05.04.2017

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, GAZİANTEP’Lİ KADINLAR VE KADIN STK TEMSİLCİLERİYLE BİR ARAYA GELDİ

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, GAZİANTEP’Lİ KADINLAR VE KADIN STK TEMSİLCİLERİYLE BİR ARAYA GELDİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Önümüzde bir anayasa değişikliği var. Bu anayasa değişikliği bir kişiye verilen yetkilerle Türkiye’ye bir kabus yaşatabilir. Bu sınırsız, bu hata yapmayı özendiren yetkiler eğer kontrol edilemezse Türkiye’yi felakete sürükler. Hani güzel bir söz var ya, ‘kontrol edilemeyen güç güç değildir...’ Kontrol edilmesi lazım, denetlenmesi lazım” dedi.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Gaziantep’li Kadınlar Ve Kadın Stk Temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda şöyle konuştu:



Hepinize çok teşekkür ediyorum. Öyle anlaşılıyor ki beni konuşturmayacaksınız herhalde. Hepinize şükran borçluyum, hepinize teşekkür ediyorum. Kendimi bir çiçek bahçesinde hissediyorum, sizlerle beraber olmaktan mutluyum.

BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ, BİR KİŞİYE VERİLEN YETKİLERLE TÜRKİYE’YE BİR KABUS YAŞATABİLİR

Anneler, bugün size anayasa değişikliği konusunda düşüncelerimi açıklayacağım. Sevgili anneler, bu ülkenin geleceğiyle ilgili olarak bizim umudumuz olan çocukları, gençleri sizler yetiştiriyorsunuz. Dili sizden öğreniyoruz, sevinci sizden öğreniyoruz, umudu sizden öğreniyoruz, geleceği sizden öğreniyoruz. Bir ülkede kadınlar ne kadar güçlüyse devlet de o kadar güçlüdür. Kadınlar ne kadar güçlüyse ahlak da o kadar güçlüdür. Kadınlar ne kadar güçlüyse itibarımız da o kadar güçlüdür. Bütün kadınların cumhuriyete sahip çıkmasını istiyorum, demokrasiye sahip çıkmasını istiyorum tıpkı evlatlarına sahip çıktıkları gibi. Tıpkı evlatlarınıza sahip çıktığınız gibi.

Önümüzde bir anayasa değişikliği var. Bu anayasa değişikliği var. Bu anayasa değişikliği bir kişiye verilen yetkilerle Türkiye’ye bir kabus yaşatabilir. Bu yetkiler sınırsız yetkiler, bu yetkiler hata yapmayı özendiren yetkiler, bu yetkiler eğer kontrol edilemezse, güç kontrol edilemezse Türkiye’yi felakete sürükler. Hani güzel bir söz var ya kontrol edilemeyen güç güç değildir. Kontrol edilmesi lazım, denetlenmesi lazım. Sizler Gaziantep’te yaşıyorsunuz, gazi bir kentte yaşıyorsunuz. Bu ülkenin kurtuluşunda sizin harcınız var, sizin şehitleriniz var, sizin acınız var, sizin gözyaşlarınız var. O nedenle kadınların anayasa değişikliğinde daha duyarlı olması lazım, daha dikkatli olması lazım. Ev ev dolaşmalısınız ev ev, bütün kadınları ikna etmelisiniz ülkemizin geleceği açısından, çocuklarınızın geleceği açısından. Hep şu soruyu sordum şimdi Antepli bütün kadınlara aynı soruyu sormak istiyorum. Siz çocuklarınızı freni olmayan bir otobüse, bir arabaya bindirir misiniz? Bir daha soruyorum, sizler anneler olarak freni olmayan bir otobüse çocuklarınızı, evlatlarınızı bindirir misiniz? Şimdi bize diyorlar ki, freni olmayan ve nereye gittiği belli olmayan bir otobüse 80 milyonu bindirelim. Buna izin verecek misiniz? İzin vermeyeceğinizi de ben de biliyorum. Her anne için evladın ne kadar değerli olduğunu bende biliyorum. Üniversitede okurken koca adamdım, tatilde giderdim annem divanda otururdu başımı onun dizine koyardım annemle arada bir dalga geçerdim. Hayatımda rahatı ve huzuru başını onun dizine koyduğumda hissederdim. Anneler böyledir. Bizim sırdaşımızdır, bütün evlatların sırdaşıdır.

Derdimizi annemize anlatırız. Babamızla konuşmaya cesaret edemezdik, babamızdan para isteyemezdik, annemize söylerdik annemiz gider babamıza anlatırdı. Dolayısıyla annelerin bir uzlaşma kültürü vardır. Anneler tehlikeyi daha önceden görürler ve sezerler. Annelerin Allah vergisi bir sezgi gücü vardır. Şimdi önümüze konulan anayasa değişikliği Türkiye’yi bir felakete sürükleyebilir, evlatlarımızın hayatını karartabilir.

Bakın size sadece şu örneği vermek isterim. Suriyeli kardeşlerimiz var ama Suriyelilerin çocukları üniversite sınavına girmezler doğrudan doğruya üniversiteye kabul edilirler. Sizin çocuklarınız sınava girmeden üniversiteye girebilir mi? O zaman ne diyeceğiz? “Hayır” diyeceğiz. Bu anayasa değişikliğine “Hayır” diyeceğiz, hep birlikte “Hayır” diyeceğiz. Biz elbette ki bütün insanları seviyoruz ama adaletsizliği kabul etmiyoruz. Beraber kendi ülkemizde, birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. Doğulu olur, batılı olur, başı açık olur, başı kapalı olur, zengin olur, fakir olur ama bu ülkede cennet gibi bir ülkede hepimiz birlikte yaşamak istiyoruz, birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. Yoksulluğu olmayan bir Türkiye, işsizliği olmayan bir Türkiye, her evde tencerenin kaynadığı bir Türkiye, her evde huzurun olduğu bir Türkiye. Her annenin çocuklarını güler yüzle okula gönderdiği bir Türkiye. Gerilimin, kavganın olmadığı, huzurun egemen olduğu bir Türkiye. Arzumuz bu, bunu istiyoruz.

CESARETİNİZ VARSA GELİN SİZİN TELEVİZYONLARDA KONUŞALIM

Şimdi önümüze anayasa değişikliği koymuşlar. Antep’e bakıyorsunuz her taraf pankart, her tarafta evet deyin diye yazılar, resimler, fotoğraflar, billboardlar, pankartlar, afişler, yer gök böyle. Ama miting alanına bakıyorsunuz çıkıyorlar arka arkaya hep beraber konuşuyorlar. Tek konuları var Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu şöyle, Kılıçdaroğlu böyle, Kılıçdaroğlu şunu söyledi, Kılıçdaroğlu bunu söyledi. Ya benden ne istiyorsunuz Allah aşkına. Ben kendilerine söylüyorum, benimle görülecek bir hesabımız varsa gelin kardeşim hesabımızı görelim. Cesaretiniz mi yok? Cesaretiniz varsa gelin sizin televizyonlarda konuşalım. Sen yarım saat konuş vallahi ben 15 dakika konuşacağım. Senin valin var, kaymakamın var, bakanın var, cumhurbaşkanın var, hakimin var, savcın var, emniyet müdürün var, devletin parası var. Benim? Benim Allah’ım var ve halkım var. Koro halinde saldırıyorlar. Niye saldırıyorlar? Çünkü onlarda çok iyi biliyorlar ki, Kılıçdaroğlu doğruları söylüyor. Onlarda çok iyi biliyorlar ki, Kılıçdaroğlu’yla bir televizyon programına çıkarsak onların doğru olmadığı çıkacak ortaya.

BEN MAZLUMDAN VE MAĞDURDAN YANAYIM, ONLAR ZALİMDEN VE ZULÜMDEN YANA

Şimdilik slogan atmayalım, şimdi düşünme zamanı, evlatlarımızı düşünme zamanı, Türkiye’yi düşünme zamanı, bayrağımızı düşünme zamanı. O nedenle anayasa değişikliğinde sandığa giderken düşüneceğiz.

Bütün yetkileri bir adama veriyorlar. Niye veriyorlar, hangi gerekçeyle veriyorlar? Binlerce, milyonlarca mağdurumuz var, mağdur. Bank Asya’nın önünden geçti diye görevine son verilenler var. Çocuğunu dershaneye gönderdi diye devlet memuriyetinden atılan anneler, babalar, çocuklar var.

Bütün mağdur ailelere sesleniyorum, bütün kadınlara sesleniyorum, herkese sesleniyorum herkese. Bilmenizi isterim, ben mazlumdan yanayım, ben mağdurdan yanayım. Onlar zalimden ve zulümden yanalar. O nedenle zalime ve zulme karşı çıkacağız. Zalimden yana olanın emin olun vicdanı yoktur, zulümden yana olanın ahlakı yoktur. Biz bir arada, görüşlerimiz farklı olabilir, kimliklerimiz farklı olabilir, yaşam tarzımız farklı olabilir, ama aynı ülkede, aynı bayrağın altında birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. O nedenle bu anayasa bize zulmedecek olan bir anayasa değişikliğidir.

ÜSTÜNLERİN HUKUKUNU KORUYORLAR, VATANDAŞIN HUKUKUNU DEĞİL

Kendi çocuklarına ikbal hazırlıyorlar. Diyorlar ki, 18 yaşında çocuğu milletvekili yapacağız. Ne olacak? Ömür boyu askerlikten muaf olacak. Başka? 2 yıl milletvekilliği yaparsa milletvekilliği emeklilik haklarına hak kazanmış olacak. Peki sizin çocuklarınız, sizin çocuklarınız nereye gidecek? El Bab’a gidecek sizin çocuklarınız. Sizin çocuklarınız nereye gidecek? Eksi 35, 40 derecede PKK’yla mücadeleye gidecek. Onların çocukları ne olacak? 18 yaşında milletvekili, ömür boyu askerlikten muaf olacak. Sizin vicdanınız buna evet diyor mu? Allan aşkına sizin vicdanınız buna evet diyor mu?

O nedenle diyorum bütün annelere bu anayasa değişikliğine “Hayır” deyin diye. “Hayır” deyin hayırlı bir iş yapalım, güzel bir iş yapalım. Sadece bu salonu dolduran kadınlara sesleniyorum şimdilik ama Gaziantep’te yaşayan milyonlarca, yüzbinlerce kadın var. Dolayısıyla bu salondaki her kadın kardeşimin görevi ve sorumluluğu var. Ev ev, kapı kapı çalacaksınız bu değişikliğin neler getirdiğini anlatacaksınız. 18 yaşında çocuğun mu var diyeceksiniz anneye bak diyorlar ki senin çocuğunu milletvekili yapacağız buna inanıyor musun? İnanmıyorum diyecek. Neden? Çocuğun daha işi yok, iş bulması lazım çocuğa. Sen önce iş bul milletvekilliği senin olsun. Çocuğu işsizse asıl sorun budur, asıl dert budur. Dolayısıyla kandırıyorlar, aldatıyorlar. Kendilerinin ikbali için aldatıyorlar, kendilerinin geleceğini kuruyorlar. Üstünlerin hukukunu koruyorlar, vatandaşın hukukunu değil. Vatandaşın derdi nedir? İşsizlik. Her evde işsiz var her evde. 6,5 milyon işsiz var. Üniversiteyi bitirmiş işsiz, askere gidip gelmiş işsiz, binlerce, milyonlarca işsiz var onların derdi işsizliği çözmek değil, kendilerine ikbal hazırlamak. O nedenle biz ülkemizi sevdiğimiz için, sorunlarımızı çözmek için, birlikte yaşama iradesini ortaya koymak için, demokrasimiz için hep birlikte “Hayır” diyeceğiz.

12 EYLÜL’DE “HAYIR” DEMEK SUÇTU, ŞİMDİ DE “HAYIR” DİYENLERE “TERÖRİST” DİYORLAR

Söyledim, bir daha söylüyorum. Benim görevim var bütün Türkiye’de anlatıyorum. Gün 24 saat, 36 saat olsa 36 saat anlatacağım. Uyku? Feda olsun bu millete. Yemek yiyemiyorsun? Feda olsun. Yeter ki ama yeter ki bu memlekete huzur, bu memlekete bereket gelsin. Bu memlekette her evde huzur olsun, feda olsun. Ama sizin de sorumluluğunuz var, sizin de çalışmanız gerekiyor. Hep birlikte çalışacağız. Bu memleket hepimizin memleketi, bu bayrak hepimizin bayrağı, demokrasi hepimiz için geçerli. Birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz, birlikte kardeşçe yaşamak istiyoruz. Birlikte kol kola yaşamak istiyoruz. Bir kişiye dünyanın yetkisini verip onun yapabileceği bir faturanın ceremesini çocuklarımız çekmesin. Hep söyledim evet demenin vebali çok ağırdır, günahı çok ağırdır. 12 Eylül’de yüzde 91.7 evet dediler bakın bugün hepimiz 12 Eylül darbe anayasasına karşıyız. Demek ki o dönem bir yanlış dayatıldı. O dönemde “Hayır” demek suçtu, şimdi de “Hayır” diyenlere terörist diyorlar. Ama hiçbirimiz terörist değiliz, hepimiz bayrağımız seviyoruz, hepimiz vatanımızı seviyoruz, hepimiz ülkemizi seviyoruz, hepimiz bir arada yaşamak istiyoruz, kardeşçe yaşamak istiyoruz.

Sizin atacağınız her zılgıt onları korkutuyor, onların yüreklerini hoplatıyor. Dilinize sağlık, emeğinize sağlık, alın terinize sağlık, iradenize sağlık. Ben buna yürekten inanıyorum. Ama bir şey söyleyeceğim. Ayın 16’sında efendim bugün işte komşular çiğköfte partisi düzenledi oraya gidelim demeyeceğiz. Hep beraber sandığa gideceğiz. Komşumuzu alacağız, kardeşimizi alacağız, yakınlarımızı alacağız, amcamızı alacağız, teyzemizi alacağız hep beraber sandığa gideceğiz. Hep beraber ne diyeceğiz? “Hayır”. “Hayır”ınız hayırlı olur inşallah.

Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Hepiniz sağ olun, var olun diyorum.