16.02.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, ANKARA KULÜBÜ DERNEĞİ TOPLANTISINDA KONUŞTU

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, ANKARA KULÜBÜ DERNEĞİ TOPLANTISINDA KONUŞTU
(15 ŞUBAT 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Kulübü Derneğinin düzenlediği yemekli toplantıya katıldı.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Ankara Konağı'nda gerçekleşen toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi:


Efendim hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Sunucu kadar heyecanlı bir konuşma yapmayacağım ama sizin duygularınıza hitap etmek benim görevim. Neden duygularınıza? Hepimiz Ankara’da yaşıyoruz. Bir arkadaşımız dedi ki, “Ankara’da yaşayanların tamamı Ankaralıdır.” Hayır efendim, Türkiye’de yaşayanları tamamı Ankaralıdır, çünkü Ankara 82 milyonun başkentidir. Eğer burası bizim başkentimizse 82 milyon Ankaralıdır aynı zamanda. Ve o nedenle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı çok önemlidir. Sadece Ankaralılara değil, sadece Türkiye’ye değil, bir başkent olarak bütün dünyaya hitap eder burası. Devlet başkanları buraya gelir, parlamento başkanları buraya gelir, milletvekilleri buraya gelir, yabancı sanatçılar buraya gelir, dolayısıyla bir başkent dünyanın gözünün önündedir ve o başkentin adı Ankara’dır. Ve bu Ankara’nın kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yani Kuvayımilliye’nin özünü oluşturan kişidir. Biz Ankara’yı ayağa kaldırmak zorundayız, Ankara’yı güçlendirmek zorundayız. Ankara bir Paris’le yarışmalı, Ankara bir Moskova’yla yarışmalı, Ankara bir Londra’yla yarışmalı, yani artık 21.yüzyılda metropoller yarışırlar ülkelerin yarışı dışında.
Sayın Mansur Yavaş çok güzel bir şey söyledi, “Neden turist gelmiyor, niye gelmiyor?” Ankara dünyanın en önemli müzesini bünyesinde tutan bir kenttir. Ama Ankaralıların bile çoğunun haberi yok bırakın Türkiye’yi. Niye haberi yok? Ankara Kalesi dünyanın en önemli kalelerinden birisidir. Dünyanın en önemli kalelerinden birisi olan Ankara Kalesi, 1960’lardan beri bilirim, doğru dürüst el atılmış bir kale değildir. Yazık günah değil mi? Dünyanın her tarafından turistler gelir, orayı görmek ister. Kalenin içini görmek ister, kalenin dışını görmek ister, kalenin çevresini görmek ister. Engel olan ne? Para mı yok? Ankara Büyükşehir’de para var. Önce ne gerekiyor? Tarihe saygı gerekiyor. O tarihe saygıyı kim yerine getirecek? Allah’ın izniyle, sizlerin oylarıyla Mansur Yavaş yerine getirecek. Belki diyeceksiniz ki, ey Genel Başkan sen Genel Başkan olduktan sonra Mansur Yavaş’ı tanıdın. Hayır efendim. Daha bürokratken, kendisi de Beypazarı Belediye Başkanıydı, o zamandan beri ben kendisini tanırım. Eşimle beraber, arkadaşlarımla beraber Beypazarı’nı gezmeye gitmiştik bir Pazar günü. Çünkü bize denmişti ki, gidin Beypazarı’nı gezin ve gittik, gezdik. Beypazarı’nı Ankara’dan daha ünlü bir kent haline getirdi. Oysa Beypazarı kadar Ankara da çok önemli, Ankara’nın ilçeleri de çok önemli. Ankara’nın kendine özgü bir kültürü vardır. Seymenler burada oyun oynarken, o Seymenlerin müziğini dinlerken aslında biz Milli Kurtuluş Savaşında öncülük yapan Gazi Mustafa Kemal’i ve onu karşılayan Seymenleri beraber düşünmek zorundayız. Onlar Gazi Mustafa Kemal’i karşıladılar. Hiç kimsenin önünde eğilmeyen, hiç kimsenin önünde diz çökmeyen bir Seymen geleneği var bu topraklarda ve biz bu toprakların hakkını ve hukukunu korumak zorundayız.
Evet, bir seçime gidiyoruz doğrudur. Ama ne seçimine gidiyoruz? Bir kavga seçimi mi? Hayır efendim. Bir mücadele mi? Hayır efendim. Kendi kültürümüzü korumak istiyoruz, kendi tarihimize sahip çıkmak istiyoruz, kendi insanımıza hesap vermek istiyoruz. Çünkü harcadığımız paraların tamamı millete ait. Millete ait parayı harcayacaksın, millete hesap vermeyeceksin. Olmaz efendim, olmaz! Nedir bu işin özü? Bu işin özü kul hakkı yememektir. Eğer siz vatandaştan topladığınız paranın hesabını vatandaşa vermiyorsanız, siz kul hakkı yiyorsunuz demektir.
O nedenle biz Ankara’ya talip olurken, Ankara’yı Sayın Mansur Yavaş kazansın derken, Ankaralıların ödediği her kuruşun hesabını vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Geçmişin hatalarını dile getirmek istemiyorum, şöyle veya böyle önemli değil. Biz geçmişe değil, geçmişteki hatalardan ders alıp geleceğe bakmak zorundayız. Çünkü bu ülkenin geleceği, çocuklarımızın geleceği hepimiz için çok değerlidir. Biz işbirliği yapıyoruz kiminle? İYİ Partiyle yapıyoruz, değerli yöneticileri burada. Niye yapıyoruz işbirliğini? Demokrasi adına yapıyoruz. Kavga adına yapmıyoruz, biz bu işbirliğini demokrasi adına yapıyoruz. “Saadet Partisiyle dirsek teması yapıyor…” Evet yapıyoruz. Ne adına? Demokrasi adına yapıyoruz. Demokrasi ne demektir? Halkın seçtiği yöneticiler tarafından bir ülkenin, bir beldenin, bir köyün, bir ilçenin yönetilmesi demektir. Ama bu sadece yönetmek midir? Hayır. Yöneticilerin halka hesap vermesi lazım.
Sayın Fethi Yaşar Başkanımız ne dedi? “Yarın saat 16.00’da, 10 yıllık Belediye Başkanlığımın hesabını vereceğim” dedi. Bunu yapan kişi yürekli bir kişidir. Bunu yapan kişi yaptığı işlerin hesabını vermekten onur duyan bir kişidir. Hesap vermek onurlu bir görevdir. Herkes hesap veremez, herkes ben hesap vereceğim diye meydana çıkamaz. Hesap vermek için arkasında kara bir leke olmaması lazım. O nedenle Fethi Başkan diyor ki, ben diyor 10 yılın hesabını vereceğim, ne yaptım ve gelecekte neleri yapacağım diye. Yenimahalle’nin eski halini de ben çok iyi biliyorum. Ama şimdiki halini de çok iyi biliyorum. 10 yılda Yenimahalle’nin çehresi değişti. İnşallah 5 yılda Ankara’nın çehresi değişecek, Ankara turist kaynayacak niye gelmesin, niçin gelmesin? Siz tanıtacaksınız. Ankara’nın kedisi var, Ankara’nın keçisi var, Ankara’nın dört beyazı var. Dünyada unutturduk biz bunu, bırakın dünyada Ankaralılara bile unutturduk biz bunları. Şimdi Ankara keçisinin heykellerini koyuyoruz çünkü kendisini unuttuk. Ankara’yı yeşillendirmek için yurtdışından ağaç getiriyoruz. Ankara’yı süslemek için yurtdışından çiçek getiriyoruz. Ankara’nın çiftçisi yok mu, Ankara’da kırsalda ağaç dikecek kişi yok mu, çiftçi yok mu? Bir şey söyledi Mansur Başkan çok önemli. “Kırsalla kent arasında sağlıklı bir gelir ilişkisi kuracağım” dedi. Yani ağaç ekilecekse, Ankara’ya ağaç dikilecekse Ankaralılardan alacağım dedi. Çiçekse Ankaralılardan alacağım dedi. Nereden? Kırsaldan. Kim kazanacak? Oradaki çiftçi kazanacak, köylü kazanacak. Kim kazanacak? Ankaralı kazanacak. Kim kazanacak? O ağacın gölgesinde oturan yaşlı kazanacak. Bu işin kaybedeni yoktur. Bu işin kazananı var ve bir kişi değil herkes kazanacak. Eğer biz olaya böyle bakarsak, olayı böyle düşünürsek harcadığımız paranın hesabını verirsek hiçbir sorun yoktur.
Bir başka önemli nokta daha. Siyasete ben kutuplaşma penceresinden asla ve asla bakmadım. Nerede bir sorun varsa, o sorunu nasıl çözeriz diye hep düşündüm. Ekonomik kriz vardı, sorun nasıl çözülür söyledim. Ortadoğu’da sorun vardı, sorun nasıl çözülür diye söyledim. Ne zaman? 2003 yılında. Yoksa bugün Soçilere gidilmezdi. Bütün o toplantıların tamamı Ankara’da yapılırdı. Biz bunların hepsini biliyoruz, nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Bir kent nasıl yönetilir onu da çok iyi biliyoruz. Yenimahalle örneği burada, Çankaya örneği var, Kadıköy örneği var, İzmir örneği var, Tekirdağ örneği var. Büyükşehirler nasıl yönetilir, Büyükşehirlerde kırsal kesim nasıl kalkındırılır, o kesime nasıl kaynak aktarılır bütün bunların hesabını yapıyoruz biz. En küçük belediyemizden tutun, büyükşehir belediyelerimize kadar söylediğim iki şey var. Bir, seçildiğiniz andan itibaren hiç kimseyi ötekileştirmeyeceksiniz, bütün vatandaşlara oy versin vermesin eşit davranacaksınız. Bir yerde eğer bir fakir varsa koşa koşa gideceksiniz, o fakire yardımcı olacaksınız. Hiçbir çocuk bizim belediyelerde yatağa aç girmeyecek, hiçbir çocuk! Her çocuk okula servisle gidecek. İnşallah Mansur Başkan onu da yapacak ve göreceksiniz bütün servisçilerle oturulacak protokol yapılacak, çocuklarımız okula servisle gidecek, servisle gelecek. Parasını Büyükşehir Belediye Başkanlığı ödeyecek, dolayısıyla aileye yük olmayacak. Fakir semtlerde mutlaka kreş yapılacak. Başkan sizde kaç tane kreş vardı Yenimahalle’de? Bir taneydi geldiğimde şimdi 12 tanedir diyor. Daha da olacak. Her mahalleye olacak. Anneler babalar çocuklarını güven içinde getirecekler kreşe bırakacaklar. Kime hizmet ediyorsunuz? Yenimahalleliye hizmet ediyorsunuz. Bunlar güzel mi? Evet bunlar güzel. Birincisi, herkese eşit davranacaksınız; partili olur olmaz, CHP’ye oy verir vermez o ayrı bir şey, ama herkese eşit davranmak gerekiyor. İki, harcanan her kuruşun hesabını halka vermek gerekiyor. Bu iki temel kuralı asla ve asla ihlal etmeyeceğiz. Bu iki temel kurala her yerde ve her ortamda uyacağız.
Değerli arkadaşlarım, “Ankara, Ankara, güzel Ankara; seni görmek ister her bahtı kara” diyor. Niye Ankara üzerine bunu söyledik, neden bu türküyü söyledik, neden bu marşı ta ilkokuldan başlayarak ileri yaşlara kadar her yerde, her ortamda dillendirdik. Çünkü dünyada örneği ender rastlanan bir gerçekle karşı karşıyaydık biz. Bir Milli Kurtuluş Savaşı yapıldı, yedi düvele karşı mücadele edildi, küçük bir köyken Ankara başkent ilan edildi. Dünyanın en planlı kentlerinden birisidir başkent Ankara. Öyle kurulmuştur, öyle inşa edilmiştir. Her taşı, her caddesi, her sokağı buna uygun olarak dizayn edilmiştir. Sonra bakmayın mahvettik Ankara’yı ama Ankara’yı inşallah eski konumuna getireceğiz. Görkemli bir Ankara gerçeği çıkacak ortaya. Beton ormanları değil gerçek anlamda kent ormanlarının süslediği bir Ankara’yı inşa edeceğiz biz. Biz bunu yapabildiğimiz ölçüde Ankara’ya, Ankaralılara ve Ankara’nın tarihine hizmet etmiş oluruz. O açıdan kavgadan uzak, herkesi kucaklayan bir felsefeyle yola çıkacağız.
Bu arada ben ülkücü kardeşlerime de seslenmek isterim. Değerli kardeşlerim, geçmişte sağ – sol kavgası vardı. Kavganın özünde sen vatanseversin, hayır ben vatanseverim diye kavga ederlerdi ve birbirlerini öldürdüler, binlerce gencimiz, çocuğumuz hayatını kaybetti. Her birisi vatan için öldü, bayrağı için öldü. Ama onlar 12 Eylül darbesinden sonra hapishanelere düştüler aynı koğuşlarda kaldılar ve bir baktılar ki ya bunlar da vatansever. Bu bayrak için mücadele ettik, bu vatan için mücadele ettik, gençlerimiz için mücadele ettik. Aynı inancı taşıyorum. Şu bayrak benim bayrağım mı? Evet. Sadece benim mi? Hayır. 82 milyonun bayrağı, yurtdışındaki vatandaşlarımız dahil. Bu vatan sadece benim vatanım mı? Hayır, bu vatan hepimizin vatanıdır ve biz bu vatan içinde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bu topraklarda huzur içinde yaşamak istiyoruz ve birlikte yaşamak istiyoruz. Eğer siyaset kurumu halkına hesap veriyorsa, o siyaset kurumuna hepimizin destek vermesi lazım. Ülke için, vatan için, geleceğimiz için, çocuklarımız için, cumhuriyetimiz için birlikte mücadele edeceğiz.
Eğer bizler, Kuvayımilliye bizim köklerimizi oluşturuyor diyorsak, Kuvayımilliye yedi düvele karşı mücadele etti diyorsak, cumhuriyetin nasıl kurulduğunu da çok iyi bilmek zorundayız. Cumhuriyet kurulurken okuma yazma oranı kaç biliyor musunuz? Erkeklerde yüzde 5, yüzde 6 civarında. Kadınlarda binde 8. Falih Rıfkı Atay Çankaya kitabında Ankara’yı anlatır, Ankara’nın kuruluşunu anlatır. Der ki, “Gider tren istasyonunda beklerdik; fötr şapkalı, kravatlı birisi trenden indiğinde, acaba bu okuma yazma biliyor mu, alıp bunu götürüp devlet dairesinde memur yapalım” diye. Bu şartlarda kuruldu Ankara, bu şartlarda! Tarihimizi çok iyi bilmek zorundayız. 1925 yılında Kayseri’de uçak fabrikasının temelinin atıldığını kaç kişi biliyor? 9 yıl sonra Kayseri’den kalkan uçağın Ankara’ya indiğini kaç kişi biliyor? 1940’lı yıllarda Türkiye Cumhuriyeti devleti uçak ihraç ederdi, kaç kişi biliyor? Kendi denizaltımızı yaptık, kaç kişi biliyor? Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1921 yılında cumhuriyeti kurmadan önce Çocuk Esirgeme Kurumunu kurdu, neden? Savaş meydanlarında binlerce çocuk babasız kaldı. Onlara devlet olarak sahip çıktılar. Tarihimizi bilmiyoruz, tarihimizi yeteri kadar anlatmıyoruz. Üniversiteler gerçekten bilgi üreten kurumlar haline geldi; okullar, pırıl pırıl öğretmenler... Bütün bunların hepsini bilmek zorundayız.
Tarih farklı bir şeydir, tarihi bileceğiz ki geleceği inşa edelim. Peki, ne oldu da bu gemi fabrikaları kapatıldı, ne oldu da bu uçak fabrikaları kapatıldı, ne oldu da askerin palaskası dahil çatalı, kaşığı, bıçağı dışarıdan geldi? Bunları bilmek zorundayız. Biz boşuna Kuvayımilliye demiyoruz. Kuvayımilliye sadece elde silah düşmanla mücadele etmek değildir. Kuvayımilliye ekonomik olarak da güçlenmek demektir. Kimsenin önünde boyun eğmeyen bir Türkiye Cumhuriyeti devletini inşa etmek zorundayız. Birileri kalkıp Türkiye Cumhuriyeti Devletine kafa tuttuğu zaman hepimizin onuruna dokunuyor, hepimizin gururu inciniyor. Neden, nereden güç alıyorlar? Bunların hepsini sorgulamak zorundayız. Devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir avuç tefeciye teslim edilemeyecek kadar önemli bir devlettir dünya tarihinde ve bizler bütün bu gerçekleri bilerek yola çıkmak zorundayız.
Ankara Büyükşehir Belediyesi demek bu tarihi sahiplenmek demektir. Ankara Büyükşehir Belediyesi demek Mansur Yavaş’ın bütün bu tarihsel gerçek içinde Ankara’yı yeniden ayağa kaldırması demektir. Boşuna mı Mansur Yavaş diyoruz? Bir örneği var, bir geçmişi var, bir başarısı var; aynı başarıyı bütün Ankara’nın yaşaması lazım, bütün Ankaralıların görmesi lazım. Biz neredeyse oyun havasını bile unutacağız. Bütün bunları söylüyorum, Ankara Kulübünün Başkanı da burada. Bana belli günlerde kart gönderir, herhalde pek çok milletvekiline kart gönderir. Eski Ankara fotoğraflarına bakarım ve onların hepsini saklarım. O onurlu fotoğraflar, o güzel fotoğraflar, o çarpıcı fotoğraflar, o Seymenler. Bütün bunlara baktığınız zaman geçmişin tarihini görüyorsunuz, geçmişin onurlu yaşamını görüyorsunuz. Ankara’ya eskiden gelen mutlaka Gençlik Parkına uğrardı, mutlaka. Niçin? Anadolu’da böyle bir park yoktu. Şimdi her yerde park var, peki Ankara’da ne var? Gençlik Parkı dışında gerçekten bizim tarihimizi ve kültürümüzü anlatan ikinci bir park yapıldı mı arkadaşlar? Her yerde yüksek betonlar. Dört duvar içine hapsedilmiş aileler, çocuklar. Bütün bunları aşacağız, aşmak zorundayız, irademizle aşacağız. Onun için söylüyorum bu yerel seçimler önemlidir. Bayrağını seven oy kullanacak, vatanını seven oy kullanacak, ağacı seven oy kullanacak, çiçeği seven oy kullanacak. Rahat bir nefes alayım diyen oy kullanacak. Gidip bir parkta bir ağacın altında oturayım diyen oy kullanacak. Ne için kullanacak? Mansur Yavaş için kullanacak. Bu işin başka çözümü yoktur.  
Bunları söylerken 5 yıllık bir süreç içinde Sayın Mansur Yavaş’ın Ankara’yı farklı bir noktaya taşıyacağını gayet iyi biliyorum. Bir uluslararası fuar bile yok. Gidin bütün dünyanın başkentlerinde sadece yılda bir sefer değil, 6 ayda bir mutlaka ama mutlaka uluslararası fuarlar olur. Niye Ankara’da yok? Ankara’da fuar yapacak alan mı yok? Ankara bir yöne doğru gelişiyor, bir yöne doğru da giderek eskiyor. Oysa Ankara’nın dört tarafı var; doğusu, batısı, güneyi ve kuzeyi. Dört tarafına da eşit hizmet götürmek lazım, dört tarafına da kültürü götürmek lazım, dört tarafına da medeniyeti götürmemiz lazım, her tarafa götürmemiz lazım. İşte bunu yaptığımız zaman, Ankara gerçek anlamda bir başkent olarak yeniden doğmuş olacaktır ve Ankara sadece Ankaralıların değil 82 milyonun Ankara’sı olacaktır. O zaman biz Ankara, Ankara, güzel Ankara, seni görmek ister her bahtı kara marşının gerçek amacına ulaşmasını sağlayacağız ve herkes gidip bir Ankara’yı görmeliyim diyecek. Ankara’yı görmeliyim, Ankara nedir, nasıl oldu, nasıl değişti bunu görmeliyim diyecek. Bir sanat merkezi olacak, bir kültür merkezi olacak, spor merkezi olacak, yeşil merkezi olacak Ankara.
Şimdi su projesini açıkladı, Fethi Başkan döndü bu çok önemli bir proje dedi. Evet, ben de biliyorum çok önemli bir proje. Ankara’nın kırsalını geliştirmek bizim görevimiz değil mi? Orada insanlar yaşamıyor mu, o insanlar da medeniyet istemiyor mu, o insanlar da ekmek, biçmek ve kazanmak istemiyor mu? Bütün bunları gerçekleştireceğiz Allah’ın izniyle ve sizlerin desteğiyle. Gideceksiniz sandığa, hiç ama hiçbir tereddüde kapılmadan, bakın bunu çok açık ve net söylüyorum en ufak bir tereddüde kapılmadan gönül rahatlığı içinde Mansur Yavaş’a oy vereceksiniz ve Mansur Yavaş göreceksiniz ki Ankara’yı gerçek anlamda Türkiye’nin başkenti haline getirecek ve Ankara güzel Ankara olacak. Ankara mutlu insanların, huzurlu insanların yaşadığı bir Ankara olacak.
Bize başlangıçta güzel bir şölen sunan Seymen kardeşlerime ve onların küçüklerine, ben Seymenlerden çok o iki küçük çocuğa dikkatle baktım, onlar bizim geleceğimiz, eğer onlar bugün Seymen’i oynuyorlarsa Ankara’dan umudu kesmeyeceğiz, Ankara’da umudu yaşatacak olan da Sayın Mansur Yavaş ve arkadaşları.
Ve sizlere yürekten teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun diyorum.