19.06.2019

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ’NİN, "20 HAZİRAN DÜNYA MÜLTECİLER GÜNÜ" AÇIKLAMASI

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ’NİN, 20 HAZİRAN DÜNYA MÜLTECİLER GÜNÜ AÇIKLAMASI
Ülkelerindeki çatışma, baskı ve savaş ortamından kaçarak Türkiye'ye gelen değişik milletlerden sığınmacıların sosyalsiyasal ve ekonomik istismara açık hale geldiklerini ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı İlgezdi, Türkiye’de geçici ikamet etmek zorunda kalan sığınmacılar arasında en dezavantajlı grupları kadın ve çocukların oluşturduğunu söyledi. 
Savaştan, şiddetten, istismardan kaçan çocukların Türkiye'de hem suçun mağduru hem de suçun faili haline dönüştüğünü belirten CHP'li İlgezdi, "tıpkı kendi çocuklarımız gibi ülkemize sığınan yabancı uyruklu çocukları da şiddetin ve suçun öznesi olmaktan koruyamıyoruz." dedi.
İçişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de suç mağduru olan yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde 382 artış olduğunun altını çizen CHP Genel Başkan Yardımcısı İlgezdi, Türkiye’de 2014-2017 yılları arasında yabancı uyruklu 3.091 çocuğun cinsel saldırıya uğradığını, cinsel istismara uğrayan yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde 736 artış yaşandığını açıkladı.
Suriye'den Türkiye’ye büyük göçün başladığı 2011 yılından itibaren, suça sürüklenen yabancı uyruklu çocuk sayısının sürekli arttığını anımsatan İlgezdi, "suç işlediği gerekçesiyle güvenlik birimlerine getirilen yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde 4296 artış yaşandı. 2011-2017 yılları arasında 37.503 yabancı uyruklu çocuk hakkında suç işlediği gerekçesiyle işlem yapıldı. Başka bir ifadeyle geçtiğimiz 7 senede haftada 103 çocuksuça sürüklendi." dedi.
Sığınmacı çocukların insan kaçakçılarının da hedefinde olduğunu vurgulayan İlgezdi, yabancı uyruklu çocukların en fazla yasa dışı yollarla Türkiye’ye girmeye çalışırken yakalandıklarını, 2011-2017 yılları arasında kaçak yollardan yurda girmeye çalışan çocuk sayısında yüzde 8294 artış yaşandığını, suça sürüklenen yabancı uyruklu çocukların yüzde 77’sini kaçak yollardan Türkiye’ye girmeye çalışan çocukların oluşturduğunu açıkladı.
Türkiye'deki hakim siyasi söylemin sığınmacıları olumsuz etkilediğini ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı İlgezdi, "Türkiye’de giderek kökleşen kutuplaşma siyaseti, beraberinde nefret söylemi ve ayrımcılığı da getiriyor. Nefret söylemi ve ayrımcılık sadece yabancı uyruklu çocukları değil, bugün Türkiye’de yaşayan herkesi tehdit ediyor. Salgın hastalık gibi toplumun bütün hücrelerine yayılma eğiliminde olan bu ayrımcı siyasetle mücadelenin yolu, demokratik kanalları işletmekten, hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri Türkiye’de yaşayan yerli yabancı fark etmeksizin tüm yurttaşlarımız için kaldırmaktan geçiyor." ifadelerini kullandı.
TBMM çatısı altında daimi bir “Göç ve Entegrasyon Komisyonu” kurularak, kördüğüm haline dönüşen sığınmacı sorununun çözümüne yönelik yol haritası çıkarılmasını öneren CHP Genel Başkan Yardımcısı İlgezdi, "Ön yargıları bertaraf etmenin yegâne yolu budur. Ancak bu yolla sığınmacıların istismar edilmesi önlenebilir, yardımların iktidar güdümündeki Vakıflar ve dernekler eliyle yapılmasının önüne geçilebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi’nin Basın Açıklaması ve Türkiye’nin Sığınmacı Çocuk Karnesi şöyle;
SUÇA SÜRÜKLENEN SIĞINMACI ÇOCUK SAYISINDA PATLAMA: HAFTADA 103 ÇOCUK SUÇ iŞLEDİ
Resmi verilere göre 30.05.2019 tarihi itibarıyla ülkemizde 3 milyon 610 bin 288 Suriyeli yurttaş geçici koruma altında. 2011-2019 yılları arasında Suriye’den Türkiye’ye gerçekleşen göç hareketinde yüzde 25259 artış gözlendi.
Öte taraftan savaştan kaçarak yeni bir hayat kurmaya çalışan çaresiz sığınmacılar, çoğu zaman yerleştikleri ülkedeki siyasi iktidarların politik amaçlarına göre konumlandırılarak bir kez daha sosyal, siyasal ve ekonomik istismara açık hale getiriliyorlar.
Suriye’deki kaotik ortamdan kaçarak Türkiye’de geçici ikamet etmek zorunda kalan sığınmacılar arasında en dezavantajlı grupları kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Ülkemizde geçici koruma altında olan Suriyeli sığınmacıların yüzde 46’sı yani 1.667.860’ı 0-18 yaş grubu çocuklar.
Üzülerek görmekteyiz ki, savaştan, şiddetten, istismardan kaçan çocuklar bugün ülkemizde hem suçun mağduru hem de suçun faili haline dönüşüyorlar. Tıpkı kendi çocuklarımız gibi ülkemize sığınan yabancı uyruklu çocukları da şiddetin ve suçun öznesi olmaktan koruyamıyoruz.  
İçişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de suç mağduru olan yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde 382 artış olduğu görülüyor. 2018 yılbaşı itibariyle suç mağduru olduğu için Güvenlik Birimlerine getirilen çocuk sayısı 5.935’e ulaşırken, bu sayı 2014 yılında 1.231’di. Başka bir deyişle 2014-2017 yılları arasında haftada 82 çocuk suç mağduru oldu.
Çoğunluğunu yanında anne ve babası olmayan refakatsiz çocukların oluşturduğu yabancı uyruklu çocuklar en fazla yaralama, sahtecilik, cinsel istismar ve pasaport kanununa muhalefet yani yasadışı yollardan Türkiye dışına çıkarılma suçlarının mağduru oldular.  
Türkiye’de 2014-2017 yılları arasında suç mağduru olan yabancı uyruklu çocuklardan yüzde 18’i, yani 3.091’i cinsel saldırıya uğradı. Cinsel istismara uğrayan yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde 736 artış yaşandı.
Türkiye’de geçici sığınmacı statüsünde bulunduğu halde kaçak yollardan Türkiye çıkartılmaya çalışılan çocuk sayısında ise yüzde 19033’lük artışla patlama yaşandı. 2014-2017 yılları arasında toplam 1.898 çocuk insan tacirlerinin mağduru olmaktan son anda kurtarıldı.
Öte taraftan Suriye’den Türkiye’ye büyük göçün başladığı 2011 yılından itibaren, suça sürüklenen yabancı uyruklu çocuk sayısının sürekli arttığı görülüyor. Suç işlediği gerekçesiyle güvenlik birimlerine getirilen yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde 4296 artış yaşandı. 2011-2017 yılları arasında 37.503 yabancı uyruklu çocuk suça sürüklendi. Başka bir ifadeyle geçtiğimiz 7 senede haftada 103 çocuk suç işledi.
Çocuklar en fazla yasadışı yollarla Türkiye’ye girmeye çalışırken yakalandılar. 2011-2017 yılları arasında kaçak yollardan yurda girmeye çalışan çocuk sayısında yüzde 8294 artış yaşandı. Geçtiğimiz 7 senede suça sürüklenen yabancı uyruklu çocukların yüzde 77’sini kaçak yollardan Türkiye’ye girmeye çalışan çocuklar oluşturdular.
Yabancı uyruklu çocukların en fazla karıştığı diğer suçlar ise sırasıyla yaralama, hırsızlık, sahtecilik ve cinsel suçlardan oluştu. 2011-2017 yılları arasında 6.214 çocuk bu suçların faili olduğu gerekçesiyle Güvenlik Birimlerine getirildiler.
Özellikle cinsel suçlara karışan yabancı uyruklu çocuk sayısında büyük artış yaşandı. 2011 yılında 2 olan zanlı sayısı 2017 yılında 142’ye yükseldi. 2011-2017 yılları arasında toplam 387 çocuk zanlı olarak güvenlik birimlerine getirilirken, yaşanan artış yüzde 7000 olarak kayıtlara geçti. 
Öte taraftan yaralama olaylarının faili olduğu gerekçesiyle hakkında işlem yapılan yabancı uyruklu çocuk sayısında yüzde 1806, hırsızlık gerekçesiyle işlem yapılan çocuk sayısında ise yüzde 5623 artış yaşandı.
Tüm bu veriler ışığında, Dünya Mülteciler Gününde Türkiye’deki tablo son derece karanlıktır. Yaşama hakkı, işkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele veya cezaya karşı korunma hakkı, köleliğe karşı korunma hakkı sınırlama kabul etmez insan hakları arasında yer almaktadır.
Oysa ülkemizde misafir ettiğimiz yabancı uyruklu çocuklar; sömürünün en kötü biçimi olan seks işçiliği başta olmak üzere kölelik düzenine yakın şartlarda, ucuz işçi olarak güvencesiz işçiliğe, uyuşturucu ticareti, hırsızlık, gasp ve yağma gibi yasadışı faaliyetlere zorlanıyorlar. Eğitim hakkından da koparılan bu çocukların suç çetelerine yönelmesi ne yazık ki kaçınılmazdır. Çocuk yaşta evliliğe zorlanmak başta olmak üzere yaşları 16’dan küçük sığınmacı kız çocuklarının ikinci eş olarak satılıp fuhuşa zorlanması giderek yaygınlaşıyor. Buna bağlı olarak çocuk yaşta doğum yapanların sayısı da artıyor.
Öte taraftan Türkiye’de giderek kökleşen kutuplaşma siyaseti, beraberinde nefret söylemi ve ayrımcılığı da getiriyor. Nefret söylemi ve ayrımcılık sadece yabancı uyruklu çocukları değil, bugün Türkiye’de yaşayan herkesi tehdit ediyor.
Salgın hastalık gibi toplumun bütün hücrelerine yayılma eğiliminde olan bu ayrımcı siyasetle mücadelenin yolu, demokratik kanalları işletmekten, hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri Türkiye’de yaşayan yerli yabancı fark etmeksizin tüm yurttaşlarımız için kaldırmaktan geçiyor.
Savaş ve diğer zorlayıcı nedenlerle ülkelerini terk etmek zorunda kalan başta Suriyeliler olmak üzere bütün mültecilerin bir sorun kaynağı değil bizatihi mağdur oldukları unutulmamalıdır. Türkiye’nin eşitlikçi, insan odaklı ve sosyal adaleti önceleyen bir sığınmacı politikasına acil olarak ihtiyacı vardır.
Bu bakımdan vakit geçirmeden TBMM çatısı altında daimi bir “Göç ve Entegrasyon Komisyonu” kurulmasını ve giderek yakıcı bir kördüğüm haline dönüşen sığınmacılara yönelik yol haritasının çıkarılmasını öneriyoruz.
Ülkemizde sayıları her geçen gün artan değişik milletlerden sığınmacılara yönelik giderek kök salan ön yargıları bertaraf etmenin yegâne yolu budur. Ancak bu yolla sığınmacıların istismar edilmesi önlenebilir, yardımların iktidar güdümündeki Vakıflar ve dernekler eliyle yapılmasının önüne geçilebilir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.