29.06.2018

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ BÜLENT TEZCAN: EREN ERDEM’İN TUTUKLANMASI BAŞINDAN SONUNA KADAR KURGULANMIŞ SİYASİ BİR OPERASYONDUR

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ BÜLENT TEZCAN:
EREN ERDEM’İN TUTUKLANMASI BAŞINDAN SONUNA KADAR KURGULANMIŞ SİYASİ BİR OPERASYONDUR

“CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, Eren Erdem’in tutuklanması başından sonuna kadar kurgulanmış siyasi bir operasyondur. Bu tutuklama Türkiye’de hiç kimsenin can ve mal güvenliği olmadığının kanıtıdır. Hiç kimsenin hukuki güvenliğinin olmadığının kanıtıdır” dedi.

Tezcan CHP Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında şu değerlendirmede bulundu: Değerli basın mensupları

, İstanbul milletvekilimiz Eren Erdem bugün haksız, hukuka aykırı bir şekilde tutuklandı. Sabaha karşı evinin önünden alınıp Ankara’da gözaltına alındı, arkasından İstanbul’a götürülüp 35. Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla tutuklandı. Bu sürecin hiçbir yerinde hukuk yoktur. Eren Erdem’in tutuklanması başından sonuna kadar kurgulanmış siyasi bir operasyondur. Bu tutuklama Türkiye’de hiç kimsenin can ve mal güvenliği olmadığının kanıtıdır. Hiç kimsenin hukuki güvenliğinin olmadığının kanıtıdır.
Eren Erdem hakkında açılan dava “FETÖ’ye yardım” iddiasını içeriyor. Bu iddia çerçevesinde tutuklandı. 19 Eylül günü Eren Erdem’in duruşması var, iddianame kabul edildi, iddianame kabul edilirken tutuklama kararı verilmedi. 19 Eylül tarihinde Eren Erdem duruşmasına gidecek, savunmasını yapacak. Aslolan tutuksuz yargılamadır, her şey net olarak ortaya çıkacak, ama bir algı operasyonu yaratılmak için Eren Erdem apar topar sabaha karşı evinin önünden alınıyor ve tutuklanıyor.
BU OPERASYONA HİÇBİRİMİZ TESLİM OLMAYACAĞIZ
Eren Erdem’e getirilen suçlama “FETÖ’ye yardım ettiği” iddiası. Bu tam bir komedidir. Hayatları, bütün yaşamları FETÖ’ye yardım, FETÖ’yü devlete yerleştirmek, FETÖ’yle iştirak halinde iş tutmakla geçenler, hayatı FETÖ’yle mücadeleyle geçmiş bir arkadaşımızı “FETÖ’ye yardım”dan tutukluyor. Ne yazık ki Türkiye bu tür acı iftiralarla ilk defa karşılaşmıyor. Daha önce Sözcü Gazetesi yazarlarında olduğu gibi, daha önce Cumhuriyet Gazetesi yazarlarında olduğu gibi, yaşamı boyunca FETÖ’yle mücadele etmiş olanlar yaşamı boyunca FETÖ’yle el ele tutuşup beraber iş tutanlar tarafından FETÖ’cülükle suçlanıyor. Böyle bir Türkiye yaratıldı ve Eren Erdem için atılan iftira da bundan farksız bir şey değildir. 9 kitabı FETÖ’yle mücadele üzerine yazılmış, 9 kitabında da FETÖ’yle mücadele etmiş bu arkadaşımız. Gazeteciyken de FETÖ’yle mücadele etmiş, karşı çıkmış, siyasetçiyken de karşı çıkmış ve bir başka ilginç çarpıcı nokta delil olarak dayandıkları hususlar FETÖ’cülerin iddianamelerinde yazdıkları hususlar. FETÖ’cü savcıların iddianamelerinde yazan hususları, yani FETÖ’cülerin topladıkları delilleri Eren Erdem’in aleyhine delil olarak kullanıp FETÖ’cüsün diye, FETÖ’ye yardım ediyorsun diye tutukluyorlar. Bunun anlaşılabilir hiçbir yanı yoktur. Bunu hiçbir vicdan sahibinin kabul edebilmesi mümkün değildir. Bu çok açık siyasi operasyon yapma alışkanlığı olanların atacakları, atabilecekleri iftiradan başka bir şey değildir. Bugüne kadar ne yazık ki Türkiye’de buna benzer çok sayıda örnekle karşılaştık ve hala bundan sonra da iktidar kanadının kontrolü altındaki yargının, siyasetin emri altındaki yargının bu uygulamalara devam edeceğinin bir işaretidir. Bu bir hukuki karar değil, çok net bir siyasi operasyondur. Bu bir siyasi operasyondur. Ancak bu operasyona hiçbirimiz teslim olmayacağız. Türkiye’de hukukun hakim kılınacağına, o günlerin geleceğine olan güvenimiz tamdır. Hiçbir zaman bunu yitirmedik. Bir dönem FETÖ’yle el ele verip herkese zulmedenler o dönemin hakimleri, savcıları FETÖ’cü hakim ve savcılar bugün nasıl hesap veriyorlarsa, bugün benzer başka siyasi operasyonları yaparak iftira atanlar da yarın aynı şekilde hesap vereceklerdir. Türkiye bir çadır devleti değildir ve hiç kimse Türkiye’nin bu birikimini bir çadır devleti görüntüsü vererek heba edemeyecektir.
HUKUK YOKSA DİKTATÖRLÜK VARDIR
Değerli arkadaşlar, tutuklama kararı önümüzde, gerekçesi çok ilginç. Diyor ki, “Kaçma şüphesi var. Yurtdışına kaçma şüphesi var.” Vatandaşlarımız belki Eren Erdem 24 Haziran’da milletvekilliği sona erdi bu nedenle önceden tutuklayamıyorlardı onun için 24 Haziran’dan sonra tutukladılar diye bir yanılgıya düşebilirler, gerçek böyle değil. Eren Erdem’in 2 yıldan bu yana dava nedeniyle dokunulmazlığı yok. 2 yıldır dokunulmazlık yok bu dosya nedeniyle, bu soruşturma nedeniyle. Yani 2 yıl içerisinde milletvekili de olsa Eren Erdem’i tutuklayabilirlerdi, ki bugün yeni meclis göreve başlayıncaya kadar eski milletvekillerinin görevi hala devam ediyor. 2 yıldır 38 kez yurtdışına çıkmış Eren Erdem, giriş – çıkış yapmış, ifadesindeki beyanı, kaçsam o zaman kaçardım diyor. Çıkmış, kaçardı gelmezdi Türkiye’ye, gelmiş. Şimdi 2 yıldır dokunulmazlığı olmayan birini, tam da bugün sabaha karşı gözaltına alıp tutuklayacaksınız ve gerekçeniz de yurtdışına kaçabilir olacak bugüne kadar kaçmayan birisinin. Bu açık bir şekilde bunun hukuki bir karar değil, siyasi bir karar hatta siyasi bir karar olmanın ötesinde siyasi bir operasyon olduğunu gösteriyor. Türkiye hiç kimsenin hukuka güvenemeyeceği bir noktaya doğru hızla sürükleniyor, hukukun olmadığı yer diktatörlüklerin olduğu yerdir. Hukuk yoksa diktatörlük vardır ve bütün diktatörlere karşı yine sonunda haklı olan kazanır.
Biz Parti Meclisi Üyemiz ve 26. Dönem İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in bu davanın sonunda aklanacağına inanıyoruz. Hiçbir şüphemiz ve tereddüdümüz yok. Masumiyet karinesini dahi çiğneyenlerin, masumiyet karinesini dahi yok sayanların, aklama kararından sonra yarattıkları bu ortamda Türkiye’ye, millete nasıl hesap vereceklerini merak ediyorum. Eren Erdem’le ilgili bir şüphemiz yoktur, hiçbir dönemde iddia edilen işlerle teması olmamıştır ve hazin bir durumdur ki, FETÖ’yle kucak kucağa olanlar FETÖ’ye karşı olanları FETÖ’cülükle suçlamaya devam ediyor. Bu devran böyle gitmez, gitmeyecek.
Hepinize teşekkür ediyorum, sorularınız varsa alabilirim.
Soru- Olağanüstü MYK toplantısının ardından da bir açıklama yapmıştınız Süleyman Soylu’yla ilgili Sayın Erdoğan’ın bir değerlendirme yapması gerektiğini söylemiştiniz. Bugün bir cami açılışında Erdoğan’ın yanında İçişleri Bakanı da vardı. O görüntüyü siz nasıl yorumlarsınız?
Bülent TEZCAN- Yani Sayın Erdoğan meramını diliyle anlatabilecek yetenekten yoksun mu, değil mi onu bilmiyorum. Biz onun bu konuda net bir açıklama yapmasını bekliyoruz. Sorumuz hala geçerlidir. Ama diyorsa ki benim meramımı anlatacak kabiliyetim yok, onun için ancak pozisyon vererek ve göstererek bunları anlatıyorum diyorsa, kendi bileceği bir iştir. O zaman onu söyler biz ona göre karar veririz. Hala açıklama bekliyoruz.
Soru- Hükümetten gelen açıklamalara baktığımızda OHAL bir kez daha uzatılmayacak gibi gözüküyor şu durumda. Ama terörle mücadeleye yasasında değişiklikler yapılarak, özellikle terörle mücadelenin etkin olduğu illerdeki mücadeleyi artırmak için bir yasayla düzenleme yapılacağı söyleniyor. Siz nasıl bir yasa bekliyorsunuz?
Bülent TEZCAN- Şimdi iktidarın tutumundan, yaklaşımından, bugüne kadarki yaptıklarından yola çıktığımızda, olağanüstü halin bugün kaldırılmış olsa dahi Türkiye’nin bir sürekli OHAL şartları altında yaşayacağını görüyoruz. İktidar bundan sonraki uygulamalarla Türkiye’yi sürekli OHAL şartları altında yürütecek, Tek adam rejimi demokrasiyi rafa kaldırıp, demokrasiyi ortadan kaldırıp bütün demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kalktığı, hukuk güvenliğinin olmadığı bir düzeni yerleştiriyor. Zaten OHAL düzeni de budur. Olağanüstü hal düzeni hukukun askıya alındığı bir düzen olarak bugüne kadar uygulandı. Bundan sonra şeklen kaldırabilirler mecliste bu kararı aldıkları zaman. Tabi arzumuz kalkmasıdır ama özüyle sadece şeklen değil tamamen OHAL uygulamalarının ortadan kalkmasıdır. Ancak iktidarın niyetinin tamamen OHAL uygulamalarını kaldırmak değil, şeklen dünyaya mesaj olması için OHAL’i kaldırdık demek olduğunu sanıyoruz. İşin özü Türkiye’yi sürekli OHAL rejimi altında fiilen yönetme niyetindeler.
Teşekkür ederiz arkadaşlar. 

Gündem'den Öne Çıkan Haberler