21.07.2023

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Habertürk TV “Nedir Ne Değildir” Canlı Yayınına Katıldı (20 Temmuz 2023)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk TV “Nedir Ne Değildir” canlı yayınında gazeteci Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtladı.

Mehmet Akif Ersoy- Efendim merhabalar, iyi akşamlar. Mehmet Akif Ersoy ben. Hoş geldiniz Habertürk ekranlarına. “Nedir ne değildir” programıyla karşınızdayız bir kez daha. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezindeyiz ve konumuz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Hoş geldiniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Teşekkür ederim. Siz de hoş geldiniz.

Mehmet Akif Ersoy- Sağ olunuz. Nasılsınız efendim.

Kemal Kılıçdaroğlu- Gayet iyiyim sağ olun.

Mehmet Akif Ersoy- Teşekkür ediyorum zaman ayırdığımız için yoğunluğunuz içerisinde ve çok yoğun bir gündem. Herkes aslında bir yerde sizin ne söyleyeceğinizi merak ediyor pek çok konuyla ilgili. Müsaadeniz olursa ben izleyicilerimizle konu başlıklarını biraz paylaşmak isterim.

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi.

Mehmet Akif Ersoy- Tabi ki hepimizin merak ettiği bir Zoom toplantısına dair Sayın Genel Başkanının ne diyeceği konusu belki ilk başlıklarımızdan birisi olacak. Partiden açıklamalar yapıldı ama kendisi sessizliğini korumuştu şuana kadar. Ümit Özdağ’ın iddialarını konuşacağız. Değişimi konuşacağız, yerel seçimlere gidiyoruz yerel seçimler. Geçtiğimiz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve genel seçimlerde süreci ve sonucu konuşacağız.Bu arada tabii kongreler var o kongrelere dönük eleştiriler var. Çokça sorumuz var, çokça eleştirileri var. Hepsini vaktimiz el verdiğince Sayın Genel Başkan yönelteceğim.

Efendim şöyle başlayalım müsaadeniz olursa. Bu değişim yenilenme konusu. Sizin için değişim nedir? Çünkü önce değişim ifadesini siz de kullandınız. Sonra partide sizin dışınızda herkes değişti neredeyse. Yani birkaç isim kaldı. Ama bu tepki çekti ve size yönelik, sizin değişmeniz Genel Başkanının değişmesi gerektiği yönünde çokça şey paylaşıldı. Siz böyle neden düşünmediğiniz ya da böyle düşünmüyor musunuz? Sizin için bu değişim kelimesinin yenilenmeyle değiştirilmesinin sebebi nedir? Buyurunuz lütfen.

Kemal Kılıçdaroğlu- Değişmeyen hiçbir şey yok. Her şey değişir zamanı içerisinde. Mevsimler değişir, insanlar değişir, moda değişir, ders kitapları değişir, bilim değişir yeni buluşlar çıkar. Her şey değişir zaman içinde. Ama kurumsal bir eğer yapınız varsa bu kurumsal yapının bir felsefesi varsa ve bu felsefe çağdaş uygarlığı hedef edinmişse, dünyaya bilimsel gözlerle bakılmasını hedef edinmişse, refah devletini hedef edinmişse elbette ki yani burada neyi değiştireceksiniz. Dolayısıyla bizim temel felsefemiz çağdaş uygarlığı yakalamak ve onu aşmaksa dolayısıyla bu felsefenin değişmesine gerek yok. Bu felsefe aynen devam edecek. Ama kuşkusuz bu felsefeyi önceleyen programlarımız var. Zaman içindeki gelişmeler o programın yenilenmesini sağlayabilir. Dolayısıyla programımız değişebilir. Kurumsal yapımızda eksiklikler olabilir. O eksikliklerin giderilmesi içinde bizim örneğin Parti tüzüğümüzü değiştirmemiz gerekir. Bunlar değişiklik olarak, değişim olarak tanımlanabilirler. İnsanlara gelince yani Genel Başkandan tutun, partimize yeni üye olan kişilere gelince. Zaten hepimiz değişiyoruz yani hiçbirimiz hiçbir yerde sabit kalmadık. Zaten kalma şansımız da yok. Dolayısıyla belli bir zaman dilimi içerisinde yine hukukun öngördüğü, Parti içindeki kuralların, parti içindeki geleneklerin, partinin tüzüğünün öngördüğü kurallar içerisinde elbette insanlarda değişebilir. Biz yüzyıllık bir partiyiz, biz diğer partilere benzemeyiz, biz lider partisi değiliz. Yani biz de A kişisi gelecek, lider olacak, her şeye hakim olacak. Öyle bir şey yok. Biz kurumsal kimliği olan, gelenekleri olan,örfü, adeti olan, saygılı kültürü olan bir partiyiz. Yüz yıllık bir partiyiz. Dünyanın en eski, en köklü partilerinden birisiyiz. Askeri darbeler oldu, biz kapatıldık, mal varlıklarımıza el kondu. Pek çok şey yapıldı Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili olarak. Ama 100 yıllık geleneğini bozmadı. Çünkü temelleri çok sağlam atılmış Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından. O temeller çerçevesinde çağdaş uygarlığa doğru aldığımız hedef çerçevesinde gidiyoruz.

Yenilenmeye gelince; yenilenmeye ihtiyacımız var. Şimdi değişimi zaman gösterir belli bir zaman dilimi içerisinde…

Mehmet Akif Ersoy- Özür dilerim. Kelimeyi niye değiştirdiniz? Yani değişim diyorduk, yenilenme yaptınız.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yenilenme. Partinin yenilenmeye ihtiyacı var. Tüzüğü alacağız, tüzük çerçevesinde tüzüğü değiştirerek yenilenmenin, yeni kurallar getirmenin, partide var olan aksaklıkları gidermenin veya partinin üyelerinin şikayet ettiği, milletvekillerinin şikayet ettiği, seçimlerden gelen şikayetleri de dikkate alarak partinin yenilenmesi. Bu bağlamda yenilenmesi lazım. Bunu ifade ettim. Bizim yenilenmeye ihtiyacımız var. Elbette yenileneceğiz. Bu çerçevede neler yapılması gerektiği konusunda karar alacağız.

Kurultayımızı malum kararı aldık, kurultay için düğmeye basıldı.

Mehmet Akif Ersoy- Zamanı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Delege seçimleri şu anda yapılıyor, mahalle delege seçimleri yapılıyor. Bakın hiçbir partide bu kadar büyük bir delege seçimi göremezsiniz yani. Bir milyonu aşkın üye şu anda mahalleden başlayarak delegeleri seçiyor. Yani çok güçlü bir demokratik alt kültürümüz de var. Bunu da ifade etmek istiyorum.

Mehmet Akif Ersoy- Efendim şöyle, delegeleri ayrıca soracağım. Hatta şöyle soracağım. Ben bunu kendi yayınımda da paylaştım. Delegelerin Genel Başkanı, Genel Başkanın delegeleri seçtiği bir sistem mi var Cumhuriyet Halk Partisi'nde diye soracağım. Çünkü bunu söyledim, böyle bir eleştirim de vardı geçmişte. Ama değişim üzerinden gidelim. Bir siyasi partinin Genel Başkanının görevinden ayrılması ya da ben artık Genel Başkanlığı bırakıyorum demesi için gerekli olan şey nedir? Bunu şöyle; herkes diyor ki, Sayın Kılıçdaroğlu işte 10 seçim, 11 seçim kaybetti. Yani iki tur olduğu için bu seçim 11 oluyor. Ama görevi bırakmıyor. Genel eleştiri bu yönde. Sizin için görevden ayrılmanız için yani onun değişmesi için, Genel Başkanının değişmesi için neye ihtiyaç var efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Gayet basit. Yani kurultay yapıyorsunuz. Biz aynı zamanda hukuka, hukukunun üstünlüğüne inanan bir partiyiz. Biz böyle dün kurulan bir parti değiliz. Geçmişte nasıl Genel Başkanlar değiştiyse benzer tablo içerisinde Genel Başkanları yine değişir. Hiç kimse ben Genel Başkan olacağım diye gidip özel bir çaba içine girmez. Örneğin ben hiçbir delegeye telefon açıp bana gel oy ver demem. Bunu dediğiniz anda zaten siz Genel Başkanlık yapamazsınız. Gidip milletvekiline gel bana oy ver demem. Çünkü bunu dediğinizandan itibaren siz Genel Başkanlık yapamazsınız. Bunlar ayrı şeyler. Biz az önce de ifade ettim gelenekleri olan, kurumları olan bir partiyiz, sıradan bir parti değiliz. Yüz yıllık bir partiyiz. Dolayısıyla Genel Başkan elbette ki değişir niye değişmesin. Benim Genel Başkan olduğum dönemde de Genel Başkan adayları çıktı, demokratik ölçüler içinde yarıştık. Kimse bir şey dedi mi? Hayır. Başka partilerde bunu göremezsiniz ama bizde olur bunlar. Bunların olması da zaten demokrasinin gereğidir. Böyle olması lazım.

Mehmet Akif Ersoy- Peki o zaman şöyle bir eleştiri. Böyle olmak yani mesela buradan şunu anlayabilir miyiz? Diyelim yerel seçimlere gidiyorsunuz bunu birazdan konuşacağız. Yerel seçimlerde de Cumhuriyet Halk Partisi bir başarı kaydedemedi…

Kemal Kılıçdaroğlu- Niye kaydedemeyelim?

Mehmet Akif Ersoy- Edemezse. Peki yerel seçimleri ayrıca konuşalım.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yok onu burada konuşalım tabi.

Mehmet Akif Ersoy- Tamam lütfen konuşalım. Az önce sorduğum soru…

Kemal Kılıçdaroğlu- Geçen yerel seçimlerde başarı kaydetmedik mi?

Mehmet Akif Ersoy- İstanbul ve Ankara'yı kazandınız.

Kemal Kılıçdaroğlu- Niye? Adana, Mersin’i niye saymıyorsunuz?

Mehmet Akif Ersoy- Tabii tabii kazandınız.

Kemal Kılıçdaroğlu- Demek ki başarı elde ediyoruz. Yani böyle her şey içinde yenilgi. Niye her seçimde yenilgi. Yani yerel seçimlerde başarı elde ettik. 11 Büyükşehir Belediye Başkanlığı şuanda Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yönetiliyor ve Türkiye nüfusunun yarısından fazlası. Şimdi bunu da yenilgi olarak tanımlıyorlar, bunu yenilgi olarak anlatıyorlar.

Mehmet Akif Ersoy- Ben yerel seçimi yenilgi olarak tanımlamıyorum bu arada.

Kemal Kılıçdaroğlu- Şöyle yani, kimsenin haksızlık… Şimdi bakın eleştiriye hep saygım vardır. Eleştiri olur. Elbette yani bir seçime girmişsiniz kazanırsınız veya kazanmazsınız bu ayrı bir şey. Bu bir zafer olarak da görülebilir, yenilgi olarak da görülebilir. Ama biz bakarız, kendi içimizde hesaplaşırız, kendi işimizde otururuz tartışırız. Neden kazanamadık buna da masaya yatırırız. Hangi koşullarda kazandık bunu da masaya yatırırız. Oturur tartışırız. Genel Başkan değişim ihtiyacı olursa yani taban bunu hissettiği andan itibaren zaten bunu kuralları vardır.

Bakın ben şunu söyledim. Bu geminin kaptanı ben miyim? Benim. Kaptan gemiyi dalgalı ortamda denizde bırakmaz, terk etmez.

Mehmet Akif Ersoy- Limana yanaştırır dediniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Sağlam limana yaraşır ondan sonra der ki...

Mehmet Akif Ersoy- Neresi o liman efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Kurultay neresi olabilir.

Mehmet Akif Ersoy- Kurultaya kadar? Limana yanaştırmaktan kastınız kurultay.

Kemal Kılıçdaroğlu- Başka çaremiz yok ki zaten.

Mehmet Akif Ersoy- Peki yerel seçimden önce mi o kurultay, sonra mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- İkisinde de olur. Ona da bizkarar vereceğiz. Yani oturulacak, Parti Meclisi oturacak karar verecek ona da. Şu tarihte kurultay olsun denecek o tarihte yapılacak.

Mehmet Akif Ersoy- Sizin yaklaşımınız nedir efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Benim yaklaşımım yerel seçimlerden önce kurultayın yapılması. Yerel seçimden önce kurultayın yapılması ne olacak yani.

Kemal Kılıçdaroğlu- Peki o soruyu sorayım o zaman. Deniyor ki, ben kusuruma bakmayın CHP’yi çok iyi tanıdığımı iddia edemem ama delegelerin Genel Başkanı seçtiği, Genel Başkanın delegeleri seçtiği ve dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu kendisi istemediği sürece hiç kimse onu Genel Başkanlık yarışında geçemez gibi bir yaklaşım çok konuşuluyor.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır efendim. Kim konuşuyor mesela bunu?

Mehmet Akif Ersoy- Efendim biz konuşuyoruz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Ben hiçbir delegeyi seçmem, yok yani. İki; ben hiçbir il başkanına şunları delege yap, şunları delegelikten çıkar demem, diyemem zaten. Bunu dediğiniz andan itibaren o il başkanına yapılması gerekeni yapamazsınız. Bana şu delegeye dokunma dediğiniz andan ya da şu delegeye bana oy ver dediğiniz andan itibaren o delegenin sözünden dışarı çıkamazsınız. Delege sizi esir alır, örgüt sizi esir alır. Bizim kendi kuralımız, Cumhuriyet Halk Partisinin geleneklerinde Genel Başkan çok yukarıdadır, Genel Başkan böyle şu seçim şurada olsun, şu seçim şurada olsun, şu delegeler şuraya gelsin, masa şurada kurulsun, delegeler gitsin bana oy versin. Bizim geleneğimizde o yoktur, olmaz da zaten.

Mehmet Akif Ersoy- Nasıl oluyor bu? Yani bize teknik olarak bunu izah eder misiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Mahallede üyelerimiz var, sandığımız konuyor gidilip orada oy kullanılıyor.  Onlar delegeyi seçiyorlar, delegeler ilçeyi, ilçe sonra ili seçecek, başkanı. Orada yarışmalar olur. Zaten bakın şu anda Türkiye'nin bütün mahallelerinde heyecan var. Yani bizim partililer kim delege seçildi. Şikayetler geliyor girdim beni delege seçmediler, öbürü diyor hayır ben delege seçildim diye mutlu oluyor. İnsanlar yani kimin delege olup olmadığını da bilmiyorum ben. Nereden bileceğim.

Mehmet Akif Ersoy- Nasıl peki sonuç olarak kurultayda sizi seçecek bir delege…

Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın, şu anda biz seçim yapsak aynı şikayet gelmeyecek mi? Demek ki geçen delegeleri de ben seçtim o zaman değil mi? O zaman hemen şimdi kurultayı yaparım değil mi? Şimdi yaparım nasıl olsa bunları ben seçtim gelip bana oy verecekler. Şimdi ise eğer başkaları yani başka arkadaşlar ben Genel Başkan olacağım diyorsa alana çıkardılar, gezerler, örgütü gezerler, il başkanları toplantısında konuşmalar yaparlar, gelin bana oy verin derler. Daha bu süreç başlamadı. Göreceksiniz adaylar çıktığı zaman onlar çıkacaktır il il gezeceklerdir. İşte efendim gelin ben Genel Başkanlığa adayım bana oy verin diye. Hiçbir kısıtlama olmaz. Özgürce insanlar çıkarlar, il başkanları toplantısında konuşmalar yaparlar. Bunlar demokrasinin gereği zaten. Yani bu konuda bir şey söyleyeyim, bu konuda hiç kimse sürecin üstüne bir gölge düşüremez. Bunu söyleyen CHP’yi tanımıyor demektir, bilmiyor demektir. Seçimlerin yapıldığını ve Genel Başkanın konumunu bilmiyor demektir.

Mehmet Akif Ersoy- Bazı il başkanlarını görevden aldınız. Bu söylediklerinizle bir tenakus barındırıyor mu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır o gerekçeyle alınmadı ki.

Mehmet Akif Ersoy- Neden alındılar?

Kemal Kılıçdaroğlu- Her birisinin ayrı ayrı gerekçeleri var. Şimdi ben il başkanlarını şunu şu gerekçeyle aldık, şunu şu gerekçeyle aldık dersek doğru değil. Onu Parti Meclisi toplantımız var. Parti Meclisi toplantımızda bunları görüşeceğiz, hangi gerekçeyle aldığımızı Parti Meclisine aktaracağız. Parti Meclisi oturacak Merkez Yönetim Kurulunun aldığı kararı denetleyecek. Yani hayır bunu görevden haksız yere aldınız iade edin diyebilir. Hayır doğru yaptınız kabulde olabilir.

Mehmet Akif Ersoy- Peki delege seçimleri devam ederken bunun olması insanlarda buraya bir müdahale sözkonusu gibi bir algı oluşturmaz mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır olmaz.

Mehmet Akif Ersoy- Etkiler mi, etkilemez mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo etkilemez. Yani biz şimdi İstanbul il başkanını alıp yerine başka birisini atasak, İzmir, Ankara gibi büyük merkezleri alsak bu dediğimiz olur. Diğerleri küçük yerler. Yani onların kendi içinde gerekçeleri var. Bakın biz ayrıca bütün illere ikişer milletvekili gönderdik. Bakın edin nedir ne değildir diye. Onlar bize raporlar gönderdi. O raporlarda değerlendiriliyor. Yani biz diğer partiler gibi değiliz yani kimse kusura bakmasın. Ya Cumhuriyet Halk Partisini yeterince tanımıyorlar. Cumhuriyet Halk Partisinde Genel Başkan şunu söyledi her şey olur. Hayır efendim. Ertesi gün kıyamet kopar yanlış bir şey söylediğiniz zaman. Genel Başkan rahatlıkla Parti Meclisinde de eleştirilir, Merkez Yönetim Kurulunda da eleştirilir. Bizde tek adam rejimi yok ki. Bizde demokratik kurallar vardır. Eğer ben bir hata yaptıysam, bir eksiğim olduysa derhal bizim milletvekili gelir beni uyarır, il başkanı uyarır, ilçe başkanı uyarır. Efendim şurada şunu söylemişsiniz doğrusu budur diye. Merkez Yönetim Kurulunda Parti Meclisinde herkes rahatlıkla konuşur. Tam tersine ben eğer Parti Meclisinde MYK'yı veya beni eleştirecek arkadaşların hiç sözünü kesmem, onlar bir saatse bir saat konuşurlar, 15 dakikaysa 15 dakika konuşurlar. Onlara bu esnekliği sağlarım. Onu da bizim örgütümüz gayet iyi bilir.

Mehmet Akif Ersoy- Ama yani şöyle, seçim sonuçları bir yenilgi mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yenilgi olarak görmüyorum.

Mehmet Akif Ersoy- Ne olarak görüyorsunuz efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Seçim sonuçlarını kazanamadık. Şunu kabul etmemiz lazım. Bu konuda, oturup sağduyuyla bir irdelemek gerekiyor. Biz irdeledik. Birden fazla yani bizim kazamamamızın birden fazla nedeni var. Bunu daha önce bir programda da aktarmıştım. 1 sandıklı yerler veya 2 sandıklı yerler yani seçim sandığı küçük köylerde veya kasabalarda 2 sandık konulan yerlerde oyumuz düşük. Biz buralara gitmemişiz yeteri kadar. Bu kabahat, kusur varsa bu kusur bize ait. Buradaki oturan yurttaşlar enflasyonu kentte yaşayan vatandaşa göre yeteri kadar hissetmemiş. Eğer neden saymak gerekiyorsa birinci nedeni buralara gidemedik. Büyük kentlerin hemen hemen büyük bir kısmında zaten biz birinci partiyiz. Yani cumhurbaşkanlığı seçiminde zaten birinci pozisyondayız.

Artı, bir şey daha var. Biz sıradan bir seçim yapmadık. Makul, demokratik ölçüler içinde bir seçim olmadı. Şimdi ben size soruyum Mehmet Akif Bey, bütün bakanlar devletin araçlarını kullanıyorlar mıydı, kullanıyorlardı. Bütün bakanlar devletin bütün imkanlarıyla vatandaşa gidiyorlar mıydı, gidiyorlardı. Devletin imkanlarını kullanarak bir seçim yapılması demokratik midir, değil midir? Ahlaki midir, değil midir?

Mehmet Akif Ersoy- Kazanacağınızı kesin olarak ifade etmiştiniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette. Bütün bunlara rağmen bir şey daha. Bu yetmedi ama daha var. Bir seçimin ahlaki temeller üzerinde, yasal temeller üzerinde, hukuk temelleri üzerine inşa edilmesi lazım. Eğer bir seçimde sahtekarlık yapılıyorsa ve o sahtekarlık bütün seçim meydanlarında gösteriliyorsa ve havuz medyası dediğimiz medya, başta Yenişafak gazetesi olmak üzere, onun da altını özel olarak çizmek isterim. En büyük sahtekarlığı yapan gazetelerden birisidir. Çünkü 3 milyon lira para sadece Facebook hesaplarına ayırdı Yenişafak gazetesi, beni karalamak için. Bu gazetecilik midir, bu ahlak mıdır?

Daha sonra Erdoğan, sahte videolar yaptı, bütün seçim meydanlarında gösterdi. TRT bunları defalarca, günlerce gösterdi. Sahtekarlık yapan bir insandan Cumhurbaşkanı olur mu? Şimdi ben sağduyu sahibi bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim. Sahtekarlık yapandan Cumhurbaşkanı olur mu? Seçim meydanlarında çıktı açıkça montaj videolar dedi.

Mehmet Akif Ersoy- Efendim bir şey söyleyebilir miyim? Çok özür diliyorum böler gibi oldum ama. 28 Mayıs tarihinde millet bir irade ortaya koydu ve cumhurbaşkanını yüzde 52 ile tekrar seçti. O dönem eleştirileriniz tabii ki eleştirilerinizi dinliyoruz, kamuoyuyla paylaşmanız normal. Yenilgi mi diye bundan dolayı sordum ve parlamentoda cumhur ittifakını seçti. Seçimde yenilgi bu değilse yenilgi nedir? Yenilgi nedir? Yenilgiyi tanımlar mısınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi. Bir şey soracağım. Şimdi eğer seçim sonucu 60-40 olsaydı yenilgiydi.

Mehmet Akif Ersoy- Ama öyle bir şey sosyolojik olarak…

Kemal Kılıçdaroğlu- Sosyoloji kazanamadık.

Mehmet Akif Ersoy- Hayır sosyolojik olarak 60-40 mümkün değil zaten. Kutuplaşmış bir ülkede bu kadar…

Kemal Kılıçdaroğlu- İkinci turda.

Mehmet Akif Ersoy- Evet yani sosyolojik olarak öyle bir şey mümkün değil. Yani sonuçta bu demokrasilerde 50’yle de olabilir, 50.1’le de olabilir.

Kemal Kılıçdaroğlu- Niye mümkün olmasın? O zaman gerçek anlamda yenilgi olurdu. Biz devletin kullandığı bütün imkanlara, yapılan bütün sahtekarlıklararağmen bu ülkede 25 milyon insanın oyunu aldık. 25 milyon insan demokrasiden yana, özgürlükten yana oy kullandı. 25 milyon insanın kullandığı oyu bir yenilgi olarak tanımlayamazsınız. 25 milyon insan otoriter bir yönetimde demokrasiden yana oy kullanıyorsa, insan haklarından yana oy kullanıyorsa demek ki orada bir umut vardır.

Mehmet Akif Ersoy- Peki sizi destekleyen gazeteciler, muhalif medya dediğimiz kesim içerisinde de bunu bir yenilgi olarak ifade eden, paylaşan…

Kemal Kılıçdaroğlu- Edebilirler. Hayır ben onlara niye bunu ifade ediyorsunuz deme hakkım yok. Sizde edebilirsiniz. Benim görüşümü soruyorsunuz ben kendi görüşümü ifade ediyorum. Siz diyebilirsiniz bu yenilgidir diye. Olabilir o sizin görüşünüz.

Mehmet Akif Ersoy- Siz başarı olarak mı görüyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Başarı değil. Başarı gidip iktidar olmaktır. Yani şimdi ben kalkıp da bu başarıdır, başarı değildir. Burada söylemek istediğim şu; bir seçim yapıldı, demokratik olmayan bir ortam için de yapıldı, bütün karalama kampanyaları yapıldı, bütün sahte videolar yapıldı, insan haklarına aykırı uygulamalar yapıldı, devletin bütün imkanları parası ve bürokrasi kullanıldı. Ona rağmen bu ülkenin insanlarının 25 milyonu demokrasiden yana oy kullandı. Bana söyler misiniz otoriter bir yönetimde bu ülkenin insanlarının yüzde 48'i demokrasiden yani oy kullanmışsa bunu siz bir yenilgi olarak görür müsünüz Allah aşkına? Vicdan bunu kabul eder mi?

Mehmet Akif Ersoy- Yani 27,5 milyon kişide bunun böyle olmadığını düşünüp Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı olarak seçti. Dediler ki biz böyle düşünmüyoruz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet ona itiraz etmedim ki ben. Ama dediğim gibi sahtekarlıkla… Şimdi siz kalkıp da Cumhuriyet Halk Partisi gibi bir partiyi, Milli Kurtuluş Savaşı veren bir partiyi nasıl terör örgütüyle bir araya getirirseniz? Ya bunun ahlakla ilgisi var mı?

Mehmet Akif Ersoy- Şöyle söylediler. Kandil’den çok açıklama geldi destek verilmesine dönük millet ittifakına ve sizin doğrudan Kandili hedef alan bir net ve sert bir açıklamanız olmadığı yönünde eleştiriler paylaştılar. Benim yayınıma katılan çok sayıda bakan.

Kemal Kılıçdaroğlu- Bir şey söyleyeyim. Sizin sağduyunuza seslenmek isterim. Kandilden yapılan açıklamada Kılıçdaroğlu'nu destekliyorum dendiği zaman kimin işine yarar? Kimin işine yarar? Erdoğan’ın işine yarar değil mi? Erdoğan'ın Kandille bir bilgisi yok muydu? Ben bunu bilmiyor muydum? Kandil niye bu açıklamaları yapıyor?

Mehmet Akif Ersoy- Veya HDP'nin yaklaşımını veya Kandili bu anlamda net ifadelerle…

Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim defalarca yaptık.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yaptınız mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Milli Kurtuluş Savaşı'nı verenCumhuriyeti kuran bir parti bir terör örgütüyle yan yana getirilir mi? Terör örgütünün saldırısına uğrayan bir Genel Başkan nasıl terör örgütünden yana tavır alır? Terör örgütüne çadırı mahkemeleri kuran benim ben miyim?

Mehmet Akif Ersoy- Bu arada şunu da ifade edeyim. Ben kendi yayınımda ana haberde o videonun montaj bir video olduğunu ve doğru bir şey olmadığını ifade ettim. Böyle bir video yok, böyle bir açıklama yok diye paylaşmıştım. O dönemde de paylaştım, aynı şeyi de düşünüyorum. Ama bir şey söyleyeceğim…

Kemal Kılıçdaroğlu- Erdoğan bunu itiraf etti montaj montaj dedi. Derler ya Allah…

Mehmet Akif Ersoy- Sordum da ben bakanlara yani böyle bir video var. Sayın İbrahim Kalın'a sordum mesela. O da bazı ifadeleri bilmiyorum takip edebildiniz mi? Sayın Ömer Çelik’e sordum. İçeriği itibarıyla yani Kandil’denonlarda şöyle ifade ettiler. Kandil’den bu destek var mı Akif Bey dediler soruyorum size. Evet var. Veya FETÖ'cü hesaplar işte destekliyorlar mı? Evet böyle açıklamalar yapıyorlar. Peki onlara karşı biz sizin hiçbir desteğinizi istemiyoruz dediler mi diye bir soru yönelttiler. Dediniz mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Bir parti terör örgütüne sizin desteğinizi istemiyoruz diye bir şey söyler mi?

Mehmet Akif Ersoy- Muhatap almaz diyorsunuz anladım.

Kemal Kılıçdaroğlu- Nasıl olur bu? Allah aşkına bana söyler misiniz?

Mehmet Akif Ersoy- Böyle bir ifadenizde vardı zaten hatta. İsmini bile zikretmeyi…

Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın şimdi terör örgütü terörü niye yapar? İsmi daha fazla zikredilsin diye. Bu ülkenin Milli Savunma Bakanlığı, bu ülkenin Genelkurmay Başkanlığı terör örgütün adını telaffuz ediyor mu? Etmiyor biz devlet terbiyesi almış kişileriz.

Mehmet Akif Ersoy- Bu hassasiyetle böyle yaptınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette. Sadece bir değil biz bütün terör örgütlerine karşıyız. Çünkü terör bir insanlık suçudur. Siz terör örgütüyle yan yana gelemezsiniz. Yan yana gelenler onlar suçlanan biziz. Saldırıya uğrayan biz yine suçlanan biziz.

Şu var, devletin bütün imkanları kullanıldı. Biz bunu da gayet iyi biliyoruz. Parası kullanıldı. Biz bunu da gayet iyi biliyoruz.

Mehmet Akif Ersoy- Efendim şöyle yani sonuçta seçimi kazandıkları için söylüyorum. Seçimden önce bu bir ölüm kalım mücadelesi diye çokça defa ifade ettiniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet demokrasi açısından.

Mehmet Akif Ersoy- Seçim bitti. Ben bir videonu izledim bir kahvede vatandaşlarımızla otururken. Orada şöyle bir şey söylüyorsunuz. Yani seçimi onlar kazandılar bu bir şey değil. Yani bir ölüm kalım şeyi değil, ulur böyle şeyler, hayatta her şey mümkün. Biz önümüzdeki döneme bakacağız.

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabii önümüze bakacağız.

Mehmet Akif Ersoy- Hatta şöyle bir yorum yapmıştım belki görmemişsinizdir ama ardınızdan söylediğim bir şeyi ifade edeyim. Dedim Allah sağlık versine geldi iş. Yani bu kadar daha önceki söylemeniz böyleyken bir sorun yok böyle şeyler olura getirmiş olmanız bir tenakuz mudur?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır. Şöyle ifade edeyim. Yüzde 48 oy almamız yani 25 milyon insanın destek vermesi çok güzel bir şey otoriter bir yönetimde ve bütün olumsuz koşullara rağmen. Dolayısıyla o insanlara hem teşekkür etmek, artı 25 milyonu 30 milyona, 35 milyona çıkarmak içinde mücadele etmek.

Mehmet Akif Ersoy- Peki değişmekle ilgili bir şeyi unutmayayım. Seçimden önce mesela sağ sol kalmadı gibi ifadeleriniz vardı. Artık yani bu arada Sayın Eren Erdem’de mesela sizin en önemli meziyetlerinizden birisinin ittifakı bu kadar farklı partiyi bir araya toplamak olduğunu dolayısıyla yerel seçimde en çok buna ihtiyaç olacağını o nedenle de Genel Başkanlığa devam etmeniz gerektiğini ifadeler cümleler kurdu bir televizyon programında. Ama içeriden tabi eleştiriler var. O zaman sağ sol diye bir şey kalmadı demiştiniz. Şimdi değişimden sosyal demokrat…

Kemal Kılıçdaroğlu- 21. yüzyılda sağ sol kavramları dünya şöyle ikiye bölündü…

Mehmet Akif Ersoy- CHP nereye konumlanacak diye soracaktım.

Kemal Kılıçdaroğlu- 21. yüzyılda dünya demokrasiden yana olanlarla otoriter rejimden yana olanlar diye iki ayrılmış vaziyette şu anda. Ben Avrupa parlamentosuna gidip konuşma yaptığımda orada bir toplantıya davet edilmiştim. Marks’ın meşhur sözü vardır. Dünyanın işçileri birleşin zincirlerinizden başka kaybedecek bir şey yoktur diye. Ben de şu çağrıyı yapmıştım. Dünyanın bütün demokratları birleşin ve demokrasiyi her ülkeye getirelim diye. Bizim hedefimiz demokrasi. O nedenle demokrasiyi getiririz önce kendi ülkemize. Şu anda öncelik demokrasi. Demokrasinin gelmesi lazım, insan haklarının gelmesi lazım. Hapishaneler tıka basa dolu, açlık var sefalet var ve yoksulluk var ve insanlar korkudan konuşamıyorlar. İnsanlara baskı kuruyorlar. Adalet arayan insanlar adliyekapılarında adalet arayan insanlara her türlü adaletsizlik yapılıyor. Dolayısıyla dünya şu anda… Bizim birinciönceliğimiz demokrasiyi getirmek. Biz 6liderin bir araya gelmesinin temel hedefi de bu zaten. Demokrasiyi getirmek ve Türkiye’yi hızla kalkındırmak ve hızlabüyütmek. Şeffaf bir toplumu, adaletli bir toplumu yeniden inşa etmek. Ondan sonra bakarız. Biz elbette sosyal demokrat bir partiyiz. Sosyal demokrat yani sosyal devletten yanayız, yani emekten yanayız, yani alın terinden yanayız. Yani gelir dağılımının eşit olmasından yanayız. Yani vergilerin adaletli olmasından yanayız. Bizim 6 liderin bir araya gelip imzaladığı ortak mutabakat metninin de temel normu bu.

Mehmet Akif Ersoy- İttifak devam ediyor mu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır yani ittifak normal seçimde. Ondan sonra zaten doğal olarak sonuçlanıyor. Yani özel olarak biz bir araya geldik ittifakı bitirdik diye bir şey yok. Zaten seçim ittifakıydı. İttifakımızı yaptık, seçimler bitti yine liderler olarak zaman zaman telefonla da olsa yan yana da olsa gelip konuşuyoruz tabi.

Mehmet Akif Ersoy- Gençlerle ilgili bir şey sorup parti içi meselelere geçmek isterim. Cumhuriyet Halk Partisinde gençlerin önüne açmakla ilgili çokça şey ifade ettiniz. Ama mesela Gençlik Kolları Başkanınız üçüncü sıradan mı adaydı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Konya 3. sıra.

Mehmet Akif Ersoy- Konya 3. sırada. Konya'dan iki vekil çıkarıyor mesela CHP.

Kemal Kılıçdaroğlu- 3’te çıkarabilirdi, 4’te çıkarabilirdi.

Mehmet Akif Ersoy- Orada birinci sıraya işte ittifak içerisinde olduğunuz partilerden bir milletvekili koydunuz veya bir önceki Gençlik Kolları Başkanınız Mersin'de 6 sıradaydı galiba. Orada da mesela milletvekili seçilemedi, Mersin'de de çıkaramadınız. Gençlerin önünü açıyor musunuz sizce?

Kemal Kılıçdaroğlu- Bizim parti yönetiminde yüzde 20 gençlik kotası var parti yönetiminde.

Mehmet Akif Ersoy- Milletvekilleri açısından? Mesela AK Parti Genç Kolları Başkanını milletvekili olarak meclise gönderdi.

Kemal Kılıçdaroğlu- Milletvekilleri olarak özel bir kotamız yok, milletvekilleri olarak. Yani cinsiyet kotası veya diğer kota yok. Şimdi eğer parti tüzüğünde bir düzenleme yaparsak gençlik kotası ve cinsiyet kotası gibi bir parti tüzüğünde bir düzenleme olursa ozaman doğal olarak yer alacaktır hangi Genel Başkan olursa olsun.

Mehmet Akif Ersoy- İsim zikretmeden soracağım. Cumhuriyet Halk Partisinde 6 dönemdir, 5 dönemdir, 4 dönemdir milletvekilliği yapan çokça isim var. Mesela AK Parti bunu 3 dönemle sınırlandırdı ve yaptı. Böyle bir şey yapmayı düşünüyor musunuz ve bu bir problem mi mesela? Bir isimlerin böyle 7 dönem milletvekili olması, 6 dönem. Yani hiç değişmemesi burada bir şey değişmiyor algısı yaratmıyor mu sizce de? Bu eleştiriye katılır mısınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şöyle, şunu rahatlıkla ifade edebilirim. Tabii yani uzun süreli parlamentoda bulunmanın bir yararı yok. Yani bir süre sonra zatenheyecanınızı da kaybediyorsunuz parlamento görev yaptığınız süre içerisinde. 3 dönem olabilir, 2 dönem olabilir. Şu anda bu konuda yani parti tüzüğünde yapılacak değişikliklerle ilgili bir sayfa açıldı yani partide bir sayfa açıldı. Oradan örgütlerden görüşler geliyor. O görüşler eğer yoğunluklu olarak evet ikidönem, üç dönem, dört dönem neyse olsun derlerse onu o düzenlemeleri yapacağız ve o konuda kurultayda parti tüzüğünü değiştireceğiz. Bu çalışmalarımız var.

Mehmet Akif Ersoy- Peki efendim şöyle, Amerika'ya gittiniz, Almanya'ya gittiniz. Bu sizin fikriniz miydi? Doğru bir program mıydı? Yine olsa yine gider misiniz böyle bir dönemde? Sayın İmamoğlu'nun davası varken Almanya'daydınız ve o davayla ilgili ya buradan bir şey çıkmaz efendim dendiği çokça kulislerde konuşuldu. Böyle bir şey dendi mi size, kim dedi? Ve şimdi olsa gitmezdim diyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Amerika'ya gittim, İngiltere'ye gittim, Almanya'ya gitti. Osmanlı sanayi devrimini kaçırdığı için battı. Şimdi her saniyede birden fazla buluş var. Şimdi teknoloji devrimi, teknoloji çağındayız. Türkiye bunun neresinde? Eğer iktidar olduğumuzda dünyanın en saygın bilim insanlarına Türkiye kökenli kendi ülkenize getirmiyorsanız, teknolojide bir atılımın önünü açmıyorsanız, üniversiteleriniz bilgi üretmiyorsa sizin teknoloji devrimini yakalama şansınız yok.

Mehmet Akif Ersoy- Ama seçimi kazanamadığınız için şuanda onlar yanınızda değil.

Kemal Kılıçdaroğlu- Ben Amerika’ya nereye gittim? MIT’ye gittim. Dünyanın teknolojide bir numaralı üniversitesi. Ben orada gidip siyasilerle görüşmedim. Oradaki Türk profesörlerle bilim insanlarıyla görüştüm, yabancı bilim insanlarıyla görüştüm. O üniversitede görev yapan, teknolojide çok büyük yatırımlar yapan nano teknoloji merkezini gezdim. İngiltere'ye gittim tasarım teknoloji konusunda üniversite hocalarıyla görüştüm, bilim merkezlerini gezdim, yapayzeka merkezlerini gezdim. Acaba biz bunları kendi ülkemize getirebilir miyiz? Kendi ülkemizde bu tür bir açılımı, bir çağdaşlığı hayata geçirebilir miyiz?

Mehmet Akif Ersoy- Çok özür dilerim yine böldüm sizi kusuruma bakmayın lütfen. Aslında sorun burada şu, Almanya ziyaretiniz hassaten o açan. Amerika'daki 6 saat farkı çok konuştuk sormayacağım.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo yo  onu da sorun niye sormuyor musunuz?

Mehmet Akif Ersoy- Soruyum ama konuşuldu 6 saat kaybolduğunuz, FETÖ’yle görüştüğünüz söylendi.

Kemal Kılıçdaroğlu- 8 Saat.

Mehmet Akif Ersoy- 8 saat özür dilerim kaybolduğunuz. Orada işte FETÖ'ye ya da öyle iddialar gündeme getirildi.

Kemal Kılıçdaroğlu- İddialar öyle kaybolmadım.

Mehmet Akif Ersoy- Hatta bir senatörle görüşecektiniz sonra bir anda bir problem oldu ve iptal edildiği söylendi.

Kemal Kılıçdaroğlu- O ayrı. O gitmeden önceki olay. Yani bir senatörle görüşecektik fakat onun Kanada sınırına çok yakın olduğu için o kadar uzun mesafeye gidip dönme şansım olmadı yani gün yetmedi daha doğrusu. Yoksa gidip görüşecektik.

Mehmet Akif Ersoy- Almanya'ya giderken davadan bir şey çıkmaz diyen biri oldu mu efendim size?

Kemal Kılıçdaroğlu- Dur daha geleceğim oraya. Önce şu 8 saati. 8 saat ben çıktım New York'a geldim New York'tan Washington'a geçtim zaten araçla 8 saat. New York'ta Erdoğan ailesinin kurduğu gökdelenine gittim. Bu gökdelenin nasıl dikildiğini görsünler. Onun önünde bir video çektim. Oraya uçakla gitme şansım yoktu yani aynı gün içerisinde. Araçla gittim. Aynı zamanda benim yanımda devletin polisi de vardı yani ben tek başıma gitmedim. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de polisi vardı, diğer arkadaşlarımda vardı. Gittim binayı gördüm. Bu bina nasıl yapıldı, buraya paralar nasıl gönderildi. Çünkü buradaki kişi yani buradaki Vakfında Erdoğan ailesine Başkanı ait, oradaki Vakfında Erdoğan ailesine. Siz milyon dolarları niye Amerika'ya götürüyorsunuz ve 35 katlı gökdeleni niye yapıyorsunuz? Ben bunu sormayacak mıyım? Ben bunu sormuyorsam ben niye siyaset yapıyorum? Kul hakkı yiyen insana ben neden bu soruyu sordum diye. Hazır Amerika'ya gitmişim, hazır dünyadaki, Amerika'daki teknoloji merkezlerini geziyorum, üniversiteleri geziyorum…

Mehmet Akif Ersoy- Bir etkisi oldu mu sizce? Vatandaş Türkiye’de mesela Amerika'ya gitmeseydiniz daha az oy alır mıydınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Onu oturup ölçmek lazım.

Mehmet Akif Ersoy- Ölçtünüz mü?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Başarılı, başarısız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo yani eleştiri de geldi. Çok iyi yaptın diyen de geldi. Olur tabii yani biz bunların hepsine saygı duyarız. Ama Türkiye'nin teknoloji konusunda bakın bir ülkenin üniversiteleri bilgi üretmiyorsa siz teknolojide bir şey yapamazsınız. Boğaziçi Üniversitesi ne oldu, niye bu hale geldi? YÖK’ün sefaletine bakın niye bu hale geldi? Bilim insanları neden yurtdışına gidiyor? Gencecik evlatlarımız neden geleceği yurtdışında arıyor. Bakın yüksek yetenek inşası diye bir kavram var yüksek yetenek inşası.  Yüksek yetenek inşası şu; bir ülkeyi ileriye taşıyan, yani bir ülkeyi geleceğe taşıyan o ülkenin nüfusunun yüzde bir buçuk, ikisidir. Yani üstün zekalılardan oluşur. Dünya bu yüksek yetenekli insanları kapma yarışındadır. İngiltere bütün dominyonlardan bunları topladı, buharlı motoru keşfetti sanayi devrimini başlattı. Amerika uzay çağını başlattı. Çin’le Amerika arasındaki kavga aslında bir yüksek yetenek inşası kavgasıdır. En yetenekli insanlara gönderdi Amerika'ya, bütün üniversitelerinde okudu bunlar bilgilendiler ve bunların tamamı geri döndü Çin’e. Çin'de bugün hangi noktaya geldi? Bizim ise en yetenekli evlatlarımızı bütün dünya kapıyor.

Mehmet Akif Ersoy- Belki şöyle bir eleştiri vardı yani seçimi kazandıktan sonra artık uygulayabileceği bir yer sonraki aşama ya belki bir sonraki aşama diye. Ama çokça sorum var. Almanya'ya giderken…

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi oraya da geleceğim.

Mehmet Akif Ersoy- Lütfen. Orada İmamoğlu davasından bir problem çıkmaz gidelim efendim diyen biri oldu mu efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Oldu tabi.

Mehmet Akif Ersoy- Kim efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu-  Olur mu yani şimdi ben şu bana söyledi yani. Yani ahlak denilen bir kural var yani, etik değerler vardır yani.

Mehmet Akif Ersoy- Tamam.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet yani orada yapılan suçlamanın doğrudan bilirkişi raporu var, alınan başka yazılar var. Normalde baktığınız zaman buradan bir şey çıkmaz. Kaldı ki benim Almanya'ya gidişimde benim Ankara'dan oraya gidişimde aşağı yukarı aynı saatlerde. Yani ben akşam geldim zaten.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet ama tabi çokça şey oldu. Miting yapıldı, sonradan katıldınız.

Kemal Kılıçdaroğlu- Sonra da yapıldı miting. Bir miting daha yaptık değil mi? Bu sefer ne oldu? Mitinge 6 Lider beraber gittik. Büyükşehir belediye başkanına destek vermek için gittik oraya.

Mehmet Akif Ersoy- Yani orada yanıltıldığınızı düşünmüyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Veya bir kasıt olduğunu size yönelik bir kasıt olduğunu düşünmüyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi sizin yurt dışı seyahatiniz, sizin kendi iradenizle olmuyor tek başına. Gideceğiniz üniversitede, gezeceğiniz yerlerde önceden programlanması lazım. Bu programlar çerçevesinde siz oraya gidersiniz. Yoksa telefon açıldı ben yarın geliyorum. Sizi kabul etmezler. Bizim devletin kuralları var ama oradaki üniversitelerinde kendi kuralları vardır,ilkeleri vardır. Haberi aldığımızda mahkumiyet haberini aldığımızda uçak kiralayıp hemen geldim zaten.

Mehmet Akif Ersoy- Peki seçim öncesi, seçim döneminde benimle misiniz, arkamda mısınız diye siteminiz oldu. Ben öyle anladım. Siz nasıl ifade edersiniz bilmiyorum ya da katılır mısınız bilmiyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu- Kime?

Mehmet Akif Ersoy- Bir siteminiz, sitem gibi algıladık biz onu. Yani öyle geçti bize duygu olarak. Benimle misiniz diye sordunuz? Sonra belediye başkanları tek tek tweet attılar.

Kemal Kılıçdaroğlu- O yanlış hatırlamıyorsam bir grup toplantısında bunu ifade etmiştim. Yine yanlış hatırlamıyorsam seçimlerden önceydi o. Çünkü bir Genel Başkan konuşurken bütün grubun kendisine destek vermesini ister ve grubun çalışmasını ister, milletvekillerinin çalışmasını ister, il başkanlarının, ilçe başkanlarınınçalışmasını ister o ruhun tekleşmesini ister. Bunu dillendirmek için.

Mehmet Akif Ersoy- Bir yalnızlık mı hissettiniz orada ya da bunun böyle olmadığını mı düşündünüz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Düşünmediniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır efendim hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Sizinle olduklarını ifade eden tweetler attılar belediye başkanları, partinizin mensupları da. Sizinleler miydi? Sizle birlikte hareket ettiler mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Çalıştılar hepsi.

Mehmet Akif Ersoy- Peki. Buradan o zaman müsaadenizle gelelim ana mesela.

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabii.

Kemal Kılıçdaroğlu- Bir toplantı yapıldı, video görüntüleri kamuoyuna servis edildi. CHP’de yeniden bir kaset skandalı şeklinde de paylaşıldı. Nasıl haber aldınız, ne hissettiniz, ne düşünüyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Sabahleyin cep telefonuma gelen bir mesajla gördüm.

Mehmet Akif Ersoy- İlk tepkiniz ne oldu efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Doğrusunu isterseniz tamamını seyretmedim, hala da seyretmedim.

Mehmet Akif Ersoy- Öyle mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yani gerçekten.

Mehmet Akif Ersoy- Neden?

Kemal Kılıçdaroğlu- Gerek duymadım yani.

Mehmet Akif Ersoy- Tamamıyla sizi ilgilendiren bir konu.

Kemal Kılıçdaroğlu-  Sadece beni değil partiyi ilgilendiren bir konu.

Mehmet Akif Ersoy- Doğru.

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabii. Yani sadece beni ilgilendiren olsa ben sonuna kadar izlerim. Partiyi ilgilendiren…

Mehmet Akif Ersoy- Genel Başkan olduğunuz için öyle söyledim.

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabii. Partiyi ilgilendiren bir konu, partiyle ilgili bir konu. Yani sonuçta partiye uzun yıllar emek veren arkadaşların yaptıkları bir toplantı diye düşünebiliriz.

Mehmet Akif Ersoy- Öyle mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Toplantı değil miydi?

Mehmet Akif Ersoy- Evet. Gördüğünüzde ne hissettiniz efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Etik olarak rahatsız edici bazı uygulamalar vardı etik olarak.

Kemal Kılıçdaroğlu- Peki bunu bu toplantıyı normal buluyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Bu toplantıyı normal bulduğunu ifade eden, o toplantıya katılan isimler var.

Mehmet Akif Ersoy- Olabilir. Ben normal bulmamda o normal bulabilir. Peki bunun bir Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde siyaset yapanlar açısından bir sonucu olacak mı? Veya nasıl yöneteceksiniz bu meseleyi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Onu biz yönetiyoruz zaten. Biz yönetiyoruz.

Mehmet Akif Ersoy- Nasıl?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi ben o konulara girmek istemem. Parti içi sorunları televizyon ekranlarında konuşmayı doğru bulmam. Bana sordunuz ben dikkat ederseniz çok kısa yanıtlar verdim.

Mehmet Akif Ersoy- Yani size yönelik bir yalnız bırakılma ya da size yönelik bir girişim olarak değerlendirmediniz mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi bakınız, eğer parti içerisinde bir kişi Genel Başkanlığı adaysa bunun yolu bellidir, kuralları bellidir, ilkeleri bellidir. Gelir aday olur başımın üstünde yeri vardır. Kimse neden aday oldun diye sormaz. Dolayısıyla tam tersine kendisini destekleyen arkadaşlar varsa arkadaşlarıyla beraber ortak hareket edebilir. İl başkanları toplantısında, ilçe başkanları yani seçimlerinin yapıldığı toplantılarda rahatlıkla konuşma yapabilir. Bu bizim geleneğimizde var zaten. Olmayan bir şey değil ki. Tabii herkes AK Parti'yigördüğü için ora gibi sanıyorlar. Biz öyle değiliz. Biz demokrasiyi içselleştiren bir partiyiz. Ama burada etik değerlere, kurallara uyulması gerekiyor.

Mehmet Akif Ersoy- Etik değerlere uyulmadığını düşünüyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.

Mehmet Akif Ersoy- Orada o toplantıya katılan isimlerle ilgili bu arada bir disiplin süreci başlatacak mısınız? Disipline sevk etmeyi düşünüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır, hayır. Bu konularda herhangi bir yorum yapmam.

Mehmet Akif Ersoy- Yorum yapmıyorsunuz. Olabilir, olmaya da bilir?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır disiplin diye bir şey o da yok. Öyle bir şey yok yani.

Mehmet Akif Ersoy- Disipline sevk etmeyi düşünür müsünüz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Gökhan Günaydın grup başkanvekiliniz ama aynı zamanda sizin dışınızda yeni bir Genel Başkan seçilmesi için yapıldığı değerlendirilen toplantılara katılan Sayın Özgür Özel grup başkanınız. Adalet Bakanlığı görevine getirmeyi düşündünüz isim Sayın Muharrem Erkek.

Kemal Kılıçdaroğlu- Olabilir bir araya gelebilirler.

Mehmet Akif Ersoy- Görevden almayı düşünüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Düşünmüyorsunuz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi bakın ben parti…

Mehmet Akif Ersoy- Bunu böyle çok sükunetle, itidalle mi karşıladınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette. Parti içi sorunları, çözülür çözülmez değil her sorun çözülür. Ama bunları televizyon ekranları başında tartışmayı asla doğru bulmam. Bir Genel Başkan parti içi tartışmaları televizyon önünde konuşmaz.

Mehmet Akif Ersoy- Ama mesela Sayın İmamoğlu’nun değişim çağrısı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yapabilir partilimiz değil mi?

Mehmet Akif Ersoy- Size yönelik olduğunu düşünüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Olabilir. Yani bu suç değil ki. Şimdi bu AK Partide olsa suç vay sen bunu nasıl dersin diye adamı linç bile edebilirle, partiden ertesi gün ihraç da edebilirler. Çünkü orada demokrasi yok. Demokrasinin olmadığı bir modeli bize uygulamak istiyorsunuz. Böyle bir şey yok. Biz demokrasiyi içselleştiren bir partiyiz. Beni de az önce söyledim Parti Meclisinde rahatlıkla herkes gelir Parti Meclisi üyeleri Genel Başkanı eleştirebilirler. Biz de eleştirilerden ders çıkarırız. Bizim partide hiç kimse eleştirilmez diye bir kural yok. Tam tersine akıl akıldan üstündür. Benim eksiğimi, ben hep şunu söylerim. Sağlıklı bir eleştiri, siyasetçinin en çok ihtiyaç duyduğu şey sağlıklı bir eleştiridir. Sağlıklı ve tutarlı bir eleştiridir. Onlar benim gerçek dostlarımdır. O çerçevede ben bakarım eleştirilere. Eleştirilerin haklı yönü de olabilir, haksız yönü de olabilir. Haksız yönü olursa söylerim, böyle söylüyorsun ama gerçek budur diye. Haklı yönü olursa ona da uyarım özen gösteririm.

Mehmet Akif Ersoy- Parti disiplini açısından bunu bir sorun olarak görüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Bu aşamada hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Bu aşamada görmüyorsunuz. Görevlerine devam edecekler. Sayın İmamoğlu böyle 200'den fazla toplantı yaptım 2 ay içerisinde dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu-  Olur.

Mehmet Akif Ersoy- Günde galiba 4 toplantı yapıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu- Olabilir.

Mehmet Akif Ersoy- Bunun Cumhuriyet Halk Partisine katkı sağlamak için yapıldığını ya da katkı sağladığını düşünüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- İddia öyleyse öyledir yani.

Mehmet Akif Ersoy- Sayın imamoğlu'nu İstanbul Büyükşehir Belediyesine yeniden aday yapacak mısınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Olmasını isterim.

Mehmet Akif Ersoy- Olmasını istersiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette.

Mehmet Akif Ersoy- Kendisiyle hiç bu toplantılar sonrası temasınız oldu mu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Oraya katılan herhangi bir isimle temasınız oldu mu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Hiç kimseyle görüşmediniz oraya katılan?

Kemal Kılıçdaroğlu- İsterlerse geliriz görüşürüz yani her toplantıyı yapana ben ayrıca telefon açıp niye toplantı yaptınız demem yani.

Mehmet Akif Ersoy- Sayın Faik Öztrak bir açıklama yaptı. Kabul edilemez olduğunu söyledi, etik dışı olduğunu söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu- Öztrak Parti Sözcüsü olarak soru üzerine açıklamalar yaptı. Soru sorulmasaydı yine açıklama olmayacaktı.

Mehmet Akif Ersoy- O kabul edilemez olduğunu, etik dışı olduğunu söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet. Ben de az önce etik kurallardan söz ettim.

Mehmet Akif Ersoy- Yani bu toplantılar olabilir ama etiği nedir efendim bunun?

Kemal Kılıçdaroğlu- O, biz biliriz.

Mehmet Akif Ersoy- Peki biz de bilmek isteriz ama.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Peki efendim. Bu hususa ilişkin o zaman Cumhuriyet Halk Partisinde bir kriz yok diyebilir misiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabii.

Mehmet Akif Ersoy- Hiçbir kriz yok. Bu bir kriz değil mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Kriz olarak görmüyoruz yani. Zaman zaman bu tür olaylar olur. Olur ama her şey yani su mecranı bulur. Su mecranı bulur. Buradaki temel sorun şu; temel sorun ülkenin bu kadar ciddi sorunu varken, insanlar perişan haldeyken, ekonomi bu haldeyken, zamlar almış başına gidiyorken Cumhuriyet Halk Partisinin içsorunlarının bir tartışma konusu olması beni rahatsız ediyor. Temel şeyim bu ve bu konuda bütün arkadaşlarımı uyardım. Bütün arkadaşlarım elbette seçimler dolayısıyla kendi görüşlerini dile getirebilirler, buluşabilirler, konuşabilirler ama her milletvekilinin, her belediye başkanının, her kadın kolları başkanının, her gençlik kolları başkanının hepsinin ortak hedefi var. Bu ülkede yaşayan 85 milyon çok dar bir grup hariç zamlardan perişan oldu. Parti içi tartışmaları toplumun önüne getirmek kadar yanlış bir şey yok. Parti içinde mücadele mi? Mücadele olur tabi. Onun kuralları vardır, etik değerleri vardır o kurallar içinde mücadele edersiniz. Kuralın dışına çıkıldığında ve bu tekrarlandığında gereğini yaparım. Kuralın dışına çıkıldığında ve tekrarlandığında gereğini yaparım. Şimdi söylüyoruz yani Partimizin Sözcüsü zaten ifade etti.

Mehmet Akif Ersoy- Hepsi CHP’de uzun yıllardır siyaset yapan ve bu meseleyi, partiyi iyi bilen isimler. Yani ilk defa da yapmamışlar bu toplantıyı. Ama siz ilk defa uyarıyorsunuz, ilk defa ortaya çıkıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu- Söylüyorum, söylüyorum.

Mehmet Akif Ersoy- Uyarıyorum kelimesini de kullanmıyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın her toplantının etik kurallar içinde yapılması lazım. Söylediğim o.

Mehmet Akif Ersoy- Bu isimlerin büyük bir çoğunluğu sizin Genel Başkanlığı bırakmanız gerektiğini düşünüyor efendim.

Kemal Kılıçdaroğlu- Olabilir.

Mehmet Akif Ersoy- Bu da normal.

Kemal Kılıçdaroğlu- İlla herkes beni destekleyecek diye bir kural olur mu? O zaman görüş ayrılığı olmaz.

Mehmet Akif Ersoy- Kendi iktidar alanınız içerisinde şimdi Erdoğan'a yönelik tek adam diye bireleştiriniz var.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.

Mehmet Akif Ersoy- Kendi iktidar alanınızda yani sizin bulunduğunuz iktidar alanınızda, kontrol ettiğiniz alanda Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı olarak sizin de partinizde tek adam gibi davrandığınız ve hiçbir şekilde yönetimi herkesi değiştirebildiğiniz ama kendinizin değişmesi konusunda ki süreçlerin önünü fiilen tıkadığınız yönündeki eleştirilere ne dersiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu-  Güzel bir şey söylediniz farkında mısınız? Her şeyi değiştirdiniz dediniz, herkesi değiştirdiniz. Demek ki değişim oluyormuş.

Mehmet Akif Ersoy- Sizin dışınızda.

Kemal Kılıçdaroğlu- Beni de değiştirecek olan kurultay ben nasıl kendi kendimi değiştireyim. Yani ben kurultayın yerine geçebilir miyim? Hayır. Bir partinin Genel Başkanını kim belirler? Kurultayı belirler. Yüz yıldır bu böyle. Ben şimdi kendi kendime gelip de kendi kendime Genel Başkanlıktan sonlandırayım ya da bitireyim. Bunlar doğru değil. Siz bir partiyi yönetiyorsunuz. Partiyi yönetirken de kurallarına göre yöneteceksiniz, ilkelere göre yöneteceksiniz. O partinin kuralları vardır, partinin tüzüğü vardır, partinin hukuku vardır, partinin gelenekleri vardır. O çerçevede yöneteceksiniz. Ben istediğim gibi partiyi yönetirim. Cumhuriyet Halk Partisinde öyle bir şey yok. Öyle bir şey yok.

Mehmet Akif Ersoy- Tanju Özcan ihraç edilecekti durdu. O zaman mesela Tanju Özcan’ı ihraç etmemeniz gibi bir durum var mı? Onun açıklamalarını da mesela böyle yerden mi değerlendiriyorsunuz? Yoksa ona karşı farklı bir yaklaşımınız var mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır yani. Partinin ilkelerine…

Mehmet Akif Ersoy- Bir ses kaydı yayınladı sizinle ilgili bu arada.

Kemal Kılıçdaroğlu- Olabilir. Partinin ilkelerine aykırı davrandığı için daha önce disipline verdik. Bakın siz az önce diyorsunuz ya bazıları sizde tek adam, işte kimse değiştiremez. Bakın, Tanju Özcan’ı MYK partiden kesin ihraç edilmesi görüşüyle YDK’ya sevk etti. YDK MYK’yı dinlemedi. Demek ki burada demokrasi var değil mi? Dinlemedi 1 yıl süreyle ihraç ediyorum dedi. 1 yıl sonra dönebilir. Devam ettiği için tekrar gönderdi. YDK nasıl bir karar alır bilmeyiz. Yani ben çağırıp da YDK üyelerine bunu ihraç edin…

Mehmet Akif Ersoy- Devam edebilir yani. Tanju Özcan'a karşı bir kızgınlığınız var mı? Buraya yürüdü vesaire bir takım açıklamalar. Sizin aleyhinize açıklamalar…

Kemal Kılıçdaroğlu- Kişisel olarak bir kırgınlığım yok ama parti olarak yapılan yanlış.

Mehmet Akif Ersoy- Yapılan yanlış. Bu arada tek adam konusuyla ilgili yani Erdoğan'a yönelik eleştirilerinizde o zaman şöyle boşa çıkmaz mı? Onu da sonuçta 27 milyon insan oy verip seçiyor yani orada seçilerek geliyor. Gitmesi için seçilerek kurultay diyorsunuz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Dikkatinizi çekerim ahlaki meşruiyeti…

Mehmet Akif Ersoy- Neden olsun efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Sahtekarlık yapan bir insan Cumhurbaşkanı olamaz değil mi? Bana söyleyin elinizi vicdanınıza koyun gazeteci olarak bana söyleyin sahtekarlık yapan birisinden Cumhurbaşkanı olur mu?

Mehmet Akif Ersoy- Yani bu sizin sahtekarlık yaptığı sizin kanaatiniz. Toplum böyle düşünmüyor ki oy vermiş.

Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın şimdi siz, topluma kendisi itiraf etti videolar konusunda değil mi? Ben değil o söyledi montaj diye. Montajcılık yapan bir adamdan hadi sahtekarlıktan vazgeçtik diyelim montajcılık yapan bir adamdan cumhurbaşkanı olur mu? Devleti yönetiyorsunuz ya ahlakı temsil ediyorsunuz orada. Ahlakı temsil etmeyen birisi orada oturuyor şu anda. Ahlaki açıdan sorgulanması gerekiyor, siyasal açıdan sorgulanması gerekiyor.

Mehmet Akif Ersoy- Çok özür dilerim. Şimdi mesela tam burada reklam arası 3-4 dakikadır arkadaşlarım beni sıkıştırıyorlar ama şöyle düşünebilir izleyicilerimiz. Yani Sayın Kılıçdaroğlu Sayın Erdoğan’ı eleştirmeye başladı ve Mehmet Akif reklama gitti falan gibi düşünlerse 4-5 dakikadır kulağıma anons ediliyor. Bir ara vereceğiz aradan sonra kaldığımız yerden devam edelim müsaadeniz olursa. Ümit Özdağ meselesini de soracağım. Birazdan devam edeceğiz efendim kısa bir ara.

Evet efendim Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezindeki yayınımıza devam ediyoruz. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu konuğumuz. Şero’da burada, aramıza katıldı efendim. Evet kendisinden bahsettik reklam arasında sonra kendisi de geldi.

Şöyle; Ümit Özdağ meselesi de var dedik konuşacağız diye ama öncesinde bu meseleyi bitirmeden önce efendim gerçekten…

Kemal Kılıçdaroğlu- Zor sorular sormayın demek için herhalde geldi.

Mehmet Akif Ersoy- Evet. Şöyle efendim seçim kampanyası sürecinin bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle birlikte yönetildiğine dair bir takım kulis bilgileri var. Yani orada bir planlama yapıldığı seçim makine sistemi kurulduğu, sizin bunu MYK’ya götürdüğünüz ve onaylandığı. Seçim kampanyası başarılı mıydı? Seçim kampanyası başarılıydı onu rahatlıkla söyleyebilirim. Ekrem Bey zaten Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Yani onun seçim kampanyası içinde olması kadar doğal bir şey yok zaten.

Mehmet Akif Ersoy- Başarılıydı kampanyada diyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Başarılıydı tabi.

Mehmet Akif Ersoy- O zaman olabilecek olan şey buydu gibi bir sonuç çıkar.

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabii. Hiç eksiğimiz olmadı dersem o doğru da olmaz yani şimdi samimi olarak.

Mehmet Akif Ersoy- Şunu şöyle yapsaydık dediğiniz bir şey var mı peki net.

Kemal Kılıçdaroğlu- Daha fazla yere gidebilirdik yani. Belki 6 liderin bir arada, sonra 8 olduk bir arada konuşma belki daha az olabilirdi. Daha fazla farklı yerlere ayrı ayrı da gidebilirdik. O olabilir yani.

Mehmet Akif Ersoy- Ben aslında size farklı bir yanıt alsaydım bu tek adamlık meselesi üzerine siz tek adam mısınız Cumhuriyet Halk Partisi'nde yoksa kendinizi yalnız hissediyor musunuz, yalnız adam mısınız diye soracaktım. Kendinizi yalnız hissediyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır.

Mehmet Akif Ersoy- CHP içerisinde ki bu tartışmaların kamuoyunda yani konuşulması sizin göreve devam etmemenizkonusunda pek çok ismin, önemli ismin açıklamalar yapması size kendinizi yalnız hissettirmiyor mu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır. Şimdi biz bir aradayız arkadaşlar var. Durum değerlendirmesi yapılırken ben tek başıma değerlendirmem. Elbette benim de görüşüm olur ama ben olabildiğince görüşümü en son açıklarım. Çünkü arkadaşlar daha rahat düşüncelerini ifade etsinler diye. Bu MYK’da da böyle olur, Parti Meclisinde de böyle olur. Eğer milletvekilleriyle kapalı bir toplantı yapıyorsak orada da en son görüşlerimi açıklarım ki milletvekili arkadaşlarımız ya Genel Başkan böyle söyledi şimdi ben aksine bir şey söylemeyeyim diye bir duyguya kapılmasınlar diye o çerçevede. Kendimi hiç yalnız hissetmedim. Tam tersine her türlü zaman zaman birbirimizi eleştiririz ama güçlü bir dayanışma kültürümüz var. Partinin güçlü bir dayanışma kültürü var yani.

Mehmet Akif Ersoy- O gece 14 Mayıs gecesi mesela benim Cumhuriyet Halk Partisinden duyduğum bir şey doğrudur yanlıştır siz lütfen doğrusunu söyleyiniz. Pek çok ismin, personelin hatta yöneticilerin kartlarının iptal edildiği, buraya polis geldiği ve içeriye giremedikleri, bir takım önlemler alındığı yönünde bazı şeyler paylaşıldı. Neden böyle bir şey oldu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Onu bilmiyorum, samimi söylüyorum bilmiyorum ama basın toplantısına girdiğimizde zaten salon doluydu.

Mehmet Akif Ersoy- Parti yöneticilerinin dahi partiye giremediği Genel Merkezin önünde polis barikatı olduğu bu doğru mu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Onu bilmiyorum.

Mehmet Akif Ersoy- Bilmiyorsunuz bilginiz dışında.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.

Mehmet Akif Ersoy- Peki. Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş kendi kararıyla mı o gece açıklama yaptılar kazandık, kazanıyoruz diye yoksa sizin tercihiniz mi? Kendi kararları mıydı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Orada bir masanın etrafında zaten toplanmış vaziyetteydik. Yani bende oradayım, diğer arkadaşlarda orada. Sayın İmamoğlu’da, Sayın Yavaş’ta  orada. Dolayısıyla Faik Bey de orada. Faik Bey mi açıklama yapsın dendi. Sonra Faik Bey'den, Faik Bey ilk açıklamayı yapmıştı sonra Sayın Yavaş ve İmamoğlu’nun açıklama yapmaları yönünde bir görüş belirlendi o çerçevede yaptılar.

Mehmet Akif Ersoy- Onlar mı söylediler, başkaları mı o görüşü…

Kemal Kılıçdaroğlu- Yani öyle bir karar çıktı orada. Dolayısıyla o çerçevede.

Mehmet Akif Ersoy- Ortak bir karardı yani onlarında onayladığı bir karardı.

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabii, tabii.

Mehmet Akif Ersoy- O saat dilimi içerisinde kazandık ifadesi sonra kazanmadığınız için çok tartışıldı hatta biz de yayın yapıyorduk çok zor durumda kaldık onu da söyleyebilirim. Yani bize çok tepki geldi gerçek verileri açıklayın CHP'den gelen veriler böyle değil şeklinde. Hatta ben dedim birkaç saat sonra hepsi ortaya çıkacak lütfen sükunetle takip edelim. O açıklamayı yanlış buluyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır. Çünkü ilk gelen veriler öyleydi zaten. İlk gelen verirler öyleydi.

Mehmet Akif Ersoy- Kazanıyoruz, kazandık ifadesini. Ama hani veriler daha netleşmeden bunu söylemiş olmak sizce bir hata mıydı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hata değil. Gelen veriler öyle, o veriler ilk kamuoyuna açıklanırken de o çerçevede açıklandı.

Mehmet Akif Ersoy- Çok teşekkür ederim. Sayın Ümit Özdağ meselesine geçeceğim o da çok günlerdir konuşuluyor. Hemen sorayım. Sizin Sayın Ümit Özdağ’la aranızda yaptığınız özel bir protokol var mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Var.

Mehmet Akif Ersoy- Var mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Var tabi.

Mehmet Akif Ersoy- O protokolde kendisine İçişleri Bakanlığı dahil 2 bakanlık daha vereceğinizi söylediniz mi, imzaladınız mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- O protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen bir protokoldür. Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değil.

Mehmet Akif Ersoy- Sayın Ümit Özdağ konuştu ama.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yani Ümit Bey düşüncesini açıkladı ama benim konuşmam doğru değil.

Mehmet Akif Ersoy-Peki o zaman o açıklama ve siz de yalanlamıyorsanız 3 bakanlık vermişsiniz ama Sayın Ahmet Davutoğlu dedi ki, ben Sayın Kılıçdaroğlu’na sordum böyle bir şey yok.

Kemal Kılıçdaroğlu- Dediğim gibi protokol evet var, ikimizin arasında evet imzalandı. Evet bu protokol kamuoyuna açık bir protokol değil. Dolayısıyla ikimizin namusuna teslim edilmiş bir protokoldür. Nokta.

Mehmet Akif Ersoy- Buradan hareketle Sayın Ümit Özdağ'ın söylediklerini doğru kabul edersek kendisine 3 bakanlık verdiğiniz protokolün olduğunu siz de kabul ediyorsanız onun söylediğini de doğru kabul edersek…

Kemal Kılıçdaroğlu- Bunlara hiçbir yorum yapmam.

Mehmet Akif Ersoy- İttifak ortaklarınızla hani hiç temas etmeden…

Kemal Kılıçdaroğlu- Yapmam.

Mehmet Akif Ersoy- CHP’deki liste üzerinden yorum yapmayacaksınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yorum yapmam doğru değil.

Mehmet Akif Ersoy- Peki efendim saygı duyuyorum. Ama böyle bir protokol var. Sayın Öztrak neden yok gibi bir açıklama yaptı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Öztrak protokolü bilmiyor ki.

Mehmet Akif Ersoy- Öyle mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.

Mehmet Akif Ersoy- Sizin dışınızda bir danışmanınız ve hiç kimse bilmiyor mu bunun dışında?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır. Danışmanda aynı kimse bilmiyor.

Mehmet Akif Ersoy- Danışmanınız dahil kimse bilmiyor. Sadece ikinizin arasındaydı? Peki bunun paylaşılmasından rahatsız oldunuz mu?

Kemal Kılıçdaroğlu- O konuda da yorum yapmak istemem. Düşüncelerimi söyledim az önce.

Mehmet Akif Ersoy- Anladım. Yani menfi ya da müspet bir yorum yapmak istemiyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Paylaşılmasına dairde? Peki. Efendim tekrar seçimlere gidiyoruz. Bu arada tabi herkes ısrarla böyle reklam arasında biraz bakmaya çalıştım. Israrla yani 2009’dan beri işte 11 seçim kaybedildi. Mesela şöyle bir soru var…

Kemal Kılıçdaroğlu- Niye 11 seçim kaybettik? Neye göre? Az önce yerel yönetimlerle ilgili bir şey söyledim.

Mehmet Akif Ersoy- Doğru. Oy olarak kaybedildi ama büyükşehirlerin kazanılması bir zaferdi.

Kemal Kılıçdaroğlu- O soruyu sorana onu bir sorsaydınız.

Mehmet Akif Ersoy- Tamam. Şöyle diyorlar. Bu yenilgi değil dedi. Zafer de değil dedi. Bu nedir ikisi değilse?

Kemal Kılıçdaroğlu- Kazanamadık. Bir seçime girdik kazanamadık.

Mehmet Akif Ersoy- Ama yenilgi de değil zafer de değil.

Kemal Kılıçdaroğlu- Değil tabi. Şimdi bakın, siyasette bir mücadele eşit koşullarda olursa onu bir şekliyle yenilgi olarak kabul edersiniz. Koşullar eşit değil. Koşullar ahlaki değil. Onu da ifade ettim.

Mehmet Akif Ersoy- Efendim şöyle, tüm bu konuştuklarımız yani işte bir Zoom toplantısının paylaşılması, Tanju Özcan’ın buraya yürümesi, sizin bir ses kaydınızı yayınlaması, içeriden peş peşe işte Sayın Bülent Tezcan’ın, İmamoğlu’nun…

Kemal Kılıçdaroğlu- Benimle ilgili ses kaydını araştırıyoruz.

Mehmet Akif Ersoy- Kimin kaydettiğini mi araştırıyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Savcılığa bildireceğiz. Çünkü yasadışı bir işlem.

Mehmet Akif Ersoy- Onunla ilgili bir suç duyurusunda bulunacaksınız.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yasa dışı bir işlem savcılığa bildireceğiz.

Mehmet Akif Ersoy- Peki. Tüm bu tartışmalar yani mesela…

Kemal Kılıçdaroğlu- Bizim o ses kaydını kim yaptı öyle bir teknik imkanımız yok bizim. Ama savcı bunu rahatlıkla bulabilir.

Mehmet Akif Ersoy- Tüm bu tartışmalar yani Sayın İmamoğlu’nun site kurması, değişim çağrıları, yapılan gizli toplantılar, bunların sızdırılması, Ümit Özdağ’ın bu açıklamaları. CHP’de böyle kaotik bir durum varmış gibi bir algı oluşturdu bizde.

Kemal Kılıçdaroğlu- Bunu en çok da medya kullanıyor. Çünkü saray onu istiyor.

Mehmet Akif Ersoy- Öyle mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette. Saray zamların tartışılmasını istemiyor. Bütün bunlar…

Mehmet Akif Ersoy- Ama şimdi bunlar sizin içinizden çıkıyor ya efendim çok özür dilerim. Sizden çıkıyor bu tartışmalar.

Kemal Kılıçdaroğlu- Çıkıyor çıkmıyor demiyorum yani. Ama yani…

Mehmet Akif Ersoy- Yine top bize kalıyor ya.

Kemal Kılıçdaroğlu- Bir partinin içindeki bir tartışmayı gazetelerin manşetlerine taşıtmak, onları büyütmek, internet sitelerinin tamamında birinci haber yapmak.

Mehmet Akif Ersoy- Ama bunlar normal şeyler mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo normal değil.

Mehmet Akif Ersoy- Normal olmayınca bizim konuşmamız normal değil mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Mesela bu kadar zam normal mi?

Mehmet Akif Ersoy- Değil.

Kemal Kılıçdaroğlu- Niye onlar manşetlere taşınmıyor?

Mehmet Akif Ersoy- Her gün konuşuyoruz biz efendim. Ben konuşuyorum her gün. Onu da konuşalım. Ama yani bunun tartışılması da…

Kemal Kılıçdaroğlu- Hiç merak ettiniz mi mesela havuz medyası zamları manşet yaptı mı?

Mehmet Akif Ersoy- Hiç okumuyorum efendim.

Kemal Kılıçdaroğlu- TRT manşet yaptı mı?

Mehmet Akif Ersoy- Bana mı soruyorsunuz? Soruyorsanız yapmadı. Moderatör benim ama cevap vereyim ben televizyon izlemiyorum. Gerçekten izlemiyorum bu arada.

Kemal Kılıçdaroğlu- Şunun için söylüyorum bunları tabi. Kaldı ki yani zaten bulunduğunuz konum gereği de zaten izleme şansınızda olmayabilir benim gibi. Ama ben hani bizi dinleyen sade yurttaşta bunu bilmeli. Yani devletin aygıtları, devletin televizyonu. Bakın, bizim CHP’ye ayırdığı süre 10 dakikaysa AK partiye ayırdığı süre 1,5 saat. Bu adil mi?

Mehmet Akif Ersoy- Hangi kanalı dediniz özür dilerim.

Kemal Kılıçdaroğlu- TRT diyorum. MHP’ye ayırdığı süre bizim 4 – 5 katımız ve TRT kendi yasasına göre tarafsız yayın yapmak zorunda. Onu da mahkemeye verdik TRT’yi de mahkemeye verdik. Ta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar götüreceğiz bunu. TRT dediğiniz bir kurum devletin kurumu benim vergilerimle yapacak, yasasına aykırı davranacak, ondan sonra biz kalkacağız TRT’ye bu devletin televizyonu diyeceğiz. Devletin değil sarayın televizyonu şuanda. Saraydan nasıl talimat alıyorsa aynı şekilde yayın yapıyor. Orada da ahlaki kurallara uyulmuyor, yasalara uyulmuyor. Orada da bir sorunumuz var.

Bakın kırsal kesim, şunu da araştırdık. O tek sandıklı yerlerde en çok izlenen televizyon kanalı TRT biliyor musunuz? Bütün sahtekarlıkları yayınlayan TRT.

Mehmet Akif Ersoy- Ama vatandaş tercih edip izliyor o zaman.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır başka kanal izleyemiyor.

Mehmet Akif Ersoy- Neden?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yok.

Mehmet Akif Ersoy- Nasıl yok?

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi.

Mehmet Akif Ersoy- Çekmiyor mu başka hiçbir kanalı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Çekmiyor. Bu konuları yani nerelerin televizyon çekip çekmediğini de gayet iyi biliyoruz.

Mehmet Akif Ersoy- Ha siz biliyorsunuz anladım. Ben bilmiyorum hakim değilim. Şöyle soracağım. Bu tartışmalar hani sizin içinizden çıkıyor ya günün sonunda. Mesela bende soruyorum hani merak ediyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu- Sizin sorma hakkınız var.

Mehmet Akif Ersoy- Kaotik bir fotoğraf gibi gelmiyor mu size?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Her şey gayet normal ve yolunda mı CHP’de efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Her şey yolunda falan öyle bir şey demedim yani.

Mehmet Akif Ersoy- Herkes kadar, her parti kadar mı sorun var?

Kemal Kılıçdaroğlu- Biz her parti gibi değiliz yalnız. Biz tek adam partisi değiliz. Şimdi toplum öyle bir hale geldi ki, demokratik bir ortamı bile kaos olarak görmeye başladı. İnsanlar düşüncelerini söyler, eleştirirler Genel Başkanı ne var bunda. Kıyamet mi kopar. Bu yeni de değil zaten. Ama karşı tarafa bakıyorlar orada tek adam rejimi var bize dönüyorlar niye siz adam değilsiniz diyorlar. Neden onların yaptığı gibi yapmıyorsunuz diyorlar. Biz öyle değiliz. Bu ülkeye demokrasiyi getiren partiyiz biz, insan haklarını getiren partiyiz biz, düşünce özgürlüğünü savunan partiyiz biz. Kim adaletsizlikle karşı karşıya kaldıysa bize oy versin vermesin gidip onun haklarını savunan partiyiz biz. Biz cumhuriyeti kuran bir partiyiz. Dolayısıyla bizi diğer partiler gibi değerlendirmesin hiçbir vatandaşımız.

Mehmet Akif Ersoy- Kurultayın yerel seçimden önce olmasını istiyorsunuz. Adaysınız kurultayda?

Kemal Kılıçdaroğlu- Bilmiyorum.

Mehmet Akif Ersoy- Bilmiyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi bakın şunu da söyleyeyim. Ben hiçbir zaman ben adayım demedim emin olun yani. Bundan önceki kurultaylarda da ben adayım demedim. İlk Genel Başkan olduğumda da ben adayım demedim. Ama o günün koşulları getirdi koşullar evet aday olmam istendi, delegeler, imzalar şunlar yapıldı aday oldum. Burada da ben öyle gidip de beni aday yapın. Ben kimseye gidip, bakın burada söylüyorum. Kimseye gidip beni aday gösterin demem, diyemem. Benim ahlakıma uygun değil, partinin geleneklerine de uygun değil.

Mehmet Akif Ersoy- Aday olmamayı düşünüyor musunuz? Yani beni aday yapsanız da ben kabul etmiyorum?

Kemal Kılıçdaroğlu- Ona bakarız.

Mehmet Akif Ersoy- Olabilir mi böyle bir şey?

Kemal Kılıçdaroğlu- Olabilir tabi niye olmasın yani?

Mehmet Akif Ersoy- Öyle mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi.

Mehmet Akif Ersoy- Yani tekrar Genel Başkanlığa aday olmama ihtimaliniz var o zaman kurultayda?

Kemal Kılıçdaroğlu- Niye olmasın? Yani niye olmasın?

Mehmet Akif Ersoy- Nasıl bir yol izlersiniz öyle bir durumda? Birini mi işaret edersiniz yoksa?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi o ayrı bir konu. Yani başka bir Genel Başkan adayı çıkarsa, partinin iyi yönetileceğinden, partinin geleneklerine bakacağından ve o gelenekleri derinleştireceğinden, demokrasi kültürünü geliştireceğinden, eleştirilere büyük bir saygıyla bakacağından, eleştiri yapanları ben illa tasfiye edeceğim diye bir düşünce işine girmediği zaman elbette ki böyle bir aday çıkarsa saygı duyarım.

Mehmet Akif Ersoy- Yerel seçimlerde Saygı Abiye bir röportaj vermişsiniz Öztürk’e. Çok iyi bir performans yakalayacağıma inanıyorum. Nasıl, motivasyon kaynağınız nedir? Yani genel seçimi, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamadınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Orada sahtekarlıklar olmayacak. Yani Erdoğan'ın yaptığı sahtekarlıklar, montaj videolar olmayacak. Orada TRT alıp her bir il için ayrı ayrı yayın yapmayacak. A haber ayrı ayrı yalan haberler üretmeyecek. Yeni Şafak oturup da başkalarının paralarıyla bir siyasal parti liderini karalamak için belli hesaplara montaj videolar göndermeyecek. Oralarda daha demokratik ölçüler içinde yarışılacak.

Mehmet Akif Ersoy- Peki buna dair mesela genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimine dair…

Kemal Kılıçdaroğlu- Mesela Yeni Şafak’a bunu söylüyorum tık yok Yeni Şafak’ta. Niye tık yok? Orada da köşe yazarları var. Köşe yazarları şunu sormalı, ya bu gazete niye sahtekarlık yapıyor, bu gazete nedensahte videolar yayınlıyor ve bu gazete neden gelip de Kemal Kılıçdaroğlu ile röportaj yapmıyor?

Mehmet Akif Ersoy- Röportaj vermek ister misiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Gelsin siz nasıl soruyorsanız o da bana aynı soruları sorsun veya benim bilmediğim soruları sorsun.

Mehmet Akif Ersoy- Peki mutlaka izliyorlardır.

Kemal Kılıçdaroğlu- Ben o zaman onlara bu sahtekarlığı için yaptığınız diye sorma imkanım olacak. Siz Gazeteci misiniz, siz bir siyasi partinin yan organı mısınız? Ben bunu sormak isterim. Yeni Şafak’ın sahibine de sormak isterim. Devletten nasıl nemalandığını da sormak isterim. Keşke gelseler. Bunları sonra sorayım bari. Havuz medyasını da sorarım tabii onlara. Onlar bunları çok iyi bilirler. Devletten nasıl nemalandıklarını da ben onlara sorarım.

Mehmet Akif Ersoy- Çok özür dilerim. Bu Ümit Özdağ meselesiyle ilgili şöyle bir soru gelmiş onu yöneltmek isterim müsaadeniz olursa. Sonuçta ittifak içerisinde uzun dönem toplantılar oldu altılı masa içerisinde ve görev dağılımı yapıldı. Her partiye bir bakanlık verileceği, cumhurbaşkanı yardımcılığı verileceği, ittifakın içerisinde hiç olmayan, toplantılara hiç katılmamış olan partiye son anda ikinci turda sizin özel olarak kapalı bir ortamda böyle bir vaatte Sayın Özdağ’ın iddiası üzerinden bulunmuş olmanız…

Kemal Kılıçdaroğlu- O görüşmelerden yani Sayın Özdağ’la yaptığım görüşmeden de, Sayın Sinan Oğan'la yaptığım görüşmeden de diğer parti liderlerinin bilgisi vardı.

Mehmet Akif Ersoy- Ama bu olaydan bilgisi yok. Bu protokolle ilgili bilgileri yok.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır o protokolde yoktu.

Mehmet Akif Ersoy- İşte o protokolle ilgili şimdi bilgileri olduğu için yani bu ittifak içerisindeki genel duruma aykırı bir davranış değil midir?

Kemal Kılıçdaroğlu- Orada şunu da söyledim. CHP için aslolan 6 parça liderinin imzaladığı ortak mutabakat metnidir. O açıklamaları da bulabilirsiniz.

Mehmet Akif Ersoy- Şöyle bir şey var. Hani seçimi kazanmak için her yola tevessül edildi eleştirisine ne dersiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Olur eleştiri.

Mehmet Akif Ersoy- Öyle midir?

Kemal Kılıçdaroğlu- Bizim amacımız seçim kazanmak değil mi? Ama ilkelere göre. Yani kurallar ve ilkeler içinde olmalı.

Mehmet Akif Ersoy- Bu ilkeler açısından bir problem?

Kemal Kılıçdaroğlu- Değil yani evet.

Mehmet Akif Ersoy- Değildi.

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi.

Mehmet Akif Ersoy- Yerel seçimdeki motivasyonunuzu orayı geçelim. Yerel seçimde ittifakları devam ettirecek misiniz? Mesela HDP aday çıkaracağını söyledi büyükşehirlerde.

Kemal Kılıçdaroğlu- HDP diye bir parti var mı?

Mehmet Akif Ersoy- Yeşil Sol Parti.

Kemal Kılıçdaroğlu- Niye HDP diyorsunuz?

Mehmet Akif Ersoy- Çok özür dilerim düzeltiyim. Bizim böyle bir alışkanlığımız var. Yeşil Sol Parti aday çıkaracağını söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu- Çıkarsın.

Mehmet Akif Ersoy- Aday çıkarırsa İstanbul ve Ankara'yı kaybetmek, Adana'yı Mersin'i kaybetmek gibi bir endişeniz yok mu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır alacağız. Yeni sadece Ankara, İstanbul, Adana, Mersin zaten onlar bizim. Ayrıca biz örneğin Balıkesir'i alacağız, örneğin Bursa'yı alacağız, örneğin biz Manisa'yı alacağız, örneğin biz Denizli’yi alacağız.

Mehmet Akif Ersoy- Nasıl olacak bu efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Niye nasıl olacak?

Mehmet Akif Ersoy- Yani bir büyük bir yenilgi, özür dilerim siz yenilgi demiyorsunuz. Kazanılamamış iki seçim var.

Kemal Kılıçdaroğlu- Niye büyük dediniz?

Mehmet Akif Ersoy- Galiba benim…

Kemal Kılıçdaroğlu- Alışkanlık.

Mehmet Akif Ersoy- Ben öyle düşünüyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu- Büyük bir yenilgi değil.

Mehmet Akif Ersoy- Yani ikisinin de kaybedilmesi.

Kemal Kılıçdaroğlu- Kazanamadık doğru.

Mehmet Akif Ersoy- Belki de şundan dolayı demiş olabilirim. Büyük cümleler kuruldu ya kesin kazanacağız dediniz ya siz. Yani biz kazanıyoruz, seçimi kazanıyoruz. Hatta ben CHP’li…

Kemal Kılıçdaroğlu- Ahlaklı bir zeminde olsaydı yüzde yüz kazanıyorduk.

Mehmet Akif Ersoy- Ama seçim öncesi öyle bir makas, öyle bir parantez açmamıştınız.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır her zaman. Şimdi siz…

Mehmet Akif Ersoy- Yani her koşulda biz bu seçimi kazanıyoruz dediniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi siz rakibinizi ahlaklı kabul edersiniz, çıktınız şeye değil mi?

Mehmet Akif Ersoy- Kampanya süreci oldu ya.

Kemal Kılıçdaroğlu- Bir dakika. Çıktınız ringe boks yapıyorsunuz. Kurallar belli mi? Kurallar belli. Hakem var mı? Hakem var. Şimdi burada kuralları bozan birisi var ve o kuralları yaparken sahtekarlık yapıyor. Şimdi kuralları bozan birisiyle biz yarıştık. Dolayısıyla hani yerel seçimlerde böyle bir ortam olacak mı? Olmayacak. Yerel seçimler farklı onun kendi iç dinamikleri var o dinamikler içinde yürüyeceğiz.

Mehmet Akif Ersoy- Sayın Akşener’le bir görüşmeniz oldu. Bu arada Sayın Akşener'in sizin adaylarınızla ilgili itirazları vardı oralara kadar gitmeyeceğim ama seçim kazanılamadıktan sonra o kelimeleri de sizden alıp özenle seçiyorum. Kazanılamadıktan sonra mesela Sayın Akşener'in ve parti içerisinden yine bazı eleştirilerde gündeme geldi. Sitemli açıklamaları da oldu. Bir görüşme yaptınız. O görüşmede ne konuştunuz? Bunlar gündeme geldi mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Kendisini Sayın Akşener'i kutlamaya gittim. Telefonda kutlamıştım kendi kongrelerini yapmışlardı. Sonra bir nezaket ziyareti kendisini bir de yüz yüze kutladım. Karşılıklı kahvelerimizi, çaylarımızı içtik.

Mehmet Akif Ersoy- Bir nezaket ziyareti miydi sadece?

Kemal Kılıçdaroğlu- Nezaket ziyareti. Tabi doğal olarak siyaset şimdi hiç siyaset konuşulmadı dersek doğru değil. Siyasette ekonomide pek çok olay yine o süre içerisinde düşüncelerimizi karşılıklı birbirimize aktardık.

Mehmet Akif Ersoy- Birlikte hareket etme ihtimaliniz var mı yerel seçimlerde?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şu aşamada tabii o süreç başladığı andan itibaren bakılır ona. Yani birlikte mi olur, ayrı ayrı mı olur. İkisi de olur yani.

Mehmet Akif Ersoy- İstanbul için Sayın İmamoğlu'na aday olmasını çok isterim dediniz. Ankara içinde Sayın Mansur Yavaş ile ilgili görüşünüz aynı mıdır?

Kemal Kılıçdaroğlu- Aynı.

Mehmet Akif Ersoy- Sayın Mansur Yavaş'ı adayı göstermeyi çok istiyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette. Belediye başkanlarımız başarılı.

Mehmet Akif Ersoy- Bu seçimlere ittifakla gitmemeniz halinde yani İYİ Parti aday çıkarırsa kiSayın Lütfü Türkan'ın böyle paylaşımları oldu.

Kemal Kılıçdaroğlu- Olabilir dünyanın sonu değil ki.

Mehmet Akif Ersoy- Büyükşehirleri de kaybetme ihtimaliniz çok yüksek.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır hayır niye yüksek olsun. Şimdi bakın yerel seçimlerde halk kendisi zaten ittifakı yapar. Yani liderlerden çok halk bakar yani kim en iyisi belediye başkanıysa gider oyunu ona verir yani.

Mehmet Akif Ersoy- Ama orada hani bir şey cumhurbaşkanlığı sistemi gibi değil ya yani birinci çıkan alıyor. O yüzden halk kestiremez.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yo efendim halk olur mu öyle şey.

Mehmet Akif Ersoy- Kestiremeyebilir yani.

Kemal Kılıçdaroğlu- Uşak'ta yapıyorsunuz. Uşak'ta Uşaklı bilmiyor mu hangi belediye başkanı adayı daha iyidir diye. Bilir tabii. Hakkari'deki vatandaş Uşak'takini bilmez ama Hakkari’deki vatandaş Hakkari’yi bilir. İzmir'de veya Rize'de yapacağınız bir yerel seçimlerde belediye başkan adaylarını aşağı yukarı herkes tanır. Büyük metropoller hariç. Ama diyelim ki Tunceli'de yaptınız, Uşak'ta yaptınız, efendim Karaman'da yaptınız Karamanlı bilir yani kim daha iyidir, nitelikleri nedir ne değildir, kim daha sevilir sevilmez. Gider oyunu ona verir yani. Yani o dinamikleri göz ardı etmemek gerekiyor.

Mehmet Akif Ersoy- Ben şey demiştim sizle daha önce röportaj yapan meslektaşlarıma, meslek büyüklerime de. Seçimi kazanamazsa istifa edecek mi diye sordunuz mu demiştim sorduk demişlerdi. Seçimi kazanacağız yanıtı aldık demişlerdi. Ben de şimdiden peşinen sorayım belki tekrar görüşürüz bir röportajımız daha olur belki olmaz. Yerel seçimleri…

Kemal Kılıçdaroğlu- Kazanacağız.

Mehmet Akif Ersoy- Evet aynısını söylemiştiniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Kazanacağız. Dolayısıyla aynı şeyi söylüyorum.

Mehmet Akif Ersoy- Kazanamazsanız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Kazanacağız hiç endişe etmeyin.

Mehmet Akif Ersoy- Ama efendim şöyle, nezaketsizlik olarak algılamayın ne olursunuz ama. Şimdi önümüzde yani kazanamadığınız bir bu aynı cümleyi kurup kazanamadığınız bir cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimi var.

Kemal Kılıçdaroğlu- Orada sahtekarlık vardı. Burada sahtekarlık yok. Çok açık ama. Çok açık ve net sahtekarlık vardı, yalanlar vardı, iftiralar vardı, ahlaksızlık vardı. Bunlar olmasaydı biz kazanıyorduk zaten. Ya devletin bütün bakanları devletin bütün imkanlarıyla meydan meydan gezip bizim aleyhimize konuşuyorsa, sahte videolar yapılıyorsa, devletin televizyonu bunu günlerce yayınlıyorsa, meydanlarda yayınlanıyorsa ya Allah aşkına bana söyler misiniz ya bu ahlaki bir şey midir?

Mehmet Akif Ersoy- Peki hani siz kazanacağız diyorsunuz…

Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın sahtekar diyorum bir şey diyemiyorlar. Çünkü onlar da biliyorlar kendilerinin sahtekar olduğunu. Sahtekardan Cumhurbaşkanı olmaz kimse kusura bakmasın. Yalancıdan cumhurbaşkanı olmaz kimse kusura bakmasın.

Mehmet Akif Ersoy- O zaman şöyle bir iklim olmadı yani ben onu soracaktım aslında ama zaten olmamıştır muhtemelen. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimi sonuçta kazandığında ve tekrar devam ettiğini de söyledi. Tebrik etmeniz gibi durum söz konusu olmadı anladığım kadarıyla değil mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Bu niteliklere sahip olan kişiyi siz kutlar mısınız. Mesela bir kişi sahtekarlık yaptı ve bir şey yaptı bir başarı elde etti ve sahtekarlıkla.

Mehmet Akif Ersoy- Siz böyle düşünüyorsunuz ama yüzde 52’si vatandaşlarımızın böyle düşünmüyor.

Kemal Kılıçdaroğlu- Olimpiyatlarda sporda birisi ne diyorlar bir şey alıyor ya ilaç veya hap alıyor diyelim daha güçlü olmak için. Doping alıyor. Doping yapan bir sporcunun başarısı başarı kabul ediliyor mu?

Mehmet Akif Ersoy- Efendim bir şey söyleyeyim mi? 2002'den beri Erdoğan girdiği bütün seçimleri kazandı.

Kemal Kılıçdaroğlu- Her seçim sonrasında bakın bu seçimde oyu kaça düştü? 35'e. Birinci turda kazandı mı? Kazanamadı. Niye bunu hiç tartışmıyoruz. Erdoğan neden birinci turu kazanamadı? Erdoğan'ın oyu yüzde 49'lardan niye yüzde 35'e kadar düştü? Erdoğan için bu bir başarı mı?

Mehmet Akif Ersoy- Sizin için bu bir başarı mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Yani şöyle sizin için başarımı derken sonuçta AK Parti hala tüm bu ekonomik koşullara, deprem felaketine, yaşanan süreçlere rağmen Türkiye'de birinci Parti.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet ama giderek düşen bir parti.

Mehmet Akif Ersoy- Peki. Yerel seçimde siz mümkün değil olmaz diyorsunuz ama diyelim oldu efendim bir mucize oldu ve yerel seçimde başarı elde edemediniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hiç endişe etmeyin.

Mehmet Akif Ersoy- Onu sormam lazım çünkü. Olursa ne yapacaksınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Benim de cevap vermem lazım cevap verdim zaten olmayacak.

Mehmet Akif Ersoy- Olmayacak diyorsunuz. Olursa ne yapacaksınızı olursa bir daha konuşacağız o zaman.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yok hayır meraklanmayın.

Mehmet Akif Ersoy- Peki ittifaklarla…

Kemal Kılıçdaroğlu- Ekonomiyi hiç konuşmayacağız herhalde.

Mehmet Akif Ersoy- Konuşacağız şimdi onu konuşacağız. Bir iki sorum daha var. Grup kuruldu iki tane. Ekonomide neyi konuşacağız bilmiyorum efendim ekonomi çok kötü yani. Bilmiyorum yani konuşuruz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Asıl onu konuşmamız lazım.

Mehmet Akif Ersoy- Ekonomi kötü zaten.

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi bakın, CHP'yi böyle en ufak ayrıntısına kadar izliyorsunuz. Ekonomiyi de en ufak ayrıntısına kadar izlemeniz lazım.

Mehmet Akif Ersoy- Vallahi inşallah izlemeyeceğimiz günler gelir diyorum ben. O kadar kötü ki yani.

Kemal Kılıçdaroğlu- İzleyin ama.

Mehmet Akif Ersoy- İzliyoruz ve ben söylüyorum yani.

Kemal Kılıçdaroğlu- İzleyin ve topluma bunun gerekçelerini de anlatmak. Mesela siz bu soruları sormak isterseniz Erdoğan sizin karşınıza çıkamaz. Çünkü Erdoğan'ın karşısına seçilen gazeteciler çıkıyor, önceden sorular veriliyor. Efendim Sayın Erdoğan'a bu soruları soracaksınız deniyor, arkasına bir promtır konuyor, Erdoğan soruları alıyor hazır soruları promtırdan okuyor. Allah aşkına bu kişiden cumhurbaşkanı olur mu ya? Ya sen ülkenin bütün sorunlarını bilmiyorsan, bütün sorunlarına yanıt veremiyorsan sen nasıl cumhurbaşkanlığı yapıyorsun? Benim promtırım var mı? Yok. Ben size bana şu soruyu sor veya şu soruyu sorma dedim mi?

Mehmet Akif Ersoy- Asla hayır.

Kemal Kılıçdaroğlu- Siz gazetecisiniz sizin en doğal hakkınız soru sormaktır.

Mehmet Akif Ersoy- Hatta şunu da söyleyebilirim çok açık yüreklilikle. Yani çerçeveyi izleyicilerle paylaşıyorum yayının girişinde. İsterseniz çerçeveyi size söyleyebilirim dedim onu bile istemediniz. Bu konuda hakkınızı teslim edeyim. Yani çerçeveyi bile söylemedim.

Kemal Kılıçdaroğlu- Erdoğan cesaret edip karşıma çıkmadı. Kendisine devletin televizyondan açık meydan okudum. Madem bu kadar yüreklisin, madem cesursun, madem dünya liderisin çıksana karşıma. Devletin televizyonunda çıkalım beraber cumhurbaşkanlığı olayını konuşalım, tartışalım. Cesaret edip çıkamadı. Çıkamaz çünkü.

Mehmet Akif Ersoy- Özür dilerim unuttum. Levent Gültekin’in iddiaları, paylaştığı şeyler. Siz gerçi görüşmeniz olduğunu söylediniz. Ona dair?

Kemal Kılıçdaroğlu- İddialar, yani söyledik görüştüm tabi yani.

Mehmet Akif Ersoy- Böyle mi yani?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır efendim yok öyle bir şey.

Mehmet Akif Ersoy- Böyle bir şey olmadı mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim ben demişim ki işte Türkiye battı, çıkışı yok falan filan bir sürü şey.

Mehmet Akif Ersoy- Ben kendim engelleyemem adaylığımı demişsiniz. Dediniz mi böyle bir şey?

Kemal Kılıçdaroğlu-  Hayır efendim, yok efendim yok. Orada bir sefer bakın ben Türkiye'nin içinde bulunduğu zor durumdan çıkmak için teknoloji konusunda, bilim konusunda neleri yapması gerekir, Akdeniz'deki doğalgazı nasıl çıkarılıp Türkiye üzerinden Avrupa'ya götürülmesi gerekir. Erzurum Merkezli bir özel bölge nasıl inşa edilir. Ben bütün bunları düşünüyorum. Ne demek Türkiye bitti? Türkiye bitti diyen insan bunları yapar mı? Tam tersine Türkiye'nin geleceğiyle ilgili çok önemli projeler koydum ortaya ben.

Mehmet Akif Ersoy- Ama tabii ki sonuçta 5 yıl daha cumhur ittifakı var ve Sayın Erdoğan var. Bir grup meselesi var onu da soracağım. Bu arada örgütleri neden kendinize bağladınız? Hani dedik ya delege yapısıyla ilgili onu da unuttum. Sonra Sayın Engin Özkoç'a danışmanıza. O da eleştirildi bir danışman bunu yönetmemeli diye. Genel Başkan Yardımcında olmalı bu yetki diye. Niye kendinize bağladınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Eleştirilebilir. Şunun için bağladım. Örgütlerin daha dinamik çalışmalarını istiyorum ve örgütleri daha iyi denetlemek istiyorum. Şöyle, bizim yaptığımız yani partinin yaptığı açıklamalar, yayınladığı genelgeler, yazılar Genel Başkanının yaptığı konuşmalar örgüt tarafından ne kadar içselleştirildi ve örgüt bunu topluma ne kadar yansıtıyor veya yansıtmıyor. Bizim bunları denetlememiz lazım. Bununla ilgili bir çalışma başlattım O çalışmayı da sürdürüyoruz.

Mehmet Akif Ersoy- Bundan kaynaklı. Grup kuruldu Gelecek Partisi ve Saadet Partisi bir grup kurdular. Şimdi DEVA Partisiyle Demokrat Partisinin de onlar dahil olmadıkları için söylüyorum kurma istekleri olursa iki vekilleri eksik.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yani AK Parti'den de iki milletvekili geçebilir.

Mehmet Akif Ersoy- Geçmezse mesela düşünür müsünüz destek olmayı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Grup kurmalarını isterim.

Mehmet Akif Ersoy- İster misiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabii grup kurmalarını isterim.

Mehmet Akif Ersoy- İki vekil de oraya verir misiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdiden ben veririz veya vermem diye öyle bir şey söyleyemem. Yani bu partinin bir yetkili organları var. Yani benim o yetkili organlarla konuşmadan ben oraya şunu veririm, buraya bunu veririm. Biz diğer partiler gibi değiliz. Önce yetkili organlarla benim konuşmam lazım.

Mehmet Akif Ersoy- Ama Sayın Ümit Özdağ’a bakanlık konusunda verdiğinizi ifade etti Özdağ. Onu kimse bilmeden yaptığınız söyleniyor.

Kemal Kılıçdaroğlu- Biz hariç yani bizim kendi aramızda görüşmeler yapıldı.

Mehmet Akif Ersoy- Yani onu hiç kimseye sormadan yapmışsınız.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır hayır.

Mehmet Akif Ersoy- Ama sıcak bakıyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Neye?

Mehmet Akif Ersoy- Grup kurmalarına?

Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi.

Mehmet Akif Ersoy- Destek gerekirse de değerlendirirsiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yani sıcak bakarım. Yani şuana kadar bizden herhangi bir talepleri olmuş değil.

Mehmet Akif Ersoy- Çok eleştiriliyorsunuz ya efendim hani 35 milletvekilini Cumhuriyet Halk Partisinden Gelecek, DEVA…

Kemal Kılıçdaroğlu- Yani şimdi her eleştiriye saygı duymamız lazım. Ama yaşadığımız dönem, süreç bildiğimiz olağan bir süreç değildi zaten. Olağanüstü koşullarda seçime gidildi.

Mehmet Akif Ersoy- Mecliste birlikte hareket edebileceğinizi düşünüyor musunuz? Mesela grup kurdular, yasa tasarıları geldiğinde sizinle birlikte mi hareket edecekler yoksa?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır hayır. Her partinin kendi programı var, kendi kuralları var. Biz ortak mutabakat metnine bağlıyız. Onlar da ortak mutabakat metnine bağlı. O çerçeveye içinde…

Mehmet Akif Ersoy- Ama artık bunun bir hükmü yok değil mi? Ortak politikalar mutabakat metninin şuan bir hükmü var mı artık?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır yok ama mesela o ortak mutabakat metni çerçevesinde bir şey gelirse ortak hareket edilir. Yeni bir yasa gelir diyelim, yasa geldiği zaman grup başkanvekilleri konuşurlar kendi aralarında. Bazen ortak düşünürler, bazen farklı da düşünebilirler. Geçmişte de oldu. Biz İYİ Partiyle yapmıştık. Bazı uygulamalarda İYİ Parti farklı oy kullandı, biz farklı oy kullandık. Yani bu illa kavga anlamına gelmiyor zaten.

Mehmet Akif Ersoy- Kısa bir ara vereceğiz aradan sonra toparlayacağız diğer meselelere geçeceğiz.

Evet efendim son dilimdeyiz Ankara'da CHP Genel Merkezinde Sayın Kılıçdaroğlu’yla röportajımız devam ediyor. Toparlayacağız son dilimde olduğum için. Efendim şeyi unuttum İstanbul'la ilgili. Sayının Canan Kaftancıoğlu’yla ilgili bir süreç var. Geçtiğimiz günlerde şöyle bir şey medyaya düştü. İşte Büyükşehir Belediye Başkanvekili bir isim Selçuk Sarıyer istifası istendi. Bu istifa yani size yakın bir isim mi, İmamoğlu'na yakın bir isim mi diye tartışıldı. İstanbul İl Başkanı olacağı konuşuldu. Böyle bir şey var mı? İstanbul İl Başkanı değişecek mi? Canan Kaftancıoğlu'nun üzerindeki bu süreç resmi süreçten dolayı orada bir yerel seçime giderken değişiklik düşünüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Her halükarda normal yasalara göre bir seçim yapılacak. Yani adaylar çıkacak kendi aralarında yarışacaklar birisi İstanbul İl Başkanı olacak.

Mehmet Akif Ersoy- Ne zaman olur bu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şuanda mahalle delege seçimleri var. İlçe sonra il başkanlığı seçimi olacak. Ağustos sonu, Eylül başı falan olabilir. Yani takvimi tam bilemiyorum. Şimdi şöyle, yasanın öngördüğü kurallar var. Daha doğrusu zaman dilimleri var o zaman dilimlerine uymak zorundayız.

Mehmet Akif Ersoy- Pazar günü Parti Meclisini niye topluyorsunuz? Olağanüstü görünüyor da o yüzden.

Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi şöyle, normalde iki ayda bir topluyoruz. Parti Meclisinden bir teklif geldi ayda bir toplansak daha mı iyi olur diye. Biz de olur dedik ayda bir toplanırız dedik.

Mehmet Akif Ersoy- Bundan sonra ayda bir toplanacaksınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Büyük bir ihtimalle öyle yaparız.

Mehmet Akif Ersoy- Cumartesi günü belediye başkanlarıyla toplanacaksınız.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet belediye başkanlarıyla bir araya geleceğiz onlarla da konuşacağız. Onlarda çünkü artık seçim sürecine girdik. Onlarda çalışacaklar. En azından neler yapıp yapmadılar, biz neler düşünüyoruz o çerçevede bizimde düşüncelerimiz olacak.

Mehmet Akif Ersoy- Sayın İmamoğlu gelecek mi veya Tanju Özcan gelecek mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Tanju Beyin geleceğini sanmıyorum.

Mehmet Akif Ersoy- Sayın İmamoğlu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Büyük bir ihtimalle gelir.

Mehmet Akif Ersoy- Orada görüşür müsünüz bu toplantı konusunu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır niye görüşmeyelim yani düşman değiliz ki. Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı.

Mehmet Akif Ersoy- Yani bu Zoom toplantısı ile ilgili görüşmek ister misiniz kendisiyle?

Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır o konulara girmek istemem. Kendisi açarsa o zaman…

Mehmet Akif Ersoy- Fikrinizi söylersiniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- O zaten toplantının konusu da o değil yani. Toplantının konusu normalde biz yerel seçimlerde nasıl yapacağız, neler yapacağız, yeni bir arkadaşımız Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı arkadaşımız var o arkadaşta kendi düşüncelerini bir şekilde aktaracak zaten. Dolayısıyla o çerçevede içinde. Karşılaştıkları sorunlar ne, sorunların çözümü için Genel Merkezin veya parlamento grubunun yapacağı bir şeyler var mı, yok mu onlar görüşülür tartışılır yani.

Mehmet Akif Ersoy- Yerel seçimde peki tıpkı daha önce genelde olduğu gibi yoğun bir ittifak görüşme süreci olur mu yine?

Kemal Kılıçdaroğlu- Bilmiyorum onu.

Mehmet Akif Ersoy- Öyle bir düşünceniz var mı, yapma isteğiniz ya da o heyecanınız var mı?

Kemal Kılıçdaroğlu- Daha o aşamaya gelmedik. Gelmedik daha henüz o aşamaya. Biz yani sanki ittifak yokmuş gibi zaten her parti öyle çalışıyor. Ama yeri zamanı gelir eğer ittifakı oluşturacak ortam oluşursa oturulur ittifakta yapılır yani.

Mehmet Akif Ersoy- Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Saadet Partisinin Cumhuriyet Halk Partisinin oylarına bir katkı sağladığını düşünüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Her partinin ittifak içinde her partinin katkısı vardır tabi niye olmasın.

Mehmet Akif Ersoy- Ne kadar bir katkı olduğunu düşünüyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Onu bilmiyorum onu ölçmedik.

Mehmet Akif Ersoy- Aranızda konuştunuz mu yüzde 3, yüzde 4, yüzde 1?

Kemal Kılıçdaroğlu- Ölçmedik onu bilmiyorum yani.

Mehmet Akif Ersoy- Bilmiyorsunuz. Çünkü CHP'nin oyu yani yüzde 25 CHP’nin oyu değil salt diye ama işte etkiledi…

Kemal Kılıçdaroğlu- Herkes kendi görüşünü ifadeedebilir.

Mehmet Akif Ersoy- Ayrı gitseydiniz daha mı etkili olurdu?

Kemal Kılıçdaroğlu- O eğer olsaydı yani koşullarabağlı. Koşullara bağlı.

Mehmet Akif Ersoy- Sonra değerlendirdiğinizde hani ayrı yapsaydık demediniz?

Kemal Kılıçdaroğlu-  Yok yani özel bir değerlendirme yapmadık.

Mehmet Akif Ersoy- Peki. İçeride en büyük sorunumuz ekonomi. Yani ekonomiye dair ne konuşuruz bilmiyorum. Siz mesela kazansaydınız seçimi öyle sorayım. Millet ittifakı iktidara gelseydi. Ben mesela Ana Haberde şöyle bir şey söyledim. Dedim ki bu MTV zammı olduğunda sadece bir şey söyleyip geçeceğim dedim çok yorumlamadım ama millet ittifakı iktidarda olsaydı ve bunu yapsaydı dedim, Sayın Kılıçdaroğlu bunu yapsaydı dedim ve bıraktım cümleyi. Muhtemelen çok eleştirilirdiniz yani. Peki siz gelseniz ne yapacaktınız efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Biz bunu daha önce açıklamıştık. Ben şimdi büyük bir ihtimalle böyle bir soru gelebilir diye de. Şimdi ilk yapacağımız işlerden birisi kesinlikle devlette savurganlığı önleyecek bir israf genelgesi, yani israfı önleme genelgesi çıkarırdık yani. Bunlar gibi yapmazsak yani. Mesela bu saray dediğiniz ayrı bir dünya. Orada israf gırla gidiyor. Milyarlar gidiyor orada. Yazık günahtır. Öyle dört yerden, beş yerden maaş alacaksın, krallar gibi yaşayacaksın, vatandaş sefalet içinde olacak. Onları da kesecektik. Öyle dolar bazında ihale alacaksın, dolar bazında gelir garantisi alacaksın. Bunları da bitirecektik. Yani milletin sırtına vuracağınıza dolar bazında garanti alan beşli çeteler var. Alacaksan beşli çetelerden al. Yani yetmez mi Allah aşkına ya, yetmez mi yani? Milleti sömürdüler bu hale getirdiler.

Ben size bir rakam vermek isterim. Bakın Osmangazi Köprüsü; maliyeti 1 milyar 200 milyon lira. 7 yılda bu köprüye 4 milyar 600 milyon dolar para ödendi. Maliyeti 1 milyar 200 milyon lira, 7 yılda 4 milyar 600 milyon dolar para ödendi. 2035'e kadar daha ödeyeceğiz. Bu bir soygun değil mi? Bu soygunu engellemiyorsanız siz devleti nasıl yönetiyorsunuz? Zamlar niye yapılıyor? Bu soygunculara para bulmak için. Bir daha ifade edeyim. Bütün bu zamlar soygunculara para bulmak için yapılıyor. Vatandaştan alınıyor. Şu anda 85 milyon insan bir avuç insana çalışıyor. Neden oluyor bu, niçin yapıyorlar bu zammı? Maliyeti 1 milyar 200 milyon dolar bunu da Japonlar açıkladı. 1 milyar 200 milyon dolara köprüyü yapıyorsunuz. 7 yılda 4 milyar 600 milyon dolar para ödüyorsunuz, 2035'e kadar daha ödeyeceksiniz ve dolar. Ya bundan daha kral soygun olur mu? Burada adalet var mı, hak var mı, hukuk var mı? Devlet yönetimi anlayışı var mı? Sarayın iradesi teslim alınmıştır. Sadece içeriden değil dışarıdaki güçlerde Erdoğan'ı teslim almışlardır. Erdoğan artık uluslararası kuruluşların, uluslararası çevrelerin kullandığı bir kişidir Erdoğan, yönettiği bir kişidir Erdoğan. Erdoğan yönetiliyor artık. Erdoğan yönetmiyor.

Mehmet Akif Ersoy- Neden böyle bir şey söylüyorsunuz? Neye dayanarak söylüyorsunuz efendim?

Kemal Kılıçdaroğlu- Şunun için. Erdoğan'ın mal varlığı dolayısıyla Erdoğan'ı kim tehdit etti? Ben mi? Trump tehdit etti seni mal varlığını açıklarım diye. Ne söyledi Erdoğan bir şey söyledi mi? Tık bile etmedi. Reuters’in bir haberi çıktı. İsveç'in NATO'ya girişini onaylamadan önce Bilal Erdoğan ile ilgili olarak.

Mehmet Akif Ersoy- Yalanlandı haber.

Kemal Kılıçdaroğlu- Yalanlandı. Reuters ne dedi? Ben haberimin arkasındayım dedi.

Mehmet Akif Ersoy- Ama kendi haberi içerisinde de Reuters bunun sadece bir iddia olduğunu ifade etmişti.

Kemal Kılıçdaroğlu- Haberimin arkasındayız dedi mi? Dedi.

Mehmet Akif Ersoy- Operasyonel bir haber olduğu değerlendirildi.

Kemal Kılıçdaroğlu- Onlar öyle değerlendirirler. Arkasından gitti İsveç'te ne yaptı? İsveç'in NATO'ya girişine evet dedi.

Mehmet Akif Ersoy- Siz ne yapacaktınız?

Kemal Kılıçdaroğlu- Biz baştan beri NATO'nun genişlemesini istiyoruz zaten.

Mehmet Akif Ersoy- Siz de evet diyecektiniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Bizim zaten bir düşüncemiz o. O zaman ne diyorlardı? Yeni Şafak dahil olmak üzere İsveç'in temsilcisi Kılıçdaroğlu diye bağırıp duruyorlardı, yazıp duruyorlardı. Şimdi ne oldu, şimdi bu gazeteler ne oldu? O köşe yazarları ne oldu, o manşetler ne oldu? Ahlak mı bu, gazetecilik mi bu, yoksa saldırgan bir üslup mu, nedir bu? Ben doğruyu söyledim, linç edildim. Erdoğan geldi aynı şeyi yaptı, üstelik bana göre tükürüğünü yaladı. Devletin itibarını yerle bir etti.

Mehmet Akif Ersoy- Ama meclise getireceğim dedi. Henüz karar verilmedi dedi. Bazı şartlar öne sürdü. Anayasa değişikliği oldu…

Kemal Kılıçdaroğlu- Ne şartları sürdü?

Mehmet Akif Ersoy- Hukuki bazı düzenlemeler yapıldı İsveç’te.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hangi düzenlemeleri yaptı?

Mehmet Akif Ersoy- Terörle mücadele yasasını değiştirdi İsveç ve bazı iadeler talep edildi ve meclise gelecek.

Kemal Kılıçdaroğlu- Hangi iade verildi?

Mehmet Akif Ersoy- Onu soracağım. Şöyle, verilmedi hiç biri verilmedi bu arada. Onu soracağım. Ne FETÖ’den, ne PKK'dan. Mecliste mesela siz Kur'an yakma üzerinden de bunu eleştirdiniz ve evet dediler dediniz. Evet demelerini de eleştirdiniz.

Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.

Mehmet Akif Ersoy- Meclise geldiğinde hayır diyecek misiniz? Yoksa evet mi diyeceksiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Az önce düşüncemi söyledim zaten.

Mehmet Akif Ersoy- Evet diyeceksiniz değil mi?

Kemal Kılıçdaroğlu- Yani biz NATO'nun genişlemesi biz öteden beri Türkiye'nin güvenliği açısından savunma üzerinde üzerine düşen yükün hafiflemesi açısından biz devletimizi düşünürüz partiyi değil. Bakın bizim için önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve devletin güvenliği gelir. Dış politikada ben istediğim gibi konuşurum diye bir laf yoktur. Kur'an yakıyor değil mi? Kur'an yakına ben izinvermem dedi mi? Dedi. Oraya gidince ne oldu? Çünkü oğlu üzerinden tehdit edildi ve onun ne olduğu belliydi. Mal varlığı üzerinden teslim alındı onun ne dediği belliydi. Bir kişi Türkiye Cumhuriyeti devletini teslim alınan, yabancıların teslim aldığı bir kişi Türkiye Cumhuriyeti devletini sağlıklı yönetemez. Birleşik Arap emirliklerine ne diyordu Yeni Şafak manşet atıyordu şerefsizler diye. Bir Cumhurbaşkanı şerefsiz dediği bir kişiyle gidip görüşür mü? Allah aşkına bu devletin itibarının yerle bir edilmesi değil midir? Ya koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti Milli Kurtuluş Savaşı'nı veren bir devlet bütün mazlum milletlere örnek olan bir devlet Cumhuriyeti kurduktan sonra bütün masum ülkelerin de Cumhuriyeti bizim bizi takip ederek kurdukları bir devlet, örnek olan bir devlet nasıl olur da böyle birilerinin şamar oğlanına döner.

Mehmet Akif Ersoy- Özür dilerim. Siz mesela dış politikadaki bu gelişmeleri İsrail’le ilişkilerin düzelmesi, Körfezle yeniden düzenlenmesi, Amerika’yla iyileşmesi ki sizin vaatlerinizden birisiydi Amerika'yla düzelteceğiz diye. Bunları müspet gelişmeler olarak görmüyor musunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu- Ben bu doğru değildir demedim.

Mehmet Akif Ersoy- Doğru mu peki bu?

Kemal Kılıçdaroğlu- Ben Türkiye'nin dış politikada barış eksenli ve ülkenin çıkarları korunarak bir dış politika izlenmesini hep söyledim zaten. Ayrıca şunu da söyledim. Dış politikada iktidar muhalefet olmaz. Dış politikanın milli olması gerektiğini, yani iktidar ve muhalefetin ortak hareket etmesi gerektiğini de söyledim. Ama Erdoğan dış politikayı ben istediğim gibi yönetirim dedi. Ne oldu?

Mehmet Akif Ersoy- Daha önce eleştirdiği ülkelerle ilişki kuruyor. Ama zaten söylediğimiz şey şu ilke olmaz dış politikada ülkenin çıkarları vardır diyoruz. O yüzden bu ilişkileri geliştirmesi iyi bir şey değil mi? Yani ben dış haberciyim de o yüzden iyi bir şey gibi anlatıyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu- İyi de yani niye o lafları ettiniz ve o adamların yüzüne nasıl bakıyorsunuz?

Mehmet Akif Ersoy- Biden’de Muhammed Bin Salman’a pek çok şey söyledi ama ziyaret etti mesela.

Kemal Kılıçdaroğlu- Biden bana ne orası Amerika. Sen Amerika kadar güçlü müsün?

Mehmet Akif Ersoy- Ona rağmen gitti.

Kemal Kılıçdaroğlu- 5 dolar para bulmak için kapı kapı dileniyorsun. 5 dolar için, 10 dolar için kapı kapı dileniyorsun. Ya Türkiye'nin cumhurbaşkanı dilenci mi Allah aşkına ya, ne işin var senin ya? Bu ülkenin itibarını yerle bir etmeye senin ne hakkın var? Satmadığı ne kaldı yabu ülkede. Bir Türkiye'nin itibari kaldı onu da satıyorlar. Yazık günah değil mi ya bu devlete. Cumhuriyetin 100. yılını kutlayacağız. Yüzüncü yılını kutlayacağız millete çektirdiğine bak. Soğan 10 lira olacak derken soğan 30 lira oldu. Dolar avro almış başını gidiyor. Türk Lirası yerlerde sürünüyor. Hani milli para bizim itibarımızdı. Söyleyen ben değilim o. Hayatımda bu kadar yalan söyleyen ve bu kadar çark eden başka hiçbir devlet adamı görmedim. Özür dilerim devlet adamı diyorum devlet adamıyla ilgisi yok. Hiçbir yönetici görmedim. Bu kadar çark eden, bu kadar yalan söyleyen, bu kadar Türkiye'yi itibarsızlaştıran hiçbir yönetici görmedim. Dün siyah dediğine bugün beyaz diyorsun. Kim sana inanacak. Herkes oynuyor üstünde. Para dileniyorsun. Ya niye paradileniyorsun kardeşim sen, satmadığım bu ülkede ne kaldı? Ne kaldı bu ülkede?

Bakın, bu kadar zam yaptı kime yarıyor. Siz de sayacağım Allah aşkına kime yarıyor. Bu kadar zam yaptı kime yarıyor? Esnafa yarıyor mu, çiftçiye yarıyor mu, emekliye yarıyor mu, sanayiciye yarıyor mu? Hiçbirine yaramıyor. Sayıyım bir, dolarla ihale alanların keyfine yarıyor. İki, dolarla fiyat garanti verilenlerin işine geliyor. Üç, devlete borç verip dolarla borç verip oradan gelir elde edenlerin işine yarıyor. Dört, kur korumalı mevduat dolar garantisi onların işine yarıyor. Beş, yurt dışından kredi çekip de devletin hazinesini ona garanti edenlerin işine yarıyor. Bunlar kaç kişi? 85 milyon bunlara çalışıyor. Şu anda Türkiye'de iki Türkiye var. Bir sarayın Türkiye'si, iki vatandaşın Türkiye'si. Sarayın Türkiye'sinde dolmuş parası yok, uçak parası yok, mutfak masrafı yok, eğitim masrafı yok, elektrik parası yok, doğalgaz parası yok, kömür parası yok, 4 yerden, 5 yerden maaş alır oralar. Bu sarayın Türkiye'si. Bir de milletin Türkiye'si var. Zam üstüne zam gelir, mutfak masrafı, yemekler, içecekler, çocuğa alınacak pedden tutunda eğitim masrafına kadar, aldığı teneffüs ettiği havadan neredeyse tutunda musluğu açtığı zaman ödediği 5 çeşit vergiye kadar. Bu da vatandaşın Türkiye’si. Vatandaşın Türkiye'si bir avuç sarayın Türkiye'sine çalışıyor.

Mehmet Akif Ersoy- Efendim çok özür dilerim. Buna rağmen seçimi kazanamamış olmak başarısızlık değil midir?

Kemal Kılıçdaroğlu- Buna rağmen ne oldu? Sağduyulu insan şunu söylüyor. Devletin güvenliği, vatandaş devletin güvenliğine oy verdi. Çünkü dediler ki yalan kurgulu videolarla Türkiye elden gidiyor. Oy verirseniz terör örgütü ile bunlar yan yana olacaklar diye. Ne oldu? Yalan söyledikleri çıktı. Şimdi vatandaş diyor gelsin şimdi seçim yapsınlar, koysunlar sandığı boyların ölçüsünü alsınlar. Niye yapmıyorlar şimdi? Çıksın desin ki bu kadar zammı yaptım gene devlet tehlikede gelin bana oy verin. Devleti tehlikeye sokan adam bizi devletin karşısına koydu yalanlarıyla, iftiralarıyla, montaj videolarıyla.

Mehmet Akif Ersoy- Peki. Çok teşekkür ediyorum sağ olunuz. Süremiz bitti, biraz da aştık ama eklemek istediğiniz varsa yine dinlerim.

Kemal Kılıçdaroğlu- Gönlüm şunu isterdi. Ekonomiyi bütün boyutlarıyla konuşmak isterdim. Biz de ekonomide neleri düşünüyorduk. Bizde bu ülkenin niye gübre ithal ediyoruz, niye soğan ithal ediyoruz, niye mercimek ithal ediyoruz, niye nohut ithal ediyoruz, niye et ithal ediyoruz, niye canlı hayvan ithal ediyoruz? Bunları niye biz üretmiyoruz. Çiftçiyi niye perişan ettiniz, toprağa niye küstürdünüz? Biz bunları konuşmak isterdik.

Mehmet Akif Ersoy- Çok sağ olun katıldınız ve samimiyetle sorularımızı yanıtladığınız için. Takdir kamuoyunun. Efendim CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP Genel Merkezinde misafir ettik. Onlarda bizi misafir ettiler sağolsunlar. Yayınımızı noktalayacağız, süremizin sonuna geldik. Görüşmek dileğiyle iyi akşamlar, hoşçakalın.