22.12.2022

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: “Bir Avuç Kişiye Milyarlar Aktaracaksın, Milyonlara Gelince Gıdım Gıdım Vereceksin”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:

-"Eğer asgari ücret ile pazarlığa açlık sınırından başlarsanız böyle olur zaten. ‘Açlık sınırını kabul etmiyoruz.’ Kabul etseydin bari. İşçinin hakkını, emeklinin hakkı nasıl savunulacak? Esnafın hakkın nasıl savunulacak? Çiftçinin, üreticinin hakkı nasıl savunulacak? Bir avuç kişiye milyarlar aktaracaksın, milyonlara gelince gıdım gıdım vereceksin”

-"“Eğer sen terörist diye birisini suçlayacaksan, bunu ibra etmiş bir bakan varsa, suçlayacağın yer Cumhuriyet Savcılığı. Kağıdı veren o. Ekrem İmamoğlu’nun MİT’i mi var Allah aşkına? Kimin ne olduğunu nereden bilecek?”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya'nın Kepez ilçesinde Yenimahalle Kültür Merkezi’nde Kepezlilerle bir araya geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Değerli arkadaşlarım, hepiniz hoş geldiniz. Bu toplantının sizin için ne kadar önemi, değeri var bilmiyorum. Ama benim için bu toplantı son derece değerli. Çünkü birbirimizi daha iyi tanıyacağız. Sizler soracaksınız, ben cevap vereceğim. Ama bir iki noktaya değinmek isterim sözlerimin başında.

Birincisi şu; bugün asgari ücret açıklandı 8 bin 500 lira. Değerli arkadaşlarım, TÜİK’in bütün o baskılamalarına rağmen TÜİK’in gıda enflasyonunun 5 puan altında. Yani insanların mutfağına el atıyorlar. Ben TÜİK’in önüne boşuna gitmedim. İşçinin, emeklinin hakkı gasp edilmesin diye. Enflasyonu düşük gösteriyorlar ona göre zam yapıyorlar bu doğru değil. Eğer adalet peşinde koşacaksak bunu hep beraber yapmak zorundayız. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını arayacaksak hep beraber yapmak zorundayız. Kur Korumalı Mevduat açıyorsun, milyarlar yatıyor orada, beş kuruş vergi vermiyorlar. Sizlerin, hepimizin ödediği vergilerle onlara para aktarıyorlar 172 milyar lira. 172 milyar lira ödeyeceksiniz bir avuç kişiye beş kuruş vergi almayacaksınız. Emekli ekmek alırken vergi veriyor, soğan alırken vergi veriyor, patates alırken vergi veriyor. Elektrik düğmesine bastığı zaman 5 çeşit vergi veriyor. Musluğu açtığı zaman 4 çeşit vergi veriyor. Ben buna itiraz ettiğim zamanda niye itiraz ediyorsun diyorlar.

Bir sözüm daha, eğer asgari ücretle pazarlığa açlık sınırından başlarsan sonu böyle olur zaten. 'Açlık sınırını kabul etmiyoruz' E kabul etseydin bari hiç değilse. İşçinin hakkı nasıl savunulacak, emeklinin hakkı nasıl savunulacak, esnafın hakkı nasıl savunulacak, çiftçinin, üreticinin hakkı nasıl savunulacak. Bir avuç kişiye milyarları aktaracaksın, milyonlara gelince gıdım gıdım vereceksin. Efendim yüksek zam yaptık, E gıda enflasyonunun 5 puan altında resmi rakamlara göre, gayri resmi rakamlar zaten bunun çok daha üstünde herkes bunu biliyor.

Değerli arkadaşlarım, ikinci konu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızla ilgili, bir seçime girildi eyvallah, seçimi kazandı eyvallah. Olması gereken neydi? Madem demokratik yollarla seçim kazanıldı, kazanan kişiye hakkını teslim etmekti. Efendim olmaz dediler. Kim? Sarayın hakimleri olmaz dedi. Olmaz efendim niye? Aynı zarfa 4 tane oy pusulası konmuş, üçü doğru biri yanlış, nereden biliyorsunuz? Biz bilmiyoruz, kimse de bilmiyor, ama talimat öyle. Hepsini iptal etse ben anlarım derim ki, ya doğru yani hepsini iptal ettiler seçim yenilenecek. Hayır yenilenmeyecek. Üçü doğru, birisi yanlış. Bunu hangi vicdan, hangi ahlak kabul eder, hangi inanç kabul eder? Neye inanıyorsa, kime kabul edebilir bunu? Ama bu milletin bir feraseti var, mazlumun yanında durma gibi bir geleneği var. 8 binlik oy, 800 bin küsura çıktı. Yani İstanbullular hakkın ve adaletin yanında durdular. Göreve başladı, görevini yapıyor. 10'un üzerinde, 20'nin üzerine büyük yolsuzluk dosyalarına el attı. Yani dedi ki, 'Ben İstanbul'un hakkını yiyene vermeyeceğim bunu, adalet içinde vereceğim mahkemeler buna baksınlar, savcılar buna baksınlar'. Benim fotoroman dediğim adam dosyaları kendisi aldı. Bize vereceksiniz dedi dosyaları, ben bakacağım buna. Güzel. Namuslu adam ne yapar, düzgün adam ne yapar, ahlaklı adam ne yapar? 'Evet kardeşim sen buna bakıyordun ama benim müfettişlerim var bunlar bakacaklar' eyvallah itirazımız yok. Namuslu adam baksın, ahlaklı adam baksın, vicdan sahibi adam baksın, kul hakkı yemeyen adam baksın. Dosyalar kapatıldı bir tarafta duruyor. Yıllar geçti. Sizler Anadolu’nun kadim kültürünü benden iyi bilirsiniz, o kültürde benden fazla yaşadınız. Çünkü ben bir süre sonra batıya geldim. Siz doğuda yaşıyorsunuz.

Şimdi değerli arkadaşlar, Allah aşkına söyler misiniz? Dosyayı alıyorsun, malı götürenlerin hesabı sorulacak sormayın diyorsun, burada kalsın diyorsun, ben bakacağım diyorsun ve hiç bakmıyorsun. Arkasından dava açtırıyorsun. Hani o YSK üyeleri vardı ya '4 tane oy pusulası 1 tanesi sahte diğerleri doğrudur' diyen. Onun başında hakimler vardı unutmayalım. Her sandığın başında bir hakim vardı. Hakimlere bir şey olmadı, sandık görevlilerine de bir şey olmadı. Ama İstanbul'un rantı eyvah elden gidiyor diye, malı götürecekler diye bir endişeye kapıldılar bunlar.

Değerli arkadaşlarım, şimdi gazetelerden öğreniyoruz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyla ilgili yeni bir suç duyurusunda bulunulmuş. Neymiş? Terör örgütü mensuplarını mı çalıştırıyormuş, teröristleri istihdam ediyormuş diye. Akıl tutulması var. Bunların gözü tamamen kararmış. Kardeşim ortalıkta terörist geziyorsa sen İçişleri Bakanı değil misin, polislerin yok mu? Elini kolunu sallıyorsa sen bu teröristleri nasıl serbest bırakıyorsun o zaman? Bunlar aylardır, yıllardır orada çalışıyorlar. İlla ben bir şekliyle İstanbul’un rantını almak istiyorum, milyar dolarları ben almak istiyorum. Doymadın. Allah gözünüzü doyursun. Böyle rezalet olur mu? İstanbul’un rantı İstanbullulara aittir nereden gelirse. 16 milyon İstanbullu elbette rant bir yerde plan yaparsanız rant doğar ama o rant o kentin sahiplerine aittir, kentin sahibi kimdir? 16 milyon İstanbullu. 16 milyon İstanbullu bunu yemeyecek, bir avuç çete yiyecek. 'Çetelere vereceğim' diyor. Söz verdim bu millete, Allah'a da söz verdim. Allah nasip eder iktidar olursak göreceksiniz o çetelerin hepsinin burnundan fitil fitil getirmezsem bana da Kemal demesinler.

Ne demek? Bakın buna da şöyle bir dümen. Önce kalktı bu fotoraman konuştu. Efendim İstanbul Büyükşehir Belediyesinde teröristler var. Müfettişler görevlendirdi. Gitti müfettişler, baktılar bir şey yok, ne yapsın bir şey yok. Onları çağırdı gelin Ankara’ya Beyler sizden bir adam olmaz dediler, siz iş yapmadınız dediler. Sonra AK Partiden milletvekili adayı olan birisini görevlendirdiler. O da müfettiş, sözde müfettiş onu görevlendirdiler. Hani hakimleri görevlendiriyorlar ya şu kadar ceza vereceksin diye. Bu seferde bir müfettiş görevlendirdiler git ona bak illa bir rapor yaz. Sordum Ekrem Beye siz eleman nasıl alıyorsunuz. Gayet basit dedi. İşte Büyükşehir Belediye Başkanımızda burada, diğer Belediye Başkanlarımızda burada. Gayet basit, savcılıktan iyi hal getirecek zaten ilk şart bu. Eğer sen terörist diye birisini suçlayacaksan bunu ibra etmiş bir makam varsa suçlayacağın yer Cumhuriyet Savcılığıdır. Kağıdı veren o. Ekrem İmamoğlu'nun Milli İstihbarat teşkilatı mı var Allah aşkına kimin ne olduğunu nereden bilecek? Devletin nasıl yönetildiğini bilmenizi anlatmak için bunları ifade ettim. Devlet böyle yönetiliyor. Çürüyen bir yapı var. Bu çürüyen yapı içerisinde devleti sözde yönetiyorlar. Bir kişiye devlet teslim edilmez. Bir kişiye devlet teslim edilirse koskoca 85 milyonluk Türkiye bir süre sonra adalet için bağırmaya başlayacak. Ben ta 2 – 3 yıl önce bu işi yaptım. Bu kadar büyük haksızlık olmaz. İnsanda biraz vicdan olur, insanda biraz ahlak olur, insanda biraz kırıntı kadar bir adalet duygusu olur. Ne istiyorsunuz Allah aşkına? Bula bula hiçbir şey bulamıyorlar. Birilerini görevlendirecekler, birilerini suçlayacaklar. İlla bir şey yapacaklar. Sizin başka işiniz yok mu? Memleketin dünya kadar derdi var kardeşim. Şanlıurfa’daki çiftçi elektrik faturasını ödeyemiyor. Rize’deki işçi bekliyor acaba nasıl aylıklarımı alacağım, geçici işçiler nasıl kadro alacağım diye Çaykur’da bekliyorlar. Pek çok yerde dünya kadar sorun var. Bunları bırakmışlar işleri güçleri acaba biz Ekrem Beyi oradan nasıl alacağız? Çünkü 16 milyonun iradesine darbe vurmak istiyorlar. Açık ve net ifade edeyim. Hem milli irade diyorlar. Milli iradeyse İstanbul oyunu kullandı kardeşim. Milli irade bu. İtiraz ettin, yerine yeniden seçim yapıldı. Sonuç gene belli. Diyorsan ki yenden seçim yapacağız gel kardeşim yarın sabah yeniden seçim yap eğer yüreğin varsa. Yüreğin varsa gel yarın sabah yeniden seçim yap. İstanbul için yeniden sandığı koy seçim yap. Emin olun hayatımda bu kadar dünya malına tamah eden başka bir yer görmedim. Ne yapacaksınız paraları Allah aşkına, ne yapacaksınız dolarları Allah aşkına. Para, para, para ne yapacaksın kardeşim ya kefenin cebi yok, birisinin bunlara hatırlatması lazım kefenin cebi yoktur kardeşim ya yoktur ya.

Diyeceksiniz ki, niye isyan ediyorsun. Kardeşim, benim aldığım terbiye, benim inancım haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır ben buna inanırım. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır kim olursa olsun. CHP’ye oy verir vermez o ayrı bir şey ona saygı duyarım. Başka bir partiye oy verir vermez ona saygı duyarım hiçbir sorunum yok. Ama bir kişi haksızlığa uğrarsa ve ben sesimi çıkarmazsam o zaman ben niye siyaset yapıyorum, hangi gerekçeyle siyaset yapıyorum?

İstanbul’da bir partinin Genel Başkanı kendi ilçe teşkilatına giremiyor. Ne demek kardeşim ya bir Genel Başkan kendi parti teşkilatının ilçe binasına nasıl giremez? Hem demokrasi diyoruz, nerede bu demokrasi? Benim gibi olacaksın, benim gibi düşüneceksin, her şeyi ben götüreceğim. Gözünüz doymadı mı Allah aşkına ya.

Bunları bilin diye vicdan sahibi olan herkese özellikle AK Partiye geçmişte oy veren vicdan sahibi herkese sesleniyorum. Artık vicdanınızın sesini dinleyin. Vicdan nedir? Vicdan Yüce Yaradan’ın yüreğimizdeki sesidir. Yeter artık ya bu kadar haksızlık olmaz ya olmaz yani. Her seferinde, metro inşaatlarını bitiremiyorlardı, hepsini durdurmuşlardı. Dünyada 10 metro inşaatını aynı anda başlatan, yapan ve sonuçlandırmaya çalışan bir metropol var o da İstanbul. Bunun mücadelesini verdi, bunu yapmaya çalışıyor. Niçin yapıyorsun bunu? Engelliyorlar. Niye engelliyorsun kardeşim? Adaletle bir şey soracaksan sor, paranın kaynağını soracaksan sor, paranın nereye harcandığını, kaça harcandığını soracaksan sor. Neymiş terörist çalıştırıyormuş. Kim ne yaptı? İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan kim ne yaptı arkadaşlar ya? Her önüne geleni insan terörist diye suçlar mı ya Allah aşkına ya? Böyle bir ahlak var mıdır, böyle bir erdem var mıdır? Bu toplum böyle bir feraseti var mıdır? Çoluk çocuğun ekmeğiyle niye oynarsınız? İnsanların ekmeğiyle niye oynarsınız? Büyükşehir Belediye Başkanımız burada, bizim yedi ilkemiz var seçimlerden önce söyledim. Birinci maddesidir, oy versin vermesin seçildiğiniz andan itibaren herkesi kucaklayacaksın ve herkese eşit hizmet götüreceksin. Tek istisnası. Fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapacaksın. Oraya yeteri kadar hizmet gitmemişse hizmeti götüreceksiniz. Bize oy verir vermez o ayrı bir şey. Ama siz kendi vatandaşlarınız arasında ayrımcılık yaparsanız bu olmaz arkadaşlar. Bu olmaz yani. Demokrasiyi aldık bir kişinin iradesine bağladık. Devlet bir kişiye teslim edilmez. Tarihten bir örnek vereyim sözlerimi bitireceğim. Çanakkale Savaşını hepiniz bilirsiniz. Çanakkale’de o toprakların her karışında şehit kanları vardır. 1915’in ne olduğunu çok iyi biliriz. 57. Alayın tamamen bittiğini, gencecik insanların tamamen hayatlarını kaybettiklerini biliriz. Yedi düvelin bütün gemileri oradaydı Çanakkale boğazını geçemediler. Ve bir süre sonra yenildiler ve geriye gittiler. Aradan fazla değil iki yıl geçti, bir kişinin iradesiyle bütün o gemiler Çanakkale boğazından tek kurşun bile atmadan geldiler payitahtı yani İstanbul’u işgal ettiler. Gemilerini de Dolmabahçe’nin önüne demirlediler. İşte devleti bir kişiye teslim etmek budur. Çanakkale’yi hepimiz biliriz, verilen mücadeleyi hepimiz biliriz, şehitleri hepimiz biliriz. 81 ilden şehidimiz var orada hepimiz biliriz. Peki nasıl olurda o mücadeleyi veren, düşmanı boğazdan geçirmeyen irade nasıl oldu da bir gecede yok oldu iki yıl sonra ve o gemilerin tamamı tek kurşun atmadan geldi İstanbul’u işgal etti. O zaman biz o şehitleri niye verdik madem onlar gelecekti? Tek adam budur. Devleti tek adama teslim etmek budur. Bunu lütfen ama lütfen hafızanızın bir yerinden sakın silmeyin. Devlet böyle yönetilmez. İstişare dediğimiz bir gelenek vardır. Yani danışma dediğimiz, yani akıl akıldan üstündür dediğimiz bir kavram, bir atasözümüz var. Benim düşünmediğimi bir başka kişi düşünebilir. Benim bir yanlışımı bir başka arkadaşım düzeltebilir. Ben arkadaşlarıma söylerim, derim ki, benim en yakın dostum benim eksiğimi, benim hatamı, benim yanlışımı bana söyleyen kişidir. Beni sevdiği için söylüyor bu hatayı bir daha yapma, bu yanlışı bir daha yapma. Biz bunları biliyoruz, bilmek zorundayız. Böyle bir gelenekten geldik. Anadolu’nun kadim kültürü de budur. Trakya’nın kadim kültürü de budur. Biz kadim kültürün dışına çıktık. Kim malı götürüyor alkışlamaya başladık. Kim en büyük hırsız arkasından koşmaya başladık. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Yazıktır günahtır bu memlekete. Neredeyse her birimiz birbirimizle kavga edeceğiz. Niye kavga ediyoruz, hangi gerekçeyle kavga ediyoruz? Koca Türkiye hepimize yetiyor zaten. Helalleşme dedim niye helalleşme dedim? Kavgadan bıkmadı mı bu millet Allah aşkına? Bu siyasilerin yaptığı bu kavga yetmiyor mu bu millete? Bu ayrıcalık, bu kavga yetmiyor mu Allah aşkına? Kimlik üzerinden siyaset, inanç üzerinden siyaset yetmiyor mu arkadaşlar? Kimin Yüce Yaradan’a yakın olduğunu, kimin inançlı, inançsız olduğunu kim bilir? Bir tek Yüce Yaradan bilir. Kimin böyle bir yetkisi var? Peygambere verilmeyen yetkiyi birileri kullanıyor. Sen inançlısın, sen inançsızsın. Nereden biliyorsun kardeşim sen, kim sana bu yetkiyi verdi? Bölüyorlar, ayrıştırıyorlar. Biz bölmeyeceğiz, herkesi kucaklayacağız. Oy verir vermez o ayrı bir şey ama bu ülkede herkesin huzur içinde yaşaması lazım, gelecek endişesi taşımaması lazım.

Kısa bir konuşma yapacaktım ama doğrusunu isterseniz bu kadar haksızlık karşısında kısa konuşmada olmuyor arkadaşlar. İçim bazen doluyor gerçekten. Yani isyan etmek gibi bir şey bu. Yazıktır günahtır bu memlekete. Yazıktır günahtır neredeyse bir 100 yıllık, 50 yıllık, 70 yıllık bir geleneğimiz var, bir demokrasi geleneğimiz var. Yerle bir ettiler demokratik gelenekleri de. Geçmiş 100 yıla baktığınız zaman başbakanlar idam edildi, bakanlar idam edildi, gencecik evlatlarımız idam edildi. Biri sağdan, biri soldan beraber asalım dendi, askeri darbeler oldu. Yetmedi mi artık arkadaş, tarihten ders çıkarmak gibi bir geleneğimiz neden yok bu siyaset kurumunun. Böyle bir geleneğinin olması lazım. Beraber, huzur içinde, birlikte yaşayabiliriz, beraber tartışabiliriz. Dediğim gibi tartışmaktan, farklı düşünmekten asla korkmayacağız. Farklı düşünmek kadar güzel bir şey yoktur. Her birimiz farklı düşünebiliriz ama saygı içinde düşüncelerimizi birbirimize aktarırız. Tam tersine bir Türkiye gerçeği var önümüzde ve bu gerçeği tamamen değiştirmemiz lazım 180 derece. Herkesin birbirine saygı duyduğu, selamlaştığı, güldüğü, eğlendiği böyle güzel bir Türkiye’yi inşa etmek zorundayız.

Şimdi değerli arkadaşlarım, ben buraya oturacağım. Sizler soru soracaksınız ben cevap vereceğim. Bir; aklınıza gelen her soruyu rahatlıkla sorabilirsiniz. Yani acaba bu soruyu sorsak Genel Başkan üzülür mü? Üzülmem niye üzüleyim. Siz soruyorsunuz bende cevap vereceğim. İki; bu soru da Genel Başkana sorulur mu? Niye sorulmasın, soracaksınız ben cevap vereceğim. Samimi olmak zorundayız. Bir şey daha ifade edeyim, kimse kusura bakmasın ben diğer politikacılara benzemem cam gibiyim, içimde ne varsa dışımda da o var. Milletimi seviyorum, hizmet etmek istiyorum. Dolayısıyla soracağınız sorulara da hani böyle topu çeviriyim, bu soruyu nasıl atlatırım yok öyle bir şey. Açık ve samimi düşüncelerimi söyleyeceğim. Ha katılmayabilirsiniz ona da ben saygı gösteririm. Ama bir şekliyle bizim birbirimizi tanımamız lazım değerli arkadaşlarım. Ve siyaseti bugün içine girdiği bu kirli girdaptan beraber çıkarmamız lazım. Demokratik yollarla çıkarmamız lazım. Öyle bağırarak, çağırarak falan değil, demokratik yollarla sandığa gidip değiştirmemiz lazım İstanbul’da olduğu gibi. Ne yaptılar? İstanbul’da seçimleri iptal ettiler. Parti Meclisini topladım arkadaşlar dediler ki, seçimi boykot edelim gitmeyelim. Hayır dedim gideceğiz İstanbullunun, o halkın bir feraseti vardır, haksızlığı görüyor zaten emin olun oyumuz artacak dedim ve gerçekten 18 bin oy 800 küsur bine çıktı. Bu milletin feraseti var değerli arkadaşlarım.

O nedenle sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisinin eksiği oldu mu? Çok oldu. Yanlışı oldu mu? Oldu. Biz kendimizde bunları konuşuyoruz. Eksikten, yanlıştan arınmaya çalışıyoruz, varsa hatalarımızı düzeltmeye çalışıyoruz. Biz hiçbir zaman böyle gelip de toplumun kanaat önderleriyle beraber olalım, onlar bize sorsun biz cevap verelim, bizim düşüncelerimizi samimi olarak anlatalım diye çabaları büyük ölçüde hiç harcamadık yani. Oturduk Ankara’da tumturaklı nutuklar attık, arkasından dedik hadi bize oy verin. Niye versin ki arkadaş. Gittin vatandaşın sofrasına oturdun mu, çayını, kahvesini içtin mi, derdini dinledin mi? Yok. Yoksa sana oy vermez niye versin oy. Ben olsam bende vermem. Ama şimdi çalışıyoruz. Son 10 yıldır en büyük değişimi yaşayan parti Cumhuriyet Halk Partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi gerçekten şuanda gerçek anlamda halkın partisidir. Gerçek anlamda halka adanmışlık vardır. Her haksızlığa karşı çıkmıştır kimliği ne olursa olsun. Her haksızlığa karşı çıkmıştır ve çıkmaya da devam edeceğiz.

Tekrar hepinize yürekten teşekkür ederim, selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.


CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU ANTALYA’DA