07.09.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, AYDIN'IN EFELER İLÇESİNDE (07 EYLÜL 2019)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, AYDIN'IN EFELER İLÇESİNDE
(07 EYLÜL 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay'ı makamında ziyaret etti, çalışmaları hakkında bilgi aldı.


Ziyaret sonrası Efeler Belediyesi önünde vatandaşlara hitap eden Genel Başkan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: Çok uzun bir konuşma yapmayacağım. Havanın sıcak olduğunu biliyorum, güneş de var. Dolayısıyla olabildiğince kısa ve öz konuşacağım. Başkanı dinlediniz ben de dinledim, ayrıca yukarıda da dinledim, neler yapacağını tek tek anlattı. Kreş yapacak, Matematik Parkı yapacak, üstelik çok büyük bir park, kendi alanında en iddialı olan parklardan birisini yapacak. Tabi en büyük desteği de sizin Topuklu Efenizden alacak. O da büyük bir keyifle dinledi zaten.  Jeotermal konusunda… Kadın kardeşlerim var, onlar da, evet onlar da jeotermal istemediklerini söylüyorlar. Buranın, yani Aydın’ın doğasını bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Olağanüstü güzel bir doğası var ve o doğanın sizlere verdiği, bizim de zaman zaman tatma fırsatını bulduğumuz güzel meyveleri var. İncir gibi, üzüm gibi olağanüstü güzel meyveleri var. Bunları yok etmek doğru değil. Çünkü bunlar sadece bizim değil, bizim, aynı zamanda çocuklarımızın, torunlarımızın da bütün bu meyveleri tatması lazım. Üstelik sağlıklı meyveler olması lazım, tabiatın korunması lazım. Bu konuda üstümüze düşen bütün görevleri yapacağız. Sadece siyaset olarak değil, sivil toplum örgütleri, köyde oturan, yaşayan kadınlar zaten bu konuda gerekli tepkileri gösteriyorlar. Bize düşen görev de onlara her türlü desteği vermektir. O desteği de kendilerine vereceğiz. Ben vereceğim sözlü olarak, arkadaşlarım verecekler, sade vatandaşlar verecekler, kentte oturan ama daha güzel meyveler yemek isteyen vatandaşlar verecekler. Bütün bunların hepsi olacak.  İşin özü şu, bir yol ayrımındayız. Türkiye’nin nereye gittiğini ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Hep beraber huzur içinde yaşamak istiyoruz. En büyük arzum o, hep beraber huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kavgasız, gerilimsiz yaşamak istiyoruz. Evet demokrasi sonuna kadar, düşünce özgürlüğü sonuna kadar, iş, aş sonuna kadar. Çiftçi de hayatından memnun olmalı, esnaf da hayatından memnun olmalı. Sanayici de hayatından memnun olmalı, işçi de hayatından memnun olmalı. Eğer böyle sorunlardan arınmış bir Türkiye’yi yaratabilirsek hepimiz mutlu olacağız. Bizim görevimiz ne? Sorunlardan arınmış bir Türkiye. Bunu yapabilir miyiz? Evet yapabiliriz. Ben yapabilir miyim? Tek başıma hayır, beraber yapacağız. Çünkü demokrasilerde gücü milletten alacağız, yani sizden alacağız. Siz güç verdiğiniz sürece ben bunu yapmaya hazırım. Ben huzurdan, aştan, işten, çiftçinin derdinden, emeklinin derdinden, esnafın derdinden söz edince bana kızıyorlar niçin bunu söylüyorsun diye. Emin olun sonuna kadar gideceğim ve bunların tamamı gerçekleşinceye kadar, bu memlekete huzur gelinceye kadar bunun mücadelesini yapacağım.  Defalarca uyardım, söyledim yanlış yapıyorsunuz Suriye’de yanlış yapıyorsunuz. Suriye batağına niye girdiniz, Suriye batağında sizin ne işiniz var? Şimdi hep beraber Suriyelilere kızıyoruz vay bizim ülkemize niye geldiler, 40 milyar doları niye harcadı. Asıl kızmamız gereken Suriyeliler değil, Suriyelileri buraya getirene kızmamız lazım. O getirdi buraya, bataklığa o sürükledi. Suriyelinin günahı ne? Kendi ülkesinde yaşıyordu, aç tok bir şekliyle kendi ülkesindeydi. Ama birden bire oraya silah gönderdik, terör unsurları gittiler oraya yerleştiler, onlara silahlar verildi ve bunlar birbirlerini öldürüyorlar. Öldürenlerin tamamı Müslüman, iki taraf da Müslüman, silahı bir grubun eline Rusya, bir grubun eline Amerika veriyor, beyler birbirinizi öldürün diyor, bak size yeni modern silahlar getirdim, tüfekler var, tabancalar var, roket atarlar var öldürün birbirinizi. Altta petrol var benim derdim petrol diyor. Buna kim alet oluyor? Sarayda oturanlar. Asıl sorunumuz bu. Biz bütün bunları biliyoruz ve çözeceğiz. Ama çözmek için en büyük desteği sizden almak zorundayız. Beraber yapacağız bu işi. Kadınıyla, erkeğiyle, esnafıyla, sanayicisiyle, çiftçiyle, işçisiyle, emeklisiyle beraber yapacağız. Sizi çok seviyorum, size inanıyorum, size güveniyorum, sizin için, bu ülkede herkesin mutlu olması için ne gerekiyorsa sonuna kadar yapacağım ve mücadele edeceğim. Hiçbir güç beni durduramaz, hiçbir güç, bundan emin olmanızı istiyorum. Sadece ve sadece güvenin diyorum. Yola beraber çıktık, birlikte bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz. Bu ülkeye gerçekten demokrasiyi getireceğiz, düşünce özgürlüğünü getireceğiz, insanlar düşüncelerini söylesin, insanlar rahatlıkla istemedikleri şeyleri ifade edebilsinler. Vatandaşın derdi nedir, neyi anlatmak istiyor, bütün bunların hepsinin dinlenmesi ve bilinmesi lazım. Onu yöneticiler yapacak ama bu yöneticiler yapamıyorlar. Bu yöneticiler Türkiye’nin başını beladan belaya soktular. Biz bunu kurtaracağız. Umutsuz olmaya hakkımız yok. Sizden sadece şunu istiyorum. Sakın ola ki, umutsuzluğa kapılmayın. Bakınız, en zor koşullarda bile bu ülke kendi bağımsızlığını sağlamıştır kadınıyla, erkeğiyle. Bakın bugün sizin kurtuluş gününüz. O yılların mücadelesini düşünün, o yılların yoksulluğunu düşünün, o yılların perişanlığını düşünün. En zor şartlarda mücadeleyi yaptılar. Biz o döneme baktığımızda o kadar zor koşullarımız yok. Hayat standardımız daha iyi, okuryazarımız daha fazla, dünyayı daha iyi gözlemliyoruz, dünyayı daha iyi ölçüp tartabiliyoruz. Demek ki umutsuzluğa kapılma hakkımız yok. Yeter ki demokrasiye inanalım, yeter ki beraber hareket edelim, yeter ki, bizim gibi düşünmeyenleri de yanımıza alalım, beraber yürüyelim, tıpkı adalet yürüyüşünde olduğu gibi. Yolumuz hak yoludur, yolumuz adalet yoludur. Hakka, hukuka ve adalete inandığımızda bütün sorunları aşmış oluruz. Hepinize en içten selamlarımı, sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Hepinize tek tek teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun diyorum.