12.05.2018

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, MALTEPE BELEDİYESİ AİLE SİGORTASI PROJESİ TANITIM TÖRENİNDE KONUŞTU (12 MAYIS 2018)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, MALTEPE BELEDİYESİ AİLE SİGORTASI PROJESİ TANITIM TÖRENİNDE KONUŞTU
(12 MAYIS 2018)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:

-"Siyasetçi vatandaşın derdini çözüyorsa başımızın üstünde yeri var. Vatandaşın derdini çözmüyorsa ’Kardeşim kusura bakma.’ dememiz lazım"

-"Aile sigortası ile yeni iş bulunana kadar aileye asgari bir gelir sağlanacak. Belediye Başkanımız burada uyguladı. Demek ki bir belediye bunu yapıyorsa koskoca Türkiye Cumhuriyeti bunu niye, hangi gerekçeyle yapmıyor"

-"Faizcilere gelince para var, tefecilere gelince para var, vatandaşa gelince efendim para yok nereden vereceğiz. Ben bu çarkı değiştireceğim. Çark halktan yana çalışacak, halktan yana olacak rantiyeden yana değil"

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Maltepe Belediyesi’nin Aile Sigortası Projesi’nin tanıtımı dolayısıyla Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende yaptığı konuşma şöyle:


Efendim hak, hukuk ve adalet için elbette mücadele edeceğiz. Bugün güzel bir toplantı yapıyoruz. Dün akşam kadınlarla bir toplantımız vardı, “Bu kadar memnuniyetsiz, memnun olmayan Türkiye genelinde grup varken siz iktidar olduğunuzda herkesi nasıl memnun edeceksiniz” diye bir soru soruldu. Bir kadın kardeşimiz bunu sordu. Dedim ki, “Samimi olarak söyleyeyim, ben 80 milyonu memnun edeceğim dersem size doğruları söylememiş olurum. Ama benim size bir sözüm var, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bütün fakirler, bütün yoksullar benden memnun olacaklar, çünkü ben onların yanında olacağım.”

Belediye Başkanımız güzel bir şey yapmış, Aile Sigortasını uyguluyor. Biz bunu söylediğimizde dediler ki, “Vay efendim siz bunu nasıl yapacaksınız, yapamazsınız” dediler. Aslında yapılabilir. Bakın, çalışan bir kadın doğum yaptığında Analık Sigortası var. Herhangi bir sigortalı hastalandığında Sağlık Sigortası var, yaşı gelir çok yaşlanırsa Yaşlılık Sigortası var, emekli olmaya başlarsa, yaşı gelip emeklilik yaşını doldurursa Emeklilik Sigortası var, çalışırken işsiz kalırsa İşsizlik Sigortası var. Peki bir ailenin hiç geliri yoksa ne olacak? O geliri tamamlamak için Aile Sigortası var. Aile Sigortası Avrupa’nın bütün ülkelerinde uygulanıyor. Uluslararası Çalışma Örgütünün 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Normları diye bir sözleşmesi var. O sözleşmeye göre Türkiye 8 sigorta dalını uygulamak zorunda. Ne zaman vermiş bu sözü? 1974’te. Şimdi hangi yıldayız? 2018, uygulanmıyor. Niye uygulanmıyor? Çünkü yoksul ailelerin oyunu almak için onları kandırmaya çalışıyorlar. Biz ne diyoruz? Herkesin oyu kendisine nereye inanıyorsa gidip oyunu oraya versin hiç itirazımız yok buna. Ama yoksulluk bir kader değil ki. 21.yüzyılın Türkiye’sinde neden insanların bir kısmı fakir olsun, yani neden geçinemesin? Bir sorunumuz var demektir. Sosyal devlet diyoruz, anayasada hüküm var anayasa şöyle der, “Sosyal güvenlik herkesin hakkıdır, herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir” der. Hak olarak tanımlar hak, lütuf değil. Hakla lütuf farklı bir şeydir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin hakkı vardır. Sosyal güvenlik hakkı vardır, devlet bu hakkı sağlamak zorundadır. Bir kişi düşünün işine son verildi, yaşı 55 işine son verildi eşi çalışmıyor, çocuklar ortaokulda veya lisede. Yeni iş bulamadı, işsizlik sigortasından 4 ay, 5 ay maaş aldı sonra kesiliyor. Peki bu aile nasıl geçinecek? O zaman devreye Aile Sigortası giriyor. Yeni iş bulunana kadar aileye asgari belli bir gelir sağlanıyor. Biz bunun sözünü verdik. Belediye Başkanımız burada uyguladı. Diğer belediyelerimizin bazılarında da uygulamalar var.

Demek ki, bir belediye bunu yapıyorsa koskoca Türkiye Cumhuriyeti niye yapmıyor, hangi gerekçeyle yapmıyor? Bir Belediye Maltepe Belediyesi bunu yapıyor, her ay 600 lira para yatıracak, kimsenin kimliğini açıklamadan, kimseyi mağdur etmeden, kimsenin cebine özel para koymadan devletin parası, aldığı gelir, o gelirin hakkını teslim ediyor yoksul ailelere belli bir bedel ödüyor. Ne olacak? Bunun şöyle bir avantajı var. Bir, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Böyle bir avantajı var. İnsanlık onuruyla asla ve asla oynanmayacak, herkesin onuru vardır, herkesin gururu vardır. Dolayısıyla kişilerin yoksulluğu afişe edilmeyecek, böylede bir avantajı var bu işin. Başka ne avantajı var? Şu avantajı var, kadın da alışveriş yapmak ister. Yani onun süpermarkete gidip alışveriş yapma hakkı yok mu? O da eline arabayı almalı, çocuğunu yanına almalı gitmeli alışverişini yapmalı, istediğini alsın. Ona yiyecek paketi vermek bir çözüm değil ki. Bir sefer verirsin, iki sefer verirsin. Ya üç yok, ya dört yok. Ama düzenli bir gelir olursa gidecek alışverişini yapacak, evine gelecek evinde tenceresi kaynayacak. Şöyle veya böyle evinde bir bereket olacak. Biz bunu istiyoruz. Bizim adımız ne? Halk Partisi. Halk Partisiysek halkın yanında durmamız lazım, halkla beraber çalışmamız lazım, halkın sorunlarını çözmemiz lazım.

Bize genelde derler ki “Bunlar zenginlerin partisi, bunlar elitlerin partisi” derler Cumhuriyet Halk Partisine. Benim annem Allah rahmet eylesin okuma yazma bilmezdi, büyük ablam da okuma yazma bilmez, yedi kardeşten üniversiteye giden sadece benim. Yani öyle elit melit yok. Sizler nasıl yaşadınızsa ben de öyle yaşadım, toprak evlerde büyüdüm, yer sofralarında yemeğimizi yerdik. Ama dönem değişti herkesin huzura ihtiyacı var, herkesin gelire ihtiyacı var, herkes memleketinde evinde huzur içinde yaşamak istiyor. Anadolu’nun ilinden, ilçesinden, kırsalından koptuk İstanbul’a geldik, İstanbul’a yerleştik, siz buraya yerleştiniz, ben 12 yıl burada kaldım, üç çocuğum İstanbul Zeynep Kamil doğumlu. Ama hepimiz İstanbul’da da, Ankara’da da, Hakkari’de de, Diyarbakır’da da huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kavga etmeden beraber yaşamak istiyoruz, herkesin karnı doysun istiyoruz, çocuklarımız kötü alışkanlıklardan uzak olsunlar istiyoruz, uyuşturucu tuzağına karşı hep beraber mücadele edelim istiyoruz. Ve biz bunları istiyoruz ve yapmaya başladık. Belediyelerimiz yapmaya başladılar.

Allah nasip ederse 24 Haziran’dan sonra Türkiye değişecek, çok şey değişecek. Kavgasız bir Türkiye, huzur içinde bir Türkiye, beraber yaşayacağımız bir Türkiye. Niye kavga ediyoruz? Siyaset yapıyorsak vatandaşın derdini çözmek için siyaset yapılır. Vatandaşın derdini çözüyorsan başımın üstünde yerin var. Vatandaşın derdini çözmüyorsan kardeşim kusura bakma dememiz lazım. Bu ülkede zengin, fakir diye bir kavram olmamalı. Herkesin işi olmalı, herkesin evinde akşam tencere mutlaka kaynamalı. Bütün siyasi toplantılarda söylerim, hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli. Çocuklar bizim geleceğimiz, bizim umudumuz. Eğer bir çocuk açsa siz sanıyor musunuz ki anne rahat uyuyor. Veya çocuğu askere gitti geldi veya kızı üniversiteyi bitirdi iş arıyor iş bulamadıysa siz sanıyor musunuz o evde huzur var. Onun için herkesin işi olmalı, herkesin evinde bereket olmalı, her evde huzur olmalı, her evde bereket olmalı. Sosyal devletin amacı budur. Sosyal devlet, niye sosyal devlet diyoruz? Sosyal devlet fakir fukara devleti demektir. Fakirin fukaranın hakkını koruyan devlet demektir. Hastaneye gittiği zaman iyi sağlık hizmeti alacak, çocuğunu okula gönderdiği zaman iyi bir okulda okuyacağına inanacak. Şimdi bakın okullara ne dediler? Nitelikli okul, niteliksiz okul. Ne demek niteliksiz okul. Yani garibanların çocukları niteliksiz okullara gidecek, durumu iyi olanların çocukları da nitelikli okullara gidecek. Ne demek böyle bir şey olabilir mi, bu doğru mu, bu adalet mi, bu hak mı, bu hukuk mu? Bunları yerle bir edeceğim söz, yerle bir edeceğim. Sizin çocuklarınız da devletin okulunda en kaliteli öğretmenler gelecekler oraya. Niye gelmesinler, ne engel var? Devlet dediğiniz vatandaşına hizmet eder, vatandaşına işkence etmez ki. Çocuklarınızı okula gönderirken sabahın köründe okula gönderiyorlar. Anneler sabahın köründe kalkıp çocuğunu uyandırıyor. Niye sabahın köründe? Makul bir saatte çocuk gider okula. Kahvaltısını yapar gider, öğle zamanı okulda yemeğini yer hiç beş kuruş para ödemeden. Eğitim tamamen ücretsiz olur. Akşam da anne gider çocuğunu alır evine getirir bitti bu kadar basit. Öyle uzun eğitim falan yok. Eğitim sistemi verilirken herkesin kısa sürede iş, aş sahibi olmasına da özen gösterilmeli. Çocuk liseyi bitiriyor işsiz. Ne demek yani o zaman niye okudu çocuk? Üniversiteyi bitiriyor işsiz.

Az önce bir toplantıdan bir anne geldi “kızım iki üniversite bitirdi işsiz” diyor. İki üniversite bir tane değil. İki üniversite bitirmiş işsiz. Niye okudu o zaman? Bunun işe ihtiyacı var, çalışmaya ihtiyacı var, anne baba çocuğunu, kızını evlendirmek ister, mürüvvetini görmek ister. Nasıl yapacak? İş bulacak, eli ekmek tutacak yoksa nasıl huzur olacak. Siyasetin görevi budur. Öyle siyasetin görevi vatandaşların kimliği üzerinden, inancı üzerinden, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmak değildir. Bu ülkede çocuklar yatağa aç giriyorsa demek ki ben görevimi yapmıyorum arkadaşlar. Herkes bakın, doğu -  batı, güney – kuzey hiç ayrım yapmıyorum. Hakkari’deki de bizim kardeşimizdir, Diyarbakır’daki de, Rize’deki de, Urfa’daki de, Ankara’daki de, İstanbul’daki de. Madem bu memleket bizim, madem bu bayrak bizim bu memlekette açlığı tarihe gömmek benim namus borcumdur bunu yapacağım. Açlık, yoksulluk olmayacak.

“Efendim parayı nereden bulacaksın” diyorlar. Memlekette para var kardeşim. Bütün mesele şu, parayı nereye harcayacaksın? Para var kim dedi yok diye? Son 15 yılda yurtdışına ödenen faiz 150 milyar dolar. Yurtdışında bir grup tefeciye ödenen faiz 150 milyar dolar. Yurtiçinde son 16 yılda ödenen faiz 678 milyar lira. Eski parayla 678 katrilyon lira. Faizcilere gelince para var, tefecilere gelince para var, vatandaşa gelince efendim para yok nereden vereceğiz. Ben bu çarkı değiştireceğim. Çark halktan yana çalışacak, halktan yana olacak rantiyeden yana değil. Öyle gidecek oturacak, hiçbir adam çalıştırmaya gerek yok parası var, dünya kadar parası var, oturuyor masanın başında elinde bir kadeh viskisi, devlet borç para mı istiyor faizi yükselt vereceğim diyor. O da faizi yükseltiyor götürüp borç parayı veriyor, faizini tıkır tıkır alıyor. Ne kadar? 151 milyar dolar. İçerde? İçerde de 678 milyar lira. Faiz ödüyorsunuz faiz! Kim ödüyor bu faizi? Sizden toplanan vergilerle. Şimdi siz diyeceksiniz ki, belki çoğu kardeşim diyebilir bayan kardeşim bizim vergi dairesinde kaydımız yok, biz vergi ödemiyoruz. Hayır efendim, çocuk doğduğu andan itibaren vergi verir. Emzik alırsınız vergi ödersiniz, altına bez alırsınız vergi ödersiniz, su içersiniz vergi ödersiniz, musluğu açtığınız anda beş çeşit vergi ödersiniz. Musluktan akan sudan beş çeşit vergi ödersiniz. Dolmuşa binersiniz vergi ödersiniz, bir tek vergiyi teneffüs ettiğiniz havadan dolayı vergi alınmıyor. Onun dışında her şeyden vergi alınıyor. Başörtüsü alırsınız vergi verirsiniz, kefen alırsınız vergi verirsiniz, pantolon alırsınız vergi verirsiniz her şeyden vergi verirsiniz. Ne kadar? Yüzde 18 KDV ödersiniz. İşyeriniz varsa ayrıca gelir vergisi ödersiniz. Kim diyor para yok? Para var. Bütün mesele şudur, siyasi tercih. Para kimin için harcanacak? Halk için mi harcanacak, rantiye için mi harcanacak? Bizim görüşümüz mademki bizim adımız Halk Partisi, mademki biz halkın partisiyiz o zaman bu parayı halk için harcayacağız, millet için harcayacağız.

Bunun hepsini yapabiliriz ama nasıl? Yetki vereceksiniz, güç vereceksiniz göreceksiniz Maltepe Belediyesi yaptı inşallah Türkiye genelinde yapacağız.

Adana’da bir kadını unutmuyorum Adana’da. İşsiz, kocası hapiste, kış, cebinde çok az para var, elektrikleri kesik yanmıyor. Gidiyor oduncuya odun istiyor diyor ki bana parayı veriyor odun ver. Diyor ki, bacım diyor bu parayla odun alınmaz diyor, yani 50 kuruş, 60 kuruş odun alınmaz bu parayla diyor. Çocuklarım üşüyor sobayı yakacağım. Bir çuvalı dolduruyor oduncu para da almıyor git yak diyor, evinde yak diyor. Getiriyor odunu koyuyor sobaya fakat odunlar ıslak bir türlü yakamıyor ve bu kadıncağız yan odaya gidiyor üç çocuğu diğer tarafta sobanın başında beklerken intihar ediyor. Bu tablolar benim vicdanımı rahatsız ediyor. Bu tablolar Türkiye’ye layık değil, bu tablolar 21.yüzyılın Türkiye’sine yakışmıyor. O kadının günahı kimin boynuna Allah aşkına? O kadını o hale getiren siyaset kimin siyaseti? Bu memleketi kim yönetiyor? Gencecik çocuk işsiz, gelip meclisin kapısının önünde kendisini yakıyor. Bir insan kendisini yakar mı? Nasıl olur da bir insan kendisini yakar? Bunları gazeteler yazmazlar, medya yazmaz, yasak getirmişler bunları yazmayın diye. Ama bunlar hepimizin şu veya bu şekilde gördüğü ve tanık olduğu olaylar. Biz 21.yüzyılın Türkiye’sinde Avrupalı nasıl yaşıyorsa huzur içinde yaşıyorsa biz de öyle yaşamak istiyoruz. Her evin bereketi, her evin huzuru olsun bizde onu istiyoruz. Onun görüşü farklı olabilir, bakın siyasi görüşü farklı olabilir, Halk Partisine hiç oy vermemiş de olabilir. Ama benim görevim onu huzur içinde bu memlekette yaşatmaktır huzur içinde. Onun evinde tencere kaynayacak. Biz bunu yapacağız.

En büyük gücümüz bu ülkenin kadınları en büyük gücümüz. Çünkü çocuğunu nasıl seviyorsa kadınlar vatanlarını da öyle seviyorlar, bayraklarını da öyle seviyorlar. Kadınların istediği bu memlekette huzur, bu memlekette huzur olsun istiyorlar. Kavga olmasın bu memlekette, insanlar birbirlerini öldürmesinler, insanlar intihar etmesinler. Açlık, sefalet, yokluğu artık tarihe gömelim. Bakın o ülkelerde kişi başına gelir 25 bin dolar, 30 bin dolar, 65 bin dolara kadar çıkıyor. Biz bir türlü 10 bin doları aşamadık, niye aşamadık? Ki, 10 bin dolar da durumu iyi olanlarınki. Sizlerin 10 bin dolarlık geliri mi var Allah aşkına? Bu ayıptan Türkiye’yi kurtarmak benim görevimdir, benim namus borcumdur. Yetki verin bunların tamamını çözeceğiz.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum, Belediye Başkanımızı da yürekten kutluyorum.

432 KADINA HALKKART

Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç da proje için 53 bin haneyi tek tek dolaşarak ihtiyaç sahiplerini tespit ettiklerini söyledi. Herhangi geliri olmayan, üzerine taşınmaz bulunmayan gerçek ihtiyaç sahiplerini bulduklarını dile getiren Kılıç, "Aile Sigortası kapsamında Halkkart ile hak sahibi her kadına ayda 600 lira ödüyoruz. Bu kartla alkol ve tütün ürünleri dışında Maltepe sınırları içerisinde her yerde alışveriş yapabilirsiniz. Böylece orta ve küçük ölçekli esnafımız da kazanacak. Maltepe kazanacak." diye konuştu.

Program sonunda Genel Başkan Kılıçdaroğlu, hak sahibi kadınlara Halkkart’larını dağıtarak hatıra fotoğrafı çektirdi.

Gündem'den Öne Çıkan Haberler