14.03.2021

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, MANİSA’DA MUHTARLAR BULUŞMASI’NDA KONUŞTU (12 MART 2021)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Manisa Muhtarlar Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşma şöyle: Hepinize teşekkür ederim değerli arkadaşlarım.


Sabahleyin bu salonda Emeklilikte Yaşa Takılanlarla bir araya gelmiştik onların sorunlarını dinledik. Onlarda haklı olarak, toplumun bir kesimi olarak geldik primlerimizi ödedik, emeklilik yaşını uzattılar geldik oraya takıldık bir türlü emekli olamıyoruz. İşten de çıkardılar gelirde elde edemiyoruz büyük sorunları var. Aynı şekilde bir muhtar arkadaşımızda benzer bir sorunu dile getirdi ona da kısaca biraz sonra değineceğim.
Değerli arkadaşlarım, bugün İstiklal Marşımızın TBMM’de kabul edilişinin 100. yılı. 100 yıldır biz onurla, gururla İstiklal Marşımızı söylüyoruz. Yazana, besteleyene Allah’tan rahmet diliyoruz, onları her zaman saygıyla, sevgiyle anacağız ve her İstiklal Marşımızı okuduğumuzda da Türkiye Cumhuriyeti devletinin bağımsızlığını hatırlayacağız. Egemen güçlere karşı verdiği mücadeleyi de anacağız. Dolayısıyla İstiklal Marşımız değerlidir, 100 yıl söyledik, bundan sonra yüzlerce yıl yine İstiklal Marşımızı söylemeye devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlarım, sevgili muhtar kardeşlerim, sorunları dinledim. Kısa konuştunuz doğru, özetlediniz o da doğru. Bir muhtar arkadaşım bana not yazmış 1,5 – 2 sayfalık bir notu var onu da dikkatle okudum. Birazdan o konulara da ayrıntılarıyla gireceğim.
Muhtarlık bütçesinden söz edildi. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin muhtarlarıyız dendi. Tarım sulaması için sondaj yapıyoruz fakat sınırlama getirildi sondaj yapamıyoruz, su alamıyoruz o ifade edildi. Her mahallede bir kadın danışma merkezi olmalı, kadınlar şiddete uğruyor dolayısıyla kadınlara her türlü desteğin bir şekliyle toplumsal desteğin verilmesi gerektiği ifade edildi ve TBMM’de bir kadın araştırma komisyonu kuruldu o araştırma komisyonunun sonuçlarını da kadın muhtar arkadaşlarımız herhalde dikkatle izleyeceklerdir. Ortak sorunlarımız var. Belediye Başkanlarımız bizlere yardımcı olsunlar diye ifade edildi. Belediye başkanlarının temel görevlerinden biriside zaten sizlere yardımcı olmaktır. Burada bizim CHP’li belediyeler ayrıca İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı arkadaşımda burada, diğer belediye başkanı arkadaşlarda burada, onlarda dinliyorlar zaten sizi. Çünkü muhtarlık kurumu sadece orada değil, sadece Manisa’da değil Türkiye coğrafyasının her yerinde muhtar kardeşlerimiz var ve görevlerini yapıyorlar.
Yine bir muhtar arkadaşımız köy tüzel kişiliğine ait olan mallar bunlar elimizden gitti paralar başka yere gidiyor diye ifade etti. Yine çiftçi arkadaşlar, madencilikten sonra en ağır istihdam alanının çiftçi olduğunu, dolayısıyla çiftçilerinde emeklilikte yaşa takıldıklarını bu sorununda çözülmesi gerektiğini ifade ettiler.
Şimdi değerli arkadaşlarım, belki bildiğiniz, belki de bilmediğiniz, belki de ilk kez duyacağınız muhtarlarla ilgili CHP’nin düşüncelerini anlatacağım. Bir, muhtarlık kurumu çok değerlidir. İki, muhtarlıklar demokrasinin temel taşıdır. Eğer muhtarlık kurumu yoksa, zayıfsa orada demokraside zayıftır. Muhtarlık kurumu ne kadar güçlendirilirse Türkiye’de demokrasinin altyapısı o kadar güçlü hale gelir. Bunu şunun için ifade ediyorum. Bu topraklarda yapılan ilk seçim 1833 yılında bir muhtarlık seçimidir. Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde 1833 yılında bir muhtarlık seçimi yapılır. Milletvekili seçimi değil, başbakan seçimi değil, cumhurbaşkanı seçimi değil ama bu topraklarda yapılan ilk seçim bir muhtarlık seçimidir. Dolayısıyla kendi tarihinizi bilmeniz açısından ve muhtarlık kurumunun tarihsel derinliğini ölçmek açısından 1833 yılını hiçbir muhtar arkadaşımın unutmasını istemem. Siyasetçilerinde unutmasını istemem. Çünkü eğer halkın iradesine başvurup bir kişiyi seçiyorsak unvanı ister milletvekili, ister belediye başkanı, ister muhtar ne olursa olsun ilk seçilen kişi halkın iradesine ilk başvuran kişi muhtar dolayısıyla ilk seçimde muhtarlık seçimidir. O nedenle muhtarlara ve muhtarlıklara bütün siyaset kurumlarının saygı göstermesi lazım.
Şimdi gelelim sorunlarınıza ve nasıl çözülmesi gerektiğine. Çıkardık arkadaşlarla beraber 82 ayrı kanunda ve 354 maddede muhtar adı geçer. 82 kanunu ne siz bilirsiniz ne ben bilirim. 354 maddeyi ne siz bilirsiniz ne ben bilirim. Bir kanun çıkar muhtarlara yetki verilir, muhtarlara görev verilir, muhtarlara sorumluluk verilir ama o kanun çıkarken muhtarların hiç haberi yoktur. Demek ki birinci sorun neymiş? Muhtarlar için temel bir kanuna ihtiyacımız var. Muhtar alacak, masasının üstüne koyacak, yetkiler, sorumluluklar, görevler o kanunda yazılı olacak ve muhtarlarda bunu bilecek. Kanun çıkıyor muhtarın haberi yok, genelge çıkıyor muhtarın haberi yok. Muhtar bulunduğu yerin, köyün, beldenin yöneticisi nasıl haberi olmaz. Başka? Bu tür düzenlemeler yapılırken mutlaka muhtarlıklarında görüşü alınmalı. Tabi tek tek her muhtarın görüşü alınacak değil. Doğal olanı nedir? Bir muhtarlık birimi olması lazım. Ne adı? Türkiye Muhtarlar Birliği. Var mı? Yok. Niye yok? Türkiye Belediyeler Birliği var. Belediyelerle ilgili bir kanun çıkarken gidip Türkiye Belediyeler Birliğinden görüş alınıyor. Türkiye Belediyeler Birliğinin bir bütçesi var. Türkiye Belediyeler Birliği bazen küçük belediyelerin ihtiyaç duyduğu traktördü, malzemeydi, konteynırdı bunları alıp veriyor. Niye Türkiye Muhtarlar Birliği yok? Sayısal olarak siz çok daha fazlasınız. Türkiye coğrafyasına en fazla yayılan grup sizsiniz. Demek ki ne olması lazım? Bir Türkiye Muhtarlar Birliği olması lazım ve ondan sonra muhtarlarla ilgili bir düzenleme yapılacaksa veya muhtarlıkla ilgili bir düzenleme yapılacaksa Türkiye Muhtarlar Birliğine sorulması lazım arkadaş biz bu düzenlemeyi yapıyoruz ne olacak veya siz kendi sorunlarınızı siyasi otoriteye aktarmak için Türkiye Muhtarlar Birliği gidecek ilgili siyasi otoriteye bu sorunları aktaracak. Mevcut yapı ne? Mevcut yapı çok parçalı bir yapı. Bir sürü dernek var. Parçalı yapı sizin gücünüzü azaltır. Elbette ki siyasi görüşlerine saygılıyız, saygılı olmak zorundayız. Her siyasi görüşe gidip oy verebilirsiniz, belli siyasi görüşlere oy verebilirsiniz, görüşlerinizi değiştirebilirsiniz. Bu zaten demokrasinin gereği buna saygımız var. Ama ortak ses çıkarmak kendi sorunlarınız açısından ve bulunduğunuz mahalledeki ve köydeki sorunların çözümü açısından ortak ses çıkarmanızın yolu bu tür birliktelikten geçiyor. Yani Türkiye Muhtarlar Birliği ve bu sorun çözülür.
Başka bir konu, seçimler olur gideriz kabine gireriz milletvekili listeleri vardır ya da cumhurbaşkanı adayı listeleri vardır yani seçime kim giriyorsa listeler vardır yani birleşik oy pusulası vardır birleşik oy pusulasının altına hangisini tercih ediyorsanız mührünüzü basarsınız. Peki muhtarlar için niye birleşik oy pusulası yok? Siz değersiz misiniz, sizin değeriniz yok mu? Ülkeyi yönetenler niye bunun farkında değil? Giriyorsunuz oraya bakıyorsunuz diyelim ki mahalleden bizim bir muhtar var ben onu destekliyorum. Ama benden önce giren onun oy pusulasını almış cebine koymuş gitmiş. Arıyorsunuz yok. Niye yok, niye sizin birleşik oy pusulanız yok? Milletvekiline oy kullanan halk muhtar içinde kullanıyor. Belediye başkanı için oy kullanan vatandaş muhtar içinde kullanıyor. Orada birleşik oy pusulası var sizde birleşik oy pusulası yok niçin? Siyaset kurumu muhtarlığa önem vermediği için. Önem vermeyeni ne yapacaksınız? Kendinizi önemli hale getirmek için birleşik oy pusulasını getirmezseniz kusura bakma arkadaş sana oy vermeyeceğim demeniz lazım. Ben sizin hakkınızı savunurken sizde kendi hakkınızı savunacaksınız. Dolayısıyla birleşik oy pusulası siyaset kurumunun size duyması gereken bir saygının da gereğidir. Bunun yapılması lazım, bunu istemeniz lazım, talep etmeniz lazım.
Muhtarlık evi. Bunu söylediğim zaman pek çok muhtar arkadaş ya olur mu birde muhtarlar için özel bir ev. Niye olmasın. Bizim pek çok belediyemiz muhtarlar için tek tip özel yerler yaptı, inşa etti, İstanbul’da da böyle pek çok yerde yaptık biz bunları. Herkes bilir ki bu bina muhtara aittir, üstünde de tabelası var. Oturacağınız yer bile belli değil arkadaşlar. Niye yok? Devlet bunu yapamaz mı, belediyenin binası var görüyorsunuz, hükümet konağı var görüyorsunuz, başbakanlık görüyorsunuz, bakanlıklar görüyorsunuz, cumhurbaşkanlığı görüyorsunuz. Hepsi seçimle gelmiş. Yasal olarak yeri olmayan tek makam muhtarlıklar. Yeri yok. Eğer bir yer kaldıysa tamam. Bazı yerlerde kiralık zaten yerde kalıyor muhtar kira ödemek zorunda. Tek tip Türkiye genelinde herkes bilmeli ki bu bina evet muhtarlığa aittir. Siz bugün kazanırsınız yarın başka birisi kazanır gelir ama oraya oturur ve muhtarlığında kendisine göre bir bürokrasisi vardır. Vatandaşın dilekçesi vardır, gelen evraklar vardır, yazışmalar vardır, yaptığınız yardımlar vardır, alınan bağışlar vardır. Bu da bir bürokrasidir. Tek başına bunu yapmaya çalışıyorsunuz. Niye bir yardımcınız yok, neden yok? Milletvekillerinin kaç danışmanı var? Üç tane danışmanı var. Belediye başkanlarımızın sağ olsun özel kalem müdürleri, altta çalışan bir kadrosu var. Muhtarlar için bari yanına bir kişi izne ayrılıp gittiği zaman o muhtarlığı kapatacağına bir kişi orada otursa ne olur ve bunlar üniversite mezunu olsa ne olur. 10 milyon işsizimiz var. Her muhtarlığa bir kişi özel kalem müdürü olarak atanırsa mesele bitiyor. Ne olur? Siz kazanmadığınız zaman, başka birisi geldiği zaman muhtarlıktaki düşüncenin sürdürülmesi, oradaki bürokrasinin sürdürülmesi açısından öyle bir kişiye ihtiyaç var. Yeni muhtar seçilip geldiğinde diyecek ki eski muhtar zamanında şu dosyalar vardı, şunlar vardı, şu sorunlar yansıdı vs. anlatacak size. Anlatacak kişi yok. Seçilmeyen muhtarla da kavgalıysanız zaten aranızda ilişki kalmayacak. Peki bu söylediklerim hayal mi? Hayal değil. Olması gerekiyor mu? Evet olması gerekiyor. Niye muhtarlıklara bu kadar üzerinde duruyorum ve önem veriyorum? Nedeni şu, memlekette demokrasi iflas etmek üzere, insanlar düşüncelerini korkudan söyleyemiyor. Acaba şu toplantıya gidersem başıma bela gelir mi diye düşünüyor. Acaba şu sözü söylersem, şu tweeti atarsam hapse girer miyim diye. Demokrasi güçlendikçe bütün bu sorunlar aşılıyor arkadaşlar. Muhtarlıkların güçlenmesi lazım. Siz güçlendiğiniz andan itibaren Türkiye’nin bütün coğrafyasında demokrasi güçlenmiş oluyor.
Bir arkadaşım söyledi, köy tüzel kişiliklerine ait mallar büyükşehir belediyesi oldu hepsi ellerinden çıktı. Niye çıktı? Düğün salonu dediniz, başka şeyler dediniz hepsini ellerinizden aldılar verdiler başkasına. Niye aldılar siz yönetemiyor muydunuz? Yönetiyordunuz. Siz beceremiyor muydunuz? Beceriyordunuz. Niye elinizden aldılar? Sizin elinizden o malları, mülkleri alırken gelip size sordular mı arkadaş ben bunu alacağımda bir sorun çıkar mı diye sordular mı? Sormadılar. Bir gece bir kanun çıktı bütün mallar devredildi. Peki köyü yöneten kim? Sizsiniz. Köyden sorumlu olan kim? Sizsiniz. Elinizden malı alan kim? Başkaları. Elinizden malı alanlara oy verecek misiniz? Verirseniz itiraz edemezsiniz. Eğer o malı alanlara oy vermeyeceğim diyorsanız o hakkı talep edersiniz. Ben oy vermedim ama benim hakkım var ben o hakkımı istiyorum. Kimden? Bütün siyasi partilere çağrı yaparsınız. Köy tüzel kişiliklerinin yeniden oluşması lazım, el konulan malların tekrar iade edilmesi lazım ve dolayısıyla muhtarlığın orada güçlü bir kişilik olarak ortaya çıkması lazım. Orayı yönetiyor zaten ihtiyar meclisiyle beraber yönetiyor. Olması lazım.
Muhtarlık bütçesi bir arkadaşımız söyledi. Ben bunu ilk dile getirdiğimde muhtar arkadaşların büyük bir kısmı inanmamıştı birde bütçemiz mi olacak. Hadi evimiz falan yerimiz oldu da birde muhtarlığın bütçesi mi olur diye. Niye olmasın arkadaşlar? Kaynağı ne dediler. Kaynakta var. Emlak vergisi almıyor mu belediyeler? Alıyor. Emlak vergisi alırken o binaların olduğu yerde yaşayan halk aynı zamanda sandığa gidiyor mu? Gidiyor. Belediye başkanına oy veriyor mu? Veriyor. Muhtara oy veriyor mu? Veriyor. Oradaki emlak vergisinin tamamını kime veriyorsunuz? Belediyeye. Niye en az yüzde 1’ini muhtarlık bütçesi olarak ayırmıyorsunuz? Muhtarında bir bütçesi olsun. Şu, ben eski maliyeciyim muhtara bütçe tahsis ettiğiniz zaman o bütçe ayrıca denetlenir. Ne kadar para geldi bu paralar nereye harcandı. Elbette bütçe olacak, muhtar arkadaşımızda o parayı harcarken yanındaki görevliye yani az önce söyledim ya birde üniversite mezunu bir kişi olmalı özel kalem müdürünüz diye. O da bütçenin hesaplarını tutmalı. Bakın bir şey öneriyorsanız ikinci bir önerinizle onu tamamlıyorsunuz. Bir eksik bırakmamaya özen gösteriyorsunuz. O alacak, fakir bir ailenin çocuğu İstanbul’da üniversiteyi kazandı kayıt yaptıracak. Bakana ulaşmadı, milletvekiline ulaşamadı, belediye başkanına ulaşamadı, en rahat kime ulaşır? Mahallenin muhtarına ulaşır. Der ki, ya gittik çocuk kazandı sevindik otobüs parası yok gidip kaydını yaptırmak için. Bütçeden ödeneği vereceksiniz otobüs alacaksınız, bir tane tutanak alacaksınız dosyaya koyacaksınız aile belli zaten, yeri belli, çocuğun kazandığı üniversite belli ve böylece siz yardım yapmış olacaksınız, bütçeyi böyle harcamış olacaksınız. Kim için? Köyde veya mahalledeki sakinler için, oradaki vatandaşlar için harcayacaksınız. Eğer bunu yaptığınız takdirde ne olacak? Bütçeyi hakkıyla kullanmış olacaksınız. Vatandaşta en kısa sürede size ulaşmış olacak derdini size anlatmış olacak. Bunun yapılması lazım.
Sosyal yardımlar. Bir mahallede veya bir köyde kimin fakir olduğunu en iyi mahallenin muhtarı bilir. Bununla ilgili güzel bir anım var. ODTÜ’de bir hocamız Türkiye’de yoksulluk araştırması yapmak ister. Uluslararası bir kuruluşun önerisiyle yoksulluk araştırması yapmak ister. Hocamız nerede oturuyor? ODTÜ’nün lojmanlarında oturuyor. Yoksullar nerede, onları nerede bulacak gidip konuşacak? Birisi demiş ki, hocam demiş siz yoksulluk araştırması yapmak istiyorsanız kentlerde mahallenin bakkalına gideceksiniz o bilir veya mahallenin muhtarına gideceksiniz o bilir. Kim fakirdir, kim zengindir, kimin ihtiyacı var, kimin ihtiyacı yok en iyi onlar bilirler. Sosyal yardımların muhtarlar aracılığıyla dağıtılması lazım. Sosyal yardımlar zaten sosyal devletin görevidir, yapmak zorundadır zaten bunu. Çünkü muhtar bir parti kimliğiyle seçilmez milletvekili gibi. Muhtar çıkar adıyla, soyadıyla, unvanıyla bellidir çıkar derki ben arkadaş muhtar adayıyım. Dolayısıyla muhtarlığın arkasında özel bir siyasal destek yoktur. Partiye yönelik bir siyasi destek yoktur. Ama devleti yönetenler sosyal yardımları muhtarlar aracılığıyla yaparlarsa, yaptırırlarsa yardım yerine ulaşmış olur. A partili, B partili, C partili, bu bizim partiden, buna fazla vereyim, öbürü bizim partiden değil bana oy vermedi ben ona vermeyim anlayışı olmaz. O nedenle muhtarlık aracılığıyla bu yardımların yapılması lazım.
Başka? Özellikle mahalle muhtarları. Mahalle muhtarları bir bakarlar ki, belediye meclisinde mahallesiyle ilgili kararlar alınmış muhtarın haberi yok. Peki bu nasıl muhtarlık yapacak? Vatandaş geliyor niye bu böyle oldu muhtar diyor ki valla benimde haberim yok belediye meclisi böyle bir karar aldı. Olması gereken ne? Mahalleyle ilgili, muhtarın mahallesiyle ilgili bir karar alınacaksa o kararın görüşüldüğü belediye meclisi toplantısına muhtar katılmalı, söz ve karar sahibi olmalı. Katılacak ve görüşünü beyan edecek. Ve ona söz hakkı verilme zorunluluğu, mecburiyeti olacak. Sen mahalleyle ilgili bir karar alıyorsan önce mahallenin muhtarını bir çağıracaksın gel arkadaş böyle bir karar alıyoruz karar doğru mudur yanlış mıdır, bu kararı oturalım konuşalım. Yanlışsa söyle, doğruysa söyle biz ona göre alalım. İtiraz ediyorsan gel belediye meclisine neye itiraz ettiğine dair çıkarsın konuşmanı yaparsın. Nerede? Kürsüde konuşmanı yaparsın. Oylama sırasında senin de oy hakkın olur oyunu kullanırsın. Böylece mahallede neyin olup olmadığını, belediye meclisinin nasıl karar alıp almadığını kendi mahallesiyle ilgili öğrenmiş olacak. Bu talebi de dile getirin değerli arkadaşlarım.
Muhtarlıklar seçimle geldiniz. Muhtarlıklar bir kamu kurumu olarak tanınmıyor, bilinmiyor. Ama muhtarların yüzde 99,9’unun bundan haberi bile yok. Mesela bir belediye bir kamu kuruluşuyla işbirliği yapabilir, ortak proje geliştirebilirler. Ama belediye kamu kurumu sayılmadığı için muhtarlıkla ortak işbirliği yapamaz yasak kanuna göre. Niye yasak? Sizi halk seçmedi mi? Halk seçti. Getirdi bir makama getirdi muhtarlık makamına getirdi. Demokrasinin temel taşı diyoruz. Ama kamu kurumu saymıyor kanun. Peki bunun değişmesi için bir ortak ses çıktı mı? Ortak ses çıkmıyor neden? Türkiye Muhtarlar Birliği yok ki ortak ses çıksın.
Değerli arkadaşlarım, bir dönem hiç para verilmezdi size. Kıyameti kopardık, söyledik defalarca sonunda size belli aylık veriyorlar. Adı ödenek maaş değil ödenek. İzne ayrıldığınız zaman ödeneğiniz kesiliyor. Asgari ücretten aşağı zaten biliyorum. Peki milletvekili izne ayrıldığı zaman kesiliyor mu? Hayır. Belediye başkanı? Hayır. Başbakan? Hayır. Bakanlar? Hayır. Cumhurbaşkanı? Hayır. Hepsi seçimle gelmiş. Ama siz izne ayrıldığınızda ödeneğiniz kesiliyor niçin, niye itiraz etmiyorsunuz, neden talep etmiyorsunuz? Türkiye Muhtarlar Birliği oluşsa bütün bu sorunları oturup belki bir araya gelip oturup tartışırsınız, konuşursunuz ve bunu politik söylem haline getirirsiniz ve bizim taleplerimizi yerine getirmeyen siyasi partiye ya da iktidara oy vermeyeceğiz diyeceksiniz.
Sizden bir isteğim, ben sizden oy istemeye gelmedim yani bize oy verin falan değil. Bunu bir sefer unutun. Sizden isteğim kendi haklarınıza sahip çıkın ve o hakkı size teslim etmeyenlerle mücadele edin. Ben sizin sözcülüğünüzü yapıyorum, zaten yapmak zorundayım. Benim görevim zaten bu. Demokrasiyi istiyorsam benim bunu yapmam lazım. Ama sizin haklarınızı size teslim etmiyorlarsa ve sizi ikinci sınıf vatandaş olarak görüyorlarsa bu yanlıştır. Ben bütün olaylara sosyal kimlikler üzerinden bakıyorum, etnik kimlik üzerinden değil, inanç üzerinden değil, yaşam tarzı üzerinden değil sosyal kimlikler üzerinden bakıyorum. Muhtarlıklar bir sosyal kimliktir. Çiftçiler bir sosyal kimliktir. Emekliler bir sosyal kimliktir. Emekliler her partiden insan var. Muhtarlar her görüşten arkadaşımız var. Esnaf her görüşten arkadaşımız var. Ama esnafın sorunu var ve ben çözeceksem o zaman hangi görüşten olursa olsun esnafın sorunu çözülmüş oluyor. Muhtarlıkların sorunu var çözülmesi gerekiyor mücadele ediyorsak her görüşten muhtar arkadaşım var. Sorunu, siyaseti etnik kimlik üzerinden, inanç üzerinden, yaşam tarzı üzerinden yapanların ülkeye faydası yoktur. Bir daha ifadeye edeyim. Etnik kimlik üzerinden, yaşam tarzı üzerinden, veya inanç üzerinden siyaset yapanların memlekete paydası yoktur toplumu böler, toplumu ayrıştırır. Hiç kimse kendi anne babasını seçme özgürlüğüne sahip değil. Benim annem şu olsun, babam olsun. Ama hepimiz dünyaya geldiğimizde belli bir bilince ulaştığımızda annemizle de, babamızla da gurur duyarız, elini öperiz, saygı duyarız. O zaman kimlik üzerinden siyaset yapılmaz. Muhtarların sorunu var çözeceksin, esnafın sorunu var çözeceksin, emeklinin sorunu var çözeceksin. 10 milyonu aşkın işsiz var çözeceksin. Bunlar sosyal kimliklerdir. Memurlar sosyal kimliktir. Ben devletin memuruyum diyor. Belli güvencelerim var özel kanun var. Muhtarlıklar belli güvencelerim var, kanunum var parçalı. Ama bunun tekleşmesi lazım. Siyaseti biz böyle yaparsak hem Türkiye’nin bütün sorunlarını çözmüş oluruz, hem Türkiye’de ayrışmayı, kavgayı bitirmiş oluruz. Siyasette kavga topluma zarar veriyor, insanlara zarar veriyor, gerilimlere yol açıyor, kavgalara yol açıyor, gereksiz tartışmalara ve zaman kaybına yol açıyor. Siyasetin görevi sorunları çözmektir sorun yaratmak değildir. Eğer siyaset sorunu çözemiyor her seferinde yeni sorunlar yaratıyorsa o siyaset başarılı bir siyaset değildir. Benim sorumluluğum var doğru ama tek tek birinizin de sorumluluğu var. Benim sorumluluğum sizin sorunlarınızı daha yüksek bir sesle ve gerekli yerlerde seslendirmektir. Ya mitingde, ya mecliste, ya toplantıda ya bir televizyon programında bunları seslendirmektir ve bunun mücadelesini vermektir. Biz mesela muhtarlık kanunu hazırladık bütün muhtar derneklerine gönderdik tek bir muhtarlık kanunu olsun diye. Bakın dedik bizim belki atladığımız bir şey olabilir, yanlışımızda olabilir düzeltelim biz bunları diye. Gönderdik ve bu teklifimizi meclise getirdik. Çoğu muhtarımızın belki haberi bile yoktur. Olması lazım. Sizin haberinizin olmaması bizim kabahatimiz sizin değil onun da altını çiziyim. Tek tek ulaşma şansımız olmuyor bazen. Dolayısıyla sorunları getirmek ve çözmek siyaset kurumunun görevidir. Sorunları siz belirteceksiniz çünkü sorunu siz yaşıyorsunuz bizde sizin sorunlarınızı çözmek için siyaseten yapılması gerekenleri dile getireceğiz.
Emlak vergisinden muhtarlık bütçesi için pay ayrılabilir, başka bir şey içinde ayrılabilir. Bir sürü icra dosyaları geliyor size değil mi? Götürün verin diyor hepsini dağıtın diyorlar. Siz posta memuru musunuz? Değilseniz kardeşim ben bir hizmet yapıyorsam karşılığını muhtarlığa ödeyeceksin bende bütçeme yazacağım öyle değil mi? Posta memuru mektubu dağıtırken para alıyor mu? Alıyor. Maaş alıyor mu? Alıyor. Sizden daha fazla güvencesi var mı? Var. Aynı şeyi size yaptırıyorlar bedava yapacaksın diyorlar. Niye bedava? Ona maaş veriyorsun emekli sandığından emekli ediyorsun, imkan sağlıyorsun. Hakkı mı? Hakkı itirazım yok. Niye bunu alıyor diye değil. Ama ona o hakkı veriyorsan aynı işi yapana da aynı hakkı vermek zorundasın. Emekli aylıklarınız çok düşük onu da biliyorum.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar söyledim geldiler, ona da değindim. Muhtar seçildiniz diyelim bir süre sonrada seçimi kaybettiniz. Neden yararlanacaksınız arkadaşlar, hangi haktan yararlanacaksınız? İşsizlik sigortasından mı? Yok. Oraya tabi değilsiniz. Ya geliriniz olmazsa ne olacak, nasıl geçineceksiniz? Aile Destekleri Sigortasını hiç duydunuz mu acaba? Türkiye Cumhuriyeti devleti 1971 yılında Aile Destekleri Sigortasını getireceğine dair kanun çıkarmış 1971 yılında. Hangi yıldayız? 2021. Kaç yıl geçmiş? 50 yıl. 50 yıldır niye bu kanun çıkmıyor? Ben size söyleyeyim, fakirin, fukaranın oyunu almak için bak sana şunu verdim sende bana oyunu ver. Aile Destekleri Sigortası olsa ne olur? Fakir diyecek ki ey devlet ben fakirim, benim hakkım var benim yoksulluğumu gideceksin. Devlet yardımı lütuf olmaktan çıkarıp vatandaşın hakkı olarak kabul edecek. Aile Destekleri Sigortası bu. Yani yoksulluğu yönetmek değil yoksulluğu bitirmek amacı var Aile Destekleri Sigortasında. Peki bu var mı Türkiye’de? Yok. Dillendiren kim? Biz dillendiriyoruz. Bütün muhtarlar olarak da sizden destek bekliyoruz. Eğer ihtiyaç sahibi ailenin, fakirin, fukaranın hakkını savunuyorsanız bu sigorta dalının çıkması lazım. 21.yüzyılın Türkiye’sinde kadınlar gidip pazar artıklarından bir şeyler toplamaması lazım yazıktır, günahtır. Aynı zamanda da siyaset kurumu için büyük bir ayıptır. Bunların düzelmesi lazım.
Herkesin kendi konumunu yasal güvence altına alıp, herkes kendi görevini güzel bir şekilde yerine getirdiği takdirde Türkiye’de huzur olur ne olacak. Bereket olur Türkiye’de. İşin kaynağı ne? İşin kaynağı demokrasiden geçiyor. Muhtarlar güçlü olduğu zaman demokrasi güçlü olacaktır. Çünkü muhtarlar toplumun her kesimine kılcal damarlarına ilk ulaşan kişiler muhtarlardır. Hakkı, hukuk ve adaleti gözetmesi gerekir muhtarların. Köyde de, mahallede de bunu yapması gerekiyor. O zaman Türkiye gerçekten güzel cennet gibi bir ülke olur. Hep beraber huzur içinde yaşarız.
Efendim beni dinlediğiniz için hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Çok teşekkür ediyorum değerli arkadaşlarım.

Daha sonra Manisa Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Sayit Türek’i ziyaret eden CHP lideri Kılıçdaroğlu, MOSB Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri ile görüştü.

Tüm Fotoğraflar İçin Tıklayınız...