06.09.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, AYDIN'IN NAZİLLİ İLÇESİNDE (6 EYLÜL 2019)

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, AYDIN'IN NAZİLLİ İLÇESİNDE
(6 EYLÜL 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Aydın Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan'ı makamında ziyaret etti.


Ziyaret sonrası Nazillili vatandaşlara hitap eden Genel Başkan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:


Efendim hepinize yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Buraya gelişimin nedeni; Kürşat gibi genç, atılgan, yüreğinde hizmet aşkı yatan bir genci Belediye Başkanı seçtiniz, bu nedenle ben Nazillilere yürekten teşekkür etmek istiyorum. Geliş nedenim de sizlere teşekkür etmek.
Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu biliyorsunuz. Ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Çarşıda biliyorsunuz, pazarda biliyorsunuz, köyde biliyorsunuz, fabrikada biliyorsunuz, gazetelerden okuyorsunuz, televizyonları izliyorsunuz. Bir hayli zorluğumuz var, işsizimiz var, yoksulumuz var, yatağa aç giren çocuklarımız var. Bütün bunları aşmamız lazım. Neyle aşacağız, nasıl aşacağız? Aklımızı kullanarak aşacağız. Beraber, bir araya gelerek aşacağız. Eğer biz bir araya gelirsek, demokrasiyi birlikte savunursak, demokrasinin erdemini, irfanını herkese anlatabilirsek emin olun Türkiye bütün bu zorlukları aşabilir, niye aşmasın. Biz beraber olacağız, birlikte olacağız, kavga etmeyeceğiz, gerilimden toplumu olabildiğince uzağa taşıyacağız. Yani gerilim olmasın, yani kavga olmasın siyasette. İstediğim bu benim. Niye kavga ediyoruz, niçin gerilim var, niçin işsizlik var, niçin çiftçi memnun değil, niçin emekli memnun değil, niçin işçi memnun değil. Bütün bunları masaya yatırmamız lazım. Bu güzel bir ülke, yani Türkiye dünyanın en güzel ülkelerinden birisidir, şu ovaya bakın Allah aşkına, Aydın ovasına bakın, dünyada hangi ülkede böyle bir ova var, hangi ülkede böyle bir incir var, hangi ülkede böyle bir üzüm var, hangi ülkede böyle güzel insanlar var? Hepsi var burada.
Ama biz ne yapıyoruz? Nohudu dışarıdan getiriyoruz, mercimek dışarıdan, et dışarıdan, canlı hayvan dışarıdan, her şey dışarıdan. Niçin biz üretmiyoruz, neden üretmiyoruz? Neden elin oğlunu zengin ediyoruz da kendi çiftçimizi zengin etmiyoruz? Neden fabrikaları sattık, hangi gerekçeyle sattık?
Nazilli’yi biliyorum, yakından biliyorum, Sümerbank’tan beri biliyorum. Sümerbank’ın hangi tarihte kurulduğunu biliyorum. Nazilli’ye o Sümerbank’ın emeğini biliyorum. Binlerce aile oradan geçindi, binlerce anne baba oradan elde ettiği ücretle çocuklarını okuttu. Şimdi kapattık niçin, hangi gerekçeyle?
Her şeyi sattık, sıra geldi Tank Palet Fabrikasını satmaya. Ne demek biliyor musunuz? Dünyanın en önemli fabrikalarından birisidir. Obüs toplarını yapan fabrikadır, tank yapan fabrikadır. Katar ordusuna veriyoruz. Niye veriyoruz arkadaş, niçin satıyoruz? Kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya satmak var mıdır, var mı böyle bir şey? Yoktur zaten olamaz da. O zaman oturup düşünmemiz lazım, kavga etmeden düşünmemiz lazım. Memleketi bu hale kim getirdi Allah aşkına? Geliyoruz bir araya, oturuyoruz konuşuyoruz, Suriyelilere kızıyoruz Suriyeliler niye geldi diye. Suriyeli savaştan kaçtı geldi, ona niye kızıyorsun? Kızacağın adam Suriyeliyi buraya getiren adam, ona kızacaksın, o adam getirdi Suriyelileri buraya.
Bakın şunu da söyleyeyim; bizim Belediye Başkanlarımız, yani Millet İttifakının Belediye Başkanları, onlar hizmet aşkıyla doludurlar. Hizmet etmek istiyorlar. Onlardan ben hep iki şey bekledim.
Bir, oy versin vermesin ayrım yapmayacaksın, bütün vatandaşları kucaklayacaksın. Efendim şu mahalle bana oy vermedi oraya hizmet götürmeyim demeyeceksin. Herkesi kucaklayacaksın. Artık sen göğsünde ya Türk Bayrağı taşıyacaksın veya bulunduğun belediyenin kendi rozetini taşıyacaksın. Yani ayrım yapmayacaksın vatandaşlar arasında.
İkincisi, Belediye Başkanı para harcarken kendi parasını harcamıyor sizin paranızı harcıyor. O zaman yaptığın her harcamanın hesabını millete vereceksin.
Şimdi ben bunları söylüyorum, ben bunları söylediğim için, niye fabrikaları sattınız dediğim için bana kızıyorlar. Vay efendim sen bunu niye söylüyorsun? Bütün bunları söylüyorlar ama benim de bir görevim vardır, namuslu adamların da bir görevi vardır, kul hakkını savunmak gibi bir görevimiz vardır. Kulun hakkını savunacaksın. İşçinin hakkını savunmayım mı ben, emeklinin hakkını savunmayım mı, çiftçinin hakkını savunmayım mı, sanayicinin hakkını savunmayım mı? İşsizin hakkını savunmayacak mıyız? Asgari ücretle geçinen hakkını savunmayacak mıyız? Yatağa aç giren çocukların annenin yüreğinde açtığı yarayı bilen kaç kişi var acaba? Çocuğunu besleyemeyen anneyi acaba sarayda oturanlar düşünüyorlar mı?
Yine Belediye Başkanı arkadaşlarıma söyledim, bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece uyumayacaksınız, o çocuğun karnı doyacak. Hiçbir zaman hiçbir yerde yoksul çocuk kalmayacak, aç çocuk kalmayacak. Bunlara bakacağız, yardım edeceğiz. Ama bu bizim partiliydi, yok diğer partidendi. Böyle bir ayrım yok. Niçin? Yeni bir siyaset anlayışı getiriyoruz. Toplumun kendi içinde barışık olduğu bir siyaset anlayışı, şeffaf bir siyaset anlayışı, milletine hesap veren bir siyaset anlayışı, hesap vermenin siyasetçi için onurlu bir görev olduğunu anlatan bir siyaset anlayışı. Bunu yapacağız.
Bana kızıyorlar niçin bunları söylüyorsun diye. Allah inandırsın siyasetten bireysel olarak beklediğim hiçbir şey yok. Ama ne yaparlarsa yapsınlar; her zaman, her ortamda bunları söylemeye devam edeceğim.
İsraf… İsraf haramdır kardeşim. Dünyada, bizim inancımızda israf haramdır. Ekrem Bey, İstanbul’da bir büyük alana, o kullanılmayan fakat parası ödenen bir sürü aracı, bini aşkın aracı koydu, kime verdin parayı, bunlar nasıl ve nerelerde kullanıldı niye gösterdi onları. İsrafın boyutlarını bilelim diye gösterdi. İsraf haramdır diyoruz, ama israf yapıyorlar. Onlara göre biz Müslüman değiliz ama onlar Müslüman. Nasıl bir şeydir bu? Hangi akıl, hangi mantıktır bu? Kul hakkı yemeyeceksin, israf yapmayacaksın, insana saygı duyacaksın, insanın derdi varsa ilgileneceksin; işsiz midir, aç mıdır, tok mudur, derdi nedir bakacaksın. Engelli vatandaşlarımız var, engelli vatandaşların sorunuyla ilgileneceksin. Bütün bunları yapacağız. Size sözüm söz, bütün bunları yapacağız hiç endişe etmeyin.
Önümüze engeller çıkaracaklar, ben bunu gayet iyi biliyorum. Ama hiç meraklanmayın, hangi engeli çıkarırlarsa çıkarsınlar, Allah’a inancınız varsa, kula saygınız varsa bütün bu engellerin hepsini aşacağız. Örnek mi? Bir örnek vereceğim size, hepinizin bildiği bir örneği vereceğim. Ne oldu İstanbul’da? Seçim oldu, Ekrem İmamoğlu kazandı, 13 bin oy farkla. Vay efendim burada bir şeyler oldu. Ne oldu? Bir şeyler oldu, ne olduğunu biz de bilmiyoruz. Neyse gittiler sığındılar YSK’ya, kapalı kapılar ardında seçimi iptal ettiler. Sandılar ki CHP sokağa çıkacak, sandılar ki isyan edecek. Yok dedim arkadaşlar. Ben bu milletin vicdanına güveniyorum dedim. Bu milletin bir adalet anlayışı var, bir vicdanı vardır dedim. Gideceğiz sandığa, oyu kullanan vatandaşın vicdanına sesleneceğiz. Kardeşim bu kazandı, kapalı kapılar ardında senin verdiğin oyu yok saydılar. Seçime gittik, 13 bin fark çıktı 806 bin farka. Vicdan budur arkadaşlar, toplumun vicdanı budur. Vicdan ve adalet önemlidir, toplumun vicdanı, toplumun adaleti, adalet duygusu. Bütün bunların hepsini bir şekliyle geniş kitlelere anlatmamız lazım.
Ben halkıma güveniyorum, halkın ferasetine güveniyorum, halkın vicdanına güveniyorum, yeter ki doğruları söyleyelim, yeter ki doğruların arkasında duralım, yeter ki söylediğimiz doğrunun tekrarını da sağlayalım. Sadece ben değil hepimize de aynı görev düşüyor. Fabrikada, tarlada, lokantada, kahvede, parkta diğer arkadaşlarınızla karşılaştığınızda da, bütün bu gerçekleri anlatma görevi sadece bana değil size de düşüyor.
Hiç kimseyi suçlamıyorum, AK Partiye oy veren kardeşlerime de hiçbir sözüm yok. Benim sözüm Türkiye’yi yönetenlere. Söyledim, Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı dedim. Niye tarafsız olmalı? E diyor ben cumhurun başkanıyım. Cumhurun başkanıysan tarafsız olacaksın kardeşim! Hem Cumhurbaşkanıyım diyorsun, hem kalkıyorsun yemin ediyorsun tarafsız olacağına dair, hem de bir partinin Genel Başkanısın. Şimdi Genel Başkansan eyvallah benim itirazım gene yok, ama bir partinin Genel Başkanı mahkemeye hakim tayin etmez. Yanlıştır bu. Bunu söylüyorum ben. Söylediğim her şeyin evrensel kural olduğunu ben de biliyorum, sizlerin de bilmesini isterim. Bütün bunlara göre kuralı belirleyeceğiz, bütün bunlara göre çalışacağız. Ülkemize demokrasiyi getireceğiz, güzelliği getireceğiz.
Efendim işin özeti, Sayın Başkan burada Kürşat Başkan, genç birisi, laf aramızda kimse duymasın, yakışıklı birisi aynı zamanda. Hizmet aşkıyla dolu bir arkadaşımız, size hizmet edecek, her kuruşun hesabını size verecek buna yürekten inanıyorum ben.
Bir de sizin bir Topuklu Efeniz var, o da burada. Siz sanmayın ki o Aydın’ın Büyükşehir Belediye Başkanı, Aydın’ın sınırlarını aştı o, artık bütün Türkiye, bütün dünya onu biliyor. Yaptığı hizmetleri biliyor, çalışkanlığı biliniyor, onun ürettiği hizmetler yeni Belediye Başkanlarımız tarafından da örnek alınıyor. Diyoruz ki, bir şey olduğu zaman gidin Aydın’a, Büyükşehir Belediye Başkanımızı ziyaret edin göreceksiniz, oradaki projeleri alın aynısını kendi ilinizde de uygulayın diyoruz.
Dolayısıyla böyle iki güzel Belediye Başkanını tekrar seçtiğiniz için hepinize yürekten teşekkür ediyorum, selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Belediye Başkanlarımızı size, sizi de Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun diyorum.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Aydın Yenipazar Belediye Başkanı Mehmet Yüsran Erden'i makamında ziyaret etti.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Aydın Sultanhisar Belediye Başkanı Osman Yıldırımkaya'yı makamında ziyaret etti.