26.11.2018
26.11.2018
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN AÇIKLAMASI
(26 KASIM 2018)
CHP MYK Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MYK gündemine ilişkin düzenlediği basın toplantısında şöyle konuştu:
MYK toplantımız sürüyor. Bugün gündemimizde yine her zaman olduğu gibi ekonomideki son gelişmeler vardı. Bu hafta sonu hem Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hem de MHP’nin mahalli idarelerle ilgili seçim stratejisi kapsamında yapmış olduğu açıklamaları değerlendirdik. Onun dışında diğer konuları da değerlendirmeye devam ediyorduk.
İstanbul Sancaktepe’de eğitim uçuşu için kalkan askeri helikopterimiz düştü, 4 tane şehidimiz var, bir askerimiz ağır yaralı, şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, ulusumuza da sabır diliyorum, yaralı askerimize de acil şifalar diliyorum. Yine Sivas Ulaş’ta yolcu treniyle yük treni çarpıştı, 10 yolcu yaralandı. Yine buradan yaralananlara acil şifalar diliyorum.
ÖĞRETMENLERE 3600 EK GÖSTERGE NE OLDU?
Hafta sonu öğretmenler günüydü. Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, üzerimizde emeği olan tüm öğretmenlerimizi minnetle, saygıyla, sevgiyle anıyorum. Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum. Öğretmenlerimizin özlük haklarını iyileştirecek ve Genel Başkanımızın Öğretmenler Gününde açıklamış olduğu Öğretmen Yasasının biran önce yasalaşması için elimizden gelen her şeyi yapacağımızı burada bir defa daha belirtmek istiyorum. Bu arada Milli Eğitim Bakanının Öğretmenler Gününde öğretmenlerimize 3600 ek gösterge verilmesiyle ilgili bir açıklama yapacağına dair bir takım haberler yer almıştı. Yine kendisi de bu konuyla ilgili olarak görebildiğim kadarıyla bir banner hazırlatmış. Ancak bu 3600 ek göstergeyle ilgili herhangi bir açıklama gelmedi, ses seda yok. Bununla ilgili açıklamayı bekliyoruz.
TÜRK KADINI KURTULUŞ SAVAŞINDA MERMİ TAŞIYAN KADINDIR, YILDIRAMAZSINIZ
Dün Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günüydü. Kadın cinayetleri son 14 yılda ülkemizde 5’e katlanmış. Her 10 kadından 4’ünün şiddet gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bunun önlenmesi için partimiz yine bir yasa teklifi verdi. Bu yasanında takipçisi olacağız. Ama dün yine son derece üzücü bir gelişmeyle karşı karşıya kaldık. İstanbul’da kadına karşı şiddeti protesto etmek isteyen kadınlar ciddi polis şiddetiyle, biber gazıyla yine karşı karşıya kaldılar. Değerli arkadaşlar, Türk kadınını şiddetle yıldıramazsınız. Türk kadını Kurtuluş Savaşına omzunda top mermisi taşıyarak, çocuğunun kundağını o mermiye sararak katkıda bulunmuş yüksek irade sahibi kadındır. Dolayısıyla ne polis şiddeti, ne başka bir şiddet, baskı Türk kadınını yıldırmamalıdır, yıldırmayacaktır. Onun içinde istedikleri kadar biber gazı sıksınlar hem biz, hem Türk kadını kendi haklarının, kendilerine karşı ortaya çıkan şiddetin önlenmesinin mutlaka takipçisi olacaklardır.
MİLLETİ AYRIŞTIRACAK VE PARÇALAYACAK BİR SENARYO
Hafta sonunda Saray ve Sarayın küçük ortağı aynı merkezden kaleme alındığı anlaşılan, milletimizi ortadan ikiye bölecek, ayrıştıracak, parçalayacak bir senaryoyu mahalli idare seçimleri kampanyasını başlatırken yürürlüğe koydular. Kendi beceriksizliklerinden kaynaklanan ve milletimizi kasıp kavuran ekonomik krizi ikinci plana atabilmek için sığındıkları yalanlar, son derece seviyesiz üslup ve söylemleri, seyredenlerin başını döndüren zikzakları, milleti aldatan bu ittifakın onun öfkesinden nasıl da korkmaya başladığını açık seçik ortaya koydu. Bunlar efuliyi çekip, uçan saraylarından memlekete bakıp, herkesi kör alemi de sersem sanıyorlar. Artık iyice dağıttılar. Bu ülkenin ilk partisi, kuruluşun ve kurtuluşun partisi, ülkenin bekasının ve birlik ve beraberliğinin teminatı Cumhuriyet Halk Partisi için akla, izana aykırı, gerçeklerle uyuşmayan, nefret diliyle söyledikleri yalanları geldikleri yere aynen iade ediyorum.
OYUNUN AMACI BELLİ: MİLLETİN GERÇEK GÜNDEMİNİ KARARTMAK
Bunların oynadığı oyun gayet açıktır. İşsizlik, yoksulluk, ekonomik sıkıntılar milletimizi hangi partiye oy verdiğine bakmaksızın ezip geçiyor. İktidar yanaşması küçük bir grup dışında, milletimiz krizde inim inim inliyor. Bunların amacı milletin gerçek gündemini karartmak, vatandaşın asıl sorunlarının tartışılmasını engellemek, seçimlere ayrışmış, bölünmüş, terör korkusuyla geçim kaygısı unutturulmuş, kutuplaştırılmış kitlelerle gitmektir.
BU ZEVATI İZLERKEN MİLLETİN BAŞI DÖNDÜ
Artık İstanbul, Ankara ve İzmir’de havlu atacaklarını anladılar. Bu üç büyük şehirden birini bile alamayacaklarını gördüler. Daha bir ay önce “herkes kendi yoluna” deyip ayrılanlar, dün panik içinde yeniden kucaklaşıyorlardı. Bu zevatı izlerken milletimizin başı döndü. Ancak bunlarda nasıl bir omurga varsa dönmekten bir türlü yorulmadılar.
KARŞIMIZDA CİDDİYE ALINACAK, SORUMLU BİR SİYASET ANLAYIŞI YOKTUR
Üzülerek söylüyorum. Karşımızda artık ciddiye alınacak sorumlu bir siyaset anlayışı yoktur. Karşımızda kendi bekasından başka bir şey düşünmeyen koltuklarını koruyabilmek için, milletimizi bölmeyi dahi göze alacak kadar gözü dönmüş, ülkenin bekası açısından tehdit oluşturan bir şer ittifakı vardır. Siyasette dip yapan bu ittifak üslupta da maalesef dip yapmaktadır.
CHP’NİN ADINI TERÖRLE ZİKRETMEK EDEP YOKSUNLUĞUDUR
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, emperyalizme karşı savaşırken kurduğu, milliyetçiliğini duvarlara değil, Kıbrıs’ın Beş Parmak Dağlarına, Ege’nin mavi sularına yazmış, Genel Başkanına PKK terör örgütü tarafından suikast tertip edilmiş, Cumhuriyet Halk Partisi’ni terörle yan yana getirmek basit bir “oksimoron” değil, en hakikisinden edep yoksunluğudur.
BU DEDİKLERİNİZİ İSPAT EDEMEZSENİZ MÜFTERİSİNİZ, ŞEREF YOKSUNUSUNUZ
Partimize karşı bu isnatlarda bulunanlardan AKP Genel Başkanının sicili ortadır. Bu iftiraların sahibi, Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Kuzey Afrika Projesinin eş başkanı olmakla övünen, şehitlerimize kelle, terörist başına Sayın diyen, Oslo’da bürokratlarına teröristlerle masaya oturma talimatını veren, Habur’da teröristler için çadır mahkemeleri kuran, şehirlere silahlar yığılıp hendekler kazılırken “aman bir şey yapmayın” diye valilerin elini tutan, bugün terör örgütü olduğunu açık açık söyledikleri FETÖ örgütüne “ne istediniz de vermedik” diye gözyaşları içinde seslenen “Milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık” diyen kişidir.
Bu sözleri içine sindirebilen iktidarın küçük ortağı da nefret ve iftira dilinde kendisinden aşağıda kalmamaktadır. Atılan bu çamurlar, Cumhuriyet Halk Partisi’nin üzerinde durmaz ama madem böyle bir iddiayı ortaya attılar onlarında anlayacağı bir dille şunu ifade etmek istiyorum: Bu dediklerinizi ispat edemezseniz müfterisiniz, şeref yoksunusunuz.
BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİL NEREDEN ÇIKTI BU FEDERAL SİSTEM
Geçmişte oy için “gerekirse papaz elbisesi” bile giyebileceğini ifade eden Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanının partisinin bazı milletvekilleri geçtiğimiz hafta Almanya’ya gitmiş. Gidiş sebeplerini de sosyal medyadan paylaşmışlar. Sebep Almanya’daki federal sistemin işleyişi hakkında görüş alışverişinde bulunmakmış. Birde rivayet olunuyor ki, Sayın Bahçeli’de bu ziyarete ön izin vermiş. Hayrola arkadaşlar, bayram değil seyran değil nereden çıktı bu federal sistem, ne oluyor? Hatırlayacaksınız, anayasa değişikliği referandumuna gidilirken uyarmıştık. Cumhurbaşkanına eyalet kurma yetkisi veriliyor demiştik. O dönemde Saray’ın başdanışmanlardan biri çıkıp Çin’i örnek göstererek referandumdan evet çıkarsa eyalet sistemine geçilmesi gerektiğini açıklamıştı. Erdoğan’ın kendisi de daha bundan birkaç yıl önce şunları söylemişti, “Osmanlı’da da Lazistan, Kürdistan vardı. Türkiye eyalet sisteminden korkmamalı.”
MHP’Yİ YORGAN YAPIP ÜSTLERİNE ÇEKSELER DE BUNLARI ÖRTÜP KAPATAMAZLAR
Şimdi dışarıda emperyal güçlere şirin görünmek için vatanı bölecek bu proje tekrar ısıtılırken, içerde on parmakta on kara kendilerinden olmayan herkesi bölücü terör örgütünün yandaşı olarak karalıyorlar. Emperyalizmin tüm Ortadoğu’yu ve Kuzey Afrika’yı yeniden paylaşmak için tasarladığı bir projenin eşbaşkanı olmakla da övünen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanından, açık söyleyeyim, bizim alacağımız hiçbir yerlilik, millilik, birlik ve beraberlik dersi yoktur. Arşivler ortadadır, MHP’yi yorgan yapıp üstlerine çekseler de bunları örtüp kapatamazlar ama yorgan kirlenir. Bunun hesabını da milletimize MHP’yi Adalet ve Kalkınma Partisine yorgan eden verir.
ÜLKENİN ÜSTÜ KAPATILMAK İSTENEN GERÇEK GÜNDEMİ EKONOMİDİR
Geçelim üstü kapatılmak istenen milletimizin gerçek gündemine.
Artık mızrak çuvala sığmıyor, mutfaklar yangın yeri, işsizlik kanayan yara, Türkiye, adı konkordato ve iflaslarla anılan bir ülke haline geldi. Son bir hafta 10 gün içinde ünlü bir restoran zinciri, Türkiye genelinde onlarca kampüsü bulunan bir özel okul, yurt çapında 70 bayisi bulunan yerli bir akaryakıt firması, 11 şehirde 52 bayiliği olan dev bir kuru yemiş firması, İstanbul 3. Havalimanı inşaatında da görev alan bir inşaat firması, Türkiye Cumhuriyet Devlet Demiryollarına vagon imal eden bir şirket, geri dönüşüm sektöründe faaliyet gösteren bir büyük firma konkordato ilan etti. Mudurnu’da büyük bir inşaat projesini yürüten bir firma konkordato başvurusunda bulunmuştu, bu şirket hakkında mahkeme geçici mühletin ardından iflas kararı verdi. Beyaz et sektöründe Sakarya-Kocaeli Bölgesi'nde faaliyet gösteren her 100 firmadan 32’sinin, Ege Bölgesi'nde ise her 100 firmadan 13’ünün artan maliyetlere dayanamayıp üretimini sonlandırdığını bizzat ilgili üretici birliği açıkladı. Dahası Türkiye Kanatlı Hayvan Eti Üreticileri Merkez Birliği, ülke genelinde toplam 14 bin üretici firmanın yüzde 50'sinin önümüzdeki ay itibarıyla kapanması endişesini dile getirdi.
Vatandaşlarımızın ayda ortalama her birinin 15 kilo et yediğini söyleyen, bunun yerine biraz balık ve tavuk, hindi yerseniz bu iş çözülecek diyen Tarım Bakanının bu gelişmeleri dikkatine sunuyorum. Millet zaten kırmızı et yiyemiyordu şimdi bu gidişle kanatlı hayvan eti de yiyemez duruma düşecek. Kanatlı Hayvan Üreticileri kan ağlıyor.
MİLLET BORCA TAKLA ATTIRMAKTAN YORULDU
Sadece Ekim ayında protesto edilen senetlerin tutarı geçen yıla göre değerli basın mensupları, yüzde 63 artmış. Yine karşılıksız çeklerin tutarı ise neredeyse 3’e katlanmış.
Tabi Saray sakinlerinin keyfi yerinde. Sofralarında adını bile duymadığımız yiyecekler, içecekler, efuliler, smoothieler, ejder suları, uçan uçmayan Saraylarında milletten kopuk keyiflerini sürüyorlar. Vatandaşın haliyse perişan. Eskiden millet kredi kartı kullanarak ancak pahada ağır bir şeyler alırdı, taksit yaptırırdı bunu almak için. Şimdi bakıyorsunuz millet 2 ekmek için dahi kredi kartı kullanır hale geldi.
Ankara’nın Etimesgut ilçesinde pazarın kurulduğu gün, 50 metre ötedeki marketten sebze-meyve alışverişi yapan bir vatandaşa arkadaşlarımız “pazardaki meyve sebze daha taze, pazarın kurulduğu gün neden oradan almıyorsun da marketten alıyorsun” diye sorduklarında vatandaşımız boş cebini göstermiş. Demiş ki, “pazarda kredi kartı geçmiyor, marketten kredi kartıyla alırsam ödemeyi gelecek ay yapacağım, cebimde para yok”. Millet borca kredi kartlarıyla takla attırmaktan yoruldu.
SORUMLU ARIYORSANIZ SOĞANA DEĞİL, ÜLKEYİ SOYANA BAKACAKSINIZ
İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı 2018 yılının, bu yılın yani Ekim döneminde önceki yılın aynı ayına göre yüzde 23 artmış. Toplam 3 milyon 200 bin kişiye ulaşmış. İŞKUR’a işsizlik ödeneği için başvuranların sayısı ise Ekim ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 49 artmış. 168 bin kişi olmuş tek bir ayda. Son bir yılda işsizlik ödeneğine başvuranların sayısı ise 1,5 milyon kişi olmuş. Ekonomiye güven kalmadı, üretim çakılıyor, memlekette üniversiteli işsiz sayısı 1 milyon 100 bini aşmış, hayat pahalılığında ülkemiz dünyadaki ilk 10 ülke arasına girmiş ama bakıyoruz bu beyler sıkıntıların sorumlusu olarak soğanı bulmuşlar, soğan depolarında soğan sayıyorlar. Yine pansuman, yine aspirin tedavisi. Saraydaki bu beylere ben hatırlatayım. Sorumlu arıyorsanız soğana değil, ülkeyi soyana bakacaksınız.
YOLSUZLUK VE USULSÜZLÜKTE SINIR YOK: CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ GÜNÜNDE, KURANI KERİM ALIMINDA…
Ama bu beyler ne yapıyor ülkeyi soyanı değil, soyanı yakalayanı görevden alıyor. En son İstanbul belediyelerini denetleyen Sayıştay 15. Grup Başkanını da görevden aldılar. Peki Sayıştay İstanbul Belediyelerinde neler bulmuş: İstanbul’da AKP’li bir ilçe belediyesi Bursa ve Çanakkale’ye gezi düzenlemiş. 15 bin kişi götürdük demiş birde bakmışlar birkaç yüz kişi gitmiş ancak. Anneler Günü’nde konser verdirdik demişler, Sayıştaycılar bakmış ortada konser monser yok. Yine toplu nikah organizasyonlarında, toplu sünnet organizasyonlarında, benzer yolsuzluk ve usulsüzlükler yapılmış. Biraz Allah’tan korkmaları gerekir ama öyle bir şeyleri yok: Camiler ve Din Görevlileri Haftasında yemek vermişler, onda bile yolsuzluk ve usulsüzlük yapılmış. Ama hepsinden önemli Kuranı Kerim aldık demişler, Kuranı Kerim bedellerini verilen bedelleri hesaplarken Kuranı Kerimin katma değer vergisini yüzde 18 olarak hesaplamışlar, yazmışlar. Halbuki Kuranı Kerimin katma değer vergisi yüzde 1 kuranı kerim kitabının. Ayıptır günahtır bari burada yapmasalar.
SARAY TALANI YAPANI DEĞİL BULANI GÖREVDEN ALIYOR
Ama saray bu talanı yapanları değil, talanı bulanı görevden alıyor. Milletten toplanan verginin nasıl harcandığının hesabını vermekten kaçıyor. Bu yaklaşımla ekonomiye de, yönetenlere de güveni sağlayamazlar. Kimse bu ekonomiye uzun vadeli yatırım yapmaz değerli basın mensupları. Bu zihniyetle bugün içinde bulunduğumuz krizin altından kalkmak mümkün olmaz. Bürokrat harcayarak, aspirin tedavisiyle, pansuman tedbirleriyle bu krizi önleyemezler.
BANKACILIKTA ALİ’NİN KÜLAHI VELİ’YE, VELİ’NİN KÜLAHI ALİ’YE
Bankacılıkta Ali’nin külahını Veli’ye giydirerek, Veli’nin külahını Ali’ye giydirerek, karşılıklarla oynayarak, türev ürünleri arttırarak, geçit vererek, sadece bilançoları makyajlarsınız. Bunun altından dünyanın en güçlü ekonomileri dahi kalkamadı. Uyarıyorum bu yaklaşımınızla ülkenin başını çok büyük belalar açarsınız. Biz bunları gördük. Bakın daha krizin başında bu işin üstesinden gelmek için Genel Başkanımız Saraya 13 maddelik eylem planını önerdi. Krizi aşmak için güveni sağlayacak yapısal değişikliği gerçekleştirecek tedbirleri içeren bu 13 madde Saray tarafından döviz baronlarıyla işbirliği yaptığımız şeklinde yorumlandı.
BAKAN ÖNÜMÜZDEKİ AYDA ENFLASYONUN NE ÇIKACAĞINI NEREDEN BİLİYOR?
Biz orada bir şey söylemiştik. Her şeyden önce devlet yönetiminde liyakati esas alınmalısınız, işi layıkıyla yapacakları göreve getirilmelisiniz demiştik. Bunlar ne yaptı? Devletin kasasının başına damatlarını getirdiler. Enflasyon yüksek mi çıktı, hemen TÜİK Başkan Yardımcısını değiştiriverdiler. Bakalım bundan sonraki aylarda ne çıkacak? Çok açık söyleyeyim, geçen gün Plan Bütçe Komisyonunda damat bakanın vermiş olduğu beyanat son derece ilginç. Son iki ayda öyle bir şey söylüyor ki, enflasyon diyor sene sonunda öngördüğümüz yüzde 20,8’in altına düşecek. Bu ne demek biliyor musunuz? Son iki ayda enflasyonun yüzde 1,5 düşmesi demek. Bu kadar hızlı artan bir enflasyonun önümüzdeki iki ayda yüzde 1,5 düşeceğini nereden biliyor? Ben bürokrasiden geliyorum, TÜİK’in normal olarak bakan da olsa enflasyonla ilgili yapmış oldukları toplanan fiyatları ilan etmeden önce kimseye vermemeleri gerekir. Nereden çıktı bu yüzde 1,5? Anlaşılan başkan yardımcısının değişikliğinden sonra TÜİK bu konularla ilgili olarak millet yerine bakana daha fazla hesap verir durumda olacak.
BÜROKRASİDE TIKANMA KENDİ İKTİDARLARININ ESERİ
Yolsuzluklar Sayıştay raporlarıyla ayyuka mı çıktı? Alacaksınız Sayıştay Başkan Yardımcısını istifa ettireceksiniz denetimden sorumlu Başkan Yardımcısını, o da yetmezse İstanbul belediyelerinin denetlenmesinden sorumlu Sayıştay Grup Başkanını görevden alıvereceksiniz. Ucube tek adam parti devletinin inşası için, ömrü yüzyılı aşan parlamenter sistemi, bu sistemin kurumsal birikimini, adap ve kültürünü yıkıp devleti işlemez hale getirdiler. Şimdi kalkıp bürokrasinin çalışmadığından şikayet ediyorlar. 16 yıldır iktidardalar. Şikayeti bırakıp şuanda ortaya çıkan eserleriyle övünmeleri gerekir. Bürokrasi değil arkadaşlar, ucube tek adam parti devleti çalışmıyor. Bu rejim milletin derdine derman olacak bir rejim değil. Bunun olmadığını üzerinden 6 ay bile geçmeden açık seçik ortaya koydu.
BALIK BAŞTAN KOKAR
Geçtiğimiz günlerde AKP cenahının önde gelen bir köşe yazarı gazetesindeki köşesinde şunları yazıyor; “Belediyedeki adama ‘niye yakınını atıyorsun’ diyorsun, ‘Reis de yapıyor’ diyor. ‘Niye ihaleyi birtakım kişi ve kuruluşlara yönlendiriyorsun’ diyorsun ‘Reis de öyle yapar’ diyor. O zaman buna da bir çare düşünmek gerek” diye ifade ediyor. Aslında öyle uzun uzadıya çare düşünmeye gerek yok. Atalarımızın dediği gibi balık baştan kokar. Buna elbette bir çare düşünülecektir. Bu çareyi düşünecek olanda milletimizdir. Yaklaşan yerel seçimler milletimizin ferasetiyle çözümü ortaya koyacağı, uçan saraylardan millete bakarak efuli ve smoothie içip, kendinden geçenlere okkalı bir şamar atacağı seçimler olacaktır.
Değerli basın mensupları, benim söyleyeceklerim bu kadar, varsa sorularınızı alayım.
Soru- İki sorum olacakı. Bir tanesi, İYİ Partiyle ittifak temaslarının sürdüğünü biliyoruz, şuan ne aşamada acaba görüşmeler, üzerinde uzlaşı sağlanan isimler var mı? Bir diğer sorum da Sayın Meral Akşener’in Hürriyet’ten Ahmet Hakan’a yaptığı bir açıklama var. Onunla ilgili ne düşündüğünüzü soracağım. İstanbul ve İzmir’de CHP, Ankara’da da İYİ Partinin adayı desteklenmeli şeklinde.
Faik ÖZTRAK- İYİ Partiyle arkadaşlarımız işbirliği imkanlarını görüşüyorlar. O nedenle de izin verirseniz bu görüşmeler bitmeden ben ne isim açıklamasında bulunayım, ne de Sayın Akşener’in Ahmet Hakan’a yapmış olduğu açıklamalar hakkında görüş belirtiyim.
Soru- Efendim bir anket iddiası var bazı basın organlarında haberleri çıktı. CHP’nin bir anket şirketine yaptırdığı araştırmaya göre AK Partinin MHP’yle ittifak yapması durumunda CHP’nin elinde bulunan 8 belediye başkanlığı kaybediliyor. Bu anket hakkında neler söyleyeceksiniz?
Faik ÖZTRAK- Ben böyle bir anket görmedim. Ama tabi partimiz çeşitli anketler yaptırıp bu önümüzde yaklaşan mahalli idare seçimlerinde nasıl bir strateji izleyeceği konusunda çalışmalar yapıyor. Ama şu kadar belediyeyi kaybedeceğiz, bu kadar belediyeyi kazanacağız şeklinde daha henüz üç aydan fazla var seçimlerin yapılmasına. O nedenle şuanda böyle bir neticeyi, değerlendirmeyi yapmak zor diye düşünüyorum. Siyasette bir gün bile çok uzundur.
Soru- Aslında sizde konuşmanızda değindiniz ama iki sorum olacak. Birincisi, Sayın Bahçeli’nin dünkü açıklamalarına ithafen sizin Sayın Akşener’le kuracağınız ittifak için zillet ittifakı sözcüğünü kullandı. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? İkincisi de dünkü Taksim’de kadına şiddet görüntüsü, İçişleri Bakanının bir açıklaması oldu bugün. O görüntünün bilerek verildiğini, provokatörlerin verdiğini, HDP ve PKK sempatizanlarının verdiğini söylüyor. Bu konuyla ilgili düşünüyorsunuz?
Faik ÖZTRAK- Şimdi birincisi, bu üslubu yani ilk sorduğunuz soruyla ilgili bu üslubun dip yaptığını, bu üslubu hiçbir şekilde benimsemenin mümkün olmadığını buradan ifade ettim. Bunu böyle geçiyim. Yalnız İçişleri Bakanının bu ifadeleri oldukça ilginç. Yani işlerine gelmeyen ne varsa bunu bir şekilde bir terör örgütüne hemen yamamaya çalışıyorlar. Arkadaşlar, orada kadınlar kadına karşı şiddeti protesto etmek için protesto yapma hakkını kullanıyorlar. Anayasadan kaynaklanan protesto etme hakkını kullanıyorlar. İzin aldınız, almadınız, şu oldu, bu oldu, bu tür yaklaşımlar son derece yanlış yaklaşımlardır. Açıkça ifade edeyim biraz öncede söyledim. Kadınlara karşı kadına karşı şiddeti önleme gününde bu tür bir davranışta bulunulması ülkemize yakışmamıştır, Türkiye’ye yakışmamıştır. Aynı gün Dışişleri yetkilisi Paris’teki polis şiddetini protesto ediyordu yaptığı konuşmada Türk Dışişleri yetkilisi.
Dolayısıyla yapılana bakmak lazım. O yaptı, şu yaptı, bu yaptı. Sonuç itibariyle burada bir protesto hakkı kullanılıyor, bir gösteri hakkı kullanılıyor, o gösteri hakkının kullanılmasına karşı kullanılan şiddet dengesizdir.
Soru- Efendim Parti Meclisine ilişkin bir karar var mı?
Faik ÖZTRAK- Hayır. Yani ben buraya inmeden önce alınmamıştı, şuanda devam ediyor. Böyle bir karar alınmamıştı.
Teşekkür ediyorum.
30.11.2024
30.11.2024
29.11.2024
29.11.2024