08.11.2021
08.11.2021
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen CHP Gençlik Kolları 16’ncı Olağan Kurultayı’na katıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Teşekkür ederim gençler, sağ olun. Hiç meraklanmayın hakkı da, hukuku da, adaleti de beraber getireceğiz, birlikte getireceğiz. Hiç endişe etmeyin hep beraber motorları maviliklere süreceğiz. Az kaldı az.
Şimdi motorları maviliklere nasıl süreceğiz onu anlatacağım. Şarkı güzel, olağanüstü, sesinizde güzel, heyecanınızda güzel ama iktidara beraber yürüyeceğiz, beraber çalışacağız. Anca beraber kanca beraber bu işi öyle götüreceğiz.
Şimdi beni dikkatle dinlemenizi istiyorum. Her birimizin ülkenin gidişinden kaygımız var doğrudur. Her birimizin sorumluluğu var bu da doğrudur. Ama bu sorumluluğun gereğini yerine getirmek Cumhuriyet Halk Partili bir genç için özel bir alandır. Dolayısıyla bizler bu özel alanda, bu özel anlayışla toplumun her kesimine nüfuz etmek durumundayız. O kesimlerle sıcak, samimi ilişki kurmak zorundayız. O nedenle beni dikkatle dinlemenizi istedim.
Eğer bir konuyu anlatıyorsak, eğer toplumun herhangi kesiminin sorununu dinlemek istiyorsak ilk yapacağımız iş sorunla karşılaşan kişileri dinlemektir. Sorunu yaşayandan bizzat sorunu dinlemektir. O nedenle bizim siyaset anlayışımız eskisi değil. Sosyal kimlikler üzerinden toplumun her kesimine nüfuz etmeye çalışıyoruz. Ne demek sosyal kimlikler? Muhtarlar bir sosyal kimliktir. Apartman görevlileri bir sosyal kimliktir. Emekliler bir sosyal kimliktir. Ev kadınları bir sosyal kimliktir. Gençler bir sosyal kimliktir. Alt katmana inince işsiz gençler bir sosyal kimliktir. Üniversiteli gençler bir sosyal kimliktir. Toplumun her kesiminin sorunları var ama her bir sosyal kimliğin kendine özgü sorunları var. Dolayısıyla her bir sosyal kimliğin sorunlarına eğildiğinizde o sosyal kimliğin bütün bileşenleri sizi dikkatle dinlerler bakalım bizim için ne diyor diye. Örneğin apartman görevlileri bizi dinler. Örneğin muhtarlar bizi dinler. Örneğin ev kadınları bizi dinler. Örneğin manavlar, esnaf bizi dinler. Örneğin avukatlar bizi dinler. Memurlar bizi dinler. Dolayısıyla her bir sosyal kimliğin sorunlarını dinleyeceğiz. Bu birincisi. Her bir soruna çözüm üreteceğiz. Çözüm üretiyoruz zaten. Ürettiğimiz çözümleri büyük bir dikkatle ve büyük bir özgüvenle anlatacaksınız. Biz bu sorunları çözmeye kararlıyız ve çözeceğiz diyeceksiniz. Bu çok önemlidir. İnanmadığınız bir çözümü sakın anlatmayın. İnanıyorsanız anlatın. Sizin bu sorunu çözme kararlılığınızı sizin gözlerinizden okumalı kişi. Ama bunu yaparken sert bir üslupla biz böyle yapacağız değil. Kararlı, sakin ve anlatımı gayet güzel olan bir üslupla anlatacaksınız. Evet Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur ve biz bütün bu sorunları çözmeye kararlıyız diyeceksiniz.
Ve yine bir şey daha hatırlatayım. Herhangi bir kesimin umutsuzluğu olabilir. Ama gençlerin umutsuz bir tablo sergilemesini asla kabul etmiyorum. Özellikle de Kuvayı Milliye geleneğinden gelen gençlerin umutsuzluğunu kabul etmiyorum. Toplumun her kesimine heyecanınızı ve umudunuzu ulaştıracaksınız. İki şey söylüyorum, heyecanınızı ve umudunuzu ulaştıracaksınız. Heyecan güzel bir şeydir, heyecanlanmak güzel bir şeydir. Heyecanlanmak bir olaya kilitlenmenin ön koşuludur. Dolayısıyla kitlelere hitap ederken heyecanlanırsınız, heyecanlanın ama özgüvenle bu sorunları nasıl çözeceğinizi aktarın onlara. Dolayısıyla karşınızda olan kişiyle güven ilişkisini pekiştirmiş olursunuz ve samimi bir güven ilişkisini büyütmüş olursunuz. Sizin samimi olarak aktardığınız bir ilişkiyi emin olun sizi dinleyen en az üç dört kişiye daha aktaracaktır. Bu aktarımın yolunu, yöntemini beraber bulmak ve birlikte aktarmak zorundayız.
Değerli arkadaşlarım, İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesini yayınladık kurultayımızda. Söylediğim İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi her gencin cebinde olacak, ezberleyeceksiniz bunu. 5 temel sorun var ve sorunların nasıl çözüleceği var. Bize bir düşen bir görev, hep beraber bize düşen bir görev. Bir yüzyılı bitirdik doğrudur, büyük acılar yaşadık doğrudur. Başbakanlar idam edildi doğrudur. Pırıl pırıl gençler idam edildi doğrudur. Ama biz önümüzdeki ikinci yüzyıla ciddi bir hedefle başlıyoruz. Babalarımızın kurduğu cumhuriyeti ikinci yüzyılda demokrasiyle taçlandıracağız. Ana hedefimiz cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak nedir? Düşünce özgürlüğüdür. Tweet atıyorsunuz acaba başım belaya girer mi girmez mi diye. Facebook’ta bir şey paylaşıyorsunuz başım belaya girer mi girmez mi diye. Telefonda konuşuyorsunuz acaba dinleniyor muyum diye. Bunları tarihe gömeceğiz. Demokrasi odur. Düşünce özgürlüğünün önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Herkes düşüncesini özgürce ifade edecek. Bizim beğenmediğimiz düşüncelerinde özgürce ifade edilmesine ortam sağlayacağız. Şunu her yerde dillendirebilirsiniz. Evet bize oy vermenin nedeni nedir diye sorduklarında evet, Cumhuriyet Halk Partisine oy vermenin temel nedeni Cumhuriyet Halk Partisi iktidarını özgürce eleştirebileceksiniz size bu özgürlüğü vereceğiz diyeceksiniz. Yine gittiğiniz her yerde şunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Bizim alkışa değil, bizim siyasetçilerin, siyasetle uğraşanların alkışa değil bizim daha çok sağlıklı ve tutarlı eleştiriye ihtiyacımız var. Bazen parti içinden eleştiri olduğunda vay efendim işte partide farklı sesler. Bunlara inanmayın. Özeleştiri kadar değerli bir şey yoktur. Hatalarımızı, eksikliklerimizi özeleştiriyle öğreniriz. Partili olur veya partisiz olur veya herhangi bir vatandaş olur eleştiri yaptığı zaman büyük bir dikkatle dinleyeceğiz. Eğer düşünce özgürlüğünü savunuyorsanız özeleştiriyi de, eleştiriye de tahammül edeceksiniz. Demokrasinin olmazsa olmaz kurallarından birisi budur.
Şimdi sizlere madde madde belli konuları sıralayacağım. Bu konuları gittiğini her yerde büyük bir özgüvenle anlatacaksınız. Üniversite öğrencilerinden başlayalım, mezunlardan başlayalım. Onların kredi yurtlar kurumundan aldıkları burslar var, krediler var. Üniversiteyi bitirdi, iş yok güç yok, parayı ödeyeceksin diyorlar. Ödemezsen babanın malvarlığına haciz koyacağız babandan zorla alacağız. Bunu kabul etmediğimizi, halkın iktidarında faizlerin tamamen silineceğini, ana paranın da kişi işbaşı yaptıktan sonra makul taksitler içinde alınacağını anlatmalısınız bütün gençlere. Bu ne demektir? Bu sosyal devlet demektir. Kredi verdin doğru, üniversiteyi bitirdim doğru ama işsizim sen benden para istiyorsun. Niye istiyorsun parayı? Önce bana iş ver ondan sonra parayı iste. Bana iş vermiyorsun, işsizim parayı vereceksin. Vermezsen bankadaki babanın hesabına el koyacağız. Bunu kaldırdığımızı her yerde söyleyeceksiniz bütün gençlere. Her gittiğiniz yerde bunu dillendireceksiniz. Dillendireceğiniz konulardan birisi bu.
Size söyledim, gençler 18 yaşını bitirdikten sonra alacakları oyun konsolunda, cep telefonlarında ÖTV, KDV olmayacak bunu kaldıracağız ortadan. Oyun konsolu demek sizin yaratıcılığınızı büyütmek demektir. Gençlerin yaratıcılığını büyütebilirsek onlar dünyaya daha engin bir pencereden bakmış olurlar. Kala kala gençlerden mi vergi alacaksınız.
Yine gençlerin en çok şikayet ettiği torpil. Dayısı olan işe giriyor, adamı olan işe giriyor, partili olan işe giriyor. Torpili de bitireceğimizi söyleyeceksiniz. Mülakatı tamamen kaldıracağız. Merkezi yönetimde ve yerel yönetimlerde mülakatı kaldıracağız git kardeşim sınava gir başardıysan gel hangi partiden olursan ol, hangi kimlikten, hangi inançtan olursan ol gel işbaşı yapacaksın diyeceğiz ve torpili bitireceğiz. Bu en çok kime yakışır? Elbette ki, Cumhuriyet Halk Partililere yakışır. Torpilsiz bir dünya, emeğin hakkını vermek, alın terinin hakkını vermek bize yakışır. Bunu da gittiğiniz her yerde rahatlıkla dillendireceksiniz. 20 yıldır iktidardalar yurt sorununu çözemediler. Söyledik gittiğiniz her yerde anlatacaksınız öyle 20 yıl falan değil. Bir yılda Türkiye’de yurt sorununu bitireceğiz. Hiç kimse, hiçbir anne baba evladımı gönderdim İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin herhangi bir yere nerede kalacak benim bu kızım, nerede kalacak benim bu oğlum kaygısına düşmeyecek. Yurtları hazır olacak birer kişilik, üçer kişilik odalar, geniş bant internet erişimi, sıcak suyu, soğuk suyu olacak ve gençler rahatlıkla oturacaklar derslerini çalışacaklar. Rahatlıkla oturup sohbet edecekler, rahatlıkla oturup siyaseti eleştirebilecekler, siyaseti gözleyebilecekler. Bunu da gittiğiniz her yerde anlatın. Bir yılda 19 – 20 yılda yapamadıklarını bir yılda yapacağız. Örnek mi istiyorlar Ankara’ya baksınlar, İstanbul’a baksınlar, Mersin’e baksınlar, Adana’ya baksınlar, İzmir’e baksınlar. Yapacağız, kararlılıkla yapacağız.
Şunu da söyleyin bütün gençlere. Hangi partiden, hangi kimlikten hangi yaşam tarzından olursa olsun bütün gençlere söyleyin. Sizin özgürlüğünüz olacak. Attığınız bir tweet dolayısıyla sabahın köründe güvenlik güçleri sizin kapınızı çalmayacak. Eğer CHP iktidarında bir kapı vuruluyor ve ses duyuyorsanız bilin ki o gelen polis değil o gelen sütçüdür size süt getirecektir. Bunu söyleyeceksiniz.
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet. Kesinlikle ama kesinlikle önleyeceğiz. Bir hafta içinde İstanbul Sözleşmesini tekrar yürürlüğe koyacağız bir imzayla bunu halledeceğiz.
Gençlerin örgütlenmelerinin önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Gençler örgütlenebilecekler, özgürce örgütlenebilecekler. Dolayısıyla önlerinde hiçbir engel olmayacak ve engellerin tümünü kaldıracağız. Sizlere, gençlere artık internet hava gibi, su gibi zorunlu bir maddedir internet öyledir. Size ucuz, hızlı ve sansürsüz internet olanağını getireceğiz. Bunu da söyleyebilirsiniz. İnternetsiz bir dünyayı düşünmek artık mümkün değil. O zaman gençlerin internete ulaşımını kolaylaştırmanız, onlara hızlı ulaşabileceği interneti sağlamanız aynı zamanda Türkiye’deki gençlerin dünyayı da öğrenmeleri, bilgi dağarcıklarını genişletmelerine, iletişim ağlarını güçlendirmelerine de imkan verecektir. Bunu da sağlayacağız.
Gençler şunu unutmasınlar. Bir enflasyon dönemi yaşıyoruz. Her evde mutfakta sorun var. Yiyecekte, içecekte, ekmekte, sütte ne alırsanız sorun var. Mevcut olan iktidar… Teşekkür ederim, beni dinleyin gençler, lütfen dinleyin. Dinleyin ama bakın dinlemek yetmiyor bu dediklerimi tek tek gittiğiniz yerde anlatacaksınız. Kahveye mi gidiyorsunuz anlatacaksınız, cafeye mi gidiyorsunuz anlatacaksınız, sinemaya mı gidiyorsunuz anlatacaksınız, parkta arkadaşlarınızla mı buluştunuz anlatacaksınız. Türkiye’nin önündeki karamsar tabloyu yıkıp aydınlığı anlatacaksınız onlara, uygarlığı anlatacaksınız onlara, özgürlüğü anlatacaksınız onlara. Söylediğimin tamamı ülkenin büyümesi, gelişmesi için mihenk taşlarıdır. O nedenle bunların anlatılması lazım.
Evet mutfaklarda yangın var. Emekliye az para ödemek istiyorlar, memura az para ödemek istiyorlar, işçiye az para ödemek istiyorlar. O yüzden de enflasyonu TÜİK’e talimat vermişler düşük göstereceksiniz diyorlar. Ama vatandaştan vergi deyince 4 kat daha yüksek enflasyon rakamını açıklamaktan da utanmıyorlar, sıkılmıyorlar. Ne yapacağız? Diyeceksiniz ki halkın iktidarında bu enflasyon belasıyla hem uğraşacağız, hem işçinin, memurun, emeklinin alması gereken parayı zamanında ve yerinde ve miktarında ödeyeceğiz. Bunu da söyleyeceksiniz. Dolayısıyla toplumun geniş kesimlerinin en acımasız vergi olan enflasyona ezdirmeyeceğimizi anlatmalısınız. Var olan tablonun doğru olmadığını, bu tablonun değişmesi gerektiğini de söyleyeceksiniz ve bütün bunları anlatırken alçak gönüllü olacaksınız, sakin olacaksınız, kişiye tepeden bakmayacaksınız. Ben çok bilgiliyim, ben her şeyi bilirim havası içinde kimseye yaklaşmayacaksınız ve tartışmayacaksınız. Sakin, alçak gönüllü, olayları bilen, olayları kavrayan, anlatımı güçlü, sorunlara vakıf bir kimliği karşı aktaracaksınız, aksettireceksiniz. Bunu yaptığınız zaman gerçekten güven dediğimiz olguyu çok pekiştirmiş olursunuz. İsrafı ve yolsuzluğu reddedeceğimizi, israftan ve yolsuzluktan kaçınacağımızı, halkın iktidarında israfın ve yolsuzluğun asla olmayacağını ve yolsuzluklarla en ciddi mücadeleyi yapacağımızı anlatacaksınız. Biz şuanda belediyelerimizde yolsuzluk konusunda, israf konusunda her türlü bütün engellemelere rağmen her türlü çabayı büyük bir yüreklilikle, büyük bir cesaretle Belediye Başkanları gösteriyor. İhaleleri Facebook üzerinden yapıyorlar. Kamuoyu biliyor ihalenin nasıl yapıldığını. Bunu da anlatacaksınız gittiğiniz her yerde. Bunun da söylenmesi lazım.
Yine şunu söyleyeyim, milyonlarca genç, üstelik üniversite mezunu genç işsizken birilerine yakın olanlar bir yerden, iki yerden, üç yerden, dört yerden, beş yerden maaş alıyorlar. Bu adaletsiz tabloya tahammül etmediğimizi, destek verilirse değiştireceğimizi, kimsenin de birden fazla maaş almasına izin vermeyeceğimizi anlatmanız lazım. Ve şunu ilave edin hemen arkasından. Halkın iktidarında biz milletin ödediği vergileri beşli çeteye değil, Londra’daki tefecilere değil, bu ülkenin işsiz gençleri için harcayacağız. Onları üretim zincirinin en önemli halkası yapacağız diyeceğiz.
Gençler kısaca ekonomiye gelmişken iki temel ilkeye değinmek isterim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün iki temel ilkesi siyasi ve ekonomik bağımsızlık. Mustafa Kemal demek siyasi ve ekonomik bağımsızlığı koruyan kişi demektir, bunu savunan kişi demektir. Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir demiştir Gazi Mustafa Kemal. Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir demek bayrağımın altında ülkemde özgürce yaşamak istiyorum, egemenliği başka bir gücün egemenliğini kabul etmiyorum demektir. Bu siyasi bağımsızlıktır. Ama gazi şu gerçeği de görmüştür. Eğer siz ekonomik bağımsızlığınızı korumak istiyorsanız savaş meydanlarında kazandığınız zaferi ekonomik zaferlerle taçlandıracaksınız. O zaman siyasi bağımsızlığınızı güvence altına alırsınız. Bugün Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı tehlikededir.
Bir daha ifade edeyim. Sevgili gençler, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı tehlikededir. Faizciler ve dolarcılar Türkiye’de 83 milyon kişinin gelirine ipotek koymuş durumdadır. Ödediğiniz her kuruş vergi ya Londra’daki tefecilere veya beşli çeteye gidiyor. Esnafa giden yok, çiftçiye giden yok, emekliye giden yok, işçiye giden yok, memura giden yok. Nereye gidiyor bu paralar?
Ve şunu da söyleyeceksiniz. Vergide de adaleti getireceğiz ve ödenen her kuruş verginin hesabını siyasi otoritenin bize vermesini sağlayacağız. Demokrasinin çıkış kaynağı şudur; ey hükümet, ey yönetenler, ben vergi veriyorum, benim ödediğim vergi nerede ve kime harcadın? Bunun yanıtının verildiği ülkelerde demokrasi vardır, bunun yanıtının verilmediği ülkelerde demokrasi yoktur. Ve şunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz, maliyetini bilmediğimiz geçtiğimiz yollardan, köprülerden dolar bazında, avro bazında ödediğimiz paralar, uçmadığımız havaalanlarına avro bazında ödenen paralar bunların tamamını devlete ait kurumlar haline dönüştüreceğiz. Yani devletleştireceğiz avroyla, dolarla para ödemeye son vereceğiz. Ve arkasından şunu ekleyin. Kim milliyetçi? Türk lirasını ikinci sınıf para yapanlar mı, Türk lirasını bu ülkenin onurlu lirası haline getirenler mi? Biz ikincisiyiz. Bunu da söyleyeceksiniz, bunu da anlatacaksınız. Nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti devletinde avro geçerli, dolar geçerli. Türkiye Cumhuriyetinin lirası ikinci sınıf para gibi duruyor. Bunu da anlatacaksınız.
Yine şunu anlatacaksınız. Bütün organize sanayi bölgelerinde iş garantili teknoloji liseleri açacağız. Bu liselerden mezun olan kendi izdüşümü fakülteye artı puanla girecek. Böylece bizim gözbebeğimiz olan ve büyük emek harcadığımız organize sanayi bölgelerinin aradığı eleman sıkıntısını büyük ölçüde karşılayacağız, üretim gerçekten artacak, nitelikli eleman gerçekten artacak ve kişi eğer üniversiteye gitmek istiyorsa çok daha uygun koşullarla üniversiteye de gitmiş olacak. Bunu yapacağız. Taşımalı eğitim rezaletine son vereceğiz. Nerede bir öğrenci varsa yanında da öğretmeni olacak. Dolayısıyla Ferhat ili Şirin’i buluşturur gibi öğretmenle öğrenciyi buluşturacağız. Atama bekleyen öğretmenlerin sorununu büyük ölçüde çözeceğiz. Ve şunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Halkın iktidarında ilk bir haftada Sayıştay’ın eksiktir dediği 138 bin öğretmen atamasını bir hafta içinde gerçekleştireceğiz. 138 bin öğretmen evlatlarıyla, çocuklarıyla, öğrencileriyle buluşacak.
Ve şunu söyleyeyim. Yoksulluğu idare edenlere değil, yoksulluğu bitirenlere oy vermeniz lazım. Yoksulluğu yönetenlere değil, Anadolu’da, Trakya’da yoksulluğu bitirenlere oy verin diyeceksiniz. Aile Destekleri Sigortasını anlatacaksınız. 50 yıldır uygulamaya konmayan, 50 yıldır kaçılan bir sigorta dalını getireceğiz. Bu topraklarda hiçbir annenin çocuğunu yatağa aç yatırmasına izin vermeyeceğiz. Her çocuğun karnı doyacak, her evde huzur ve bereket olacak. Çiftçilerle de karşılaşacaksınız. Tarım kanununun 21.maddesindeki teşviki aynen getireceğiz, kuruşu kuruşuna getireceğiz. Çiftçilerinde ister bankalardan, ister tarım kredi kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini iktidarımızda ilk bir hafta içinde sileceğiz. Bunu da anlatacaksınız. Köye gittiğinizde anlatacaksınız, kırsala gittiğinizde anlatacaksınız. Aynı şekilde esnafın bankalardan veya esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini bir hafta içinde sileceğiz. Bu ne demektir? Bu şu demektir? Sosyal devlet kendisini gösterdi demektir. Sosyal devlet dediğimiz kavramın ne olduğunu anlatmamız lazım. Sosyal devlet güçsüzlerin yanında olan devlettir güçlülerin değil. Şimdi sosyal devlet bitmiş, var olan bir hükümet var beşli çetenin yanında. Fakirin, fukaranın, garibin, gurebanın, esnafın, çiftçinin, işsizin yanında değil. Biz buradan alacağız buraya vereceğiz.
Ve şunu da söyleyin. Kırsalda her köyde, besicilik yapan her yerde ziraat mühendisi de olacak, ziraat teknisyeni de olacak, veterinerde olacak. Dolayısıyla hiçbir çiftçi acaba mühendis buraya gelir mi, acaba toprak analizini yapar mı, acaba hayvanlarımın sağlık sorunu var mı? Bütün bunları kaldıracağız. O köylerde, kırsalda mühendislerimiz, uzmanlarımız olacak nasıl her köyde bir imam var ve görevini yapıyorsa her köyde bir ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni olacak, besicilik yapılan her yerde de bir veterinerimiz olacak. Dolayısıyla toplumun her kesimine ulaşıp toplumun her kesimiyle sağlıklı samimi diyalog kuracağız.
Değerli arkadaşlarım, Suriye tezkeresine hayır dedik. Elbette isabet yaptık, elbette doğrusunu yaptık. Bakın, söylüyorum gittiğiniz her yerde lütfen söyleyin. Eğer Kuvayı Milliye geleneğinden geliyorsak, eğer bu ülkede toprağa basmış olan yabancı asker postallarını bu ülkeden atmışsak ve bizler kendi ülkemize yabancı askerlerin gelmesini istemiyorsak zaten tezkereye hayır demek zorundayız biz Kuvayı Milliyeciyiz. Kaldırın dedik. Daha önce gelen tezkerelere evet demiştik. Ne oldu, ne yaptılar? Evet dedikte ne yaptılar? Beklentilerimizi karşıladılar mı? 33 askerimiz şehit edildiğinde hesabını sormak yerine gittiler başka bir ülkenin, bir egemen gücün liderinin kapısında dakikalarca beklediler. Benim ağırıma gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak benim ağırıma gidiyor. Bunu da anlatın her yerde. Türkiye böyle bir tabloyu hiç yaşamamıştı.
Bir şey daha. Biz milliyetçiyiz, biz devrimciyiz, biz halkçıyız. Bunları unutmayın altı okumuzu. Kendi toprağımız için, kendi bayrağımız için yeri ve zamanı geldiğinde hayatımızı seve seve veririz hiç kimsenin endişesi olmasın. Kendi toprağını terk edip kendi bayrağını indiren ve Süleyman Şah Türbesini kaçıranları tarih affetmeyecektir sizde affetmeyin. Söyledim, her yerde söyleyin. Halkın iktidarında ilk bir hafta içinde Süleyman Şah Türbesi ve bayrağımız oraya gidecek ve göndere çekilecek bedeli ne olursa olsun.
Biz Bülent Ecevit’in de geleneğinden geliyoruz. Buyurun Kıbrıs’ta katliam vardı. Ne yaptı? Kıbrıs’a çıktı. Kıbrıs’a barışı getirdi. Egemen güçler bizi sevmez bende biliyorum. Biz bu ülkenin hamuruyuz, bu ülkenin vatandaşıyız, bu ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz. Terörle mücadele eden kim var? Polislerimiz var, askerlerimiz var, eksi 40 derecede – 45 derecede şehit oluyorlar, gazi oluyorlar, hayatlarını yitiriyorlar bu ülke için. Sen bunları bırakıyorsun efendim Türkiye’ye yabancı askerleri getireceğiz. Yabancı asker niye gelip bizim teröristlerle mücadele etsin ki, niye mücadele etsin. Onların geliş amaçları başkadır hepinizin bunu çok iyi bilmesi lazım hepinizin.
Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partili olmak farklı bir şeydir. Cumhuriyet Halk Partili olmak bayrağını sevmek, vatanını sevmek, insanını sevmektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek tarihine sahip çıkmak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek fakirin, fukaranın, garibin, gurebanın yanında olmak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek kadına kalkan ele şiddetle müdahale etmek demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi istemek demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek iktidarında vatandaştan alınan her kuruş verginin hesabını millete vermek demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek hesap vermekten korkmamak demektir. Budur Cumhuriyet Halk Partili olmak.
Umutsuzluğa kapılmıyorsunuz, dediklerimi anlatıyorsunuz. Bir kısmını anlattım. Bir sorunla karşılaştığınızda ve yanıtını vermekte zorlandığınızda o sorunu mutlaka aktaracaksınız ve size en kısa sürede dönülecek cevabı verilecek. Şunu rahatlıkla söyleyeceksiniz, Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bütün sorunları çözülür akılla, mantıkla, bilgiyle, birikimle ve danışarak. Devlette liyakat sistemini bozdular, mahvettiler. Bunların tamamını düzelteceğiz göreceksiniz. Huzur içinde yaşayacağız. Bize oy versin veya vermesin vatandaşlar arasında bir ayrımcılığa asla izin vermeyeceğiz.
Sizden başka bir isteğim. Sakın ola kimlik üzerinden, inanç üzerinden ve yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmayacaksınız. Her insanın inancı, her insanın kimliği, her insanın yaşam tarzı bizim başımızın üstünedir. Biz ona bakacağız çocuğunun işi var mı yok mu, geçiniyor mu geçinmiyor mu biz buna bakacağız. Sorunu varsa sorununa kilitleneceğiz ve onu çözeceğiz.
Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partili olmak sıradan bir olay değildir. Şimdi gençlik kolları umarım bu dediklerimi yapacak. Bende takip edeceğim, izleyeceğim, her bir genci izleyeceğim. Her gittiğiniz yerde olayı gördüğünüz andan itibaren eleştiriden çok çözümü anlatacaksınız. Ben hep size çözümleri anlattım. Hep çözümü anlatacaksınız, nasıl çözüleceğini anlatacaksınız. Bazen şu soru geliyor, efendim parayı nereden bulacaksınız. Hatırlıyorsunuz değil mi emekliye iki maaş ikramiye dediğim zaman önce tepki gelmişti parayı nereden bulacaksınız. Şimdi veriyorlar demek ki para var. Bu bir siyasi tercihtir. Paranın nereye harcanacağı bir siyasi tercihtir. Bunu bakın unutmayın. Siyasi tercihi belirleyen bütçedir. Bütçede kimin için kaynak ayıracağınız orada yazar. Memurdan yana mı, emekten yana mı, alın terinden yana mı, beşli çeteden yana mı? Beşli çeteye ayrılan paraları gayet iyi biliyoruz, yapılan yolsuzlukları da biliyoruz. Bunların gideceğini de çok iyi biliyoruz. Az kaldı gidecekler. Az kaldı göndereceğiz. Dolayısıyla şuanda ya giderken nasıl biraz daha malı götürürüm arayışı içindeler. Buna izin vermeyeceğiz. O nedenle memurlara çağrı yaptım. Sakın ola ki, kanunsuz, yasadışı hiçbir işlemin altına imza atmayın kardeşim tarihte verdim. Yasadışı işlemin altına imza atan, kanunsuz işlemin altına imza atan, fakirin, fukaranın ödediği vergileri birilerine peşkeş çeken kişiyi devlet bürokrasisinde tutmayacağım bunu bilmenizi isterim.
Geliyor gelmekte olan meraklanmayın. Gerçekten de bu ülkeye huzuru getireceğim kararlıyım huzuru ve barışı getireceğim kavgayı değil. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel Türkiye’yi beraber inşa edeceğiz. Gücüm sizsiniz onu söyleyeyim. Sizler çalıştığınız sürece bütün sorunlar çözülür ve beraber yapacağız, birlikte yapacağız tekrar söylüyorum ve hepinize teşekkür ediyorum.
Güzel bir kongre diliyorum size. Sakın umutsuzluğa kapılmayın, şunu çok iyi bilin geliyor gelmekte olan. Bunu unutmayın.
Tüm Fotoğraflar İçin Tıklayınız...
30.11.2024
30.11.2024
29.11.2024
29.11.2024