12.10.2017

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, DENİZLİ İL BİNASININ AÇILIŞ TÖRENİNDE KONUŞTU (12 EKİM 2017)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, DENİZLİ İL BİNASININ AÇILIŞ TÖRENİNDE KONUŞTU (12 EKİM 2017)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugün adamın birisi kalkmış Ecevit’in yaşlılığını, hastalığını bir anlamda istismar ederek milliyetçiliğini sorguluyor. Dinlerken üzüldüm bu insan bu hale nasıl geldi diye. Ecevit, milliyetçiliği Akdeniz’in sularına Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na yazdırmış bir adamdır. Sen kim oluyorsun da Ecevit’in milliyetçiliğini sorgulayabiliyorsun? Bir insan haddini bilmeli makamı yukarıda olabilir. Önce ağzından çıkanı bilecek. Yoksa karşıma gelecek" dedi.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun CHP Denizli İl Binası açılış töreninde yaptığı konuşma şöyle:



DENİZLİ’Yİ BİR DÜNYA MARKASI YAPACAĞIZ

Efendim bugün hava çok güzel. Başkanımız konuştu, güzel bir binayı aldık. Şimdi sıra geldi bir başka yeri almaya. Neyi? Denizli Büyükşehir’i alacağız. Denizli Büyükşehir’i alınca ne yapacağız? Denizli’yi hem bir Türkiye, hem bir dünya markası haline getireceğiz. Bir daha söylüyorum, Denizli Büyükşehir’i alacağız, Denizli’yi hem bir Türkiye, hem bir dünya markası yapacağız. Bu konuda kararlıyız. Kime güveniyoruz? Sizlere güveniyoruz. Kime güveniyoruz? Öncelikle kadınlara güveniyorum, gençlere güveniyorum. Her eve gireceksiniz, her yerde anlatacaksınız. Denizli’nin makûs tarihini değiştireceğiz, Denizli’yi bölgenin lideri yapacağız.

Denizli insanı çalışkandır, üreticidir, alın teri döker, malı götürmeyi bilmez, mal üretmeyi bilir her alanda ve çalışır, mücadele eder. Türkiye’nin en büyük 10 şirketi Denizli’de. Denizli insanı çalışkan, kendi iç dinamikleriyle büyüyen bir kent. Devlet yatırım yapmıyor ama Denizlili sanayici, işadamı, çiftçisi, üreticisi çalışıyorlar, üretiyorlar, alın teri döküyorlar. Biz ne yapacağız? Onları sonuna kadar destekleyeceğiz Denizli’yi bir marka haline getirinceye kadar.

HERKESLE KAVGALI BİR TÜRKİYE’NİN KİMSEYE YARARI YOKTUR

Şimdi geliyorum bir başka konuya. Herkesle kavgalı bir Türkiye umut yaratmaz. Herkesle kavgalı bir Türkiye olmaz. Türkiye’yi dünyada saygın kılan bir kişi var onun adı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Neden Gazi Mustafa Kemal Atatürk bütün dünyada Türkiye’yi saygın kıldı? Nedeni şu; savaş meydanlarından geldi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, savaşın ne olduğunu biliyordu. Savaşın acımasızlığını biliyordu. Ama barışın da değerini ve kıymetini biliyordu. O nedenle savaşı bitirdi, batıya karşı, batının emperyalist güçlerine karşı mücadeleyi yaptı ama “Ben uygar dünyanın bir parçası olacağım” dedi. “Ben savaşı değil, yurtta barışı, dünyada barışı savunacağım” dedi. Ve yurtta barış, dünyada barış sadece bizim değil bütün dünyanın ortak sesi oldu ve dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’yi dünyada saygınlığı olan bir ülke konumuna getirdi. O nedenle söylüyorum herkesle kavgalı bir Türkiye’nin kimseye yararı yoktur. Herkesle barış içinde, herkesle huzur içinde birlikte olmalıyız. Hiç kimseyi nasıl ayırmıyorsak, hiçbir ülkeyi de düşman ülke, dost ülke diye ayırmayacağız. Churchill’e sormuşlar “İngiltere’nin dostu hangi ülkedir” diye; demiş ki, “İngiltere’nin dostu, düşmanı yok, İngiltere’nin çıkarları var” demiş.

Dolayısıyla da biz öncelikle kendi ülkemizin çıkarlarını düşüneceğiz. Benim ülkemin çıkarları, benim insanımın çıkarları her şeyin üstündedir. Onun için barış, onun için dostluk her şeyin üstündedir. Bu mücadeleyi elbirliğiyle götüreceğiz.

ECEVİT, MİLLİYETÇİLİĞİ KIBRIS’IN BEŞPARMAK DAĞLARINA YAZDIRMIŞ BİR ADAMDIR!

Bugün adamın birisi kalkmış Ecevit’in yaşlılığını ve onun hastalığını bir anlamda istismar ederek Ecevit’in milliyetçiliğini sorguluyor. Emin olun dinlerken üzüldüm. Bu insan bu hale nasıl geldi diye üzüldüm. Ecevit hepimizin övündüğü Ecevit, ‘Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen’ diyen Ecevit… Ecevit, afyonuna sahip çıkan Ecevit… Ecevit, köylüsüne sahip çıkan Ecevit… Ecevit’in milliyetçiliği nedir? Ecevit, milliyetçiliği Akdeniz’in sularına, Kıbrıs’ın Beşparmak dağlarına yazdırmış bir adamdır Ecevit! Sen kim oluyorsun da Ecevit’in milliyetçiliğini sorgulayabiliyorsun?

İNSAN ÖNCE AĞZINDAN ÇIKANI BİLECEK!

Dolayısıyla bir insan haddini bilmeli. Makamı yukarıda olabilir, ama önce haddini bilecek. Önce ağzından çıkanı bilecek. Yoksa gelsin karşıma. Gelir mi? Gelemez efendim gelemez! Niçin? Biz haklıyız, biz haklı olduğumuz için güçlüyüz. Biz haklı olduğumuz için yeri geldiği zaman adam gibi meydan okumasını biliyoruz. Ama onlar cesaret edemezler. Oturmuş toplamış valileri onlara anlatıyorsun “Ecevit şöyle yaptı, böyle yaptı...” Ecevit bu ülke için çok güzel şeyler yaptı. Şunu da söyledim, sen eğer milliyetçiysen, senin milliyetçiliğin varsa; ya Ege’deki adalarımızı Yunanistan işgal etti senin sesin bile çıkmıyor, sesin! Kim söylüyor bunu? Cumhuriyet Halk Partisi söylüyor. Niye Cumhuriyet Halk Partisi söylüyor? Çünkü bizim genlerimizde Kuvay-i Milliyenin ruhu vardır.

Sözlerimin başına geleyim ama önce kadınlara, hanımlar size bir çift sözüm var. Bakın 2019’da bir seçim olacak. Bu seçimi efendim ne olacak, şu olacak, bu olacak. Bu seçimde sadece iki şey olacak. Bir; tek adam rejiminden yana olanlar. İki; demokrasiden yana olanlar. Demokrasiyi mi istiyoruz, diktatörü mü istiyoruz? Seçim bu. Neden yanayız? Demokrasiden yanayız. Demokratik yaşam kadar güzel bir şey yok.

ÇOCUKLARIMIZ VE GELECEĞİMİZ İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ

Bakın, demokrasiyi bu millet içselleştirdi. Evimizde demokrasi var. Nasıl demokrasi var? Diyelim ki bir ev satın alınacak oturur karı koca, çoluk çocuk bir araya gidip şu evi alalım mı, almayalım mı gider bakarlar beğenildi mi, beğenilmedi mi? Danışmaz mıyız? Danışırız. Konuşur muyuz? Konuşuruz. Çocuğumuzu hangi okula gönderelim, çocuk nereyi tercih etsin, çocuğun güçleri nedir ne değildir, bilgisi, birikimi nedir ne değildir oturur bakılır ona göre yine üniversite sınavlarında bir tercih yapılır. Bütün bunların hepsi bir ailede demokrasi içinde yapılır. Bir ailede demokrasi varsa mahallede de demokrasi vardır. Mahallede demokrasi varsa ilde de demokrasi vardır, ilde demokrasi varsa memlekette de demokrasi olacak. Dolayısıyla demokrasinin bu ülkeye gelmesi ve kökleşmesi için güvendiğim kesim bu ülkenin kadınları. Çünkü demokrasiyi kaybedersek en büyük zararı bu ülkenin kadınları görecek. O nedenle 2019 seçimlerinde nerede yaşarsanız yaşayın doğu, batı, güney, kuzey hiç fark etmiyor demokrasiyi hep birlikte savunacaksınız. Ve size sözüm söz kadınlar mücadele ettikleri sürece bütün ruhumla kadınların yanında olacağım ve onların mücadelelerine her türlü katkıyı vereceğim.

Ve tabi beylere de bir sözümüz var. Beylere sözüm şu; bu ülkenin güzel insanları çalışıyorsunuz, alın teri döküyorsunuz. Kimimiz memursunuz, kimimiz işçi, kimimiz taşeron işçisi, kimimiz çiftçi, kimimiz hayvan üreticisi, her birimiz hayatın bir yerinde mücadelemizi yapıyoruz. Her birbirimiz bir şekliyle bu mücadeleyi yaparken alın teri döküyoruz ve evimize akşam helal ekmek getirmek istiyoruz. Evimizde ailemizle huzur içinde bir arada yaşamak istiyoruz. Dolayısıyla bunun çekirdeğini aslında demokrasi oluşturuyor. Eğer bir ülkede demokrasi varsa o ülke gelişir, o ülke büyür, o ülkede insanlar düşüncelerini özgürce ifade ederler. O ülkenin hapishanelerinde gazeteciler olmaz. O ülkenin hapishanelerinde yazarlar, milletvekilleri olmaz, o ülkenin hapishanelerinde masum insanlar olmaz. O ülkede öğretim üyeleri, öğretmenler bir kanun hükmünde kararnameyle kapının önüne konmaz. O ülkede insanlar ‘benim işimi verin, ben çocuklarımı eğitmek istiyorum’ diye açlık grevine yatmaz. Onun için beyler, hanımlar birlikte mücadele edeceğiz. Mücadelemizi toplumumuz için, halkımız için, çocuklarımız için ve geleceğimiz için birlikte yapacağız. Çünkü bu ülkeyi kuranlar bu ülkeyi bize teslim ettiler. Bizim çocuklarımız daha huzurlu, kendi bayraklarının altında onuruyla yaşasın diye mücadele ettiler. Kimisi gazi oldu, kimisi şehit oldu. Bizim de çocuklarımıza borcumuz var. Biz de çocuklarımıza demokrasisi gelişmiş, kadın – erkek eşitliği sağlanmış, hukukun üstünlüğü olan, yargının bağımsız olduğu, medyanın özgür olduğu, üniversitelerin bilim ürettiği güzel bir Türkiye bırakmak istiyoruz ki, çocuklarımız desin ki babalarımız bizim için çalıştı, bize güzel bir ülke bıraktılar. Biz de çalışacağız ve çocuklarımıza daha güzel bir ülke bırakacağız diye mücadele edecekler.

İşin özeti; bir binadan yola çıktık Türkiye’nin sorunlarını tartıştık. Şu binayı yaptık, bina hepimize ve Denizli’ye hayırlı uğurlu olsun diyorum. Birazdan keseceğiz kurdeleyi.

Binayı aldık, ikinci nereyi alacaktık? Nereyi, nereyi? Denizli Büyükşehir’i alacağız. Çiftçi arkadaşlarım dinlesinler, kırsal kesimle Büyükşehir nasıl çalışır onu göstereceğiz. Kırsal kesimde. Kırsaldaki her ürünü Denizli Büyükşehir Belediyesi CHP iktidarında değerlendirecektir.

Bakın, İzmir’e gidin, Aydın’a gidin, Muğla’ya gidin, Tekirdağ’a gidin. Çiçek mi alınacak, süt mü alınacak? Kooperatifle işbirliği yapılıyor. Süt alınıyor, şişeleniyor kooperatif kazanıyor. Her sabah İzmir’de 0 – 6 yaş çocuğu olan ailelerin kapılarına 2 şişe süt bırakılıyor. Aile memnun, süt üreticisi memnun, Büyükşehir Belediye Başkanlığı memnun. Aynısını Denizli’de yapacağız. Denizli’yi diyorum ya bir marka yapacağız. Ege bölgesinin bir markası haline getireceğiz. Kimin gücüyle? Sizlerin gücüyle. Kimin gücüyle? Denizlilerin gücüyle. Kimin gücüyle? Halkın gücüyle.

Yaşasın halkın gücü diyorum, hepinize en içten selamlar, saygılar, hürmetler sunuyorum.