16.09.2022

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Değirmenköy Buğday ve Mazot Desteği Dağıtım Törenine Katıldı

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Silivri Değirmenköy’de biçerdöverle ayçiçeği hasadı yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hasadın ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Değirmenköy Buğday ve Mazot Dağıtım Töreninde katıldı. CHP lideri Kılıçdaroğlu daha sonra, bir çiftçinin traktörüne mazot doldurdu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Değirmenköy Buğday ve Mazot Dağıtım Töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Efendim hepinize merhabalar. Güzel bir manzara. Ekrem Başkanı dinlediniz. Gerçekten de İstanbullunun rahat etmesi için ister kırsalda, ister şehir merkezinde olsun herkesin İstanbul’da huzur içinde yaşaması için elinden gelen bütün çabayı gösteriyor. O nedenle hepinizin huzurunda Ekrem Başkana teşekkür etmek benimde görevimdir. Hakkını yemeyelim diğer belediye başkanlarımızda aynı şekilde çalışıyorlar. Nitekim Ekrem Başkanda bunu vurguladı.

Engel çıkarıyorlar biliyorum, engeller devam ediyor bunları da biliyorum. Ama arkadaşlarıma şunu söyledim. Hangi engeli çıkarırlarsa çıkarsınlar şikayet etmeyeceksiniz engeli aşacaksınız ve vatandaşla kucaklaşacaksınız. Onların taleplerini yerine getireceksiniz.

Evet bir afiş var; ‘Çiftçi varsa ekmek var, tut elimizden yetiş Bay Kemal’ diyorsunuz. Yetişeceğim hiç meraklanmayın.

İstanbul için yapılanları Türkiye içinde yapacağız. Türkiye’de kırsalda çalışan kadınlar ve gençler kırsalda çalıştıkları sürece sigortalı olacaklar sigorta primlerini devlet ödeyecek. Bizim hedeflerimizden birisi bu.

Dolayısıyla kırsalda çalışan kadın, kırsalda çalışan gençler mutlu olmuyorlar, sosyal güvenlikleri sağlanmıyor. Gençler alın terinin karşılığını alamadıkları için büyük kentlerin varoşlarında acaba asgari ücretle bir iş bulabilir miyim diye oturuyor, uğraşıyor, çalışıyor. Toprağını terk ediyor. Çiftçiyi toprağa küstürürseniz o ülke aç kalır. Bir daha ifade edeyim, çiftçiyi, üreticiyi, balıkçıyı, besiciyi toprağa küstürürseniz, denize küstürürseniz o millet aç kalır. Sizler üretmediğiniz takdirde 85 milyon insan olarak biz gideceğiz buğdayı, arpayı, yulafı, mısırı, eti, canlı hayvanı, nohudu, mercimeği dışarıdan alıyoruz. Niye dışarıdan alıyoruz? Bereketli topraklarımız var, çalışkan insanlarımız var, üretiyorlar ama emeklerinin karşılığını alamadığı zaman topraktan küsüyorlar, ekmeyeceğim diyorlar.

Bize diyorlardı ki, seçimlerden önce sakın ha CHP’li belediyelere oy verirseniz yardımlar kesilir. Bir daha yardım alamazsınız diyorlardı. Sizler bunlara inanmadınız ve o belediye başkanlarına destek verdiniz onlar seçimle geldiler makamlarına oturdular. Bırakın yardımları kesmeyi onların bir dönem gözümüze soka soka yaptıkları yardımların çok daha fazlasını hiç kimseyi rahatsız etmeden yapmaya başladı belediye başkanlarımız. Ekrem Başkanımız söyledi ne dedi, kaç çocuğa süt veriyoruz? 172 bin evladımıza süt veriyoruz. Söz verdi vereceğim diye. Aradan bir süre geçti başkan seçildi. Birisi dedi ki, hani siz süt sözü vermiştiniz çocuklara neden süt dağıtmıyorsunuz diye. Oysa Ekrem Başkan aylardır süt dağıtıyordu ama bu politik bir malzeme haline getirmedi. Hiç kimsenin yoksulluğunu teşhir etmedi. Kimin fakir olup olmadığını insan onurunu koruyarak saklamaya çalıştı. Her eve bir şekliyle süte ihtiyaç olan her eve sütü götürdü ve teslim etti. Yani bizim inancımızın ve ahlakımızın da gereği olan sağ elin verdiğini sol el görmedi. Onların yaptığı gibi yapmıyoruz. Biz insan onurunu koruyarak, insan haysiyetini koruyarak bunların tamamını yapıyoruz.

Çiftçiyi toprağa nasıl küstürmezsiniz, nasıl olmalı? Çiftçi ektiği ürünün karşılığını almalı, alın terinin karşılığını almalı. Bu nasıl bir formülle olabilir onu söyleyeyim. İnşallah Allah nasip eder oy verir bizi iktidara taşırsanız nasıl yapacağımızı size anlatacağım. Çiftçi ekiyor ister buğday, ister mercimek ne istiyorsa mısır, ayçiçeği ne istiyorsa ekiyorsa dönümün maliyeti bellidir. Ne kadar gübre kullanıldı, ne kadar işçilik var, ne kadar ilaç var, mazotu ne kadar bütün bunların hepsini çağırırsınız Ziraat Odaları Birliği Başkanını dersiniz ki, dönüm maliyeti çıkar. Sulu arazi, susuz arazisi neyse dönüm maliyeti çıkar. O maliyet artı üstüne makul bir kâr koyarsınız o da eşittir taban fiyat olur. Yani taban fiyat sizin makul kârınızı da içeren bir fiyat olmak zorundadır. Aksi halde siz ektiğiniz ürünün karşılığını alamazsınız. Amacımız herkes ekecek, herkes üretecek ama hiçbir çiftçi zarar etmeyecek. Belirlenen makul fiyatın üstünde çiftçi alıcı buluyorsa satabilir, ihraç edebilir. Ama çiftçinin zarar etmediği bir modeli hayata geçirmezseniz Türkiye’de insanlar aç kalır ve biz bunların tamamını bir şekliyle dışarıdan almış oluruz.

Yine bizim çiftçi kardeşlerimizle ilgili pek çok güzel düşüncelerimiz var. Sizler üreteceksiniz, sizler kazanacaksınız. Dolayısıyla sizler kazandığınız zaman Türkiye’nin karnı, 85 milyonun karnı doyacak.

Şanlıurfa’ya gittim, Şanlıurfalılara söz verdim dedim ki, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını bize verin Şanlıurfa’daki bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz dedim. Önce itiraz ettiler olur mu bu dediler. Onlar hesap bilmez bu kardeşiniz hesap bilir. Çünkü bu kardeşiniz uzun yıllar devlette hesap uzmanlığı yaptı. Evet oraya yapacağız, söz verdim yapacağız. 2,5 milyon dekar taşlık arazi var. Taşlık araziye panelleri koyacaksınız güneş panellerini. Oradan elektrik elde edeceksiniz. Allah aşkına Allah’ın güneşi bedava. Dolar vermiyorsun, avro vermiyorsun, Türk lirası vermiyorsun, kömür getiriyorsun dışarıdan para veriyorsun, doğalgaz getiriyorsun para veriyorsun, mazot getiriyorsun para veriyorsun. Güneşe para vermeyeceksin, daha ucuza. Üstelik çiftçiye bedava vereceğiz artan elektriği de çiftçi satacak oradan ayrıca gelir elde edecek. Bunu önce doğu güneydoğuda 6 ilde, sonra Türkiye genelinde bunu yaygınlaştıracağız. Çiftçiye elektriği kesinlikle bedava vereceğiz. Buradaki çiftçiye de elektriği bedava vereceğiz.

Mazot; söyledim yata veriyorlar mazotu ÖTV’siz, KDV’siz. Yata binen adam ne yapar? Koy koy gezer, adaları gezer, keyfine bakar, tatil yapıyor, eğleniyor. Olur eğlensin. ÖTV’siz, KDV’siz veriyorsun. Çiftçiye hem ÖTV var, hem KDV var. Onu da kaldıracağız. Sizlerin oylarıyla Allah nasip eder iktidara gelirsek çiftçiye mazotu kırmızı mazot vereceğiz. ÖTV olmayacak, KDV olmayacak. Daha ucuza çiftçimiz mazotunu almış olacak. Bu konuda da sizlere sözümüz söz bunu da hayata geçireceğiz.

İşin özeti şu; bu ülkede herkesin ürettiği, herkesin kazandığı, her evde huzurun olduğu, her evde bereketin olduğu, kavganın olmadığı bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Kimlikler üzerinden siyaset değil, inançlar üzerinden siyaset değil, yaşam tarzı üzerinden siyaset değil, ahlak temelli bir siyaset yapmak istiyoruz. Siyaset vatandaşa hizmet etme alanıdır. Biz size hizmet etmek istiyoruz. Siyaset zenginleşme aracı değildir. Siyaset köşeyi dönme aracı değildir. Siyasete giren kişiler halkın paralarını, sizlerin paralarını alıp bir avuç kişiye veremezler. Yani beşli çetelere sizlerin milyar dolarlarınızı veremezler. O paraları da alacağım hiç endişe etmeyin. Beşli çeteden alacağım hiç endişeniz olmasın. Alacağım derken zorla değil adaletle alacağım. Haksızlık varsa, milleti soyuyorsanız efendim Bay Kemal bunu seyretsin. Seyreder miyiz? Yemezler, seyretmem. Paraların tamamını alacağım tamamını. Bu milletin hakkıdır bu millete vereceğim. Başka? Efendim burada vakıf kurmuşlar bir oğlu burada. Bir de Amerika’da bir vakıf kurmuşlar kızı da orada. Buradan milyon dolarları oraya götüreceksin Bay Kemal bunu seyredecek. Seyretmem. O dolarların tamamını da Türkiye’ye getireceğim bu devletin hazinesine bırakacağım. Kimsenin kul hakkı yemesine izin vermeyeceğim. Devletin adaletle yönetildiğini, ferasetle yönetildiğini, bilgiyle yönetildiğini, birikimle yönetildiğini bilmemiz lazım. Devlet adaletle yönetilmezse her zaman bir sorun çıkar. O nedenle adalet dediğimiz kavramı büyütmek zorundayız. Geçmişte kutuplaşmalar olabilir, geçmişte kavgalar olabilir. Biz güzel bir geleceğe bakıyoruz. Beraber büyüteceğimiz bir Türkiye’ye bakıyoruz. Evlatlarımızın huzur içinde yaşayacağı bir Türkiye’ye bakıyoruz. Gençlere de sözüm var. Gençler sakın unutmasınlar, onlara onların hayal ettiği Türkiye’yi ayağa kaldırmak için çalışacağım. Onların hayalleri benim hedefim olacak. O hayallerin tamamını gerçekleştireceğiz. Yurtdışına giden gençler kendi ülkelerine gelecekler. Keyifle gelecekler, zevkle gelecekler, burada çalışacaklar, burada emek harcayacaklar.

Dolayısıyla işin özü; beraber ve birlikte güzel bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Beraber, birlikte güzel bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Kavgalardan uzak kucaklaşarak, herkese saygı duyarak. Her ailede huzurun ve bereketin olduğu bir Türkiye’yi inşa ederek ve Türkiye’yi hızla büyüterek. Düşünebiliyor musunuz üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkede bir tek bile yolcu gemisi yok. Nasıl oluyor bu? Bütün bunları değiştireceğiz tepeden tırnağa kadar değiştireceğiz. Altı lider bir aradayız, beraber çalışıyoruz, beraber konuşuyoruz. Zaman zaman duyarsınız yok kriz çıktı, yok kavga çıktı, yok şunu yaptılar, yok bunu yaptılar. Emin olun bunların tamamı fasa fiso hiç bunlara inanmayın.

Hepimiz Türkiye’yi seviyoruz, sizleri seviyoruz, sizler için çalışıyoruz, sizler için emek harcıyoruz. Bu ülke için, demokrasi olsun bu ülkede diyoruz. Dolayısıyla bizim birlikteliğimizi birileri hazmetmiyor ama biz çalışarak, ama biz düşünerek, ama biz ülkemizi severek, ama biz demokrasiyi getirerek onlara hazmettireceğiz. Bizi tanıyacaklar, bizi bilecekler, ahlakı bilecekler, adaleti bilecekler. Bu konudaki kararlılığımızı bilecekler. Kadın erkek eşitliğini bilecekler.

Hepinize selamlar, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.


CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU İSTANBUL’DA - 3

Gündem'den Öne Çıkan Haberler