07.06.2017

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, BURDUR BELEDİYESİ TOPLU AÇILIŞ TÖRENİNDE KONUŞTU

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, BURDUR BELEDİYESİ TOPLU AÇILIŞ TÖRENİNDE KONUŞTU

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Burdur Belediyesinin toplu açılış törenine katıldı. Genel Başkan Yardımcıları Çetin Osman Budak, ve Seyit Torun da açılışta yer aldı.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Burdur Belediyesi Toplu Açılış Töreninde yaptığı konuşma şöyle: 



Efendim hepinize teşekkür ederim. Sevgili arkadaşlarım, sevgili Burdurlular, az önce bir Belediye Başkanımızı dinledik. Yaptıklarını özet olarak bize sunmaya çalıştı. İnanıyorum kendisine oy versin veya vermesin bütün Burdurlular böyle bir Belediye Başkanına sahip oldukları için gurur duyuyorlardır. Tabi siz böyle bir Sayın Belediye Başkanına sahip olduğunuz için gurur duyuyorsunuz. Elbette ki, o Belediye Başkanı bizim partimizden olduğu için ayrıca ben de Genel Başkan olarak ve partinin bütün yönetimi olarak kendisiyle gurur duyuyorum.

Belediye Başkanlığı neden önemli, neden Belediye Başkanları üzerinde bu kadar duruyoruz. Çünkü kentli yaşadığı kentte huzur içinde yaşamak ister. Kentin sorunları vardır o sorunların çözülmesini ister. Parka gittiği zaman çocuğuyla huzur içinde parkta torunuyla gezmek, oynamak ister. Sabah kalktığında kahvaltısında gazete okumak ister, televizyon izlemek ister, suyunun akmasını ister, elektriğinin kesilmemesini ister, caddelerinin, yollarının temiz olmasını ister ve dolayısıyla belediyenin kendisine hizmet vermesini ister. Sadece çocuğu olduğu zaman mı? Hayır. Yaşamının bütün döneminde günün 24 saatinde kendisine hizmet vermesini ister. Bu açıdan kentli olmak bu tür sorumluluklar karşısında bir Belediye Başkanının sorumlu, dirayetli davranmasını ister.

Belediye Başkanlarının sorunları yok mu? Elbette var sorunları. Hele hele bir Belediye Başkanı CHP’liyse onun dünya kadar sorunu vardır. Çünkü o günün 24 saatinde denetlenir. Acaba bir açığını bulup da bu Belediye Başkanını görevden alabilir miyiz diye. Ama size sözüm söz bütün Belediye Başkanlarına da söyledim. Siz onurunuzla ve gururunuzla çalıştığınız sürece hiç kimse size dokunamaz. Siz yeter ki, vatandaştan aldığınız her kuruşun hesabını millete verin. Biz belediyelerimiz bunu yaptığı için gururluyuz ve her belediyemiz kaç lira borçla belediyeyi devraldığını, kaç lira yatırım yaptığını, neleri yaptığını, hangi hizmetleri getirdiğini, bir dereyi nasıl ıslah ettiğini ve o derenin bugün nasıl bir yaşamın ayrılmaz parçası olduğunu hep beraber izledik. Bir yerden borç mu aldı? Hayır. Kendi kasasına gelen paralarla, kendi imkanlarıyla bunu yapmaya çalışıyor. Elbette borçla alabilir. Bütün mesele aldığı her kuruşun nereye harcandığının hesabını vermektir. Bütün Belediye Başkanlarıma bunu söylüyorum. Eğer kul hakkına saygı gösteriyorsak ki, Ramazan ayındayız kul hakkının ne kadar değerli olduğunu biliyoruz, her Belediye Başkanı harcadığı her kuruşun hesabını kendi vatandaşına, kendi belde sakinlerine vermek zorundadır. Belediye Başkanının sorumluluğu sadece büyüklerle mi ilgilidir? Hayır. Yeni doğanla, okula gidenle, okul öncesi eğitimle, üniversiteye giden öğrenciyle, herkesin sorunuyla, kent bağlantılı herkesin sorunuyla ilgilenmek zorundadır. Belediye Başkanının böyle bir görevi vardır.

Şimdi değerli arkadaşlarım, sadece bunu yapmıyor Belediye Başkanlarımız. Belediye Başkanlarımız aynı zamanda toplum için önder olan ve toplumun unutmaması gereken kişiler içinde hizmet üretirler. Örneğin bir parkımızın adına bir şehidimizin, bir gazimizin adı verilmişse onun Burdurlu olup olmadığına bile bakmaksızın verilmişse bu bir toplumsal görevi yerine getirmektir. Bu aynı zamanda bir milli duruş demektir. Yani tasada ve kıvançta beraber olmak demektir. Şehitler kimin şehidi? Hepimizin şehidi. Gaziler kimin gazisi? Hepimizin gazisi. Şehitlerimize hepimiz saygı göstermeliyiz, gazilerimize, onların yakınlarına hepimiz saygı göstermeliyiz. İsimlerini anmalıyız, isimlerini yaşatmalıyız. Onların isimleri yaşayacak ki bir daha benzer olaylarla karşılaşmış olmayalım.

Tabi özellikle son günlerde yaşadığımız terör olayları da var. Teröre hepimizin net, açık bir karşı duruş sergilemesi lazım. 30 – 35 yıldır bu millet terörden çok çekti, çok acılar yaşadık. Küçük çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız, gençlerimiz, askerlerimiz, polislerimiz şehit edildi, öldürüldü acımasızca katledildi. Ben hep şunu söyledim, burada da söyleyeyim. Yani Burdur’da da söyleyeyim. Polisimize veya askerimize sıkılan her kurşun milletimize sıkılmış kurşundur. Dolayısıyla polisimizin ve askerimizin güvenliği çok önemlidir. Çünkü onlar bizim güvenliğimiz için, bizim bu ülkenin caddelerinde, bu ülkenin sokaklarında, bu ülkenin parklarında, hatta evlerimizde, yatak odalarımızda rahat gezelim, rahat uyuyalım diye gece - gündüz günün 24 saati hizmet verirler. Onların hizmetlerine her zaman şükran duyacağız.

Kuşkusuz Belediye Başkanımız kentin elbette ki huzuruyla da ilgilenecektir. Sorun varsa vatandaşlar arasında sorunu gidermek de isteyecektir. Öğrencilerle ilgilenecektir. Az önce dama konusunda bir açıklama yaptı Belediye Başkanımız. Dama oyununun, satranç oyununun ne kadar önemli olduğunu herhalde hepimiz biliyoruzdur. Eğer bir çocuk attığı bir adımın üç adım sonrasında neyle karşılaşacağını bilir ve bunu hesap ederse o çocuk ilerde çok iyi, çok mükemmel politikacı olabilir, iş adamı olabilir, sanayici olabilir, esnaf olabilir. Yani hayatın her alanını sorgulayabilir. Dolayısıyla aldığı bir kararın ilerde üç adım sonra veya üç hamle sonra hangi riskleri veya hangi avantajları doğuracağını bilir. Dolayısıyla çocuklarımızın bu yaşlardan başlayarak satrancı öğrenmesi olağanüstü güzel bir şeydir.

Size bu arada bir konuyu daha anlatayım. Yazılım sektöründe Hindistan dünya birincisidir. Bugün kullandığımız cep telefonlarının yazılımları var, bilgisayarların yazılımları var, sanayi 4.0’a geçiyoruz onun ayrı bir yazılımı var. Yazılım sektöründe Hindistan neden dünyanın bir numarasıdır? Bunu öğrenmek için Cumhuriyet Halk Partisi olarak Hindistan’a bir ekip gönderdik. Neden Hindistan yazılım sektöründe dünyada bir numara? Bize döndüklerinde 1,5 sayfalık bir rapor verdiler. Okul öncesi eğitimden başlayarak matematiği oyun içinde çocuklara öğretiyorlar. Dolayısıyla çocukta müthiş bir karşılaştırma, müthiş bir sorgulama yeteneği oluşuyor. Biz de ise matematik en korkulan ders. Dolayısıyla bizim eğitim sektörümüz en sorunlu sektör durumunda şu anda. Eğer bir ülke büyümek istiyorsa, bir ülke kalkınmak istiyorsa, bir ülke bölgesinde de, dünyada da lider olmak istiyorsa bunun bilinen tek ama tek yolu vardır eğitim, eğitim, eğitim.

Belediye Başkanlarımıza hep şunu söyledim, şu talimatı verdim açıkça. Eğitimde eğer bir okulun bir sorunu varsa bütün işinizi, gücünüzü bırakın o okulun sorununu çözün. Bizim çoğu belediyelerimiz Milli Eğitim Bakanlığının yapmadığı okulları yapıyor. Örneğin her ilçeye okul yapan belediyelerimiz. Yeni modern okullar yapıyoruz çocuklarımız gitsinler okusunlar diye.

Bir şey daha, Burdur Belediye Başkanımız güzel bir sunuş yaptı. Doğrusunu isterseniz ben de oldukça etkilendim. Bir Belediye Başkanının aldığı bu kadar borçla bu kadar hizmetler yapması hepimizin gurur vesilesi. Bir de son günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yaptığı şikayete bakın. Efendim imar rantları var, imar hırsızlıkları var. İyi de kardeşim peki senin görevin ne, sen Bakan değil misin? Bakansın. O zaman bunları engelle. Seni millet niye seçti, neden bakan olarak o koltuktasın? Bunları engelleyeceksin. İmar rantlarını, imar hırsızlıklarını, imar yolsuzluklarını engelleyeceksin. Varlık nedenin bu senin. O koltuğun varlık nedeni de zaten bu. Ama bizim belediyelerimizde bunu söylüyoruz, her yerde söylüyoruz. İmar sorununu yasalara uygun yapacaksınız. Kimseye özel çıkar sağlamayacaksınız hiç kimseye. Eğer bir çıkar sağlanacaksa o çıkar belde sakinlerine ait olacaktır. Bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde kentsel dönüşüm orada yaşayan vatandaşları kentin varoşlarına sürülerek yapılmıyor. Eğer orada bir rant varsa o rantı yaratan orada oturanlardır. Dolayısıyla orada oturanlar başka bir yere sürülmeden kentsel dönüşüm adı altında daha modern hem mahallelere, hem evlere kavuşmuş oluyorlar. Bizim felsefemiz budur. Biz insan huzurluysa, aile huzurluysa o zaman toplumda huzurlu olur. Biz ailede huzur istiyoruz, mahallede huzur istiyoruz, kentte, şehirde huzur istiyoruz ve Türkiye’de huzur istiyoruz. Huzuru niye istiyoruz? Birlikte yaşamak için, birlikte gülmek için, gerekirse birlikte ağlamak için, birlikte sevinmek için, tasada ve kıvançta beraber olmak için.
O açıdan belediyeler çok önemlidir. Bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde büyük şikayetler olmaz. Bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde şu araştırmayı da yaptık. Belediye Başkanımız seçilmeden önce suç oranı neydi, bizim Belediye Başkanı seçildikten sonra suç oranı ne olmuştur? Emin olun Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin olduğu yerlerde suç oranı düşmüştür. Çünkü toplumun her kesimine hizmet götürülmüştür. Toplumun her kesimi kucaklanmıştır. Belediye Başkanlarımıza şu talimatı da veriyoruz. Sakın ola ki, seçildikten sonra bu bana oy vermedi, bu mahalle bana oy vermedi, ben onlara hizmet götürmeyeceğim demeyeceksiniz. Tam aksine hiçbir ayrım yapmadan toplumun her kesimini kucaklayacaksınız.

Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda göreceksiniz ki 80 milyonluk Türkiye’nin bütün kesimlerini kucaklayacağız. Bu memlekete huzuru getirmek, bu memlekete barışı getirmek, bu memleketteki kutuplaşmayı ortadan kaldırmak bizim boynumuzun borcudur. Bunu yapacağız, bunu yapmak zorundayız. Çünkü biz bu ülkeye huzuru getirdiğimiz zaman emin olun Ortadoğu’ya da huzuru getireceğiz. Bakın Katar’ı görüyorsunuz. Ortadoğu’da son iki günde yaşananları görüyorsunuz. Ramazan ayındayız, mübarek bir aydayız. Kul hakkı yenilmemesi gerektiğini birbirimize anlattığımız bir aydayız. Huzuru aradığımız bir aydayız. Peki İslam dünyasında neden kan akıyor, neden İslam dünyası birbirine girdi? Dün söyledim grupta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği bir şey vardır. “Arap dünyasıyla dost olacaksınız ama Arap dünyasında devletlerin arasında taraf olmayacaksınız”. Biz taraf olmayacağız ama bütün dünyayı kucakladığımız gibi İslam dünyasını da, Arap dünyasını da kucaklayacağız. Onları kendi akrabalarımız sayacağız, onlarla birlikte kültürel ilişkilerimizi geliştireceğiz, ekonomimizi geliştireceğiz, siyasal ilişkilerimizi geliştireceğiz. Bu bizim hedefimiz olmalı. Ama onların arasındaki kavgaya bir unsur olarak girmemeliyiz. Bunu yaptığımız zaman Türkiye sorunun bir parçası olmaz. Neyin ana aktörü olur? Çözümün ana aktörü olur. Bizim de amacımız zaten Ortadoğu’da bir sorun çıktığında sorunu yaşayan devletler dönüp Türkiye’ye bakmalı ve demeliler ki gel bizim aramızdaki sorunu çöz. İşte biz o zaman sorunun değil çözümün aktörü olmuş oluruz.
Bu vesileyle hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı, hürmetlerimi sunuyorum. Belediye Başkanıma ve onun arkadaşlarına, kuşkusuz bunu tek başına Belediye Başkanı yapmıyor, onun ekibi var, arkadaşları var, taşeron işçisinden tutun kendisine kadar bir ekiple beraber çalışıyor. Onun verdiği hizmetler Burdurluyu memnun ettiği sürece bizde memnun olacağız Ankara’da oturan bir yurttaş olarak.
Hepinize tekrar en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.



Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Burdur Belediyesinin "Gönül Sofrası" adını verdiği sokakta kurulan iftar sofrasına konuk oldu.