26.03.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU İSTANBUL’UN ŞİŞLİ İLÇESİNDE (26 MART 2019)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU İSTANBUL’UN ŞİŞLİ İLÇESİNDE
(26 MART 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
-“Her türlü iftirayı atıyorlar. Niçin? Kaybedeceklerini biliyorlar, görüyorlar. Ceplerini doldurdular, köşeyi döndüler, yetmedi yandaşlarını da doyurdular. Ben onları dile getiriyorum, bundan rahatsızlık duyuyorlar, “Vay Kılıçdaroğlu niye konuşuyor?” Konuşacağım, sonuna kadar konuşacağım. Bu milletin hakkını sonuna kadar savunacağım”
Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'un Şişli ilçesinde yaptığı konuşma şöyle:


Efendim merhabalar, iyi misiniz? Çok teşekkür ederim. Hakkı, hukuku ve adaleti sağlayacağız. Şişli’de de sağlayacağız. Sayın İnönü, şöyle bir gelir misin? Belediye Başkanı Hayri Bey, kendisine yürekten teşekkür ediyorum. Emek verdi, bir bayrağı aldı ve ileriye götürdü. Şimdi o bayrağı bir başka arkadaşımıza devredecek Muammer Bey. Birlikte çalışacaklar, birlikte üretecekler. Elbette ki bir bayrağı bir başka arkadaşımıza teslim edeceğiz ve gücümüzle, bilgimizle ve birikimimizle daha ileriye taşımakta arkadaşların görevi olacak. İkisinin bir arada huzurlarınıza çıkmasının benim açımdan ayrı bir önemi var. Yani iki arkadaşımızda koltuk tutkunu değiller. İkisinin de tek amacı var Şişli’ye hizmet etmek. O nedenle bir arkadaşımıza yürekten teşekkür ediyorum, öbür arkadaşımı da sizlere emanet ediyorum. O sizler için çalışacak ve mücadele edecek.
Gelelim ana konumuza. Türkiye’nin ciddi sorunları var, İstanbul’un da ciddi sorunları var. 25 yıldır aynı zihniyet İstanbul’u yönetiyor. 25 yıldır İstanbul’un hangi sorununu çözdüler? Bir Allah’ın kulu çıksın desin ki 25 yılda biz İstanbul’un şu sorununu çözdük. Hangi sorununu çözdüler? Hiçbir sorununu çözmediler, o güzelim İstanbul’u üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul’u beton ormanına dönüştürdüler, yeşil alan bırakmadılar, çocukların oynayacağı bir alan, gençlerin gidebileceği bir alan, spor merkezleri, kültür merkezleri yeteri kadar yapmadılar. Ama bütün bunların tamamını çözeceğiz. Neyle çözeceğiz? Gücümüzle çözeceğiz. Nerede çözeceğiz? Sandıkta çözeceğiz. Nerede mücadeleyi yapacağız? Sandıkta mücadeleyi yapacağız. İstanbul Büyükşehir’e Ekrem İmamoğlu’nu getireceğiz, Ankara’ya Mansur Yavaş’ı getireceğiz hiç kimsenin endişesi olmasın. Ben bu halka, bu millete güveniyorum, doğru nerededir oraya gidecektir, doğrudan yana oyunu kullanacaktır. 25 yılda çözemediler Ekrem İmamoğlu inşallah kısa süre içinde İstanbul’a nefes aldıracak. Herkesi seven birisi, herkese saygı duyan birisi, hiç kimse ötekileştirmeyen birisi. Dili sade, halktan yana olan birisi, halkı seven birisi. Çocuklarımızı, gençlerimizi, yaşlılarımızı, kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun bütün İstanbulluları kucaklayan birisi. O nedenle İstanbul’un sorununu çözecek kişinin adı Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu’yla çözeceğiz. Bunların tamamını çözeceğiz. Birlikte yapacağız, birlikte çözeceğiz.
İşsizlik var biliyorum. Ekrem İmamoğlu dedi ki mütevazı bir şey söyleyeyim, “Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda 150 bin kişiye istihdam alanı yaratacağım” dedi. Binali Bey ne dedi? “Efendim olur mu, istihdam sorununu çözmek belediyenin görevi değildir” dedi. Onun üzerine Ekrem Bey, “Ben hani mahcup olmayım diye 150 bin kişi demiştim eğer sen bunu söylüyorsan ben de İstanbullulara söz veriyorum en az 200 bin kişiye istihdam yaratacağım” dedi. Arkadan Binali Bey televizyona çıktı, “Ben de 500 bin kişiye istihdam yaratacağım” dedi. Başbakanlık yapan sanki o değil benim, ulaştırma bakanlığı yapan sanki o değil benim. Başbakanlık yaptın niye 500 bin kişiye istihdam yaratmadın? Ulaştırma bakanlığı yaptın neden 500 bin kişiye istihdam yaratmadın? Şimdi Ekrem Bey’in projelerini kopya ediyorlar. Yapamazlar, beceremezler. Neden? Saraydan talimat alırlar, saray izin verirse konuşurlar. Ekrem Bey “Gücümü halktan alıyorum, gücümü insanımdan alıyorum, gücümü İstanbulludan alıyorum ve İstanbullu neyi istiyorsa ben onu yapacağım” diyor. Ve diyor ki, “Benim öyle çılgın projelerim falan yok. Benim projelerim insana dokunan projeler, insanı seviyorum, insan için proje üretiyorum ben, her mahalleye kreş yapacağım. Her mahallede çocuklar gidecek anneler güven içinde çocuklarını çalışsın çalışmasın anne çocuğunu kreşe teslim edecek. Kültür merkezleri yapacağım, spor merkezleri yapacağım. Gençleri kötü alışkanlıklardan kurtaracağım. Gençleri kültürle buluşturacağım, gençleri sanatla buluşturacağım, gençleri sporla buluşturacağım.” Doğru mu söylüyor? El hak doğruları söylüyor. Güzel şeyler yapacak göreceksiniz.
İşsizlik sorununu çözemediler, 8 milyon işsizimiz var. 8 milyon kişi, 8 milyon hane aylık geliri olmayan hane demektir. 8 milyon eve ekmek gelmemesi demektir. 8 milyon hanede çocukların yatağa aç girmesi demektir. 8 milyon hanede babanın oğluna, kızına harçlık verememesi demektir. Annenin ıstırabı, babanın ıstırabı nedir onlar bilirler mi acaba? Bilmezler, bilemezler. Çünkü onlar halktan koptular, onlar sarayda yaşıyorlar, sarayda her şey var. Erdoğan soruyor mutfakta her şey var mı? Her şey tamam diyor, her şey var. Efüliler var, ejder meyveleri var, kilosu 4 bin liralık çay var, her şey var diyor. O sanıyor ki vatandaşın mutfağında da bunlar var. Yok arkadaş yok. Vatandaşın mutfağında bunlar yok. Vatandaş diyor ki açım aç, mutfakta yangın var diyor vatandaş. Vatandaş bunu söylüyor.
Şu soruyu herkes kendisine sorsun. 17 yıldır iktidardalar, 17 yılda istedikleri kanunu çıkardılar, 17 yılda istedikleri kararnameyi çıkardılar, 17 yılda istediği adamı istediği yerlere tayinini çıkardılar, görevlere getirdiler. Valisi, kaymakamı, emniyet müdürü, defterdarı, tapu memuru, kim olursa 17 yılda istediklerini tayin ettiler. 17 yılda vatandaştan 2 trilyon dolar vergi topladılar. 17 yılda bizlerin babalarının, dedelerinin vergileriyle kurulan fabrikaları sattılar, 70 milyar dolar da özelleştirme yaptılar. Yetmedi 500 milyar dolar da devleti borçlandırdılar. Ne yaptılar? Nereye gitti bu para? Niye bu kadar işsizlik var? Diyorlar ki, Ey Kılıçdaroğlu işte bak köprü yaptılar. Doğru, iyi de ben o köprüden bedava geçemiyorum ki, köprüden geçince benden para alıyorsun. Niye para alıyorsun benden? 2 trilyon dolar para topladın sen. Köprüden ister geç, ister geçme senden para alıyorlar. Hani niye vergiyi aldın o zaman? Vergiyi aldın bir de köprüden geçerken ayrıca para alacaksın, otobandan geçerken ayrıca para alacaksın.
Hepimizin oturup düşünmesi lazım, ayın 31’inde sandığa gideceğiz, oy kullanacağız. Kimden yana kullanacağız? Halktan yana kullanacağız, insandan yana kullanacağız, mazlumdan yana kullanacağız, zalime ve zulme karşı duracağız, yeter diyeceğiz, söz milletindir diyeceğiz.
Bizi ayrıştırmak ve bölmek istiyorlar. Oylarımızı ayrıştırmak ve bölmek istiyorlar. Efendim falan partide önemli bir aday var, şu partide önemli bir aday var, şu partideki insan şöyledir veya bu partideki insan böyledir. Oylarımızı bölmeyeceğiz. Demokrasiden yana, insan haklarından yana, mazlumdan yana, yoksuldan yana, yatağa aç giren çocuktan yana oylarımızı kullanacağız. Yani gideceğiz evet mührünü 6 okun böğrüne basacağız.
Bizim verilmeyecek hesabımız yoktur. Biz işsizliği dile getiriyoruz, aşı, işi ve ekmeği dile getiriyoruz. Yoksulluğu dile getiriyoruz, beraber yaşamayı dile getiriyoruz. Hiç kimseyi ötekileştirmiyoruz. Herkesi seviyoruz, her inanca, kimliğe ve yaşam tarzına saygılıyız. Ben bunu söylediğim için tahammül bile edemiyorlar. Efendim darağacı kuruyorlar, idam sehpaları kuruyorlar. Sanıyorlar ki Kılıçdaroğlu korkacak. Sanıyorlar ki Kılıçdaroğlu geri adam atacak. Sizin feriştahınız bile gelse asla geri adım atmayacağız. Sarayda oturuyorlar, saraydan besleniyorlar, bizim ödediğimiz vergilerle bedava. Evleri bedava, uçakları bedava, arabaları bedava, yemekleri bedava. Gırtlaklarına kadar ne yaptılarsa hepsi bedava, şimdi kalkmış diyorlar ki bize ders verecekler. Kılıçdaroğlu’na idam sehpası kuracaklar, kurmazsanız namertsiniz siz! Benim tek güvencem bu ülkenin insanlarıdır.
Hangi partiden olursa olsun, hangi görüşten olursa olsun, hangi kimlikten olursa olsun, bir çocuk yatağa aç giriyorsa, o benim derdimdir ve ben o gece rahat uyumam. İsterim ki 80 milyon huzur içinde yaşasın, bunu arzu ediyorum. Dünyanın iftirasını atıyorlar, her türlü iftirayı atıyorlar, niçin? Kaybedeceklerini biliyorlar, görüyorlar. Ceplerini doldurdular, köşeyi döndüler, yetmedi yandaşlarını da doyurdular. Ben onları dile getiriyorum, bundan rahatsızlık duyuyorlar. Vay Kılıçdaroğlu niye konuşuyor, konuşacağım, sonuna kadar konuşacağım. Bu milletin hakkını sonuna kadar savunacağım, kimse endişe etmesin. Ne yapalım yol ikiye bölmüş kalabalığı, bir grubumuz orada, bir grubumuz burada. Gönlümüz hem orda, gönlümüz hem burada, hiç kimse unutmasın.
Demek ki ayın 31’inde sandığa gideceğiz. Demek ki mührümüzü 6 okun böğrüne ya Allah deyip basacağız. Ekrem İmamoğlu, düzgün bir insan, çalışkan bir insan, üreten bir insan, kimseye kin ve öfke duymayan bir insan, pırıl pırıl bir insan. Göreceksiniz o da başarılı olacak. Ona da tahammül edemiyorlar, onu da eleştiremeye kalkıyorlar. Ne diyeceksiniz? Başarılı birisi, ne diyeceksiniz? Gidin bakın belediye başkanlığı yaptığı dönemde başarılarını da göreceksiniz. O nedenle büyükşehir gider diye korkuyorlar, gece uyuyamıyorlar. Uyumasınlar, ne yaparlarsa yapsınlar, artık millet uyandı, yeter diyor, yeter artık.
Her şeyi satıyorlar, her şeyi. Tank Palet Fabrikasını bile Katarlılara sattılar. Dünyanın hiçbir ülkesi yoktur ki, kendi silah fabrikasını bir yabancı orduya satsın. Dünyadaki 5 büyük fabrikadan birisi, Sakarya’da ki Tank Palet Fabrikası’nı Katar ordusuna sattılar. Bunlar vatansever mi Allah aşkına? Ben bunu söyleyince kıyamet kopuyor, vay efendim şöyledir veya böyledir. Bu memleketin hakkını, hukukunu, adaletini savunuyoruz, her yerde savunacağız. Sizin için, tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak için sonuna kadar savunacağız. Bir bedel ödemekse, ne bedeli varsa ödemeye hazırız, hiç kimsenin endişesi olmasın. Allah’tan başka korkacağımız hiç kimse yoktur. Biz böyleyiz, böyle yetiştik, hayatı da böyle biliyoruz. İnsana hizmet etmek kadar güzel bir şey yoktur, bunu da biliyoruz. Efendim bir belediye başkanımız burada, bir de belediye başkan adayımız burada. Hayri Bey burada, Hayri İnönü, gel başkan şöyle. Çaba harcadı, emek harcadı. Bütün engellemelere rağmen Şişli’ye hizmet etti. Kendisine hepinizin huzurunda şükran borçluyum ve teşekkür ediyorum.
Doğru, Şişli bizim, İstanbul da bizim. Sadece İstanbul mu? Bursa’da bizim, Antalya’da bizim, Mersin’de bizim, göreceksiniz. Ben bu millete güveniyorum, onlar gibi değil. Biz ikiyüzlü değiliz. Ne söylüyorsak, yüreğimiz de aynı şeyi söylüyor. Ağzımızdan ne çıkıyorsa, yüreğimiz de aynı şeyi söylüyor. O nedenle biz elbette Ankara’yı alacağız. Mansur Başkan’ı getireceğiz, Ankara’ya oturtacağız, belediye başkanı olacak. Her türlü iftiraya rağmen bütün bunları yapacağız, birlikte yapacağız. Beyoğlu, Alper Taş, az önce beraberdik. Alper Başkan filinta gibi birisi. Genç, yakışıklı, tuttuğunu koparan ve idealist olan birisi. Yine Beyoğlu’nu eski görkemli günlerine kavuşturacak, bundan en ufak bir endişem yok. Ve yeni başkan adayımız, laf aramızda oda yakışıklı şimdi. Çalışkan birisi, harcadığı her kuruşun hesabını İnönü gibi veren birisi, vermeyi arzu eden birisi. O nedenle biz, sizleri seviyoruz, sizlere hizmet etmek istiyoruz, sizin için mücadele ediyoruz.
Sizler mutlu olduğunuz sürece biz de mutluyuz. O nedenle hep birlikte yeni bir İstanbul, yeni bir Şişli diyeceğiz. Yeni bir Beyoğlu diyeceğiz, yeni bir Kadıköy diyeceğiz, yeni bir Büyükçekmece, Küçükçekmece diyeceğiz. Dolayısıyla İstanbul’un 39 ilçesinde de söz sahibi olmak istiyoruz. İstanbullular mutlu olsun istiyoruz. İstanbulluların hayatının yarısı yollarda geçmesin istiyoruz. Her evin aşı, her evin işi olsun istiyoruz. Her gencin işi, her gencin mutluluğu olsun istiyoruz. Esnafımız huzur içinde yaşasın istiyoruz. Güzel bir Türkiye’yi birlikte inşa edelim diyoruz. Bunları yapmaya hazır mıyız? Ben de size söz veriyorum, gün 24 saatse, bu millet için 24 saat çalışacağız. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Sizleri seviyorum, sizlere inanıyorum ve sizlere güveniyorum. Ve sizler için çalışacağım, mücadelem bu ülkenin güzel insanları için. Kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun, insan Allah’ın yarattığı en değerli varlıktır ve benim başımın üstünde yeri vardır.
Hepinize en içten selamlar, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.


Gündem'den Öne Çıkan Haberler