11.09.2020
11.09.2020
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ücretsiz izne çıkarılarak kısa çalışma ödeneği verilen, farklı meslek gruplarından emekçiler ile görüştü. Videokonferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıda emekçilerin yaşadığı sorunları dinleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba ve Bülent Kuşoğlu eşlik etti.
Emekçi- Sanayi bölgesi bizim burası, orada da ücretsiz izne çıkıp da 1.168 lirayı alamayan arkadaşlarım var çok.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Onlara hiçbir şey mi ödenmiyor, yoksa?
Emekçi- Başkanım ödeniyor ama 600 ile 800 arasında ödeniyor. Daha fazlası ödenmiyor. Annem de çalışıyor benim, annem de aynı şekilde ödenek aldığında ücretsiz izne çıktı bir ay hesabına yatan 800 lira oldu.
Emekçi- Daha önce dershane olan ama şimdi özel öğretim kursları olarak geçen bir kurumda muhasebe yöneticisiyim ben de. Tabi bu süreçten en yoğun şekilde etkilenen, bütün sektörler çok olumsuz etkilendi ama eğitim sektörü daha da olumsuz etkilendi. Ben de bu süreçten önce kurumumdan 3 bin lira bir maaş alıyordum. Daha sonra tabi sürem yetmediği için kısa çalışma ödeneğinden de faydalanamadık Sayın Genel Başkanım. Biz de yine 1.168 olan ücretsiz izin maaşından faydalanmaya başladık. Tabi rakam olarak asgari ücretin de şu an…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bir hayli altında.
Emekçi- Şu anki mevcut 2.020’den yani 2 bin 20 TL’den şu an 2 bin 350’ye çıkan asgari ücretin de geçim noktasında bir sorun olduğunu düşünürsek enflasyona göre aldığımız bu rakam geçim için hiçbir durum kazandırmıyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sizin pozisyonunuzda kaç arkadaş var tahminen Ardahan’da?
Emekçi- Şöyle, yani çok ciddi bir rakam var. Yani bu durum tabi sonuçta borçlandırmayı getirdi Sayın Genel Başkanım. Yani bu işin sonucu borçlanma oldu. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda tabi aslında en büyük kriz bu aylarda başlayacak gibi görünüyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Geri ödeme başlayacak diyorsunuz?
Emekçi- Evet hem bu, hem hayatımızı daim ettirme noktasında ihtiyaçlarımızı karşılama durumu var, hem de borçlandığımız paraların ödeme süreleri geldiğini düşünürsek ciddi bir sorun maalesef ülkemizi bekliyor.
Veysi Bey- Merhabalar Başkanım, nasılsınız iyi misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- İyiyim, iyiyim Veysi Bey. Siz şu anda Diyarbakır’da mısınız?
Veysi Bey- Diyarbakır’dayım Başkanım.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Diyarbakır nasıl?
Veysi Bey- Vallahi Diyarbakır’da da aynı şekilde Başkanım.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bu Covid-19’un çok yaygın olduğu söyleniyor Diyarbakır’da.
Veysi Bey- Doğrudur Başkanım, buradaki kesimde de çok görülüyor. Basında bunlar söylediği gibi değil daha da çok.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Siz restoranda çalışıyordunuz değil mi lokantada?
Veysi Bey- Restoranda çalışıyordum Başkanım, biliyorsunuz malum pandemi sürecinde evde oturduk. İlk ayımızda zaten 560 lira gibi bir para verildi. Ondan sonraki iki ayda da…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çalışırken kaç lira alıyordunuz?
Veysi Bey- Asgari ücret. Üç aydan sonra işyeri açıldı, üçüncü ayda bize verilen 1.168 lira maaşımızdan kesildi. Benim gibi olan birçok arkadaşım da var. Yani bu haksızlık oldu, bizden niye kesildi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yani çalıştıktan sonra değil mi? Yeniden işe başladınız geriye dönüp 1.168 lira aylıklarınızdan kesildi?
Veysi Bey- Sadece bir ay kesildi, ben de kabul etmediğimden dolayı işten ayrılmak zorunda kaldım. Zaten üç ay boyunca 1.168 lira verildiği zaman sadece bu bizim mutfak masraflarımızı bile karşılamıyordu demin arkadaşımızın da anlattığı gibi. Borçlanmalarımız oluyor, kredi kartlarımız şişiyor. İşte bunları nasıl ödeyeceğiz onun derdine düşeceğiz başkanım.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kaç lira alıyordun daha önce çalışırken?
Emekçi- Asgari ücret.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Asgari ücret alıyordun?
Emekçi- Evet Genel Başkanım. Benim 785 lira krediye gittiği zaman benim elimde kalan 383 liraydı. Şu an işten çıkma yasağı var, işten çıkma yasağı kaldırıldığı zaman büyük ihtimalle işsiz kalacağım.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Peki nasıl geçiniyorsunuz? Evlisiniz, iki kızınız var, eşiniz var.
Emekçi- Evet Genel Başkanım. Sağ olsun komşularım vardı, abilerim vardı onların sayesinde iki ay ben ayakta durdum. Ben devletten bir kuruş bile yardım almadım.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Oysa devletin adı sosyal devlet. Yani fakirin, fukaranın yanında olması gereken devlet.
Emekçi- Genel Başkanım, bir de bir mevzuat söyleyebilir miyim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi.
Emekçi- Televizyonlara çıkıp kredisini olanları öteleyeceklerini söylediler faizsiz. Ben bankaya gittiğimde bana faiz uyguladılar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Siz krediyi ertelemek istediniz faizle ertelediler.
Emekçi- Faizle ertelendiğini söylediler, bende bunu komşulardan borç para alarak ödeme yaptım. Şu an komşularıma borçluyum. Ümidimiz de sizsiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hiç endişeniz olmasın, sizin sözcünüz olmak da benim görevim zaten. Bu ülkede bütün dar gelirlilerin, ücretsizlerin, geliri olmayanların, çiftçilerin yani toplumda üreten, alın teri döken ama döktüğü alın terinin karşılığını alamayanların hakkını savunmak benim görevim. Bu insani bir görev, siyasi görev olmanın dışında insani bir görevdir. Böyle yapmak lazım. Türkiye’nin birliği, bütünlüğü, dirliği için bu çok önemlidir. Her evde huzurun olması lazım, her evde bereketin olması lazım, insanların huzur içinde akşam evine gitmesi lazım. Evine giderken en azından eve gidiyorum huzur içinde gideceğim diye düşünmesi lazım, çalışırken özveriyle çalışıyor zaten. Dolayısıyla çalıştığı, alın teri döktüğü işyerinde emeğinin karşılığını alması lazım. Bu bizim temel hedefimiz zaten. Dolayısıyla sizin hakkınızı desteklemek de bizler gibi hani ülkeyi yönetmeye talip olan insanların görevi. Ben bu görevi seve seve yapıyorum. O nedenle sizlerin sorunlarını bizzat sizlerden dinleyip seslendirmek benim için de önemli. Hani böyle bir şey söyleriz ama efendim işte bak bu gene hayal peşinde koşuyor. Böyle bir olay yok, böyle bir gerçeklik yok diyorlar çoğu zaman. İşte kişi başına gelir 10 bin dolar, kişi başına gelir 12 bin dolar oldu, yok 7 bin dolara düştü. Şimdi 1.168 lira alan bir kişinin kişi başına gelirini otursunlar dolarla hesaplasınlar kaç lira ve böyle milyonlarca aile var bir de hiç gelir elde edemeyen 10 milyon insan var. 10 milyon insan olağanüstü bir acı tabloyla maalesef karşı karşıyayız.
Emekçi- Başkanım, umudumuz, ümidimiz Türkiye’miz olarak sizden umutluyuz. Umudumuzu kesmedik.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sağ olun. Elbette umutsuzluk yok. Türkiye mutlaka ama mutlaka güzel günlere kavuşacaktır.
Emekçi- Bir şeyler kazanmak için inşatta çalışıyorum. Ben alüminyum fabrikasında çalışıyordum özel bir sektörde. Maaşımız onlara biraz yüksek geldi ki benim durumum şu anda arkadaşlardan biraz daha farklı. Benim maaşım 4 bin liraya yakındı, bizim maaşımızı yüksek buldular, bizi ücretsiz izne gönderdiler ve bizi izne gönderirken dediler ki, iş yükünüz az ondan dolayısıyla sizi izne gönderiyorum ve bizi izne gönderirken de bizim yerimize düşük maaşla eleman almışlar. Bir de ben ve ağabeyim aynı yerde çalışıyorduk yaklaşık iki senedir. Yaklaşık üç aydır da ücretsiz izindeyiz ve toplamda üç ayda toplam yatan para bile 2 bin lira bile yok yani, 1.168 lira bile yatmıyor. Aylık 500 lira, 600 lira, 800 lira yatıyor. Toplam 2 bin lira bile yatmamış yani bana. Şikayette bulundum artık işyerini mahkemeye kadar götüreceğim. Hakkımı savunmada kararlıyım, hakkımı da yedirmeyeceğim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hakkınızı yedirmeyin, gerekirse size o konuda hukuki destek de biz Kocaeli’ndeki bizim İl Başkanımız avukat zaten. Eğer siz de kabul ederseniz Kocaeli’nde de arkadaşlar sizin bu hakkınızı savunurlar. Sizin en azından yasaya göre hesabınıza 1.168 lira para yatması lazım. Bunun altındaki bir para sizin hakkınızı çalmak demektir.
Emekçi- Başkanım, zaten şu aylık dönemde hiç 1.168 lira para yatmadı bana. Ne bana, ne de ağabeyime ki evi geçindiren sadece ikimiz vardık, şu anda ikimiz de izindeyiz ve evde 14 kişiyiz. Kalabalık bir aileyiz, bir de geçimimizi zor yapıyoruz. Elektriğiydi, suyuydu hepsi borçla oluyor şu zamanda. Ki biz de bu kredilerden yararlandık ki ödeme günleri geliyor. Ancak böyle inşaatlarda falan çalışarak yani günü kurtarmaya çalışıyoruz. Karın tokluğuna çalışıyoruz şu anda başka hiçbir şey yapamıyoruz. Ben 26 yaşındayım, iki senedir konuştuğum bir kız var evlilik düşünüyorum ama şu anda imkan olmadığı için evlenemiyorum. Ne birikim yapabiliyorum, ne bir şey yapabiliyorum. Şu anda onu yapacak durumum bile yok yani.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Asla umutsuz olmayın, önce onu söyleyeyim asla umutsuz olmayın. Çünkü hep birlikte bu ülkenin güzel insanları hep birlikte Türkiye’nin sorunlarını çözebilecek hem yeteneğe, hem kapasiteye sahipler. Bunu demokratik yollarla inşallah halledeceğiz.
Emekçi- Kendim kozmetik ve pazarlama işi yapıyorum. Güzellik uzmanıyım. Beşinci, altıncı ay evde kaldık biliyorsunuz ve en güzel yanı çocuklarımızla güzel vakit geçirdik ama o vakit içerisinde baktık ki çocukların çok ihtiyacı var ve çocukların isteklerini götüremeyince var olan bankamın bana verdiği tabiri caizse 5 bin liralık kredi kartım vardı, kullanmıyordum çünkü kullanırsam ödeyemem diye düşünürken ama baktım ki 1100 lira para yetmiyor, sadece faturaları ödedim, çocuklar her gün bir şeyler istiyor. Ameliyatlıyım, evdeyim, baktım olmuyor mecbur kredi kartını dedim hanıma yani hanım ver de çocukların çünkü isteklerine yetişemiyorum. Şimdi toparlamaya çalışıyorum, bugün benim kredi kardı ödeme günüm ve ödeyemiyorum. İntiharlar biliyorsunuz arttı. İnsanlar birbirine kimseye, yani sizin şu an bizi dinlediğiniz gibi kimse bizi dinleyemeyen insanlar size ulaşamayan, yani benim size şuan ulaştığım gibi ulaşamayan insanlar intihar edip artık biliyorsunuz ne olduğunu duyuyorsunuz, sosyal medyadan da duyuyoruz. O yüzden biliyoruz ki milyonlarca emeklinin bayram gününden birkaç gün önce sizin meclise sunup o kadar uğraştığınız bu emeklilikle alakalı aldığı bin lira. Siz bunu dediniz ki en küçük asgari ücret dediniz ama bunu şu anki var olan iktidar bin lira olarak yaptı ama o insanların yüzü güldü. Milyonlarca emeklinin yüzü güldü. Tekrar söyleyeceğim şey sakın vazgeçmeyin bizim için.
Kemal KILIÇDAROĞLU- O konuda hiç meraklanmayın.
Emekçi- Çocuklarımız için, eğitim için, ülkemizde olan eğitim eksikliği için sakın vazgeçmeyin.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hiç vazgeçmeyeceğiz bu memlekete huzur gelinceye kadar.
Emekçi- İnşallah, saygılar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Saygı benden efendim.
Emekçi- Toplamda 4 defa maaş aldım. Bu ay bana yatan işsizlik maaşı 96 lira. Geçmiş dönemden primlerim de vardı. Kısa çalışma dışında 1.168 lira yatması lazımdı. İş-Kur’a evrak veriyorum, işveren İstanbul’a bağlı bir şirket olduğu için, Alman elçiliğine bağlı bir şirket olduğu için bunların bir şekilde başvuru yapmalarının gerektiğini söylüyorlar. 400 lira yatıyor. Bu ne yemek parası, ne yol parası. Yani bu affedersiniz dalga geçer gibi bir para, 96 lira bir para. İş-Kur bu şekilde yatırıyormuş. Onlar da yani bir günah keçisi olarak şu an topu İş-Kur’un üzerine atıyorlar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- İş-Kur mümkün değil, İş-Kur bir devlet kurumu, rakam belli 1.168 lira. Yatması gereken para 1.168 lira. Dolayısıyla İş-Kur’un 96 lira para yatırması mümkün değil. Eğer İş-Kur bu parayı yatırıyorsa bu yasadışı bir şey. Yani 96 lirayla siz nasıl geçineceksiniz? Gerçi 1.168 lira da büyük bir para değil ama.
Özel hastanede mi çalışıyordunuz?
Emekçi- Evet özel hastanede çalışıyorum, ameliyathane hemşiresiyim. Şöyle anlatmaya başlayım isterseniz, ben pandemiden önce asgari ücretle çalışan bir ameliyathane hemşiresiydim. Pandemi sırasında ben de diğer arkadaşlar gibi ücretsiz izne ayrılmak zorunda kaldım hastane yöneticilerim tarafından. Ücretsiz izne ayrıldıktan sonra daha sonra biz ameliyatlar oldukça tekrar hastaneye çağırılmaya başladık. Fakat kısa çalışma ödeneğinden yine bize verildi ama biz vakalarımıza devam ettik. Yani ücretsiz izne ayrılıyoruz ama tekrardan hastaneye gidip çalışmak zorunda kalıyoruz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- 1.168 liraya?
Emekçi- Evet aynen öyle. Bunun bir kısmı İş-Kur üzerinden yattı, bir kısmı da hastane tarafından verilerek toplamda bana 1.168 TL para verilmiş oldu. Bu şekilde çalışmaya devam ettim belli bir kısma kadar. Daha sonra hastaneye daha sıkça gitmeye başladıktan sonra yönetimle topluca arkadaşlarımızla birlikte konuşulup bu şekilde çalışmak istemediğimizi, geldiğimiz gün kadarını en azından alabilmemiz gerektiğini konuştuğumuz zaman içerisinde de gittiğimiz gün kadar maaşımızı almıştık.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Halkın sesini duymamız lazım, halkın sorunlarını, halkın ağzından, vatandaşın ağzından dinlememiz lazım. Çünkü sorunu yaşayan sizsiniz. Bazılarınız evli, çocukları var, çocuklarınız var. Dolayısıyla evde bir anlamda çocukların beslenememesi, ailenin içinde huzursuzluk olması, borçlanma limitlerinin artması ya da borçlanma dışında başka bir seçeneğin kalmaması, bazı arkadaşların borçlanma dışında belki komşulardan veya yakın akrabalardan destek alması günlük hayatın bir parçası haline geldi. Tabi bu şekliyle bu yaşamı uzun süre devam ettirmek mümkün değil. Umarım, sizden tek isteğim hiçbiriniz moralinizi bozmayın, hiçbiriniz umutsuzluğa kapılmayın, emin olun hep birlikte ama hep birlikte bu Türkiye’yi aydınlığa kavuşturacağız. Bu bizim görevimiz. Birlikte mücadele edeceğiz, kararlılıkla mücadele edeceğiz, insani ilişkiler içinde mücadeleyi büyüttüğümüz sürece emin olun Türkiye’yi aydınlığa çıkarırız. Her biriniz bakın, hepiniz gençsiniz, taşı sıksanız suyunu çıkaracaksınız, emeğiniz var, alın teriniz var, çalışıyorsunuz. Gidip kimseden bedava para istemiyorsunuz, kimseye hakkınız olmayan bir parayı getirin bana verin diye bir talepte de bulunmuyorsunuz. Sadece emeğinizin karşılığını istiyorsunuz. Emeğinizin karşılığını inşallah size vereceğiz. Hep birlikte bunu başaracağız.
Geldiniz, katıldınız, dertlerinizi anlattınız. Dediğim gibi her birinize tekrar şükran borçluyum. Her biriniz tek tek ailenize benim ve arkadaşların selamlarını iletirse çok mutlu olurum. Üzülmeyin, Türkiye güzel bir ülke. Bu güzel ülkeyi hep beraber ayağa kaldıracağız.
Hepinize tekrar en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.
Tüm Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
21.12.2024
21.12.2024
20.12.2024
20.12.2024