25.03.2022
25.03.2022
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
-"Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yok. Biz neyi eleştirmişsek arkasından çözümü söylemişiz. Kaybedecek bir günümüz bile yok. Hep beraber çalışacak, çözümleri geniş halk kitlelerine anlatacağız."
-"Aile Destekleri Sigortası’nın 51 yıldır yürürlüğe konmamasının sebebi, yoksulluğun oy devşirme aracı olarak görülmesidir. Bu bir siyasi tercihtir. Bizim siyasi tercihimiz ise yoksulluğun bitirilmesi, hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi."
-"Biz güçlü, inançlı, tuttuğunu koparan bir aileyiz. Gücümüzü kanalize eder, enerjimizi doğru kullanırsak ikna edemeyeceğimiz hiç kimse yok. Çünkü biz doğrudan yanayız, ahlaktan yanayız, erdemden, güzellikten yanayız."
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Antalya Belek’te düzenlenen “İktidara Hazırız - Büyük Örgüt Buluşması” toplantısının açılışında yaptığı konuşma şöyle:
Efendim güzel bir buluşma. Heyecan var o da çok güzel. Heyecanlı olmak kadar güzel bir şey yok. Ama enerjiyi stratejik kullanmalıyız, enerjiyi doğru kullanmalıyız, enerjiyi boşuna harcamamalıyız, enerjiyi başka alanlarda harcamamalıyız. Enerjiyi Türkiye için, ülkemiz için, evlatlarımız için, geleceğimiz için, vatanımız için, bayrağımız için, demokrasi için kullanmalıyız. Toplum bizden bunu bekliyor. Enerjiyi böyle kullanacağız.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisinin saygıdeğer yöneticileri olarak bir aradayız. Ama birazda dertleşeceğiz. Cumhuriyet Halk Partili olmak sıradan bir olay değildir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek toplumun saygı duyduğu kişi olmak demektir. Demokrasiyi içselleştirmek demektir. Toplumun hiçbir kesimini ötekileştirmemek demektir. Bilgili olmak demektir, birikimli olmak demektir, yaşanan bir sorun dolayısıyla başvurulan kişi olmak demektir. Dolayısıyla her bir Cumhuriyet Halk Partilinin böyle bir temel görevinin olması gerekiyor. Kısır tartışmalardan uzak durmak demektir Cumhuriyet Halk Partili olmak demek. Ülkenin bu kadar sorunu varken başka alanlara değil sorunlara kilitlenmek demektir ve sorunları çözmek için mücadele etmek demektir, çözüm üretmek demektir. Her bir Cumhuriyet Halk Partilinin böyle tarihi bir görevi var. Bu kadar mı? Hayır. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek, stratejik çalışmak demektir. Çok çalışırsınız ama hiçbir şey üretemezsiniz. Neyi nasıl yapacağımızı, hangi hedefe kilitleneceğimizi, var olan sorunu nasıl çözeceğimizi bilmemiz gerekir. Bunun adı stratejik çalışmadır. Şu mahalle bana oy vermiyorsa, o mahalleden yeteri kadar oy alamıyorsam, bir başka mahalle sürekli CHP’ye oy veriyorsa ve ben bütün enerjimi oy veren mahalleye harcayıp öbür mahalleye hiç gitmiyorsam biz çalışmıyoruz demektir, üretmiyoruz demektir, enerjimizi boşuna harcıyoruz demektir. Stratejik çalışma ne demektir? Eğer ben bir kesimden oy alamıyorsam sorun o kesimde değil sorunu kendimizde aramamız gerekiyor neden bize oy vermiyorlar, niçin gidip oturup konuşmuyoruz, neden dertleşmiyoruz? Bir başka önemli noktamız ikinci temel noktamız, görevimiz bu olmak gerekir. Dolayısıyla hedefe kilitleneceğiz ve stratejik çalışacağız.
Bir dönem efendim ben CHP’ye üye olmak istiyorum ama üye yapmıyorlar. Üye yapmakta önüme engeller çıkarılıyor diye şikayetler geliyor. Bütün arkadaşlarıma il başkanı, ilçe başkanı, kadın kolları, gençlik kolları kim başvuruyorsa bakacaksınız ondan sonra partiye üye olmak istiyorsa sonuna kadar kapıları açacaksınız. Ne kadar çok üyemiz olursa, ne kadar çok kitleyle kucaklaşabilirsek, ulaşamadığımız yerlere ne kadar sıklıkla ulaşmanın yollarını aşabilirsek o zaman biz başarılı oluruz. Özellikle gençlerin, özellikle kadınların partide daha güçlü ve daha etkin olmalarını istiyorum. Bir daha altını çiziyim, özellikle gençlerin ve özellikle kadınların partide daha güçlü ve daha etkili olmalarını istiyorum. Kadınların ve gençlerin bizlerle beraber çalıştığında daha güçlü bir enerji ortaya çıkaracağımızı hepinizin bilmesi lazım. Dolayısıyla çalışmamızı bu alana da teksif etmemiz lazım. Yeter mi? Hayır.
Değerli arkadaşlarım, en az ayda bir kez il başkanı, ilçe başkanı, kadın kolları başkanı, gençlik kolları başkanları en az ayda bir kez toplanıp ya ne oluyor acaba bir ayda ne yaptık acaba, hangi sorunlarla karşılaştık acaba diye düşünüp tartışması ve eksikliklerini görmesi lazım. Bunu yapmadığımız takdirde biz çalışmıyoruz. Her bir ilçe başkanı il başkanının başkanlığında ve eşgüdümünde kadın kolları ve gençlik kollarının başkanları da hazır olmak kaydıyla oturacaklar en az ayda bir kez oturup bir analiz yapacaklar. Nereye gidiyoruz, hangi kesimlere ulaşmamız lazım, bugüne kadar ulaşamadığımız kesimler var mı yok mu bunun çalışmalarını yapacaklar. Ayda en az bir kez. Dolayısıyla toplantıya katılmak güzel, bu tür toplantılara katılmak güzel, Türkiye’yi nasıl kurtaracağım diye konuşmakta güzel ama biz başka bir güzellik arıyoruz. Nedir o güzellik? Halkın desteğini nasıl alabiliriz, halkın sorunlarını nasıl çözebiliriz ve halka güveni nasıl verebiliriz bunu yapmak zorundayız. O ilde bir sorun varsa, o sorun yaşanıyorsa ve o ilde yaşayan vatandaşlar ya her ay il başkanı, ilçe başkanları, kadın kolları, gençlik kolları buluşuyorlar bizim ilimizin, ilçelerimizin sorunlarını tartışıyorlar. O zaman biz gidip konuşalım da bari bizimde sorunlarımızı gündeme getirsinler belki Ankara’ya bildirirler derler. Dolayısıyla beldenin de, ilin de, ilçenin de sorun yaşadığı zaman oklar sizi gösterecektir doğal olarak. Bunlar her ay toplanıp kararlar alıyorlar ve bunu kamuoyuyla paylaşıyorlar diyeceklerdir.
Yeter mi? Hayır. Genel Başkan olarak her Salı konuşuyorum. Onun dışında defalarca toplantılarda konuşuyorum. Muhalefetin beni dinlediğinden çok daha fazla sizin dinlemeniz gerekir. Muhalefetin beni dinlediğinden yani iktidar sahiplerini kastediyorum. Beni dinlediklerinden sizin çok daha fazla dinlemeniz gerekir. Ben konuşuyorum, Parti Sözcümüz konuşuyor, Grup Başkanvekillerimiz konuşuyor, basın toplantıları yapıyorlar, yaptığımız açıklamalar eğer geniş kitlelere ulaşmak gerekiyorsa o açıklamaları geniş kitlelere sizler ulaştıracaksınız. Televizyonlar tamam verdi diyelim bir grup televizyon verdi, radyolar hadi kısmen verdi ama ile, ilçeye, mahalleye gidecek olanlar sizlersiniz. Var olan sorunları nasıl çözdüğümüzü anlatacak olanlar sizlersiniz. Kadınlar evlere girecekler, anlatacaklar, sorunları dinleyecekler. Eğer sorunun kapsamı çok büyükse yazacaksınız ey Genel Başkan diyeceksiniz burada sorun var çok büyük lütfen bunu Ankara’da dillendir. Parti Sözcüsüne diyeceksiniz lütfen basın toplantısında bunu dillendir. Grup Başkanvekillerine diyeceksiniz bunu TBMM’nin gündemine taşı. Biz taşırız. Şanlıurfa’da köylülerin, üreticilerin elektrik sorunu vardı gittik defalarca, onların yanında durduk. Daha buna benzer çok sayıda sorun yaşanan illere gittik ve o sorunlara kilitlendik. Dolayısıyla sorunu yaşayan kişi sorunun çözüm adresi olarak Cumhuriyet Halk Partisini görecektir bir süre sonra. Stratejik çalışma budur. Sorunu yaşayan kişinin yanında olacağız ve sorunu nasıl çözdüğümüzü de onlara anlatacağız. O zaman biz toplumun her kesimine güven vermiş oluruz evet bunlar gelirler, evet bizi dinlerler, evet çözüm üretirler, evet ürettikleri çözümü bizimle de oturur konuşurlar ve ondan sonra bu çözümü TBMM’de de veya herhangi bir platformda da veya her platformda da dile getirirler diyeceklerdir. Bu bizim için değerlidir.
Başka bir konu belediye başkanlarımız. Sayın Böcek burada teşekkür ederiz Sayın Böcek’e ev sahipliği dolayısıyla. İl başkanımızda burada ona da teşekkür ederiz. Gayet uyum içinde çalışıyorlar, uyum içinde çalıştıkları içinde ayrıca kendilerine teşekkür ederim. Uyum içinde çalışmak sihirli bir kelime mi? Yoksa uyum içinde çalışmak olağan bir kelime mi? Uyum içinde çalışmak istisna mıdır yoksa uyum içinde çalışmak birliğin ve beraberliğin ortaya koyduğu gücün enerjisini yaymak mıdır? Bütün il başkanlarımız ve ilçe başkanlarımız, kadın kolları, gençlik kolları, zor koşullarda görev yapan, her türlü engele rağmen engelleri aşıp halka hizmeti götürmeye çalışan belediye başkanlarımızın başarısını meydan meydan, alan alan, sokak sokak anlatmak zorundasınız. Başarıları paylaşmak zorundayız. Başarıları paylaştığımız zaman özgüvenimiz artacaktır. Bende bileceğim ki, Karkamış belediye başkanı Gaziantep’te direniyor ve çalışıyor, üretiyor. Antalya üretiyor diyeceğiz, İstanbul, Ankara üretiyor diyeceğiz, Adana, Mersin üretiyor diyeceğiz, çalışıyor diyeceğiz ve anlatacağız hepsini. Başarılarımızın paylaşılması lazım. Kahvede anlatacağız, lokantada anlatacağız, meydanda, sokakta, parkta anlatacağız, anlatmak zorundayız.
Eleştirmek. Eleştiri kültürü eyvallah itirazım yok oturur eleştirirsiniz eyvallah ama sokakta eleştiri olmaz. Sokakta varsa başarılarımız anlatırız ve anlatmak zorundayız. Eleştiri elbette olacak ki bizim partimizin zaten ciddi bir eleştiri kültürü var ama eleştiriyi doğruyu bulmak için yapacağız. Kısır tartışmaları hayata geçirmek veya kısır tartışmalara teslim olmak için doğruyu bulmak için yapacağız ki eleştiriden de ders almasını bilen bir gelenekten geliyoruz ayrıca biz bunun altını özenle çizmek isterim.
İl başkanları, ilçe başkanları, kadın kolları ve gençlik kolları başkanları. Herkesin alanda olması lazım herkesin. Bizler erkekler olarak kapıyı çalıp evlere giremiyoruz. Ama kadın kardeşlerimiz evlere girebilirler, anlatabilirler, dertleri dinleyebilirler, sorunları dinleyebilirler ve biz onlara çözüm üretiriz. Bakın Antalya’dan bir doktor İstanbul’da yoksul bir ailenin telefonunu verdi ben il başkanımızı aradım ve ben Genel Başkan olarak Bağcılar’daki o eve gittim. Evin bütün ihtiyaçları bir şekliyle karşılanıyor. Dolayısıyla biz sosyal demokrat bir parti olarak fakirin fukaranın yanında olan bir partiyiz biz. Fakirin fukaranın hakkını, hukukunu arayan bir partiyiz biz. Üreticinin alın teri dökenin hakkını, hukukunu arayan bir partiyiz biz. Oligarklara karşı mücadele eden bir partiyiz biz. Beşli çetelere karşı mücadele eden bir partiyiz biz. Haktan, hukuktan, adaletten yana olan bir partiyiz biz. Herkesin inancına, herkesin kimliğine, herkesin yaşam tarzına saygı duyan bir partiyiz biz. Halkın partisiyiz biz. Dolayısıyla bu gerçeğinde bilinmesi lazım ve bu gerçeğinde her yerde anlatılması lazım.
Bir başka önemli noktamız. Geçmişte şunu söylerlerdi, efendim CHP hep eleştirir hiç çözüm üretmez. Bütün il başkanlarım, ilçe başkanlarım, kadın kolları, gençlik kolları başkanları, örgütümüzün tamamı şunu çok iyi bilsin. Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur. Neyi eleştirmişsek arkasından çözümü söylemişiz. Türkiye’nin sorunlarına çözüm üreten tek partiyiz onun da altını çiziyim. Türkiye’nin var olan bütün sorunlarına çözüm üreten tek partiyiz. Bunu da rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Ama sorunumuz ne? Çözümlerimizi anlatmıyoruz. Bazen çözümlerimizi hiç bilmiyoruz. Gidiyorum efendim böyle bir sonumuz var ne yapacağız? Oysa o konuda en az ben 50 kez konuşmuşum, Parti Sözcümüz konuşmuş, Grup Başkanvekillerimiz konuşmuş, anlatılmış haberimiz yok. Bir kitapçık hazırladık orada çözümlerimizde var. Çözümlerimiz bölümünü kimse kusura bakmasın partiye üye olan herkes yönetici pozisyonunda herkes çözümlerimizi ezberleyecek. Bu işin ortası yok ezberleyecek. Efendim ben ezberleyemiyorum, benim bu kapasitem yok. Makamı bırakacaksın oraya o işi ezberleyen, bilen birisi gelip oturacak ve halka gidecek. Kuralı böyle koyacağız. Kaybedecek bir günümüz bile yok. Hep beraber çalışacağız. El elden üstündür. Evet el elden üstündür. Benim düşünmediğimi belki sizler düşünebilirsiniz. Önereceksiniz Sayın Genel Başkan burada böyle bir şey var bunun çözümünün böyle olması lazım diye. Biz baş tacı ederiz yeter ki öneriler gelsin ve biz bunları kamuoyuyla paylaşalım. Dolayısıyla masa başında oturmayacaksınız. Yeni binalar alıyoruz içi çok güzel. İlk söylediğim şey, inşallah içi bu kadar güzel diye dışarı çıkmamazlık etmezsiniz. Dışarı çıkacaksınız. İçerde oturun güzel yeriniz olsun gayet güzel ama bizim yerimiz sokaklardır, bizim yerimiz çiftçinin yanıdır, sanayicinin yanıdır, esnafın yanıdır. Ben gideceğim derdi anlatacağım, çözümün nasıl olduğunu anlatacağım. Diyeceğim ki, bakın Genel Başkan demiş ki ben şu sorunu şöyle çözerim diye. Dolayısıyla bunların anlatılması lazım. Yoksa masa güzel, koltuk güzel, arkada iki bayrak var ne kadar güzel iki tane de fotoğraf koyduk internete oh ne kadar güzel. Yok. Her birimizin alın teri dökmesi lazım. Türkiye’ye karşı bizim sorumluluğumuz var, evlatlarımıza karşı bizim sorumluluğumuz var. Bunu yapacağız. Yeter mi hayır.
Bizim bir intranetimiz var. Şunu söyleyeyim, Türkiye’de var olan partiler içinde en güçlü bilgisayar altyapısı CHP’ye aittir. Kimin geçmiş seçimlerde hangi sandıkta oy kullandığını biz biliriz, biliyoruz bütün ayrıntılarımız var. Her birinizin intranet şifreleri var. Hangi mahallede, hangi sandıkta kime ne kadar oy çıktı girdiğinizde tamamını görebilirsiniz. Nerede düşük oy aldık, nerede iyi oy aldık onları da görebilirsiniz. Ne demiştim? Stratejik çalışacağız. Stratejik çalışma ne demektir? Bilgiye dayalı çalışma demektir. Bilgiyi nereden elde ediyoruz? Var zaten avucunuzun içinde. Öğreneceksiniz şu mahallede temsilci yok, bu mahallede parti üyesi yok. Gideceksiniz mahalleye bulacaksınız orada gönüllü CHP’li çok bulacaksınız orada, gelip partiye üye olmak isteyen çok kişiyi bulacaksınız. Dolayısıyla bilgilerden yararlanın. Ama ben şunu gayet iyi biliyorum. Bu bilgiler olduğu halde yararlanmayan veya yararlanmak istemeyen arkadaşlarım var. Mademki bir hesaplaşmayız, mademki bir helalleşmeyiz arkadaşlar bilgiden yararlanmayan, stratejik çalışmayan arkadaşımız köşeye çekilsin ona saygı duyarız. Onun başımızın üstünde yeri var ama bizim çalışacak insana ihtiyacımız var, üretecek insana ihtiyacımız var, koşacak insana ihtiyacımız var, bizim söylemlerimizi geniş kitlelere anlatacak insanlara ihtiyacımız var. Bizim iktidara ihtiyacımız, biz iktidar olmak istiyoruz, biz Türkiye’nin var olan bütün sorunlarını çözmek istiyoruz.
Başka bir şey gençler; il başkanı, ilçe başkanı, kadın kolları. Ne kadar genç partiye üye olursa o kadar mutlu olurum. Onların enerjisi farklıdır. 6 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. Bu gençlerin beklentileri nedir biliyoruz. Özgürlük istiyorlar, baskı istemiyorlar, özgürce yaşamak istiyorlar, iş istiyorlar, aş istiyorlar, üretmek istiyorlar, bilgilerini bir şekliyle üretime dönüştürmek istiyorlar. Dolayısıyla genç kadın ve erkeklerin partiye üye olmaları için bütün kapıları açın gelsinler. Onlar siyasetin temel aktörü olsunlar, onlar sorunlarını dile getirsinler, onlara her türlü imkanı sağlayalım. Yeri gelirse biz konuşmayalım bırakalım onlar konuşsunlar. Onların enerjisinden yararlanalım. Onlar ülkeleri daha iyi olsun istiyorlar, refah düzeyi daha yüksek olsun istiyorlar. Dolayısıyla gençlerinde yanında olmamız lazım. Ve gençler siyasete girdiği zaman bu toplumun kaderi değişecektir. 6 milyon 300 bin genci sandığa götürdüğümüz zaman bizim sık sık kullandığımız cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağımız sözü hayata geçecektir. Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracak olanlarda gençlerdir açık ve net gençlerdir.
Hiç meraklanmayın, daha siz çok şey yapacaksınız. O kadar büyük güzellikler yapacaksınız ki, herkesi şaşırtacaksınız bundan yüzde yüz eminim. Çünkü siz demokrasiyi savunuyorsunuz, insan haklarını savunuyorsunuz, özgürlükleri savunuyorsunuz, güzel bir ülkeyi savunuyorsunuz. Ben bunu bilmez miyim elbette biliyorum. Çünkü benim genç evlatlarım var ve onlar bunu gayet iyi biliyorlar ve sizler için çalışmak bizim için onur. Her il başkanı, her ilçe başkanı, her kadın kolları başkanı gittiği her yerde şunu söyleyecek genç gördüğü zaman. Sizin hayalleriniz bizim hedefimizdir diyecek. Biz sizin hedeflerinizi gerçekleştirmek için yola çıktık o zaman gelin kol kola girelim ve sizin hayallerinizi beraber gerçekleştirelim. Biz bunu yapacağız hedefimiz bu. Bu benim söyleyeceklerimin birinci bölümü.
İkinci bölüm. Şimdi değerli arkadaşlarım, anketler çıkıyor vs. vs. Ev kadınlarında sorunumuz var, ev kadınlarına ulaşmakta sorunumuz var. Anlatacağım şey bir proje değil aslında. 1971 yılında kabul edilmiş bir kanunun 2022’ye kadar gereğinin yapılmaması olayıdır. Yani Aile Destekleri Sigortasıdır. Bu konuda özellikle kadın kollarının, İstanbul’da bir toplantı yaptık kadın kolları başkanları, kadın kolları il başkanları, ilçe başkanları tamamını davet ettik. Kadın milletvekillerimiz, kadın belediye başkanlarımız katıldılar. Yine böyle bir toplantı yaptık. Onlara Aile Destekleri Sigortasını anlattım.
Bakın değerli arkadaşlar, anayasanın 60. maddesi diyor ki, herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Hiçbir ayrım yok, kimlik ayrımı, inanç ayrımı, yaşam tarzı ayrımı yok. Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir diyor. Devam ediyor, devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.
Değerli arkadaşlarım, 102 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütünün bir sözleşmesi var sosyal güvenliğin asgari normları sözleşmesi. Türkiye bu sözleşmeyi 29 Temmuz 1971 yılında kabul etmiş yasa haline getirmiş. 9 sigorta dalının 8’i uygulanıyor. En son uygulama işsizlik sigortasıydı rahmetli Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde çıktı. Şimdi uygulanmayan 9. sigorta dalı Aile Destekleri Sigortası. Bu sigorta dalının hayata geçmesi lazım.
Değerli arkadaşlarım, Aile Destekleri Sigortası kimleri kapsar? Geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün bireyleri, aileleri kapsar. Geliri ya hiç yoktur veya geliri var asgari ücretin çok altındadır. O zaman bunlara asgari bir gelir güvencesinin sağlanması lazım. Bunun adı Aile Destekleri Sigortasıdır. Bu kanun çıktığı zaman bütün vatandaşlar Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan bütün vatandaşlar doğumundan ölümüne kadar sosyal devletin koruması altında olacak. Diyoruz ya çok sık hiçbir çocuk yatağa aç girmesin diye. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesini istiyorsak Aile Destekleri Sigortasını çıkaracağız ve bunun anlatılması lazım. Her biriniz tarafından anlatılması lazım. Aile Destekleri Sigortası sadece asgari ücret tutarında mı olacak? Bu soruda gelebilir. Hayır. Ailenin pozisyonuna göre çocuk sayısı fazlaysa ona göre, engelli varsa ona göre, okula giden gitmeyen üniversiteye giden gitmeyen ona göre asgari bir gelir güvencesi sağlanacak ve bu asgari gelir güvencesi o ailede kadının banka hesabına yatırılacak. Kadın işçi gibi, memur gibi, emekli gibi gidip aylığını çekecek geçimini sağlayacak. Onun yoksul olduğunu sosyal devletten başka kimse bilmeyecek. İnsan onuruna yakışan bir tabloyu Türkiye’ye getireceğiz. Onlar getirmediler biz getireceğiz, onlar yapmadılar biz yapacağız. Ailedeki nüfus sayısı diyelim ki, ailede bir engelli çocuk var anne çalışamıyor engelli çocuğa bakıyor. Aile Destekleri Sigortasına göre anne sigortalı olacak sosyal güvenlik primleri devlet tarafından yatırılacak anne evinde çalışırken sigortalı olup evinde aynı zamanda emeklilik hakkını kazanacak prim ödemeden. Dolayısıyla ailenin güvencesi, çocuğun güvencesi sosyal devletin garantisi altında olacak. Devlet eleman alırken, belediyeler alıyor, kamu kuruluşları alıyor Aile Destekleri Sigortası çıktığı zaman pozitif ayrımcılık yapacağız. Bu ailelerde çalışan hiç yoksa veya bu ailelerde sigortalı çalışan hiç yoksa pozitif ayrımcılık önce bu ailelerin çocuklarını işe alacağız. Böylece her evde asgari bir sigortalı olacak. Her ev sağlık güvencesine kavuşmuş olacak. Bunu da kanuna koyacağız, böyle çıkmasını sağlayacağız. Böylece torpilim yok, dayın yok, akrabam yok, ben kime ulaşayım iş bulamıyorum olmayacak. Aile Destekleri Sigortası çerçevesinde herkesin işi, herkesin gücü bir şekliyle olacak. Aile Destekleri Sigortasını kim uygulayacak? Aile Destekleri Sigortası Kurumunu kuracağız. Nasıl Türkiye İş Kurumu varsa, nasıl Sosyal Güvenlik Kurumu varsa Aile Destekleri Kurumu olacak ve kuruma bağlı sosyologlar, bu kuruma bağlı sosyal hizmet uzmanları olacak ve bunlar ailelerin durumlarını gidecekler, bakacaklar yerinde, eksiklikleri nedir, yanlışlıkları nedir bunları raporlayacaklar ve buna göre kendilerine aylık bağlanacak ve yardım yapılacak. Bir şekliyle bunu sağlayacağız.
Şunu söyleyin gittiğiniz yerde. Yardımı böyle mi almak istersiniz sosyal devletten yoksa yardımı bir politikacı gelip fakirleri sıraya dizip size makarna, ekmek veriyorum deyip televizyonlarda sizi reklam ettiği zaman mı hoşunuza gider? Biz sağ elin verdiğini sol elin görmemesi felsefesinden yola çıkıyoruz, biz insan hakları felsefesinden yola çıkıyoruz, biz bilgiden, ilimden, irfandan yola çıkarak bu uygulamayı getirmek istiyoruz ve biz insan onurunu, insan haysiyetini korumak istiyoruz. Yoksulluk kader değildir. Bir kişi yoksulsa onun sorumluluğu sosyal devlete aittir. Bunu anlatmak istiyoruz.
Efendim şuanda engellilere devlet bazı yardımlar yapıyor. Şu soru gelebilir; Aile Destekleri Sigortası çıktığı zaman bizim engellilerin maaşı kesilecek mi? Hayır kesilmeyecek tam tersine daha iyileşecek. Sorarlarsa şu yanıtı rahatlıkla verebilirsiniz. Bizim belediye seçimlerine girdiğimizde dediler ki, sakın ha CHP’li belediyelere oy vermeyin gelirse yardımları keserler. Kesildi mi? Hayır. Ne oldu? Bırak kesilmeye daha fazla arttı, daha insani koşullarda yardım yapılmaya başlandı. Aynı şekilde burada da benzer uygulamaları yapacağız ve götüreceğiz. Bunu da herkesin bilmesi lazım ve herkese anlatın.
Çocukların eğitim harcamaları. Aile Destekleri Sigortasından yararlanan çocukların bütün eğitim harcamaları kreş dahil tamamını Aile Destekleri Sigortası karşılayacak bunu. Onlar herhangi bir ücret ödemeyecekler, çocuk burslu olacak, üniversiteye gidiyorsa burs verilecek ayrıca yurt içinde kendisinden herhangi bir ücret alınmayacak bunun da altını çizin.
Mevsimlik çalışan işçiler var. Adana’da, Mersin’de, Karadeniz’de görürsünüz fındık toplamaya, patates toplamaya, soğan toplamaya, zeytin toplamaya giderler. Bu çocuklar içinde Aile Destekleri Sigortası devreye girecek. Bu ailelerin öncelikle kalacakların yerlerin insani koşulları içerecek şekilde yeniden yapılandırmak zorundayız. Bazı belediyelerimiz bunu yapıyorlar ve o belediye başkanlarına da gerçekten şükran borçluyum. İki, çocuk okula gidemiyor. Çocuklar o süreç içinde kendilerine mutlaka bir öğretmen atanacak, öğretmenler o çocuklara ders verecekler. Böylece eğitimde fırsat eşitliğinin bütün altyapısını hazırlamış olacağız.
Tek başına yaşayanlar Aile Destekleri Sigortasından yararlanacak mı? Elbette yararlanacak. Burada önemli olan, kişinin bağımsız yaşıyorsa bir kişide olabilir, üç kişi de olabilir, on kişi de olabilir geçinemiyorsa, geliri yoksa, asgari ücretin altındaysa o da bu haktan yararlanacak. Bazı iktisatçılar buna temel vatandaşlık geliri diyorlar. Evet bunun adı gerekirse temel vatandaşlık geliridir. Hiç kimse bu topraklarda aç ve açıkta kalmamalı. Bunun hedefini ortaya koyuyoruz.
Yeni başlangıçlar fonumuz var. Bu Aile Destekleri Sigortası içinde yeni başlangıçlar fonu var. Bunu da defalarca anlattım ama bir kez daha anlatıyım. Bizim için temel kural ailedir, ailenin birliğidir, ailenin bütünlüğüdür, ailenin huzurudur. Ama olabilir ki, anlaşmazlık çıktı ve aile ayrıldı, boşandılar. O zaman kadının korunması lazım. Ona bir evin bulunması, evin dayanıp döşenmesi ve onun kendi geçimini sağlayabilmesi lazım. O zaman Aile Destekleri Sigortası içinde yeni başlangıçlar fonu oluşturulacak bu tür aileler kimseye muhtaç olmasın ve rahat yaşayabilsinler diye, çocukları rahat okula gidebilsinler diye yeni başlangıçlar fonu oluşturacağız.
Soru şu; mademki böyle bir sigorta dalı var ve mademki biz bunu 51 yıl önce meclisten geçirmişiz ya biz bunu uygulayacağız diye taahhüt etmişiz 51 yıldır bunu niye uygulamıyoruz? Gayet güzel bir alan. Uygulamamanın nedeni şu, yoksulluğun oy devşirme aracı olarak görülmesidir. İnsan onurunun yok sayılmasıdır. Yoksulun yoksulluğunun afişe edilmesidir. Sağ elin verdiğini sol elin görmesidir. Biz buna karşıyız. O nedenle Aile Destekleri Sigortasını geldiğimizde parlamentoya ilk sevk edeceğimiz yasalardan birisi olacak. 51 yıldır uygulanmayan bir kanunu ya da parlamentodan geçmeyen bir kanunu yapacağız, hazırlayacağız ve parlamentodan geçireceğiz. Böylece hiç kimsenin kimliği, hiç kimsenin yaşam tarzı bunlar bizim için önemli değil. Bizim için önemli olan o kişinin karnı doyuyor mu, huzur içinde sokağa çıkıyor mu, el aleme muhtaç olup olmuyor mu buna bakacağız. Dolayısıyla sosyal devletin gereklerini tümüyle yerine getireceğiz.
Efendim şu soruda gelebilir değerli arkadaşlarım anlattığınızda. Bunun adı Aile Destekleri Sigortası biz sigorta primi ödeyecek miyiz? Hayır. Aile Destekleri Sigortasının zaten temel özelliği bu primin ödenmemesidir. Aile Destekleri Sigortasının kaynağı genel bütçedir, genel bütçeden kaynaklar aktarılır ve böylece yoksul ailelere, ihtiyaç sahibi ailelere her türlü yardım bir şekliyle yapılır. Bunun bütçeden karşılanması gerekir. Efendim bütçeden karşılanır da bunun karşılığı var mı, bunu karşılayabilecek para var mı? Elbette var niye yok? Bu bir siyasi tercihtir. Siyasi tercihi neye göre kullanacaksanız ona göre paranızı harcarsınız. Bizim siyasi tercihimiz ne? Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmesin. Siyasi tercihimiz ne? Her ailenin yoksulluğunun bir şekliyle giderilmesi. Siyasi tercihimiz ne? İnsan onurunun korunması. Siyasi tercihimiz ne? Bütçe kaynaklarının bizim insanımız için kullanılmış olması. Dolayısıyla CHP gelirse sosyal yardımlar kesilir değil, CHP gelirse sosyal yardımlar insani koşullarda inancımıza da uygun olarak her şey karşılanır ve uygulanır.
Bir soru daha. Vatandaş yoksulluğunun giderilmesini devletten isteyebilir mi? Sosyal devlet neydi? Fakirin, fukaranın yanında olan devlet. Sosyal devlet kimsenin aç ve açıkta kalmamasını öngören devlet. Sosyal devlet budur. Sosyal devlet yardımı lütuf olarak dikkate almaz. Sosyal devlet yardımı vatandaşın hakkı olarak görür ve onun hakkını teslim eder. Bu topraklarda yaşıyorsa, beraber yaşıyorsak, eğer iş bulamıyorsa, iş alanı yaratması gereken iktidar iş alanı yaratamıyorsa onun aç kalmasına tahammül edemez. Onun karnını doyurmak zorundadır. Ve o vatandaşın temel haklarından birisidir ve sosyal devlet bunu yapmak zorundadır.
Neye geliyoruz? Cumhuriyetin başlangıcına geliyoruz. Ne demişti Gazi Mustafa Kemal? Aslında yaşanan bütün zorluklardan sonra dünyanın saygıyla önünde eğildiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bundan yıllarca, onlarca yıl önce söylediklerinin ne kadar değerli olduğunu anlıyoruz. Ne demişti? “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir”. İşte bu. Peki bizim hedefimiz ne? Bu hedefi gerçekleştirmek. Cumhuriyet hepimizindir ve hiç kimse bu cumhuriyette benim sahibim yoktur dememelidir. Bilmeli ki, sosyal devlet güç olarak arkasındadır, itibar olarak arkasındadır, saygınlık olarak arkasındadır. Hiç kimseyi aç ve açıkta bırakmayan bir anlayışla arkasındadır. Bunun yapılması lazım.
Değerli arkadaşlarım işin özeti, hepimize çok iş düşüyor. İşin özeti hepimizin çalışması lazım. İşin özeti çalışırken kullanacağımız dil çok önemli. Bir kişi gelip size derdini anlatmaya çalışırsa, benim şöyle bir derdim vardır derse sakın ola ki sözünü bitirmeden konuşmayın. Önce bir dinleyin. Sonuna kadar dinleyin. Sizi eleştirebilir de, sert şekilde de eleştirebilir. Eleştirsin. Aslında size bir şeyler söylemeye çalışması aslında bir anlamda hazır bulmuşum, dertliyim zaten, derdimi anlatacak birisi var ve ona derdimi anlatıyım. Bunu bir toplantıda konuştuğum zaman kanaat önderlerinden birisi şunu söyledi. Dedi ki, biz daha ağzımızı açarken, bir şey söylerken siz lafı ağzımıza tıkıyorsunuz. Çok bildiğinizi söylüyorsunuz. Olabilir çokta bilebilirsiniz ama ya birde bizi bir dinleyin, bir sonuna kadar bizi bir dinleyin. Dinleyeceğiz. Toplumun her kesimini dinleyeceğiz. Bize oy versin vermesin her kesimi dinleyeceğiz, her kesimin yanında olacağız. Beraber olacağız, kucaklaşacağız.
Bugüne kadar atmadığımız önemli adımların tamamını atmaya çalışıyoruz. Gitmediğimiz kesimlerin tamamına gitmeye çalışıyoruz. Düne kadar kucaklaşmadığımız kişilerin tamamıyla kucaklaşmak istiyoruz. Yeni bir anlayışı, partiyi halkın partisi Cumhuriyet Halk Partisi halkın partisi haline getirmek istiyoruz.
Bizim özelliğimiz ne? İnanç üzerinden siyaset yapmıyoruz herkesin inancına saygılıyız. Kimlik üzerinden siyaset yapmıyoruz herkesin kimliğine saygılıyız. Yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmıyoruz herkesin yaşam tarzına saygılıyız. Bizim siyasetimiz ne? Türkiye’nin büyümesi. Bizim siyasetimiz ne? Herkesin iş güç sahibi olması. Bizim siyasetimiz ne? Her evde huzurun olması. Bizim siyasetimiz ne? Entelektüel düzeyimizin yükselmesi. Bizim siyasetimiz ne? Üniversitelerin bilgi üretmesi. Bizim siyasetimiz ne? Çiftçinin üretmesi. Bizim siyasetimiz ne? Dışarıdan nohuttu, makarnaydı vs. bunları ithal etmek yerine tam tersine bizim üretmemiz. Bereketli toprakların bir şekliyle üretim alanına dönüşmesi. Bizim siyasetimiz budur, bu olmak zorundadır. Ve bunu siz gittiğiniz her yerde anlatmak zorundasınız inançla ve kararlılıkla. Yarım ağızla sakın anlatmayın inandığınız şeyi anlatın. İnanıyorum ve ben bunu yapacağım diyeceksiniz. Karşınızdaki kişi evet bunlar galiba bu sefer kararlı ve bunu yapacaklar diyecek ve yapacağız. Topluma söz verdim, gerçekten söz verdim. Bu toplumu bütün belalardan kurtaracağız beraber Millet İttifakı olarak bütün belalardan kurtaracağız. Bu toplumu huzura eriştireceğiz. Bu toplumun unuttuğu kucaklaşmayı yeniden hayata geçireceğiz.
Efendim biliyorum biraz uzun bir konuşma oldu ama. Biz güçlü bir aileyiz, inançlı bir aileyiz, tuttuğumuzu koparan bir aileyiz ama gücümüzü kanalize edebilirsek, enerjimizi doğru harcayabilirsek. İkna edemeyeceğimiz hiç kimse yok. Çünkü biz doğrudan yanayız, ahlaktan yanayız, erdemden yanayız, güzellikten yanayız. Bizi neyle suçlayacaklar? Varsa hatalarımız hatalarımızla yüzleşme erdemini de gösteren bir partiyiz biz. Eksiğimiz varsa olabilir. Bizim de eksiğimiz olabilir. Ama bir şey var eksiğimizi gördüğümüzde düzeltebilecek onuru ve şerefi taşımak isteriz. Ve dolayısıyla biz eksiğimiz varsa eksiğimizi de gidereceğiz.
Dolayısıyla hep beraber yeni bir ufka adım atıyoruz. Yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla, erkeğiyle hep beraber bir ufka adım atıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını demokrasiyle taçlandıracağız. Gerçek anlamda demokrasiyle taçlandıracağız.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun diyorum.
30.11.2024
30.11.2024
29.11.2024
29.11.2024