05.09.2022
05.09.2022
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV’de “İlker Karagöz ile Çalar Saat” canlı yayınında gündeme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
İlker Karagöz- Efendim bir kez daha günaydın ‘Çalar Saat’ devam ediyor. Az öncede söylediğimiz üzere Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ‘Çalar Saat’te misafirimiz. Hem biz misafiriz, hem de aynı zamanda siz de misafirimizsiniz. Çok sağ olun efendim geldiğiniz için, konuk olduğunuz için teşekkür ederiz.
Kemal Kılıçdaroğlu- Sizde hoş geldiniz, şeref verdiniz.
İlker Karagöz- Sağ olun. Efendim şimdi bizim bugün başlığımız tek kelimeyle. Aslında Cuma günü başlayan bir furyaydı, işte cumhurbaşkanı, bakanlar, siz görüşlerinizi belirttiniz. Tek kelimeyle bir ülke tarifi ya da bir gelecek tarifi. Böyle başlayalım mı? Tek kelimeyle bugün yaşadığımızı izah etmeye çalışsak ne dersiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Tek kelimeyle eğer bugün bir şey söylemek gerekiyorsa zam bunu daha öncede ifade etmiştim. Zam yani eşittir enflasyon aslında. Tek kelimeyle bu. Halkın gündeminde bu var zaten. Geçim sorunu var. Tanımlamak gerekirse çok açık ve çok net zam.
İlker Karagöz- Şimdi tabi bugün saatler 10.00’u gösterdiğinde TÜİK’in enflasyon verilerini öğreneceğiz. Sizde daha önce gitmiştiniz bir hesap uzmanı olarak aslında. Bu nasıl hesap nasıl yapılıyor diye öğrenmek istemiştiniz olmadı, kapılar açılmadı.
Kemal Kılıçdaroğlu- Kendi internet sitelerinde de kapılarımız açık, arzu eden herkes gelip rahatlıkla yetkililerden bilgi alabilir diye kendi internet sitesine de böyle bir haber koymuşlar. Açık davet. Ona rağmen kapattılar.
İlker Karagöz- Şimdi bir tarafıyla da saat 09.30’da ENAG’ın yani bağımsız akademisyenlerin enflasyon verilerine sahip olacağız, öğrenmiş olacağız. Şimdiden bir öngörü alıyım mı sizden bu makas?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır bir öngörüde bulunmak istemiyorum. Ama sıradan vatandaşın, kahvede oturan vatandaşın, tarlada çalışan vatandaşın bildiği bir gerçek var yani. Sonuçta bu insan gidiyor cebinden para çıkarıyor kaldıysa alışveriş yapıyor. Bir hafta önce aldığıyla bir hafta sonra aldığı arasındaki farkı görüyor. İşte tarımda çalışan kişi gidip gübresini alıyor, ilacını alıyor, fidesini alıyor. O da bakıyor zaten geçen yıl kaça almıştı, şimdi kaça almış diye. Enflasyonu görüyor zaten, hayat pahalılığını görüyor, yaşıyor zaten hayat pahalılığını. Dolayısıyla TÜİK yani Türkiye İstatistik Kurumunun yaptığı açıklamalar gerçekçi açıklamalar değil. Yani saraydan talimat alınıyor, ön rakamlar belirleniyor. Kendileri oturuyorlar, araştırıyorlar rakam belirleniyor, rakamlar saraya gönderiliyor, saray diyor ki, indirin şunu şu kadara o rakam indiriliyor ve ilan ediliyor. Şimdi İstanbul Ticaret Odası İstanbul için belirledi…
İlker Karagöz- 99.9.
Kemal Kılıçdaroğlu- 99.9. Şimdi TÜİK ne yapacak Allah aşkına, ne yapacak yani şimdi? Resmi kurum diyorsan İstanbul Ticaret Odası. Efendim akademik bir kurum diyorsanız ENAG’ın yayınladığı rakamlar. Piyasa diyorsanız vatandaşın gidip alışveriş yaptığı ekmeğinden tutun deterjanına kadar her şeyi aşağı yukarı yüzde 100’ün üstünde bir zam görmüş vaziyette. Üretici fiyatlarına bakıyorsunuz onlarda zaten yüzde 100’ün çok üzerinde. Yani TÜİK’in rakamında da yüzde 100’ün çok üzerinde. Üretici eğer bu kadar yüksek pahalılıkla yani aldığı hammaddeler için bu kadar yüksek bedel ödüyorsa sonuçta bunu ürettiği malı piyasaya satarken üzerine makul bir kar koyup satacaktır. Demek ki, yüzde 100’ün üzerinde bir zam her zaman için gündemimizde.
İlker Karagöz- Şimdi efendim resmi gazetede yayımlandı orta vadeli programa bir birlikte bakalım mı? Bugün akşam gazetesinin de yine ilk sayfasında. Siz zaten dün ekonomi konulu bir toplantıda gerçekleştirdiniz. Mesela ekonomide normalleşme programı olarak adlandırılıyor akşam gazetesinde. 2025 hedefleri orta vadeli program. İşsizliğe bakıyoruz mesela 2022 yılı için yüzde 10.8. 2023 yılı yüzde 10.4. Sonra enflasyon mesela düşecek denmişti bunun içinde bir baz etkisi de deniliyor. Şimdi enflasyon beklentisi 2022 yılı için yüzde 65. Büyük puntolarla da yazılmış bazı gazetelerde. Bu bir müjde midir böyle değerlendirmek, böyle yaklaşmak? Enflasyonla başlayalım efendim ne dersiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Başlayalım tabi. Şimdi burada önce şundan enflasyon rakamını da yine vereyim ben size. Şimdi bizi kıskanan Almanya enflasyon rakamına bakalım, yüzde 7.9. Demek ki Almanya niye biz daha yüksek rakamda bir enflasyon yaşamıyoruz diye herhalde bizi kıskanıyor. Geçiyorum Yunanistan’a hani bir dönem ekonomisi iflas etmişti vs. diye söylediğimiz Yunanistan’da enflasyon yüzde 11.6. Geçiyorum savaş halinde olan Rusya’ya. Savaşıyorlar Ukrayna’yla beraber. Savaş halindeki Rusya’da enflasyon yüzde 15.1. Yine savaşın öbür aktörü olan yani ülkesini savunmaya çalışan Ukrayna’da yüzde 22.2. Türkiye’ye bakıyoruz, resmi rakama bakıyorsunuz işte yüzde 80 civarında yüzde 79.6. ENAG ve İstanbul Ticaret Odasının rakamları bunun çok çok üstünde. Demek ki gerçekçi olarak baktığımızda ülkenin iyi yönetilmediği gerçeği ortaya çıkıyor. Yönetilmiyor, günlük yönetiliyor, kararlar günlük alınıyor, günlük alınan kararlarla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Planlama dediniz rakamları verdiniz gazetede manşet atmış. Güzel, ne diyorlardı bunlar? Kendi seçim bildirgelerine koydular, devletin raporlarına koydular. Okuyum size 2023 yılında ne olacaktı Türkiye değil mi?
İlker Karagöz- 25 bin dolar kişi başı milli gelir mesela.
Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim kişi başına milli geliri vereyim önce size. 2 trilyon dolar olacaktı. 2023 hedefi 2 trilyon dolar olacaktı. Kaç lira oldu? 867 milyar dolar. 2 trilyon nerede? Sapma yüzde 57.7. Bu ne demektir? Tamamen kafadan atılan rakamlarla siz toplumu aldatıyorsunuz demektir. 2 trilyon dolar diyorsan bari hiç değilse 1.9 trilyon dolar gerçekleşsin de deriz ki, ya tamam önemli bir adım attı ama yani bu kadar oldu. 2 trilyon dolar diye hedef koyuyorsun, 2023’te bu gerçekleşecek diyorsun 867 milyar dolarlık bir rakama ulaşıyor.
İlker Karagöz- Efendim siz hesap uzmanısınız, peki bu nasıl hesaplanıyor?
Kemal Kılıçdaroğlu- Buna benim aklım ermiyor. Bakın çok samimi söylüyorum, benim aklım ermiyor. Bu politikayla ermiyor. 2 trilyon dolara çıkabilir miydi? Çıkabilirdi.
İlker Karagöz- Bu potansiyeli var Türkiye’nin?
Kemal Kılıçdaroğlu- Türkiye’nin var. Türkiye çok dinamik bir ülke. Kaynakları verimli kullanılırsa, iyi kullanılırsa bunun herkesin nasipleneceği, herkesin gelirinin artabileceği bir modeli yakalamak mümkün. Ama siz 2 trilyon vaat edip çıkıp milletin önüne 2023 hedefi diye televizyonlarda günlerce bar bar bağırıp ondan sonra kendi gazetelerinizde günlerce manşette tutup Türkiye 2023 yılında şu rakamlara bulacaktır diye. Kişi başına gelir 25 bin dolar olacaktı. Erdoğan diyordu 2023 hedeflerini yakalayacağız kişi başına gelir 25 bin dolar. Şimdi 10 bin dolar civarında.
İlker Karagöz- 9 bin 500.
Kemal Kılıçdaroğlu- İşte 10 bin diyelim biraz onlara torpil geçelim. 10 bin dolar. Ya arkadaş 25 bin dolar nerede, 10 bin dolar nerede? Akılla, mantıkla bağdaşır bir rakam yok. İşsizlik öngördükleri yüzde 5 olacaktı. Şimdi işsizlik yüzde 10’un üzerinde. Öngördükleri hedefti o. Dolayısıyla ekonomik büyümede sınıfta kaldılar. Öyle günlük rakamlarla falan bu milleti aldatamazlar. Sonunda bu millet, bu vatandaş gidiyor kahveye çay içiyor. Fiyat belli kahveye gidiyor kahve içiyor fiyatı belli. Alışveriş yapıyor fiyatı belli, ekmeği alırken fiyatı belli, pazara giderken fiyatı belli. Rakamlar böyle. Büyüme verdikleri rakamların hiçbirisi doğru değil ve hiçbirisinde gerçek yönü yok. Siz toplumu aldatıyorsunuz yani onlar için söyleyeyim İlker Bey sizin için değil.
İlker Karagöz- Biz neyse onu aktarıyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu- Açıkça toplumu aldatıyorlar. Yani hesaplamadan veriyorlar. Neden bu tablo ortaya çıkıyor? Çünkü siz bu ülkenin en saygın kurumlarından birisi olan Devlet Planlama Teşkilatını kapattınız. Yani planlama yapan bir kurumu kapattınız. Bu ülkenin gözbebeği olan ve en nitelikli uzmanların çalıştığı bir kurumun kapısına anahtarı vurdunuz. Sonuç? Sonuç böyle işte. Oturuyorsunuz masa başında üç beş yandaşla beraber milli gelir ne olsun beyler söyleyin bakalım şu kadar olsun. Yazın oraya 2023 hedefimiz bu. Şimdi baktılar bu yok şimdi 2053 hedefi tutturmuşlar. 2053’te şunları yapacağız. Ya sen yarın sabah ne yapacağını bir anlatsana bu millete. Günlük ekonomi yönetilmez, günlük planlama yapılmaz. Belli bir takvimi olur bunun, belli bir zamanlaması olur bunun, hedefleri olur bunun.
İlker Karagöz- Sizin de bir takviminiz var. Şimdi millet ittifakı seçimi kazandığında öncelikle bir hasar tespit komisyonu oluşturulacak…
Kemal Kılıçdaroğlu- Kesinlikle.
İlker Karagöz- Bununla ilgili ya da ekonomiyle ilgili bir yol haritası önünüze koyacaksınız. Şimdi millet ittifakı kazandığında ekonominin yakıcı etkisi vatandaşın üzerinden ne kadarlık bir süre içinde uzaklaşabilir? Bir bunu merak ediyor herkes. Birde efendim mesela dolar ne kadar olacak somut olarak. Mazot ne olacak, benzin ne olacak, asgari ücretli en düşük emekli maaşı açlık sınırında mı olacak, ne kadar üzerinde olacak? Somut olarak bu verileri de merak ediyor vatandaş.
Kemal Kılıçdaroğlu- Şimdi şöyle ifade edeyim size. Altı lider olarak üzerinde uzlaştığımız bir zaman dilimi var. Yani altı içinde topluma bir nefes aldıracağız. Hani yüzde 100 her şeyi düzelteceğiz, enflasyonu birden bire çok düşük rakamlara indireceğiz diye hayal peşinde değiliz. Gerçekçi olmak lazım ve halka doğruları söylemek lazım. Önümüzde engeller varsa bu engelleri nasıl aşacağımızı da halka anlatmamız gerekiyor.
İlker Karagöz- Bunu nasıl yapacağınızı o buluşmalarınızda konuşuyorsunuz.
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet konuşuyoruz elbette. Şimdi Hasar Tespit Komisyonu dememizin nedeni şu, bu ülkenin geliri nedir, gideri nedir, yükümlülükleri nedir, beşli çeteye ne kadar ödeyeceğiz, paralar nedir. Bu rakamların yüzde 99,9’u gerçekçi değil. Bakın neredeyse yüzde 100’ü gerçekçi değil. Az önce size söylediğim gibi yani kişi başına 25 bin dolar hedeflemişiz geldiğimiz nokta 10 bin dolar civarında bir rakam. Demek ki afaki rakamlar. Biz önce devletin var olan bütün verilerini bilmek ve öğrenmek zorundayız. Ondan sonra oturup belli kararları belli bir zaman dilimi içinde almak durumundayız. 6 ay dememin nedeni şu; biz hemen süratli bir şekilde Hasar Tespit Komisyonu verileri getirecek, verileri getirdikten sonra biz gerekli çalışmaları yapacağız. Mesela ilk yapacağımız işlerden birisi israfın önlenmesidir. İsrafın önlenmesiyle ilgili süratle bir genelge hazırlanacak, bu konuda bütün partilerin çalışması var. Bütün partiler çalışmalarını yapıyorlar israfın önlenmesiyle ilgili hangi önlemlerin alınması gerektiği konusunda. Bunlarda daha sonra yazılı bir metne dökülecek. O genelgeyi çıkaracağız, israfı önleyeceğiz. Devlette israf felaket pozisyonda yani. Öyle 13 tane uçak, herkesin altında arabalar, resmi arabalar, resmi arabaların dışında kiralık binlerce araç…
İlker Karagöz- Siz geldiğinizde o uçaklar ne olacak, araçlar ne olacak?
Kemal Kılıçdaroğlu- Araçlardan bir veya ikisi kalabilir diğerlerini tamamen satarsınız hazineye gelir kaydedersiniz yani. Alıcısı vardır ve satarsınız bunu. Siz oraya boşu boşuna 13 tane, 14 tane uçağı ne diye tutuyorsunuz bir kişi için? Bir kişi için 13 – 14 uçak tutulur mu? Birde diyorlar ki, efendim biz dindar insanız. Dindar insansan kardeşim israf haram değil mi? İsrafın haram olduğu bir ortamda sen kalkıp da nasıl çocuğun yatağa aç girdiği bir ortamda sen nasıl 13 uçağını bir yerde tutabilirsin ben gideceğim de efendim bilmem benim itibarım artsın diye.
İlker Karagöz- İtibardan tasarruf olmaz da denildi.
Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim itibar saygınlıktır. İtibar verilen sözü tutmaktır. İtibar sizin kendi kendinize itibar etmeniz değil başkalarının size itibar etmesidir. Siz ekonomiyi savurganca yönetirseniz, savurganca bir tutum izlerseniz, bugün söylediğinizi yarın değiştirirseniz 180 derece tersini yaparsanız, saraylarda oturup halktan tamamen koparsanız, yolsuzluk gırtlağa kadar gelmiş, bu yolsuzluklara göz yumarsanız kim size saygı duyacak kim? Sadece Beyefendi oturuyor etrafında 5 – 6 kişi emredersiniz diyor ağzından çıkan her kelime yüzde 100 doğrudur diyor. O sanıyor ki Türkiye böyle, o sanıyor ki dünya böyle. Bir dünyaya bak, bir Türkiye’ye bak kardeşim. Sen bir tarlaya gittin mi kardeşim? Parantez açıyım tabi tarlaya gitmedi desem doğru…
İlker Karagöz- Bana demiyorsunuz değil mi efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır yani Erdoğan’a diyorum. Malum o da bir ara bir köye gitmişti kırsala gitmişti dizlerinin üstüne kadar galoş. Kendi toprağına basarken bile galoş giyiyorsun üstüm kirlenmesin diye. O çiftçi orada alın teri döküyor kardeşim. O orada çıplak elle çalışıyor, orada tarlada şuyu buyu her alanıyla baktığınızda ilacını, gübresini, suyunu getiriyor kardeşim. Sen kalkıyorsun o köylünün yanında dizlerinin üstüne kadar gelen galoşları takıyorsun birde orada fotoğraf veriyorsun neymiş efendim kırsala gitmiş beyefendi. Allah aşkına bu mudur itibar? Yani bu sadece bizim açımızdan değil aslında dünya açısından da bir komedi bakıldığı zaman. Yani dünya Türkiye’nin nasıl yönetildiğini üç aşağı beş yukarı görüyor.
İlker Karagöz- Dünyadan Türkiye nasıl gözüküyor birazdan o konuya da geleceğiz. Mesela Hürriyet Gazetesinin manşeti, oranın emeklisi için, oranın vatandaşı için ortaya çıkan bir kampanya, 599 Euro’ya ülkemizde böyle her şey dahil 22 günlük bir tatil kampanyası. Onunla devam edeceğiz efendim ama mesela dolar ne olacak altılı masa iktidara gelirse, Euro ne olacak, mazot ne olacak, asgari ücret ne olacak?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın şunu söyleyeyim, iktidara geldiğimizde göreceksiniz bir, vatandaşlar rahat nefes alacak. İki, yine göreceksiniz genelde iş dünyası da dahil olmak üzere toplumda bir rahatlama olacak. Otoriter bir yapı sona erecek, insanlar düşüncelerini özgürce ifade edecekler. Göreceksiniz dolar da, avro da gerileyecek. Makul düzeylere gelecek bunlar. Şuanda gelmiyor çünkü şuanda istikrar yok ve herkes geleceğinden endişe duyuyor.
İlker Karagöz- Tabi o makulün ne olduğu merak ediliyor. Bu arada bir son dakika gelişmesi onu da ekranlara yansıtabiliriz. ENAG Grup enflasyon rakamlarını verilerini açıkladı. Aylık enflasyon yüzde 5.86, yıllık enflasyon yüzde 181.37, 8 aylık enflasyon yüzde 91.62.
Kemal Kılıçdaroğlu- Doğru. Gidin bakın, oduna en son gelen zam yüzde 160, doğalgaza gelen zam, elektriğe gelen zam bakın bunlara yani. Bu veriler doğru. Sonuçta vatandaş doğalgaz faturasını öderken görüyor. Geçen yıl ne kadar ödüyordu, şimdi ne kadar ödüyor, elektrik faturasını görüyor. Geçen yıl ne kadar ödüyordu şimdi ne kadar ödüyor. Odun geçen yıl ne kadara aldı, şimdi ne kadara aldı. Şimdi yüzde 160 zamlı odun alacak bu adam. Kömür aynı şekilde zamlı alacak bu insanlar yani.
İlker Karagöz- Şimdi bu veriler elimizde. Birazdan da TÜİK’in açıklamasını göreceğiz bir kıyaslamada isteyeceğim sizden. Şimdi bir yandan da tabi şu merak ediliyor. TÜİK bu verileri nereden alıyor, hangi marketten alıyor, o marketle ilgili bir açıklamada gelmediği gibi sepetle ilgilide bir bilgiye de sahip değiliz. Bir karartma mı dersiniz ya da şeffaflıktan uzak mı dersiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu- İlker Bey, devlet dediğiniz kurum saydam olmak zorundadır. Siz Türkiye İstatistik Kurumu olarak adınızın üstünde bir sefer Türkiye adı var. Türkiye İstatistik Kurumu olarak siz bu hesaplamayı yaparken hangi verilerden yola çıkarak bu sonucu bulduğunuzu kamuoyuna açıklamak zorundasınız zaten. Bunu açıklamıyorsanız sepette ne olduğunu kimse bilmiyorsa sizin yaptığınıza hiç kimse inanmaz. Doğru da olsa kimse inanmaz. Çünkü doğru olduğuna inansalar onlar zaten bunları açıklarlar. Kardeşim şu verileri aldık, bu verilerin piyasası şudur, artışlar şudur, şu veriler üzerine şu hesaplamayı yaptık. Hesaplama dünya standartlarında diğer kurumların yaptığı yani diğer ülkelerin benzer kurumlarının yaptığı yöntemle bizde hesaplıyoruz hesabımızın sonucunda enflasyon budur. Mesele bitti. Buna kimse itiraz etmez. Ama siz rakamları gizliyorsanız felaket bir tablo çıkar.
İlker Bey, TÜİK’in rakamları düşük tutmasının nedeni ne biliyor musunuz? Emekliye daha az para vermek için, asgari ücreti daha düşük tespit etmek için, memura daha düşük aylık vermek için, büyüme rakamlarına da bakın. Kişi başına gelir arttı diyor. Kimin geliri arttı Allah aşkına kişi başına gelir. Enflasyonla tamamı eridi. Kime çalışıyor bu iktidar?
İlker Karagöz- Kime efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Rakamları veriyim size. Gerçekten çok dramatik bir şey kime çalışıyor. Bir, tefecilere çalışıyor. İçerde ve dışarıdaki tefecilere çalışıyor. Elinde viski bardağı rahat oturuyorsun, dünyanın parasını kazanıyorsun yatırıyorsun oraya, devlet borçlanıyor, veriyorsun oraya dünyanın en yüksek faizini alıyorsun. Bundan daha rahat bir şey yok. Hiçbir riski de yok, her şey mükemmel.
Bankalar; bakın bir yıllık karları yüzde 505. Bana söyler misiniz yüzde 505 kar eden bir bankacılık sistemi nedir Allah aşkına? Bankanın geliri nereden faizden olur herhalde başka bir şey değil. Bankalar emlak alıp satmıyorlar.
İlker Karagöz- Şimdi faiz düşerken bankalar yüzde 505 nasıl kar elde edebiliyorlar?
Kemal Kılıçdaroğlu- Ediyorlar. Son bir yıllık karları yüzde 505. O yüzden bankacılık şuanda çok karlı bir şey. 505 kar veriyorsanız ben faizi indirdim hikayesini bu millete anlatamazsınız zaten. Yap işlet devret değil mi? Köprüler yapılıyor, havaalanları yapıldı. Kaça yapıldı belli değil. Garanti verildi, dolar bazında garanti verildi, gelir garantisi verildi işin garibi. İhale veriyorsunuz ihaleyi alan kişi zararda edebilir, karda edebilir. Ama siz veriyorsunuz asla zarar etmeyeceği bir modeli getiriyorsunuz, avro veya dolar bazında garanti veriyorsunuz, kamu özel işbirliği işletmeleri şimdi aynı şey var. Dolar bazında veya avro bazında yani parayı AB’den almışsanız Avro bazında, Amerikan dolarıyla almışsanız dolar bazında gelir garantisi veriyorsunuz. Bu yetmiyor, bunlarda gerçekten de vicdan yok. Bu yetmiyor birde diyorlar ki, tamam sana garantiyi verdik, gelir garantisi de verdik her şey dolar bazında olacak Türk lirasını atın bir köşeye. Ayrıca eğer avro aldıysan Avrupa’daki enflasyonu ayrıca yansıtacağız. Dolar üzerinden aldıysan Amerika’daki enflasyonu ayrıca Türk vatandaşlarının sırtına bindireceğiz. Bana söyler misiniz dünyada böyle bir hükümet var mı? Dünyada bu kadar garip sözleşmeler var mı? Böyle bir soygun düzeni, böyle bir talan düzeni, böyle bir talan rejimi başka bir ülkede var mı? Kim kazanıyor? Bunlar kazanıyorlar zaten.
Başka? Kur Korumalı Mevduat. 6 ayda verilen para 60 milyar 600 milyon Türk lirası. 6 ayda alınan para.
İlker Karagöz- Lütfen buradan devam edin. Şimdi Sayın Nurettin Nebati’nin bir sözü vardı işte dolar 18 lira olduğunda daha nereye kadar gidecek yani gidebileceği son yerdi. Şimdi biz bakıyoruz dolar verilerine, dolar rakamlarına 18 liranın üzerinde daha da ilerisinde bir dolar hesaplaması planlaması var. Yani hala gidiyor dolar.
Kemal Kılıçdaroğlu- Kontrol edemezler. Bu politikalarla neyi kontrol edeceksiniz? Şimdi İlker Bey söyledim, eğer siz planlama örgütünü kapatırsanız, geleceği planlama iradenizi tamamen sıfırlamış olursanız siz ülkeyi yönetemezsiniz zaten. Günlük kararlar. Bırakmışlar nereye giderse gitsin. O nedenle Nebati Bey, artık bundan aşağıya da düşmez. Yani geldik sınıra dayandık yani diyor. Bu ne demektir? Artık benim yapacağım hiçbir şey yok. İş olacağına varacak. Damat ne demişti onu hiç unutmayın. At izi it izine karıştı demişti.
İlker Karagöz- Birde Allah sonumuzu hayretsin demişti.
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet. Ekonomide geldiğimiz noktada damat gayet güzel at izi it izine karıştı, Allah sonumuzu hayreylesin dedi. Evet Allah bu milletin sonunu hayreylesin. Sandığı o yüzden diyoruz biran önce getirinde kardeşim bu rezaletten Türkiye’yi kurtaralım diye. Yönetemiyorlar günlük kararlarla. Mümkün değil.
İlker Karagöz- Efendim o zaman hem seçim, hem de adaylık konusuna gelelim mi? Hazır bir haberimiz var önce haberimizi paylaşalım sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu herkesin merak ettiği ve herkesin sorduğu soru altılı masanın adayı Kılıçdaroğlu mu bu soru.
Sayın Bahçeli’nin dün yapmış olduğu konuşmayı dinlemişsinizdir, verdiği mesajlara bakmışsınızdır en azından.
Kemal Kılıçdaroğlu- Baktım evet.
İlker Karagöz- Kılıçdaroğlu mutlaka sorgulanmalıdır hani yine konuşmasında yer alan başlıklardan bir tanesi. Şimdi altılı masayla ilgili siz yurt gezinizde bir büyüğümüzle karşılaştınız neden HDP var mesela bu altılı masada diye sorduğunda siz saydınız parmak hesabıyla HDP’nin olmadığını. Ama şimdi bakıyoruz sekizinci bir ayağı daha var FETÖ deniliyor. Şimdi altılı kimlerden oluşuyor, sonrasında bu masada çatlak var mı, sürekli neden bu masaya eklemeler yapılıyor buradan başlayalım sonra yavaş yavaş hem seçim hem de adaylık konusuna gelelim.
Kemal Kılıçdaroğlu- İki ayrı soru geldi. Birinci, Kılıçdaroğlu sorgulanmalıdır diye Bahçeli ifade ediyor. Doğrudur tabi sorgulanmalı. Kılıçdaroğlu diyor ki "Süleyman Şah türbesini neden kaçırdınız, bayrağı neden indirdiniz?". Benim sorgulanmam gerekiyor, sorsunlar cevap vereceğim. Kendisi niye cevap vermiyor? Kılıçdaroğlu sorgulanmalıdır evet. Askeri hastaneleri kapattınız. Dünyada askeri hastanesi olmayan tek ordu Türk ordusu, bu ordunun da askeri hastanelerini kapattılar. Sorgulanmalı, evet ben sorgulanmalıyım bunu söylüyorum. Suç mu işliyorum? Evet suç işliyorum eğer onlara göre bu suçsa. Siz ne yapıyorsunuz, bunlar ne yapıyorlar Allah aşkına? Oturmuşlar Kılıçdaroğlu sorgulanmalı. Kılıçdaroğlu tefecilerin, Kılıçdaroğlu beşli çetelerin adamı değildir. Kılıçdaroğlu halkın adamıdır, esnafın adamıdır, çiftçinin adamıdır, emeklinin adamıdır, EYT’linin adamıdır. Kılıçdaroğlu emekten yana olanların adamıdır. Sizler gibi beşli çetenin önünde duran insanlar değiliz biz. Sorgulanmalıdır, evet sorgulanmalıdır. Niye sorgulamıyorsunuz beni? Beni sorgulamak istiyorsanız yüreğiniz varsa neden televizyonlarda karşıma çıkmıyorsunuz. Sarayda oturan zata söylüyorum, cesaretin varsa, korkmuyorsan, her şeyin hesabını ben verebilirim diyorsan, yüreğin varsa çıkarsın karşıma. Dersin ki, senin bir sürü televizyon kanalın var, bir sürü var. A Haber’den tut bilmem ne habere kadar hepsi var çık. Yalnız başına çıkamıyorsan al yanına Bahçeli’yi al, o da yetmiyorsa yanına uzmanlarını al. Vallahi billahi tek başıma çıkacağım.
İlker Karagöz- Hodri meydan mı diyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet efendim. Ama yapamazlar, cesaret edemezler. Oturmuşlar şakşakçıları bulmuşlar Kılıçdaroğlu sorgulanmalıdır. Sorgulanırız evet. Gel karşıma kardeşim beni sorgula bakıyım. O bana istediği soruyu sorsun ben promterda kullanmayacağım. O istiyorsa promterda kullanabilir. Bu imkanı da veriyorum ona. Gelsin. Gelemez. Çünkü ben haklıyım İlker Bey. Ben bu ülkenin çıkarı için mücadele ediyorum. Bu ülkenin geleceği için, bu ülkenin insanı için mücadele ediyorum. Benim mücadelem sadece CHP’liler için değil AK Partili içinde, MHP’li içinde. Yani onlara oy verenler içinde ben mücadele ediyorum.
İlker Karagöz- Bu ülkenin insanlarını barıştıracağım. Helalleşme çıkışınızda devamında bu şekilde gelmişti.
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette barıştıracağım, yetmedi mi kutuplaşma, yetmedi mi kavga?
İlker Karagöz- Bunun bir oyun olduğunu söylüyor mesela Sayın Cumhurbaşkanı. Bu bir oyun aslında helalleşme değil bir hesaplaşmanın kapısını aralamak istiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu- Hangi hesaplaşma? Ben sokaktaki vatandaşla niye hesaplaşayım, oturan garibanla ben neyin hesaplaşmasını yapıyım. Adam zaten aç, çoluk çocuğu zaten işsiz, otobüs fiyatları belli. Evine bile eskiden köyüne giderdi şimdi büyük kentler terk ediliyor artık. Kiralar belli. Ben bununla neyin hesaplaşmasını yapacağım. Bunlar akıllarını peynir ekmekle yemişler. Bunlar sadece ve sadece iftira atarak bir yerlere acaba gidebilir miyiz? İftira atıyorlar. Efendim altı lider. Evet altı lider bir aradayız.
İlker Karagöz- Çatlak var mı efendim masada?
Kemal Kılıçdaroğlu- Hayır efendim. Onlara göre çatlak var, şu var, bu var vs. Tabi oturup kalkıp dua ediyorlar acaba bu altılı masa dağılır mı diye.
İlker Karagöz- Dağılır mı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yok efendim niye dağılsın. Bakın altı ayrı partiyiz, altı ayrı lideriz. Demokrasi istiyoruz, adalet istiyoruz, hak ve özgürlük istiyoruz, insanların kamplaşmasına karşıyız, insanların bir arada yaşamasını istiyoruz, kutuplaşmanın, kamplaşmanın bu ülkeye hangi felaketleri getirdiğini biliyoruz. Bir avuç çeteye çalışan bir iktidarı değil 85 milyona çalışan bir iktidarı istiyoruz biz. Biz adalet istiyoruz kendi ülkemizde, hak istiyoruz, hukuk istiyoruz kendi ülkemizde. Niye kavga edelim kendi ülkemizde. Hem diyeceğiz helalleşeceğiz, hem diyeceğiz herkesle kucaklaşacağız sonra da oturacağız birbirimizle kavga edeceğiz. Akıl var mantık var. Onlar yapıyorlar. Birisi konuşuyor diğerleri biat ediyor ona. Bizde öyle bir şey yok. Bizde herkes düşüncesini söyler, makul zeminde anlaşırız ve bugüne kadar kamuoyuna yaptığımız bütün açıklamalarda da altı liderinde imzası var. Buyursunlar kendileri de yapsınlar niye yapmıyorlar, niye bir araya gelmiyorlar, niye konuşmuyorlar, niye bildiri yayınlamıyorlar? Yayınlasınlar ülkenin geleceği için ne olacak diye niye yayınlamıyorlar.
İlker Karagöz- Altı lider ortak bir miting yapacak mı ya da yola ortak bir mitingle çıkacak mı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Zamanla olur. Seçim takvimi belli olur, altı lider ortak mitingde yapabiliriz, ayrı ayrış mitingde yapabiliriz niye olmasın. Bunların hepsi olabilir. Sorun miting, sorun şu bu değil. Sorun Türkiye aslında, sorun bir parti de değil. Bunların anlayamadığı nokta o zaten. Sorun dediğiniz gibi sistem artık sistem. Bu sistem Türkiye’yi felakete götürüyor. Bu sistem Türkiye’ye hem içerde, hem dışarıda itibar kaybettirdi.
Bakın bir şey veriyim Allah aşkına. Varlık yönetim şirketlerine borcu ne kadar vatandaşın biliyor musunuz? 32 milyar 900 milyon lira. Yani bankalar ve diğer kuruluşlar…
İlker Karagöz- Ödemeyin ben halledeceğim, onlarla ben konuşacağım dediniz.
Kemal Kılıçdaroğlu- 32 milyar 900 milyon lira bir borcu var vatandaşın varlık yönetim şirketlerine. Ödemeyin dedim ben halledeceğim bunu.
İlker Karagöz- Nasıl?
Kemal Kılıçdaroğlu- Halledeceğim. O vatandaşın borcunu gerekirse ben ödeyeceğim.
İlker Karagöz- Hazineden mi?
Kemal Kılıçdaroğlu- Oturacağız konuşacağız. Yani bende o kadar para olmadığına göre. Biz bunu halledeceğiz. Bakın bir şey daha söyleyeyim bu da önemli. Eğitime hazırlık yapılıyor. Her yıl eğitime hazırlık yapılırken öğretmenlere eğitime hazırlık ödeneği veriliyor. Her yıl Eylül ayında eğitime hazırlık ödeneği veriliyor. 2021’de bu ödenek ki binlerce öğretmen var 1250 liraydı. 2022’de 1325 lira oldu. 75 lira artırdılar. Allah aşkına sen çetelere ne veriyorsun, tefecilere ne veriyorsun, faizcilere ne veriyorsun? Öğretmene gelince vuruyorsun yerlerde süründürüyorsun, eğitime hazırlık ödeneği olarak da 1 yıllık sadece 75 lira artırıyorsun. Sonra bunlar adalet diyorlar. Sonra diyorlar ki, Kılıçdaroğlu sorgulanmalı. Evet sorgulanmalı çünkü Kılıçdaroğlu doğruları söylüyor, bunların yanlışlarını söylüyor. Bunlar doğruları duymaya tahammül edemiyorlar. Doğruları duyunca tüyleri diken diken oluyor. Çünkü beni susturabilseler çok mutlu olacaklar. Çünkü bütün televizyonlar, bütün gazeteler öyle bir baskı, öyle bir sistem oluşturmak istiyorlar ki, sadece onları söylesin, onların söylediklerini ifade etsin, ortalığı tozpembe göstersin, efendim Almanya’nın, Fransa’nın, Amerika’nın, Japonya’nın bizi kıskandığını söylesin. Millet ezildi.
İlker Karagöz- Sorgulanması gereken bir başka konu iddialar var rüşvet iddiaları. O konuya, o başlığa da geleceğiz. Yalnız CHP’li Gürsel Tekin’in bir açıklaması var sizin de dikkatinizi çekmiştir. HDP’ye bakanlık verilebilir. Bununla ilgili Akşam gazetesinde de yer alan bir haber. Bu masayı çatlattı, bu çıkış masayı çatlattı diye. Var mı böyle bir şey HDP’ye bir bakanlık gibi?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yok efendim. Şimdi bakın İlker Bey, karar alınırken altı lider oturup karar alacağız. Altı liderin aldığı kararlar bir imzayla da kamuoyuyla paylaşılıyor. Dolayısıyla şu veya bu herhangi bir şekilde ironi de yapabilir başka bir şey de yapabilir, başka bir konuşma da yapabilir. Burada önemli olan altı liderin Türkiye’nin geleceği konusunda oturup belli bir sorumluluk üstlenerek karar almaları ve aldıkları kararları kapı arkasında değil kamuoyunun önünde imzaladıkları metinle kamuoyuna duyurmaları. Önemli olan budur. Devlette saydamlığı mademki savunuyoruz o zaman kendi aramızda da saydamlığı savunacağız. Elbette ki oturacağız, elbette ki konuşacağız, elbette ki tartışacağız, uygar insanlar gibi yapacağız. Bu ülke kavgadan bıkmadı mı Allah aşkına, kamplaşmadan bıkmadı mı? Hala birbirimizi kötüleyecek miyiz? Birde oturalım bu ülkenin geleceği için neleri yapacağımızı anlatalım, nasıl yapacağımızı anlatalım. Bunun olması lazım. Altı lider bir araya geliriz, altı lider otururuz konuşuruz ki biz altı lider bir arada ayrıca sadece bugünü değil biz geleceği de nasıl inşa edeceğimizi anlatıyoruz. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerken hangi kurumları oluşturacağımızı anlatıyoruz. Bütün bunların hepsi bir şekilde. Göçmen sorunu var. Malum göçmen veya mülteci veya sığınmacı diye tanımlanıyor sorunu var. Bu sorunu nasıl çözeceğimiz konusunda oturuyoruz, çalışıyoruz. Sandık güvenliği nasıl olacak, çünkü bu iktidara güvenmiyoruz. Bu iktidar her türlü katakulliyi çekebilir. Ama biz her bir sandıkta sandık güvenliğini nasıl sağlayacağımıza dair oturup çalışıyoruz. Dolayısıyla endişe etmesin hiçbir vatandaşımız.
İlker Karagöz- Benim nereye gelmek istediğimin farkındasınız. Şimdi altı lider konuşuyorsunuz, tartışıyorsunuz her şeyi tüm detaylarıyla. Şakası bile geçmiyor mu mesela adaylığın? Konuşulmuyor mu hiç?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır.
İlker Karagöz- Hiç konuşulmadı mı, hiç gündeme gelmedi mi?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bir kez konuştuk ki onu da bildiride açıkladık. Dedik ki, kamuoyunda cumhurbaşkanıyla ilgili zaman zaman spekülasyonlar oluyor, açıklamalar oluyor, iktidar kanadından da açıklamalar oluyor. Biz önce seçeceğimiz cumhurbaşkanının niteliklerini belirleyelim. O nitelikleri belirleyen bir metin hazırladık. Daha doğrusu bir metnin içine bir paragraf olarak onu koyduk ve kamuoyuna açıkladık. Cumhurbaşkanının nitelikleri şu olmalıdır ve gayet açık ve nette şunu da ifade ettik…
İlker Karagöz- O nitelikler efendim sizi işaret ediyor.
Kemal Kılıçdaroğlu- O nitelikler herkeste olması gereken nitelikleri ifade ediyor. Yani saygın olması, halkı düşünmesi, devlet aklının olması, devletin nasıl yönetileceğini bilmesi, devlet tecrübesinin olması. Bütün bunlara baktığınız zaman sonuçta geldiğimiz nokta şu, devleti yönetecek kişilerin düzgün ve ahlaklı kişiler olması lazım. Yolsuzluk yapanların sırtını sıvazlayandan devlet adamı olmaz efendim. O ancak çetelerin adamı olur, yandaşların adamı olur. Devleti yönetecek kişinin her kuruşun hesabını millete vermeyi onurlu bir görev kabul etmesi lazım. Çünkü ben sonuçta tüyü bitmemiş kişiden de vergi alıyorum. Aldığım vergiyi harcarken bunun hesabını vermek lazım. Biz bu niteliklere sahip olan kişiyi belirleyeceğiz. Şimdi erken.
Bir şey daha söyleyeyim İlker Bey, zaman zaman bunu söylüyorlar. Efendim niye şimdi belirlemiyorsunuz? Önce altı lider neyi nasıl yapacağımız konusunda bütün konularda oturup bir anlaşmamız lazım. Bütün konularda anlaşmazsak baştan cumhurbaşkanı adayı belirleyelim sonra oturup bu konularda anlaşmadık diye kamuoyuna açıklama yapalım doğru değil.
İlker Karagöz- Yazılı bir metin mi çıkacak efendim, altına imza atılacak?
Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi tabi. Önce neyi nasıl hangi zaman dilimi içinde. Mesela güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçeceğiz. Hangi zaman diliminde geçeceğiz ve bu zaman dilimi içinde neleri yapacağız?
İlker Karagöz- Takvim.
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette bunların olması lazım. Bütün bunlar ortaya çıkar ondan sonra seçeceğimiz cumhurbaşkanı adayı da evet gelir altına imza atar evet ben bunları yapacağım ve altı liderin imza attığı ve yükümlülük olarak kabul ettikleri ilkeleri hayata geçireceğim diye taahhüt etmesi lazım.
İlker Karagöz- Aday masadan mı olacak? Aslında bu soru size sürekli soruluyor. Aday masadan mı olacak, sonra mesela Mansur Yavaş ismi, Ekrem İmamoğlu ismi hep böyle denklemde tutulan isimler. Ama onlarla ilgili sizin vermiş olduğunuz mesajda kendi yerlerinde güçlüler, kendi yerlerinde çalışkanlar. Onlar hiç yok mu bu denklemde?
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet çalışkanlar, başarılılar, başarılı işler yapıyorlar, çalışıyorlar, emek harcıyorlar, görevlerini yapıyorlar, kendilerinden son derece mutluyum. Bütün engellemelere rağmen görevlerini yapıyorlar, o engellemeleri aşıyorlar, aşmalarını da ifade ettim. Şikayet etmeden yollarına devam etmeleri gerektiğini söyledim. Tabi Mansur Bey de, Ekrem Bey de, diğer belediye başkanlarımızda, Zeydan Bey de, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Hanım, Vahap Seçer Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı.
İlker Karagöz- Şimdi çerçeveyi genişlettiniz efendim denkleme pek çok ismi dahil ettiniz. Altılı masanın dışına çıktı hani.
Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın, bizim belediye başkanlarımızın tamamı başarılı ve bu başarılarını pekiştirmeleri ve büyütmeleri gerekiyor. En büyük arzumuz bu zaten. Dolayısıyla altı lider bir araya geleceğiz hepimiz sonuçta sağduyu sahibi insanlarız yani devlet yönetilirken.
Şimdi bakın, cumhurbaşkanı adayından çok daha önemli olan diyelim ki ayın 22’sinde seçim oldu. 23’ünden sonraki takvim önemli.
İlker Karagöz- Sistem nasıl işlemeye başlayacak millet ittifakı için ve liderler için.
Kemal Kılıçdaroğlu- Ve cumhurbaşkanı seçilecek kişinin kendi egosuna sahip olması lazım. Bütün yetkiler bende beyler nereden çıkardınız şu güçlendirilmiş parlamenter sistemi derse ne olacak? Dolayısıyla güveni pekiştirmek cumhurbaşkanı adayının yapılacaklar konusunda taahhüt etmesi lazım, altı lidere de, topluma da taahhütte bulunması lazım. Sıradan bir iş yapmıyoruz İlker Bey. Yaptığımız iş cumhuriyet tarihinde çok önemli bir iş ve cumhuriyet tarihinde tarih kitapları bunu mutlaka ama mutlaka yazacaklardır ben bundan yüzde 100 eminim. Altı liderin ülkenin geleceği konusunda nasıl karar aldıklarını, hangi aralıklarla toplandıklarını, yayınladıkları bildirileri kamuoyu alacak, siyaset tarihi bunu yazacaktır. Bu bizim tarihimizin önemli bir dönüm noktasıdır. 100 yıllık bir süre geçti. Geçen 100 yıl içinde başbakanlar asıldı, bakanlar asıldı, fidan gibi evlatlarımız asıldı, çatışmalar oldu, darbeler oldu. Artık bunları bırakmamız lazım. Biz ikinci yüzyıla cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağımız bir süreci yakalamak zorundayız. Bunu yapacağız.
İlker Karagöz- Konuşmanızın bir yerinde acaba evet altılı masanın adayı benim der misiniz diye bekliyorum. Belki benim gibi pek çok izleyicimizde bekliyordur.
Kemal Kılıçdaroğlu- Yo hayır. Oturacağız, ben verdiğim sözü tutan bir insanım. Olmadığı takdirde verdiğiniz sözü tutmazsanız zaten o zaman siz hem itibar, hem prestij kaybedersiniz. Öteden beri söylediğim şu, evet biz altı lider otururuz kendi cumhurbaşkanı adayımızı belirleriz, kamuoyuna açıklarız ve hep beraber ona destek veririz ve o kişi Türkiye Cumhuriyeti devletinin 13. Cumhurbaşkanı olur. Türkiye Cumhuriyeti devletinin 13. Cumhurbaşkanı da uzlaşma kültürünü esas alarak. Altını özenle çiziyim, uzlaşma kültürünü esas alarak. Çünkü demokrasilerde kutuplaşma değil, demokrasilerde asıl olan uzlaşmadır, uzlaşma kültürünü esas alarak ülkemizi aydınlığa çıkarmak zorundayız. O kadar büyük sıkıntılar var ki bu sıkıntıları aşmak zorundayız. Soyulan bir devlet var İlker Bey. Açık ve net söyleyeyim, bir talan rejimi var ve soyulan bir devlet var. Bu soyguna dur dememiz lazım. Soygunu yapanlara arkadaş sen bu soygunu nasıl yaparsın dememiz lazım. Mallarını yurt dışına kaçırıyorlar ben bunu gayet iyi biliyorum, Amerika’ya kaçırıyorlar, İngiltere’ye kaçırıyorlar, başka ülkelere kaçırıyorlar, paralarını oraya gönderiyorlar. Getireceğim. O paraların tamamını son kuruşuna kadar inşallah getireceğiz.
İlker Karagöz- Reklama gitmeden önce tabi ki reklamların ardından yine devam edeceğiz. Uzlaşma kültürü dediniz, uzlaşmaya dikkat çektiniz. Altılı masa benim ismim üzerinde uzlaşırsa ben hazırım?
Kemal Kılıçdaroğlu- Uzlaşılırsa elbette ki yani.
İlker Karagöz- Ben hazırım diyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette yani niye hazır olmayalım. Yani devletin nasıl yönetilmesi gerektiği belli. Altı liderde zaten devletin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine varmış durumda. Dolayısıyla biz oturacağız, konuşacağız, tartışacağız uygar insanlar gibi. Belki ben yanlış düşünmüş olabilirim. Bizde güzel bir atasözü var akıl akıldan üstündür diye. Biz eski atasözlerimizi bile unuttuk. Güzel bir atasözümüz vardı komşu komşunun külüne muhtaçtır diye. Şimdi komşumuzun kimliğini, inancını, yaşam tarzını sorgulamaya başladık. Yani Türkiye öyle bir kaosun içine atıldı ki, Türkiye’yi buradan çekip çıkarmamız lazım tereyağından kıl çeker gibi. Yani kişileri, belli kişileri ya da belli grupları diyelim ki altılı masada değil ama onlara oy veren başka partiler var onları da kucaklamamız lazım. Yani AK Partiliyi de, MHP’liyi de dışlamamamız lazım. Milliyetçiyim diyor vallahi ben Bahçeli’den de çok daha iyi ülkücüyüm, Bahçeli’den çok daha iyi milliyetçiyim. Ben vatanımı da severim, bayrağımı da severim, vatan toprağını tek kurşun atmadan terk ettiler, Süleyman Şah Türbesini kaçırdılar, bayraklarını indirdiler bana milliyetçilik edebiyatı yapıyorlar. Siz kim milliyetçilik kim. Milliyetçilik vatanseverliktir, milliyetçilik insanını sevmektir. Milliyetçilik insanları arasında ayrım gözetmemektir. Milliyetçilik insanların kimliği üzerinden, yaşam tarzı üzerinden, onurları üzerinden siyaset yapamamaktır. Bizim milliyetçiliğimiz gerçekten de herkesi kucaklayan bir milliyetçilik.
İlker Karagöz- Efendim şimdi hemen hızlı bir şekilde reklamlara gidelim döndüğümüzde yine devam edeceğiz. Çünkü döndüğümüzde TÜİK’in de enflasyon verilerini öğrenmiş olacağız. Hem TÜİK’in enflasyon verisi, hem ekonomi başlığı hem de böyle hızlıca sormak istediğim sorularda var. Size gelen mesajlar var. Öğretmenlerimizden gelen mesajlar var. Sonra KHK çıkışınız var KHK’lılar çıkışınız var bunu da konuşmak istiyorum.
Devlet Bahçeli’nin bir açıklaması. Bugün az kazanıyorsak yarın inşallah daha fazla kazanacağız. Bugün az yiyorsak yarın inşallah daha çok yiyebileceğiz ve enflasyonun belini kıracağız. Bahçeli’nin vermiş olduğu mesajlar bu şekildeydi. Bir dinleyelim döndüğümüzde hem verileri öğrenelim, hem de ne düşünüyorsunuz bu enflasyon rakamlarıyla ilgili?
Ve TÜİK’in enflasyon verilerini de öğrenmiş olduk. Aylık olarak yüzde 1.46. Yıllık olarak da 80.21 seviyesinde bir enflasyon verisi açıklandı. Önceki ay açıklanan veri yüzde 80 seviyesindeydi. O psikolojik eşikte aşılmış gibi gözüküyor. Aslında İstanbul Ticaret Odasının yapmış olduğu açıklamalara baktığımızda, hesaplamalarına baktığımızda neredeyse birbirini takip eden veriler. Son 3 aydır birbirini tutmuyor TÜİK’in verisi İTO’nun gerisinde kalıyor. Zaten ENAG’ın verilerinin de çok çok altında. Çünkü İTO’nun verisi yüzde 99.9 ama TÜİK’in yıllık enflasyonu yüzde 80.21. Şimdi yüzde 65’te bir hedef var. Bugün az kazanıyorsak yarın çok kazanabilecek miyiz? Yoksa muhalefet hani bir masal deniliyor, yokluk, açlık üzerinden bir siyaset belirleniyor. Bunun doğru olmadığını söylüyor Bahçeli.
Kemal Kılıçdaroğlu- Bahçeli ne der önemli değil. Bahçeli elini taşın altına koymuş birisi değil. Bahçeli’nin tek görevi var Erdoğan’a destek vermek hangi koşulda olursa olsun. Hangi koşulda olursa olsun ben Erdoğan’a destek vereceğim. Yani ona biat etmiş vaziyette. Bir partiyi bir kişiye biat ettiremezsiniz önce onun altını çiziyim. Bir partiyi bir kişiye biat ettiremezsiniz. Bir araya gelecekler, oturacaklar konuşacaklar. Yok öyle bir şey. Sadece gider Erdoğan’a saygılarını sunar size biat ediyoruz der aldığın her kararın arkasındayız der. Öyle diyor zaten. Süleyman Şah Türbesini kaçırırken de aynı şekilde oldu. Askeri hastaneler kapatılırken de aynı şekilde oldu. Böyle yapıyor. Yani dolayısıyla bugün az yiyenler yarın çok yiyecek. Allah aşkına yani itiraf ediyor yani bugün az yiyen ne demektir? Binlerce yoksul var demektir, milyonlarca yoksul var demektir. Demek ki geçinemiyor. Arada bir mecburen doğruları da söylüyor herhalde ben öyle anlıyorum yani. Şimdi Türk-İş’in belirlediği açlık sınırı 6 bin 839 lira. Asgari ücret 5 bin 500 lira.
İlker Karagöz- 1390 lira üzerinde.
Kemal Kılıçdaroğlu- Nasıl oluyor bu? Açlık sınırının altında asgari ücret. Demek ki bu ülkede bütün asgari ücretler ki bu ortalama ücret oldu aşağı yukarı açlık sınırının altında çalışıyor. Siz daha önce söylemiştiniz işte yurtdışından geliyorlar ufak bir parayla 5 yıldızlı otellerde krallar gibi yaşıyorlar diye.
İlker Karagöz- 599 Euro. Onlar için ufak bizim için çok büyük.
Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi. Türkiye’yi ucuz pazara dönüştürdüler, bizim için cehennem, onlar için cennet oldu. Düşünebiliyor musunuz? Kendi vatanında vatandaş adeta cehennemi yaşayacak. Pazarda, sofrada, elektrikte, gübrede her alanda. Elin oğlu gelecek çok düşük paralarla burada krallar gibi yaşayacak. Biz onları besleyeceğiz. Bana söyler misiniz? Cumhuriyet tarihinde böyle gariplikler oldu mu? Böyle bir tablo ortaya çıktı mı? Bahçeli ne diyor buna?
Bir şey daha hatırlatmak isterim ben. Tabi kusura bakmasın yani Bahçeli demek zorundayım. Ya derin yoksulluk diye bir kavram çıktı ortaya artık. Derin yoksulluk. Yani yoksulluğu bıraktık, derin yoksulluk diye bir kavram ortaya çıktı. Büyük kentlerin varoşlarında yüz binler var. Evine ekmek alamıyor, işsiz güçsüz insanlar. Bu toplumda uyuşturucu baronlarının kol gezdiği ve bunların da siyasal iktidar tarafından kolladığı bir düzeni yaşıyoruz biz. Ahlak temelden sarsıldı, aile yapısı temelden sarsıldı. Bunlar sanıyorlar ki efendim ‘Biz aileye saygı duyuyoruz’. Hayır efendim aileye en büyük kötülüğü yapanlar bunlar. Gitsinler, açsınlar boşanma davalarına baksınlar. Evlerde huzur yok. Evlerde insanlar geçinemiyorlar artık. Bunlar görmüyorlar mı? Her şeyi saray gibi görüyor bunlar. Saraya bakıyor, bir sürü insan var. Her birisinin dört, beş maaşı var, herkesin keyfi yerinde. Diyorlar ki ‘Herhalde Türkiye de böyle’. Türkiye böyle değil efendim böyle değil. Gidin bakın, oturun, konuşun, bu insanlar ne olacak diye. Bakın, en büyük tehlike çiftçiyi toprağa küstürmek. Çiftçiyi toprağa küstürürsen hepimiz aç kalacağız.
İlker Karagöz- Ekmemenin maliyetini hesaplayan bir çiftçi kesimi var. Yani ekmesem ne kadar daha az zarar ederim diye düşünen bir çiftçi kesimi var.
Kemal Kılıçdaroğlu- Çeltik, dedik ki, 20 lira fiyat verin çeltiğe. Bafra’ya gittim, tarlaya baktım oturdum çiftçilerle konuştum. 20 lira. Yani birinci boy olanı. Orta boya diyorlar, 18 lira olabilir. Bunu istiyoruz diyor, makul bir karımız var. Ama biz adımızı gibi biliyoruz ki, altı ay sonra gübreye çok büyük zam gelecek. Bari hiç değilse biz önümüzü görelim. Fındıkta da aynı tablo. Kaç lira açıkladı Erdoğan? 52 mi, 54 mü bir rakam açıkladı. Buyurun, kimse almıyor. Elinde kaldı fındık. Fındıkta bir numarayız. Böyle bir tablo. Fındık üretiminde bir numarasınız, fındık fiyatını siz belirlemiyorsunuz, başkaları belirliyor. Başkaları dünyanın milyar dolarlarını kazanırken siz 2,5 milyar dolar bile kazanamıyorsunuz.
İlker Karagöz- Efendim vatandaşın üzerindeki bu pahalılık, bu yük, bu vergi yükü, zaman zaman Ozan Bingöl’ün görüşlerinden de faydalanıyoruz yani sürekli ama sürekli üzerimize binen bu yük biz bundan nasıl kurtulacağız?
Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim, bu sistemi değiştireceğiz. Allah nasip ederse bu sistemi değiştireceğiz. Bakın ben geciktikçe aslında normalde bizim oyumuz artıyor ama biz oy artsın artmasın bu şeyde değiliz. Türkiye elden gidiyor. Türkiye yönetilmiyor. Türkiye’yi perişan ettiler. Ve biz sorun artık bir parti sorunu olmaktan çıktı. Sorun bir Türkiye sorunudur. Altı liderin bir araya gelmesinin temel nedeni Türkiye’nin yaşadığı sorunu aşmaktır. Türkiye’nin yaşadığı sorunu aşmak için uzlaşmamız lazım, bir araya gelmemiz lazım, oturmamız lazım, çözümü bulmamız lazım. Çözümü halkla paylaşmamız lazım. Devletin saydam olması lazım, devlette liyakatin olması lazım. Ahlaklı bir yönetimin olması lazım. Allah aşkına İlker Bey söyler misiniz, bir açıklama yapıldı, kimin eli kimin cebinde belli değil. Herkes malı götürmekle meşgul. Herkes ama. Seçime gidiyoruz, bunlar kaybedecekler, ne götürürsek kardır. Açıkça devlet soyuluyor şu anda. Her alanda soyuluyor. Bürokratı soyuyor, üç kağıtçı bürokratını kastediyorum. Borsa aracılığıyla soygunlar var. Orada zaten dünyanın soygunu var. Bakın bu soygunların üzerine gidilmiyor. Niye gidilmiyor?
İlker Karagöz- Gelelim efendim oraya. Siyasetteki rüşvet iddiaları, başlatılan soruşturma. Bu soruşturmalardan sizce bir şey çıkacak mı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Saraya bağlı. Savcıya talimat verirler, dosyayı kapatın derler. Bu kadar basit. Biz İlker Bey, biz saray savcısı istemiyoruz. Cumhuriyet savcısı istiyoruz. Cumhuriyet sözcüğü kamu görevlileri arasında sadece savcıya verilmiştir. Savcı Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin değerlerini korumakla yükümlüdür. Cumhuriyete ve Cumhuriyetin değerlerine yapılacak her saldırıyı soruşturma konusu yapmak zorundadır. Ama yolsuzluk yapıyorlar, uyuşturucu boranları kol geziyor.
Bir şey söyleyeyim, bakın bunu da bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim. Her gelir grubuna göre uyuşturucu pazarlanıyor Türkiye’de. Fakire, en zengine. En zengini kokain, en alttaki bonzai mi ne ona benzer…
İlker Karagöz- Neyse o isimleri de söylemeyelim çünkü sonuçta neticede hem böyle RTÜK nezdinde de efendim.
Kemal Kılıçdaroğlu- Türkiye böyle bir tabloyu hiç yaşamamıştı, hiç ama hiç yaşamamıştı. Siz böyle bir tabloyu bu ülkeye nasıl yaşatırsınız ya. Yolsuzluklar, yolsuzluktan mahkum olan kim var? Kim? Bu ülkenin İçişleri Bakanı çıktı televizyona, devletin televizyonuna çıktı, ‘Bir siyasetçiye dedi her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor’ değil mi? Söyleyen ben değilim, bakkal Ahmet Efendi de değil, apartman görevlisi İsmail’de değil. Kim bunu yapıyor? Kim? Ayda 10 bin dolar rüşvet aldığını söyleyen İçişleri Bakanı. Bu İçişleri Bakanı ayda 10 bin dolar rüşvet alan adamla ilgili ne yaptı? Hiçbir şey.
İlker Karagöz- Bir sosyal medya mesajı var size yönelik olarak. Sizde yanıt verdiniz hani Kılıçdaroğlu’nun üzüleceği bir haber açıklayacağım diyerek. Bir HDP’li vekilin tutuklanması Semra Güzel’in. Sonra sizin de vermiş olduğunuz bir yanıt var.
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet. Erdoğan’a dedim, ‘Al biraz ilgilen’ dedim. İlgi bekliyor diye. İlgilenmesi lazım. 10 bin dolar rüşvet alan kişiyi açıklayıp, bu kişinin kimliğini ve götürüp cumhuriyet savcılığına dilekçe vermiyorsa, bu kişi rüşvetin ortağıdır. Nokta. Başka olamaz zaten yani. Siz, devleti yöneten kişi rüşvetçiyi korur mu Allah aşkına? Rüşvetçiden yana tavır alır mı Allah aşkına?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi alındı belediyeler değişti. Vatandaşın taktiridir. Yolsuzluklar var mıydı, vardı. Dosyalar? Evet dosyalarda vardı. Dosyalar hazırlandı, İçişleri Bakanlığı gönderdiği müfettişleri dosyaların tamamını bize verin. Verdik, bir yıldan fazla. Ne oldu bu dosyalar? Tamamı kapatıldı. Ben söyleyeyim, bu sadece Fotoroman Süleyman’ın işi değil, bu yukarıdan gelen talimattır. Yukarından gelen talimattır. Danışman seçiyorsun, neye göre seçiyorsun sen. Malı götüren danışman mı olur Allah aşkına. Devleti soyan danışman mı olur? Niye konuşmuyor? Erdoğan niye konuşmuyor? Bunları neden vermiyor mahkemeye. Hangi gerekçeyle vermiyor. Şarkı söyledi diye alıp hapse atıyorsun, milyar dolarları götürüyor. Sırtını sıvazlıyorsun. Sonra da kalkıyorsun bana ahlak dersi veriyorsun. Hangi ahlaktan bahsediyorsun. Hangi erdemden bahsediyorsun. Hangi devlet yönetiminden bahsediyorsun sen. Ama bu millete sözüm var benim İlker Bey, onların tamamının burnundan fitil fitil getireceğim. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı yenir mi? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyeceksin, boğazında kalacak senin o. Görecek o, boğazında kalacak. Milyar dolarlarını yurt dışına götüreceksin, oturacaksın bunlarla keyif süreceksin. Bay Kemal seyredecek. Yemezler.
İlker Karagöz- Vatandaşın pahalılığına geri dönelim istiyorum efendim. Belki yine rüşvet konusundan da devam edeceğiz ama mesela üretici fiyat endeksi yüzde 143. Yıllık enflasyona geri döndüğümüzde yüzde 80.21. Hani aslında TÜİK’in rakamlarında bile ne kadar yüksek bir durumu, ne kadar böyle fiyatların artış hızının ne kadar hızlı olduğunu konuşuyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu- Gizleyemezsiniz zaten. Gizleyemezsiniz yani. Enflasyonla mücadele kimin görevi? Yasaya göre fiyat istikrarından sorumlu kurumun adı Merkez Bankası. Merkez Bankası kanununun dördüncü maddesi diyor ki, Merkez Bankasının temel görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Nokta. Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlıyor mu? Merkez Bankası diye bir banka mı var? Şu anda Merkez Bankasının adı banknot matbaası. Habire para basıp piyasaya sürüyor, o kadar. Herhangi bir önlem alıyor mu? Hiçbir önlemi yok Merkez Bankası’nın. Dünyadan haberi yok Merkez Bankası’nın. Devleti yöneten kişi Merkez Bankası kanununda yer alan bu hükmü, bir kararname çıkardı, ‘Fiyat İstikrar Komitesi kuruyorum’ dedi. Kim sana bu yetkiyi verdi? Gittik Anayasa Mahkemesi’ne Anayasa Mahkemesi iptal etti. Bir kuruma parlamentonun verdiği yetkiyi bir kişi çıkıyor bir genelgeyle ya da bir kararnameyle ‘Ben orayı kapatıyorum, senden bu yetkiyi alıyorum, bu yapacak’ diye. Peki onlar yaptı, fiyat istikrarı sağlandı mı? Sağlanmadı. Peki bu ne? Hadi ENAG’ı diyelim ki tartışıyor o kanat. Yani kendilerine Cumhur dedikleri kanat tartışıyor, ‘ENAG verileri doğru değildir’ diye. Peki bu TÜİK nedir Allah aşkına.
İlker Karagöz- Şimdi önümüzdeki dönemde biz yüzde 143 böyle bir rakam çıktıysa ayrıca bir pahalılığı yaşayacağız.
Kemal Kılıçdaroğlu- Bir soru daha soralım, bu enflasyonu kim yaptı? Bay Kemal mi yaptı? Kim yaptı? Meral Hanım mı yaptı, Temel Bey mi yaptı, Ali Babacan mı yaptı, Davutoğlu mu yaptı? Gültekin Bey mi yaptı? Kim yaptı bu enflasyonu? Yüzde 80-90’lara. Üretici enflasyonunu yüzde 150’lilere kim çıkardı? Yüzde 160’lara kim çıkardı? Hangi politika çıkardı? Biz mi çıkardık? Şimdi dönüp bizi suçluyorlar. Arkadaşlar biz devleti yönetmiyoruz. Yöneten sizsiniz. Size nasıl yönetilmesi gerektiğini de anlatıyoruz. Siz artık devleti yönetemiyorsunuz. Neden? Malı götürme telaşı içinde devlet yönetilmiyor.
İlker Karagöz- Efendim biraz böyle hızlı ilerlemek istiyorum. Tabi yöneltilen sorulardan bir tanesi yine adaylık meselesi. Şöyle bir model konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu, diğer liderler cumhurbaşkanı yardımcısı. Ama diğer liderlerinde görev tanımı var. Mesela işte ekonomiden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı X kişi ya da içişlerinden sorumlu yürütmeden sorumlu böyle bir durum.
Kemal Kılıçdaroğlu- İlker Bey, bu tartışmalar olur. Yani köşe yazarları da ülkenin aydınları da bir şekliyle kendilerine göre bir şeyler yazıyorlar, çiziyorlar.
İlker Karagöz- Tartışılabilir bir durum mudur?
Kemal Kılıçdaroğlu- Biz ama kendi aramızda bu konuları hiç görüşmedik. Şimdi kendi aramızda görüşmediğimiz konular konusunda benim özel bir düşüncem yani altılı masayı bağlayacak özel bir düşünce ifade etmem asla doğru değil. Çünkü biz birbirimize söz verdik, birbirimize açık olacağız, net olacağız yani.
İlker Karagöz- Efendim peki Sayın Bahçeli 9 ay 18 gün sonra demişti hani günlerde ilerledi. 9 ay 15 gün sonra mı bu erken seçim ya da işte bu seçim? Ne zaman olacak, erken seçim tamamen Türk siyasetinin gündeminden kalktı mı ne dersiniz? Ya da özellikle hazırlığını yaptığınız bir tarih var mı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Biz zaten şu andan itibaren seçime hazırlanıyoruz. Bakın biz seçim güvenliğini sağlamak için bütün sandıklarda görevli belirledik ve onların eğitimini yapıyoruz şu anda. Ben şimdi biraz sonra buradan sizden ayrıldıktan sonra Giresun’a gideceğim, Giresun’da halkla konuşacağım. Daha önce Samsun’daydım. Vezirköprü’ye gittim, Bafra’ya gittim, Havza’ya gittim, Amasya’ya gittim. Amasya’da gençlerle oturduk, gençlerle konuştuk. Amasya’da kanaat önderleriyle bir araya geldim, kanaat önderleriyle konuştuk. Onlar her türlü soruyu soruyorlar, biz de düşüncelerimizi gayet net açık bir şekilde onlara aktarıyoruz. Dolayısıyla toplumun her kesimiyle sıcak, samimi bağlantı kuruyoruz. Yani biz seçime çalışıyoruz aslında. Çünkü ne yapacakları belli değil, nasıl karar alacakları da belli değil. Her an her şey olabilir Türkiye’de.
İlker Karagöz- Yani 18 Haziran’a kalmayabilir, daha erkene gelebilir?
Kemal Kılıçdaroğlu- Bakın siz televizyoncusunuz veya gazeteci yani medya mensupları, Allah aşkına bir saat sonra Türkiye’de ne olacağından kimin şeyi var. Her an her şey olabilir.
İlker Karagöz- Bir gündem toparlamaya başlasak zaten Avrupa’da bizi ayrıca bir kıskanır. Çünkü bir taraftan ekonomi gündemi, bir taraftan hayatımızda karşılaştığımız durumlar. Ekonomi zaten almış başını gitmiş. Onlarda bizi kıskanıyor mudur yoksa kendi durumlarını of şükür mü diyorlar?
Kemal Kılıçdaroğlu- İlker Bey, sadece orayı değil. Bakın eğitim sistemini allak bullak ettiler, üniversiteleri perişan ettiler. Boğaziçi Üniversitesi dünya çapında saygın bir üniversiteydi. Listelere, sıralamalara girerdi. Bu üniversiteyi aldılar, berbat ettiler. Zorla ‘Ben seni bu makama getireceğim’. Kimsin sen arkadaş ya? Üniversitelerin kendi kültürleri vardır. ODTÜ’nün kuruluşundan bu yana gelen, gelenekselleşen kültürleri vardır. Ankara Üniversitesi’nin kendi, İstanbul Üniversitesi’nin kendi kültürleri vardır. Siz bu kültüre müdahale edemezsiniz. Doğru değildir. Üniversiteler her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı mekanlardır. Siz üniversiteyi ‘Benim dediğimi yapacak, benim dediğim gibi düşünecek’. O zaman burası üniversite değil kapatın bütün okulları kapatın. Sen düşünüyorsun zaten. Diğerleri düşünmesin. Bu insanın aklını kiraya vermesi demektir. Kimse kusura bakmasın biz aklımızı kiraya vermeyiz.
İlker Karagöz- Efendim peki gençler? Gençler, gençlerin beklentisi. Bir tarafta bakıyoruz festivaller iptal ediliyor. İnsanlar özgürce bağıra çağıra şarkı söylemek istiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu- Korku korku. Gençlerden korkuyorlar. Ben gençlerden korkmuyorum. Gençlere özgürlük vaat ediyorum. Ve gençlere diyorum, ‘Sizin hayalleriniz benim hedefim olacaktır’ diye. Gençlerin hayal kurması lazım. Güzel bir Türkiye hayali kurması lazım. Bir şairimiz demiş ‘İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar’ diye. Siz gençlerin hayalini çaldınız ya. Bırakın eğlensin gençler bu gençler, bırakın enerjilerini eğlenirken, sanatçıları dinlerken boşaltsınlar ya. Meydana çıkmayacaksın. Oturup konuşmayacaksın. Sanatçıya gitmeyeceksin. İki tane tweet attın sabahın köründe polis basacak evini, alacak savcının önüne götürecek. Eline kelepçe vuracaksın.
İlker Karagöz- Peki neden efendim?
Kemal Kılıçdaroğlu- Korku, topluma korku salmak istiyorlar. Bütün vatandaşlarıma söylüyorum. Hangi partiden olursa olsun. Korkunun ecele faydası yoktur. Bunlar gidecekler. Herkesten sadece şunu istiyorum, sabır istiyorum. Tahrik edeceklerdir. Gençleri sokağa çekmek isteyeceklerdir, gençler taşkınlık yapsın isteyeceklerdir. Polis gelecektir vuracaktır. Dolayısıyla tabi polise şunu söylemek isterim. Polis arkadaşlarımız doğal olarak amirlerinden, yöneticilerinden aldıkları talimatları yerine getiriyorlar. Polis arkadaşlar da bu düzenden memnun değiller. Asla memnun değiller.
İlker Karagöz- Zor bir seçim dönemi mi olacak? Yani nasıl bir yolculuk olacak?
Kemal Kılıçdaroğlu- Zor değil çok keyifli bir seçim dönemi olacak. Her sandıkta bir görevlimiz olacak. Diğer partilerin de görevlileri olacak. Benim gençlerden beklediğim sadece ve sadece şu; seçim günü mutlaka sandığa gidin ve oyunuzu kullanın. Mutlaka. AK Partililere ve MHP’ye geçmişte oy veren vatandaşlarıma da şunu söylüyorum, sandığa gidin, elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Sorgulayın, hayatı sorgulayın. Komşunuza bakın, yakınlarınıza bakın, çiftçiye bakın, emekliye bakın, birlikte oturduğunuz apartman görevlisine bakın, evlatları üniversiteyi bitirip işsiz gezen insanlara bakın ve oyunuzu öyle kullanın. Bir devlet bir kişinin iradesine teslim edilemez. Devleti bir kişinin iradesine teslim ederseniz bugünkü tablo ortaya çıkar. Sorun A kişisi B kişisi olmaktan çoktan çıkmış. Sorun sistem sorunu. Bu sistemin değişmesi lazım. Ahlaklı bir sistem olması lazım. Parlamento. Parlamentoda milli irade var mı? Efendim oradakileri millet seçti. Hangi millet seçti? Liderler seçiyor değil mi? Vatandaş geliyor sadece altına mühür basıyor. Vatandaş milletvekili seçmiyor ki, bunu biz de biliyoruz. Bu rejimin ve yapının tümüyle değişmesi lazım. Gerçek anlamda demokrasinin gelmesi lazım. Gerçek anlamda özgürlüğün gelmesi lazım. Bakın, demokratik standartları yükselttiğiniz andan itibaren Türkiye’nin dinamizmini göreceksiniz. Çok kısa süre içerisinde kişi başına gelir artacak, çok kısa süre içerisinde işsizlik azalacak, çok kısa süre içinde insanlar rahat edecek, çok kısa süre içinde üretenler ürettiklerinin değerini, alın terinin değerinin karşılığını alacaklar. Bizim hayal ettiğimiz ve kurmak istediğimiz düzenden beşli çeteler memnun olmayacak, tefeciler memnun olmayacak, kamu özel işbirliği yapıp devleti soyanlar memnun olmayacak. Yol köprü yaptım dolar garantisi verdim. Bunlar memnun olmayacak. Biz bunları biliyoruz zaten. Biz 85 milyonun memnun olacağı, 85 milyonun kenetleneceği ve Türkiye’nin büyümesi için çalışacağı bir modeli kuracağız. Bu model emin olun halkın modelidir, bu model milletin modelidir. O nedenle bizim ittifakımızın adı Millet İttifakıdır. Milleti bir arada tutmak, milleti heyecanlandırmak, milletin dinamizmini ekonomide de, sanatta da, kültürde de her alanda büyütmek. Ve Türkiye’yi bir dünya markası haline getirmek. Bizim asıl hedefimiz bu.
İlker Karagöz- Bu yayınımızın toparlamasını sona bırakıyorum. Şimdi o kadar çok mesaj geliyor ki, mesela Emeklilikte Yaşa Takılanlar. 8 Eylül tarihinde acaba Kemal Kılıçdaroğlu evinin mutfağından ya da sosyal medya üzerinden ki sizin sözlerinizden sonra bir köstebek arayışı vardı sizde kösteği kim diye sorulduğunda ne demiştiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Saraydaki zat demiştim. Benim köstebeğim o.
İlker Karagöz- Şimdi ne olacak mesela? EYT’liler için 8 Eylül tarihinde bir açıklama gelir mi mutfaktan, sosyal medyadan?
Kemal Kılıçdaroğlu- EYT’liler konusunu uzun yıllardır dillendiriyorum. Nasıl çözülmesi gerektiği konusundaki düşüncelerimi de ifade ettim. Tabi 8 Eylül’de bir İzmir var. İzmir’e gideceğim, İzmir’in kurtuluşu var. 9 Eylül çünkü biliyorsunuz hemen arkasından. Dolayısıyla bakalım.
İlker Karagöz- Ama bir hazırlık var EYT’yle ilgili?
Kemal Kılıçdaroğlu- Kesinlikle. EYT’lilerin sorunlarının nasıl çözülmesiyle ilgili bir hazırlığımız var tabii ki.
İlker Karagöz- Bir sonraki mesaj EYT’ye dönük geliyor galiba. Taşerona kadro?
Kemal Kılıçdaroğlu- Kesinlikle tamamına kadro verilecek. Sözleşmeli öğretmen var, ücretli öğretmen var, kadrolu öğretmen var. Niçin? Neden bu standart farklı. Tamamı kadrolu öğretmen olacak. Öğretmen yerde sürüklenmeyecek. Öğretmenleri baş tacı etmeyen bir toplumun büyüme şansı yoktur, gelişme şansı yoktur. İtibar, saygınlık kazanma şansı yoktur. Öğretmen eli öpülmesi gereken kişidir. Bizim evlatlarımızı yetiştiren kişidir. Türkiye’yi aydınlığa çıkaran kişidir. Siz öğretmeni nasıl yerde sürüklersiniz, öğretmene nasıl el kaldırırsınız. Öğretmen hak istiyor, öğretmen hak istemeyip de kim isteyecek Allah aşkına? Asgari ücretin altında ücretli öğretmene para veriyorsunuz.
İlker Karagöz- Yaz aylarında sigorta yok.
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet. Akıl, mantık alacak şey değil. Bunların tamamının değişmesi lazım. Yani devleti yeniden inşa edeceğiz yeniden bütün kurumlarıyla. Çürüyen kurumlarını yeniden ayağa kaldıracağız. Çürümesine yol açan bütün olaylardan devleti arındıracağız.
İlker Karagöz- KHK’lılar çıkışınızdan sonra bayağı da bir konuşuldu, tartışıldı manşetlerde yapıldı. Aslında hani ne demek istediğinizi kurmaylarınızda anlattı, sizde katıldığınız televizyon programında anlattınız ama yine de soruluyor bende bir kez daha altını çizmek isterseniz diye size yöneltmiş olayım.
Kemal Kılıçdaroğlu- KHK’lılarla ilgili daha önce grupta, diğer yerlerde pek çok yerde açıklama yaptım. Bir, kişiyi KHK ile üniversiteden atmışsınız, bunlara Barış Akademisyenleri deniyor. Bunların tamamını görev iade edeceğiz. Yani kişi benim gibi düşünmek zorunda değil ki. Hele üniversite hocası. Nasıl düşünürse düşünsün. Benim evlatlarımı yetiştiriyorsa, iyi yetiştiriyorsa niye üniversiteden atayım ben. İki, kişiyi almışsınız KHK ile atmışsınız, kamu görevlisi. Savcıya gitmiş. Savcı demiş ki takipsizlik vermiş. Bununla ilgili hiçbir şey yok. Ne yapacaksınız? Savcıyı mı döveceksiniz? Savcı diyor ki, ‘Burada suç yok’. Göreve iade edeceksiniz. Üç, KHK’lı. Atmışsınız görevden. Savcı soruşturma açmış. Mahkemeye vermiş, mahkeme beraat ettirmiş, demiş ki burada bir şey yok kardeşim beraat etmesi lazım. Normalde bunu göreve iade etmeniz gerekmiyor mu? Göreve iade edeceksiniz. Benim söylediğim bu. Yoksa kişi mahkum olmuşsa, zaten o KHK değil. Bunlar KHK ile mahkeme kararının da ne olduğunu bilmiyorlar. Diyorum ya, devleti yönetmekten o kadar acizler ki. Benim söylediğimi nasıl çarpıtabiliriz... Yok efendim FETÖ’cüleri affedeceğim falan filan. Şunu unutmasınlar, bu Bay Kemal, Allah nasip ederse o FETÖ’nün siyasi ayağını da çıkaracağım ortaya. Devleti perişan ettiler. Bir ipte iki cambaz oynuyordu. Cambazdan birisi düştü, diğer cambaz ipin üstünde. Onu da düşüreceğiz aşağı.
İlker Karagöz- Yani seçimden sonra ağırlık vereceğiniz konulardan bir tanesi de FETÖ’nün siyasi ayağı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette.
İlker Karagöz- Efendim şimdi o zaman bugünün bir toparlamasını yapalı mı?
Kemal Kılıçdaroğlu- Yapalım.
İlker Karagöz- Hem böyle seçim gündemi, seçim ne zaman?
Kemal Kılıçdaroğlu- Tabi sadece FETÖ’nün siyasi ayağı değil? Uyuşturucu baronları var. Devleti soyanlar var, beşli çeteler var, servetini yurt dışına kaçıranlar var. Fakirin, fukaranın hakkını yiyenler var, yolsuzluk yapanlar var. Yani işimiz çok. Diyorum ya devleti yeniden inşa edeceğiz, ahlak temelli, liyakat temelli devlet yeniden inşa edilecek. İşi erbabına teslim edeceğiz. İşi erbabına teslim etmezseniz bu mümkün değil. Biz bunu altılı masada konuştuk. Millet masasında konuştuk ve o masada altı lider de evet devlette liyakat sisteminin olması gerektiğine hep beraber karar aldık ve bunun altına imza attık. Dolayısıyla işi ehline teslim ettiğiniz zaman devleti yönetenler rahat etmiş olacaklardır. Yoksa telefon açıp da İstanbul’daki kupan araziyi bana bildir. Ne demektir kupon araziyi bana bildir. Ne demektir yani bu? Bunların tamamına son vereceğiz. Milleti rahat ettireceğiz. Huzur içinde yaşayacak.
İlker Karagöz- Seçimden sonra kazandığınız takdirde bir yol haritanız var. Peki o zaman şöyle bir toparlama gibi olsun belki yayınımıza sonradan katılmış olan izleyicilerimiz vardır. Seçimi ne zaman bekliyorsunuz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Doğrusunu isterseniz, bir erken seçim büyük olasılıkla olacaktır.
İlker Karagöz- Tüm bu söylemlere rağmen?
Kemal Kılıçdaroğlu- Mayıs ayında vesaire. 2023’e kalır evet.
İlker Karagöz- Peki bir kez daha soruyum. Acaba altılı masanın adayı siz misiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu- Ona liderler karar verecek. Altı lider bir araya geleceğiz, oturup karar vereceğiz.
İlker Karagöz- Bugünkü başlığımız tek kelimeyle çok da izleyicimiz yazmış. Tek kelimeyle cumhurbaşkanı diye. Bir yandan tabi partiniz, her partinin kurmayı kendi liderini cumhurbaşkanı olarak görmek istiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu- Elbette. Herkesin görüşüne saygı duymamız gerekiyor, liderlere saygı duymamız gerekiyor. Onların görüşlerine saygı duymamız gerekiyor. Bir araya geldik, oturuyoruz, konuşuyoruz, dertleşiyoruz. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar hepimizde ciddi rahatsızlıklar yaratıyor. Dolayısıyla bir araya gelip konuşmak, Türkiye’nin sorunlarını çözmek için hangi önlemleri alacağımızı, en azından kendi kurmaylarımızla beraber belirlemek son derece önemli.
İlker Karagöz- Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu şimdilik bu adaylık denklemi içinde mi değil mi?
Kemal Kılıçdaroğlu- Efendim bunlar hiç konuşulmadı.
İlker Karagöz- Ama sizin yaklaşımınızdan bizim gördüğümüz, anladığımız görevlerine devam etmeleri yönünde.
Kemal Kılıçdaroğlu- Ediyorlar zaten, görevlerinde çalışıyorlar. Görevlerinde başarılılar zaten.
İlker Karagöz- liderler ortak miting yapacaklar mı seçtikleri bazı illerde?
Kemal Kılıçdaroğlu- O konuda da oturup konuşacağız. Bu konu hiç gündeme gelmedi masada. Geldiği zaman oturur konuşuruz.
İlker Karagöz- Ortak liste gündeme gelir mi bazı iller için?
Kemal Kılıçdaroğlu- Şu anda kendi partimiz açısından söyleyeyim, diğer partiler açısından bir şey söylersem doğru olmaz. Kendi partimiz açısından biz hangi ilde seçimler hangi koşullarda yapılırsa Millet İttifakı parlamentoda çoğunluğu sağlar diye bir özel çalışmamız var. Bu çalışmayı bir ekip yapıyor. Diğer partiler de benzer çalışmalar büyük ihtimalle yapıyorlar. Ama şu gerçeği de kimsenin unutmaması lazım. Seçime giren her parti 41 ilde seçime girmek zorundadır, bağımsız olarak kendi logosuyla girmek zorundadır. Bu çerçevede bazı yerlerde ufak tefek düzenlemeler tek listeler olabilir tabi. Yani dediğim gibi bu da ancak liderler bir araya gelip, oturup durumu değerlendirip, nerelerde, belki her birimiz ayrı ayrı gireceğiz. Belki bazı illerde her birimiz ayrı ayrı gireceğiz. Belki bir parti diyebilir ki, ‘Hayır ben bütün illerde tek başıma kendi partimin logosu ile girmek istiyorum’. Bunların hepsine saygı göstereceğiz. Yani masada tartışılmadı. Ama seçenek fazla. Bu seçenekler makul insanlarız. Yani geliriz, otururuz, konuşuruz, tartışırız. Önemli olan dediğim gibi Türkiye. Türkiye’yi aydınlığa çıkarmamız lazım. Türkiye’nin rahatlaması, Türkiye’nin bölgesinde saygın olması lazım. İlk yapacağım işlerden birisi onu da söyleyeyim bu rüşvetçi büyükelçileri kesinlikle Türkiye’ye süratli bir şekilde çağırmak. İşte itibarı korumak öyle olur. Rüşvet alandan büyükelçi mi olur İlker Bey Allah aşkına? AK Partili kardeşlerime soruyum, MHP’ye oy veren kardeşlerime sorayım…
İlker Karagöz- İlk yapacağım işlerden biri diyorsunuz, bir yandan da karşımızda biz CHP Genel Başkanı değil de böyle aslında bir Cumhurbaşkanı adayı…
Kemal Kılıçdaroğlu- Ama bu hepinizin ortak görüşü yani. Rüşvet alan adamdan büyükelçi olur mu? Bütün dünyanın rüşvet aldığını bildiği adamı siz büyükelçi tayin ediyorsunuz. Bunlar olacak iş değil. Akıl alacak şeyler değil yani.
İlker Karagöz- Efendim çok teşekkür ederim, çok sağ olun ‘Çalar Saat’e geldiniz hem bize konuk oldunuz, hem de bizi konuk ettiniz. Bir kez daha teşekkür ediyorum. Siz Giresun’a gideceksiniz.
Kemal Kılıçdaroğlu- Evet.
İlker Karagöz- Size bir yandan iyi yolculuklar dilerken…
Kemal Kılıçdaroğlu- Teşekkür ederim, sağ olun.
İlker Karagöz- Bende hemen hızlı bir şekilde ‘Çalar Saat’i kapatacağım sonra izleyicilerimizin karşısına bir kez daha geleceğim kapanış için. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ağırladık ‘Çalar Saat’te. Gündeme dair, ekonomiye dair, hayata dair ve yine de böyle beklentisi olan kesimlere dair pek çok sorumuz vardı kendisine yönelttik teşekkür ediyoruz bir kez daha geldiği için, katıldığı için.
25.11.2024
25.11.2024
25.11.2024
25.11.2024