01.02.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU FOX TV’DE” İSMAİL KÜÇÜKKAYA İLE ÇALAR SAAT” PROGRAMINA KATILDI

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU FOX TV’DE” İSMAİL KÜÇÜKKAYA İLE ÇALAR SAAT” PROGRAMINA KATILDI (01 ŞUBAT 2019)
https://youtu.be/jMZRbrvXhV0


CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Fox Tv'nin canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Seçime iki ay kaldığını hatırlatan ve heyecanlı olduğunu dile getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Büyük kentlerde söz sahibi olacağız. Ankara'yı, İstanbul'u, Antalya'yı, Mersin'i, Bursa'yı, İzmir'i Allah'ın izni ile alacağız. Adaylarımız çalışıyor, sahaya hakimler." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fox TV'de canlı yayınlanan "İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- 1 Şubat 2019 günlerden Cuma, günaydın. İsmail Küçükkaya ile demokrasi meydanına hoş geldiniz. Çok merak edilen bir isim, haftalardır çok konuşuldu ama sustu, bekledi acaba ne diyecekti? Yaptığı tercihler, yapmadığı tercihler, kararlar, görüşmeler, Akşener’le görüştü, Temel Karamollaoğlu’yla görüştü, anketlere baktı, onlara baktı, çok tartışıldı aldığı kararlar, almadığı kararlar. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İsmail Küçükkaya’yla demokrasi meydanında. Efendim hoş geldiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Teşekkür ederim, siz de hoş geldiniz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Günaydın, nasılsınız.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Günaydın teşekkür ederim, sağ olun. Umarım sizlerde iyisiniz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çok iyiyiz. Manzaramız nasıl efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şahane.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi biz bu manzarayla sabah günaydın dedik halkımıza, milletimize. O kadar coşku dolu mesajlar geldi ki efendim. Tabi gelincik tarlası gibi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir taraftan Atamız orada müthiş. Gündemdesiniz, seçime az kaldı 2 aydan az kaldı. İçiniz ne diyor efendim nasılsınız?
BÜYÜK KENTLERDE SÖZ SAHİBİ OLACAĞIZ
Kemal KILIÇDAROĞLU- İyiyim, kararlıyım, büyük kentlerde söz sahibi olacağız. Ankara’yı, İstanbul’u, Antalya’yı, Mersin’i, Adana’yı, doğal olarak İzmir’i inşallah alacağız, Allah’ın izniyle alacağız. Adaylarımız sahaya son derece hakim çalışıyorlar. Dolayısıyla da o kararlılık içinde yolumuza devam ediyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çok da eleştiri alıyorsunuz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bursa’yı da unuttum Bursa’yı da alacağız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bursa’yı alacak mısınız? Nilüfer Belediye Başkanını aday gösterdiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kesinlikle Bursa’yı da alacağız evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çok eleştiriliyorsunuz yaptığınız tercihlerle. Ne diyeceksiniz, okuyor musunuz, takip ediyor musunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Biz her seçim öncesi bu tür eleştirilere alışığız. Tabi eleştiri gelir, eleştiriye de saygı gösteririz. Yani ‘niye eleştiriyorsun’ diye insanları eleştirmek ya da onlara küsmek benim hakkım değil. Eleştiri gelir ben onları dilerim. Şöyle, olayın arka planı bilinmediği için çoğu zaman eleştirenler arka plandan habersiz yazıyorlar, çiziyorlar, söylüyorlar, konuşuyorlar, tartışıyorlar. Mesela arka planını biz biliyoruz. Dolayısıyla hangi gerekçeyle biz bu kararı aldık onu da gayet iyi biliyoruz. Ama çıkıp da bu gerekçeleri kamuoyuyla paylaşmak doğru değil tabi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Fakat bu eleştirilerden haklılık payı verdiğiniz ya doğru söylüyorlar ben de hata yapıyorum, biz de hata yapıyoruz dediğiniz var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette var, onları düzeltiyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ne mesela?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi ben örnek vermeyim. Onları düzeltiyoruz veya arkadaşlarla tekrar oturuyoruz onları tartışıyoruz. Bu tür eleştiriler geliyor, bu eleştirilerin haklılık payı var mıdır yok mudur diye. Çünkü sonuçta her hafta bir MYK toplantımız var. Parti Meclisimiz var, sık aralıklarla toplanıyoruz Parti Meclisinde. Orada da bize yönelik, MYK’ya yönelik…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Mesela ilk eleştiriyi ben yapayım mı efendim tarafsız bir gazeteci olarak?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi yapabilirsiniz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Seçime 58 gün var bugün. Siz yarın tarihi bir Parti Meclisi toplantısı yapacaksınız ve sizin hala belirlenmemiş adaylarınız var. Geç kalmadınız mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yo hayır. Geçen yıllara göre kıyasladığımızda ki, o tabloyu da çıkardık geçen yıllara göre çok daha fazla adayımızı belirlemiş durumdayız. Şu an da belirlemediklerimiz de var, YSK’ya listeler teslim edildikten sonra da bir süre için aday belirleme süreci var . Çünkü YSK bizim bilmediğimiz bazı gerekçelerle bazı adayları iptal edebiliyor veya adaylıklarını düşürebiliyor. O zaman da aday saptayabiliyoruz.
İşin özü şu, son bir ay aslında propaganda için yoğunlaşan bir süre. Bir de bizim belediye başkanlarımızın olmadığı yerlerdeki adayları biz daha önce belirledik zaten. Tartışmaların büyük bir kısmı siz de dikkat ederseniz, tartışmalar bizim belediye başkanlarımızın olduğu yerler de oluyor . Medyaya yansıyan tartışmaların ağırlığı da bizim belediye başkanlarımızın olduğu yerler.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yani kazanma ihtimali zaten çok olan yerler için?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır zaten burada bizim belediye başkanlarımız var, zaten çalışıyorlar, özveriyle çalışıyorlar, mücadele ediyorlar. Dolayısıyla hani geç atama, erken atama tartışmasını ben çok samimi bulmuyorum, doğru da bulmuyorum.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Geçtiğimiz hafta sonunda Pazar günü bir toplantı yaptınız, 18 saat sürdü. Şimdi biz de tabi olayı izleyen gazeteciler olarak şaşırdık. şöyle, mesela partinizin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu gece istifa verdi ve bütün bunları da twitterdan da…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sosyal medya evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi mesela bu biraz tuhaf değil mi efendim? Oradaki durumu bir anlatır mısınız bize, size de tuhaf gelmiyor mu? Twitter üzerinden istifa etti, geri aldı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, parti içindekini ben partinin özel hayatı olarak görüyorum ve bunu kamuoyu önünde tartışmayı doğru bulmuyorum. Her ailenin bir özel hayatı vardır ve bunu kamuoyu önünde tartışılmaz. Bizim parti de bir ailedir ve bu ailenin de kendi içinde zaman zaman tartışmaları olabilir ve bunu kamuoyu önünde tartışmasını doğru bulmam. Canan hanımın bir duygusal nedenle böyle bir twit attığını biliyorum, sonra bu twitten de vazgeçtiğini biliyorum.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir hakkı var mı efendim? CHP gibi bir partinin İstanbul İl Başkanının duygusal nedenlerle kamuoyuna…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Etmemeli.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Söylediniz mi kendisine?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ne dediniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Söyledim.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama halkımız bizi izliyor efendim. Bakın burada…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Halka şunu söyleyeyim, atılan twitin doğru olmadığını zaten ifade ettim . Çünkü bir il başkanının duygusal nedenlerle twit atması, sosyal medyada bu tür düşüncelerini paylaşmasının doğru olmadığını ifade ettim, o da bunu kabul etti.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İstifasını istediğinize dair haberler çıktı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- O bölümlere girmek istemem.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İstifasını istediniz mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Neden o bölümlere girmek istemem? Dediğim gibi bu bir partinin kendi iç sorunudur, kendi iç sorunuyla ilgili bir alanı tartışmak istemem.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İstifasını istediniz mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Söyledim az önce yanıtını.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki Canan hanım seçime kadar devam edecek mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Devam edecek.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sonra?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sonrasına bakarız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir önemli mesele daha var çok konuşulduğu için. Şimdi ben kafamda efendim herhangi bir yazılı metin üzerinden değil, kendim ne merak ediyorsam bir vatandaşım…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi rahatlıkla sorabilirsiniz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Tunç Soyer meselesi. Şimdi benim gördüğüm kadarıyla aslında Parti Meclisinizden zannedilenin aksine en kolay Tunç Soyer ismi geçti.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Uğur Dündar’da yazdı ertesi gün, Emin Çölaşan da, mesela hem Tunç Soyer’e, hem de Aziz Kocaoğlu’na teşekkür etti. Yani bir kesimde de böyle bir sevinçle karşılandı. Uğur Dündar, "İzmir’de güller açtı, insanlar rahatladı" dedi. Fakat iktidar çok yoğun bir eleştiri kampanyası başlattı. Tunç Soyer’i neden seçtiniz ve bu konudaki tartışmalara ne diyorsunuz?
TUNÇ SOYER, ÇOK BAŞARILI VE ÇALIŞKAN BİR ARKADAŞIMIZ
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tunç Soyer'in hakkını yemeyelim Seferihisar’da başarılı bir belediye başkanlığı yaptı. Yani küçücük bir beldeyi aşağı yukarı bütün Avrupa’ya tanıttı. Yetenekli bir arkadaşımız, çalışkan bir arkadaşımız. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapacak kapasitesi, bilgisi ve birikimi olan bir arkadaşımızı oraya getirdik . Aziz bey malum, 15 yıl yaptı ve Aziz bey de başarılı bir belediye başkanlığı yaptı, onun da hakkını yemek doğru değil. O artık ‘yoruldum, kenara çekiliyorum’ diye ifade etmişti. Dolayısıyla bu arkadaşımız geldi.
Şimdi Tunç Soyer’e yönelik olarak yapılan eleştirilerin büyük bir kısmı, hatta tamamı haksız eleştiriler. Yani bu kadar haksız, hukuksuz, adaletsiz eleştiriye muhatap olması bir büyükşehir belediye başkan adayının eleştiriye muhatap olması özünde yatan şu, bu kişi çok değerli, İzmir’de yüksek oy alacak dolayısıyla biz bunu bugünden başlayarak yıpratmak için özel çaba harcayalım. Bir kampanya açtılar. Ama bunlar yani İzmir halkı gerçekleri bilen, demokrasiyi özümsemiş, ruhunu indirgemiş bir halktır İzmir. İzmir’de yaşayanlar birlikte yaşayanlar, huzur içinde, mutluluk içinde İzmir’de yaşamak istiyorlar. Türkiye’nin yaşadığı süreçten rahatsızlar, demokratik standartların kaybından rahatsızlar, hukuksuzluklardan rahatsızlar. Ama İzmir’de demokrasiyi de, hukuku da yerleştirmek istiyorlar. Yerel yönetimlerde daha başarılı bir standardı yakalamak istiyorlar. Dolayısıyla Tunç Soyer’i bağırlarına basacaklarını ben gayet iyi biliyorum.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İki bölümü var efendim tartışmanın, hani onun aslında İzmir’de yaptıkları, Seferihisar’da yaptıklarından ziyade iki mesele. Bir tanesi babasıyla ilgili. Babası aslında önemli bir hukukçu Soyer. Şöyle, biz altını çizdik. Sayın Cumhurbaşkanı, “12 Eylül döneminin işkencecisi babası” diyor. Bir taraftan da baktığımız zaman terör örgütü Fethullah Gülen’in, 45 yıl önceki örgüt elebaşının hapis aldığı 3 yıllık hapis kararını aldıran savcı. İki ayrı husus var. Sizin gördüğünüzde, baktığınızda ne gözüküyor?
BU ORTAÇAĞ ZİHNİYETİDİR
Kemal KILIÇDAROĞLU- Babasından ötürü çocuklar niye yargılanır ya da çocuğundan ötürü baba niye yargılanır? Şimdi Erdoğan hemen hemen her ortamda “ben Müslümanım” diyor defalarca değil mi? Bir de inancı siyasete alet eden birisi değil mi? Böyle birisi. Bakın, sevgili peygamberimizin veda hutbesi dünyanın en önemli insan hakları bildirgelerinden birisi olarak tanımlanır .
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir gün kutlu doğum haftasında bu konuşmayı yapmıştınız üç, dört yıl önce sizi yine canlı yayına aldığımda hatırlıyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kaldı ki, defalarca da ayrıca bunu pek çok toplantıda da dile getirdim. Bakın ne diyor? Baba oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. Eğer bir insan gerçek anlamda inançlı ise babadan ötürü oğlu, oğuldan ötürü babayı suçlamaz. Suç bireyseldir. Kaldı ki, babasının hiçbir suçu yok ki, babası bir kamu görevlisi, davayı açmış, kişiler beraat eder, beraat etmez. Sayın Yaşar Okuyan bana geldi dedi ki, o davada ölümle yargılananlardan birisi benim. Ama gideceğim Tunç Soyer’e oyumu vereceğim.
İsmail KÜÇÜKKAYA- O dönemin ülkücüsü.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi, yargılanan kişi. İdamla yargılanan kişi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yeni mi geldi size?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Geçen hafta, daha henüz belirlenmemişti büyükşehir belediye başkan adaylığı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ne diyor mesela rahmetli Soyer’le ilgili?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çok ayrıntıya girmedik ama Yaşar Okuyan Tunç Soyer’e telefon açmış, gayet açık ve net “hiç bu konulara girme bu konuları ben anlatacağım” demiş. O dönem de “yargılanan benim” demiş. Dolayısıyla hani babasının açtığı bir dava veya suçladığı belli kişileri, grupları veya örgütleri suçladığı bir davadan ötürü, babanın açtığı bir davadan ötürü oğlu hele hele aradan bu kadar yıl geçmiş, ben oğlu kalkıp suçlayalım. Bu nedir biliyor musun, demokrasi kültürünün olmaması demektir. Bu ortaçağ zihniyetidir. Bunların tamamı ortaçağda olur . Biz 21.yüzyıldayız ortaçağ da mıyız? Siz niye suçluyorsunuz? Tunç Soyer orada, belediye başkanlığı yapmış. Belediye başkanlığı yaptığı dönemle ilgili hiçbir suçlama getiremiyorlar, hiçbir şey söyleyemiyorlar. Ne yapalım? Babasını, gidin yedi göbek geriye gidin bakın bakalım ne olmuş o zaman. Benim içinde yaptılar yedi göbek geriye gittiler neler neler. Devletin bütün arşivlerini taradılar acaba Kılıçdaroğlu’yla ilgili bir şey bulabilir miyiz? Yok kardeşim ya, yok yani ne yapalım yani? Tunç Soyer için de yok. Ne yapalım bu savcı, oturmuş bir iddianame hazırlamış dava açmış. Kararı veren savcı değil, kararı veren hakim. O dönemin koşullarına bakın, başarılı bir hukukçu onun da altını çizelim yani şimdi hakkını da yemeyelim. Dolayısıyla hani kalkıp da Tunç Soyer’i bunun üzerinden yargılamak belediye başkan adaylığını bunun üzerinden karalamak işte efendim gölgelemek yani akıl mantık alacak şey değil.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Örgüt elebaşının 3 yıl hapis yatmasının altındaki karar onun.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Ama yani bundan ötürü Tunç Soyer’i ödüllendirmek mi gerekir? Böyle şey olur mu?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yani babasının yaptıklarından dolayı suçlanamaz, babasının yaptıklarından dolayı da ödüllendirilemez. O ayrı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ödüllendirilemez, tabi o babasına ait bir şey yani.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Siz onu niye seçtiniz böyle baktığınızda? Tunç Soyer nasıl biri?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çalışkan birisi, başarılı birisi, kararlı birisi, azimli birisi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sosyal demokrat mı, muhafazakar mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sosyal demokrat bir arkadaşımız, çağdaş, Atatürkçü, halkı seven, toplumun her kesimiyle rahat, samimi diyalog kuran bir arkadaşımız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İzmir’i yönetebilir mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- hep birlikte göreceğiz, İzmir’i gayet iyi yönetecek. kendisine şunu söyledim, "İzmir’i Roma’dan başlayarak Atina’ya ve İzmir’e geleceksin bu bölgenin en önemli kültür merkezi haline getireceksin ve İzmir’i. Uluslararası toplantıların yapıldığı bir merkeze dönüştüreceksin, bir eğitim, bir kültür merkezine dönüştüreceksin, bir tarım merkezine dönüştüreceksin, çevreye saygılı bir sanayi merkezine dönüştüreceksin ve herkes Balkanlar dahil İtalya’dan bu yana herkes İzmir’e imrenecek, İzmir’e gelecek, İzmir’i görecek, İzmir’i gezecek. İzmir’in tarihini ve kültürünü bütün dünyaya tanıtacaksın."
İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki mesela kendisine şunu söylediniz mi, biz İzmir’de işte ilçe belediye başkan adaylarını belirlerken mesela soruyor musunuz ona? Şunun için merak ediyorum, bir eleştiri. İlk eleştirimi söylemiştim ya geç kalmadınız mı diye. Siz bunu kabul etmediniz ama şu, efendim İzmir’deki ben oranlara baktım partinizin elinde olan yani CHP’li belediye başkanları tarafından yönetilen çok sayıda ilçe değiştiriyorsunuz, yüzde 80’ini. İsim isim girmem polemiğe ya da manipülasyona izin vermem ama çok başarılı belediye başkanlarınız da vardı. Yüzde 80 yani bunu nasıl açıklıyorsunuz efendim, niye değiştiriyorsunuz onları?
GENÇLERE SİYASETTE YER AÇMAMIZ LAZIM
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi şöyle, değişim olmak zorundadır. Yeni insanların siyasete gelmesi, yeni insanların siyasette yol alması, yer alması gerekiyor. Bunlardan gençler de önemlidir, gençlere de siyasette yer açmamız lazım, bunlara da kulvar açmamız lazım. Değişikliği yaparken İl Başkanıyla, Büyükşehir Belediye adayıyla, milletvekillerimizle hatta bazı yerlere bazı illere milletvekillerimizi gönderdik ve milletvekillerinden gelen raporları dikkate aldık. O çerçevede değerlendirmeler yapıyoruz ve o çerçevede değişimse değişimi gerçekleştiriyoruz. Eğer değişime gerek yoktur, bu arkadaşımız devam etsin deniyorsa da o çerçevede karar alıyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Fakat bazı illerde de hani hem mevcut belediye başkanını değiştiriyorsunuz ama onların yerlerine kadınlar var onları yapmıyorsunuz ama yaşlıları böyle 70’in üzerinde isim isim yine girmiyorum ama hani bir çelişkiye düşmüş olmuyor musunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, örgütler eğer istiyorlarsa, bu kişi mutlaka olmalı diye biz o kişiyi koyuyoruz. Dediğim gibi burada örgütün…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Siz nasıl karar alıyorsunuz efendim onu bana bir anlatır mısınız Türkiye öğrensin. Siz mesela bir belediye başkanını nasıl belirliyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi şöyle, bundan üç veya dört ay önce illeri milletvekillerimiz arasında paylaştırdık ve illere milletvekili arkadaşlarımızı gönderdik. Bunlar orada bazen üç gün, bazen dört gün, bazen iki gün büyüklüğüne göre, bazen bir hafta kaldılar illerde, ilçelerde kimler aday olabilir, kimler aday olamaz diye raporlar gönderdiler bize, o raporlar geldi. Artı bizim belediye başkanlarımızla ilgili ve bize ait olmayan belediye başkanlarımızla ilgili bir memnuniyet araştırması yapıldı. Yani belde halkı bu belediye başkanından memnun mu değil mi bir araştırma yapıldı. Bunu da aldık bir tarafa koyduk. Aday adayları çıktı ortaya ondan sonra, aday adaylarıyla ilgili olarak da anket çalışmaları yapıldı. Yani belde halkı bu aday adaylarından kimi tercih ediyor, kimi tercih etmiyor, kabulü nedir, kabulü ne değildir diye çalışmalar yapıldı. Bütün bu çalışmalar getirildi bir il görüşülürken bazen milletvekillerinden gelen raporlar, bazen vatandaşların mektupları, bazen anketler, bazen anket dışındaki milletvekili arkadaşlarımızın gönderdiği raporlar yanında il başkanlarının, örgütlerin gönderdiği raporlar hepsi alındı, masaya yatırıldı bir değerlendirilme yapıldı.
Bu arada bakın, geçen dönemde yaşamadığımız bir gerçeği de hepimiz biliyoruz. İYİ Partiyle de bizim müzakereler sürdü. Yani biz belki çok daha önceden de bitirebilirdik. İYİ Partiyle de, Saadet Partisiyle de dirsek temasımız zaman zaman oldu.
İsmail KÜÇÜKKAYA- HDP’yle de var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır. Dolayısıyla bütün bu görüşmeler yapılırken doğal olarak belli yerler konusunda bazen bir haftayı aşkın süre tartışmalar da oldu İYİ Partiyle. 
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bu gecikmenin arkasında biraz ittifak görüşmeleri mi sebep oldu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- İttifak demeyelim işbirliği görüşmeleri.
İsmail KÜÇÜKKAYA- O nedenle mi öyle oldu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Onun da tabi payı var.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Memnun musunuz efendim işbirliğinden?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Memnunuz tabi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Biraz zorladılar sizi ama gördüğümüz.
BİR ADAYI BELİRLEMEK KOLAY DEĞİL
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, işbirliğinin özü şu, oturuyorsunuz bir masaya dolayısıyla karşılıklı birbirinize ödün veriyorsunuz, taviz veriyorsunuz ben burayı, sen de şurayı belediye başkan adayı çıkarma konusunda tercih ediyorum, o da tercih ediyor. Bazen tercihler çakışıyor. Dolayısıyla oturulup tekrar görüşmeler yapılıyor veya onu biraz tutalım sonra oraya geliriz diye görüşülüyor. Bizden iki arkadaş, onlardan iki arkadaş bazen biz evimizde rahat uyurken onlar gece geç saatlere kadar çalıştılar.
Bakın bütün bunların tamamı dikkate alındı. Bir adayı belirlemek kolay bir olay değildir, zor bir olaydır. Şimdi bizim bütün aday adaylarımız değerlidir, onun da altını özenle çizmek isterim. Belediye başkanlarımız değerlidir, onun da altını çizmek isterim. Başarılı belediye başkanlarımız var ama bu dönem diyelim ki belediye başkanı olmadılar, örneğin Sayın Aziz Kocaoğlu başarılı bir belediye başkanıydı hakkını yemeyelim. 400 küsur yıl hapisle cezalandırıldı ki İzmir’i ele geçirmek için…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama geldi ilk açıklamasının aksine bence de hata yaptı aslında. “Ben tekrar aday olmak istiyorum” dedi ve kamuoyuna da bunu paylaştı ama siz aday yapmadınız neden? Madem başarılı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Söylediğim gerekçelerle, ‘artık yoruldum demişti ve yapmak istemiyorum’ demişti. Biz o sözü yorulduğunu, yapmak istemediğini ifade etmiştik. Dolayısıyla da Tunç beyin ismi de öne çıkmıştı ve artık tartışılıyordu. Dolayısıyla geri dönmenin çok doğru olmadığını düşündük. O çerçevede bir tanımlama yaptık, o çerçevede bir mücadele yaptık, o çerçevede adaylarımızı belirledik. Bazen adaylar oylamalar yapıldı acaba hangi aday daha öne çıkar, hangi aday daha geride. Aday sayısı bazı yerlerde 20, bazı yerlerde 15 diyelim. Şimdi 15, 20 adayla anket yapmak çok zor tabi. Onlar bir şekliyle elimine edildi, daha dar 5’e, 6’ya indirgendi ve ondan sonra anketler yapılmaya çalışıldı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şunu yapıyor musunuz efendim çok merak ettiğim bir soru. Şimdi mesela siz tabi ki ben sizin demokratik kişiliğinizi biliyorum, pek çok diyalogdan biliyorum. Anketler, temayül yoklamaları, Parti Meclisi, MYK hepsi. Ama en son siz bir lidersiniz, benim dediğim olacak demiyor musunuz en son? Yani racon kesmiyor musunuz hiç?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi şöyle, tek adam dediğimiz rejimi en çok eleştirenlerden birisi benim. Elbette ki, bir seçenek bana kaldığı zaman ‘bu olacak’ diyorum. Orada hiçbir tereddüt yok zaten. Onu söylediğim zamanda arkadaşlarım ona uyuyorlar yani. Ama doğrusu nedir? Doğrusu birden fazla aday adayı varsa, oturup tartışmaktır. Kim olmalı, kim olmamalı, artısı nedir, eksisi nedir. Rapora bakıyoruz, milletvekilinin görüşüne bakıyoruz, ankete bakıyoruz, kabule bakıyoruz. Anketi sadece biz yapmıyoruz, bizim örneğin büyükşehir belediye başkan adayımız da anket yapıyor. O da anket yapıyor, o da illerle, ilçelerle ilgili görüş bildiriyor bize. İlin bir başkanı var il başkanı var, onun da arkadaşları var, onlarda oturuyorlar konuşuyorlar ve bize sonuçları bir şekliyle bildiriyorlar. Dolayısıyla adayı belirlemek çok kolay değil. Ama bütün bu zorluklara rağmen sonuçta bir kişide karar vereceksiniz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yani en son sizin dediğiniz oluyor mu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Oluyor, o konuda hiç endişeniz olmasın.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Mesela İmamoğlu böyle mi oldu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- İmamoğlu öyle oldu tabi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sizin aklınızda en baştan beri o vardı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, İmamoğlu’nu öteden beri biraz izliyordum. İmamoğlu, Ekrem beyi izliyordum, orada yaptığı çalışmalar vardı, başarılı çalışmalar vardı. Genç, dinamik, sempatik, herkesi kucaklayan bir arkadaşımızdı. Diğer belediye başkanlarına da haksızlık yapmak istemem. Onlar da benzer bir çalışmayı yapıyorlardı. Fakat bunun farklı bir tavrı, farklı bir dili vardı, herkesi kucaklayan böyle hoş, güler yüzlü bir sempatik yönü vardı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasıl biri sizce o?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çalışkan, gerçekten çalışkan. İki, gerçekten hiçbir ayrım yapmıyor, herkesi kucaklıyor. Üç, gerçekten kullandığı dil kapsayıcı bir dil. Hani insanları rahatsız edici bir dil kullanmaktan özenle kaçınan birisi. Dört, gerçekten fakir fukaranın yanında olan, yani belediye başkanlığı yaptığı dönemde de o kesime yani yoksulların bulunduğu kesime pozitif ayrımcılık yapan ve belde halkında memnuniyeti yaratabilecek her şeyi düşünen, muhtarlarla iyi ilişki kuran…
İsmail KÜÇÜKKAYA- İstanbul’u yönetebilir mi o?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Niye İstanbul’u yönetemesin? Elbette. Göreceksiniz İstanbul’u alacak.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Alacak mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kesinlikle İstanbul’u alacak. Çünkü İstanbullu Ekrem beyi sevdi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Siz sevdiniz mi?
ATATÜRKÇÜLÜK KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sevdim tabi, sevmesek gösterir miyiz? Sevdi, neden sevdi onu da söyleyeyim. Bir, hiçbir ayrım yapmadı. İki, hiç kimseyi rahatsız edecek bir dil kullanmadı. Üç, ben İstanbul’u namusumla yönetmek istiyorum, doğru dürüst yönetmek istiyorum. Eksikliklerini gayet iyi biliyor İstanbul’un. İstanbul’da yaşadı, İstanbul’da büyüdü, İstanbul’da okudu.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Mesela Atatürkçü müdür o?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette niçin olmasın.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Böyle soldan sağa baktığımız zaman muhafazakar mı, daha solda mı, merkezde mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Muhafazakarlar da Atatürkçü, niye Atatürkçü olmasın? Elbette yani. Şimdi Atatürkçülük kimsenin tekelinde değil onun da altını özenle çizmek isterim. Bu ülkede 81 milyon vatandaşta yaşıyorsak, hepimiz bu ülkeyi kuran, bu ülke için mücadele eden, hayatını feda eden, bütün malvarlığını da kendi toplumuna veren bir insana hepimiz minnet duymak zorundayız. Bu bizim inancımızın da, ahlakımızın da bir gereği olmak zorundadır. Atatürk’ün bizim için özelliği Atatürk Cumhuriyet Halk Partisini kuran liderdir. Bizim için en temel özelliği odur. Ama Atatürk sadece bizim değil, bütün toplumun lideridir.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi dün akşam da yine bir yerdeydim oradan da sorular soracağım size. Şunu söylüyorlar da, daha sağda mı, solda mı, hani bu kavramlar aslında çok değişti, kalktı da fakat çok tartışılıyor. Özellikle sizin partinizde çok konuşuluyor. Ekrem İmamoğlu’nun siyasi duruşunu nasıl tanımlarsınız mesela?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Halkçı. Şimdi size şunu söyleyeyim, sağ – sol kavramları 1789 Fransız devriminden sonra ortaya çıkan kavramlar. Parlamentoda bütçe görüşülürken bütçe kaynaklarının halktan yana harcanmasını isteyenler solda oturmuşlar, varsıllardan, zenginlerden yana harcanmasını isteyenlerde sağda oturmuşlar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ekrem İmamoğlu nerede oturuyor?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ekrem İmamoğlu solda oturan birisidir. Çünkü kaynakları halk için, yoksullar için, vatandaşlar için harcanmasını isteyen birisidir. Ekrem beyin özelliği budur. Şimdi sağ – sol kavramları 21.yüzyılda artık bu kavramların farklı şekilde içlerinin doldurulması lazım. Çünkü fakirleri sadece biz savunmuyoruz ki, bizim bugün sağcı olarak tanımladığımız partiler de seçim bildirgelerine alıyorlar. Dolayısıyla artık sağ – sol kavramlarını 1789’un tanımladığı şekilde 21.yüzyıla getirmek doğru değil. 21.yüzyıl artık farklı bir yüzyıl. Bu yüzyılda dünya değişti, insanlar değişti, teknoloji değişti, dünyaya bakış açısı değişti, yeni sınıflar çıktı, artık beyaz yakalıların sayısı bilek gücüyle yani emek gücüyle çalışanların sayısından çok daha fazla olmaya başladı. Plütokratlar diye yeni sınıflar çıktı, patrondan daha fazla gelir elde eden.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi bunu bir tarafta bırakalım, teoriyi daha sonra sizinle tartışalım. Ekrem İmamoğlu çalışıyor görüyorum. Dün bizim Gülşah İnce onu takip ediyordu, sabah namazıyla başlamışlar metro girişinde gördüm ilginçti. Dün yine baktım işte pazarda, balıkçı pazarına gidiyor, hale gidiyor enteresan. Onu bir izleyelim, fakat aklımda yine de bir soru var eleştirel bir soru. Yani onu da en çok üzerime gelen sorulardan biri size aktaracağım.
Bugün yani Şubat’ın ilk gününde İsmail Küçükkaya’yla demokrasi meydanında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu sorularımızı yanıtlıyor. Efendim Ekrem İmamoğlu çok çalışıyor onu görüyorum. Fakat bana da yöneltilen çok soru vardı, ben de size onu aktarmayı bir vazife biliyorum. Bir tarafta Binali Yıldırım, işte Başbakanlık yapmış, Ulaştırma Bakanlığı yapmış, şimdi Meclis Başkanlığı, neyse ki istifa ediyor, anayasa hükmü onu aslında istiyordu, yanlıştan dönüyor. Biz ekranlarda da bunu sıklıkla dile getirdik. Fakat bir tarafta Binali Yıldırım, bir tarafta Ekrem İmamoğlu. Dengeli oldu mu bu iş?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Dengeden kastınız?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yani kıran kırana heyecanlı, başa baş, çekişmeli bir yarış olacak mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kesinlikle Ekrem bey çok daha başarılı bir performans gösterecek.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Binali beye göre?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette. Yeni bir yüz, çok bilinen değil ama yeni bir yüz. Gidilip bakıldığı zaman kendi beldesine o belde de nasıl hizmetler verdiğini herkes görüyor, biliyor. Bütün İstanbul yani o yakanın büyük bir kısmı onun açtığı 1 milyon metrekarenin üzerindeki parkta eğleniyor, çocuklar, yaşlılar, gençler…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Orayı gördüm ben güzel bir park olmuş.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Herkes orada. Dolayısıyla Ekrem beyin kendi beldesine yaptığı hizmetler var. Binali bey hangi hizmetleri yaptı?
İsmail KÜÇÜKKAYA- O da büyük hani böyle köprüler, otoyollar filan.
İSTANBUL’UN SORUNLARINA EN SAĞLIKLI VE EN TUTARLI ÇÖZÜMLERİ GETİREN KİŞİ EKREM İMAMOĞLU OLACAK
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim o devletin yaptığı iş. Belediye ne yaptı? Ben belediyenin yaptığı işi soruyorum. Onları yapması lazım. Göreceksiniz İstanbul’un sorunlarını en iyi bilen, en sağlıklı ve en tutarlı çözümleri getiren kişi Ekrem bey olacak, Sayın İmamoğlu olacak.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Güveniyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çünkü yaşıyor o olayı, yaşamış o olayı. Belediyeyi nasıl yöneteceğini gayet iyi biliyor. Hangi anlayışla yöneteceğini de gayet iyi biliyor ve bir halk adamı. Gördünüz işte az önce izledik.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir de bağırmadan konuşuyor. Bağırmıyor böyle sakin konuşuyor.  
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bir halk insanı, kimseye kızmıyor, bağırmıyor, sempatik, birisi derdini anlattığı zaman rahatlıkla dinliyor ve daha da önemlisi herkesin değerlerine saygılı. Bakın bunun altını özenle çizmek isterim.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Neden?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Çünkü siyasetçinin ve siyasetin herkesin toplumun değerlerine saygı göstermesi lazım. Şimdi herkesin değerlerine saygılıdır. Vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapmıyor . Ama öbür taraf yapıyor, o ayrımı yapıyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi Binali beyi de iyi tanıyorsunuz, bir hukukunuz da var aslında. İkisini öyle karşılaştırırsanız ne olacak, hangisi üzülecek o zaman? Şimdi Binali bey hani zaman zaman görüşüyorsunuz…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Binali bey, tabi büyük bir ihtimalle istifa ettikten sonra Meclis Başkanlığını kaybedecek. Yani istifa etti kendisi, bakın ben istifasını çok fazla tartışmadım.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Neden? Siz de eleştirildiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Biliyorum eleştirildim, vay efendim niçin? Bakın şunu söyledim, hem PM'de hem de MYK toplantısında. Belli konular vardır ki bu konulara itirazı doğrudan siyasetçinin değil sivil toplum örgütlerinin ve bu konudaki vatandaşın duyarlığının dışa yansıması lazım. O yansırsa daha etkili olur. Öbür türlü bir siyasi çekişme olacak.
Sayın Binali Yıldırım’ın eğer istifa etmeden meclisin makam arabasıyla gidip seçim propagandası yapacaksa, bundan en çok rahatsız olacak olan vatandaş olmalıdır, barolar olmalıdır, sivil toplum kuruluşları olmalıdır, sendikalar olmalıdır. "Ya bu haksızlıktır, adaletsizliktir, böyle bir şey olmamalıdır" demelidir. Ama biz atlayıp onların önünü kesersek bu doğru değil.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim halkımızın soruları şu anda sosyal medya adeta bir şöyle deriz gazeteciler yıkılıyor, muazzam.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Güzel.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bakın, Canan Güllü Türk Kadın Dernekleri Federasyon Başkanı diyor ki, size selamları var. Rakamları vermiş tablo. "HDP dışında CHP’de dahil maalesef yeterince kadın aday yok" diyor. Sizin bir eksikliğiniz bu efendim.
BEN DE KADIN ADAY İSTİYORUM
Kemal KILIÇDAROĞLU- Doğru haklı, Canan hanım son derece haklı. Tabi bunu ben zaman zaman arkadaşlarıma da söylüyorum. Kadın aday istiyoruz, kadın arkadaşlar da bir erkek aday öneriyorlar. Yani zaman zaman bu tür…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Siz diyeceksiniz efendim lidersiniz. İl il söyleyemem bakın var adaylarınız var.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi bakın şöyle bir şey, doğru ben liderim bir sorun yok orada. Ama sorun ne? Kalkıp da sizin binlerce adayı birebir tanıma şansınız yok. O kişiler hani Ankara’da yaşasa hadi deriz ki, işte üç gün, beş gün, altı gün, yedi gün, on gün bir araya gelelim. Çoğuyla muhatap olamıyorsunuz zaten. Kim bilir il başkanı bilir, kim bilir oradaki milletvekili bilir, kim bilir belde halkı bilir. Nasıl bilir? Anketlerde çıkar ve biz onlara göre bir değerlendirme yapmak zorundayız. Yoksa hepsini sıraya dizip gel bakalım arkadaş nedir ne değil, iyi misin, kötü müsün diye o kısa süre içinde de anlaşılmaz. Dediğim gibi birden fazla parametrenin bir araya gelmesiyle biz aday belirliyoruz.
Kadın aday evet istiyorum, ben de istiyorum. Ama dediğim gibi aday belirleme sürecinde illerden, ilçelerden, milletvekillerinden, il başkanlarından, anketlerden bize olumlu sonuçlar gelmesi lazım ki biz onlardan birisini belirleyelim. Bu şu anlama gelmesin, elbette ki kadın aday olmalı, elbette ki olmalı. Yapacağız da zaten kadın aday ama yeterli değil. Bakın, Canan hanımın yaptığı eleştiri haklı kesinlikle.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Doktor Betül ve pek çok izleyenim seçim güvenliği sandıklara sahip çıkılıp çıkılmadığına dair sorular soruyor onu biraz sonra sizlere aktaracağım. Efendim ben hafta başında hem partinizin İYİ Partiyle ortak adayı Mansur Yavaş’ı, hem de AK Partiyle MHP’nin ortak adayı Mehmet Özhaseki’yi ağırladım. İkisine eşit süre verdim, aynı soruları hemen hemen sordum, çok izlendi her iki programda. Programın dışında Özhaseki’yle konuşurken sizden yeni bir tazminat aldığını duymuştu, söyledi. Yeni tazminat aldım dedi ve biraz espri de yaptı. Milliyette bir yazı vardı Talat Atila, siz evinizi sattınız biz oradan öğrenmiştik. Bu tazminatlar şimdi son zamanlarda da çok yüksek tazminatlar da gelmeye başlıyor. Bunu bana bir anlatır mısınız efendim? Sayın Cumhurbaşkanı da, İbrahim Kalın da size sordu. Bunu nasıl ödüyorsunuz, sonra partinizin milletvekilleri bir fon oluşturmak istediler. Bunu bir değerlendirir misiniz merak ediyorum.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, benimle ilgili bölümü anlatıyım size önce.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Evi sattınız mı gerçekten?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sattım. Şimdi bakın, şöyle bir olay var. Biz iktidarın yaptığı yanlışları kamuoyuna anlatmakla görevli olan bir partiyiz. Muhalefet sözcüğünün özünü bu anlayış oluşturur zaten. Eğer iktidar partisi bir yanlış yapıyorsa, o yanlışı ben en sert ifadelerle kamuoyuna sunmak zorundayım bu benim görevim, anayasal görevim. Hukukun ve demokrasinin de bana yüklediği sorumluluk bu. Ben eleştirdiğim zaman yaptığım eleştiriler dolayısıyla davalar açıldı tazminat davaları. Açılabilir mi? Elbette açılabilir tazminat davaları.
Şimdi Man adası dolayısıyla yüksek tazminatlar geldi. Man adasında söylediğim her şey belgeye bağlı. Banka dekontuysa dekontu.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasıl tazminat ödüyorsunuz o zaman?
Kemal KILIÇDAROĞLU- İşte onu anlatıyorum size. Ben de diyorum zaten nasıl ödüyorum diye. Şimdi her şey belgeye bağlı. Üstelik bu Ankara savcılığına da gitti, savcılıkta araştırdı sordu belgelerin doğru olduğunu o da kabul etti. Savcılığın raporu da var zaten. Şimdi dava açıldı, davanın düştüğü üç mahkemenin başkanları değiştirildi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Davadan sonra mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Davadan önce. Niye değiştiriliyor?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Davadan önce nasıl? Şimdi bir dava açılıyor sizle ilgili?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Açılıyor, dava görüşülecek, oradaki hakim değiştiriliyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Daha görüşmeye başlamadan?
HAKİM VİCDANIYLA, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE GÖRE KARAR VERİR
Kemal KILIÇDAROĞLU- Başlamadan değiştiriliyor. Kim getiriliyor oraya? Bir parti militanı hakim getiriliyor. AK Parti militanı hakim getiriliyor ve cumhuriyet tarihinde örneği olmayan yüksek miktarlarda tazminata mahkum ediliyor. Avukat delilleri topla diyor, delilleri toplamaya gerek bile duymuyor. Şimdi tazminat, tabi bu birinci derece, bu daha sonra gidecek, diğer mahkemelere de gidecek. Ben bunları AİHM’ne kadar götüreceğim. Benim hakkımda açılan tazminat davalarından son kertede kaybettiğim bir dava var sadece o da zamanında Anayasa Mahkemesine başvurmadığım gerekçesiyle. Biz o gerekçeyi de haklı bulmadık ve onu AİHM’ne taşıdık. O karar çıkar yarın öbür gün veya bir ay veya bir yıl sonra çıkar bilmiyorum. Ama davaların tamamında haklıyım.
Sayın Özhaseki de davalar açmıştı, ben Yargıtay’da o davaların tamamını kazanmıştım. Şimdi alt mahkeme de olabilir, gene aleyhime sonuçlanabilir. Alt mahkemelerin verdiği kararları biz gayet iyi biliyoruz. Hangi baskılarla karşı karşıya geldiklerini de gayet iyi biliyorum. Hakimlerin nasıl değiştirildiğini de gayet iyi biliyorum. Oradaki hakimlere ben hakim demiyorum zaten. Hakim vicdanıyla karar verir, hukukun üstünlüğüne göre karar verir. Kardeşim sen bir bankanın dekontuna nasıl yok dersin, bir swift kaydına nasıl yok dersin? Paralar gitmemiş. Ne demek paralar gitmemiş? Swift kaydı nedir? Belli tutardaki doların ister Türkiye içinde, ister Türkiye dışında para hareketi olduğu zaman, dolar hareketi olduğu zaman bunun Amerika’daki bir banka hesabına gitme zorunluluğu var. Swift kaydı zaten budur.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Tazminatları dolayısıyla siz şimdi milletvekillerinin oluşturacağı fondan mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi ben o yüksek tazminatlar dolayısıyla evimi sattım, ödedim. Bir miktarda borç aldım. Çünkü o evin parası karşılamadı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Borç aldınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Borç aldım, bir miktarda borç aldım…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Tazminatı ödemek için, bunu ilk defa öğreniyoruz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet, onu aldım ve götürüp yatırdım. Ama o davaları kazanacağım ben. Hiç ondan benim en ufak bir…
İsmail KÜÇÜKKAYA- O zaman paraları geri alırsınız.
DEMOKRASİ FONU KURDUK
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette geri alacağız. Daha sonra milletvekili arkadaşlarım dediler ki, bu hakimler değiştiriliyor, adalet diye bir şey kalmadı. Sadece Genel Başkan olarak ben değil milletvekili arkadaşlarımızda bu tür tazminatlara mahkum ediliyorlar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çünkü bu sizin siyasi bir faaliyetiniz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Ve ondan sonra dediler ki, biz fon kuralım. Vatandaşlardan da çok sayıda biz de buna katkıda bulunmak istiyoruz diye, keşke o mektupları getirseydim. Mektupların içine para koyup gönderen vatandaşlar da vardı sağ olsunlar. Biz vatandaşlardan para istemedik. Ama bir fon kurduk, adı demokrasi fonu. Yani özgürce konuşacağız, düşüncelerimizi aktaracağız.
Bizi parayla susturmaya çalışıyorlar, yüksek para cezaları vererek susturmaya çalışıyorlar. Ben daha önce de söyledim feriştahın gelse beni susturamaz. Ben 81 milyonun uğradığı haksızlığı, uğradığı hukuksuzluğu dile getirmek zorundayım. Aksi halde benim vicdanım rahat etmez.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir şey sorabilir miyim özel bir şey ama.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi aklıma geldi bunu sormadan duramam. Şimdi siz Sayın Cumhurbaşkanının, AK Parti liderinin açtığı tazminat davalarında bunu ödemek için evinizi sattınız birde borç aldınız.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ne kadar borç aldınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yanlış hatırlamıyorsam 200 bin lira civarında olacak.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Kimden borç aldınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi onları söylemeyim, o benim malvarlığı beyanımda var.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yazdınız mı oraya?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yazdım, tabi yazıyorum oraya.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Borç olarak yazdınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- İsim de var, borçta var tabi. Akrabalarımdan daha çok aldım.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir başka çok önemli tartışma, ben şimdi dün akşam benimle tanışmak isteyen bir grup anneyle yemeğe çıktım 5 – 6 anneyle. Orada bizim editörlerimizden birisi Özgür dedi ki, abi dedi Şişli için Murat Karayalçın ismi ön plana çıkmış. Biz de birkaç gün önce bir başka editörüme Necdet’e bir bilgi gelmişti Gürsel Tekin. Ben de aradım Gürsel Tekin’i de aradım fakat dün akşam tamamen tesadüf bulunduğum yerde az ileride Murat Karayalçın gittim sordum da ona. Şişli’de şimdi Mustafa Sarıgül partinizden istifa etti üçüncü ya da dördüncü kez DSP’ye gitti. O aday. Kiminle yarışacaksınız onun karşısında?
HER ADAYIMIZ GÜÇLÜ, HER ADAYIMIZ İDDİALI
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi ben isim söylemek istemem, doğru değil. Çünkü partimizin bir kuralı var, yani son kararı Parti Meclisi verir. MYK’da vermez son kararı. Dolayısıyla biz Parti Meclisine, yarın Cumartesi galiba değil mi?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yarın Cumartesi, yarın Parti Meclisi var, onu konuşacağız biraz sonra.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet yarın Parti Meclisine götüreceğiz oradan adayımızı belirleyeceğiz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bu söylediğim isimler gündemde mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bir yorum yapmak istemem.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki güçlü bir isimle mi çıkacaksınız orada? Çünkü isimleri böyle çok farklı farklı isimler konuşuluyor. 
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle yani, her adayımız güçlü aslında. Bakın bunu çok samimi söylüyorum her adayımız güçlü, her adayımız iddialı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Aday adaylarından bahsediyoruz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi aday adayları hepsi güçlü, hepsi iddialı. Yani şu güçsüzdür, şu güçlüdür diye bir tanımlama yapmıyoruz. Bilinen, sevilen, sayılan adaylarımız ve dolayısıyla bunların hepsine biz saygı duyuyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim sağ olun, bir sade kahve ikram edelim ya da siz bana ikram edin, bir reklam arası.
Bir güzel haber var sevindiğimiz ve efendim biz Türkiye’nin bağımsız ve tarafsız kanalı olarak seslendirmiştik SMA hastalarının ilaçlarıyla ilgili ve bu konuda sağlık bakanlığından da, ilgili hastanelerden de daha doğrusu ilgili kurumlardan da açıklamalar geldi. Bakan açıkladı SMA hastaları bugün itibariyle ilaçlarını alabilecek. Biz gerek ana haberimizde, gerekse Çalar Saatimizde bunu çok konuşmuştuk. Buradan efendim şahsım adına SMA hastalarına geçmiş olsun diyorum. İktidara da bu konudaki düzenlemeyi getirdikleri için teşekkür etmek istiyorum efendim. Bence buradan bir teşekkürü hak ettiler.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Keşke daha önce yapsalardı. Bu hastalar, ben bunlarla toplantı yaptım, basın toplantısı yaptık, bazı çocuklar hayatlarını kaybettiler, ilaç pahalı diye vermiyorlardı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Kaybettiğimiz çocuklarımız oldu efendim maalesef.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kaybettiğimiz çocuklarımız, şimdi yapıyorlar. Tabi yani en azından bundan sonrası için önemli.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki efendim şimdi çok soru var, o kadar soru var ki. Bir, ben oyumu kullanacağım, ben bilinçli bir yurttaşım, biz Çalar Saat ailesi hepimiz bazen size, AK Parti’ye, MHP’ye olabilir kırgınlıklar olabilir. Ama oyumuzu biz kullanacağız.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sandığa gideceğiz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bunu bir anlatır mısınız? Sandığa katılım oranı konusunda ne yapacaksınız? Size de kızgın ve kırgın, hayal kırıklığı yaşamış seçmenleriniz de var sizin. Onlara bir konuşuruz bakalım ne diyeceksiniz merak ediyorum.
CHP’NİN DİJİTAL ALTYAPISI HİÇBİR SİYASİ PARTİDE YOKTUR
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle söyleyeyim, sandık güvenliği konusunda kimse endişe etmesin. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak tek başımıza geçen seçimlerde ıslak imzalı tutanakların yüzde 96’sını elde ettik. Yüzde 4’lük kısım doğru o sandıklara çoğu zaman ulaşamadık. Bazen arkadaşlarımız gitti, bazıları bıçaklandı, bazıları kente sokulmadı, bazıları oy kullanılacak yere sokulmadı ve üstelik bunlar güvenlik güçlerinin önünde yapıldı. Ama bunları aşacağız. Bu seçimlerde katılım çok yüksek olacak yani sandık güvenliği açısından diyorum. Çünkü belediye meclis üyelikleri var, belediye başkanları var, il genel meclisi üyeliği var, muhtarlar var. Dolayısıyla bütün bu seçimler olunca herkes sandık güvenliğini bir şekliyle sağlamaya çalışacak. Biz diğer siyasal partilerle de millet ittifakını oluşturan partilerle de sandık güvenliği konusunda da çalışmalarımızı yapıyoruz. Size şunu da ifade edeyim, dijital anlamda altyapı olarak CHP’nin dijital altyapısı hiçbir siyasi partide yoktur. Bakın bunu gayet açık, gayet net büyük bir özgüvenle söylüyorum.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama çöktü diyorlar.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır efendim, onların tamamı şöyle veya böyle uydurma haberler. Dijital altyapımız çok güçlüdür. Eğer bugün işte 100 küsur yaşında kişi ilk kez oy kullanacak diye ortaya çıkıyorsa, belgesiyle, dokümanıyla bunu sağlayan biziz, bunu gerçekleştiren ya da bunu gün yüzüne çıkaran biziz. İlk kez oy kullanacakları bir tuşa bastığımız zaman hangi beldede, hangi ilde, hangi ilçede bütün bunların hepsini ortaya koyuyoruz. İntranet sistemimizde bütün il başkanlarımız, ilçe başkanlarımız, belediye başkan adaylarımız, büyükşehir belediye başkanlarımız bütün bu bilgilere ulaşabiliyorlar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Fakat bir tek ihtiyaç var efendim söyleyeyim, biz o gün seçim yayınını yapacağız, biz yaparken bir taraftan biz farklı kaynaklara sesleniyoruz efendim farklı kaynaklara dayanıyoruz ki halkımız eş zamanlı en sağlıklı bilgiyi bizden alsın herkes bizi izlediği için. Fakat biz o gün Anadolu Ajansını gayet tabi ki vereceğiz, fakat siz bize Anadolu Ajansıyla birlikte farklı bir kaynak sağlıklı, hızlı bilgi akışını sağlayabilecek misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sağlamaya çalışacağız. Şimdi bakın şöyle bir şey var İsmail bey, demokrasisi gelişmiş bir ülkede bundan söz edilmez. Yani bir Almanya’da, Güney Kore’de, Japonya’da, Amerika’da hiç kimse hiçbir siyasi parti kalkıp da ben seçim listelerini, seçmen listelerini aldım dijital ortama aktardım işte yolsuzluk olmayacak veya işte hayali isimler olmayacak diye konuşmaz yani bunları. Ama biz konuşuyoruz. Niçin? Çünkü YSK’da güven vermiyor, siyasal iktidarda güven vermiyor. Sahtekarlık var biz bunları görüyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Fakat efendim bize ana muhalefette güven vermiyor biz ne yapacağız peki biz vatandaşız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayır efendim bakın, biz bütün o seçmen listelerini alıyoruz, bütün o seçmen listelerini tarıyoruz, bütün o seçmen listelerindeki bütün olumsuzları saptayıp hem kendi örgütlerimize itiraz etsinler diye, hem YSK’ya bildiriyoruz. 140 veya 150 yaşında hayatında ilk kez oy kullanacak, nasıl olurda bugüne kadar hiç oy kullanmamış böyle birisi ilk kez gelip oy kullanacak? Buna kim itiraz etmesi lazım? YSK’nın değil mi? Ama kim tespit ediyor? Onlar değil biz tespit ediyoruz. İktidar mı? Hayır o da tespit etmiyor. Peki biz bütün bunları yaparken yine biz suçlanıyoruz. İnsaf denen bir şey var, gerçekten ilk kez oy kullanacaklar. Bakın biz son 5 veya 6 seçimde kim nerede oy kullanmış, adresini nereye aktarmış bütün bunların hepsini tespit ediyoruz. Bütün bunların hepsini belirliyoruz, örgütlerimize gönderiyoruz. Bizim kendi üyelerimizden seçmen listelerinde yer almayan 20 bin küsur kişi vardı onları derhal örgütlere bildirdik, ilgili yerlere başvurun, derhal bunlar gitsinler başvursunlar, seçmen listelerinde yer alsınlar diye bütün bu çalışmaları yapıyoruz. Şimdi bu çalışmaları yapan başka bir siyasi parti var mı Allah aşkına?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Zaten efendim hani adil seçim platformu vardı çöktü bunlar, yani sağlıklı akış yapılmadı. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu ben sizi de anlıyorum da, devletimiz size hazineden para veriyor efendim bunu çağırın deyin ki kardeşim bak halkımızın… Neden önemli biliyor musunuz efendim? Bakın ben partilerde değilim de halkımızın demokrasiye ve sandığa güvenini sağlam tutmamız lazım, ülkemizin geleceği için bu. Fakat halkımızda bir endişe var, iktidara da güvenmiyor, YSK’ya, size hiç kimseye güvenmiyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Olmasın efendim, bıçaklanmayı göze alıp sandığa gitti bizim arkadaşlar ya insaf denen bir şey var ya, bıçaklanmayı göze alıp gittiler.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sonrası efendim. Bakın seçim bitti 17.00’de bitti sonra? Mesela Mansur Yavaş efendim bakın o da söylüyor partinizin İYİ Partiyle ortak adayı bir önceki seçime ilişkin algı şu, seçimi almıştı elinden aldılar diyor kendi iddiası bu. Mesela katılmıyor musunuz ona?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi biz bütün sandıklara bakın gerçekten bütün sandıklara sahip çıkacağız. Çıkıyoruz da zaten.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Kesin teminat?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hiç kimse endişe etmesin. Bakın her seçim bize yeni bir deneyim kazandırıyor bu da bir başka gerçek. Bir altyapının yani bir bilgisayar dijital altyapısının oluşturulması kolay bir şey mi, programlar kolay mı? Ne yaptılar? Adresleri değiştirdiler değil mi? Aynı apartmanda oy kullanan kişiler farklı sandıklara gidiyorlar birbirlerini kontrol etmesinler diye. Biz ne yaptık? Bir program geliştirdik aynı apartmanda oy kullananlar girdikleri zaman bizim bilgisayar sistemine nerede hangi sandıkta oy kullanacaklarını görebilecekler. Yani biz onu apartman düzeyine bile indirgedik. Yani bütün bu çalışmaları yaptık. Dolayısıyla belki bunu yeteri kadar kamuoyuna anlatamamış olabiliriz bu bizim eksikliğimiz. Yani hangi çalışmaları nasıl yaptığımızı…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama dersleri aldık diyorsunuz?
İKTİDARA, YSK’YA GÜVENMİYORUZ
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, sivil toplum, elbette sivil toplum çok değerlidir, onların da sandıklara sahip çıkması, adil seçim platformu, bu konuda eski milletvekilleri vs. herkes çalışıyor. Şimdi kimsenin hakkını da yemek istemeyiz. Ama dominant olan bu işte biziz. Yani biz bunu yapmak zorundayız zaten. Neden? İktidara güvenmiyoruz, YSK’ya güvenmiyoruz. Yanlış listeler. Bakın Suriyelileri aldılar değil mi?
İsmail KÜÇÜKKAYA- 53 bin Suriyeli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu oy kullanacak.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hatay’da saat 17.00’den sonra Suriyelileri vatandaşlığa alıyorlar, 17.00’den sonra kayıt yaptırıyorlar, biz müdahale ediyoruz ve iptal ettiriyoruz. Şimdi bu bizim çalıştığımızı göstermez mi Allah aşkına? Düşünün Hatay’ın bir ilçesinde, en ufak ilçeye kadar biz çalışıyoruz. Bütün bunlara rağmen eksiğimiz olabilir mi? Olabilir yani biz her şeyi olağanüstü güzel, mükemmel yaptık diye bir iddiamızda yok. Ama şunu söyleyebilirim bakın İsmail bey, dünyada bakın dünyada diyorum, dünyada seçim sistemi eğer konuşulacaksa, seçim güvenliği konuşulacaksa, seçmen listeleri konuşulacaksa bunu dünyada yapan tek partiyiz. Neden? Mecbur kaldığımız için. Yoksa normalde demokraside bunları yapmaya hiç gerek yok, devlet çalışır devlet vatandaşın devleti olur siyasi partinin devleti olmaz.
Devlet günümüzde siyasi partinin devleti olduğu için böyle bir tabloyla karşı önlem almak zorundayız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bugün Şubat’ın 1’i, yarın 2 Şubat. Yarın tarihi önemde bir Parti Meclisi toplantınız olacak.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Birisi daha olacak evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sonra bir tane daha mı? Adayların kaçı yarın belli olacak?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şu anda rakam veremiyorum ama az sayıda kaldı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yarın gündeminizde ne var? İl ve ilçeler mesela?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Adana var, Mersin var, İstanbul var, galiba İzmir var.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İzmir’in ilçeleri, İstanbul’un ilçeleri.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Mersin’in ilçeleri var, Adana’nın ilçeleri var, buralar var. Belki Bursa’nın ilçeleri var bilmiyorum. Yani şu anda 200 küsur civarında bir aday belirlemesi olacak.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir de bizim bir kulis bilgisi tabi Ankara’da olunca efendim her taraf haber kaynıyor. Şimdi bize haber kaynaklarımız dedi ki, Beyoğlu’nda CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun aklında bir isim var. Hani biz sabah saatlerinde size Şişli için sordum, onu sordum, bunu sordum. Beyoğlu’da önemli ilçelerden bir tanesi. ÖDP’nin Genel Başkanı Alper Taş sizin aklınızdaki, gönlünüzdeki isimmiş iddia o ki. İlk defa soralım bunu. Yarın Parti Meclisine onun adını mı getireceksiniz? İddia bu.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Olabilir evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Önemli bir haber bu.
ALPER BEY SON DERECE SAYGIN BİR İSİM
Kemal KILIÇDAROĞLU- Alper bey son derece saygın bir isim, Beyoğlu’na da yakışan bir isim, bilgisi, birikimi, kültürü, genç, dinamik, enerjik bir arkadaş. Dolayısıyla bakacağız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Keşke bu Ovacık Belediye Başkanıyla da bir ittifak bir şeyler yapsaydınız efendim. Çok ilgi çekici tanıyorum ama geçen telefonda konuştum HDP’liler çok saldırıyorlar ona Atatürkçü diyorlar. Bence adam üretim yapıyor, kooperatifleşme yapıyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Üretiyor başarılı bir Belediye Başkanlığı yaptı Ovacık’ta.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Çok konuşulan bir ilçe Bodrum. Ne yapacaksınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bodrum’a da daha önce Sayın Kocadon biliyorsunuz vardı. Parti Meclisi bir kez daha düşünmemiz konusunda bir karar verdi. O nedenle karara saygı duyduk geri çektik. Yarın o konuyu da düşüneceğiz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Kocadon tekrar olabilir mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Niçin olmasın?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Olabilir.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Parti Meclisinde geçen hafta çizik yiyenler mesela bazıları çizik yedi öyle tabir ediliyor ya, onları tekrar gündeme getirebilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şöyle, çizik yedi demek biraz onların onurunu kırabilir. Şöyle yani gerçekçi olmamız lazım, MYK bir karar alıyor ve bunu Parti Meclisine sunuyor. Dolayısıyla Parti Meclisinde bu görüşülüyor. Üyeler özgürce düşüncelerini ifade ediyorlar, o düşünceler ifade edilirken deniyor ki, işte şu adayı bir kez daha düşünün veya şu konuda biraz daha ayrıntı verin. MYK ayrıntı da istiyor haklı olarak, onların bazıları geri çekiliyor. Dolayısıyla onlar hani çizik yedi demek doğru değil.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Metot olarak efendim partinizin bu yetkili kurulundan bazı isimler onay almadı diyelim. Siz onları yeniden gündeme getirebilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi getirebiliriz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Öyle var mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi, gündeme getirirken tabi gerekçelerini Parti Meclisine…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ben bunda ısrar ediyorum diyeceğiniz isimler olacak?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Parti Meclisine onları sunarken de…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Mesela bir örnek verebilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yo hayır şimdi bu aşamada örnek vermek doğru değil.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim bu arada şimdi belediye seçimlerini konuşuyoruz ama burası demokrasi meydanı. Şimdi o kadar çok soru var ki, birde Eren Erdem’in durumuyla ilgili çok sorular geliyor ailesinden de mesaj gelmiş. Onun durumu ne efendim ne olacak?
EREN ERDEM HAKSIZ, HUKUKSUZ YERE İÇERİDE, TAM BİR ADALETSİZLİK
Kemal KILIÇDAROĞLU- Eren Erdem haksız yere içeride, hukuksuz yere içeride. Mahkemeye çıktı mahkeme tahliye kararını verdi. Tahliye kararını uygulamadılar, uzun süre tuttular. Sonra bir başka mahkemeye itiraz edildi o mahkeme oy çokluğuyla Eren Erdem’in tutukluluğunun devamına karar verdi. Tam bir adaletsizlik.
Şimdi gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum, binlerce sayfalık Eren Erdem dosyasını yani savcının hazırladığı dosyayı bu hakimler nasıl kısa sürede birden bire okudular da tutukluluğunun devamına karar verdiler? Öyle anlaşılıyor ki bir yerden talimat aldılar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Adalet mekanizmasına güvenmiyor musunuz efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hangi adalet? Ben değil Yargıtay’ın başkanı söylüyor. Adalete olan güven yüzde 30. Allah bilir şimdi yüzde 30 değil de yüzde 20’lerde. Sokaktaki vatandaşa sorun Türkiye’de adalet var mı diye. Yüzde 99,9’u bu ülkede adalet yoktur diyecektir.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Böyle biz nasıl yaşayacağız? Adaleti tesis etmemiz lazım bizim.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Adalet yok bu ülkede. Niye adalet yok? Vatandaş gidiyor, devlet dairesine gidince ikinci sınıf vatandaş, Suriyeli birinci sınıf vatandaş. Aç ve sefil geziyor iktidarın ağzına bakarsanız Türkiye’de her şey güllük gülistanlık. Hiç ekonomide en ufak bir sorun yok, evlerde en ufak bir sorun yok, herkes güllük gülistanlık içinde devam ediyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi biz her sabah işte Sözcü’yle Sabah’ı okuyoruz, Birgün’le Star’ı, Yenişafak’la Cumhuriyet. Yani böyle farklı kesimlerini okumaya çalışıyorum ki çünkü bir puzzle gibi Türkiye’yi görelim diyorum. Burada Birgün’le Sabah var sırada. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün partisinin adaylarını anlatırken bir manifesto açıkladı. Bu iki farklı gazeteye nasıl yansıdı onu aktarmak istiyorum. Cumhurbaşkanını dinlemek ve sizin CHP lideri Kılıçdaroğlu olarak manifestonuzu merak ediyorum bunu sormak istiyorum. Fakat önce çok gelen sorulardan biri de Aslı Kazan ismi, bir hukukçu babanın kızı. Aslı Kazan’da işte Şişli’de adı geçiyor deniliyor. Var mı gündeminizde?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Söyleniyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Söylenenlerden biri?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim Sayın Erdoğan’ın manifestosu böyle. Bir kere diyor ki, ihaleleri diyor açık yapacağım, şeffaf yapacağız diyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tank palet fabrikasını nasıl yaptı?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Nasıl yaptı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Açık mı yaptı, ihale mi yaptı belli değil. Ama BMC’ye verdi. Nasıl verdi BMC’ye? 9 soru sordum kendisine, tank palet fabrikasını 1 milyon küsur metrekarelik bir arazi üzerine kurulan Sakarya’daki tank palet fabrikasını BMC’ye hangi gerekçeyle nasıl verdin ve nasıl özelleştirdin? 9 soru. İki ayrı yerde sordum cevap yok.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Özelleştirmiyorum dedi. Bu dedi CHP’yi, ifade etmek durumundayım kusura bakmayın yalancılıkla suçladı CHP’yi ve dedi ki biz özelleştirme yapmıyoruz dedi.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Allah aşkına şu kararname, şunu bir yakından gösterir misiniz?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Karar sayısı 481, Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı, 19 Aralık 2018. Bu tank paletle mi ilgili?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tank palet fabrikasının özelleştirilmesiyle ilgili karar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi siz sorularınız var burada diyor ki, mülkiyeti maliye hazinesine ait ve milli savunma bakanlığına tahsisli Sakarya ili Arifiye ilçesi Hanlıköy mahallesinde bulunan işte anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor, özelleştirme kapsam ve programına alınmasına.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ne diyordu özelleştirme değil.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Özelleştirme uygulamasının işletme hakkının verilmesi yönetimiyle gerçekleştirilmesi ve işletme hakkı süresinin 25 yıl olarak belirlenmesine. İşletme hakkı verilmesi diyor.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet, özelleştirilerek.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Acaba onu özelleştirme diye saymıyor mu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Özelleştirme kanununda o da var. Tabi özelleştirmenin bir başka yöntemi.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir açık bir özelleştirme mi efendim bu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Öyle zaten kendi imzası. Benim imzam değil, altında Recep Tayyip Erdoğan yazıyor.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Recep Tayyip Erdoğan’dan veya özelleştirmeden bir açıklama gelirse ben aktarırım da bunu efendim ayrıca.
KATAR ORDUSUNA SİLAH FABRİKASINI SATARKEN YERLİ VE MİLLİ Mİ OLUYOR?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim hiçbir açıklama gelemez. Ne açıklaması gelecek kararname burada. Resmi gazetede hangi tarihli? 20’sinde. 19’unda imzaladı 20’sinde de resmi gazetede yayınlandı. Şimdi millete yalan söylemenin bir gerekçesi var mı Allah aşkına? BMC’ye veriyor burayı. Ben bir soru daha sordum BMC tank palet fabrikasının yüzde 49.9’luk bölümünü Katar ordusuna sattı. En büyük hissedar şu anda…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ethem Sancak değil mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Evet. Ve bunu da seslendirdi Erdoğan, BMC’yi seslendiriyor, yani bir özel firmayı seslendiriyor yaptığı konuşmada. Ya bu ihaleye fesat karıştırmaktır. Kanunlar böyle diyor. Kalkıp CHP’yi suçluyor, aklım almıyor, vallahi de billahi de aklım almıyor. Bir insan böyle yapamaz yani.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bu CHP diyor savunma sanayinde işte bizim yerli ve milli hamlemizi engellemeye çalışıyor, bir günden bir güne bunu desteklemiyor diyor sizi eleştirirken.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Katar ordusuna silah fabrikasını satarken yerli ve milli mi oluyor? Beni üzen kim biliyor musunuz? Erdoğan değil, ben Erdoğan’ı biliyorum. Yani siyaha rahatlıkla bu beyazdır, pembedir, mavidir diye satabiliyor. Çünkü bir medya ordusu var. Sabah, öğle, akşam günün 24 saatinde bu seslendiriliyor. Beni asıl üzen ben milliyetçiyim deyip milliyetçilik dersini herkese vermeye çalışan bir kişinin, bir siyasal partinin bir silah fabrikasının satılması dolayısıyla sessiz kalmasıdır.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Kimi kastediyorsunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kim olabilir Bahçeli. Milliyetçi Hareket Partisi değil mi? Milliyetçilik var mı? Var. Nasıl oluyor da topları üreten bir silah fabrikasını dünyada hangi devlet var kendi silah fabrikasını yabancılara sattı, hangi devlet var? Milliyetçiyim diyen insanın önce buna isyan etmesi lazım. Sen kendi askerine silah üreten bir fabrikayı yabancılara yüzde 49.9’unu Katar ordusuna nasıl satarsın? Katar Kuzey Kıbrıs’ta, daha doğrusu Kıbrıs’ta doğalgaz aranıyor değil mi Katar Güney Kıbrıs Rum kesimiyle ortak çalışıyor ve sen kalkıyorsun silah fabrikanı oraya satıyorsun yüzde 49.9’unu korkudan sesini dahi çıkaramıyorsun. Diyemiyorsun arkadaş sen Kıbrıs Rum kesimiyle neden işbirliği yapıyorsun diye.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Siz Bahçeli’den mi bir çıkış bekliyorsunuz?
BAHÇELİ’DEN HİÇBİR ÇIKIŞ BEKLEMİYORUM
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bahçeli’den hiçbir çıkış beklemiyorum. Ama bütün ülkücü kardeşlerim bilsinler diye ben bu örneği veriyorum. Milliyetçilik lafla olmuyor, lafla milliyetçilik olmaz. Sen kendi silah fabrikasını o fırtına obüslerini yapan bu fabrikayı yabancılara peşkeş çekerken iktidar sessiz kalırsan ve sarayın bekçiliğini yaparsa, ben ona itiraz ederim. İşte milliyetçilik budur.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Peki niye yapıyor efendim Bahçeli bunu yıllar yılı eleştirdi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Onu ona sormak lazım, bana değil ona sormak lazım. Benim söyleyeceğim bu kadar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama siz bir buluşmanızda sormadınız mı ona?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ben şunu söylemek istiyorum, bütün ülkücü kardeşlerime seslenmek istiyorum, milliyetçilik lafla olmuyor. Milliyetçilik bayrağa sahip olmakla olur, vatana sahip olmakla olur, orduya sahip olmakla olur, ordunun silah fabrikalarını götürüp yabancılara satamazsınız. Amerika’da hatırlarsınız değil mi küçük bir liman satılacaktı kıyamet koptu. Fabrikayı götürüyorsunuz Katarlılara veriyorsunuz Katar ordusuna. Ve şu anda orada bizim subaylarımız çalışıyor. Ben şu soruyu da sordum 9 sorunun içinde. Katarlılar burayı çalıştırdığında bizim subaylarımız Katar ordusunun emrinde mi çalışacak?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Acaba şöyle mi efendim, şöyle olabilir mi? Hani ben kendimi biran Erdoğan’ın yerine koyuyum, şimdi Katar’ın imkanları çok, parası çok…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Aman yerine koymayın da düşünce söyleyin.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Anlamaya çalışayım size soru sormak için. Şimdi acaba şöyle mi yapıyor? Katar çünkü zengin, petrol zengini küçücük bir ülke. Erdoğan’da onlara sahip çıktı bu Amerika ve Körfez ülkeleriyle kavgası var. Acaba oradan para ve imkan alıp…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Alıyor zaten.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İşte savunma sanayini geliştirmek için?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim silah fabrikasını niye satıyorsun? Katar istiyorsa gelsin Türkiye’de bir silah fabrikası kursun, itiraz eden yok. Ama sen var olan silah fabrikasını 1 milyon 803 bin 131 metrekarelik bir alan üzerine kurdu silah fabrikasını. Yani bu fırtına obüslerini yapan burası, tank paletleri yapan burası, tankı yapan burası. Sen kalkıyorsun bunu 25 yıllığına diyorsun vereceğim bunlara ve BMC diyorsun ve ihale. İhale yapmamışsın daha. Soruyoruz ihaleyi ne zaman yaptın sen? Bunun değeri nedir biliyor musunuz? Şu anda bu fabrika yeniden kurulsa değeri 20 milyar dolardır. Katarlılara veriyorsunuz yüzde 49.9’unu.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Para mı getiriyorlar acaba?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Para geliyor tabi. Bir ülke parası için silah fabrikalarını satmaz. Bu silah fabrikaları bu ülkenin onurudur. Bez fabrikasını satabilirsin, efendim bir yerde çimento fabrikası var satabilirsin. Ama kendi silah fabrikanı orada subaylar çalışıyorsa, kendi silah fabrikalarını birilerine peşkeş çekemezsin. Devlet bu kadar küçülmemeli.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şöyle bir şey var efendim, hani ben işin bir parça içindeyim de, yani içindeyim derken eski çalıştığım kurumla ilişki bağlamında. Şimdi bu BMC yerli bir kuruluş, milli bir kuruluş fakat eskiden yeterli yatırımları yapamadı eski patronu. Şimdi acaba diyorum şimdi kafamdan bir taraftan da düşünüyorum oradan para getirip ihtiyacı olan sermayeyi koyarak mı yapmaya çalışıyorlar. Yoksa niye versinler Katarlılara?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim BMC gitsin ayrı yerde kursun. Yani gitsin ayrı bir yerde kursun, bizim ona itiraz edeceğimiz yok ki. Tank mı yapar, top mu yapar, uçaksavar mı yapar, mermi mi?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Aslında Sayın Erdoğan gelse ben kendisine sorsam bunları.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Gelmez efendim gelmez bu sorulara da muhatap olmak istemez. Bakın soru sordum cevap vermiyor. Ki benim ağzımdan çıkan her lafa laf yetiştirir. Silah fabrikasını niye satıyorsun, niye ihalesiz satıyorsun? Bunun değer tespiti yapıldı mı, ihalesi yapıldı mı, nerede ihale yapıldı, kaç kişi ihaleye katıldı, ihale bedeli nedir? Bunların hiçbirisinin yanıtı yok şuana kadar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Az evvel Sayın Erdoğan dedi ki, bu benim partimin 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin manifestosu. Ben ihaleleri açık yapacağım, şeffaf yapacağım dedi, sizin partinizin bu seçime giderken ki manifestosu ne veya Erdoğan’ın manifestosuna yorumunuz ne?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi Sabah gazetesi şehirlerimiz ranta değil eserle değerlenecek. Allah aşkına bu telefon edip de İstanbul Büyükşehir’e kupon arazi olursa benim haberim olmadan satmayın diyen kimdi Erdoğan değil miydi?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Yasadışı telefon kayıtları diye.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Efendim hiç fark etmez, Erdoğan’dan habersiz orada bir metrekarelik arazi satılmaz. Erdoğan’dan habersiz kimse kalkıp bina yapmaz orada. Biz bunları bilmiyor muyuz? 16/9 nasıl?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Erdoğan kızdı sahibine.  
Kemal KILIÇDAROĞLU- Sahibine efendim küstü.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İmamhatip’ten arkadaşı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ne demek küstü yani? Yapma dedim yaptı bende küstüm. Yık o zaman mahkeme kararı var. Niye yapmıyorsun? Yeri gelince küçük çocukları azarlıyorsun, yaşlıları azarlıyorsun, her türlü eleştiriyi yapıyorsun ama oraya ranta gelince orada sesin çıkmıyor. Ranta teslim olmuşsun sen.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Siz, sizin belediyelerinizde ne olacak?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bakın, önce rant tanımı üzerinde bir anlaşalım. Bir yerde insanlar toplu yaşıyorlarsa, orada rant vardır. Gidersiniz cadde yaparsınız, sokaklar yaparsınız, güzel binalar yaparsınız, müzeler yaparsınız, parklar yaparsınız ve bir rant oluşur. Planlama rantın doğuşuna kaynaklık eden temel unsurdur kentin planlaması. Rant o zaman şu, rant kim için kullanılacak? Siyasi partiler ve yandaşları için mi, yoksa o kentte yaşayanlar için mi? Şimdi biz rantın o kentte yaşayanlar için verilmesi, rantın onların hakkı olduğunu savunuyoruz biz.
Örnek, Üsküdar’da gecekondular var yıkıyorlar. Orada bir de cami yıktılar biliyorsunuz. Cami de yıktılar, bizi eleştiriyorlar ya. Üsküdar’daki gecekonduları perişan ettiler, elektriklerini kesiyorlar orayı terk edin diyorlar niçin? Gecekondular boğaz manzaralı, orayı yıkıp onları sürüp oraya kendi yandaşlarını yerleştirmek istiyorlar. Biz ne diyoruz? Kardeşim sen burada kentsel dönüşüm olacak sen burada oturacaksın. Çünkü o orada oturdu, gecekondusunu yaptı oturdu, çocuğunu evlendirdi, oğlunu askere gönderdi, orada düğününü yaptı. Dolayısıyla orası onun hayatının bir parçası. Biz Kartal’da da, Maltepe’de de benzer uygulamaları yaptık, onlara tapularını verdik, gecekonduda yaşayanlara tapularını verdik. Kim verdi? Biz verdik. Nasıl verdik? Örnek olarak herkes gördü, yaşadı ve tanık oldu buna. Şimdi burada diyorlar ki, efendim ranta teslim olmayacağız. İstanbul’da şimdi yüksek binalardan şikayet ediyorlar. Kim yaptı bunu? Gökdelenleri kim yaptı? Rant nedir biliyor musunuz? Bakın, diyelim ki arsanız var, kaç kat yapılacak? 5 kat. Oturuyorsunuz bir belediye meclisi kararıyla 5 katı alıyorsunuz 55 kat yapıyorsunuz, aynı arsa sadece göğe çıkıyorsunuz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İşte orada muazzam bir rant yaratıldı.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tabi. Peki ne oldu bu rant?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Mesele şu, o rant kime gidecek?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bu rant kime gitti? Bir kişiye gitti. Kim sağladı? Erdoğan ve arkadaşları sağladı. Şimdi İstanbul’u yöneteceğiz diyorlar. Hangi yüzle bunu söylüyorlar?
İsmail KÜÇÜKKAYA- Sizin belediyelerde nasıl efendim durum?
BİZİM BELEDİYELERDE RANTA İZİN VERMEYİZ
Kemal KILIÇDAROĞLU- Bizim belediyelerde asla buna izin vermeyiz asla. Bakın, İzmir’deki uygulamayı söyleyeyim, bir de İstanbul’daki uygulamayı söyleyeyim. İstanbul’da uygulama Fikirtepe kentsel dönüşüm. Ne oldu? İnsanlar perişan. Her birisi bir yerde. Ne ortada müteahhit var, vatandaşlarda zaten dağıldı gittiler. Şimdi herkes gecekondusunu özlüyor bana söz verildi bir daire verilecekti o da verilmiyor. Ama İzmir şöyle yaptı, kentsel dönüşüm yaptı, belediyenin güvencesinde yaptı, tapuları belediye aldı ve belediye dağıtacak. Hiç kimse mağdur olmadı. Herkes gülerek evini yıktı ve dedi ki, ben burada belediyenin güvencesi altında yeni bir eve sahip olacağım dedi ve bu yapıldı. Biz bunu yapıyoruz. Onun için İstanbul’a talibiz, onun için Ekrem İmamoğlu diyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir manifesto yapın mesela bizim Çalar Saat ailesi için. Deyin ki, 31 Mart’ta kazanırsak…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hiçbir kenti beton ormanına dönüştürmeyeceğiz. Bakın, beton ormanı kavramını kullanıyorum. İstanbul bir beton ormanıdır. Hiçbir kenti beton ormanına dönüştürmeyeceğiz. Her kent yeşil alanlarla donatılacak. Bursa’yı da öyle yapacağız bakın. Yeşil Bursa, adı Yeşil Bursa. 1926 yılında…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bakın hep sizi eleştiriyor gibi olmayım da şöyle, burada şimdi ben bir taraftan da bakıyorum efendim. Bakın olumlu karşılanan da şu, mesela kadınlarınız az kadın adaylar. Sizin bazı hatalarınızda var onları da söylüyorum. Bazı belediyeleriniz de kötü, onu da söylüyorum ama şunu söylüyorlar, Bursa’da yaptığınız tercih, İzmir’de yaptığınız tercih, İstanbul Beylikdüzü, Adana’da yani ilçe belediyelerinden…
Kemal KILIÇDAROĞLU- Antalya’da.
İsmail KÜÇÜKKAYA- İşte bu mesela bu da olumlu bir şey. Neden olumlu? Çünkü efendim bir yapının içinden başarılı olanları açın ki insanlara örnek olsun.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ve bir kentte büyükşehirde bizim küçük belediyeler var, bir de kent belediyeleri var yani ilçe belediyeleri var. İlçe belediyelerinden Büyükşehir’e aday çıkardık.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bu iyi bir model.
Kemal KILIÇDAROĞLU- İyi bir model çünkü başarısı var. Yani Zeydan başkanı alalım, Adana’da Seyhan’da ufkunu değiştirdi, meydanlar yaptı. Gökdelenler değil. Meydanlar kim için? O meydan açıldığı zaman meydanın etrafındaki bütün dükkanlar değer kazandı. Kime ait o dükkanlar? Seyhanlılara ait. Meydan kime ait? Bütün Seyhanlılara ait.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Mersin’de niye anlaşmadınız İYİ Parti’yle nasıl oldu?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Mersin’de her parti kendi adayını göstersin diye bir kural alındı ve uzlaşma onun üzerinde.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Aslında mevcut belediye başkanı üzerinde ittifak yapmayı düşünmediniz mi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Onun üzerinde bir uzlaşma gerçekleşti dolayısıyla her parti orada Mersin’de giriyoruz seçimlere.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi yarın mesela İYİ Parti’yle işbirliği kapsamında mesela Manisa ne olacak?
ÜÇ YERDE DE İYİ PARTİ BÜYÜKŞEHİRİ KAZANACAK
Kemal KILIÇDAROĞLU- Manisa İYİ Parti’de ama biz her türlü desteği vereceğiz. İYİ Parti’ye sadece orada değil Balıkesir’de de vereceğiz, Denizli’de de vereceğiz. Üç yerde de İYİ Parti büyükşehiri kazanacak buna inanıyoruz. Her türlü desteği vereceğiz.
Bir şey daha söyleyeyim, bakın Bursa örneği, İnegöl. Nedir İnegöl deyince akla mobilya gelir ama görkemli bir mobilya fuarı var mı İnegöl’de? Yoktur. Yıllardır yapılmıyor. Başkanımız, başkan adayımız daha doğrusu büyükşehir belediyesi başkan adayımız göreceksiniz İnegöl’ü dünyanın mobilya merkezi haline getirecek. Her yıl dünyanın en önemli moda tasarımcıları İnegöl’e gelecek, getirecek. Başkanımız getirecek ve orada görkemli bir moda merkezi oluşturacağız dünyanın her tarafına mobilya dendiği zaman İnegöl’ün akla gelmesinin yolunu açacağız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir önemli genel bir soru daha var. Bizi biliyorsunuz, her gün takip ettiğiniz bir mecradayız Türkiye’nin kanalı. Biz her türlü terörü lanetliyoruz adı FETÖ olsun, IŞİD olsun, PKK olsun filan. Ama biz devletimizin kurallarıyla işleyen, YSK’nın onayıyla çalışan bir mekanizma içerisinde seçime giren partilere söz hakkı vermeye çalışıyoruz. Şimdi artık Türkiye’mizde bizim Kürt kardeşlerimiz var, Türkmen kardeşlerimiz, Azeri kardeşlerimiz hepsi. Şimdi İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da Kürt kardeşlerimizin, bakın PKK filan o apayrı bir konu ama bu kardeşlerimizin oyunu almadan seçim kazanılamaz. Sizin HDP’yle bu manada bir ilişkiniz, bir dirsek temasınız, bir ne bileyim ne diyorsunuz? Ya da o Kürt kardeşlerimizin oyunu kazanmak bunu bir anlatır mısınız?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Söylediğiniz gibi bütün siyasi partilere saygı duyuyoruz biz. YSK karar vermiş seçimlere giriyorlar. Her siyasal partinin kendi karar organları var ve o karar organları otururlar karar verirler ve o karar hayata geçer. Biz de millet ittifakıyla başlamıştık Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, İYİ Parti ve Saadet Partisiyle birlikte seçimlere girdik millet ittifakı olarak. Bu seçimlerde ittifak yok işbirliği var. İYİ Parti’yle işbirliği yapıyoruz, Saadet Partisiyle bizim dirsek temasınız var. Dolayısıyla biz bana ilk sizin sorduğunuz soru sorulduğunda dedim ki, biz sandıkta ittifak yapacağız. Yani bütün siyasal partileri geçmişte diyelim ki AK Partiye oy vermiş, HDP’ye oy vermiş, MHP’ye oy vermiş, diğer partilere oy vermiş ne kadar vatandaş varsa diyoruz ki, bu seçimlerde gelin yerel seçimlerde CHP’ye oy verin. Niçin CHP’ye oy verin? Şunun için diyoruz, kentleri biz güzel yöneteceğiz, kentler güzel yönetilecek, kentlerde bakın eğer insanı kültürle, eğer insanı sanatla, eğer insanı sporla buluşturamazsanız o kent kent değildir. Bize hani diyorsunuz ya manifestonuzda ne var diye. Belediye başkanı kenti sanatla, sporla ve kültürle buluşturmak zorundadır. O kentte yaşamanın anlamı nedir? Kentte yaşamak ne demektir? Sabah kahvaltısını yaparken elinize gazeteyi alacaksınız, okuyacaksınız, televizyonu açacaksınız ne var ne yok haberlerde diyeceksiniz. İşinize gider gelirken keyif içinde gidip geleceksiniz. Yeşillikler içinde gelip gideceksiniz, çocuklar caddede top oynamayacak onlara alan yapacaksınız çocuklar orada oynayacaklar. Şimdi bunu yapmazsanız olmaz.
Bakın, bizim belediyelerde örnek vereyim size asgari ücret ne demiştim bütçe görüşmelerinde? 1.1.2019’dan itibaren asgari ücret 2 bin 200 lira olacaktır diye. Buyurun bizim belediyelere bakın en küçüğünden en büyüğüne kadar asgari ücret 2 bin 200 lira.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Başladı mı o?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Başladı uyguluyoruz. Hatta bize dünya kadar da şey var getirdim buraya bordrolar var. Yani en düşük aylık 2 bin 200 lira. Çat belediyesinden tutun, küçük belediyelerden örnek veriyorum size Çorum’un Oğuzlar belediyesine kadar hepsinde var. Mesela Oğuzlar’ı söyleyeyim, 2 bin 210 lira 74 kuruş. Bunları uyguladık. Bunların yapamadığını biz kendi belediyelerimizde yaptık. Bunların gerçekleştiremediğini biz kendi belediyelerimizde yaptık.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi bu seçim 31 Mart akşamı biz sunduk seçimi, başarılı oldum demeniz için ne koydunuz kendinize kıstas? Ne çıkarsa başarılı oldum sayarsınız kendinizi?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Valla biz Ankara’yı da, İstanbul’u da, İzmir’i de, Antalya’yı da, Mersin’i de, Adana’yı da, Bursa’yı da almak istiyoruz.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Alabilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Alacağız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Mesela İstanbul’u alabilir misiniz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Alacağız tabi niye almayalım? İşkence içinde İstanbullu. Gidin Bağcılar’a bakın yeşil alan yok Bağcılar’da. Niye yeşil alan yok? Sultanbeyli’nin ne günahı var? Onlar kıyıya gidiyorlar değil mi böyle denizi görmek için nereye gidiyor? Kadıköy’e gidiyor. Nereye gidiyor Maltepe’ye gidiyor. Nereye gidiyor? Kartal’a gidiyor. Şimdi bu insanları yaşadığı yerleri neden bir Beşiktaş gibi yapmıyoruz, neden bir Kartal gibi yapmıyoruz, neden bir Maltepe gibi yapmıyoruz, neden bir Sarıyer gibi yapmıyoruz? Bunları yapacağız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bir soru bakın şimdi geldi, Can Özkan. Hüseyin Mutlu Akpınar her seçimde oy rekoru kırdı İzmir Karşıyaka. Sayın Genel Başkan neden onu bir daha aday göstermedi? Madem başarı ve performansa neden bunu uygulamadı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi yeni bir arkadaşımız geliyor oraya, o da başarılı. Genç, yetenekli, başarılı.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Mevcutları niye değiştirdiniz. Mesela oy yüzdesi yüzde 70 diyelim mesela niye değiştiriyorsunuz onu anlamak lazım?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Şimdi bazı şeyler var ki o partinin kendi iç bilgisidir, onları kamuoyuyla paylaşamayız. Yani her değişimin kendine göre bir gerekçesi vardır. Bu gerekçeyi kalkıp da kamuoyuyla paylaşmak doğru değildir. Otururuz, bakarız, ölçeriz, tartarız, konuşuruz vs. falan sonunda bir karara varırız.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Oy yüzdesinin ve görünen performansın ötesinde partinin kendi iç dinamikleri var.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Kendi iç dinamikleri vardır. Dolayısıyla yani Sayın Akpınar’da başarılı bir belediye başkanıdır, kendisiyle de kıvanç duyarız ama bu bir görev değişimi. Yani bugün vardır, yarın bir başka arkadaşımız gelecektir.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Şimdi sabah gazetesinde bugün Muharrem İnce’nin de bir fotoğrafı var altında Oğuz Kaan Salıcı var. Kılıçlar 1 Nisan’a bileniyor diyor. Yani sizin olası bir olumsuz performansınızda işte klasik hani her zamanki gibi gene kurultaylar filan olur mu öyle bir şey bekliyor musunuz?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Havuz medyasının gündemi zaten bu. Havuz medyası acaba CHP içinde bir kaos yaratabilir miyiz, bir çatışmayı biz geniş kitlelere aktarabilir miyiz diye haber yapıyorlar. Bunların hiçbir değeri yok. Bunlar gazete değil. Bakın neden gazete değil? Parti Meclisi toplantısı yaptık, MYK toplantısı yaptık, bir baktık vay efendim işte iki kişi kavga etmiş yumruklaşmışlar kim? Onursal beyle bizim Faik Öztrak bey. Yani Faik bey yıllardır devlette müsteşarlık yapmış, yani kavga edecek halimi var yani? Kavga etmez, saygın bir kişiliği var. Onursal bey…
İsmail KÜÇÜKKAYA- O kavgalar doğru değil mi efendim?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Yok efendim tamamı yani okuyunca dedik ki, herhalde mizah olarak okuyacağız bunu, başka nasıl okuyacağız diye. Gazete gazete değil, haber haber değil. Yalan haber üretiyorlar. Yalan haber üzerine CHP’de kaos varmış…
İsmail KÜÇÜKKAYA- Ama Canan hanım il başkanınız istifa etti.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Tamam o tamam ben o haberi eleştirdim mi? Hayır. Yani o haberdir evet haber olarak yer aldı. Ama kavga, dövüş efendim işte bilmem yumruklaşmalar, sonra ikisi yumruklaşmadı da bilmem ne araya girdi de yumruk ona isabet etti.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Bunların hiçbiri olmadı mı?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Ya efendim Allah aşkına ya akıl var mantık var yani bu kadar yani akıldan yoksun insanların masa başında oturup CHP’yi karalamak için haber yapmaları, neymiş kaos varmış. Demokrasiden o kadar uzaklaştık ki İsmail bey tartıştığımız zaman, konuştuğumuz zaman bu bir kaos olarak yansıtılıyor havuz medyasında. Niye olsun? Oturacağız beraber düşüncelerimizi aktaracağız. Yani demokrasi ne demektir? Karşılıklı düşüncelerin ifade edildiği bir rejim değil midir? Böyledir. MYK’da da oturur konuşuruz, Parti Meclisinde de oturur konuşuruz. Diyorlar ki, tek adam ne diyorsa o olacak siz de öyle yapın. Yani demokrasiyi askıya alın diyorlar.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim son bir soru hakkım var. Efendim öncelikle demokrasi meydanına çıktığınız için, sansürsüz, istisnasız bütün sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ediyorum demokrasiye katkıdır bu ve son söz sizin seçime 57 gün var.
Kemal KILIÇDAROĞLU- İsmail bey, anneler bizi dinliyor, babalar bizi dinliyor, çocuklar bizi dinliyor ve sandığa gidecekler yerel seçimlerde oy kullanacaklar. Güzel bir Türkiye istiyorlarsa, mutlu bir Türkiye istiyorlarsa, yaşadığı kentte huzur istiyorlarsa oturup bir şeyi düşünmeleri lazım, bir cümle söyleyeceğim sadece bir cümle. Bir iktidar düşünün 17 yıldır Türkiye’yi yönetiyor, 17 yılın sonunda geldiğimiz nokta şu, kuru soğana muhtaç bir toplum, soğan bulunamayan bir toplum neden? Sandığa gidip oy kullanırken ellerini vicdanlarına koyup oy kullansınlar. Kreş açacağız bütün çocuklara, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bizim belediye başkanlarının olduğu bütün yerlerde küçük, büyükşehir, ilçe, il neyse belde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir çocuk botsuz kalmayacak. Her evde huzur, her evde bereket olacak.
İsmail KÜÇÜKKAYA- Efendim çok teşekkür ediyorum eksik olmayınız, sağ olun.