05.11.2018

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İLGEZDİ: YAŞAMAK İÇİN DİRENEN 25 BİN 818 YURTTAŞIMIZIN TEK UMUDU ORGAN NAKL

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İLGEZDİ: YAŞAMAK İÇİN DİRENEN 25 BİN 818 YURTTAŞIMIZIN TEK UMUDU ORGAN NAKLİ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, Türkiye'de organ nakli bekleyen hasta sayısının 25 bin 818 olduğunu, organ nakli bekleyenlerin yüzde 87’sini böbrek hastalarının (22.358 kişi) oluşturduğunu açıkladı.
Organ Nakli haftası nedeniyle yazılı bir açıklama yapan İlgezdi, "Toplumda organ nakli bilinci oluşturmak yerine, sağlık politikalarını kaderci bir anlayışla hayata geçirmekte ısrar edenler, özellikle uygun organ bulunamaması nedeniyle hayati tehlike ile karşı karşıya kalan kalp ve karaciğer hastalarını ölüme mahkûm etmektedirler. Zamanında organ bulanamadığı için yaşatamadığımız yurttaşlarımızın anısına, yaşamak için direnen yurttaşlarımıza umut vermesi adına herkesi organ bağışı konusunda sorumluluk almaya ve organlarını bağışlamaya davet ediyorum" dedi.
Genel Başkan Yardımcısı İlgezdi'nin basın açıklaması şöyle: 
Kronik organ yetmezlikleri ve buna bağlı organ nakilleri dünya genelinde endişe ile izlenen bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte organ ve doku nakli, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösteren en önemli ölçütlerden biri olarak da kabul edilmektedir.
Tedavisi sadece organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıklar, ülkemizin de en önemli sağlık sorunlarının başında yer almaktadır. Bilindiği üzere organ ve doku naklinin gerçekleşebilmesi ancak organ ve doku bağışı ile mümkün olmaktadır.
Yapılan araştırmalar ve açıklanan veriler Türkiye’de, organ ve doku nakli bekleyen hastaların sayısının her geçen gün arttığını göstermektedir.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre bugün ülkemizde organ nakli bekleyen hasta sayısı 25 bin 818’dir. Organ nakli bekleyenlerin yüzde 87’sini böbrek hastaları (22.358 kişi) oluşturmaktadır. 1.067 kişi kalp, 2.136 kişi ise karaciğer nakli için sıradadır. Türkiye genelinde akciğer nakli bekleyen vatandaş sayısı ise 63’tür.
Öte taraftan organ ve doku nakli hizmetlerinin yapılan çalışmalara rağmen halen istenilen düzeye ulaşamadığı da görülmektedir. Oysa organ nakli pankreas, kalp ve karaciğer yetmezliklerinde tek çare oldukları gibi böbrek yetmezliklerinde alternatifi olan diyalize göre yalnızca daha köklü bir çözüm değil aynı zamanda ona göre daha da ekonomiktir.
Ne var ki, iktidarın her alanda desteklediği ve yerleştirmeye çalıştığı muhafazakâr tutum, organ nakli konusunda da kendisini hissettirmektedir.
Toplumda organ nakli bilinci oluşturmak yerine, sağlık politikalarını kaderci bir anlayışla hayata geçirmekte ısrar edenler, özellikle uygun organ bulunamaması nedeniyle hayati tehlike ile karşı karşıya kalan kalp ve karaciğer hastalarını ölüme mahkûm etmektedirler.
Geçtiğimiz 16 yıl içerisinde organ vermeye müsait 14 bin 108 hastanın beyin ölümü gerçekleşmiştir. Beyin ölümü gerçekleşen hastalardan yalnızca 3 bin 531’nin ailesi bağışçı olmuştur. 2002 yılından itibaren yapılan istatistiklerde beyin ölümü sayısında artış olmasına rağmen, aile onayının % 75’ten % 23’e düştüğü görülmektedir.
Başka bir deyişle 2002-2018 yılları arasında beyin ölümü gerçekleşen hastaların yüzde 75’inin organları, ailelerinin izin vermemesi nedeniyle diğer hastalar için umut olamamıştır. Oysa her yıl organ nakli bekleyen yurttaşlarımızdan 2 bin 500’ünü ihtiyaçları olan organ bulunamadığı için kaybediyoruz.
Böbrek hastalarımız yaşamlarını uzatmak için diyaliz gibi geçici bir şansı kullanabilirken, ne yazık ki, karaciğer, kalp, akciğer bekleyen insanlarımızı yaşama bağlayamıyoruz.
Öte taraftan Türkiye’de organ nakilleri dördüncü dereceye kadar olan akrabalardan yapılabiliyor. Bunun dışındaki kişilerden yapılabilmesine de Etik Kurul’u karar veriyor. İl Sağlık Müdür Yardımcısı Başkanlığı'nda oluşturulan Komisyonun “hayır” dediği hastalara organ nakli yapılamıyor.
Dolayısıyla çaresiz kalan yurttaşlarımız organ simsarlarının eline düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Organ ticareti ve organ nakli turizmi; eşitlik, adalet ve insan onuruna saygı ilkelerini ihlal etmektedir ve bu nedenle de TCK’da suç olarak düzenlenmiştir.
Buna göre 2006-2017 yılları arasında yasadışı yollarla Organ ve doku ticareti yaptığı belirlenen kişi sayısı 2 bin 422 olarak kayıtlara geçmiştir. Aynı dönemde suçu sabit görülerek hüküm giyenlerin sayısı ise 496’dır. 
Bu veriler para karşılığı canlı vericiden organ alımının uzun yıllardır simsarlar vasıtası ile yapıldığını kanıtlamakla birlikte, kanun maddesinin açık hükümlerine organ ticaretinde de cezasızlığın norm haline geldiğini göstermektedir.
Maalesef tüm bu veriler organ nakli karnemizin zayıflarla dolu olduğunun açık kanıtıdır. Dolayısıyla organ nakli konusunda gelişmiş ülkelerle aynı seviyeye gelebilmek için öncelikle yapısal sorunları çözmemiz gerekmektedir.
Yerel etik kullar yerine, Ulusal Etik Kurulu oluşturulmalıdır. Etik kurulun oluşumu ise yönetmelik veya yönerge ile değil yasa ile olmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi on binlerce yurttaşımızın canını yakan bu soruna çözüm olabilmek için süratle harekete geçmelidir.
Yeni bir organ nakli yasası, konunun tüm paydaşlarının katılımıyla hazırlanmalı ve vakit kaybedilmeden Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilerek, onaylanmalıdır.  
Bununla birlikte yasa yoluyla ancak mevzuatta yaşanan sıkıntıların giderilebileceği aşikârdır. Öte taraftan organ nakli konusunda bir zihin devrimine ihtiyacımız olduğu da açıktır. Siyasetten medyaya, kültür sanat dünyasından diyanete kadar herkesin sorumluluk alması ve organ naklini engelleyen batıl inanışların ve kulaktan dolma yanlış bilgilerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Zira yaşamak istemenin dini, ırkı, mezhebi yoktur. Ve kuşkusuz yaşam hakkını savunmak bizlerin en önemli görevidir. 
Zamanında organ bulanamadığı için yaşatamadığımız yurttaşlarımızın anısına, yaşamak için direnen yurttaşlarımıza umut vermesi adına herkesi organ bağışı konusunda sorumluluk almaya ve organlarını bağışlamaya davet ediyorum. Hayata tutunmak için uygun organların bulunmasını bekleyen bütün yurttaşlarımıza sağlıklı, uzun bir ömür diliyorum."