11.10.2021

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU İLE SP GENEL BAŞKANI TEMEL KARAMOLLAOĞLU’NUN ORTAK BASIN TOPLANTISI (11 EKİM 2021)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve beraberindeki heyeti, CHP Genel Merkezi'nde ağırladı.


CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile CHP Genel Başkan Yardımcıları Oğuz Kaan Salıcı ve Muharrem Erkek eşlik etti.


Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, görüşme sonrası CHP Genel Merkezi'nde yaptıkları ortak basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:
https://youtu.be/BURd3u1o0
Kemal KILIÇDAROĞLU- Değerli basın mensupları, güzel bir toplantı gerçekleştirdik. Karşılıklı düşüncelerimizi birbirimize aktardık. Görüşmenin başında Sayın Karamollaoğlu, çok güzel bir Türkiye ve dünya panoraması çizdi. İçinde bulunduğumuz şartlar, dünyanın içinde bulunduğu şartlar, var olan sorunların nasıl çözülmesi gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Tabi dış politika, ekonomi, içinde yaşadığımız koşullar ana tartışma konusu oldu, ana görüşme konusu oldu. Ben Sayın Karamollaoğlu’na ve ekibine yürekten teşekkür ederim.
Temel KARAMOLLAOĞLU- Ben de teşekkür ediyorum. Uzun bir aradan sonra biz Sayın Kılıçdaroğlu’yla ve ekibiyle bir araya gelip ülke meseleleri hakkındaki görüşlerimizi paylaşmak arzu ettik. Hakikaten ülkemizde de, dünyada da çok farklı gelişmeler oluyor. Bu gelişmeler karşısında Türkiye politikaları, Türkiye’nin politikaları hepimizi ilgilendiriyor. Memnun olanlar var, olmayanlar var, ama gidişattan hepimizin endişe duyduğu bir gerçek. Bu konuda da genelde fikir teatisinde bulunurken en azından teşhiste ittifak ettiğimiz birçok konu var, bunları da paylaşmak bizim için önemliydi. Seçime çok uzun bir zaman kalmadı aslında, 1,5 sene gibi bir süre. Biraz daha bu tip görüşmelerin yapılmasına ihtiyaç doğuruyor diye düşünüyorum. Bütün siyasi partilerle de bu görüşmeleri bundan sonra da devam ettireceğiz inşallah. Ben bize gösterdikleri misafirperverlikten dolayı Sayın Kılıçdaroğlu’na, arkadaşlarına teşekkür ediyorum. Sorularınız olursa ben de cevap vermeye çalışacağım.
Soru- Efendim siyasi cinayetler hakkında bir açıklamanız olmuştu. Koray Aydın da duyumlar aldığını söyledi. Daha sonrasında da az önce bir açıklama geldi Fahrettin Altun’dan, "Ülkemizde korku iklimi oluşturmayı amaçlayan bu tür iddiaları gündeme getirenleri ellerindeki bilgileri savcılarımızla paylaşmaya davet ediyoruz" dedi. Sizin bir duyumunuz oldu mu, yoksa siyasi atmosferden dolayı mı böyle bir açıklama yaptınız? Biraz bu konuyu açabilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Güzel, meraklarını gidermiş olayım sorunuz üzerine. “Daha neler olacak neler, bunlar iyi günleriniz...” Kime ait bu söz? Bu tehdit değil midir? Ne demek bir siyasi parti liderine saldırı olacak ve ülkeyi yöneten kişi kalkıp şu cümleyi kullanacak, “Daha neler olacak neler, bunlar iyi günleriniz...” Ne anlama geliyor bu? Herhalde sevgi anlamına gelmiyor, herhalde kucaklama anlamına gelmiyor, herhalde saldıranlara; ya ayıp ettiniz, bu saldıranlar kim, bir siyasi partinin Genel Başkanına saldırı olur mu, bu konuda savcılar harekete geçmeli. Bu anlama da gelmiyor. Başka bir cümle daha. Üstelik bunu İl Başkanları Toplantısında söylüyor Sayın Erdoğan, “Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz”.
Ya Allah aşkına yani ülkeyi yönetmek onların tekelinde mi? Siyasi partilerin kuruluş amacı nedir? Ülkeyi yönetmek. Ülkeyi yönetme amacından vazgeçin diyor, sizin lehinize olur diyor bu. Bu soruların cevabını verdi mi acaba Sayın Erdoğan? Hadi perguleciyi saymıyorum o bir şeyler söylüyor. Bu iki cümlenin anlamı nedir? Devleti yöneten bir kişi açıkça siyasi partilere, ülkeyi yönetmekten vazgeçin, vazgeçmezseniz başınıza bir sürü bela gelebilir, artı bunlar daha iyi günler, bir bekleyin bakalım daha neler olacak diyor. Ne yaparlarsa yapsınlar ülkenin huzurunu bozacak hiçbir tavır, hiçbir davranış bizden olmayacaktır. Biz halkımızı sükûnete davet ediyoruz, bekleyin diyoruz. Evet büyük sıkıntılar yaşıyorsunuz biliyoruz, ama bunları aşacağız, inşallah iktidar değişecek, inşallah güzel şeyler olacak, inşallah bu memlekete huzur gelecek, herkes huzur içinde düşüncesini özgürce ifade edebilecek.
Soru- Efendim, YPG’nin Suriye’nin kuzeyinde saldırılarının arttığını görüyoruz. YPG bu eylemleri hem Amerika’nın lojistik desteğini alarak, hem eğitim desteğini alarak, hem de silah desteğini alarak yapıyor. Dolayısıyla iktidarda bundan şikayet ediyor Amerika ikiyüzlü diyor. Fakat bir yandan da şehit vermeye devam ediyoruz. Sizlerin bu konudaki değerlendirmeniz ne olur?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Teröre ve terör örgütlerine hep birlikte karşı çıkmak zorundayız. Sorun nereden kaynaklanıyor? Biz Suriye’ye niye girdik? 24 saat içinde Emevi Camii'nde namaz kılacaklardı, 3 bin 600 Suriyeli geldi, M5 karayolunun altındaydı, gözlem noktalarımız vardı, gözlem noktalarımızı yukarıya çektik. Soçi’de Sayın Erdoğan ne konuştu, Dışişleri Bakanlığının bilgisi yok, bizim bilgimiz yok, TBMM’nin bilgisi yok, hiçbir bakanın bilgisi yok siz bana soru soruyorsunuz. Bu sorunun muhatabı aslında Erdoğan değil mi, ülkeyi yöneten o değil mi? Ülkeyi bu hale getiren o değil mi? Suriye politikasının yanlışlığını defalarca defalarca defalarca anlattım. Suriye’de iki askerimiz yakılırken, altını çizeyim iki askerimiz yakılırken, yakılma talimatını veren IŞİD militanı hapse atılmışken kim serbest bıraktı bunları, hangi otorite serbest bıraktı, serbest bırakılması için kim araya girdi? Çok soru var ama tek cümleyle ifade edeyim: Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor.
Soru- Bir sorum daha olacaktı. Harp Okulu mülakatlarını SADAT’ın yaptığı iddiası var. Bugün de haberlerde de çıktı. Ama bununla ilgili Milli Savunma Bakanlığı bir açıklama yaptı, orada adı geçen Gürcan Onat, "3 yıl ben bulundum" dedi. SADAT kurucularından olduğu iddia edilen isimlerden birisi, "Milli Savunma Bakanlığı 2 yıl görev yaptı, emekli personele biz bu görevleri vermiştik" dedi. 2 yıl görev yaptığını doğruladı ama SADAT bu konuda mülakatlarda görev yaptığı açıklamasını yalanladı. Siz bu haberi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Genelkurmay Başkanlığının bu konuda açıklama yapmasını bekleriz. Doğru bilginin Genelkurmay Başkanlığı tarafından kamuoyuna verilmesini isteriz.
Temel KARAMOLLAOĞLU- Elbette Genelkurmay Başkanlığının bu konudaki açıklamaları önemli, esas konuya açıklık getirecek o.
Bundan önceki yapılan bazı ortaya konulan sorulara karşı da şunu ifade etmek isterim. Türkiye’de oluşan birçok menfiliklerin yanında siyasi gerginliği ortadan kaldırmazsak ülkede huzur olmaz. Ekonomide problem var, eğitimde problem, dış politikada problem var. Bunların hepsi zaman içinde telafi edilebilir ancak siyasi gerginlik, siyasi parti liderlerinin üslubuyla ortadan kalkar. Biz önce siyasi parti liderleri olarak Türkiye’de gerginliği ortadan kaldıracak bir üslubu benimsemekle mükellefiz. Bu memleketimizin geleceği için çok daha büyük önem taşıyor. Diğer konular da bunun yanında elbette adım adım çözülecektir. Yani Ortadoğu’daki şu anda yaşadığımız sıkıntı maalesef bugünkü iktidarın başlangıçtan beri Amerika’nın Ortadoğu’daki emellerine hizmet edecek tarzda planlanmıştır. Meclisin reddetmesine rağmen 2002 yılındaki Amerika’nın müdahalesine hükümetin destek vermesi bunun en açık işaretidir. Bu hususlar da dikkate alınmalı. Allah yardımcımız olsun.
Soru- Efendim sizin sıklıkla "dostlarımızla iktidar" mesajını verdiğinizi biliyoruz, özellikle seçim dönemine ait vaatlerinizi sıralarken. Fakat Sayın Genel Başkan, sizin daha yaptığınız bir açıklama üzerine, özellikle, "önceki seçimlerde Millet İttifakının içindeydik, şu anda tüm siyasi partilerle görüşüyoruz, seçimden önce bir seçim ittifakı konuşulmamalı" ifadeniz Millet İttifakından ayrılıyor mu Saadet Partisi diye çeşitli yorumlara neden oldu. Hem bunu sormak isterim, hem de "aslında seçimden önce bir ittifak konuşulmamalı" ifadeniz var ama tüm siyasi partiler millet ittifakının içindeki bir yeni anayasa çalışması yapıyor parlamenter sistem üzerine. Dolayısıyla ittifakın tüm ortaklarının hazırladığı bir çalışma olacak. İttifak olmadan da bu ittifak üzerinden en azından bir yeni anayasa çalışması yapılıyor sanırım. Bununla ilgili hangi aşamada, kurmaylarınız yıl sonuna kadar çalışmayı tamamlayacaklarını söylediler. Genel Başkanlar düzeyinde bir açıklama mı olacak? Belki kısa bir bilgi de bu konuda alabilir miyiz?
Temel KARAMOLLAOĞLU- Ben hemen bana özellikle yöneltilmiş olduğu için... Bir defa bu kelimeyi, ben bu cümleyi ilk defa kullanmıyorum. Geçen dönemde de ancak ittifaklar seçim sattı mahalline girildikten sonra gündeme gelmeli ve konuşulmalı bu işin tabiatı gereği. Bir seçim bitti, isterseniz ikinci seçim için de hemen ittifaklara başlayabilirsiniz ama bu isabetli bir yaklaşım olmaz. Bu genel bir kanaat. Bundan dolayı da o söylediklerimde biz bir yerden ayrılıyoruz, başka bir yere gidiyoruz gibi bir neticede çıkarılmamalı kesinlikle, onu hemen ifade edeyim.
Tabi bu son söylediğiniz konu, bizim baştan beri üzerinde durduğumuz, yani bugünkü cumhurbaşkanlığı sistemi otoriter bir yapıya dönüştü, zaten öyle olacağı için biz geçen sefer Cumhur İttifakı içinde bulunamayız demiştik. Bizim düşündüklerimiz gerçekleşti. Şu anda fiilen de uygulanıyor. Bundan dolayı da peki bir parlamenter sisteme dönüşecekse Türkiye’deki yönetim tarzı, partiler arasında görüşmelerin olması gayet tabidir, bunu da garipsememek lazım. Yani bunu ille de bir ittifakın hemen altyapısı diye görmeye de ihtiyaç yok. Öyle yorumlar da yapılır, biz kimseye yorum yapmayın demeyiz ama kendi düşüncelerimizin de dikkate alınmasının önemli olduğu kanaatindeyiz. Onun için bir sistem değişecekse bu sistemin nasıl değişeceği konusunda partilerin, farklı partilerin -çünkü mecliste nihayet bu görüşülecek meclis teşekkül ettikten sonra- şimdiden bir hazırlık yapması tabidir diye düşünüyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ülkemizde demokrasinin gelişmesini istiyoruz. Demokratik standartların büyümesini, gelişmesini istiyoruz, en büyük arzumuz da bu zaten. Var olan sistemden herkes şikayetçi, herkes derken sokaktaki herkesi kastediyorum, her partiye oy veren AK Parti ve MHP de dahil oy veren vatandaşlar da var olan sistemden şikayetçiler. Dolayısıyla güçlendirilmiş bir parlamenter sistemin gelmesi gerekiyor. Bu konuda siyasi partiler oturup çalışıyorlar. Genel Başkan Yardımcıları sanıyorum üçüncü veya dördüncü toplantılarını yaptılar. Belli bir olgunluğa ulaştırdıktan sonra da Genel Başkan Yardımcıları kendi Genel Başkanlarına sunacaklardır. Genel Başkanlar gene kendi merkez yönetiminde oturup konuşacaklardır. Belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra da bu kamuoyuna açıklanacaktır. Dolayısıyla bu çalışmayı Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir çalışma olarak görüyoruz. Umarım kısa süre içerisinde sonuçlanır ve biz de güçlendirilmiş parlamenter sisteme hangi koşullarda ve hangi ilkelerden yola çıkarak getireceğimizi veya bu konuda bir değişiklik yapacağımızı kamuoyuyla paylaşmış oluruz.
Soru- Efendim 3600 ek gösterge meselesini son dönemde özellikle sık sık dile getiriyorsunuz. Az önce Cumhurbaşkanının bir açıklaması oldu, önümüzdeki yılın sonuna kadar konunun çözüme kavuşturulacağını söyledi. Bir de şu şekilde bir ifadesi var, “Bu sözü ben verdim diyor ana muhalefetin başındaki zat. Sen neyin sözünü veriyorsun bu iş bizim işimiz. Biz kuru kuruya söz vermeyiz yaparız” dedi. Neler söylersiniz bu ifadeler için?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yaptıracağım Erdoğan’a, 3600 ek göstergeyi yaptıracağım. Ben bunu 2018’den beri söylüyorum. Vermeli; sadece polislere değil, sağlık çalışanlarına, imamlara, hapishanelerde görev yapan arkadaşlara, hepsine 3600 ek göstergeyi vermeli. Bugüne kadar niye yapmadı? Öyle ya bizim sorduğumuz soru o. Bir an önce getir. Ne zaman getireceksin? İşi zamana bırakarak unutturmaya çalışıyor ama biz unutturmayacağız. 3600 ek göstergeyi mutlaka parlamentodan çıkaracağız.
Soru- AKP iktidara geldiğinde 3Y başlıkları; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile mücadele başlıkları altında iktidara gelmişti. Günümüze bakınca bunu nasıl değerlendiriyorsunuz bu birimci sorum. İkinci sorum da, Bolu Abant kampından CHP 4K formülüyle döndü. 4K formülüyle ilgili detaylandırır mısınız biraz, bunu soracaktım.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle ifade edeyim, AK Parti iktidar olduğunda iktidar olmadan önce 3Y diye yolsuzluklarla, yasaklarla mücadele edeceğini ifade etmişti ve bunu defalarca dile getirmişti. Hatta parlamentoya ilk geldiğinde 2002 yılında Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurmuştu, ben de o komisyonun bir üyesiydim ve dolayısıyla bu ülkede yolsuzlukların ne kadar tehlikeli olduğunu, beytülmale el uzatılan bir tablonun ortaya çıktığını ifade etmiştik. Ama bugün geldiğimiz noktada AK Parti deyince -özellikle yöneticileri kastediyorum, oy verenleri değil- açıkça devleti soyulacak bir organ görüyorlar ve bu şekliyle yollarına devam ediyorlar. Biz de onların yaptıklarının aynısını yapacağız. İktidar olduğumuzda TBMM’de Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kuracağız; kim yolsuzluk yaptıysa, kim vatandaşın hakkına el uzattıysa, kim cebini, kesesini doldurduysa, kim devletten aldığı paraları yurtdışına kaçırdıysa elbette doğal olarak elde ettiğimiz verilerden yola çıkarak hesabını soracağız.
Soru- Türkiye’ye gelen Suriyeli göçüne önlem olarak KKTC modeli önerdiniz. Bu modeli biraz açabilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- KKTC modeli diye bir model yok. Benim önerdiğim model şu; yani Suriyeli kardeşlerimizi güvenli olarak kendi ülkelerine göndereceğiz. Hafta sonu Suriyeli arkadaşlarla da, kardeşlerle de görüştük, onlar da aynı soruyu sordular bizi nasıl Suriye’ye göndereceksiniz diye. Onlara da daha önce ifade ettiğim gibi evet Suriye’yle hemen iletişime geçeceğiz, karşılıklı büyükelçilikleri açacağız, büyükelçilikleri açtıktan sonra da Suriyelileri hemen göndermeyeceğiz, onların güvenliklerini, can ve mal güvenliklerini sağlayacağız, ayrıca onların yollarını, okullarını, köprülerini, hastanelerini, kreşlerini yapacağız, bunları yaparken de AB’den fon desteği alacağız. Bu da yeter mi? Hayır, bu da yetmez, ayrıca orada bizim iş dünyasının saygıdeğer insanları var, oralarda fabrikalar kuracaklar. Dolayısıyla burada asgari ücretin yarısına çalışacağına, güvenli bir şekilde okulu olan, yolu olan, hastanesi olan kendi ülkelerinde çalışacaklar. Bunu anlattım kendilerine, hepsi de bundan son derece memnun oldular ve dediler ki, böyle bir olanak sağlandığında biz kendi ülkemize döneriz. Türkiye’de kalıp da asgari ücretin yarısına çalışmaktansa, kendi ülkemizde çocuğumuzu okula göndereceğiz, işimiz olacak, imkanlarımız olacak. Mutlu oldular. Böyle bir tabloyu yaratacağız.
Soru- Bir sorum da iki Genel Başkana da. ABD Başkanı Biden’in "Türkiye DEAŞ’la mücadeleye zarar veriyor" açıklaması var. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Suriye politikasının yanlışlığı, iki egemen gücün Suriye’de konuçlanmasıdır, Türkiye’nin de bu süreçte başlangıçta koçbaşı olarak kullanılmasıdır. Kendilerine uygun ortamın, iki egemen güce uygun ortamın yaratılması için Erdoğan kullanıldı ve Suriye bu hale geldi.
Temel KARAMOLLAOĞLU- Yani Suriye tabi sadece tek başına bir problem olarak görülmemeli, Irak da bu işin içindedir. Maalesef ABD'nin bu bölgede eskiden beri uygulamak istediği bir Büyük Ortadoğu Projesi var, o projeyi gerçekleştirmek için burada huzurun bozulmasını doğrudan doğruya istiyorlar. Onun için DEAŞ Türkiye’nin problemiymiş gibi ortaya atmak mantıksız bir iştir. Bütün terör örgütlerinin, eninde sonunda üzülerek ifade ediyorum ama ABD’yle bir ilişkisi var. Finansmanda, organizasyonda, bunu bazı noktalarda açıkça görüyoruz, bazı noktalarda da üstü örtülü olarak. Biraz önce de ifade edildiği gibi Türkiye Irak konusundaki politikalarını belirlerken bir yanlış yaptı başlangıçta. Yani ne Amerika’yı gördü orada ne de Rusya’yı. Halbuki Amerika’da, Rusya’da kendi menfaatleri için yapmayacakları bir iş yoktur, atmayacakları adım yoktur. Şimdi iki tarafta yerleşti iş biraz zor ama mesele DEAŞ meselesi değil. Doğrudan doğruya Amerika’nın kendi menfaatleri ve Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında oranın ne hale gelmesini arzu ediyor. Esas onu görmemiz lazım Türkiye. Bunu gördüğümüz zaman kim kimi kullanıyor daha rahat anlarız.
Soru- Sorum her iki Genel Başkana da olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Almanya’da, Fransa’da kuyruklar var, millet yiyecek bulamıyor" dedi. Sizin bu konuya yorumunuz nedir?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Buna biraz gülelim Sayın Genel Başkan. Zavallı Amerikalılar, Fransızlar, İngilizler...
Temel KARAMOLLAOĞLU- Oradaki kuyruklar bizim de başımıza öyle demek lazım herhalde. Yani oradaki kuyruklar bizdeki gibi bir kuyruksa ne ala. Ama ortada bir gerçek var ki, dünya da etkilendi bu pandemi hadisesinden, Türkiye de etkilendi. Fakat pandemi olmasa da Türkiye bu sıkıntıları yaşıyor, esas üzüntü verici olan husus o. Ekonomide, diğer politikalarda çok ciddi bir şekilde etkilendi. Sayın Cumhurbaşkanı kendisi bir alışverişe çıkmış, neler aldığını tam olarak bilmiyoruz ama gene bize aktaranlar o paketin içinde binin üzerinde lira ödemiş fakat ne temizlik malzemesi, ne et, süt gibi ürünler yok. O zaman en ucuzundan alırsanız ve o da bin lira olursa o zaman işimiz kötü demektir. Ben markete mutlaka giderim eve uğramadan önce bir ihtiyaç varsa. Ben de bazı markete gittiğim zaman bakıyorum 200 – 300 lira ödüyorum, sonra dönüyorum eskiden ne kadar öderdim diye, 70 – 80 lira öderdim ben. O aldığım malzemeyi bundan bir sene önce 70 – 80 lirayla alırdım, şimdi 250 – 300 lira ödüyorum. Yani bu farkı görmezsek o zaman doğru tespitte bulunmamış oluruz kanaatindeyim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Arkadaşlar bu Sayın Erdoğan’ın yaptığı konuşmayı önüme koyduklarında ben herhalde benimle espri yapmak istiyorlar, böyle bir şey olamaz diye düşündüm ama maalesef sonra bir baktık gerçekten de Erdoğan Amerika’da, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da ciddi kuyrukların olduğunu, benzin kuyruklarının olduğunu, insanların perişan olduğunu ama Türkiye’nin de cennet olduğunu ifade ediyor. Allah akıl fikir versin, ne diyeyim, ne söylenebilir buna yani. İyi durumda mıdır, değil midir onu bilmiyorum ama söyleyeceğim tek cümle Allah akıl fikir versin.
Soru- Efendim şimdi 6 partinin sürdürdüğü bir güçlendirilmiş parlamenter sistem görüşmeleri sürüyor. Ortak bir metin çıkacak, sizlere gelecek, onaylandığında bir mutabakat metni ortaya çıkacak ama biz 6 muhalefet partisi Genel Başkanını aynı karede bu mutabakat metnini kamuoyuna açıklarken görebilecek miyiz? Siz Genel Başkanların böyle bir arzusu var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Onu, metin önce bir çıksın ortaya, bir Genel Başkanlar bir görsünler ondan sonra oturur bir tekrar konuşuruz. Beraber mi, sonra ayrı ayrı mı nasıl bakılacak ona karar verilir o aşamada. Bu aşamada gelecek için hemen şimdi karar vermek doğru bir şey değil.
Temel KARAMOLLAOĞLU- Aynı kanaati ben de ifade edeyim. Yani elbette hepimizin, herkesin ittifak edeceği bir metin olması arzu edilir ama farklılıklar da olabilir. O farklılıklar gündeme getirilir. Meclis teşekkül ettiğinde bu konu daha netlik kazanır. Çünkü şu anda meclisin aritmetiği seçimden sonraki aritmetiğe uymayacak, değişecek. İnşallah o zaman bunları açıklamak çok daha kolay olur, gerçekçi olur diye düşünüyorum.
Soru- Benim sorum Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na olacak. Efendim, son zamanlarda Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı olacağınız yönünde söylentiler çokça gündemde yer alıyor. İYİ Parti lideri Meral Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olmayacağını açıklaması ve profil fotoğraflarınızın sosyal medyada da değişmesi üzerine söylentiler daha da güçlendi. Bu konuda ne söylersiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Siyaset söylentiler üzerine inşa edilmez gerçekler üzerine inşa edilir. Gerçekler üzerine inşa ettiğiniz zamanda vatandaşla siyaset kurumu arasında güven ilişkisi oluşur. Bugün için böyle bir tartışmayı çok doğru bulmuyorum ve yapay bir tartışma olarak görüyorum.
Soru- Önceki profil fotoğrafınızda sadece CHP logosu vardı, altıok vardı şimdi Türk bayrağı var. Bu adaylık sinyali olarak değerlendirildi. Sizde sık sık cumhurbaşkanı ya da cumhurbaşkanı adayı partili olmamalı diyorsunuz. Bu kapsamda neler söylersiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Düşüncelerim değişmedi. Cumhurbaşkanlığıyla ilgili olarak daha önce ifade ettiğim düşüncelerim gene değişmedi, bundan sonra da değişmeyecek. Dolayısıyla cumhurbaşkanının nasıl bir kişi olması gerektiğini, niteliklerini kamuoyuyla zaman zaman paylaşıyorum, ifade ediyorum. Aynı düşüncedeyim. Profil fotoğrafım ne olacak istiyorsanız yarın arkasına CHP bayrağı da koyarız yani. Eğer bir profil fotoğrafıyla cumhurbaşkanı belirleniyorsa o zaman işimiz çok zor böyle bir şey olmaz. İşin doğrusu şudur, evet ülkeyi iyi yönetecek, güven verecek, artı siyasal partiler arasında sağlıklı bir zemin yaratacak, devletin sigortası olacak bir cumhurbaşkanına elbette ihtiyacımız var. Ama bunu bugünden oturup tartışmanın hiçbir yararı yoktur ve doğru da değildir. Yapay gündem olarak ben bunları kabul ediyorum, ekonomide bu kadar ciddi sorunlar varken bu alanı tartışmak halkın gözünden gerçekleri kaçırmak anlamına gelir doğru bulmuyorum.
Temel KARAMOLLAOĞLU- Teşekkür ediyoruz. 
Tüm Fotoğraflar İçin Tıklayınız...