvallah. Birinci soru, Süleyman Şah türbesini kendi topraklarından kaçıran bir siyasal iktidara nasıl destek vereceksiniz? Süleyman Şah türbesi bizim topraklarımızda, Suriye topraklarında, o topraklar bizim. O topraklardan Süleyman Şah türbesini kaçırdılar. Şimdi diyorlar ki, ülkücülere gel bize oy ver. Hani vatan, hani bayrak, hani çakıl taşı, hani ülkücülük? Kendisine ülkücü diyen hiçbir kişi kendi topraklarından kaçan ve Süleyman Şah türbesini de kaçıran bir iktidara, bir güce oy vermez. Verirse ülkücü değildir. İki, Sakarya’da Tank Palet fabrikası var. Bugün o fabrikayı kurmaya kalksanız 20 milyar dolara kuruluyor. Kime sattılar? Katar ordusuna. Yüzde 49.9’unu sattılar. En büyük ortaktır şu anda. Tank Palet Fabrikasının en büyük ortağıdır. Kaça sattılar bilmiyoruz. Bir bedava uçak aldı, “bedava” diyorlar, bedava değil fabrikanın karşılığında. Ne zaman sattılar, hangi kanuna dayanarak sattılar? Bunları geçtim ama bir temel soru var. Nedir o soru? Dünyada bana bir örnek gösterin, ister Papua Yeni Gine, ister Amerika, ister Japonya, ister Rusya, ister Güney Kore; dünyanın herhangi bir ülkesini gösterin, kendi silah fabrikasını başka bir yabancı orduya satan bana dünyada bir örnek gösterin.
Bakınız, ülkücü kardeşlerime, milliyetçi kardeşlerime sesleniyorum, milliyetçilik sıradan bir olay değildir. Bizim altıokumuzdan birisinin milliyetçilik olması da boşuna değildir. Milliyetçilik ne demektir? Kendi ülkesinde üretmek demektir, kendi ülkesinde çalışmak demektir, kendi fabrikalarını kurmak demektir, el aleme avuç açmamak demektir, hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi demektir. Milliyetçilik budur. Milliyetçilik kendi vatandaşları arasında ayrım yapmamak demektir. 82 milyon bir bayrağın altında ve bir vatanda yaşıyorsak milliyetçilik budur. Fabrikayı sattın, eyvallah hadi onu sattın diyelim, silah fabrikasını yabancılara satan dünyada bir örnek var mı? Yok, dünyada örneği yok. Şimdi onun sözcülüğünü yapan birisi milliyetçi diye geçinip bize saldırmaya çalışıyor. Ne derlerse desinler, kendi ülkesinin silah fabrikasını Katar ordusuna satan ve bunu destekleyen hiçbir kişiye asla ve asla milliyetçi ve vatansever demem.
Çiftçinin durumunu da biliyorum. Sorunu da biliyoruz aslında. Çiftçiyi terörist ilan ettiler, hal esnafını terörist ilan ettiler. Şimdi bununla da yetinmediler çıktı bir bakanları dedi ki, “yurtdışından turistler gelecek, içlerinde teröristler olacak onları yakalayacağız.” Buyurun size bir de şimdi turist teröristi çıktı karşımıza. Nereden çıkıyor? Bu nasıl bir devlet yönetimidir, nasıl bir anlayıştır anlamakta zorluk çekiyorum.
Ve biz Cumhuriyet Halk Partisi bir şeyle gurur duyarız. Cumhuriyet Halk Partisi Kuvayımilliyecilerin kurduğu bir partidir. Köklerimizi Kuvayımilliye’den alırız, köklerimizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu ilkelerden alırız. 82 milyon vatandaşımızı bir biliriz. Kimsenin kimliğiyle, kimsenin inancıyla, kimsenin yaşam tarzıyla ilgilenmeyiz, herkese saygı duyarız. Peki neyi düşünüyoruz? Bir kişi işsizse onun işsizliğini çözmemiz gerekiyor. Bir aile yoksulsa onun yoksulluğunu çözmemiz gerekiyor. Türkiye üretecekse her alanda biz üretmeliyiz. Düşünün dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biriydik, şimdi her şey dışarıdan geliyor. Kim yaptı bunu, kim becerdi bunu? Ben de biliyorum kimin yaptığını, siz de biliyorsunuz. Ben bunu özellikle AK Partiye oy veren kardeşlerime söylüyorum. Dışarıdan mı birisi geldi bunu yaptı? Başka birisi mi gelip bunu yaptı? Senin oyunu aldı sana ihanet etti, senin oyunu aldı senin ağzındaki lokmayı da almaya çalıştı.
Hatırlarsınız değil mi bir Salı grup toplantısında çöpten bir şeyler toplamaya çalışan bir kadının fotoğrafını göstermiştim. Kıyameti kopardılar. 6 milyon kişi o alandan, sokak ekonomisinden geçiniyor haberleri bile yok. Türkiye’yi ne hale getirdiklerini bile bilmiyorlar. Çünkü onlar sarayda oturuyorlar. Saray ayrı, halk ayrı. Sarayda oturan kilosu 4 bin liralık çay içer, efuliler var, ejder meyveleri var. Tabi soruyor mutfakta bir eksiğimiz var mı? Hayır diyor mutfakta bir eksik yok her şey var fazlası var. Sarayda oturuyor, kira ödüyor mu? Yok. Yemek masrafı yok, dolmuş parası yok, uçak parası yok, gezi parası yok, okul masrafı yok, hiçbir şey yok, ayda 74 bin lira para alır onunla da gül gibi geçinip gidiyor. Asgari ücret ne kadar? 2 bin 20 lira. Beyefendi sen bir ay alsana 2 bin 20 lira. Sarayda otur, kira da ödeme, bak bakalım 2 bin 20 lirayla geçiniyor musun?
Asgari ücret 2 bin 200 lira bizim belediyelerimizde. Bunu yapacağız. Neden? Biz halkın partisiyiz, yoksulun partisiyiz, aydınların partisiyiz, kadınların partisiyiz. Toplumun her kesimini kucaklayanların partisiyiz biz. Gazi Mustafa Kemal’in koyduğu ilke neydi? Çağdaş uygarlığı yakalamak… O nedenle kadın erkek eşitliğini sağlayacağız, çocuklarımız güzel okullara gidecek.
Eğitim sistemini hangi hale getirdiler? Bakan diyor ki, “eğitim sistemimiz yoğun bakımda…” İyi de 17 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyordu?
Bütün bunlara rağmen umutsuz olmayacağız. Bütün bunlara rağmen ülkemizi daha da güzelleştireceğiz. Bütün bunlara rağmen sandıklara gideceğiz altıokun altına mührümüzü basacağız.
CHP’nin konuşması en çok onları rahatsız ediyor. Ne diyor Erdoğan? “Bay Kemal konuşuyor.” Bay Kemal konuşur tabi, Bay Kemal ne yapsın? Bay Kemal’in bir özelliği var. Nedir? Bay Kemal hırsızlık yapmaz, Bay Kemal yolsuzluk yapmaz, Bay Kemal Beyt-ül mala el uzatmaz. Laf aramızda, Bay Kemal oğluna telefon edip “oğlum paraları sıfırladın mı” demez. Daha ne olsun? Bay Kemal’in bir saray merakı yok, çok şükür evimizde mütevazı oturuyoruz. Bay Kemal siyasete girdiği gün bütün malvarlığını açıkladı. Onun için Bay Kemal olmak kolay değildir.
Onlar ne derlerse desinler biz bu ülkenin birliği, bütünlüğü, beraberliği için mücadele edeceğiz. Bu ülkeye huzuru ve bereketi getireceğiz. Çiftçiye destek vereceğiz, üreticiye destek vereceğiz, alın teri dökene destek vereceğiz. Karşımızda olan bir grup var sadece. Nedir? Malı götürenler. Onlara karşı olacağız. Onlara hep birlikte karşı olacağız, hep birlikte mücadele edeceğiz. Herkesin hakkını, hukukunu sağlayacağız. Adalet dediğimiz o güzel kavramı yücelteceğiz.
Toplumun her kesimi için adalet olmalı. Her kesim huzur içinde yaşayabilmeli doğudaki de, batıdaki de, güneydeki de, kuzeydeki de. Ne diyoruz onun için? Sandıkta ittifak yapacağız sandıkta! Hangi partiden olursa olsun gelip Cumhuriyet Halk Partisine oy vermelerini istiyoruz. Ne için? Ülkenin huzuru için, ülkenin bereketi için. Neden diyoruz “Martın sonu bahardır” diye? Bahar dünyanın en güzel mevsimlerinden birisidir de onun için. Şu tabiatı görüyorsunuz. Siz biraz erken getirdiniz ama biz Türkiye genelinde getireceğiz baharı. Kimin sayesinde? Sizlerin sayesinde. Sizler yapacaksınız, birlikte yapacağız, birlikte mücadele edeceğiz. Ne için? Demokrasi için. Ne için? Çocuklarımız için. Ne için? Bayrağımız için. Ne için? Huzur içinde yaşamak için. Ne için? Her evde huzur, her evde bereket olsun diye. Ne için? Bir daha söyleyeyim, dün Dünya Kadınlar Günüydü kadın – erkek eşitliği için. Ne için? Kadınların hakları için.
Gazi Mustafa Kemal dünyanın en önemli liderlerinden birisidir. Ama kadınlara hak verme konusunda dünyanın bir numaralı lideridir. Cumhuriyeti kurduktan sonra ilk yaptığı işlerden birisi 1930 yılında kadınlara seçme, seçilme hakkını getirmesidir belediye başkanlıklarında. 3 yıl sonra 1933 yılında muhtarlıklar için de seçme ve seçilme hakkı, 1936 yılında da milletvekili seçme ve seçilme hakkını getirdi. Yunanistan 1954’te, İsviçre sonra 1950’lerde bunlar geldi. Japonya çok sonradan, Fransa çok sonradan geldi. Dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal’in öncülüğünü görüyorsunuz, kadına verdiği değeri görüyorsunuz, önemi görüyorsunuz. Bunları niye anlatıyorum? Onun mirasını ileriye doğru sürdürmek zorunda, onun mirasını çağdaş uygarlığa ulaştırma konusunda yetkili siyasi organ biziz ve dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisine vereceğiniz her oy Türkiye’nin çağdaş uygarlığa ulaşması konusunda yapacağınız en önemli katkı olacaktır.
Efendim belediye başkanlarımızı şöyle alalım buraya. İYİ Partiden arkadaşlarımız da burada, İYİ Partiyle güzel bir işbirliğimiz oldu, İYİ Partinin değerli yöneticilerine de şükran borçluyuz, onlara da yürekten teşekkür ediyoruz. Toplum ikiye ayrılmış gibi görünüyor. Demokrasiden yana olanlar, demokrasiye karşı olanlar. Demokrasiden yana olanların tamamının başımızın üstünde yeri var diyoruz. Hepsine yürekten teşekkür ediyoruz.
Marmaris’e geldim, karşıladınız, sıcak bir ilgi çok teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun diyorum. Elbirliğiyle güzel bir Marmaris, elbirliğiyle güzel bir Muğla, elbirliğiyle güzel bir Türkiye’yi hep birlikte yeniden inşa edeceğiz.
Sağ olun, var olun diyorum hepinize yürekten teşekkür ediyorum.