10.03.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU BODRUM OTOGARI TEMEL ATMA TÖRENİNDE KONUŞTU (09 MART 2019)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU BODRUM OTOGARI TEMEL ATMA TÖRENİNDE KONUŞTU (09 MART 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Silah fabrikasının yüzde 49.9’unu Katar ordusuna satacaksınız, sonra da kalkacaksınız CHP'yi suçlayacaksınız. CHP'yi suçlamanız için, CHP'yi ağzınıza almanız için önce ağzınızı temiz bir yıkayacaksınız ondan sonra CHP için bir laf söyleyeceksiniz." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Torba Meydanı'nda Bodrum Otogarı temel atma töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi: Efendim hepinize merhabalar, güzel bir gündeyiz, güneşli bir gündeyiz, biz “Mart’ın sonu bahar” demiştik ama Bodrum’a bahar gelmiş öyle anlaşılıyor. Hepinizin baharı kutlu olsun. Önce Bodrum belediye başkanımızı dinledik Ahmet Başkanı. Ahmet Başkan oldukça heyecanlı. Niye heyecanlı olmasın heyecan güzel bir şey, en sonunda kağıda bakmadan içinden gelen duygularla sizlere hitap etti. Ben yeni belediye başkanınızı yürekten kutluyorum heyecanı dolayısıyla.


Heyecan şöyle güzel bir şey, bir şeyler yapmak istiyorsunuz, topluma bir şeyler kazandırmak istiyorsunuz ve bunu yaparken de özveriyle yapacaksınız. Rahat koltuğunuzda oturmayacaksınız, çalışacaksınız günün 24 saati. Sorun çıkıyorsa doğrudan doğruya gelecek belediye başkanına derdinizi anlatacaksınız. O genç birisi, yetenekli birisi, Bodrum’u seven birisi, Bodrum’a ve Bodrumlulara hizmet etmek istiyor. O nedenle hepiniz lütfen genç belediye başkanımızı bir alkışlayalım.
Efendim sonra onun abisi, Muğlalıların abisi uzun yıllar hizmet eden büyükşehir belediye başkanımız konuştu Osman Başkan. O da oldukça soğukkanlı yaptığı hizmetleri sizlere sunmaya, anlatmaya çalıştı. Ama bir şeyi bir kez daha sizlere aktarmak isterim. Bodrum’un su sorunu öteden beri tartışılır. Kim getirecek suyu? Devlet Su İşleri. Devlet Su İşleri getiriyor ama öyle bir isale hattı yapıyor ki başkanın dediği gibi bin kez patlıyor. Başkana diyorlar “Gel teslim al…” “Ben bu patlak isale hattını nasıl teslim alayım, bırakın ben yapayım” diyor. “Hayır, sen yapmayacaksın, biz yaptık. Sen yaptın işe yaramıyor…” Neden bunu anlatıyorum? Geçen haftalarda sarayda oturan zat Muğla’ya gelip de işte “biz hastane yapıyoruz, efendim yol yapmıyorlar…” Biz de vurur geçer yolu yaparız, sen önce şu isale hattını doğru dürüst adam gibi bir yap da, ondan sonra biz diğerini bir görelim. Kime yaptırmış bu isale hattını? Malı götürenlere yaptırmış. Kim bu adam yazık günah değil mi? Milyonlarca paraya yazık günah değil mi? Biz bir şeyi yaptığımız zaman oturur insan gibi yaparız, doğru dürüst yaparız, işi ehline teslim ederiz. Vatandaşın ödediği vergilerle yapılıyor bu işler. Vatandaşın ödediği vergileri siz birilerine tahsis eder, birilerinin zenginleşmesi için ona bir yerler, bir şeyler verirseniz bu doğru değil.
Belediye başkanı arkadaşlarımdan iki şey istiyorum. Bir, az önce söylediler kendileri de söylediler. Belediye başkanı seçildiğiniz andan itibaren bulunduğunuz beldenin, Büyükşehir’in belediye başkanısınız. Şu ilçe bana oy vermedi, şu mahalle bana oy vermedi, şunlar bana oy vermedi diye ben buraya hizmet götürmeyeceğim demeyeceksiniz. Herkese eşit hizmet götüreceksiniz, nokta. Biz diğerlerine benzemeyiz. Diğer belediye başkanlarının uygulamaları bizim inancımızda yok, ahlakımızda yok, kültürümüzde yok. Herkese eşit hizmet götürürüz. Ama sadece bir konuda ayrıcalık istiyorum nedir o? “Eğer bir mahallede yoksullar varsa o mahalleye pozitif ayrımcılık yapacaksınız. Daha fazla hizmet götüreceksiniz. Orada yaşayanlarında yaşam kalitesini yükselteceksiniz” diyorum. Neden? Bir arada huzur içinde yaşamak için. Bir yerde yoksulluk varken siz evde rahat oturamazsınız, komşunuz açken tok yatamazsınız. O nedenle “yoksullara, fakir mahallelere ayrıcalıklı hizmet götürün” diyorum.
İki, az önce başkanımız da söyledi, önümüzdeki 5 yıl içinde 2 milyar 400 milyon liralık yatırım yapacağız diye. Bir kısmını borç alacak, bir kısmı da sizlerden toplanan vergilerle karşılayacak. Harcanan para kimin parası? Vatandaşın parası. Peki harcanan paranın hesabının kime verilmesi lazım? Vatandaşa verilmesi lazım. Dolayısıyla harcanan her kuruşun hesabını verebilirsek, belediye başkanımız verebiliyorsa, o zaman hizmeti gerçekten de doğru yapmış ve yerine getirmiş oluyor. O nedenle başkan sizlere yaptığı her harcamanın miktarını, tutarını bir şekliyle aktaracak.
Bodrum… Güzel bir yerde yaşıyorsunuz laf aramızda. Herkes Bodrum’da yaşamak ister, güzel bir yer burası. 80 ilden vatandaşımızın geldiği güzel bir gerçekten de Muğla’nın yüzük taşı gibi Bodrum. Dünyada bilinen bir isim, dünyada bilinen bir marka. Pek çok sorunu var ama bu sorunların aşılması lazım. Muğla gerçekten de tarihiyle, doğasıyla, yaylalarıyla, ovalarıyla, tarımıyla, sanayisiyle, kültürüyle, turizmiyle gerçekten son derece güzel bir il ve bu ilin var olan sorunlarının da kaynakları verimli kullanarak çözmemiz gerekiyor. Çözecek kişiler belediye başkanlarımız, mücadele edecekler. Bakın buranın istimlaki bile başlı başına bir sorun. Uzun süre direndiler sonunda gelindi istimlak edildi ve buraya şimdi bir en azından trafik sorununu çözmek açısından otobüslerin gelip yanaşabileceği, burada hizmetin sunulabileceği, Bodrum’a gelenlerinde buradan tekrar Bodrum’a gidebilecekleri, evlerine gidebilecekleri bir mekan yaratılıyor. Bu mekan uzun süredir bekleniyordu, biliniyor da ve dolayısıyla başkan dedi ki, “inşallah yapacağız, inşaatını bitireceğiz ondan sonra kurdelesini beraber keseceğiz.” Evet beraber inşallah önümüzdeki süreç içinde kurdelesini keseceğiz.
Güneş enerjisi var. Muğla merkezde yapıldığı gibi burada da benzer bir uygulama var. Dolayısıyla bu da güzel bir şey, güneşin bize sağladığı imkanlardan azami ölçüde faydalanmak için güneş enerjisi yapılıyor. Buranın elektrik ihtiyacı da bir şekliyle karşılanmış olacak.
Bizim dışımızda yaşayan canlılar var onlara da söz verdiler, bizim dışımızda yaşayan bütün canlıların da bizim gibi yaşama hakları var. Ağacından, kuşundan, her şeyinden onların da bir şekliyle bizimle beraber bu coğrafyayı paylaşıyorlarsa yaşamaları lazım ve onlara da yaşam alanlarını bizim sağlamamız gerekiyor.
Efendim kısaca Türkiye genelinden de söz edip sözlerimi bitireyim. Türkiye’de pek çok sorun yaşanıyor hepiniz biliyorsunuz. Yazılı orada “Bodrum Emeklilikte Yaşa Takılanlar” diye var, “EYT sizinle” diye söyleniyor. “Ben anneyim zillet değil” diye bir başka pankartımız var. “Muğla cennet kalsın diye CHP” yazan bir kardeşimiz var. “Bugün olduğu gibi yarın”da aydınlık Muğla” diyen var. “Hakça paylaşan Muğla” diye var. “Tanzim satış kuyruğu varlık kuyruğuymuş diye gülen bir…” Tanzim satış kuyruğu varlık kuyruğuysa en büyük varlık kuyruğu işsizlik kuyruğu niçin? Bin kişinin alınacağı iş için, 6 ay geçici işçilik için bin kişinin alınacağı yere 40 bin kişi başvuruyor, ben görev almak istiyorum diyor. Eğer bunun adı varlık kuyruğuysa, en büyük varlık kuyruğu geçimini sağlayamayan insanların yani 40 bin kişinin oluşturduğu işsizlik kuyruğu. Bütün bunlar aşılabilir. Önümüze bir sorun koyuyorlar, diyorlar ki, “Efendim Türkiye’nin beka sorunu var, beka sorununu çözmek için gelin iktidar partisine oy verin.” Ne demek beka sorunu? Bir ülke üretiyorsa, o ülkenin beka sorunu olmaz. Bir ülke çalışıyorsa, o ülkenin beka sorunu olmaz. Bir ülkede herkesin işi, gücü, aşı varsa o ülkede beka sorunu olmaz. Bir ülkede üniversiteler bilgi üretiyorsa, o ülkede beka sorunu olmaz. Bir ülkede yaşayanlar bütün komşularıyla dost içindeyse, yani Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği “Yurtta barış, dünyada barış” diyorsa, o ülkede beka sorunu olmaz.
Şimdi ben geçmiş seçimlerde AK Partiye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim. Bugün beka sorunu diyorlar, 17 yıl önce niye yoktu, 10 yıl önce niye yoktu? Niye beka sorunu diye bir sorun önümüze koyuyorlar, niye milleti tehdit ediyorlar? Türkiye bölgesinin en güçlü ülkelerinden birisi. Nasıl oldu da Türkiye böyle bir beka sorunuyla karşı karşıya geldi diyorlar. Kendilerinin koltuk bekası sorunu var başka bir sorun yok Türkiye’de. Koltuk sorunları var. Gidecekler, evet Mart’ın sonu bahar baharı yaşayacağız, beraber yaşayacağız. Koltuğa yapışmanın bir alemi var mı? Milleti tehdit etmenin bir alemi var mı?
Bodrum turizm açısından da çok önemli. Ama bunlardan birisi kalktı ne diyor? “Gelen turistlerin içinde de efendim teröristler olabilirmiş.” Yani çiftçiyi terörist ilan ettiler, hal esnafını terörist ilan ettiler, pek çok vatandaşı terörist ilan ettiler, şimdi sıra geldi turistlere. Allah bunlara akıl fikir versin, ne diyeyim? Memleketi yönettiklerini sanıyorlar. Her sorunu rahatlıkla çözebiliriz. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur her sorunu çözebiliriz. Neyle? Akılla, mantıkla çözeriz. Neyle? Bilgiyle, birikimle çözeriz. Neyle? Dayanışmayla çözeriz. Neyle? Sevgiyle çözeriz. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Her sorunu rahatlıkla çözeriz. Çözmenin birinci yolu herkesi kucaklamak, çözmenin ikinci yolu toplanan vergilerin hesabını millete vermek, nereye harcadığımızı, ne kadar harcadığımızın hesabını bir şekliyle vermektir.
Ve çok güzel bir çevrede, yeşil bir çevrede yaşıyorsunuz. Belediye başkanlarımıza zaman zaman eleştiriler geliyor ben bunları da biliyorum. Zaten Osman Başkanın kabahati çok büyük biliyorsunuz, gökdelenler dikmiyor. Sayın Başkan, gökdelenler dikseydin şimdi Erdoğan seni el üstünde taşırdı, işte aradığımız belediye başkanı derdi. Çevreye, koylara dikkat ediyor buralara aman bir şeyler olmasın, bir şeyler yapılmasın buralara, koyları koruyalım diyor, denizleri koruyalım diyor, nehirleri koruyalım diyor, düşman oluyor. Düşman olursun. Niçin? Ranta teslim etmiyor. Bizim belediye başkanlarımız ranta değil halka hizmet edecekler.
Rant deyince bir şey daha söyleyeyim. Bir kent varsa, o kentte yaşayan insanlar varsa orada rant da vardır. Bir şehrin planını yaparsınız, plan yaptığınız andan itibaren rant alanları yaratırsınız. Sorun nedir? Ranttan kim yararlanacak, sorun bu. Ranttan 5 kişi mi yararlanacak, yoksa yaratılan ranttan o kentte yaşayanların tamamı mı yararlanacak? Yani rant hakça mı paylaşılacak, birilerine mi tahsis edilecek? Sorun buradadır. Biz hakça paylaşımdan yanayız, birlikte eğer o kentte yaşayanlar birlikte yaşıyorlarsa, bir rant çıkıyorsa ortaya, rantın kentin tamamına verilmesi gerekiyor. Biz bunu arzu ediyoruz ve bunu yapacağız.
Sizlere, hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.
Bir şeyi unutmayın, bu ülke kolay kurulmadı, asla unutmayın. Bu ülkenin tarihinde, bu ülkenin coğrafyasında, bu ülkenin toprağında, bu ülkenin denizlerinde binlerce şehit kanı var, binlerce şehidimiz var. Cumhuriyet kolay kurulmadı. Cumhuriyet uzun mücadelelerin sonunda kuruldu. Cumhuriyeti kuran kadrolar, yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun arkadaşlarının, yani Kuvayımilliyeciler kurdukları ilk siyasal partinin adı Cumhuriyet Halk Partisidir. Bir şeyi unutmayın, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Kuvayımilliyenin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu ilkeleri 21.yüzyılda da aynen devam ettiriyoruz. Hiç kimseyi ötekileştirmedik; doğudan batıya, güneyden kuzeye. 82 milyon vatandaşın tamamını kucakladık. Bayrak bizim bayrağımız, vatan bizim vatanımız. Eğer bayrağımızı ve vatanımızı bir kabul ediyorsak, herkesi kucaklayacağız. A Partisine oy verdi diye veya B Partisine oy verdi diye hiçbir vatandaşımı suçlamadım, her siyasi partiye saygı duydum. Ama yeter ki ülke güzel yönetilsin, doğru dürüst yönetilsin. Eğer ülke güzel yönetiliyorsa, hesabı veriliyorsa, tüyü bitmemiş yetimin hakkı yenmiyorsa bir sorunumuz yok. Oluyorsa birlikte mücadele etmek zorundayız, beraber mücadele etmek zorundayız.
Ayın 31’inde gideceğiz sandığa, oylarımızı kullanacağız. Benim sizden istediğim, ülkücü kardeşlerime de seslenmek isterim, şimdi bir ittifak yapıyorlar, adına “cumhur ittifakı” demişler. Suriye’deki kendi topraklarını, Süleyman Şah türbesinin bulunduğu toprakları düşmana bırakıp kaçan insanlara biz milliyetçi diyebilir miyiz? Kendi topraklarını, Süleyman Şah türbesi de dahil olmak üzere bırakıp kaçanlara milliyetçi diyebilir miyiz? Onların yanında duranlara milliyetçi diyebilir miyiz? Kendi silah fabrikasını, Sakarya’daki silah fabrikasının, Tank Palet Fabrikasının Katar ordusuna yüzde 49.9’unu satanlara milliyetçi, ülkücü diyebilir miyiz? Onların yanında duranlara milliyetçi diyebilir miyiz? Bana dünyada bir örnek gösterin kendi silah fabrikasını yabancılara satanlara bir örnek. Rusya mı, Amerika mı, Kore mi, Japonya mı, Kanada mı, Papua Yeni Gine mi, Hindistan mı, Pakistan mı söyleyin bana. Kendi silah fabrikasını yabancı ordulara satanlar. Burası bez fabrikası değil, ayakkabı fabrikası değil, cam üreten fabrika değil, televizyon fabrikası değil silah fabrikası! Silah fabrikasının yüzde 49.9’unu Katar ordusuna satacaksınız, sonra da kalkacaksınız Cumhuriyet Halk Partisini suçlayacaksınız. Cumhuriyet Halk Partisini suçlamanız için, ya da Cumhuriyet Halk Partisini ağzınıza almanız için önce ağzınızı temiz bir yıkayacaksınız ondan sonra Cumhuriyet Halk Partisi için bir laf söyleyeceksiniz.
Bizim milliyetçilik anlayışımız hiç kimse unutmasın, bizim milliyetçilik anlayışımız vatanseverliktir. Vatanını seven herkes bizim için milliyetçidir. Rahmetli Ecevit ne diyordu? “Biz milliyetçiliği sokak duvarlarına yazmadık. Biz milliyetçiliği Kıbrıs’ın Beşparmak dağlarına, Akdeniz’in sularına, afyon tarlalarına yazdık” diyordu. Milliyetçilik budur. Kalkıp milliyetçilikten söz ediyorlar!
O nedenle ayın 31’inde sandığa giderken, oyunuzu kullanırken sizden sadece bir şey istiyorum, elinizi vicdanınıza koyun, vicdanınızın sesini dinleyin, vicdanınız evet diyorsa altıokun altına rahatlıkla evet mührünü basın. Bunu istiyorum.
Bir şey daha var onu da söyleyeyim, hiçbir zaman belediye başkanlığı bir kişinin şahsında ömür boyu değildir. Gelirsiniz belediye başkanlığı yaparsınız bir dönem, iki dönem, üç dönem neyse. Takdir olur, Genel Merkez der ki tamam kardeşim sen çekil yerine bir başka arkadaş belediye başkanı olsun. Yanlış mı yaptık yani? Gel başkan şöyle bir Ahmet Başkan. Yanlış mı yaptık yani? Genç bir arkadaş, belediye başkanlığı yapacak. Efendim niye o oluyor, niye ben olmuyorum. E ne olacak ben de istifa ediyorum başka partiden giriyorum. Ne demek bu? Belediye başkanlığı bir kişiye mi, bir aileye mi, bir kişinin ömür boyu yapacağı bir alan mı? Yok öyle bir şey. Hizmet yarışıdır. Bugün hizmeti ben yaparım, yarın bir başka arkadaşım yapar, öbür gün bir başka arkadaşım yapar. Yarışırız, hizmet yarışıdır belediye başkanlığı. Ömür boyu bir kişiye, bir guruba tahsis edilmiş bir şey değildir.
Dolayısıyla belediye başkanı Allah’ı var genç, laf aramızda yakışıklı, heyecanlı, tuttuğunu koparan heyecana sahip olan birisi. Dolayısıyla Bodrum’a ve Bodrumlulara hizmet etmek istiyor, söyledi. “Hiçbir ayrım yapmadan herkese hizmet edeceğim” dedi.
Osman Abi siz de şöyle gelin, Bodrumluların Osman Abisi. O da uzun yıllar hizmet etti, edecek. Büyükşehirde görev aldı, o görevi de yerine getirecek. Hiçbir ayrım yapmayacak o da. Şu ilçeden CHP’ye oy çıkmadı diye değil, bütün ilçelere hizmet götürecek. Öncelikleri hazırlayacak ona göre, insanların yoğunluğu, sorunları dikkate alacak ve hizmetleri götürecek.
Dolayısıyla onu da bir alkışlayın bakalım.
Ayın 31’inde sandığa giderken altıokta anlaştık değil mi? Anlaştık mı? Teşekkür ederim, sağ olun, var olun. Bodrumluları, Muğlalıları zaten seviyoruz, sizlere yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun diyorum. 

Gündem'den Öne Çıkan Haberler