02.04.2022

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü Etkinliğine Katıldı

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü kapsamında Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlediği Otizm Farkındalık Günü etkinliğine katıldı.

CHP Genel Başkanı etkinlikte yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Efendim önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekillerimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız, saygıdeğer hocalarımız; efendim bu toplantılara her katıldığımda yeni şeyler öğreniyorum, bunu da itiraf etmek zorundayım. Sorunu yaşayanı dinlemek kadar değerli bir şey yok. Çünkü sorunu yaşayanı dinlerseniz sağlıklı ve tutarlı çözümler üretirsiniz. Hocalarım, az önce konuşan milletvekilimiz aşağı yukarı pek çok sorunu dile getirdiler. Belki dile gelmeyen başka sorunlar da var. Ama sonuçta bu sorunları çözmemiz lazım. Sorunları çözecek kurumun adı sosyal devlet. Hani var ya anayasada, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeler arasında yer alan, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik, laik sosyal hukuk devletidir..." Sosyal hukuk devleti yani sosyal devlet sorunu olan, sorunu çözmekte yetersiz kalan bu ekonomik de olabilir, fiziki anlamda da olabilir yetersiz kalan bireyleri, aileleri o sorundan olabildiğince kurtarmaktır. Geliri olmayan ailelere gelir sağlamaktır. Varsa sürekli bakabileceği bir kişi, bir engelli varsa evde onun engellinin en az yük getirebileceği ortamı sağlamaktır. Artı bu tür sorunlarla ilgili sağlıklı verileri derlemektir.

Üzülerek ifade edeyim, kaç otizmli çocuğumuz var bilmiyoruz, görünmüyor bu aileler. Normalde bunların saptanması lazım. Az önce Mansur Bey söyledi yeni doğan çocuk olduğunda İngiltere’de geliyorlar, bakıyorlar, testler yapıyorlar veya sorular soruyorlar. Bizde böyle bir şey yok. Aile keşfederse, aile bulursa. Zaten belli aralıklarla çocuklarımızı doktora bile neredeyse götürmüyoruz. Dolayısıyla burada Sağlık Bakanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığına iki temel bakanlık bu bakanlıklara görev düşüyor. Veriler alınmalı, TÜİK bu verileri sürekli düzenli almalı ve kamuoyuna bu veriler bir şekliyle yansıtılmalı. Milli Eğitim Bakanlığı bu çocuklarımızın eğitim açısından özel sınıflar mı açar ki, tam tersine diyorlar akranlarıyla beraber aynı sınıfta olması lazım diye. Ben bu işin uzmanı olmadığım için. Olursa çok daha verimli, çok daha sağlıklı bir yapı ortaya çıkıyor.

Şimdi hocamız söyledi, ben de onu ilk kez duyduğumu ifade edeyim. Bir özel öğretmen, görgü öğretmeni. Görgü öğretmenini ilk kez duydum mesela. Milli Eğitim Bakanlığı kadroları içinde anladığım kadarıyla böyle bir kadro yok. Bu kadronun oluşturulması lazım. Bu kadronun oluşturulması için siyaset kurumunun bunu bilmesi lazım, baskı kurması lazım. Örneğin Plan Bütçe Komisyonunda Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülürken bu konunun gündeme getirilmesi lazım. Maliye Bakanlığının bütçesi görüşülürken bu konunun gündeme getirilmesi lazım ve bu kadroların bir şekliyle sağlanması lazım. Bu, Yüksek Öğretim Kurumuyla Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki kopukluktan kaynaklanıyor. Aslında akademik dünya bunun farkına varmış ama Milli Eğitim Bakanlığı henüz daha bunun farkında değil.

Yine bu tür aileler, anne sürekli çocuğa baktığı için çalışma hayatından da kopmuş oluyor. Dolayısıyla anne evde engelli birisi varsa ve buna düzenli bakmak zorundaysa mutlaka o sosyal güvenlik hakkına kavuşmalı ve onun sosyal güvenlik primi devlet tarafından yatırılmalı. Yeri zamanı geldiğinde o da emekliliğe hak kazanmalı. Biz bunu Aile Destekleri Sigortası içinde çözmeyi düşünüyoruz. Aile Destekleri Sigortası eğer ailede gelir yetersizliği dışında engelli varsa, okula giden çocuklar varsa onlara da ayrıca ek bazı olanakların sağlanması lazım.

Eğitim hakkı evet bu çok dramatik bir olay. Her gittiğim toplantıda denir ki, en az 40 saat haftada ders görmesi lazım. Ama iki saat görüyor. Gerçekten de Milli Eğitim Bakanlığı gerçekten milli bir bakanlık mı değil mi o da tartışılabilir bu çerçevede. 40 saat ders görmesi gereken bir çocuğa siz iki saat ders veriyorsanız bu çocuğu sosyal devlet olarak gözden çıkarmışsınız demektir. O zaman bu sosyal devlet değil. Lütfen hukukçu desteği isterseniz hukukçu desteği de veririz. Bu tür aileler evlatlarına 40 saatlik ders vermiyorsa Milli Eğitim Bakanlığı tazminat davası açın, hak arayın. Bizde destek verelim. Sizler gidin mahkemede tanıklık yapın neden 40 saat olması gerektiğini anlatın ve Milli Eğitim Bakanlığını zorlayın. Milli Eğitim Bakanlığı 40 saatlik ders versin. Daha buna benzer pek çok olayı batı, uygar ülkeler benzer olaylar hakkında dava açarlar bu davaları sürekli kılarlar. Bir yerde değil beş yerde açarlar, on yerde açarlar, yirmi yerde dava açarlar ve bu davalar bir yerde kaybetseler ikinci yerde kazanırlar. İkinci yerde kaybetseler üçüncü yerde kazanırlar. Sonunda Yargıtay’a, sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidecek. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de doğal olarak dönüp bakacaktır sizin anayasanızda sosyal devlet yazıyor. Engelliye haftada iki saat ders mi verilir? Verilmez diyecek. En az 40 saate çıkaracaksınız diyecek. Ve her bir aileye tazminat öngörür ve devlet bu tazminatı ödemekten kaçınacağı için doğal olarak sizin evlatlarınıza getirecek 40 saatlik dersi öngörecektir. Normal koşullarda diğer çocuklarla beraber, akranlarıyla beraber eğitimine ortam hazırlayacaktır. Bu ortam sağlanmayan aileler dava açabilirler, haklarını arayabilirler, anayasanın sosyal devlet maddesinden yola çıkarlar. Birleşmiş Milletlerin dünya kadar sözleşmesi var buradan yola çıkabilirler. Sizin örgütleriniz var bu örgütlerden destek alabilirler. Bütün bunların hepsi yapılabilir.

Dolayısıyla bizim siyasetçi olarak yapacağımız bir katkı varsa bu katkıyı sunmaya her zaman hazırız bunu ifade etmek isterim. Hukuki anlamda da bir destek isterseniz gerekirse uluslararası kuruluşlardan da yardım alarak her türlü hukuki desteği yine size verebiliriz. Dolayısıyla siyasal iktidarı sizin taleplerinizi yerine getirmek için her türlü haklı olduğunuz davada haklı çıkacağınızı öngören kararlarla daha sağlıklı bir şekilde sesinizi duyurmanıza da ortam hazırlamış oluruz.

Son olarak şunu söyleyeyim, evet bu toplantılar çok değerli. Bu toplantılar derdinizi anlattığınızda duyamayanların duymalarını sağlayan toplantılar aslında bunlar. O nedenle cümleme başlarken bu toplantılara her katıldığımda yeni şeyler öğreniyorum diye. Evet beni bilgilendirdiğiniz için hocalarıma, başkana, hepinize yürekten teşekkür ederim. Saygılar sunuyorum hepinize.


CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ ETKİNLİĞİNE KATILDI

Gündem'den Öne Çıkan Haberler