28.06.2018

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ BÜLENT TEZCAN’IN BASIN TOPLANTISI

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ BÜLENT TEZCAN’IN BASIN TOPLANTISI (28 HAZİRAN 2018)

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclis Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan toplantı devam ederken yaptığı basın açıklamasında şu değerlendirmede bulundu: Değerli basın mensupları, Parti Meclisi toplantımız devam ediyor. Orada gündem çerçevesinde görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Tabi bu disiplin gündemli toplanmış Parti Meclisi ama seçim sonrasında olduğu için arkadaşlarımız, Parti Meclisi Üyelerimiz seçim sonuçlarıyla ilgili düşüncelerini de kısaca parti meclisinde paylaşıyorlar. Bu esaslı bir seçim sonucu değerlendirme toplantısı değil. O toplantıyı önümüzdeki günlerde, yakın zamanda yapacağız. Önce teknik heyetler kurduk, o teknik heyetler seçim sonuçlarıyla ilgili bir Türkiye genelinde raporlar hazırlayacak. O raporları Parti Meclisi üyelerimize dağıtıp, o teknik raporlar çerçevesinde bir siyasi değerlendirmeyi önümüzdeki günlerde Parti Meclisinde yapacağız. Parti Meclisinin dışında, Türkiye Büyük Millet Meclisi grubumuzla ve İl Başkanları toplantımızda da seçim değerlendirmelerini o raporlar üzerinden önümüzdeki süreçte yürüteceğiz. Bugün de arkadaşlarımız bunla ilgili kısaca düşüncelerini paylaşıyorlar.

BÖLÜCÜ, TERÖRİZE EDEN, TOPLUMU ÇATIŞMAYA SÜRÜKLEYEN BİR İÇİŞLERİ BAKANI
Tabi biz bunlarla meşgulken, Türkiye’de adının başında İçişleri Bakanlığı etiketi bulunan bir şahsın açıklamaları toplumu derinden ve esaslı biçimde yaralamıştır. Bu kadar sorumsuz, bu kadar ölçüsüz, bu kadar ayarsız bir açıklamayla neyi amaçladıklarını anlamak açıkçası çok güçtür.
Değerli arkadaşlar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şehit cenazeleri üzerinden toplumu bölme hesabı içerisine girmiştir. Şaşırdık, önce şaka haber sandık, ancak gördük ki düşen haberlerden, gerçekten “Müsteşarım vasıtasıyla valilere talimat gönderdim, şehit cenazelerine Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlarını almayacaksınız” demiş. Dehşet verici bir açıklama, terbiyesizce bir açıklama. Terbiyesizce bir açıklama, vicdansız bir açıklama, hadsiz ve sorumsuz bir açıklama. Bir İçişleri Bakanı toplumu, ortamı terörize eden böyle bir açıklamayı nasıl yapar? Aklımız tutuldu, anlamak mümkün değil. Bu, toplumu bölen, kutuplaştıran, çatışmaya tahrik eden bir açıklamadır. Bu kaos yaratma açıklamasıdır, bu bir kaos planının parçası olarak yapılabilecek bir açıklamadır. Eğer aklına geleni ölçüsüzce söyleyebilme özelliğine sahip birisi değilse, bu muhtemel bir derin, karanlık kaos planın dışa vurumu ve işaretidir. Ne demek? En az PKK kadar bölücü bir açıklamadır. Toplumu bölen, çatıştıran bir açıklamadır. En az PKK’nın yaptığı kadar bu toplumu bölen, bölücü bir açıklamadır. Bölücü bir İçişleri Bakanı vardır. Terörize eden bir İçişleri Bakanı vardır. Toplumu çatışmaya sürükleyen bir İçişleri Bakanı vardır. Bu anlayış şehitler arasında ayrım yaptı. 15 Temmuz şehitleri ve gazileriyle, terör şehitleri ve gaziler arasında ayrım yaptılar. “15 Temmuz şehitleri ve gazileri başımızın tacıdır, terör şehitleri ve gazileri başının çaresine baksın” diyen bir anlayışı devletin içine yerleştirdi bu sorumsuz anlayış. Şimdi şehit cenazelerinden kaos yaratma peşindeler. Kabul edilebilir bir şey değil. Vicdanı olan hiçbir vatandaşımızın kabul edebileceği bir şey değil. Bu plan şehit cenazelerini ve camileri kavga alanı haline getirme planıdır. Bu çağrı şehit cenazelerini ve camileri kavga alanı haline getirme çağrısıdır. Derin, karanlık kaos planları böyle çağrılarla hayata geçirilir. Bütün toplumun dikkatini çekiyorum, milletimizin dikkatini çekiyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI DERHAL İSTİFA ETMELİDİR
Değerli arkadaşlar, İçişleri Bakanı’nın görevi, şehit cenazelerini önlemektir. Şehit cenazelerinde protokol düzenlemesi yapmak değildir. Şehit cenazelerini önlemek için toplumsal uzlaşıyı yerleştirme sorumluluğu içerisinde olan bu sorumlulukla hareket etmek zorunda olan İçişleri Bakanı, sorumsuzca şehit cenazelerinde protokol düzenleme hesabına girip, camileri, cenaze alanlarını çatışma alanı haline getirme peşindedir. Bu milleti bölmenize, çatıştırmanıza müsaade etmeyeceğiz. İçişleri Bakanı derhal istifa etmelidir. Böyle bir anlayışın Türkiye’de İçişleri Bakanı olarak görev yapabilmesi mümkün değildir. Millet için en büyük tehdit ve tehlikedir. İçişleri Bakanlığı makamındaki kişinin, bu ifadeleri sarf eden bir kişinin orada oturmaya devam etmesi, milletin güvenliği için en büyük tehdit ve tehlikedir. Güvenlikle sorumlu olan, iç güvenlikle sorumlu olan bir bakan, iç güvenlik tehdidi haline gelmiştir. Bugün Süleyman Soylu iç güvenlik tehdidi haline gelmiştir bu ülkede. Toplumsal huzurun ve güvenliğin tehdidi haline gelmiştir.
YASAL İŞLEM BAŞLATACAĞIZ
Değerli arkadaşlar, arzumuz şehit cenazelerinin son bulmasıdır. İnşallah şehit cenazeleri bir daha gelmez. Ama şehit cenazeleri gelirse, ne olursa olsun bizim İl Başkanlarımız camilerde, cenaze törenlerinde yer alacaktır. Bunu önlemeye, engellemeye hiç kimsenin haddi ve hakkı yoktur. İl Başkanlarımız orada olacaktır ve ortaya çıkabilecek sorumsuzca tutumların sorumlusu da Süleyman Soylu olacaktır bundan sonra. Hiçbir İl Başkanımız bundan sorumlu değildir, tek sorumlusu, ortaya çıkacak olumsuz her durumun tek sorumlusu Süleyman Soylu ’dur. Şimdiden herkesin bunu bilmesini istiyoruz. Tabi biraz önce bir kaos planının işareti olabilir ancak böyle bir çağrı. Aklına geleni söyleme özelliğine sahip, zihnen problemi olan birinin söylediği bir söz diye düşünmüyorsak bunu, bu bir kaos planının ifadesi olabilir ancak, başka bir şey değil. Böylesi sorumsuzca bir tutum, bugünkü bazı gazete manşetlerine baktığımız zaman, ne yazık ki böyle bir kaos planı hazırlığının işaretlerini de görüyoruz. Özellikle sorumsuz bazı gazete manşetlerinde, bir terör saldırısı üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve Cumhuriyet Halk Partililere dönük bir kaos projesinin, daha ötesi toplumu bölmeye, çatıştırmaya dönük bir kaos projesinin hazırlandığı işaretini alıyoruz. O sorumsuz gazetelerle ilgili, hepsiyle ilgili yasal işlem başlatacağız. Cumhuriyet Halk Partisi’ne kimsenin bunu söylemeye hakkı yoktur, hepsiyle ilgili yasal işlem başlatacağız. İçişleri Bakanı derhal siyasal olarak istifa etmek zorundadır, üzerine gideceğiz. Hakkında hukuki her türlü girişimde de bulunacağız. Bu konunun da bilinmesinde yarar var. Burada belli ki İçişleri Bakanı koltuğunda oturan Süleyman Soylu, Erdoğan’a göz kırpıyor. Yeni dönemin İçişleri Bakanı olmak için senin en sorumsuz silahşörün ben olurum diyor. Hangi kaos planını hayata geçirmek istersen, ben cengaverce bunun temsilcisi olurum, beni bir kere daha bakan yap diye, görülen o ki, oraya göz kırpıyor. Ama milletin bölünmesine, toplumun çatışma içerisine sürüklenmesine müsaade etmeyeceğiz ve bize dönük bu saldırılara pabuç bırakmayacağız. Son olarak bir kere daha söylüyorum. İnşallah şehitler gelmez, şehitlerin olmadığı bir Türkiye olur. Ama şehit cenazeleri olduğu sürece, İl Başkanlarımız şehit cenazelerinde bulunacaktır ve hiç kimsenin İl Başkanlarımıza müdahale etme haddi ve hakkı yoktur. Derhal sorumlu bir dile, iktidar çevrelerini davet ediyoruz. Süleyman Soylu’nun derhal istifa etmesi ya da azledilmesi gerekir.
Hepinize teşekkür ediyorum, sorularınız varsa cevaplayabilirim.
Gazeteci – Bu sabah en son Kahramanmaraş’ta şehit olan askerin cenazesinde CHP’nin çelengine saldırı olmuş, CHP’nin çelengi indirilmiş...
Bülent TEZCAN – Süleyman Soylu’nun tahrik açıklamalarının sonucudur. Bundan sonraki her olayın sorumlusu İçişleri Bakanı’dır. Bunun bilinmesinde yarar var.
Gazeteci – Açıklamanızda seçimin ikinci tura kaldığını, Anadolu Ajansı’nın manipülasyon yaptığı söylediniz. Sonrasında Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı rakamlar var, parti örgütünden gelen rakamlar var, bunlar Anadolu Ajansı’nın rakamlarıyla uyuştu. Bu kapsamda ajansın hakkını teslim etmek ister misiniz?
Bülent TEZCAN – Yok, ajansın teslim edilecek bir hakkı yoktur. Çünkü Anadolu Ajansı’nın manipülasyon yaptığı, tam da söylediğimiz gibi o gece ortaya çıktı. Yüzde 70’le açtı, yüzde 52’yle bağladı. Biz de ilk açıklamamızda Anadolu Ajansı’nın böyle yapacağını söylemiştik. Nitekim söylediğimiz ortaya çıktı. Bizim an be an yaptığımız açıklamaların tamamı, parti örgütümüzdeki sandık görevlilerimizin gönderdiği ıslak imzalı verilere dayalı açıklamalardı. Rakam rakam açıklamaları paylaştık. Doğru bilgilerdi ve sürecin sonuna kadar onu takip ettik. Bu şekliyle devam ederse seçim ikinci tura kalacağı görünüyor, kuvvetle muhtemeldir diye bir açıklama yaptık. Söylediğimiz sözün, cümlenin önünü ve arkasını da takip etmesi gerekir o söze dayanak yapanların. Bu çerçevede gecenin ilerleyen saatlerinde, belli bir süre sonra, bizden gelen sonuçlarla, Anadolu Ajansı’nın açıklanan sonuçların son noktada, Yüksek Seçim Kurulu verilerinin yaklaştığı süreçte de biz yapmamız gereken açıklamayı yaptık, “Parti görevlilerimiz görevlerini terk etmesinler” dedik. Anadolu Ajansı klasik manipülasyonuna devam etmiştir. Yüksekten açıp, sandık görevlilerini görevleri başından uzaklaştırma manipülasyonuydu, bu sefer başarılı olamamıştır. Huylu huyundan vazgeçmemiştir, devam etmiştir, ama sandık görevlilerimiz bizim bilgilendirmelerimiz neticesinde sabaha kadar görevlerine devam etmişlerdir.  
Gazeteci – CHP’nin Adil Seçim Platformunun veri girişi yapamadığı, dolayısıyla CHP’nin de aslında Anadolu Ajansı’nın verilerini kullandığı söyledi Erdal Aksünger.
Bülent TEZCAN – Arkadaşlar biz bütün açıklamalarımızda Cumhuriyet Halk Partisi müşahitlerinin ve sandık kurulu üyelerinin gönderdiği ıslak imzalı tutanaklarla, kendi sistemimizde güvenilir olan verilere dayanarak açıklama yaptığımızı ifade ettik. O açıklamalara dayalı da bütün gece kamuoyunu bilgilendirdik.
Gazeteci – Efendim Parti Meclisi toplantısı devam ediyor dediniz. Kimler hakkında ya da kim hakkında bir disiplin dosyası var? Bununla ilgili bir karar şekillendi mi? Kurultay çağrıları, istifa çağrıları vardı toplantı öncesinde girerken de bu açıklamaları yapan bazı Sayın Milletvekilleri söylemlerini devam ettirdi. Hava nasıldır yukarıda onu bir sormak istedim.
Bülent TEZCAN – Arkadaşlar, toplantı bitince disiplinle ilgili net ve doğru bilgilendirmeyi alırsınız. Disiplin hukukunu ilgilendiren konu olduğu için, süreç devam ederken yapılacak bir açıklama doğru olmaz. Gündemimizde istifa ya da kurultay yoktur. Bu çerçevede önümüzde iki büyük seçim vardır. Bir yerel seçimler, bir de ondan sonraki genel seçim. Parti bütün hazırlığını buna göre yapmak ve yürütmekle yükümlüdür.
Teşekkür ediyorum arkadaşlar.